İnsanlar Gelecek 100 Yılda Nasıl Evrim Geçirecek?
|İnsan türü 195 bin yıl önce ortaya çıktı, ama insan beyni son 20 bin yılda bir tenis topu kadar küçüldü. Artık 32 dişimizi ve körbağırsağımızı kullanmıyoruz. Kadınların boyu da 2 cm kısalıyor ve kilosu artıyor. Peki insanlar teknoloji ve gen mühendisliğinin yardımıyla gelecek 100 yılda nasıl evrim geçirecek?
Evrimi torunlarınızda göreceksiniz
Evrim insanlara birçok yararlı beceri kazandırdı. Nitekim insan türünün atalarının boy gösterdiği son 4,5 milyon yılda iki ayak üstüne yürümeyi, alet yapmayı, ateşi kullanmayı ve ateş yakmayı öğrendik. Kültürü, yazıyı, tarih ve uygarlığı icat ettik.
Gerçi teknolojinin icadıyla birlikte insan evriminin sona erdiğini ve evrimin yerini akıllı tasarımın aldığını düşünebilirsiniz ama bu doğru değil. İnsan türü 195 bin yıl önce ortaya çıktığından beri evrim geçiriyor, hatta genetik olarak 4000 yıl önceki atalarımızdan bile biraz farklıyız.
Örneğin 32 dişimizin artık tamamını kullanmıyor, 20 yaş dişini çektiriyoruz ve körbağırsağımız da körelmiş bulunuyor. Peki bütün bunlar nasıl oluyor ve doğal evrim teknoloji çağında hala nasıl sürüyor derseniz macera asıl şimdi başlıyor:
İlgili yazı: Satürn Halkaları Neden Hızla Yok Oluyor?
Teknolojiyi insanlar icat etmedi
Öncelikle teknoloji insan buluşu değil. 3,3 milyon yıl önce ilk taş aletleri yontan Kenyathropus platyops türü yaşarken Dünya’da Homo cinsi yoktu. Ancak, teknolojinin icadı, evrim sürecinde daha büyük ve karmaşık insan beyninin ortaya çıkmasını teşvik etti. Öyle ki bizzat teknoloji, atalarımızın evrim geçirip insana dönüşmesini sağlayan en büyük etmenlerden biri oldu.
Biz de beden hackleme, vücut interneti, telepatik internet, siborg (biyonik insan) teknolojisi ve hatta sadece interneti kullanarak zihnimizle bedenimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Gen tedavisi, kök hücre tedavisi, sentetik biyoloji ve tasarım bebekler yoluyla gelecekte de dönüşmeye devam edeceğiz. Süper zeki ve aynı zamanda süper etik olabilirsek soyumuzu yok olmaktan kurtaracağız.
İlgili yazı: Stonehenge Anıtını Kimler İnşa Etti?
Evrim ve teknoloji ilişkisi
Oysa evrim, teknoloji ve endüstriyel tasarımın temelinde yatan akıllı tasarımda olduğu gibi gelişmek ve geliştirmek değildir. Endüstri 4.0’da görülen tasarım odaklı düşünmenin tersine, evrim kör saatçidir ve rastlantısal faktörlere dayanır. Evrim sürecinde en güçlü olanlar değil, doğal ve toplumsal ortam koşullarına en hızlı uyum sağlayanlar hayatta kalır.
Yine de sağlık teknolojileri son 150 yılda insan ömrünü büyük ölçüde uzattı. Ortalama ömür Eski Mısır’a kadar 18 ve Ortaçağda 30 yıldı; ama İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 50 yılı aştı. Bugün de 80’e gidiyor ve hekimler otuz yıl içinde, ortalama ömrü gelişmiş ülkelerde 100 yıla çıkarmayı planlıyor.
Kısacası teknoloji evrimi etkiliyor: Teknoloji, insanların doğa şartlarına bağlı açlık ve hastalık riskini azaltarak daha hızlı çoğalmasını sağlıyor. En basit klima ve su sebili bile, sıcak yaz günlerinde pek fark edilmeyen ölüm riskini azaltıyor. Düşünün ki evimizdeki klima bozulunca annem sıcak yaz gününde bunalıp nokta felci geçirmişti. Şükür iyileşti; ama teknolojinin evrimi etkilediğini kabul etmeliyiz.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Peki insanlık nasıl evrim geçirecek?
