Çinliler Maymuna İnsan Beyni Geni Yerleştirdi
|Çinli bilim insanları Hint şebeği yavrularına insan beyni geni yerleştirdi ve maymun beyninin insan beyni gibi gelişmesini sağladı. Çinli doktorlar insan zekasının nasıl ortaya çıktığını araştırıyor ve yaşlanmaya bağlı demans ile şizofreni gibi hastalıkları tedavi etmeye çalışıyor. Peki maymuna insan geni yerleştirmek etik bir davranış mı ve Maymunlar Cehennemi filmi gerçek olacak mı?
Kunming Jeoloji Enstitüsü, Çin Bilimler Akademisi ve Kuzey Carolina Üniversitesi araştırmacıları, kuyruklu maymunlar sınıfına giren Hint şebeği yavrularına insan beyni geni ekledi. Böylece Hint şebeklerinin genetiğini değiştirmiş oldu.
Genleri maymuna nasıl eklediler?
Biyologlar önce insanlardan DNA örneği aldılar ve bebek beyni gelişimini etkileyen HuMCPH1 genini sentezlediler. Sonra dişi maymunlardan aldıkları olgunlaşmamış yumurta hücrelerini (ovosit) tüp bebek yöntemiyle döllediler ve bunların maymun embriyosuna dönüşmesini sağladılar. Ardından, MCPH1 geni yerleştirdikleri lentivirüsleri embriyolara mikroenjeksiyon yöntemiyle eklediler.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Retrovirüs tedavisi
Retrovirüs sınıfına giren lentivirüsler uzun bir kuluçka süresine sahip bulunuyor ve insanlarda kronik ölümcül hastalıklara yol açıyor. Ancak, zararsız hale getirilmiş olan lentivirüsler kök hücre ve gen tedavisinde kullanılıyor. Bu virüsler vücuda sağlıklı genlerin eklenmesini sağlıyor.
Bilim insanları bu deneyde zararsız lentivirüsleri süperince bir iğne ile doğrudan embriyoların içine enjekte ettiler. Böylece lentivirüsler embriyoların çekirdek DNA’sına başarıyla bulaştı ve onları genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) haline getirdi.
Bilim insanları son olarak GDO embriyoları sağlıklı dişi maymunların rahmine yerleştirdiler. Hata yapmamak için de maymunların rahmini ultrason cihazıyla görüntülediler. Ardından normal bir şekilde doğan yavruların beyninin nasıl geliştiğine baktılar.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Neden maymuna insan geni eklediler?
Bilim insanları bu yöntemle 11 maymuna insan beyni geni yerleştirdiler ama bunu sırf meraktan yapmadılar. Çinli araştırmacılar insan zekasının evrim sürecinde nasıl ortaya çıktığını araştırıyor. Örneğin, Heidelberg insanı beyninin evrim geçirerek nasıl Homo sapiens beynine dönüştüğünü görmek istiyor.
Ancak, zaman makinesi ile geçmişe giderek Heidelberg insanı bebeklerinin beyni üzerinde deney yapmaları hem imkansız bir şey, hem de bunu yapmak etik olmaz. Öte yandan, insan bebekleri ana karnında gelişirken evrim sürecini hızlandırılmış video gibi tekrarlıyor.
Açıkçası fetüs beyni rahimde gelişip şekillenirken, soyu tükenmiş olan atalarımızın ana beyin gelişim aşamalarını kısaca tekrarlıyor. Çinli bilim insanları işte bu aşamaları görmek için maymuna insan geni ekliyor.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Öyleyse maymuna ne gerek var?
Siz de maymun yerine insan beyni kullansınlar diyebilirsiniz; ama bebekler üzerinde klinik deneyler yapmak etik değildir. Vicdanlı hiçbir anne de buna izin vermez.
Öte yandan, araştırmacılar da insan bebeklerinin beynine bakarak atalarımızın beyninin şeklini ortaya çıkaramazlar ve bunun insan zekasının gelişimiyle ilgili olan bağlantısını çözemezler; çünkü insan beyni çok karmaşıktır.
İnsan zekasının gelişimi ile soyu tükenmiş olan atalarımızın beyin yapısı arasındaki ilişkiyi görmelerinin tek yolu, insan beyni genlerini daha ilkel bir beyne sahip olan canlıların DNA’sına eklemektir. Ancak, bunu her canlıya yapamayız. Örneğin balıklar memeli değildir ve çok uzak akrabalarımızdır. Bu nedenle balık beyni atalarımızın beyni hakkında bize fikir vermez (balıklar insandan önce ortaya çıktı).
