Kutritler ile Üç Boyutlu Kuantum Işınlama
|Bilim insanları kutritler yoluyla bir fotonun üç özelliğini birden ışınlayarak tarihte ilk kez 3B kuantum ışınlama gerçekleştirdi. Kuantum bilgisayarlar aynı anda 1 ve 0 değerlerini alabilen kuantum parçacıklarıyla çalışıyor ki bunlara kuantum veri biti, yani qubit deniyor.
Kutritler ise aynı anda sadece 1 ve 0 değil, 0,2 gibi ondalık değerler de alabilen üç boyutlu qubitlerden oluşuyor. Kutritler gözetlenemeyen kuantum internet, güçlü kuantum şifreler ve hacklenemeyen kuantum süper bilgisayarlar geliştirmekte kullanılacak. Peki son 5 yıldır yazdığım ve nihayet geliştirilen ondalık değerli kutritler nasıl çalışıyor?
Kutritler ile 3B ışınlama başladı
Doğu ile Batı dünyasının temsilcileri olarak sıkı bir rekabet içinde olan Çinli ve Avusturyalı bilim insanları, ilk kez bir fotonun (ışık parçacığı) üç farklı kuantum durumunu aynı anda ışınladılar. Bizim de 3B kuantum ışınlamayı anlamak için kuantum bilgisayarların qubitler ile nasıl çalıştığına kısaca bakmamız gerekiyor. Bunun için de kuantum dolanıklık ve süperpozisyon özelliklerine değineceğiz.
İlgili yazı: Büyük Patlamadan Kalan İlk Ses Dalgaları
Kuantum bilgisayar nedir?
Kuantum bilgisayarların kuantum dünyasındaki dolanıklık ve süperpozisyon özelliklerinden yararlanan qubitler ile nasıl çalıştığını Mutlak Sıfıra Yaklaşan Kuantum Bilgisayar, Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi ve Zamanı Silen Kuantum Silgisi yazılarında ayrıntılarıyla anlattım. Kuantum dolanıklık ile süperpozisyon özelliklerini ise önceki kuantum ışınlama ve kuantum tünelleme yazılarımda açıkladım.
Bu yazıda ise kutritlere odaklanacağız; ama kuantum bilgisayarlarla ilgili temel bilgi vermekte bir sakınca yok: Bunlar kuantum veri bitleriyle, yani qubitlerle çalışıyor. Klasik bilgisayarlarda mantık devreleri 1 veya 0 değerlerini alabilir ve ışığı aç ya da kapat gibi mantık işlemleri yapar. Ancak, seri mantık devreleri (bildiğimiz elektronik devreler) aynı anda hem 1 hem de 0 değerlerini alamaz.
Oysa kuantum bilgisayarlar, mantık devreleri olarak bakır tel ve silikon tabandan oluşan işlemci çipleri yerine, foton ile elektron gibi kuantum parçacıkları kullanıyor. Peki dolanıklık ve süperpozisyondan yararlanan qubitler nasıl çalışıyor derseniz:
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Kuantum bilgisayarların çalışma prensibi
Örneğin, bir elektronu çevreden tümüyle yalıttığınız zaman; o elektron artık hiçbir fiziksel etkileşime giremiyor. Bu nedenle de nesnel dünyada fiziksel bir seçim yapamıyor. Dolayısıyla aynı anda hem sağa, hem sola dönmek gibi (spin yukarı ve spin aşağı) bulanık bir kuantum durumunda bulunuyor. İşte buna süperpozisyon diyoruz.
Kuantum bilgisayarlar süperpozisyon halindeki foton, elektron ve atom gibi kuantum parçacıklarıyla çalışıyor. Bunlar süperpozisyonda iken, aynı anda iki kuantum durumunda birden olduğu için yine aynı anda 1 ve 0 gibi matematiksel değerler alabiliyor.
Bu özellik de kuantum bilgisayarların tek çekirdekli bir işlemciyle çok çekirdekli işlemci gibi çalışmasını ve aynı anda birden fazla işlem yapmasını sağlıyor. Sonuçta yüzde 100 paralel kuantum bilgisayarlar birçok işlemi seri çalışan bilgisayarlardan; yani işlemleri birini bitirip diğerine geçerek sırayla yapan klasik bilgisayarlardan çok daha hızlı çözüyor.
