Panspermi: Dünya’ya Yaşam Uzaydan mı Geldi?
|Panspermi teorisini savunan Robert Zubrin, başka yıldızlardan gelen kuyrukluyıldızların Dünya’yı uzaylı bakteriler ile döllediğini öne sürdü. Peki mikroplar bir yana, Dünya dışı organik bileşikler ve yaşamın yapıtaşı olan aminoasitlerin kuyrukluyıldız çarpışmalarıyla bize ulaşıp gezegenimizi dölleme şansı nedir?
Yaşamın kökeni uzayda olabilir
Herkes Nerede yazısında, uzayda gelişmiş Dünya dışı uygarlıklar varsa neden Taksim meydanına inip merhaba Dünyalı demediler? En azından radyo sinyalleriyle neden mesaj gönderip robot sonda yollamadılar diye sordum. Ancak, panspermi teorisine göre uzaylılar zaten aramızda olabilir.
Nasıl derseniz: Güneş Sistemi’nin 4,5 milyar yıllık tarihi boyunca en az 200 yıldız çok yakınımızdan geçti. Her defasında komşu yıldızların yerçekimi, Güneş Sistemi’nin dış sınırındaki küresel Oort Bulutu’nda yer alan 4 trilyon kuyrukluyıldızdan binlercesini iç gezegenlere doğru savurdu. Bunların birkaçı da 1 ila 25 milyon yıllık aralıklarla Dünya gezegenine çarptı.
Dahası 2014 yılında 67/p kuyrukluyıldızını ziyaret eden Rosetta sondası, bu cisimde Dünya’daki hayatın yapıtaşları olan organik bileşikler ve basit aminoasitler buldu. Kısacası yaşam Dünya’da ortaya çıkmış olsa bile, yaşamın kaynağı olan organik bileşiklerin en azından bir kısmı uzaydan gelmiş olabilir. Ne de olsa son 4,5 milyar yılda Dünya’ya binlerce kuyrukluyıldız çarptı.
Panspermi teorisi daha ileri gidip diyor ki tarih boyunca Dünya’ya çarpan kuyrukluyıldızlardan bir kısmı da başka yıldız sistemlerinden gelmiş olabilir. Komşu yıldızlar bize yaklaştığı zaman, onların yörüngesindeki en uzak kuyrukluyıldızlar da Güneş’in yerçekimine kapılıp bizim yıldız sistemimize geçiş yapmış ve ardından iç güneş sistemine göçüp Dünya’ya çarpmış olabilirler. Peki bu doğru mu?
İlgili yazı: Çernobil Nükleer Reaktörü Neden Patladı?
Panspermi mümkün mü?
Panspermi teorisi diyor ki yaşam Dünya’da ortaya çıkmadı. Uzaydan Dünya’ya geldi. Bu teorinin de iki türü var: En iddialı versiyonuna göre, uzaylı bakteriler başka yıldız sistemlerinden gelen kuyrukluyıldızları doğal uzay gemisi gibi kullandılar (Bkz. Asteroitten uzay gemisi olur mu?).
Milyonlarca yıl boyunca uzayda dolaşan kuyrukluyıldızlar, tıpkı Oumuamua cismi gibi Güneş Sistemi’ne girdiler. Ardından Dünya’ya çarptılar ve taşıdıkları arkelerle bakterileri gezegenimize bulaştırarak bakir yeryüzünü yaşamla döllediler. Özetle hepimiz uzaylıyız.
Ancak, Dünya dışı bakterilerin kuyrukluyıldızların içinde ölmeden milyonlarca yıl gezip Dünya’ya ulaşması, bilimden çok bilimkurguya yakın bir fikir. Bu nedenle Panspermi teorisinin daha makul olan bir türü daha var: Buna göre hayat değil, ama yaşamın yapıtaşı olan moleküller uzaydan geldi.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Nasıl oldu derseniz
Hayat tabii ki Dünya’ya uzaydan gelmiş sayılır; çünkü Dünyamız diğer bütün gezegenlerle birlikte dev bir gaz ve toz bulutundan oluştu. Bu gezegen öncesi disk organik bileşikler de içeriyordu. Bu durumda yaşamın yapıtaşı olan moleküllerin bir kısmı uzaydan geldi. Ancak bir sorun var:
Dünya gezegeni bebekliğinde, yani ilk 20 milyon yıl boyunca çok sıcaktı. Sonuçta gezegenimizi yaratan gaz ve toz bulutu önce çakıl taşları halinde topaklandı ve Dünyamız da çakıl taşlarından oluştu. Sonra milyonlarca asteroit ve kuyrukluyıldız Dünya’ya çarptı.
