Vücut İnterneti ile Beden Hackleme Geliyor

Amerika’da işçiler deri altına mikroçip yerleştirip vücuduyla internete girmeye başladı. Böylece nakit veya kart kullanmadan, sadece el sallayarak online alışveriş yapabiliyorlar. Peki beden hackleme ne kadar doğru ve sağlıklı? Özellikle de Matrix filminin 20. yılında sormalıyız: Beden hackleme ve sanal gerçeklikle içinden hiç çıkamayacağımız yeni bir Matrix dünyasında tutsak olacak mıyız?

Beden hackleme başladı bile

2018 yılında, Wisconsin’deki Three Square Market şirketinin 80 çalışanı ellerine deri altı mikroçipler yerleştirdi. Başparmak ile işaret parmağı arasındaki deri zarın içine yerleştirilen çiplerle kahve otomatlarından temassız alışverişe izin veren bu teknolojiye vücut interneti diyoruz.

Peki wi-fi bağlantılı deri altı mikroçipler temasız ödemeleri yaygınlaştıracak mı? Kredi kartları, POS cihazları ve mobil ödemelerin yerini alacak mı? Keşke bu kadar basit olsaydı. Oysa insan vücudunun içine protez (implant) takarak beden hacklemek sadece e-ticaretin geleceğiyle sınırlı bir konu değil.

Hele deri altı çiplerle otomatik kapıları uzaktan el sallayarak açmak ve böylece kendimizi Star Wars filmlerindeki Jedi Şövalyesi Obi-Wan Kenobi’ye dönüştürmek hiç değil. Biz de kapıları el sallayarak açarken sürekli “Gücü Kullan” diyerek ortama hava atmanın ötesine geçelim. Beden hacklemenin sağlık, güvenlik ve etik boyutlarına değinelim:

İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?

 

Beden hackleme güvenli mi?

İnsanlara vücut interneti yetisi kazandırmak için deri altına mikroçip yerleştirmeye beden hackleme diyoruz ve bu da çok iyi bilinen protez teknolojisine dayanıyor. Örneğin, hastalar 1952 yılından bu yana kalp pili kullanıyor. Vücudun içine takılan kalp pilleri de 1983’ten beri kullanımda bulunuyor.

Aslında o kadar öteye gitmeye gerek yok: Dişimi yaptırdım veya dişime protez taktırdım derken, beden hacklemenin ilkel bir biçimini anlatıyorsunuz. Öyle ki kazada kolunu yitiren işçilerin veya mayına basarak sakatlanan gazilerimizin kullandığı dış protezleri de buna ekleyebilirsiniz.

Ancak ne zamanki renk körlüğünü gideren EnChroma e-gözlükler, kafatasına takılarak görme kaybını azaltan mikroçipler ve kulak içine yerleştirilen cihazlar geldi; işte o zaman işin rengi değişti: Tümüyle elektronik protezler 2010’da çıktı ve 2016’da wi-fi kablosuz internet bağlantısı destekleyen iç protezlerin gelmesiyle birlikte protez takmak da beden hacklemeye dönüştü.

Protezde dijital dönüşüm

Oysa internet bağlantılı deri altı çipler ile diğer implantlar önemli güvenlik ve sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Örneğin, kötü niyetli hackerlar hastaların kalp piline bilgisayar virüsü bulaştırırsa ne olacak? Peki ya diyabet hastalarının kullandığı vücut içi ensülin pompalarına wi-fi üzerinden siber saldırı gerçekleştiren bilgisayar korsanlarına karşı ne yapabiliriz?

İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?

 

Şimdilik hiçbir şey

Bugünkü deri altı çipler ve diğer iç protezler siber saldırıları önleyecek korumaya sahip değil. Bu nedenle de kötü amaçlı hackerlar insanları gözetleyebilir ve hatta taktıkları e-protezler yoluyla onlara suikast düzenleyebilirler.