Evet, kuantum bilgisayarların çalışma prensibine kısaca değindik. Şimdi sıra kutritler yoluyla üç boyutlu kuantum ışınlamayı anlatmakta. Ancak bu da 3B kuantum internet bağlantısı kurmak anlamına geldiği için, önce kuantum internetin nasıl çalıştığını açıklamamız gerekiyor.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Kuantum internet nedir ve nasıl çalışır?
Bunun için kuantum fiziğindeki dolanıklık ve süperpozisyon özelliklerini internet bağlantısı kurmakta kullanıyoruz. Örneğin, iki elektronu birbiriyle dolanıklığa sokarsak (e-qubit) biri sağa dönerken diğeri mutlaka sola dönüyor. Biz de anında gerçekleşen bu etkileşimden yararlanarak bir parçacığın kuantum özelliklerini başka bir parçacığa anında kopyalayabiliyoruz (isterse 10 bin km uzakta olsun).
Bir foton, atom veya elektronun verisini başka bir foton, atom ya da elektrona aktarmaya ise kuantum ışınlama diyoruz. Her ne kadar kuantum ışınlama ışıktan hızlı iletişime izin vermese de gözetlenemeyen kuantum internet bağlantısı kurmaya izin veriyor.
Üstelik interneti gözetlediğinizde veya kuantum bilgisayara izinsiz giriş yaptığınızda qubitlerin süperpozisyonu ve dolanıklığı bozuluyor. Bu da internetin ve bilgisayarların araya giren adam saldırısıyla gözetlenmesine engel oluyor. İşte bu nedenle ABD, İngiltere, Çin ve İsrail gibi gelişmiş ülkeler, gözetlenemeyen kuantum bilgisayarlarla kuantum internet geliştirmek için yarışıyor.
Sonuçta paralel kuantum bilgisayarlar, bugün internette kullanılan bütün şifreleri kıracak ve bütün kriptografi yöntemlerini etkisiz hale getirebilecek. Bu da hem devlet sırrı hem de ticari sır anlamında, kuantum bilgisayar geliştiren ülkelere büyük istihbarat gücü kazandıracak. Kuantum internet ise bu ülkeleri gözetlenmekten koruyacak (Peki Türkiye neden kuantum bilgisayar geliştirmiyor?).
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Kutritler burada devreye giriyor
Kutritler üç boyutlu qubitlerdir ve bunlara daha hızlı çalışan qubitler diyebiliriz. Öyle ki kutritler ile çalışan kuantum bilgisayarlar, qubitlerle çalışan kuantum bilgisayarlardan daha hızlı ve daha ölçeklenebilir olacak. Siz de ölçeklenebilirlik kısmını aklınızda tutun; ama önce şu soruyu yanıtlayalım:
Kutritler nedir ve nasıl çalışır?
Kutritlerle ilk kuantum ışınlamayı gerçekleştiren ekipte Avusturya Bilimler Akademisi, Viyana Üniversitesi ve Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yer alıyor. Peki fizikçiler kuantum ışınlamaya üçüncü boyutu ekleyerek 2B qubitlerin 0,2 gibi ondalık değerler almasını nasıl sağladılar ve böylece 1990’lardan beri hayal edilen 3B ışınlamayı nasıl gerçekleştirdiler?
Bunun için qubitlere geri dönelim. Her qubit birbirine dolanık olan iki kuantum parçacığından oluşur: 2 foton, 2 atom ve 2 elektron gibi (gerçi mutlak sıfıra kadar soğutulan ve binlerce atomdan oluşan gaz bulutları da tek bir atom gibi davrandığı için bu tür iki bulutu da dolanıklığa sokmak mümkündür).