Bunlar gezegenimizin hızla kilo alıp büyümesini sağladı; ama aynı zamanda, bu şiddetli çarpışmaların açığa çıkardığı enerji milyarlarca atom bombasına eşitti ve Dünya’nın aşırı ısınmasına neden oldu. Öyle ki Dünya yüzey sıcaklığı ilk birkaç milyon yılda 700-1000 dereceyi buluyordu; yani Yeryüzü erimiş kayalardan oluşan global bir lav deniziyle kaplıydı.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Uzaydan gelen hayatla ne ilgisi var?
Çok ilgisi var; çünkü gezegenimizi oluşturan gaz ve toz bulutundaki organik bileşikler lavların sıcağında yanıp kül oldu. Kısacası Dünya 20 milyon yaşındayken üzerinde hayat olmayan kavruk ve ölü bir gezegendi. Öte yandan, Güneş Sistemi’ndeki Asteroit Kuşağı ve 5 milyar km uzaktaki Kuiper Kuşağı’nda yer alan milyonlarca kuyrukluyıldız Dünya’ya çarpmaya devam ettiler.
Bu kuyrukluyıldızlar da yaşamın yapıtaşı olan organik bileşikler ve aminoasitler içeriyordu. Nitekim Geç Dönem Ağır Bombardıman 3,9 milyar yıl önce sona erdi ve bu süreçte Dünya’ya irili ufaklı milyonlarca kuyrukluyıldız çarptı. İşte gezegenimizdeki ilk organik bileşikleri bu cisimler getirdi.
Bu sırada Dünya da boş durmuyor ve dev bir kimya reaktörü gibi çalışarak sürekli yeni organik bileşikler üretiyordu. Böylece yaklaşık 4 milyar yıl önce Dünya’da yaşam ortaya çıktı. Ancak, panspermi teorisi daha da ileri gidiyor ve diyor ki Dünya’daki organik bileşiklerin bir kısmını da başka yıldızlardan gelen kuyrukluyıldızlar getirmiş olabilir.
Yukarıda anlattığımız gibi, Güneş Sistemi’ne çok yaklaşan yıldızların çevresinde dönen en uzak kuyrukluyıldızlar Güneş’in yerçekimine kapılarak Dünya’ya ulaşmış ve yeryüzüne çarpmış olabilir. Öyleyse evrim sürecinde son 4 milyar yılda ortaya çıkan canlılar, kısmen de olsa başka yıldızlardan gelen organik maddelerden oluşuyor. İşte bu anlamda hayat Dünya’ya uzaydan gelmiş olabilir.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Panspermi teorisi doğru mu?
Uzaylı bakterilerin kuyrukluyıldızların içinde milyonlarca yıl boyunca canlı kalıp Dünya’ya ulaşması düşük bir ihtimal. Ben de bu yazıda sadece gezegenimizdeki organik bileşikler kısmen başka yıldızlardan gelmiş olabilir mi sorusunu ele alacağım. Dünya’da uzaylı bakteriler var mı sorusunu ise tüm detaylarıyla gelecek yazıda ele alacağım.
Her halükarda Mars Derneği kurucusu ve Mars’a insan göndermenin en büyük savunucularından olan emekli havacılık ve uzay mühendisi Robert Zubrin, son bilimsel makalesinde panspermi teorisini savundu. Zubrin Güneş Sistemi’ndeki organik bileşiklerin komşu yıldızlardan gelip gelmediğini araştırdı ve bu teorinin doğru olması için gereken şartları inceledi:
- Örneğin, Güneş Sistemi saniyede 230 km hızla Samanyolu merkezinin çevresinde dönerken, komşu yıldızlar bize madde transferi yapacak kadar yaklaşıyor mu?
- Yaklaşıyorsa bugüne dek Güneş Sistemi’ne uzaylı organik bileşikler taşıyan Dünya dışı kaç tane kuyrukluyıldız girdi ve bu bileşiklerden ne kadarı Dünya’ya bozulmadan ulaştı?