Ben de bu yüzden yazıya kapsamlı bir giriş yaparak beden hacklemenin temel boyutlarını sıraladım. Ancak, bir konu eksik kaldı: O da felsefedeki transhümanizm akımı; yani insan türünün zihinsel ve fiziksel becerilerini vücuda takılan protezlerle geliştirme ideali.

Sonuçta beden hackleme yoluyla insanlara üstün güçler kazandırabilir ve süper zeki insanların yaşayacağı insan sonrası (post human) dönemi başlatabiliriz. İnsan sonrası dönem deyince de ilk akla gelen kişi transhümanist filozof ve beden tasarımcısı Natasha Vita-More oluyor.

İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili

 

Biyonik insan ve siborglar

Aşkın İnsan Superman’e Karşı yazısında biyonik insanları ve siborgları anlattım. Bunlar 80’li yılların başındaki siberpunk romanlarında ve Bladerunner filminde incelenen konular. Yine de Alldesign 2015 fuarında söyleşi yaptığım Vita-More’un özellikle vurguladığı bir nokta var:

Protezler yoluyla sadece insanların fiziksel yetilerini geliştirmeye siborg akımı; ancak zihinsel ve ahlaksal beceriler de geliştirerek tümüyle olgunlaşmalarını sağlamaya ise transhümanizm diyoruz.

İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem

 

Beden hackleme faydaları

Sorun şu ki elimizdeki hiçbir deri altı çip transhümanizm idealini gerçekleştirmeye yeterli değil. İnsanın kendini baştan yaratmasını sağlayacak çiplerin geliştirilmesine daha 30 yıl var. Biz de ancak o zaman Kabuktaki Hayalet filminin gerçek olup olmayacağını göreceğiz.

Öte yandan, korumasız wi-fi alanları nedeniyle deri altı çiplerin, kalp pillerinin ve ensülin pompalarının hacklenmesi mümkün. Bu durum insan hayatı ve özgürlüğü için hemen şimdi çözmemiz gereken bir aciliyet oluşturuyor.

İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt

 

Purdue Üniversitesi el attı

Indiana, Lafayette’teki Purdue Üniversitesi’nin yayınladığı yeni raporun başyazarı olan elektrik elektronik mühendisi Doç. Dr. Shreyas Sen ve öğrencileri, beden hacklemekte kullanılan nesnelerin interneti (IoT) sensörlerinin sibergüvenlik seviyesini ölçtüler.

Dr. Sen diyor ki “Akıllı saatlerden fitness izleyicilere ve akıllı telefonlardan sanal gerçeklik vizörlerine kadar birçok cihazı kablosuz internete bağladık. Hemen bütün mobil ve giyilebilir cihazlarda güvenlik açığı var.”

Düşünün: Hem cihazın vücutta doğru çalışmasını sağlayacak, hem kişinin özel hayatını gözetlemeden sağlık verilerini ve alım-satım işlemlerini yapacak, hem de bu cihazı wi-fi üzerinden yapılan saldırılardan koruyacaksınız. Bu şimdilik çok zor; ama Purdue Üniversitesi dahice bir çözüm geliştirdi.

İlgili yazı: 10 Adımda kara deliğe düşen astronota ne olur?

 

Vücut interneti nasıl çalışıyor?

Endüstri 4’ın temeli olan nesnelerin interneti çipleri mevcut wi-fi alanlarını kullanarak veri gönderiyor ve kendini şarj edebiliyor. Vücuda takılan biyonik çipler ise beden hacklemede kullanılıyor.

Bunun dışında, 3D printerda basılmış esnek mini güneş panelleri olan ve vücuda yara bandı gibi yapıştırılabilen akıllı etiketler var (elektronik çıkartmalar). Ayrıca en eski e-etiketlerden biri olan RFID çipleri de kendini elektromanyetik alanlarla şarj edebiliyor.

Ancak, vücut internetinin en büyük özelliği beden alan ağlarını (BAN) yerel alan ağlarıyla birleştirmek (LAN). Nasıl derseniz: İnsan bedeni demir içeren tuzlu kanımız ve diğer vücut sıvıları sayesinde elektrik sinyallerini iletebiliyor.