Öyle ki bir qubit 2 bitlik veriyi kodlarken, iki qubit 22 ve üç qubit de 23 olmak üzere 8 biti kodlayabilir. Kısacası qubitlerin işlem kapasitesi üstel olarak artar ve bunu da 2n-1 bit olarak formüle ederiz. Peki ya 40 qubit? O da 240 -1’e eşittir! Tabii bir kuantum bilgisayarda bu kadar çok parçacığı tutarlı ve uzun süreli olarak, yani işlem yapmamıza yeterli olacak kadar uzun süre dolanıklık halinde tutabilirsek…
Ben de bu yüzden, kuantum bilgisayarların asla kıramayacağı şifreler olabileceğini sanmıyorum; çünkü 40 qubit veya 1000 qubiti dolanıklığa sokarsak evrende çözemeyeceğimiz işlem yoktur ki bununla evren simülasyonları yapan süper kuantum bilgisayarlar geliştirebiliriz. Bugün kuantum bilgisayarların çözmesi zor olan şifreleme yöntemleri geliştiriyoruz; ancak bunlar sadece ilkel modelleri durdurabilir. Oysa şifreli internet altyapısını gerçekten hızlı bir kuantum bilgisayardan hiçbir şey koruyamaz.
İlgili yazı: Kendi Kendine Bardaktan Taşan Süper Sıvılar
Peki neden yapmıyoruz?
2100 qubiti dolanıklığa sokmak çok zor da ondan! Öte yandan, kutritler üçün katları halinde üstel olarak artan kuantum bitleridir; yani 2 kutrit 23 ve 3 kutrit 29 bit veri kodlayacaktır. Peki bu ne demek? Bu az sayıda parçacığı süperpozisyona sokarak çok sayıda işlem yapmak demek. Örneğin 2100 qubitlik işlem gücünü yaklaşık 233 kutrit ile üretebiliriz.
Bu da gerçekten güçlü kuantum bilgisayarların önündeki engelleri kaldırır. Kısacası kutritler yaygınlaşınca bütün bilgisayarlar kuantum olacak. Bunu göstermek için kutrit kuantum sistemlerinin denklemini de buraya ekliyorum. Kutritler şunun süperpozisyonudur: |0>+b|1>+c|2>.
Şimdi okulda kuantum fiziği gören okurlarımın sorması gereken bir soru var: Bir kutritlik kuantum ışınlama, örneğin bir fotonun 3 özelliğini süperpozisyona sokmak ve dolanıklık yoluyla bunların üçünü birden başka bir fotona aktarmak ise bizim bunu başarma olasılığımız nedir?
Açıkçası kutrit süperpozisyonunu parçacıkların sadece iki kuantum özelliğini süperpozisyona sokan klasik (!) qubit süperpozisyonundan daha uzun süre koruyabilir miyiz? Nitekim kuantum bilgisayarlarda qubit yerine kutrit kullanmak istiyorsak bunu yapmak zorundayız.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Hemen cevap vereyim: Evet.
Fizikte tekil parçacıkların bütün kuantum durumlarını süperpozisyona sokmak mümkündür. Kuantum Darwinizm ile nesnel gerçekliğin türeyişi yazısında anlattığım gibi, ikiden fazla kuantum durumunun süperpozisyonunu korumak qubitlerden daha zor değildir. Öyleyse üç özelliği birden ışınlayıp 3B kuantum ışınlama yapmak ve 3B kuantum internet bağlantısı kurmak da daha zor değildir!
Yalnızca bir fotonun üç kuantum özelliğini birden süperpozisyona sokmak daha zordur ve daha gelişmiş bir teknoloji gerektirir. Bilim insanlarının da bunun için gereken lazer düzeneğini icat etmesi zaman aldı. Ancak artık mümkün ve ben de bu sebeple Okan Bayülgen’in Muhabbet Kralı – Kuantum programında söylediğimi tekrarlıyorum: Kuantum bilgisayarların gelecekte kıramayacağı şifre muhtemelen yoktur.
Ne fraktal şifreler, ne de diğer kompleks kuantum şifreler kırılmaz olabilir. Sonuçta kuantum bilgisayarlar paralel çalışıyorlar; yani bir şifreyi kodlamakta kullandıkları işlem gücü ile kırmakta kullanacakları işlem gücü aynı olacaktır. Oysa klasik şifreleri kodlamak kolay, çözmek zordur! İşte kuantum bilgisayarlarda ölçeklenebilirlikten kast ettiğim budur.