- Haydi ulaştılar diyelim: 4,5 milyar yıl önce üzerinde yaşam olmayan Dünya gezegeni, başka yıldız sistemlerinden gelen organik bileşikler ve aminoasitlerle gerçekten döllenmiş olabilir mi? Şimdi bu soruları yanıtlayalım:
İlgili yazı: NASA’nın Dragonfly Dronu Titan’a Gidiyor
Nemesis teorisini hatırlıyor musunuz?
Nemesis: Dünya’ya Göktaşı Savuran Ölüm Yıldızı yazısında, Dünya’ya çarparak dinozorların yok olmasına ve daha önceki kitlesel yok oluşlara yol açan katil asteroitlerin nereden geldiğini sormuştum. Bu teoriye göre Güneş’in küçük ve soluk bir yoldaş yıldızı var. Nemesis adlı bu kırmızı cüce Güneş çevresinde bir turunu 26 milyon yılda tamamlıyor.
Güneş çevresinde dönerken de her 20 ila 40 milyon yılda Oort Bulutu’na yaklaşarak buradaki 4 trilyon kuyrukluyıldızın birkaç yüz tanesini yörüngeden çıkarıp iç güneş sistemine savuruyor. Bunların bir kısmı da Dünya’ya çarpıyor. Örneğin, 65 milyon yıl önce Yeryüzü’ne çarpıp dinozorlarla birlikte canlı türlerinin yüzde 70’ini yok eden Çikşulub kuyrukluyıldızını Nemesis üstümüze savurmuş olabilir.
Ancak bu panspermi teorisi yanlış
Her ne kadar Nemesis teorisini kesin gömecek olan en duyarlı kızılötesi uzay teleskopu James Webb’i henüz fırlatmamış olsak da bugüne dek Dünya yörüngesine birçok kızılötesi teleskop yerleştirdik. Ayrıca Dünya’da güçlü kızılötesi teleskoplar inşa ettik. Sonuç olarak soluk Nemesis yıldızını ışıkla değil, termal kamerayla aradık; ama böyle bir yıldız bulamadık. Nemesis yok.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Yok ama başka yıldızlar var
Robert Zubrin diyor ki tamam, Nemesis yok. Bu teoriyi abartmışlar. Peki bunun yerine zaman zaman Güneş Sistemi’ne yaklaşan komşu yıldızlar, tıpkı Nemesis gibi yapıp Oort Bulutu’ndaki yerli kuyrukluyıldızları üstümüze savuruyor olabilir mi? Dahası komşu yıldızların kuyrukluyıldızları da gelip Dünya’ya çarpıyor olabilir mi? Peki Güneşimiz komşulardan kuyrukluyıldız çalıyor mu?
Sonuçta Samanyolu galaksisi kendi çevresinde dönüyor, yıldızlar da galaktik merkez çevresinde dönüyor ve zaman zaman birbirine yaklaşıyor. Üstelik galaksi diski o kadar kalabalık ve o kadar çok yıldız içeriyor ki bizim de Güneş’in 4 milyar yıl önce hangi yıldızın yakınından geçtiğini bilmemiz imkansız oluyor. Öte yandan bu olasılığı göz ardı edemiyoruz; çünkü:
Panspermi başımıza geldi
Daha doğrusu panspermi teorisinin ilk şartı kanıtlandı: 19 Ekim 2017 yılında, başka bir yıldız sisteminden gelen Oumuamua kuyrukluyıldızı Güneş Sistemi’ne hızla giriş yaptı. Kısacası, evet el âlemin kuyrukluyıldızları Dingo’nun ahırı gibi Güneş Sistemi’ne dalıyor. Dahası yıldızlar arası uzayda çok hızlı gittikleri için kısa sürede Dünya’ya çarpma şansı oluyor.
İlgili yazı: Ay’a Gitmedik Komplo Teorilerini Çürüten 10 Kanıt
Öyleyse panspermi de doğru olabilir
Robert Zubrin yeni makalesinde bu ihtimali hesapladı: Dünya’ya son 4 milyar yılda kaç tane Dünya dışı kuyrukluyıldız çarpmış ve bunlar Yeryüzü’ne kaç ton organik madde getirmiş olabilir? Zubrin roket yakıtlarına alışkın olduğu için galaksimizi gaz gibi modelledi.