Siz de özel bir Bluetooth teknolojisi kullanarak bizzat insan bedenini anten gibi kullanabilir ve küçük çipleri 10 metreye kadar wi-fi modemlere bağlayabilirsiniz. Oysa bu aynı zamanda, hackerların kalp pilleri vb.’ne en az 5 metreden kablosuz nokta atışı siber saldırılar düzenlemesine izin veriyor.

İlgili yazı: Dünyada Neden Deprem Oluyor?

 

Kişisel beden ağı

Dr. Sen ve arkadaşları bunu önlemek için iç protezlerin, dış protezlerin ve giyilebilir cihazların insan derisinden 1 cm uzağa hiçbir veri sızdırmadığı yeni bir beden alan ağı geliştirdiler. Bu alan, örneğin nabzınızı dışarıya veri sızdırmadan izliyor ve deri altı çiple temassız ödeme gibi işlemleri P2P bağlantılarıyla sınırlıyor.

Hem kısa menzilli olduğu için diğer e-protezlerden 100 kat az enerji harcayarak pil ve şarj problemlerini çözüyor, hem de mobil temassız ödeme esnasında paranızın çalınmasını önlüyor. Bunun için de elektromanyetik tayfın çok az enerji kullanan yarı elektrostatik bant aralığını kullanıyor.

Burada vücut internetinin uzaktan kumanda edilmek istenen cihazlar ve beden izleme ile kablosuz işlem yapılan cihazlar dışında dışarıya veri sızdırmasını önleyen bir sistemden söz ediyoruz. Üstelik bu sistem üzerindeki araştırmaları ABD Hava Kuvvetleri de finanse ediyor. Peki neden dersiniz?

İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük EnChroma

 

Telepatik internet ile beden hackleme

Bilim insanları 5 yıl önce insan beyninin bilgisayarları elektrik sinyalleri, Bluetooth ve Wi-Fi alanı ile kontrol etmesini sağlayan telepatik internet teknolojisini geliştirdiler.

Böylece ışıklar yansın diye düşünerek akıllı evinizdeki lambaları yakmanız mümkün oldu. Aynı zamanda felçli hastaların düşünce komutlarıyla yönettikleri robot kollarla kendine su koyması da mümkün oldu.

Kısacası beden hackleme pek yakında telepatik internetle birleşecek ve 3 yıldır piyasada olan telepatik mobil uygulamalarla birlikte çalışacak.

ABD Hava Kuvvetleri de pilotların silahlı dronları sanal gerçeklik ve telepatik internetle uzaktan kumanda etmesi için bu araştırmayı destekliyor. Bunun için de telepatik silahların ve onları uzaktan kullanan pilotların siber saldırılardan korunması gerekiyor.

Sağlıkta beden hackleme

Yeni teknoloji, insanların kulaktan ayak parmaklarına kadar sinyal almasını sağlıyor. Böylece doktorlar da beden hacklemede bir adım öteye geçecekler. Örneğin, kalp ritmini düzenlemek için ameliyatla kalp pili takmaya gerek kalmayacak. Bazı durumlarda vücudun dışına ve derinin üstüne kalp pili etiketi yapıştırmak yeterli olacak.

İlgili yazı: Kara Delik Resmi Çeken Dünya Boyunda Teleskop

 

Beden hackleme ve e-ilaçlar

Beden hacklemede kullanılan kapalı devre biyoelektrik devreler, giyilebilir cihazlar ve vücuda takılan cihazların akıllı ilaç olarak çalışmasını sağlayacak. Üstelik doz aşımı ve yan etki de söz konusu olmayacak (Buna Elektro-Yarı-Statik İnsan Bedeni İletişim Teknolojileri veya kısaltılmış olarak eQs-HBC diyoruz).