Daha net bir ifadeyle en güçlü şifreleri ancak kuantum bilgisayarlar oluşturabilir. Onlar da oluşturdukları bütün şifreleri kıracak kadar güçlü olacaktır. Ancak, bu öngörüm sadece kutritler ve daha karmaşık donalıklık sistemleriyle çalışan geleceğin kuantum bilgisayarlar için geçerli. Diğer öngörüm ise bunun önce fotonik bilgisayarlarla yapabileceğimiz yönünde; ama bu daha önceki bir yazımın konusu. 🙂
İlgili yazı: İlkin Karanlık Madde Evrenden Eski Olabilir mi?
Hangi şifreler kırılabilir?
RSA, Diffie-Helman, anahtar değişimli ve eliptik eğri kriptografisi kuantum bilgisayarlar tarafından kırılabilir. Ancak Kafes tabanlı, kod tabanlı ve çok değişkenli kriptografi bugün ve yakın gelecekteki kuantum bilgisayar tarafından kırılamaz.
Oysa +100 boyutlu faz uzayında korelasyon yapabilen hiper kuantum bilgisayarlar bu şifreleri kıracaktır. Dolayısıyla 2040’tan itibaren kuantum bilgisayarların kriptografiden daha hızlı ölçeklenerek kırılamaz şifre döngüsünü kıracağı kanısındayım.
Yine de P=NP kanıtlanana dek pratikte kırılamayan şifre yoktur varsayımını ispat edemeyiz. Ancak, kriptografi alanı da oluşturabileceği şifrelerin karmaşıklığıyla sınırlıdır ve işte bu yüzden post-kuantum kriptografiye hazır olmalıyız.
Hangi kuantum durumları kodlanıyor?
Bunu kutritleri nasıl oluşturuyoruz hocam diye de sorabilirsiniz ki bunu anlatmak artık daha kolay: Qubitlerde foton polarizasyonu veya foton hangi yoldan gitti bilgisi gibi bir kuantum durumunu süperpozisyona sokarız. Kutritler için ise fotonun hem polarizasyon, hem de yol bilgisini aynı anda süperpozisyona sokarız! Sonra da bunları ışınlarız.
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Kutritler için bunu nasıl yapıyoruz?
Heisenberg’in belirsizlik ilkesi yazısında anlattığım gibi, kuantum parçacıkları hem dalga hem de parçacıktır. Örneğin, fotonun bir de evrende alabileceği bütün kuantum durumlarını tanımlayan foton olasılık dalgası vardır. Bu dalgalar uzayda deniz dalgası gibi yayılır.
Öyleyse bir dalga parçacığı olan fotonun polarizasyon ve konum gibi kuantum durumlarını süperpozisyona sokarsak uzay-zamanda üç boyutlu bir dalga, küresel bir dalga üretiriz. Peki kutritlerden daha karmaşık kuantum sistemleri kurmamız mümkün mü?
Örneğin, aynı anda 4 veya 10 kuantum durumunu süperpozisyona sokabilir miyiz veya kutritleri 10 boyutlu uzay-zamanda dolanıklığa sokabilir miyiz? Bu teorik sorular da nereden çıktı hocam derseniz bilim insanlarından çıktı:
İlgili yazı: Çin Ay’dan Helyum 3 Füzyon Yakıtı Getirecek
Hiper dolanık kutritler
Çinliler gelecekte aynı anda 12 kuantum durumunu birden süperpozisyona sokarak on iki boyutlu kuantum ışınlama yapabileceklerini söylüyorlar. Işınlama kalitesinin 0,75 doğruluk oranında olacağı bu tür 12 boyutlu qubitlere ise kukuart diyorlar. Kukuartlar dört kademeli dolanıklık sistemleri, yani bugün üretebileceğimiz ilk hiperdolanık sistemlerdir. Peki kuantum bilgisayarlarda hiperdolanıklık nedir?
Aslında sandığınız kadar karmaşık bir şey değil: Hiper dolanık sistemler, kendi arasında dolanık olan 5 ya da 10 foton çiftinin, birbiriyle de dolanıklığa sokulmasıyla oluşan sistemlerdir. Oysa kukuartların ötesinde bunu hatasız yapmak çok zor ki kuantum ışınlamada mesaj kalitesi çok önemlidir. Yoksa kuantum internet bağlantısı kopabilir.