Bunun için genetik olarak yakın akrabamız olan, ama yine de beyni insan beyninden ilkel olan canlılar seçmeliyiz. Bu şartlara en uygun canlılar da tahmin edebileceğiniz gibi maymunlardır. Yalnız insanların genetik kuzeni olan kuyruksuz maymunların beyni de çok karmaşıktır. Çinli bilim insanları işten bu yüzden kuyruklu maymunlar sınıfına giren Hint şebeğini seçtiler.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Beyni ilkel ama akraba
Hint şebeği beyinlerinin nispeten basit bir şekli var ve bunlar ana karnında da basit bir şekilde gelişiyor. İnsan geni eklenmiş maymun beyinlerinin gelişiminde insan beyninin nasıl davrandığını ve beyni nasıl şekillendirdiğini görmek daha kolay oluyor.
Böylece atalarımızın beyninin neye benzediğini temel gelişim aşamalarında görmüş oluyoruz. Sonuçta elimizde Heidelberg insanı bebeklerinin fosilleşmiş beyinleri yok; çünkü yumuşak dokular genellikle fosilleşmeden önce çürüyor. Beyin gelişimini görmek ise ancak canlılar üzerinde mümkün oluyor.
Maymuna bakınca ne gördüler?
Çinli ve Amerikalı araştırmacılar GDO maymun beyinlerinin insan beyni gibi yavaş geliştiğini gördüler; ama bu bir zafiyet değil. İnsan beyni yavaş gelişiyor; çünkü bilinç sahibi karmaşık bir organ ve tam olarak olgunlaşmak için yavaş gelişmek zorunda. Bilim insanları da bu avantajdan yararlandılar ve maymun şablonunda insan beyninin gelişimini yavaş çekimde izlemiş oldular.
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
Peki bu araştırmalar etik mi?
Şimdi diyeceksiniz ki “Hocamız bir süredir DNA testi ve beden hackleme gibi konular yazıyor”. Evet, yazıyorum; çünkü bunlar çok yeni araştırma alanları ve büyük etik tartışmalara yol açıyorlar. Bir yandan klinik deneylerde canlılara eziyet etmemek gerekiyor, öte yandan tıbbi tedavi geliştirmek için genellikle hayvanlar üzerinde deney yapmak zorunda kalıyoruz.
Bilgisayar simülasyonları henüz yeterince gelişmediği için bunun alternatifi yok. Çin Halk Cumhuriyeti ise tam bağımsız bir ülke olarak Batı standartlarına tabi değil. Açıkçası birçok alanda da etik kuralları çiğneyerek araştırma yapıyor. Batıdan daha hızlı ilerleme kaydetmek için kestirme yollara başvuruyor.
Oysa Batı dünyası da kararsız kalıyor. Bir yandan Amerikalılar maymuna insan geni eklemek için Çinlilerle çalışıyor, öte yandan daha duyarlı olan Amerikalılar da hemşerilerini etik olmamakla suçluyor. Yapıcı tartışmalar aslında demokrasinin bir gereği; ama gerçekçi olmak gerekirse tıpta ilerleme kaydetmek için Batıda yasak olan bazı araştırmaları yapmak gerekiyor.
Bir grup Batılı doktor ve şirket de bunun için hükümetlerin izin vermesini beklemek yerine, Çin üniversitelerini destekleyip bu işi Çinlileri yaptırmayı tercih ediyorlar. Tabii bu süreçte Batıdan ceza almamak için çok dikkatli davranıyorlar.
İlgili yazı: Çin Ay’dan Helyum 3 Füzyon Yakıtı Getirecek
Yasaklamak yerine düzenlemeliyiz
Hayvana kötü davranıp insana iyi davranan yoktur. Ayrıca bütün canlılara insanca davranmak ahlaklı, vicdanlı ve şefkatli olmanın ön şartıdır.
Çinlilerin yaptığı araştırmaların da etik kurullar tarafından denetlenmesi şarttır. Buna karşın, Batıdaki tutucu hükümetler ve bürokratların bazı tartışmalı deneyleri geleneksel seçmenlere yönelik oy kaygısıyla veya akılları yatmadığı için engellediğini görüyoruz.
İşin en zor yanı ise klinik deneyleri denetlemekte kullanılan etik kuralların yapay bakteri DNA’sı üretmek, insanlara kök hücre tedavisi uygulamak ve maymuna insan beyni geni eklemek gibi konularda yetersiz olması: Bu deneyleri yasaklamadan düzenlemenin bir yolunu bulmalıyız.
