Opportunity Mars’ta Yaşam Bulacak mı?
|2004’te Mars’a gönderilen yaşlı robot gezgin Opportunity kızıl gezegende hayat bulacak mı? NASA, son kum fırtınasından sonra sesi kesilen Opportunity’ye tekrar çalışması için 45 gün süre verdi. Yine de Mars’ta yaşam olasılığı gittikçe artıyor; çünkü güney kutbunda göl bulduk ve meraklı kedimiz Curiosity, kızıl gezegende organik moleküller saptadı. Mars’ta hayat olasılığını birlikte görelim.
Mars’ta hayat var mı?
Kızıl gezegen 4,5 milyar yıllık geçmişinde hiç yaşama elverişli oldu mu? Peki Mars’ta bugün yaşam var mı? Hayır, yani büyük olasılıkla hayır, ama yine de yanılıyor olabiliriz; çünkü bu ihtimal gittikçe artıyor:
Tekerlekli robot gezgin Curiosity toprağın hemen altında su buzu ve organik moleküller buldu, Avrupalıların gönderdiği Mars Express uydusu güney kutbunda yeraltı gölü buldu, hatta NASA’nın Maven uydusu Mars yüzeyinde metan gazı tespit etti.
Ancak, daha ne yapalım hocam diye sorarsanız yavaş ve temkinli gidelim derim. Mars’ta yaşamla ilgili olarak medyada çıkan abartalı haberlere kanmadan bilimsel gerçeklere bakalım. Mars’ta hayat konusunu, Güneş Sistemi’nin en başarılı ve dayanıklı robot gezgini Opportunity’nin keşif öyküsüyle anlatalım.
İlgili yazı: Kızıl Gezegen Mars Hakkında Bilmediğimiz 3 Gizem
Mars’ta yaşayan var mı?
Mars’ta hayat olmayabilir ama yaşayanlar olduğu kesin. Sonuçta 1970’lerden bu yana Mars yüzeyine Viking sondaları, Spirit (Araştırma Ruhu), kardeşi Opportunity (Fırsat) ve meraklı kedi Curiosity gibi birçok robot araç gönderdik. 😉
Bunların içinde Curiosity ve belki de Opportunity hâlâ çalışıyor. Mars’ta doğrudan hayat aramak için tasarlanmamış olmalarına karşın, bize dünya dışı yaşam olasılığını artıran yeni veriler gönderiyor.
İlgili yazı: Gerçek Adem: İlk insan ne zaman yaşadı?
Mars kaşifi Opportunity
Mars’ta yaşam arayışının en büyük kahramanı, internet çağına yetiştiği için kolay popüler olan meraklı kedi Curiosity değil, kızıl gezegene 1993’te gönderdiğimiz küçük tekerlikli robot Opportunity’dir.
Opportunity, araştırma görevinin başlamasından 15 yıl sonra ve kendisine biçilen kullanım ömrünün 57 katı yaşadıktan sonra hâlâ çalışıyor; yani Mars’taki son kum fırtınasına kadar çalışıyordu. Artık o kadar emin değiliz.
80’lerde evimize giren pilli ve uzaktan kumandalı oyuncak otomobillerin hallicesi olan bu robot jeep, sırtındaki güve kanadına benzeyen güneş panelleriyle elektrik üreterek çalışıyor. Elektrikle hem tekerleklerini döndürüyor, hem de kışın -125 dereceye kadar düşen Mars soğuklarında donmamak için kendini ısıtıyor.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Kum fırtınaları
Her ne kadar Mars’taki kum fırtınaları, Dünya’nın yüzde 1’i kadar ince olan çelimsiz atmosferde, Marslı filmindeki gibi uzay gemilerini devirecek kadar şiddetli esmese de Opportunity’nin güneş panellerinin üzerini kumla örtüyor. Bu da aracın ışık alarak pillerini şarj etmesini önlüyor.
Kısacası Opportunity Mars kışlarında ve kum fırtınası sezonlarında güç tasarrufu yapmak için kış uykusuna yatıyor. Son kum fırtınası mevsiminde de böyle oldu. Ancak, NASA 15 gündür Curiosity’den sinyal alamıyor ve 45 gün daha haber çıkmazsa Opportunity aracını bozuldu diye terk edecekler.