Bizim de örneğin on iki boyutlu hiper ışınlamanın hatasız olmasının sağlamak için çok sayıda ölçüm yapmamız gerekiyor. Kuantum ışınlama sistemlerindeki doğruluk payı ölçümlerinin ne olduğu ve nasıl yapıldığını görmek için Bell eşitsizliği deneylerine bakabilirsiniz. Ancak, hiper kuantum ışınlamanın insan uygarlığı için devrimsel sonuçları olacağını söyleyebilirim. Peki sibergüvenlik bir yana nedir bu sonuçlar?
Hiperküp tesarakt gibi 4 boyutlu veya daha iyisi 20 boyutlu qubit sistemleri kurarsak, 40 yıl içinde femtometre (metrenin milyon kere milyarda biri) çözünürlüğünde 2 metreküplük uzay simülasyonları yapan hiper kuantum bilgisayar üretebiliriz. Bu da insan bedenindeki atomları gerçek zamanlı izlememizi sağlayarak ilaç tedavisinde devrim yaratır (Endüstri 6.0’ı sizler için ayrıca yazacağım).
Kutritler ve kuantumun sınırları
Tabii 10B derken sicim teorisindeki 10 uzay boyutunu kast etmiyorum. Kutritleri 10 boyutlu bir korelasyon (bağıntı) faz uzayında dolanıklığa sokmaktan söz ediyorum ki bu, hiper kuantum bilgisayarların önünü açacaktır. Ancak bazı şeyler gelecek yazılara kalsın. 😉 Yalnız insan beyninin 10B faz uzayında bilgi-işlem yaptığını gösteren ipuçları var ki kuantum yapay zekayı ayrıca yazacağım.
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
Kutritler ve insan ışınlama
Her durumda şifre kırmak dahil olmak üzere, kuantum bilgisayarların yapabileceklerinin sınırları var. Biz de bunu göstermeye Uzay Yolu bilimkurgu dizisindeki ışınlama teknolojisiyle başlayalım: Işınla beni Scotty! yazısında anlattığım gibi, qubit ve kutritlerle çalışan kuantum bilgisayarları insan ışınlamakta kullanamayız. Onlar bile bunun için çok yavaş ve basit kalır.
Bununla birlikte, on iki boyutlu qubitleri 20 boyutlu faz uzayında dolanıklığa sokmak gibi en karmaşık kuantum sistemlerini bir gün kullanmayı başarırsak o zaman insan ışınlamak, en azından bilgi-işlem kapasitesi açısından, yani teorik olarak mümkün olabilir. Buna olarak, termodinamik açıdan çok verimli olan projeksiyon sistemleri de geliştirirsek fotonik simülasyonlar yapmaya başlayabiliriz.
Örneğin, Uzay Yolu dizisindeki holodeck denilen özel simülasyon odalarında, ışığı maddeye çeviren ve bunun için gereken enerjiyi de yıldız gemisinin madde-antimadde reaktöründen elde eden süper gerçekçi simülasyonlar yapılıyordu. Bunun için Matrix filminde olduğu gibi insan beyni bilgisayara bağlanmıyor, doğrudan enerjiden eşyalar yaratılıyordu (bkz. Işıktan kara delik Kugelblitz).
Oysa Holo-güverteler için gereken bütün teknolojileri geliştirsek bile, 20-30 boyutlu hiper dolanık qubitler kullanan en güçlü kuantum bilgisayarlar olmadan bu kadar detaylı simülasyonlar yapamayız. Ancak, bir gün bunu başarırsak yapabileceklerimiz de bugünün standartlarına göre sınırsız olacaktır.
Kutritler ve tıbbi ışınlama
En basitinden, Uzay Yolu: Voyager dizisinin bir bölümünde, mafya tarafından akciğerleri ışınlama yoluyla çalınan uzaylı Neelix, hastane yatağında ışıktan oluşturulan geçici bir akciğer simülasyonu ile hayatta tutulmuştu. Bu teknolojinin bir türevi de kansere karşı, canlı hücrelerde gerçek zamanlı DNA ve gen ışınlama yaparak tümör hücrelerini anında sağlıklı hücrelere dönüştürmek olabilir.