Bu durumda yıldızlar da galaksi gazının atomları gibi oldu. Öyle ki Dünya’nın olduğu bölgede 1 ışık yılı küp hacme 0,003 yıldız düşüyor. Tabii yıldızları atomlara ve galaksiyi gaza benzeterek simülasyon yapmak ne kadar sağlıklı derseniz, henüz elimizde Zubrin’i yanlışlayacak veri yok diyebilirim.
Bir kere Samanyolu’nda kaç yıldız ve gezegen olduğunu bilmiyoruz. Ayrıca yerçekimindeki üçlü cisim problemi nedeniyle, örneğin dört yıldızın 4 milyar yıl önce birbirine göre nereden gelip nereye gittiğini de hesaplayamıyoruz. O kadar çok olasılık var ki Evren simülasyonu yapan kara delik kuantum bilgisayar geliştirmediğimiz sürece bunu hesaplamaya evrenin ömrü yetmez.
Öte yandan, galaksiyi gaz olarak simüle edersek en azından yıldızların Dünya’ya yaklaşma sıklığıyla ilgili baz değer elde ederiz. Böylece Zubrin’in hesaplamalarını temel alıp ileriki araştırmalarda panspermi ihtimalini daha doğru ölçeriz. Haydi Zubrin haklı diyelim: Panspermi ile Dünya’ya başka yıldızlardan organik madde gelme olasılığı ne çıkıyor?
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Rastgele panspermi
Bir kere bu yıldızlar Güneş çevresinde dönmüyor. Şansımıza yanımızdan geçip gidiyor. Bize göre geçiş hızları da saniyede 10 km oluyor, yani Dünya’nın Güneş çevresindeki dönme hızının yaklaşık üçte biri. Peki bu yıldızlar Oort bulutuna ne kadar yaklaşıyor? Sonuçta Oort bulutu Dünya’ya 285 milyar km uzakta başlayan ve en azından 1,58 ışık yılı uzağa erişen küresel bir kuyrukluyıldız kabuğudur.
Bunu daha iyi anlamak için biraz da uzaydaki mesafelerden bahsedelim: Uzay boşluğu çok büyüktür. Öyle ki Oort Bulutu’nun Güneş’ten 100 bin astronomik birim (AB) uzaklığa kadar uzandığını söyleyenler var. 1 AB ise 150 milyon km olup Dünya’nın Güneş’e ortalama uzaklığına eşittir. 1,58 ışık yılı da 100 bin AB ediyor.
Peki bu sayılar neden önemli derseniz; Oort Bulutu’nun dış kenarı Güneş’e ne kadar uzaksa burada Güneş’in yerçekimi o kadar zayıftır; yani komşu yıldızların üstümüze kuyrukluyıldız savurması şansı o kadar fazladır. Güneş’in uzaylı kuyrukluyıldız yakalama şansı ise o kadar düşüktür.
Bunu dengelemenin tek yolu ise komşu yıldızların bize gerçekten çok yakın geçtiğini varsaymaktır. Öyle ki hem bir yıldızın bize kuyrukluyıldız savurma şansı nispeten yüksek olsun, hem de Güneş’in uzaylı kuyrukluyıldız kapma şansı artsın. Aksi takdirde yıldızlar arasında madde değiş tokuşu ve tabii ki panspermi mümkün olmaz.
Panspermi için köşe kapmaca
Mesela Oort Bulutu’nun dış kenarı bizden 1,58 ışık yılı uzakta ise komşu yıldız da bulutun 0,31 ışık yılı yakınından saniyede en az 10 km hızla geçmeli. Bu durumda bizim o yıldızdan kuyrukluyıldız kapma şansımız artacaktır. Ancak bir şeyi unutuyoruz: Komşu yıldız bizim Oort Bulutu’nu sıyırıyorsa Güneşimiz de komşunun Oort Bulutunun yakınından veya içinden geçiyor demektir!
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
Kuyrukluyıldız değiş tokuşu
Tamam, iki yıldız sisteminin birbirinden kuyrukluyıldız çalmak için birbirine ne kadar yaklaşması gerektiğini hesapladık. Şimdi sıra birbirinden kaç kuyrukluyıldız çalabileceklerini hesaplamakta. Maalesef Oort Bulutu’nda tam olarak kaç kuyrukluyıldız olduğunu ve bulutun küresel en dış kesiminde 1 astronomik birim küpe kaç adet kuyrukluyıldız düştüğünü de (yoğunluk) bilmiyoruz.