Nitekim Opportunity’nin kardeşi Spirit, bu tür kum fırtınalarından birinde pili tükendiği için donmuş ve bozuldu. NASA’nın bütün çabalarına rağmen 2010 Mars kışından bu yana bir daha da çalışmadı.
Öte yandan, Opportunity seferinin eski uçuş direktörü Mike Seibert attığı tweette Opportunity’ye sadece 45 günlük süre verilmesi kararını veren kişiyi korkaklıkla suçladı. Seibert, Opportunity mühendislerinin çok iyi iş çıkardıklarını söyleyerek “robotumuz daha çok dayanır. Öyleyse bu kararı sistem uzmanları değil, ancak bir idareci vermiş olabilir” dedi.
Opportunity mirası
Mars yüzeyini gezen ilk güneş enerjili robotumuzun yeniden gözünü açmasını heyecanla bekliyoruz. Ancak, bu sırada Opportunity’nin keşif mirasına sahip çıkarak Mars’ta hayat var mı sorusunu cevaplamaya çalışalım. Özellikle de son 50 yılda bu konuda neler öğrendiğimizi sıralayalım:
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Savaş tanrısı
Uzaktan bakınca yüzeyini kaplayan paslı demir tozu nedeniyle kızıl görünen ve bu nedenle Eski Yunanlılar ile Romalılar tarafından kanlı savaş tanrısı Ares’in adını alan Mars (savaş tanrısının Latincedeki karşılığı) bu yıl Dünya’ya oldukça yaklaştı. Kendi yörüngesinde dönerken Dünya ile uzaklığı 69 milyon km’ye inen Mars, 2,5 yıl aradan sonra tekrar kızıl gözünü üstümüze dikti.
Nitekim Mars’a astronot göndermek için bütçemiz olsaydı, aramızdaki mesafenin 3 kat kısalmış olması nedeniyle, 2018 insanlı Mars uçuşları için en uygun yıldı. Mars’ta yaşam tartışmalarını ise Temmuz ayında kızıl gezegende ilk kez göl bulunmuş olması canlandırdı. Mars’ın güney kutbunu örten buz takkesinin altında bulunan yeraltı gölüyle ilgili detayla şu yazıda okuyabilirsiniz.
2020 yılında ise hem NASA hem de Avrupa Uzay Ajansı ESA, Mars’a yeni tekerlekli robot gezginler (rover) gönderecek; fakat bunları mikroplarından tümüyle arındırmak için sterilize etmek çok pahalı olduğundan, yeni robotlar da Mars’ta doğrudan hayat aramayacak (aksi takdirde kızıl gezegene mikrop bulaştırma riski var).
Aslında Mars’ta yaşam araştırmaları 50 yıl öncesine uzanıyor, ama biz çok temkinli davranmak zorundayız; çünkü insanlar Mars’ta 300 yıldır yaşam arıyor ve dönem dönem bulduğunu sanıyor. Ancak çok yanılıyor!
Temkinli olmak derken
Mars’ta hayat olduğunu ancak kesin kanıt varsa kabul edeceğiz. Örneğin bir kayada mikroskobik fosil izleri bulduğunu söyleyenlere inanmak için yüzlerce kayada bu izleri bulmak isteyeceğiz. Ayrıca kayadaki izleri inorganik olarak açıklamak mümkün olduğu sürece bunların fosil olduğuna inanmayacağız. Kısacası Marslılar gibi sıra dışı iddialar sıra dışı kanıtlar gerektiriyor.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Bunu aradan çıkardığımıza göre
Devam edelim: Hikayemiz 1700’lerin sonunda yaşamış olan ünlü Hollandalı fizikçi ve astronom Christiaan Huygens ile başlıyor. Huygens, Galileo’nun gökcisimlerini gözlemlemek için özel olarak geliştirdiği teleskopta birçok iyileştirme yaptı ve bu aleti hormonlu bir korsan dürbününden gerçek bir teleskopa dönüştürdü.