Bu devreleri bir tür elektronik akupunktur cihazı gibi kullanacağız ve birçok beden fonksiyonunu kimyasal ilaç yutmadan düzenlememiz mümkün olacak. Tabii bunun devamı olarak gözetlenemeyen vücut interneti ile operasyon yapan gizli servis ajanları ve mobil kozmik odalar da ortaya çıkacak.

İlgili yazı: Gen Makası CRISPR ile Kök Hücre Tedavisi

 

E-ticarette beden hackleme

Diğer yandan, deri altı biyoelektronik (biyonik) çipleri, sosyal ağlardan kriptopara hesaplarına ve banka hesaplarına kadar her alanda çok adımlı biyometrik kimlik doğrulama yapmak için kullanacağız.

Bunu dijital pazarlamada kullanılan davranış modelleme yapay zekası ile birleştireceğiz ve akıllı telefonlardaki dijital asistanlar ya da Amazon Alexa gibi arama motoru destekli akıllı hoparlörle online alışveriş yapmaya başlayacağız.

Öyle ki Çin malı Wechat tarzı global P2P dijital ödeme sistemlerini (bunlar aynı zamanda Whatsap tarzı anlık mesajlaşma uygulamalarıdır) blokzinciri ve akıllı kontratlarla birleştirerek kendimize varlık kiralama destekleyen biyo-kripto-dağıtık-kuantum internet tabanlı yepyeni bir merkezsiz yapay zeka ekonomisi kuracağız.

Çok sayıda terim sıraladık değil mi? Ancak, deri altı çiplerle gittiğimiz dünya bu. Mademki e-ticaret biyonik çipler sayesinde bir tür vücut internetine dönüşecek, biz de insan vücuduna takılan en yenilikçi 5 beden hackleme cihazını görelim:

İlgili yazı: Devrik Kara Delik Sagittarius A Görüntülendi

 

1. VivoKey Mini

Amal Graafstra’ın ilk sürümünü 2013’te tasarladığı bu RFID çip, yakın alan iletişim (NEC) destekli bir dijital kimlik olarak çalışıyor. Böylece internetten veya mobilden banka hesabınıza girdiğinizde, çok adımlı kimlik doğrulamayı biyometrik kimlik doğrulamayla birleştirebiliyorsunuz.

İki milimetre genişlik ve on iki milimetre uzunluğundaki çipi deri altına yerleştirince kimliğinizi kendi vücudunuzla kanıtlayabiliyorsunuz.

NEC desteği giyilebilir cihazın notebook ve akıllı telefona bağlanmasını sağlıyor. Bunun için de cihazı özel uygulama kurulu bir akıllı telefona taratmak gerekiyor. Dahası bu tür cihazları gelecekte Facebook, Google, Gmail ve WordPress gibi servislere taratmakta da kullanabileceksiniz.

Teknik adıyla kriptobiyonik kimlik doğrulama cihazları, kriptopara hesapları ve blokzincir destekli dijital ödeme sistemlerinde de kullanılacak. Ağustos ayında çıkması gereken VivoKey Mini deri altı çip 99$’a satılacak. Deri altına şırınga edilecek cihazı vücut deldirmeye alışık olan herkes kullanabilir.

İlgili yazı: Biyonik bitkiler ve laptop şarj eden elektronik güller

 

2. OpenAPS

Dana Lewis Wants tarafından geliştirilen OpenAPS cihazı (Açık Yapay Pankreas Sistemi), tip 1 diyabet hastalarının kullandığı ensülin pompalarına kumanda ediyor.

OpenAPS vücut interneti ve sağlık durumu izleme özelliklerine sahip. Hastanın kan şekeri düştüğü zaman vücuda ensülin pompalıyor. En büyük esprisi ise kişinin donanım kiti ve açık yazılım ile kendi pompasını imal edebilmesi.