O yüzden kaba bir tahmin yapacağız: Diyelim ki Güneşimizin yerçekimi 1,5 milyar kilometreküplük bir hacmi etkilesin. Bu hacimde 4 kuyrukluyıldız varsa Güneş, komşu yıldız sisteminin Oort Bulutu’nun yanından geçip uzaklaşana kadar en azından 25 bin uzaylı kuyrukluyıldız çalacaktır.
Burada iki noktayı daha belirtelim: Samanyolu’ndaki yıldızların dörtte üçü kırmızı cücedir. Dolayısıyla biz de Güneş benzeri yıldızlardan ziyade, kırmızı cücelerden kuyrukluyıldız kapacağız. Gerçi kırmızı cüceler Güneş kadar hayata elverişli değil; ama sayıları çok fazla. Bu da organik bileşik içeren uzaylı kuyrukluyıldız aşırma şansımızı artıracak.
İlgili yazı: Evrendeki En Bol Su Formu Süperiyonik Sıcak Buz
Peki bunlar bize ulaşacak mı?
Evet, uzaylı kuyrukluyıldızlar kısa sürede Dünya’ya ulaşıp panspermi teorisini haklı çıkarabilir. Örneğin, başka bir yıldızdan gelen Oumuamua saniyede 87 km’den hızlı gidiyordu. Bu da Dünya’dan yaklaşık 3 kat hızlı yol alıyor olması demek.
İkinci nokta ise şu: Güneş’in yerçekimi 1,58 ışık yılı uzakta zayıflasa da kırmızı cüce komşu yıldızdan daha güçlü olacağı için, bizler komşumuzdan daha çok kuyrukluyıldız çalacağız. Nitekim Güneş Sistemimiz en az 30 milyon yıl boyunca uzaylı cisim bombardımanına maruz kalırken; kırmızı cüce, bizim yüzümüzden sadece 7,5 milyon yıl boyunca kuyrukluyıldız bombardımanına maruz kalacaktır.
Bu durumda güneş sistemleri arasında geçiş yapan kuyrukluyıldızlar ortalama 1 milyar ton kütleye sahipse yakınımızdan geçen her güneş, bizim yıldız sistemimizin 25 trilyon ton kütle kazanmasına neden olacaktır. Elbette bu kütlenin çok küçük bir kısmı Dünya’ya çarpacak, daha küçük bir kısmı da organik bileşikler olarak bozulmadan Yeryüzü’ne ulaşacaktır.
Söylediğim gibi Dünya’nın döllenme şansını hesaplamayı gelecek yazıya bırakıyorum; çünkü bu biraz da Van gölüne maya çalıp yoğurda dönüşmesini beklemek gibi bir şey. Dünya’da biyolojik şartlar yeterli olsa bile her organik bileşik direkt yaşam doğuracak diye bir zorunluluk yok. Zubrin’in baz değerlerine göre ise durum açık: Güneşimiz bugüne dek 140 kez uzaylı kuyrukluyıldız çaldı.
İlgili yazı: NASA Titan Uydusuna Denizaltı Gönderiyor
3,5 katrilyon ton panspermi
Bu durumda Güneş Sistemi’ne son 3,6 milyar yılda en az 3,5 milyon milyar ton yıldızlararası kaya parçası girdi. Ancak, Güneş Sistemi’nin bu sürede uzayda içinden geçtiği gaz ve toz bulutlarını saymıyorum; çünkü güneş rüzgarı bunları uzaya üfleyen bir güç kalkanı gibi çalışacaktır. Panspermi varsa ancak Dünya’ya ulaşan kaya ve buz parçalarıyla mümkün olabilir.
Biyokimyacı Nick Lane gibi Dünya’da yaşamın ortaya çıkışını 4 milyar yıl veya benim düşündüğüm gibi 4,2 milyar yıl önceden başlatırsak Dünya’ya ulaşacak materyal (yani o 3,5 katrilyon tonun küçücük bir kısmı) çok daha yüksek çıkacaktır. Şimdi, Güneşimiz her geçişte 1000 kuyrukluyıldız kapsa yıldız sistemimize 4 milyar yılda en az 140-160 bin kuyrukluyıldız girmiş demektir.