Şimdilik teknolojinin evrim üstündeki etkisi sınırlı ve ancak kritik sağlık sorunlarında ortaya çıkıyor: Birkaç geçici ve bireysel gen tedavisi örneği hariç, genetik kodumuz DNA’yı değiştirmeyi henüz bilmediğimiz için teknoloji şimdilik sadece hayatta kalma şansınızı artırıyor. Teknoloji günümüzde öncelikle barınma, ısınma, yeme-içme, temizlik, ulaşım ve iletişim gibi ihtiyaçlarımızı karşılıyor.
Ancak, gelecekte teknolojinin en uç noktaları olan sera kentleri kurarak küresel ısınmaya karşı önlem alacak, Dünya’yı insan tahribatından 10 bin yıl önceki orijinal bakir haline geri getirecek ve 1000 yıl içinde (?) Dyson Küresi veya Dyson Sürüsü inşa ederek bizzat Güneş Sistemi’ni şekillendirebileceğiz.
Zihinlerimizi bilgisayara yükleyerek dijital avatarlara dönüşecek ve kendimize genç bedenler klonlayarak ölümsüzlüğü yakalayacağız. Tabii bunun için gereken teknoloji 50-100 yılda gelişene dek türümüzü küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, çevre kirliliği, deniz seviyesinde yükselme, sıcak dalgaları, karbondioksit zehirlenmesi ve yapay zeka ile yok etmezsek bütün bunları yapabileceğiz.
Yine de bunlar bilimkurgu kapsamına giren uçuk teknolojiler. Bu yazıda ise insan türünün özellikle doğal yollardan ve son 4000 yılda nasıl evrim geçirdiğini göreceğiz. Ardından da gelecekte, hem de bir insan ömrü içerisinde nasıl evrim geçireceğimize bakacağız. Öyle ki yeni teknolojilerle evrim sürecini artık naklen izleyecek ve torunlarınızın nasıl evrim geçirdiğini görebileceksiniz.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Haydi başlayalım
İnsanlık nasıl evrim geçirecek derken, evrimin öncelikle doğal seçilime dayandığını görmemiz gerekiyor. Dünya’nın doğal radyasyon ortamının bozucu etkisi ve hücrelerin bölünmesi sırasında oluşan genetik hatalar canlıların mutasyon geçirmesine yol açıyor. Çok sayıda veya kritik bir mutasyon geçiren canlıların genetiği değişiyor.
Değişen iklim ve doğa koşullarına genetik olarak daha iyi uyum sağlayan canlıların, çiftleşerek soyunu sürdürecek kadar uzun süre hayatta kalma şansı da artıyor. Doğal seçilim denen bu süreçte, ortama en iyi adapte olan türlerin yavruları yaşıyor ve atalarının genetik mutasyonlarını kendi soylarına aktarıyor. Sonuçta ortalama olarak her 200 bin yılda Dünya’da yeni canlı türleri ortaya çıkıyor.
Bunun dışında toplumsal seçilim de söz konusu ki bu kez kuşların ve diğer hayvanların birbirine kur yapması gibi örneklerden söz ediyoruz: Gruplar kuracak ve kendi varlığının farkında olacak kadar gelişmiş bütün türlerde (özellikle de omurgalı kara hayvanlarında) doğal seçilim çok etkili oluyor.
Teknoloji ise insan gruplarının uygarlıklar halinde gelişip örgütlenmesini sağlayarak toplumsal seçilime yeni bir faktör getirdi. Öyle ki insanlar artık sadece yerel besin kaynaklarını kullanmak zorunda değiller. İhtiyaç halinde patatesi bile Suriye’den ithal edebiliyorlar. 😉
Kısacası evrim geçirecek derken
Teknolojinin doğal ve sosyal seçilimi etkilemesinden söz ediyoruz. Modern tıbbın ayrılmaz bir parçası olan ilaç tedavisi ve ameliyatların insan ömrünü uzatması buna en iyi örnektir. Nitekim aynı adlı Disney karakterine esin kaynağı olan gerçek Pocahontas, köle olarak getirildiği İngiltere’de anjinden ölmüştü. Oysa Parol gibi bir soğuk algınlığı ilacı veya antibiyotik içseydi yaşayacaktı. Teknoloji budur.