Hükümetler, bürokratlar ve bir an önce kârlı tedaviler geliştirmek isteyen hırslı araştırmacılarla biyoteknoloji şirketleri buna pek vakit ayırmak istemiyor. Bu şirketler genellikle etik düzenleme istemezken, hükümetler ve etik kurullar da işi ağırdan alıyor.
Etik araştırmalar ve düzenlemeler
Neyse ki birçok şirket hızla yeni tedaviler geliştirmek için bu düzenlemelerin hızla çıkmasını destekliyor. Etik kurullarda yer alan değerli bilim insanları ve etik araştırmalar yapmak isteyen vicdanlı hekimler de etik kuralları destekliyor; ama yukarıdaki sıkıntılar yüzünden vakit kaybediyorlar.
İlgili yazı: Evrende Oluşan İlk Molekül Bulundu
Aceleye ne gerek var?
Aceleye gerek yok; ama insan hayatı kurtarmak söz konusu iken aceleci olmamak zor. Örneğin, 2011 yılında anneannemi Alzheimer’dan kaybettik. Alzheimer olmasaydı en az 98 yaşını sağlıkla görürdü.
Üstelik bu hastalığı çok erken teşhis ettik; yani Alzheimer’ın tedavisi olsa anneannemi kurtarma şansımız vardı. Şimdi diğer hastaları düşünün. Hayvanlar üzerindeki deneyleri hemen yasaklamak yerine, bunları gereksiz kılan yöntemler ortaya çıkınca yasaklarız demek daha doğru.
Nitekim bu deney Çinli bilim insanlarının ilk tartışmalı araştırması değil. Ocak 2019’da uyku bozukluğuna yakalanması için genetiği değiştirilmiş olan bir makak maymunundan beş birey klonladılar ve bunlarda da uyku bozukluğu görüldü. Amaç genlerin yavrulara nasıl aktarıldığını görerek kalıtsal hastalıkları önlemek ve buna yönelik gen tedavisi geliştirmekti.
Özellikle depresyon, kaygı durum bozukluğu ve şizofreniyle ilişkili psikolojik rahatsızlıkları araştıran Çinli biyologlar, bu uğurda maymunlarda uyku bozukluğuna yol açtılar. Geçen yıl ise Çinli araştırmacı He Jiankui, 2018 Kasımında doğan iki kız bebeğin genlerini embriyo aşamasında değiştirdiğini duyurdu. Jiankui’ye göre, genetiği değiştirilmiş kızlar AIDS’e yol açan HIV virüsüne bağışıklı oldular.
İlgili yazı: RNA Yoluyla Genetik Hafıza Transferi Yapıldı
Sıra maymuna gen eklemekte
Çinli bilim insanlarının etik açıdan tartışmalı klinik deneyleri özellikle de maymuna insan beyni geni ekledikleri için Batı medyasında çok dikkat çekti ve Maymunlar Cehennemi filmindeki “Zeki maymunlar gerçek mi oluyor?” sorusuna yol açtı. Elbette bugünkü teknoloji ile bu imkansız; ama denetimsiz deneyler bilim camiasını kaygılandırmaya devam ediyor.
Nitekim insan beyni geni eklenmiş olan 11 yavrunun sadece 5’i deneylerden sonra hayatta kaldı. Bunlara yapılan hafıza testlerinde bilgisayar ekranında gösterilen renk ve şekilleri ne kadar iyi hatırladıkları ölçüldü. Bunun için de MR cihazı ile beyin taraması yapıldı.
Çinli bilim insanları Hint şebeklerinin insan bilincine sahip olmadıklarını ve bu yüzden de söz konusu deneyin, bir insana eziyet etmek gibi ahlak dışı bir davranış olarak kabul edilemeyeceğini savundu. Öte yandan, Colorado Üniversitesi’nden biyoetik uzmanı Jacqueline Glover maymunları insanlaştırmanın yanlış olduğunu belirtiyor:
“İnsan gibi akıllı maymunlar yaratırsak bunlar nasıl yaşayacaklar ve ne yapacaklar? İnsanların egemen olduğu bu dünyada kendi kültürünü oluşturup anlamlı bir hayat süremeyecek olan zeki canlılar yaratmamalıyız, yoksa yalnızlık çekerler.” Ancak, Hong Kong Üniversitesi Genom Bilimleri Merkezi’nden Larry Baum bu yorumu abartılı buluyor.