İlgili yazı: Artık Biyoprinterda Kalp ve Pankreas Basacağız
Ancak gerçekçi olursak
Buraya kadar kuantum bilgisayarların hiper işlem kapasitesi sayesinde insan ışınlama, holodeck simülasyonları ve tıbbi ışınlama gibi teknolojilere destek olabileceğini söyledim. Ancak, bunlar için kuantum bilgisayar yetmez. Bir de gerekli ekipmanın geliştirilmesi lazım. Bugünkü seviyemiz buna yeterli değil ve önümüzde Heisenberg’in belirsizlik ilkesinden kaynaklanan ciddi fiziksel engeller var.
Öte yandan, kuantum bilgisayarların günlük hayatı hemen değiştirebileceği bir alan mevcut. O da sibergüvenlik. Bunu da iki açıdan anlatacağım: İnternetin gözetlenmesi ve yolsuzlukların önlenmesi. Önce yolsuzluklardan başlayalım ve bunun için biraz blokzincir görelim.
Bugün Bitcoin’de kullanılan blokzincir teknolojisinin türevleri kullanıcıların anonim olmasına izin veriyor. Ancak, bulutta çalışan bu dijital dağıtık kayıt defteri çözümlerindeki al-sat gibi bütün ticari işlemler açık kaynak olarak herkesin denetimine açık bulunuyor.
Blokzincir açık kaynaktır
Kısacası blokzincir bir yandan kullanıcıların kalabalıkta gizlenmesine izin verirken, diğer yandan bilgiyi saydamlaştırarak kamu denetimine açıyor. Bu da potansiyel olarak kimsenin yolsuzluk yapamaması anlamına geliyor; çünkü herkes herkesi görebilir ve denetleyebilir. Tıpkı açık kaynak kodlu yazılımlar gibi…
İlgili yazı: Büyük Ölüm: Dünyanın En Büyük Felaketi
Oysa pratikte öyle değil
Örneğin, Bitcoin kullanıcıları arasında spekülatörler ve kimliği belirsiz kötü niyetli kişiler var. Ayrıca Bitcoin gibi blokzincir tabanlı kriptopara sistemlerinde “uzlaşı” sorunu da var; yani Bitcoin kayıtlarını tutan bilgisayarların yüzde 50’sini hacklerseniz teorik olarak hesabınıza istediğiniz kadar Bitcoin yazmanız mümkündür. Çin, ABD, AB ve Rusya arasındaki Bitcoin rekabetinin özü budur. Bu saldırıları bugün geciktiren tek şey PC işlem gücünün ve bant genişliğinin sınırlı olmasıdır.
Kutritler ve kuantum blokzincir
Nitekim daha birkaç ay önce, Bitcoin Cash sistemine karşı uzlaşı bozucu ilk yüzde 51 siber saldırı gerçekleştirildi. Şimdi bu saldırının güçlü bir kuantum bilgisayarla 5G geniş bant internet üzerinden yapıldığını düşünün. Hiçbir blokzinçir bu saldırıdan korunamaz. Ancak biz devletteki yolsuzlukları önlemek için e-devlet üzerinden neler yapabileceğimize bakalım.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın söylediği gibi, hem e-devlet hizmetlerinde kullanılacak kadar ölçeklenebilir olan, hem de sibergüvenlik açısından güvenli olan bir blokzincir geliştirebiliriz. Bunu da gümrük kaçakçılığını önlemek, e-devlet hizmetlerinde sibergüvenlik sağlamak ve devlet dairelerindeki tüm işlemleri hızlandırıp maliyetleri düşürmekte kullanabiliriz (Dubai’nin yaptığı gibi).
Ancak, bunu iyi yapabilmemiz için gelecekte tümüyle tarafsız bir yapay zeka geliştirip devletin bürokratik aygıtını ve şirketlerin işletme idaresini bu yapay zekaya devretmemiz gerekiyor.
Ben de Bill Gates ve Elon Musk gibi yöneticilerin en çok da işletme idaresini yapay zekaya devretmekten çekindiğini düşünüyorum. İş dünyasında yapay zekanın yol açtığı varoluş riski, yapay zekanın insanları yok edecek olmasından ziyade, yapay zekanın şirket yönetimini ele geçirmesi olarak anlaşılıyor gibi…
İlgili yazı: Neuralink İnsan Beyni ve Bilgisayarları Birleştirecek
Peki kutritler ile bu riski aşabilir miyiz?