Trafik kazasına dayanıklı Graham
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Evrim geçirecek olmanın şartları
Yine de modern tıp ve teknoloji insanların evrim geçirecek olmasına engel değil. Tersine, teknoloji evrim geçirecek insanlar için yepyeni doğal ve toplumsal şartlar yaratabilir. Örneğin, bugün çocuklarımızı çiçek ve kızamık gibi hastalıklara karşı aşılıyoruz.
Öyle ki gelecekte torunlarımız bu hastalıklara doğuştan bağışıklı olabilirler. Hatta insanların genetiğini değiştirerek kızamıklığa bağışıklı olmalarını sağlamak mümkün olacaktır.
Ayrıca küresel ısınma da evrim geçirecek olmamıza çok iyi bir örnek: Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği yüzünden hayvanlar ve bitkilerin yaşam alanları yok oluyor. Kuşlar ve böcekler şehir hayatına alışıyor. Tarlada yetişen tahıl, meyve ve sebzenin bile tadı değişiyor ki bu sadece hormonlara ya da GDO’ya bağlı bir şey değil. Bitkilerin doğal besin kaynakları, havası ve suyu da değişiyor.
Sonuç olarak insan türünün üzerinde birçok yapay evrim baskısı oluşuyor. En basitinden, 20 bin yıl önceki elma ve mısırı görseniz ağzınıza koymaydınız. O zamanlar böyle sulu ya da iri meyveler yoktu. Hepsi soğan cücüğü gibiydi. İnsanlar son 10 bin yılda en iri mısırlarla en sulu elmaların tohumlarını ekerek ve aşılama yaparak günümüzün cinslerini ürettiler.
İlgili yazı: Mini Füzyon Roketi ile 3 Ayda Mars’a Gidin
Evrim geçirecek insan sütünden belli olur
Peki elmalar evrim geçirecek de insanlar evrimleşmeyecek mi sanıyorsunuz? Oysa insanların son 4000 yılda laktozlu süte tolerans geliştirmesi bile evrime örnektir. Nitekim bugün yetişkin insanların yüzde 35’i laktozlu sütü sindirebiliyor; ama 7000 yıl önce yaşayan atalarımızın pek azı süt içebiliyordu!
Her ne kadar günümüzde sağlıklı anne veya süt annesi sütü varken bebeğe inek sütü içirmeye gerek yok desek de geçmişte kadınların sütü yetmediği zaman, bebekleri inek ve keçi sütüyle büyüttük. Sonuçta bebeklerin büyümesi için gereken enerjiyi anne veya inek sütündeki laktoz sağlıyor.
Ancak, çocuklar büyüdüğü zaman laktozu sindirmelerini sağlayan genler devre dışı kalıyor. Böylece yaşımıza uygun diğer besinleri tüketmeye başlıyoruz; fakat besi hayvanlarını evcilleştirdiğimiz zaman bu denklem değişti.
Neden derseniz: Nüfus tarımın icadıyla birlikte hızla artınca yerel besin kaynakları da kendimizi avcı-toplayıcılıkla besleyemeyeceğimiz kadar hızlı tükenmeye başladı. İşte o zaman ek besin olarak inek sütü vb. devreye girdi ve yetişkinlerin de süt içmesi gerekti. Öyleyse yakın geçmişte nasıl evrim geçirdiğimizi gördük. Peki gelecekte nasıl evrim geçirecek ve neye evrimleşeceğiz?
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
Kadınlar kısalıyor ve kilo alıyor
Övelikle türümüzün evrim geçirecek olması, kadınların güzellik kriterlerini de değiştirecek ve yeni moda akımları oluşturacak. Öyle ki Massachusetts’in Framingham kasabında yaşayan 14 bin kişinin uzun yıllara yayılan tıbbi bilgilerini içeren Framingham Kalp Araştırması’nı inceleyen hekimler, kadınların boyunun kısalmakta olduğunu buldu.