Huygens bu sayede Mars yüzeyinde büyük siyah bir leke gördü! Siz de şimdi Yıldız Savaşları Bölüm 4 filminde gözleri yeniden açılan Han Solo’nun ünlü repliğini anımsayabilirsiniz: “Görüşüm düzeliyor. Artık büyük siyah bir leke yerine büyük beyaz bir leke görüyorum.”
Kısacası Mars’ta siyah leke bulduysa ne olmuş diye sorabilirsiniz. Oysa Huygens buna bakarak Mars gezegeninin kendi çevresinde dönme hızını, yani 1 Mars gününün süresini ölçtü. Huygens aynı zamanda Mars’ın güney kutbunda büyük beyaz bir leke de buldu! 🙂 Bunun da kutup buzulları, deniz ve bulutlardan kaynaklandığını düşündü.
Huygens bilim tarihinde hayat için sıvı suyun şart olduğunu söyleyen ilk bilim insanı olarak tarihe geçti ve bu sebeple Mars’ta yaşam olabileceğini söyleyen ilk kişi oldu. Huygens vizyoner bir dahiydi, ama Mars konusunda kısmen haklıydı.
İlgili yazı: Konutlar İçin Ucuz Güneş Enerjisi Rehberi
Güney kutup takkesi
Mars’ın güney kutup takkesi sıvı su içermiyor. Bunun yerine az miktarda su buzu ve bol miktarda kuru buz, yani karbondioksit buzu içeriyor. Atmosferi yüzde 95,32 oranında karbondioksit içeren süper soğuk ve kuru bir çöl olan Mars için bu son derece normal.
Huygens’ın yine deniz sandığı siyah leke ise büyük olasılıkla Syrtis Major Ovası’nı kaplayan koyu renkli volkanik bazalt tabakasıydı. Her durumda Mars keşifleri sürdü ve astronom Giacomo Filippo Maraldi, 18 yy’ın başında Mars’ın hem kuzey kutup buzullarını hem de güney kutup buzullarını keşfetti. Bunların buzul takkesi olduğunu ispat etti.
Teleskoplarımız daha uzağı daha net gördükçe Mars hakkındaki bilgilerimiz de arttı. Örneğin, 18 yy’ın sonunda William Herschel kutup takkelerinin görüntüsünün dalgalandığını fark etti ve Mars’ın ince bir atmosferi olduğunu anladı. Ancak, Herschel Mars’ta yaşam olduğunu düşünüyor ve yanılıyordu.
Evet, temkinli olmalıyız
Son 300 yılda Mars’ta yaşam olduğunu onlarca kez düşündük, ama kanıtlarımız her defasında yanlışlandı. Bilim insanları işte bu yüzden uzayda hayat konusunda kesin kanıt istiyorlar. Hatalar derken bir de tarihin en büyük çeviri hatasından söz edelim.
İlgili yazı: 5 Soruda Paralel Evrenler
Mars kanalları
1877 yılında İtalyan astronom Giovanni Schiaparelli Mars’ı araştırırken kanallar tespit ettiğini düşündü ve bunları Canali olarak yazdı. Oysa İtalyanca Canale doğal kanal anlamına geliyor ve bunun İngilizce çevirisi de Channel olmalıydı. Ancak, Canali İngilizceye Canals; yani yapay kanal olarak çevrildi. Bu sebeple insanlar 100 yıl boyunca Mars’ta kanal inşa eden bir uygarlık olduğunu sandılar.
Acar gazeteci?
Bu da bize basında tıklama oranını artırmak için yapılan haberlerden neden kaçınmamız gerektiğini gösteriyor. Ne de olsa o yıllarda yeni açılan Süveyş Kanalı popülerdi ve büyük olasılıkla çeviriyi yapan kişi, bundan etkilenerek Schiaparelli’nin kullandığı terimi yapay kanal olarak İngilizceye çevirmişti.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Durun, daha yeni başlıyor
Ünlü iş adamı ve amatör astronom Percival Lowell, Marslıların kanal açtığına o kadar inandı ki sırf bunu gözlemlemek için kendi özel gözlemevini inşa etti ve Mars’ı araştırmaya başladı. Hatta sözde Mars kanallarının haritasını çıkardı.