Kuantum blokzincir tabanlı bir yapay zeka geliştirirsek ve bu YZ hiçbir devletin, kişinin veya şirketin elinde olmazsa bütün bu riski aşabiliriz. Dahası yolsuzlukları önleyebiliriz: Sonuç olarak YZ blokzincir tabanlı bir bürokrasiyi yönetirse, dijital parlamenter demokrasiyi doğrudan internet demokrasisi ile birleştirerek bir katılımcı sıvı demokrasi çözümü üretebiliriz (ki 4G mobil internetle bile mümkündür).
Geleceğin dağıtık devlet bürokrasisi için önerilerimi, öngörülü pazar yerleri ve Medium sitesi benzeri rating sistemleriyle birlikte ayrıca yazacağım. Ancak Marx’ın dediği üzere, ekonomik üretim biçimleri değişirse yönetişim biçimleri (iş yapış şekilleri) değişir.
Ekonomik üretim biçimleri ise ancak teknolojiyle değişir. Dolayısıyla kutritler ile çalışan kuantum bilgisayarları sadece hızlı bilgisayar olarak değil, bizzat devlet aygıtını ve şirketleri kökten değiştirecek bir teknoloji olarak görüyorum. Biz de kuantum yapay zeka geliştirirsek bu YZ hacklenemez olduğu için hem işletmeleri, hem devletleri idarece edecek olan bir kuantum blokzinciri yönetebilir.
Dünya’nın en aktif kriptopara işletmecilerinden biri olan Miko Matsumara’yla yaptığımız söyleşide mutabık kaldığımız gibi, bu da kriptoparalardaki uzlaşı sorununu çözebilir (Bu söyleşiyi Türkiye’nin İslami finansa uygun blokzincir tabanlı ilk P2P dijital ödeme çözümü Menapay’in video kanalında izleyebilirsiniz).
İlgili yazı: Kelebek Etkisi Kasırgaya Yol Açar mı?
Hani günlük hayatı anlatacaktık?
Aslında bunu yolsuzluk konusuna bağlamak (yolsuzluğu önlemeye niyetimiz varsa) kolaydır: 1) Blokzincir tabanlı bir metadata çerez sistemi tasarlarız. 2) İstediğimiz devletin bütün resmi altyapısına (web siteleri, PC’ler, sunucular, POS cihazları, mobil cihazlar vb.) bu çerezleri ekleriz.
3) Ardından bütün devlet harcamalarını, çay paketi satın almaktan alçak irtifa hava savunma sistemi satın almaya kadar her şeyi internetten naklen izleriz. Bu sistemi belediyelere de eklersek yurttaşlar yapılan tüm harcamaları anında görebilirler. Böylece devletler yurttaşların gözetlediği ve denetlediği şeffaf bir açık kaynak yapıya dönüşür. Oligarşik yapıların devletleri etkilemesi de çok zorlaşır.
Öte yandan, yurttaşlar blokzincir yardımıyla resmi işlemlerinde kişisel verilerini korurlar. Ancak, diğer işlemlerinde anonim kalırlar ki devlet, devlet gücünü kullanarak eleştirel yurttaşlara ekonomik, politik veya ideolojik baskı yapamasın.
İşte kuantum bilgisayarların ve kuantum blokzincirin gerçek potansiyeli budur. Üstelik bunun blokzincir çerez kısmını belediyelerde hemen uygulayabiliriz. Sonuçta arama motorlarıyla online reklam gösterme çerezleri 20 yaşına girdi bile! Bunun için tek gereken şey politik iradedir.
İlgili yazı: Kuantum Darwinizm: Evren Doğal Seçilimle mi Oluştu?
Kutritler ve sibergüvenlik
Aslında kuantum bilgisayarların internetteki bütün şifreleri kıracak olması veri gizliliğinin ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor. Veri gizliliği sadece şekil değiştirecek ve bunu görmek için de kuantum bilgisayarları iyi anlamak gerekiyor: Kuantum işlemleri parçacık düzeyinde gerçekleştiği için bilgisayar devrelerinin dış müdahaleye karşı çok iyi korunması gerekiyor.
