Büyük Ölüm: Dünyanın En Büyük Felaketi
|250 milyon yıl önce Dünya’daki canlı türlerinin yüzde 90’ı yok oldu ve yeryüzünün en büyük kitlesel soy tükenişi olarak kayda geçen bu olaya Büyük Ölüm adı verildi. Nitekim 66 milyon yıl önce dinozorların yok olmasına yol açan kuyrukluyıldız çarpışması Dünya’nın en büyük felaketi değildir. Bu Büyük Ölüm’ün işidir ve onun sırları da Rusya’daki Sibirya Tuzakları’nda yatıyor.
Büyük ölüm nedir?
66 milyon yıl önce, bugünkü Meksika’nın Yucatan yarımadasına 11 ila 81 km genişliğinde bir asteroit veya kuyrukluyıldız çarparak Çikşulub Krateri’ni açtı (Çarpan kütlenin kimyasal bileşimini bilmediğimiz için büyüklüğünü kesin veremiyoruz; çünkü metalikse küçük ve kayalıksa büyük bir cisim olmalı. Yalnızca önemli miktarda nadir iridyum metali içerdiğini biliyoruz).
180 km çapındaki Çikşulub Krateri bugün büyük ölçüde deniz altında kalıyor; ama krateri açan çarpışma, canlı türlerinin yaklaşık yüzde 70’inin yok olmasına neden olarak tarihe geçmiş bulunuyor. Yine de Çikşulub, 250 milyon yıl önce Dünya’daki canlıların yüzde 90’ını yok eden Büyük Ölüm adlı kitlesel yok oluşun yanında hiç kalır ve bu en büyük felaketin sırları da Sibirya Tuzakları’nda yatıyor.
İlgili yazı: Kuantum Silgisi ile Zamanı Silmek Mümkün mü?
Büyük Ölüm afetine ne yol açtı?
Öncelikle Büyük Ölüm olayına bir asteroit çarpmasının veya sadece bir asteroit çarpmasının neden olmadığını biliyoruz; çünkü Dünya’daki canlı türlerinin yüzde 90’ını öldürecek kadar büyük bir çarpışma yaşansaydı, bu kozmik darbe Çikşulub’dan çok daha büyük bir krater açardı.
O denli büyük bir kraterin de depremler veya kıtaların kaymasıyla aşınarak silinmiş olması ve gözden kaçması imkansız olurdu. Oysa jeologlar, dondurucu kutup dairesi soğuğunda gizlenen Sibirya Tuzakları’nda, dinozor katili ünlü afetin yanında cüce kaldığı Büyük Ölüm’ün izlerini buldular
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Permiyen devri
Büyük Ölüm 250 milyon yıl önce gerçekleşti ve Permiyen jeolojik devrini sona erdirip Triyas devrini başlattı. Bu yüzden teknik olarak P-T Soy Tükenişi olarak adlandırılan bu afetin izleri, Sibirya’daki volkanik bir bölge olan ve dolayısıyla volkanik kayalar içeren Sibirya Tuzakları’nda bulunuyor.
Peki Büyük Ölüm asteroit çarpışması kaynaklı değilse bu olay, dev kül bulutlarıyla atmosferi yüz binlerce yıl boyunca kaplayıp Dünya’yı karartan ve iklimi kısa süreliğine soğutarak bir tür nükleer kışa yol açan volkanik afetlerden kaynaklanıyor olabilir mi?
Nitekim Sibirya Tuzakları’ndaki yanardağlar, 500 milyon yıl öncesinden başlayarak defalarca püskürdü ve son olarak da Büyük Ölüm sırasında aktifleşti. Öyle ki 1 milyon yıl boyunca büyük miktarda lav çıkarmaya devam ederek toplam 7 milyon kilometrekarelik bir alanı bazaltla kapladı. Nitekim bu kaya tabakasının hacmi 4 milyon kilometreküpe ulaşıyor.
Oysa yerbilimciler Sibirya volkanlarının Büyük Ölüm’den çok önce püskürmeye başladığını fark ettiler ve maksimum püskürme dönemini tam da Büyük Ölüm ile çakıştırmayı başaramadılar. Bu sebeple Büyük Ölüm afetinin gerçek sebebi yıllar boyunca gizli kaldı. Ta ki Sibirya Tuzakları’nda bulunan yeni ipuçları, Dünya’daki canlı türlerinin yüzde 90’ını yok eden gerçek katili ortaya çıkarana kadar.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Büyük ölüm detektifleri
Biz de bu olayı çözmek için 299 ila 250 milyon yıl önce yaşanan Permiyen devri ile başlayalım. Bu devir dinozorlardan önceydi; ama onların ataları olan dev sürüngenlerin kral olduğu çağları kapsıyordu. Kısacası Permiyen dönemindeki canlılar, eski çağların ilk canlıları gibi uzaylılara benzeteceğimiz kadar garip değildi. Hatta Permiyen sürüngenlerini genel olarak dinozorlara benzetebiliriz.