Oysa Mars’ta hiç kanal yoktu. Bütün bunların uzaktan bakınca bulanık görünen Mars’ın yol açtığı göz aldanması oyunları olduğu ortaya çıktı. Hubble uzay teleskopu gibi güçlü teleskoplar ve Mars yörüngesine gönderilen Mariner uyduları, Mars’ta yapay kanal olmadığını gösterdi. Bunlar teleskopun aynası ve merceğindeki defolar ile Mars toprağındaki erozyon izlerinden kaynaklanıyordu.
Her durumda Clyde Tombaugh, Lowell gözlemevini kullanarak 1930 yılında cüce gezegen Plüton’u keşfetti. Lowell’ın hayali ise H. G. Wells’in Dünyalar Savaşı bilimkurgu romanı ile Orson Welles’in bu eserden aynı adla uyarlanan radyo oyununa esin kaynağı oldu. Hatta radyo oyununu gerçek sanan Amerikalılar, Mars ülkemizi işgal ediyor diye sokaklara döküldü. Eh, ne demişler? Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?
NASA’nın denizcileri
Mars’ta yaşam olmadığını NASA’nın 60’lar ve 70’lerde gönderdiği Mariner (Denizci) uydularıyla anladık. Bunların çektiği fotoğraflar Mars yüzeyinde deniz, bulut, şehir, kanal ve canlı olmadığını gösterdi (yeraltında gizlenebilecek olası bakterileri saymazsak).
Her durumda Mariner uyduları Mars’ta yaşam söylentilerini sustururken Mars’ta su haberlerini başlattı; çünkü Mars’ta kurumuş ırmak yatağı ve doğal su kanalı izleri buldu. NASA bu durumu yakından incelemek için 1976 yılında Mars yüzeyine Viking 1 ve Viking 2 sondalarını gönderdi.
Viking sondaları Mars’ta bugün veya geçmişte hayat olup olmadığını anlamak için 4 mikrop testi yaptı. Bunlardan üçü olumsuz sonuç verirken birinde pozitif sonuç alındı.
Bu testlerde toprağa radyoaktif karbon 14 izotopuyla işaretlenmiş olan besin maddeleri verildi ve mikrop varsa beslenerek çoğalmaları beklendi. Bu mikropların saldığı atık gazlar, sensörlerde fosforlu boya gibi parlayarak Mars canlılarının varlığını ele verecekti.
Deneyleri tekrarlamak şart
Bilimde deney sonuçlarına aynı deneyi defalarca tekrarlayıp aynı sonucu alana kadar itibar etmiyoruz. Viking sondalarının deneyleri de tekrarlandığı zaman tutarlı olarak negatif sonuçlar verdi ve bu nedenle Mars’ta hayat olduğunu kanıtlayamadık. Pozitif sonuç veren tek deneyin de toprakta gerçekleşen inorganik bir kimyasal reaksiyondan kaynaklandığını düşündük.
İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?
Mars’ta fosil meteoridi
Mars’ta mikrop fosilleri içerdiği öne sürülen meteoridi ayrıca anlatmak fayda var: ALH84000 no’lu Mars kayası 1984 yılında Antarktika’da bulundu. Elimizdeki kanıtlar bu kayanın Mars’tan geldiğini gösteriyor.
Sonuçta Mars’ın yerçekimi Dünya’nın yüzde 38’i ve 4 milyar yıl önce Mars’a çarpmış olan bir göktaşı bu kayayı uzaya fırlatmış olabilir. Ardından Dünya’nın yerçekimine kapılan kayanın birkaç milyon yılda gelip güney kutbuna düştüğü düşünülüyor.
Üstelik kayadaki oksijen izleri 4 milyar yıl önce, yani Dünya’dan önce Mars atmosferinde serbest oksijen olduğunu gösteriyor. Dahası Mars’ta 4 milyar yıl önce denizler ve büyük kuzey okyanusu olduğunu düşünüyoruz.