Öte yandan, kuantum bilgisayarlarla geliştirilecek olan en güçlü şifreleri kırmanın teorik yolları da var. 1) Zayıf bir bilgisayarın şifresini güçlü bir bilgisayar veya bilgisayar grubu kırabilir. 2) Her bilgisayar kendi düzeyindeki şifreleri kırabilir. Ancak, direkt donanımın içinde ve gerçek zamanlı olarak korunan hiçbir şifre kırılamaz. Bu da sibergüvenlikte donanım kilitlerini yaygınlaştıracaktır.
Sonuçta kuantum bilgisayarın ürettiği şifreleri kırsak bile, direkt kuantum bilgisayarı kırmak (yere atıp kırmak dışında 🙂 ) imkansızdır. Kuantum bilgisayarı hacklemeye çalıştığımız anda süperpozisyon ve dolanıklık bozulacak, bu da şifreli dosyayı yok edecektir.
Kutritler ve donanım cüzdanları
Öyleyse gelecekteki şifreler Bitcoin donanım cüzdanlarına benzeyen kuantum donanım cüzdanlarında saklanıp korunabilir. Belki de bunlar, insan ömrü süresince veya daha uzun süreler için süperpozisyonunu koruyabilen özel kuantum gaz sistemleriyle çalışabilir. Her halükarda, günümüzün donanımdan bağımsız yazılım kullanan bilgisayar sistemleri piyasadan kalkacak gibi görünüyor.
İlgili yazı: Kuantum Bilinç: İnsan Beyni Kuantum Bilgisayar mı?
Toparlayacak olursak
Bugünkü ilkel kuantum bilgisayarlar ve kuantum internet teknolojisi bile, global dünya düzenini ve ekonomi-politiği kökten değiştirme potansiyeline sahip bulunuyor. Nitekim Çin’in 2017 yılında Dünya yörüngesine gönderdiği Micius uydusu, tam 7600 km mesafeli uzaydan kuantum internet bağlantısı kurdu ve böylece istihbarat ile sibergüvenlik konularında ABD’nin önüne geçti.
Biz de bunu ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşına bağlayabiliriz. ABD’nin bunu sadece kendi ticari çıkarlarını korumak için değil, aynı zamanda Çin ekonomisini bozarak Çin’in bilimsel gelişmesine sekte vurmak için yaptığı görülüyor. Çin’le ABD arasında birçok konuda sıkı rekabet bulunuyor:
Bunlar 5G internet rekabeti, Çin’in silahlanması, Çin’in en geç 2035’te dünyanın en güçlü ekonomisi olmasının beklenmesi ve Ay’dan Helyum 3 çıkarma yarışı gibi alanlar. Bu nedenle Çin’le ticaret savaşına giren Trump deli değil. Ancak, Amerika’nın petrol fiyatlarını düşürerek Sovyetleri çöküşe götürmesinden ders alan 4000 yıllık Çin karşısında 250 yıllık Trump çaresiz kalabilir. Göreceğiz.
İlgili yazı: Bilinç Bilinçsiz Beynin Ürünü mü?
Göreceğiz derken
Kuantum bilgisayarlarda hata düzeltme yapmak için zamanı tersine çevirebilir miyiz? Peki geçmişe yolculuk etmek için büyükbaba paradoksunu çözebilir miyiz? Bütün bunları şimdi okuyabilir ve Evren Simülasyonu Yapan En Küçük Kuantum Kara Delik Bilgisayarın kaç km çapında olduğuna bakabilirsiniz.
Ancak, asıl sürprizin Mad Max lakaplı çılgın fizikçi Max Tegmark’tan geldiğini düşünüyorum; çünkü insan bilinci 10 boyutlu faz uzayında çalışan maddenin yeni bir hali de olabilir. 😮 Vizyon okuryazarlığını geliştireceğiniz mutlu günler dilerim.
hocam, gerçekten kuantum işlemciler kripto paraları yok edebilir mi ?
saygılarımla.
Merhaba Barış, yok etmek yerine güvenceye alacaktır. Kuantum işlemciler en gelişmiş ve kesinlikle güvenli donanım cüzdanları olacaktır.
Bazı biliminsanları kuantum bilgisayarların, bitcoin gibi paraların algoritmalarını çok kolay bir şekilde kıracağını öne sürüyorlar. Daha yeni yazılımlara mı ihtiyaç olacak ? Bu konuda farklı fikirler var.