Öyle ki Permiyen’de kuşlar, memeliler ve diğer modern hayvanlar yoktu. Ancak, sürüngenler amfibyenler (kurbağalarla semenderlerin uzak ataları) ve böcekler vardı. Dahası kozalakgiller, Darwin’in yaşayan fosil olarak adlandırdığı ve bugün yaşayan hiçbir yakın türü ya da benzeri olmayan Mabet Ağaçları (Gingko biloba) ile yalancı sagu palmiyesinin ataları hep bu dönemde ortaya çıktı.
Yanlış olarak insanların iki ayak üzerinde yürümeye başlamasına sebep gösterilen şu ünlü eğrelti otları da Permiyen florasına dahildi. Özellikle de Dimetredon gibi bazı Permiyen canlıları uzaktan dinozorlara beziyordu ama buna da şaşırmamak gerek: Dinozorlar Büyük Ölüm sonrasında hayatta kalan türlerin soyundan türedi.
Sonra bir şey oldu ve yukarıda saydığım canlı türleri dışında kalanların büyük kısmı Büyük Ölüm ile yok oldu. Yaklaşık 250 milyon yıl önce ve sadece 200 bin yıl içinde, canlı türlerinin yüzde 90’ının soyu tükendi. Öyle ki Dünya’nın ekosisteminin Büyük Ölüm öncesindeki normal haline dönmesi ve bu süreçte evrimleşen yeni canlı türlerinin sayısının artması 8 ila 9 milyon yıl aldı.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Büyük Ölüm sebepleri
Peki neden Sibirya Tuzakları ana Büyük Ölüm sebebi olarak gösteriliyor? Bunun nedeni, bölgenin oluşum tarihinin kabaca Büyük Ölüm zamanına denk gelmesidir. Diğer nedeni ise buradaki kaya katmanının deprem bölgelerinden uzak kalması; yani kıtaların kaymasından pek etkilenmemesidir. Dolayısıyla da Büyük Ölüm izlerini taşıyan kayalar günümüze kalmış ve bizi aydınlatmıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki “Ama hocam, madem öyle 250 milyon yıl önce bölgede lav püskürten yanardağlar nasıl oluştu? Yanardağlar kıtaların üzerinde yüzdüğü tektonik plakaların birleşme ve çarpışma yerlerindeki çatlaklarda ortaya çıkmaz mı?”
Bütün yanardağlar tektonik plaka sınırlarında oluşmuyor. Hawaii’deki Mauna Kea yanardağında olduğu gibi, bazen Dünya’nın erimiş dış çekirdeğinden yükselen erimiş demir hortumları, normalde ağdalı macun kıvamında akan derin manto katmanını alttan alta ısıtıyor. Gerçi derinlerdeki yüksek basınç mantonun erimesine engel oluyor.
Öte yandan, mantonun üst katmanlarının da ısınmaya başlamasıyla, göreli düşük basınca maruz kalan bu tabakalar eriyerek “magma sorguçlarını” oluşturuyor. İşte 250 milyon yıl önce Sibirya Tuzakları’nı yaratan volkanları tetikleyen şey de budur.
İlgili yazı: Holografik evren >> Varoluş içi boş bir hologram mı
En büyük volkanik püskürme
Sibirya Tuzakları’nı oluşturan volkanik püskürmeler, 1 milyon yıldan uzun sürdü ve Grönland Adası’ndan daha büyük bir alanı kapladı. Gerçi ilk yanardağ patlamalarını uzun bir sakinlik dönemi izledi. Ancak, püskürmeler sona ermeden önce, muazzam patlamalar görülen aşırı aktif bir geç dönem yaşandı. Bu patlamalar da tam olarak Büyük Ölüm denilen kitlesel soy tükenişle çakışıyor.