Buna göre kadınlar hem kısalıyor, hem de kilo alıyordu ve bu durum aslında çocuk sahibi olmalarını kolaylaştırıyordu! Dolayısıyla toplumda kısa boylu ve kilolu kadınların çocuk sayısı artırıyor ve bu da kısa boylu annelerden doğan kilolu kadınların sayısının artmasını teşvik ediyordu.
Elbette fit bedene sahip olmak isteyen kadınların endişeye kapılmasına gerek yok. Evrim insan standartlarına göre yavaş işleyen bir süreçtir ve güzellik bakanın gözünde olup moda kavramının çok ötesindedir. Ancak, seçilim baskısı bu şekilde devam ederse 200 yıl, yani 10 kuşak sonra kadınların boyu ortalama 2 cm kısalacak ve kadınlar ortalama 1 kg alacaktır.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Evrim geçirecek beyinler ise küçülüyor
İşin ilginci, yazının başında teknolojinin icadı insan beyninin gelişmesini teşvik etti dedik. Gerçekten de 20 bin yıl öncesine dek insan beyninin hacmi gittikçe arttı; ama o zamandan beri küçülüyor. Neandertallerin beyin hacmi 1500 cm3 iken, Homo sapiens sapiens beyni 1350 cm3 hacme küçülmüş bulunuyor. Peki neler oluyor? Bu insan zekasının gerilediği anlamına mı geliyor? Pek değil:
Evrimsel biyologlar insan uygarlığının yarattığı karmaşık toplum düzeninin, beyin hacminin küçülmesine yol açtığını düşünüyor. Buna göre artık herkesin yaşamak için her şeyi yapmasına gerek yok. İş bölümü diye bir şey var. Mesleki seçimler, uzmanlaşma ve işbölümü karmaşık beyne olan gereksinimi azaltıyor.
Yine de bu, insan beyninin basitleştiği ve insan zekasının gerilediği anlamına gelmiyor. Tersine, loş ormanda yolumuzu bulmamızı sağlayan görsel korteks küçülürken (ki Neandertallerde çok büyüktür ve dolayısıyla onlar bizden iyi görüyordu); felsefe, sanat, bilim yapmamızı sağlayan ön korteks büyüyor. Ancak, bu ne demek ve sonuçları ne olacak derseniz:
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Network zekası evrim geçirecek derim
Kısacası insanlar aile, iş, arkadaş çevresi ve internet bağlantısı derken; tüm dünyayı saran global bir network zekası kuruyor. Ekmek pişirmek ve bardağa su koymak gibi alt düzey bilişsel süreçleri aralarında paylaşan insanların (anne su koy vb.) beyninde felsefe yapmaya daha çok alan kalıyor. 🙂
Bu da büyük hacimli beyin üzerindeki seçilim baskısını azaltıyor ve beynimizin enerjiyi daha iyi kullanacak şekilde evrim geçirmesini sağlıyor. Beynin her işten anlayan insan yaratma kısımlarının küçülmesi, vücudun en aç organı olan beynimizin enerji tüketimini de azaltıyor (basitleştirdim).
Daha doğrusu beynimiz enerjinin daha büyük kısmını ön korteksimize, yani bizi biz yapan insani beyin kabuğuna aktarıyor. Böylece daha hızlı, daha derin ve daha anlamlı düşünebiliyoruz. Umarım torunlarımız da bu süreçte daha ahlaklı olmak üzere evrim geçirirler de insanlığın geleceği kurtulur.
Nitekim kedi köpek ve inek gibi evcilleştirdiğimiz hayvanların beyninin de küçüldüğünü görüyoruz. Bu da Barbar Conan ile Rambo gibi hayatta tek başına yaşamak için bizden daha zeki olan insanların sayısının azalacağını ve yaşamak için topluma muhtaç insan sayısının artabileceğini gösteriyor.