Ve genetik savunma yapıyor
“Hint şebeklerinin genleri insan genlerinden yüzde 5 kadar farklıdır; yani insan ile maymun DNA’sı arasında milyonlarca baz çiftine karşılık gelen büyük bir farklılık var. Bu araştırmada ise sadece 20 bin gen değiştirildi. Bunda endişelenecek bir şey olup olmadığına siz karar verin. Yeni deneyle en azından şunu anladık: Beyin hücrelerinin yavaş gelişmesi, insan evriminde zekayı geliştiren bir faktör olabilir.”
İlgili yazı: İnsan Bedeni gibi Kendini Onaran Organik Malzeme
Uzman görüşü
Maymuna insan geni eklemek gibi sıra dışı klinik deneyler konusunda uzmanlaşan bilim insanları ise konuyu çok daha detaylı olarak değerlendiriyor. Oxford Üniversitesi Pratik Etik Bölümünde Uehiro Kürsüsü sahibi olan Profesör Julian Savulescu, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde gelişmiş İngiltere ve AB standartlarının kullanılmasını öneriyor.
Bu bağlamda da önemli bir ayrım yapıyor: Bir klinik deneyin etik olup olmadığına karar vermek için deneyin nasıl yapıldığına bakmak yanlış olur. Bunun yerine kobaylara nasıl davranıldığına bakmak lazım: Birinci şart hayvanların eziyet görmemesidir.
Örneğin, Çinlilerin maymun deneyinde olduğu gibi bir hayvanın zekasını artırmak yanlış bir şey değildir. “Zaten farelerin genetiğini değiştirip hafızalarını güçlendiriyoruz. Soru şu: Bu değişiklikler hayvanın kendini kötü hissetmesine yol açıyor mu ve bilim insanları kobaylara nasıl davranıyor?”
Savulescu, bir hayvan ne kadar zekiyse o kadar büyük acı çekebilir; çünkü zeki olduğu oranda hassas olacaktır diyor: “Zekayı, empatiyi ve sosyal ilişki kurma becerisini geliştirmeye başlarsanız o hayvanlara daha özenli davranmanız gerekecektir. Özellikle de eziyet çekmemeleri için… İnsani canlılar yaratırsanız onlara insanca davranmak için çok dikkat etmelisiniz.”
İlgili yazı: Okyanuslar Hakkında Yanıtını Bilmediğimiz 7 Soru
Maymuna gen eklemenin sonuçları
Ayrıca insan beyni geni eklenen maymunlar gibi benzeri görülmemiş durumlarda kobaylara nasıl davranılacağına karar vermek de zor. Elimizi vicdanımıza koyabiliriz ama yeni durumlar için yeni düzenlemeler gerekiyor. Örneğin, bir hayvan ne zaman insan kadar zeki olur ve insan kadar zeki olursa insan haklarından yararlanması gerekir mi?
Sonra da genetiği değiştirilmiş hayvanların ne kadar zeki olduğunu ölçmek var ve biz daha insan bilincinin nasıl oluştuğunu bilmediğimiz için bu iş çok zor. Peki bunu genetiği değiştirilmiş canlılar veya farklı canlı türlerinden alınan yüzlerce farklı gen içeren mutant canlılar için nasıl yapacağız? Yeni bir canlı türü yarattığımız zaman, bunun zekasını hangi standartlara göre ölçeceğiz?
Elbette ki etik olmayan deneyleri eleştireceğiz. Hatta düzenleyici otoriteler, etik olmayan deney sonuçlarının yayınlanmasını veya bu makalelerin diğer araştırmalarda kullanılmasını yasaklayabilirler. Peki ya sırf bu nedenle Alzheimer hastalığının tedavisini kaçırırsak ne olacak?
İlgili yazı: Kendi Kendine Bardaktan Taşan Süper Sıvılar
Öyleyse yeni etik ölçü var
Profesör Julian Savulescu, sıra dışı deneylerin, gerçek tedavi ve ilaçlar geliştirilmesine yardım etmesi durumunda meşru sayılabileceğini belirtiyor. Ayrıca bilim insanlarının etik olmayan deneylerin makalelerini de kullanmak isteyeceğini; çünkü bilgi sahibi olmak isteyeceklerini ekliyor.
Tabii bu durumda insanlar için ilaç geliştirmek amacıyla hayvanlara eziyet edilebileceği sonucu çıkıyor. Bu da hiç etik değil.
Nitekim nörologlar, kronik depresyona karşı beyindeki kötü anıları silerek güzel anılar ekmek için RNA yoluyla anı transferi teknikleri geliştiriyor. Hatta bunama ve psikiyatrik rahatsızlıkları gidermek amacıyla ölü domuz beyinleri diriltiyor. Doğrusu etik olmak gittikçe zorlaşıyor.