İşte bu yüzden, jeologlar Sibirya Tuzakları’nın Büyük Ölüm sebebi olduğu ve bu afetin izlerini taşıdığını düşünüyor. Sonuçta Sibirya’daki püskürmeler sadece atmosferi kül bulutlarıyla kaplayıp geçici olarak Dünya sıcaklığını düşürmedi. Aynı zamanda atmosfere karbondioksit ve ondan 28 kat etkili olan metan gazı püskürttü. Bu da Dünya iklimini kökten değiştirdi ve canlı türlerinin ölümüne yol açtı.
Örneğin, karalar Güneş’i kesen kül bulutlarıyla soğusa da geç soğuyan okyanuslar denize dökülen lavlarla ısındı. Aynı zamanda atmosferdeki karbondioksitin büyük kısmını emerek soda gibi asitli oldu. Dahası sığ denizlerin altında yatan Sibirya kıta sahanlığının dibindeki kireçtaşı katmanları da hem denizlerin sıcaklığı arttığı, hem de asitli okyanus suyunun etkisiyle çözüldüğü için erimeye başladı.
Bu da okyanuslardaki karbondioksit gazını aşırı artırarak oksijeni tüketti ve deniz canlılarını öldürdü. Kısacası Büyük Ölüm, tıpkı diğer kitlesel soy tükeniş nedenleri gibi ölümcül bir zincirleme tepki oluşturdu. Ancak, hatırlayın: Büyük Ölüm afetini yanardağlarla açıklamamız kolay olmadı. Bunun için son 40 yılda birçok jeolojik ve iklimsel detayı çözmemiz gerekti.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Büyük ölüm zamanlaması
Öncelikle Büyük Ölüm ile Sibirya Tuzakları’ndaki volkanların ilk püskürme dönemi aynı zaman aralığında yer almıyor. Bu da iki olayı birbirine bağlamayı zorlaştırıyor. Sonuçta bu yanardağlar Büyük Ölüm’den 300 bin yıl önce püskürmeye başlamış ve bu süreçte sahip olduğu magma rezervinin üçte ikisini kusarak okyanusları çoktan zehirlemişti. Öyleyse neden daha başta Büyük Ölüm’e yol açmadı?
Dahası bu tür devasa volkanik patlamalar, günümüzün şanslı (?) insan çağında görülmese de Dünya’daki 4 milyar yıllık canlılar tarihinde farklı yerlerde defalarca görüldü. Madem öyle, neden eski zamanlarda daha büyük kitlesel soy tükenişlere sebep olmadı? Evet, bunların bir kısmı da yok oluşlara denk geldi; ama hepsi değil. Üstelik içlerinden hiçbiri Büyük Ölüm kadar ölümcül değildi.
Ancak, 2009’da nihayet Büyük Ölüm’ün sırrını çözdük: Evet, felaketin sebebi volkanik püskürmelerdi; ama tek sebebi bu değildi. Dahası asıl katil suskun dönemde ortaya çıktı; çünkü yanardağlar bu sırada püskürmüyor olsa da erimiş magma tabakası yeraltında yayılmaya devam ediyordu:
Özetle magma kayalara sızarak sil denilen damarlar oluşturdu. Sıcak magma civarda bulunan kayaları ısıtarak dönüşüme uğrattı ki buna temasla başkalaşma diyoruz ve bu neden önemli derseniz: Isınan kaya katmanları hem büyük miktarda karbon, hem de karbonifer jeolojik devrinden kalan kömür yatakları içeriyordu. Kısacası erimiş magma yeraltındaki kömür yataklarını tutuşturup yaktı!
İlgili yazı: 3 Adımda Hayvanlar Ne Kadar Zeki?
Katil kömür
Kömür yatakları yanarken sadece atmosfere karbondioksit ve metan gibi sera gazları salmadı. Aynı zamanda halokarbon gazları da saldı. Eski buzdolabı ve klimalara havayı soğutması için koyulan kloroflorokarbon gazları da bu sınıfa giriyor ve bu tür gazlar ozon tabakasını yok ediyor!
Sonuç olarak başkalaşma sürecine giren katmanlar, atmosfere lavlardan 4 ila 9 kat daha fazla karbondioksit saldı. Nitekim 2017 yılında araştırmacılar volkanik aktivitenin azaldığı bu döneme daha yakından baktılar ve karbon tarihleme benzeri radyoaktif yöntemler kullanarak kömür yataklarının yanmasıyla Büyük Ölüm afetinin aynı zamanda gerçekleştiğini buldular.