Toplum da evrim geçirecek
Sonuçta büyükşehirde yürürken sürekli vahşi hayvan saldırısına uğrayacağımızı düşünmüyor ve beynimizin buna yönelik becerilerini daha az kullanıyoruz veya bu dürtüleri işinde dikkatli olma gibi daha modern konulara aktarıyoruz. Öyleyse beynin küçülmesini telefon ve notebookların küçülmesine benzetebiliriz. Ekranları saymazsak bunlar küçülüyor, ama gittikçe daha hızlı çalışıyor.
İlgili yazı: Bilimin Henüz Yanıtlamadığı 7 İlginç Soru
Evrim hakkında acele etmeyin
Yine de biyologlar insan türü gelecekte nasıl evrim geçirecek diye sorarken evrim hakkında acele yargıya varmaktan çekiniyor; çünkü insan evriminin bütün detaylarını bilmiyoruz. Örneğin, eski iskeletleri ele alan bir araştırma, Amerikalıların kafatası kemiklerinin 1800’lerden beri büyümekte olduğunu gösterdi.
Ancak, bu genetikten çok epigenetiğe ve evrimden çok beslenmeye bağlı bir olay. Tıpkı son otuz yılda gittikçe daha iyi beslenen kuşakların, anne babalarından ortalama olarak daha uzun olması gibi… Gerçekten de çocukluk çağında iyi beslenen insanların, DNA’nın izin verdiği en yüksek boya ulaşması ve en kalın kemiklere sahip olması beklenen bir sonuçtur.
Öyleyse iyi beslenme faktörünü çıkarırsak insan beyninin gelecekte küçülmeyi sürdüreceğini söyleyebiliriz; ama bunu zaman gösterecek. Şu anda emin olduğumuz tek şey, beynimizin 20 bin yılda bir tenis topu kadar küçülmüş olduğudur.
İlgili yazı: Yeşil Sahra 4000 Yıl Önce Neden Çöl Oldu?
Marslılar evrim geçirecek mi?
Peki ya Mars’a yerleşmek? Sonuçta insanlar 100 yılda evrim geçirecek derken, torunlarınızın bir gün Mars’ta yaşayacağını da hesaba katmamız gerekiyor. Örneğin, Amazon TV’nin Expanse dizisinde anlatıldığı gibi Marslılar düşük yerçekimine adapte olacak ve Yeryüzü’nde ter dökmeden, belki de kalp krizi geçirmeden yürüyemeyecekler.
Marslılar muhtemelen düşük basınç ve oksijene bizden daha dirençli olacaklar. Bir anlamda Güney Amerika’nın 4500 metre yükseklikteki And dağlarında yaşayan eski İnkalara benzeyecekler. Mars’ta ozon tabakası olmadığı için Güneş’in morötesi ışınlarına da bizden daha dayanıklı olacaklar. Burada Orta Afrikalı zenciler gibi ince ve uzun olan insanlardan söz ediyoruz.
Dahası Marslılar doğal yollardan evrim geçirmek yerine, insan DNA’sını değiştirerek yapay yollardan evrim geçirip Mars’ın düşük yerçekimine hızla adapte olabilirler. Yerçekimsiz ortamda çocuk sahibi olmakta bizden becerikli olacakları ise kesin. Ben de bütün bunları yazımızın bu hafta yayınlanacak ikinci bölümünde anlatacağım.
İlgili yazı: İnsanların Soyu Ne Zaman Tükenecek?
Geleceğe bakış
Peki teknolojiyi kullanarak evrim geçirmekten ne anlıyoruz? Örneğin bir yumrukta duvar yıkan üstün güçlere mi sahip olmak istersiniz, yoksa süper olgun ve süper ahlaklı bir insan olmak mı? Bu soruların yanıtını Aşkın insan Superman’e karşı ve Yapay zeka süper zeki olacak mı yazılarında bulabilirsiniz.
Ancak, konuyu detaylı ele almak için Mars’ta nasıl oksijenle su üreteceğimize bakabilir ve Bir yüzü hep güneşe bakan gözbebeği gezegenlerin zor şartlarında yaşamak için nasıl evrim geçireceğimizi de şimdiden düşünebilirsiniz. Aydınlık bir hafta olsun.
İnsanlar 100 Yılda Nasıl Evrimleşecek?