Tabii Güneş’in yerçekimi daha güçlü, Oort bulutu daha büyük ve kütlelidir. Kısacası son 3,6 milyar yılda yakın yıldız geçişlerinin yüzde 75’inde kırmızı cüce Oort bulutlarına daldık. Biz bunu 140 kez yaparken kırmızı cüceler Oort Bulutumuzun içinden en az 420 kez geçti (küçük olan daha çok girer).
Şimdi tutucu davranalım ve diyelim ki bu karşılaşmaların sadece yüzde 10’unda Güneş Sistemi’nden diğer yıldız sistemlerine organik materyal ulaştı. Bize ise yüzde 30’unda organik bileşik ulaştı. Bu durumda Güneş Sistemi’ne 4 milyar yılda en çok 996 trilyon ton uzaylı organik bileşik girdi.
Oysa panspermi zordur
Nitekim bu sayı 83 trilyon tona daha yakın olmalı. Neden derseniz: Güneş’in güçlü yerçekimi ile komşu yıldızlardan 3 kat fazla kuyrukluyıldız kapması mümkün; ama kırmızı cücelerin de yerçekimi daha zayıf. Dolayısıyla bunların çevresinde daha az kuyrukluyıldız dönüyor olmalı. Demek ki uzaydan hayat kapmak kolay değildir. Güneş Sistemi 4 milyar yılda en çok 83,6 milyar ton malzeme alabilir.
İlgili yazı: Enceladus Uydusunda Neden Sıcak Su Var?
Panspermi ile kim kimi dölledi?
Peki bu malzemenin ne kadarı Dünya’da ulaşarak yaşamı oluşturmuş olabilir? Dünya’nın panspermi ile döllenme şansı, yani hayatın uzaydan Dünya’ya ulaşma şansı nedir? Bunu gerçekten bilmiyoruz; çünkü Dünya’da yaşamın nasıl oluştuğunu bilmiyoruz. Ancak, Dünya benzeri yaşamın ortaya çıkması için yüzlerce temel parametre olduğunu biliyoruz.
Siz de bu parametreleri Dünya’nın suyunu kuyrukluyıldızlar mı getirdi, Dünya’da yaşam nasıl oluştu, Son Evrensel Ortak Ata LUCA ve Varoluşun kısa tarihi yazılarında bulabilirsiniz. Ancak, yazımız için hayatın uzaydan gelmesinin en temel iki şartını burada belirteceğim:
1) Dünya’da hayat en geç 3,6 milyar yıl önce oluştu ve son bulgulara göre en erken 4,2 milyar yıl önce kalıcı olarak ortaya çıktı. Ondan önce Dünya’da hayat varsa bile, 4,53 milyar yıl önce bize kafadan çarpan Theia gökcismi, kendisi ve eski Dünya ile birlikte ilk hayatı da yok etti. Bu durumda komşu yıldızlara ait kuyrukluyıldızların Dünya’yı döllemesi sadece 600 milyon yıllık bir zamanı vardı.
Evet, panspermi sadece 4,2 ila 3,6 milyar yıl arasında gerçekleşmiş olabilir; çünkü 2) Dünya’da bir kez hayat ortaya çıkınca canlılar gezegeni işgal ettiler ve olası uzaylı bakterilerin de Dünya’ya tutunmasını engellediler: Örneğin, uzaylı bakteriler bizin canlı türlerine uyarlanmadığı için hastalık bulaştıramazlar. Yerli canlılar da zararsız uzaylı bakterilere besin kaynağı bırakmazlar. Bu çok önemli bir noktadır.
İlgili yazı: Europa ve Enceladus Okyanusları Neden Hayata Elverişli?
Gerçek panspermi sıklığı nedir?
65 milyon yıl önce, Çikşulub asteroiti Dünya’ya çarparak dinozorlarla birlikte canlı türlerinin yüzde 70’ini yok etti. Öyle ki ekosistemin toparlanması ve canlı türlerinin artarak eski çeşitliliğine ulaşması çok hızlı olmakla birlikte en az 5 milyon yıl aldı.