Böylece Büyük Ölüm’ün neden volkanik püskürmeler başladıktan 300 bin yıl sonra tetiklendiğini ve neden, sadece 200 bin yıl içinde canlı türlerinin yüzde 90’ını yok ettiğini bulduk. Öyle ki yanardağların püskürttüğü küller önce iklimi soğuttu. Ancak, zamanla atmosferde biriken sera gazları, Dünya’nın ısınmasına ve okyanusların asitlenmesine yol açtı.
Son darbeyi ise kömür yataklarının yanması vurdu: Yüz binlerce yıl süren kömür yangınları atmosferi daha fazla zehirleyerek ısıttı ve nihayet ozon tabakasını da yok ederek yeryüzüne ulaşan kanserojen morötesi ışınların artmasına oldu. Büyük Ölüm afetini kömür tetikledi.
İlgili yazı: Zaman Büyük Patlamayla mı Akmaya Başladı?
Büyük ölüm ve insanlar
Bu da biz insanların geçmişten hiç ders almadığımızı gösteriyor; çünkü bugün de doğal gaz gibi fosil yakıtlar yakıyoruz. Böylece atmosfere sera gazı salıyor ve küresel ısınmaya yol açıyoruz. Dahası fosil yakıtlar içinde ısınmak ve elektrik üretmek için en çok kömür kullanıyor, en çok kömür yakıyoruz.
ABD, Çin ve Türkiye… Hepsi Büyük Ölüm’e yol açan kömürü termik santrallerde yakıyor. O zaman bize de insanlığın sonunu getirecek en tehlikeli 5 teknoloji nedir ve insanların soyu ne zaman tükenecek? diye sormak kalıyor.
Yaz tatiline çıktığımız şu günlerde Ege’nin mavi sularına bakınca, deniz seviyesinin yükselmesi yüzünden 25 yıl sonra yaşanacak su baskını felaketlerini görmek zor olabilir. Ancak, siz şimdiden vizyon sahibi olun ve çocuklarınızı çevre bilinciyle yetiştirin. Böylece gelecek kuşaklar devletleri kömürden vazgeçirebilirler. Temiz havanın tadını çıkaracağınız güneşli Pazarlar dilerim.
Kambriyenden Büyük Ölüme
1Initial pulse of Siberian Traps sills as the trigger of the end-Permian mass extinction
2Sills and gas generation in the Siberian Traps
3The timing and pattern of biotic recovery following the end-Permian mass extinction
Güzel bir yazı ama bir çeviri hatası var. Trap kelimesinin sözlükteki ilk anlamı tuzak olarak geçer ama jeolojik olarak Bazalt isimli volkanik kayaçların oluşturduğu, basamaklı yapıya sahip yöreler için kullanılır. Hindistan’daki Dekkan Trapları gibi. O yüzden Sibirya bazaltları veya sadece Sibirya Trapları demek doğru olur. İyi çalışmalar.
Teşekkür ederim Hakan Bey, güncelleyeceğim.
Hocam Insanlık yuz bin yil sonrasini dusunebilecek beyin ve vizyon kapasitesine sahip mi. Bu kadar uzun bir sure insanlar icin o kadar uzun bir sure ki birakn 100 bini bin yil bile herkese gore cok uzak. Insanlik hele ki ahmak devlet mantalitesi ile bin yili bile dusunecek kapasiteye sahip degil. Bu yuzden insan kiyamet kopmazsa dunyanin sonunu getirecektir yaptiklariyla dogal dengeleri bozarak. Bu konuda da baris konusunda oldugu gibi herkes karsi tarafin davranislarini sorumlu gosterecek kendisinin aslinda barisci veya çevreci oldugunu ama kendini korumak icin bunu yapmak zorunda oldugunu iddia edecektir. Haksiz mi aslinda o kadar da haksiz degil. Bu bir kisir dongu. Ve bu dongu icinde de kotu niyete aciklik her zaman oldugu gibi insanda da kotu niyet potansiyeli herzaman var oldugu surece bu kisir dongu devam edecek demektir. Aslinda bu kisir dongunun asil kaynağında insanin bilmemesi var. Karsindaki kisinin beyninin ici bilinemedigi surece anlamlandirmalar yorumlamalar ahmakliklar niyet okumalar vs devam edecek insan icin ve bu kisir dongu de. Maalesef ki insanoglu ahmakca bir varolusa sahip doğrular gercekler cogu zmaan bilinmiyor. Insanlar algılara kapılıyor inaniyor kolayca. Olgusal düşünecek beyin kapasitesi insanlarda kolay bulunan birsey degil. Kisacasi su sartlarda insanligin dunyanin sonunu getirecegi kesin gibi gozukmektedir bu beyinlerle.