OpenAPS kullanmak için sürekli çalışan bir glikoz monitörü ve ensülin pompası gerekiyor. Pompanın dozajı da uzaktan kumandayla ayarlanabilir olmalı (tavsiye edilen pompalar eski Medtronic modelleri). Bunun dışında size Raspberry Pi bilgisayar, wi-fi alanı ve pil gerekiyor.

Bilgisayar, wi-fi ile monitörü uzaktan izliyor ve pompayı kontrol ediyor. Bu tür bir cihaz tüm parçalar dahil 200$’a mal oluyor. Ancak, kullanmak için kendi ensülin pompanıza alışık olmanız, kodlama bilmeniz, açık kaynak Linux’u tanımanız ve Raspberry Pi makerı olmanız lazım.

 

3. AlterEgo

MIT Medya Laboratuarı’ndan Arnav Kapur tarafından tasarlanan AlterEgo çeneye takılan mikrofon benzeri bir cihaz ve sesli komutlarla çalışıyor. Siz AlterEgo’ya bilgisayarı aç diyorsunuz o da wi-fi veya Bluetooth üzerinden uzaktan kumanda edilen bilgisayarları veya elektronik kapı kilitlerini açabiliyor.

Bu teknolojiyi akıllı evler ve akıllı şehirlerde kullanmak mümkün: Belediye çalışanları da IoT destekli belediye hizmetlerini AlterEgo ile yönetebilirler. Ancak, cihazın en güzel yanı özel hayatı koruması; çünkü sesli komut vermek konuşmak zorunda değilsiniz.

Sadece yüz kaslarınızı oynatarak içinizden konuşsanız bile, kaslarınızdan geçen elektrik sinyallerini alan elektrotlu AlterEgo, bunları uzaktan kumanda sinyallerine dönüştürebiliyor. Hatta kafatası kemiğiyle sadece sizin duyabileceğiniz kısık sesli ve titreşimli uyarılarla geri bildirim gönderiyor.

Dahası bu uyarıları kullanarak diğer AlterEgo kullanıcılarıyla sessizce konuşmanızı sağlıyor. Böylece kalabalıkta sesinizi yükseltmeden, yorgunken kendi kafanızı şişirmeden ve söylediklerinize kimse kulak misafiri olmadan bilgisayarları sesli komutlarla yönetebiliyorsunuz.

Pratik uygulamalar arasında pizza siparişi vermek ve TV’yi uzaktan kumanda etmek de var. Tek sorun, sadece bir prototip olması ve yüzünüzde bir tür mikrofonla dolaşmak zorunda olmanız.

 

4. Giyilebilir robot

Amerikalı girişimci Tim Swift, insan bacaklarına destek olan elektrik motorlu dış iskelet geliştirdi. Kurucusu olduğu Roam Robotics şirketiyle geliştirilen sistem, acemi kayakçıların düşmeden kayak kaymasını sağlıyor. Ancak, yeterince büyük veri topladıktan sonra yaşlı ve engelli insanların ayağa kalkarak yürümesini de sağlayacak.

Baldır motorlu dış iskelet sensörler, bilgisayarlar ve hava kompresörlü şişme yastıklar kullanarak kayak yapanların bacaklarına destek oluyor. Böylece kayarken bacağınızı çok kırarsanız hava yastıkları şişip bacak duruşunu düzelterek düşmenizi ve sakatlanmanızı önlüyor.

Robot dış iskelet şu anda California’daki Tahoe Gölü ve Utah’taki Park City’deki kayakçılara kiralık olarak sunuluyor. Günlük kirası 100 doları bulan ve akıllı telefonla yönetilen giyilebilir robotun 2020’de 2000$’a satışa çıkması bekleniyor. Kısacası acemiler için robot atlet dönemi başlıyor.

5. IQbuds ve IQbuds Boost

Nuheara şirketinin kurucu ortağı David Cannington tarafından geliştirilen IQbuds ve IQbuds Boost cihazları işitme engelliler için değil, ama gürültülü ortamlarda yaşanan duyma güçlüğü gidermek için geliştirildi.