1Natural selection in a contemporary human population
2Bigger Brains: Complex Brains for a Complex World
3Got lactase?
Üstad, minik bir düzeltme : Conan kapak resmi Frazetta’ya değil, bir diğer büyük usta Earl Norem’e ait. Selamlar
Teşekkür ederim Erhan Bey. Güncelledim.
Valla hocam hayaller guzel ama olumsuzluk falan buyuk iddialar. Bunun icin bilinci kopyalamak lazim ki bunu dusunmek zaten bilincin bedenden ayrılabilen birsey oldugunu kabul anlamina gelir ki dinlerin ruh beden veya bilinc beden ayrimi da ozunde bunu iddia ediyor zaten. Ama felsefi anlamda siddetle bu ayrimlara karsi cikanlarin bilincin kopyalanabilecegini aslinda agizlarina almalari bile celiskidir. Bilincin bir network oldugu kesin ve siz bunu bir kuantum bilgisayara aktarirsaniz bilinc sonuc olarak bedenden ayrilabilen bir ozellik olur. Burada hafiza veya bilgi kopyalamaktan cok daha otesinden bahsediyoruz. Eger “ben” dediginiz seyi komple aktarirsaniz bu bilinc aktarimidir. Cunku bilincteki networku olduğu gibi baska bir ortama tasimis olursunuz. Bu da demektir ki et beyin bilinc icin sadece bir arac. Bu noktaya zaten bilim ilerde mutlaka varacaktir. Buna dair suan bile ciddi örnekler var tip tarihine geçmiş.
Hocam kusura bakmayin ama evrimde bilinc gelismemistir gelisme yoktur derseniz tamamen yanlis olur. O zaman sizin bilim yapmanizi saglayan bilincinizi inkar etmis olursunuz. Bilinc bakimindan mutlak surette ve tartismasiz bir gelisme oldugu kesindir.
Hocam yukarda bilinc ile ilgili soylediklerim hakkinda sunu belirtmek isterim ki bilinc beyinden nakledilemez ise et beyin her ihtimalde termodinamige bagli ölecektir yani et beynin yeni bir bedene tasinmasi sonsuz yasam saglamaz ama omru uzatan dinç bir beden saglayabilir. Evrenin termodinamginden kacis yok hic bir nesne bundan kaçamaz belli ki.
Hocam son bir sey de ahlak bilincin eseri gibi gorunmekte. Bilinc gelistikce ahlaki ilkeler ortaya cikiyor. Zaten vicdan olgusunun direk bilinc gelisimiyle ortsya ciktigini ayna noronlarindan anlıyoruz. Ayna noronlar yeme icme seks gibi konularda hayvanlarda da devrede ama insanda sağladığı sey bilinc nedeniyle empati. Bu da demektir ki bilinc geliştikçe ayna noronlar islevsel anlamda empati yeteneği kazandiriyor. Benzer sey ahlak icin de gecerli olabilecektir. Hayvanlarda ahlaki değerler goremiyoruz. Ancak gelisen insan bilinci etik degerleri kazaniyor ve ortsya cikariyor. Dusunen yani bilincini kullanan gelistiren insan nasil ki “insan” olmaya yaklasirsa tersine aklini ve vicdanini kullanmayan insan da hayvanlasmaya yaklasacaktir (hakaret anlaminda soylemiyorum bunu yasam bicimi ve davranis olarak soyluyorum) ki zaten insan beynindeki orta limbik sistem evrimsel olarak hayvanlarla aynidir ve hayvanlardan gelir. Ust veya dis korteks ise bilinc ve irade özelliklerini kazandiran alandir. Bilinc devre disi birakilir veya az kullanilirsa limbik sistemin hakimiyeti artmaya baslar. Tersi olursa limbik sistem kontrol altinda tutulmaya ve hakimiyet bilince geçmeye baslar. Hayvansal icguduler, cinsellik, saldirganlik vs hep evrimsel koken olarak hayvansal beyinden kaynaklanan ozelliklerdir. Butun bunlari dusununce evrimin ahlaki ve vicdani degerler kazandiran bilinci ortaya çıkarması tam anlamiyla bir mucizedir.