Demek ki önüne gelen uzaylı kuyrukluyıldız Dünya’ya çarpmamalı. Yoksa Dünya’yı döllemek yerine iyice yaşanmaz bir yer hale getirir. Biz de faydalı uzaylı kuyrukluyıldız çarpma sıklığını hesaba kattığımızda, Dünya dışı yaşamın Dünya’yı döllemek için sadece 200 milyon yıllık bir penceresi olduğunu görüyoruz: 4,2 ila 4 milyar yıl önce…
Bu sırada kaç kuyrukluyıldız çarpacak da bakir gezegenimizi dölleyecek? Bu çok düşük bir olasılık. Dünya’nın panspermi ile döllenmesi işte bu yüzden zor; ama panspermi teorisi çok geniş kapsamlı bir hipotez. Yaşam Dünya’ya başka yıldızlardan gelmiş olabilir veya yaşam önce Mars’ta ortaya çıkıp sonra Dünya’ya gelmiş olabilir. Belki de önce kuyrukluyıldızlarda oluştu ve sonra Dünya’ya geldi.
Bütün bu soruların yanıtlarını yazımızın ikinci bölümünde ele alacağım. Şimdilik Robert Zubrin’in makalesinden öğrendiğimiz çok önemli bir parametre var: Her 25 milyon yılda bir Dünya’ya başka yıldızdan gelen bir kuyrukluyıldız çarpıyor. Ortalama hesap bunu gösteriyor.
İlgili yazı: Cüce Gezegen Ceres Üzerinde Hayat Var mı?
Sonsöz
Robert Zubrin makalesinde uzaylı mikropların kuyrukluyıldız çarpışmaları ile Dünya’ya ulaştığını öne sürüyor. Oysa ben yazıda bunu yumuşatarak ilk sorulması gereken soruyu sordum: Güneş Sistemi’ne 4 milyar yılda başka yıldız sistemlerinden kaç ton organik bileşik ulaşmış olabilir? 83 trilyon ton.
Bunların ne kadarı Dünya’ya sağ salim ulaştı ve bunların Dünya’yı dölleme olasılığı neydi soruları ise ayrı mesele. Ayrıca Güneş Sistemi’ndeki gezegenler, uydular, asteroit ve kuyrukluyıldızlarla Dünyamıza çok daha fazla organik bileşik ulaştığı kesin.
Nitekim Mars’a giden Curiosity robot gezginini bile kızıl gezegen mikrop bulaştırmasın diye sterilize ettik; ama yine de Mars’a binlerce mikrop ulaşmış. Neyse ki bunlar Mars’ta çoğalmadan ölmüş. Bu yüzden kızıl gezegene gidecek olan Mars 2020 robotunu da sterilize edeceğiz. Ancak en önemli soruyu sona sakladım:
İlgili yazı: Hubble Uzayda Hayatın Kaynağı Bucky Küreleri Buldu
Dünyamız kaç gezegeni dölledi?
Zubrin’e göre Dünya gezegeni 3,6 milyar yılda en az 42 yıldız sistemine yerli kuyrukluyıldız ihraç etti. Bunların hepsinde Dünya mikropları olsa ve en az bir gezegeni panspermi ile döllese bugüne dek yaşam milyarlarca gezegen sıçramış olur; çünkü o gezegenler de yakınlarından geçecekleri diğer yıldız sistemlerini dölleyebilecektir!
Tabii bu en iyi durum senaryosu: 3,6 milyar içinde Dünyamız hiçbir yıldız sistemini panspermi ile döllememiş de olabilir. Ancak, Herkes Nerede sorusu önemini koruyor: Teknik olarak 3,6 milyar yılda 10 milyar gezegeni döllemek mümkünse ve yaşama elverişli en eski gezegen de 9 milyar yaşında ise Dünya dışı uygarlıklar neden en azından robotlarla galaksiye yayılmadılar?
Ben panspermi yazımızın gelecek bölümüne hazırlanırken siz de NASA Sondası Bennu Asteroitinde Yaşam İzleri Arayacak yazısını okuyabilir ve Oumuamua Cismi Uzay Gemisi mi? diye sorabilirsiniz. Robert Zubrin’in insanların Mars’ta yaşaması için tasarladığı oksijen üreten Sabatier reaktörüne de şimdi bakabilirsiniz. Mutlu ve üretken bir hafta olsun.
Panspermi nedir?
1Exchange of material between solar systems by random stellar encounters