Sonuçta bu kulak içi kulaklıkları Bluetooth ile akıllı telefonlara bağlıyorsunuz ve restoran, sokak, uçak gibi ön ayarları seçiyorsunuz. Ardından arkadaşınızla gürültülü bir restoranda bağırmadan konuşabiliyorsunuz.

IQbuds (299$) kulak içi hoparlör olarak çalışıyor. Mikrofonla arkadaşınızın sesini alıyor ve onun IQbuds kulaklığına yine mikrofonla kendi sesinizi iletiyor. IQbuds Boost (499$) ise yaşlı insanlar için işitme cihazı olarak çalışıyor.

İlgili yazı: Yoksa Kara Delikler Yok mu? İşte Size 5 Çılgın Alternatif

 

Biyohackerlar ve aktivizm

Beden hackleme kendi sosyal medya fenomenlerini de yarattı. Vücutlarına çip takan ünlü biyohackerlardan olan Josiah Zayner de bunlardan biri. Zayner dışkı protezi kullanması ve CRISPR gen makasını ile kendi DNA’sını değiştirmesiyle tanınıyor.  Kendini hem bilim insanı hem de aktivist olarak tanımlıyor.

Ancak, kolit tedavisi için sağlıklı insanların dışkısını içeren kapsülleri yutan ve bunları bağırsaklarında eriten Zayner, şimdi yaptıklarından biraz da pişmanlık duyuyor. Elbette ki beden hackleme konusunu ve bilimsel gelişmeleri halka tanıtarak önemli bir görevi yerine getirdiğini düşünüyor.

Öte yandan, insanların dışkı protezi ve deri altı çipleri rastgele kullanmasını, özellikle de moda diye kullanmasını sağlıksız buluyor. Peki beden hacklemenin riskleri nedir?

İlgili yazı: RNA Yoluyla Genetik Hafıza Transferi Yapıld

 

Öncelikle sağlık riski var

Nitekim kendi gen tedavisi ve biyoteknoloji ürünlerini satmak isteyen şirketler halkı gereksiz yere tetikleyebiliyor.

Örneğin, Ascendance Biomedical CEO’su Aaron Traywick, uçuk tedavisi için vücuduna henüz test edilmemiş olan bir gen tedavisi aşısı yaptı. Bu işlemi de Texas’taki bir konferansta gerçekleştirdi (kürsüde dengesiz davranışlar sergilemeye başlamadan az önce).

Tristan Roberts da iki biyohacker arkadaşıyla birlikte ve yine Ascendance Biomedical sponsorluğunda, vücuduna test edilmemiş olan bir HIV virüsü aşısı yaptı. Brian Hanley ve Elizabeth Parrish adlı biyohackerlar ise uzun ömürlü olmak için sözde yaşlandırmayı geciktiren aşılar yaptılar.

Beden hackleme ve sağlık

Tarih boyunca şarlatanların sahte ilaçlarının insan sağlığını riske attığına tanık olduk. Bu tedaviler hem sağlıksız oluyor, hem de sokaktaki insanları doktorlara danışmadan kendi başına tedavi olmaya zorluyor. Bunun dışında iç protezlerin kendine özgü sağlık riski bulunuyor.

İlgili yazı: İlk Kara Delikleri Karanlık Madde Oluşturdu

 

En basitinden

Vücutta bir organı veya damarı delerek iç kanamaya yol açabilirler. Alerjik reaksiyona girebilir, kılıflarının yırtılmasıyla vücuda zehirli içerik ve aşırı doz ilaç boşaltabilirler. İşleri bitince vücuttan sağlıklı şekilde atılmadıkları zaman kanserojen etkiye, damar tıkanıklığına ve pıhtı atmaya neden olabilirler.

İç protez teknolojisi o kadar yeni ki hiçbir tıbbi standarda uygun değil; çünkü bu standartlar daha yeni belirleniyor. Bir de araya reklamcı biyohackerlar ile sözde biyoteknoloji şirketleri girerse toplumda sözdebilim yaygınlaşabilir ve insanlar uyduruk tedaviler yüzünden hasta olabilirler.

İlgili yazı: Kuantum Bilinç: İnsan Beyni Kuantum Bilgisayar mı?

 

Gözetim devleti

Gerçi devletler artık şirketleşti. Bu yüzden söz konusu riske gözetim şirketi tehlikesi de diyebiliriz. İnternet özel hayatı nasıl öldürdü yazısında anlattığım gibi, burada insanların izinsiz gözetlenmesinden söz ediyoruz ki bunu işçi hakları açısından, bizzat İngiltere İşçi Sendikaları Birliği dile getirmiş bulunuyor (geçen yıl düzenlenen kongresinde).

Sonuçta şirketler çalışanlarını deri altı çip takmaya teşvik ediyor ve bu çipleri biyometrik kimlik kartı ile işçi sağlığı izleme sistemi olarak kullanacağını söylüyor. Oysa şirketler çalışanlarının ofiste, tuvalette, bahçede ve hatta evde ne yaptığını gözetleyebilirler.

Bu da insanlık onuruna, özel hayata, etik kurallara ve işçi haklarına aykırı sorunlara yol açabilir. Sonuçta bir kişinin sağlık bilgileri kişisel verileri koruma yasalarına tabi olan en gizli verilerden biridir. Bu durumda ise şirketler çalışanlarının sağlığını birebir izleyecekler.

Peki ya biyoteknoloji ve ilaç şirketleri beden hackleme ile insan gözetleme yöntemini haksız rekabet için kullanırsa?

İlgili yazı: Bilinç Maddenin Yeni Bir Hali mi?

 

Yönetilemeyen risk

Nitekim çalışanların e-postalarını okumak, Facebook hesaplarına girmek, telefonun GPS’i kapalı olsa bile konumlarını izlemek ve işçilerin ne kadar hızlı yükleme yaptığını görmek için kolilere RFID takmak en basit uygulamalar arasında yer alıyor.

Ancak, asıl sorun siz işten ayrılsanız bile deri altı çiplerin çalışacak olması. Asıl sorun vücut içi çipler ve nesnelerin interneti sensörleri yüzünden, gözetlenmeyi isteseniz de durduramayacak olmanız. Mahkeme kararına rağmen şirketlerin siz fark etmeden gözetlemeye devam edebilecek olması.

İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?

 

Beden hackleme ve ayrımcılık

Artık İK personeli insanları sosyal ağ hesaplarına bakarak işe alabiliyor. Kişisel hesaplarında kurum kimliğine aykırı paylaşımlar yapanlar ve hükümeti kızdıran tweet atanlar işten çıkarılabiliyor. İnsanlar neredeyse özel hayatında bile ofisteki gibi davranmaya zorlanıyor.

Dahası İK personeli özgeçmişleri yapay zeka yazılımlarıyla tarayarak işe alım yapabiliyor. Bu durumda işe uygun olsanız bile, sırf belirli bir anahtar kelimeyi kullanmadığınız için işi kaçırabiliyorsunuz. Hatta işe alım yazılımına kadınların veya siyahların işe alınmasını güçleştiren kriterler eklenebiliyor.

En kötüsü ise kendi başına öğrenen İK yazılımları: Bu durumda şirket hiçbir konuda ayrımcılık yapmasa bile; üretimi optimize etmek isteyen bir yazılım, sırf kadınlar doğum izni alabildiği için, doğurgan yaştaki kadınların özgeçmişlerini otomatik olarak eleyebilir. Hem de şirkete haber vermeden!

Şimdi buna giyilebilir cihazlar ve iç protezler yoluyla beden hackleme ve insanları vücut interneti ile gözetleme riski ekleniyor. Üstelik personelin işten atarlar korkusuyla bu çipleri zorla takması riski var. Peki ya patronun Whatsapp’ta sürekli mesaj atarak sizi haksız yere evde çalışmaya zorlaması? Beden hackleme ile bu risk de artacak.

Oysa daha yeni başladık

En önemli risklerden biri de sigorta sektöründen geliyor. Örneğin dışkınıza ve idrarınıza bakarak alkol aldığınızı gören sigorta şirketleri sağlık sigortası primlerini artırabilir. Dahası siber saldırıyla hacklendiğiniz zaman, yanlış tedavi veya yanlış alarm nedeniyle sağlığınız riske girebilir ki unutmayın, bu durumu bilme veya durdurma şansınız pek olmayacak.

İlgili yazı: Bilinç Bilinçsiz Beynin Ürünü mü?

 

Kötü ihtimaller

Örneğin, 2013 yılında CVS Caremark adlı ilaç şirketinin, çalışanlarını sağlık bilgilerini sigorta şirketine vermeye zorladığı haberleri çıktı. Buna göre sağlık bilgilerini vermeyenlerden yılda 600 dolar ek sağlık risk ücreti alınacaktı.

Şimdi bütün bunlara kontak lens takmak gibi durumları ekleyin: Nitekim inatla gözlük takmamım sebebi de budur: Yıkanırken, terlerken, yüzerken ve nezleyken gözlüğümü kolayca çıkarabilirim; ama kontak lenslerimi çıkaramam.

Ayrıca miyop numarama özel kontak lensleri denizde kullanabilecek olsam dahi bu kez de düşürüp kaybederim diye riske girmem. Kısacası insan vücuduna eklenen her parça, bizi yaşam tarzımızı değiştirmeye ve hareketlerimizi kısıtlamaya zorlayabilir. Bu da yaşam kalitemizi düşürerek benliğimizi zedeler.

Elbette insanların muhalif görüşlerini gözetleyen devletler veya rakip şirketin CEO’sunun toplantılarını beden hackleme cihazlarıyla dinleyen kurnaz kurumlar, insanların hapse atılmasından tutun da haksız rekabet etmeye kadar birçok farklı riske yol açabilir.

İlgili yazı: Laboratuarda Mini Neandertal Beyni Üretiyorlar

 

Beklenmedik sonuçlar

Evet, evde yalnızken kalp krizi geçiren yaşlılar için otomatik olarak ambülans çağıran giyilebilir cihazlar ve sağlıklı yaşam için erken uyarı çipleri kullanmak harika bir şey. Kişilerin sağlığını iç protezlerle korumak da gayet güzel. Ancak, beden hackleme özellikle de biyoprinter ürünü organik çipler, sentetik biyoloji ve kök hücre tedavisiyle birleşince büyük risklere yol açıyor.

Oysa bu riskler insan DNA’sının yeniden yazılmasıyla sınırlı değil. En acil risk telepatik internetten ve Elon Musk’ın insan beynini bilgisayarlara bağlayan cihazlar geliştirmek için kurduğu Neuralink şirketinin potansiyelinden kaynaklanıyor:

Örneğin, vücudunuzdaki çiplerle siz fark etmeden beyninizi yıkayarak sizi bir tür oy sağmalı veya tüketim canavarına dönüştürebilirler. Nasıl derseniz: Sabah önünden geçtiğiniz butiğin gizli bir sinyal göndererek sizi ev kirasını ayakkabıya harcamaya ikna ettiğini düşünün.

Abartılı mı geldi? Oysa hafıza ekme teknolojisinin öncüleri psikiyatrik tedavide kullanılmaya başladı bile. Siz de vücut interneti ve beden hackleme risklerini beyin formülü bulundu, beyin programlayan holografik aygıt ve laboratuarda insan beyni büyüttüler yazılarında okuyabilirsiniz. Düşüncelerinizin size ait olduğu özgür bir dünya olsun.

Vücut interneti nasıl çalışıyor?

¹Enabling Covert Body Area Network using Electro-Quasistatic Human Body Communication
²Stress, computer-based work monitoring and measurement systems: a conceptual overview
³Ethical implications of implantable radiofrequency identification (RFID) tags in humans.