İşte bu yüzden bazı bilim insanları, serbest oksijenden yola çıkarak o yıllarda, oksijeni solunum yapan Mars bitkilerinin ürettiğini öne sürdüler. Bunun için de meteoritte bulunan mikroskobik gözenekleri kanıt olarak gösterdiler.
Mikrop fosilleri
Mikropların fosil halinde taşlaşacak iskelet veya kabukları yok. Öte yandan, Dünya’daki 3,8 milyar yıllık stramatolit kayalarında eski mikropların salgıladıkları sıvılarla açmış olduğu mikroskobik gözenekleri görüyoruz. Bu sebeple ALH84000’in de antik Mars mikroplarının kanıtlarını içerdiğini iddia edenler oldu.
İlgili yazı: Mars için Yeni Nükleer Reaktör Kilopower
Kıyamet 1996’da koptu
O yıl bilim insanları yeni kullanıma giren yüksek çözünürlüklü elektron mikroskopları ile lazer kütle tayfölçerlerini kullanarak Mars kayasını incelediler ve buldukları gözenekleri Mars mikroplarına atfettiler. Hatta dönemin ABD başkanı Clinton, Mars’ta hayat bulmuş olabiliriz şeklinde bir açıklama yapmaya ikna edildi.
Ancak, bilim insanlarının büyük kısmı bunun da yanlış alarm olduğu konusunda; çünkü mikroskobik gözenekleri tümüyle inorganik kimyasal süreçlerle açıklamak mümkün. Biz de bir gözlemin cansız sebepleri olduğu sürece canlı sebebi olduğunu kabul etmiyoruz. Ne zamanki ALH84000 ve benzeri Mars kayalarında mikroplardan başka türlü açıklanamayacak izler buluruz, işte o zaman Marslılara inanırız.
Bir musibet
Bin nasihatten iyidir. Mars’ta yaşam bulduğunu gösteren sözde kanıtlar en azından insanları Mars’ı daha iyi incelemek ve kızıl gezegende doğru dürüst yaşam aramak için daha iyi planlanmış deneyler yapmaya ikna etti. Amerikalıların konuyu merak etmesi sebebiyle NASA, Mars’a yeni sondalar gönderecek bütçeyi buldu!
İlgili yazı: Curiosity Mars’ta Organik Moleküller Buldu
Son 20 yıl
O zamandan beri özellikle Mars’ta eskiden ve şimdi su olduğunu kanıtlayan gözlemler yapan bir dizi yüzey sondası ve uydu Mars’a gönderildi. Su derken, Mars yüzeyinde geçici akarsular olduğu tezi yanlış çıktı.
Buna ek olarak yeraltı suyu aşırı çamurlu, dahası zehirli antifriz perklorat kimyasalı içeriyor ve aşırı tuzlu. Bu sebeple Mars’ta su bulmak bir başlangıç: Önemli olan Mars’ta kolay arıtılarak içme suyuna dönüştürülebilecek olan su buzu bulmak. Bu da ekonomik açıdan yerin hemen altında olmak zorunda.
Peki öyle mi?
Belki: Mars’ta bugüne dek bulunan su miktarı Akdeniz suyunun 9’da biri; ancak gezegenbilimciler kızıl gezegende en az Akdeniz kadar su olduğunu düşünüyor. Mühim olan bunun 100 km derinde yer almaması. Özellikle Mars’ta doğal Yerebatan sarnıcına benzeyen akiferler bulursak işimiz kolay olacak.
İlgili yazı: NASA Mars’ın Güney Kutbunda Göl Buldu
Akdeniz hikayesi
Bilim insanları Mars’ta bol su olduğunu ümit ediyor; çünkü Mars Odyssey uydusu kızıl gezegen atmosferinde bol hidrojen gazı buldu. Atmosferik hidrojen, Mars buzunun Güneş’in morötesi ışınlarıyla parçalanmasıyla serbest kalan hidrojen atomlarından kaynaklanıyor. Bu durumda korunaklı yeraltında büyük miktarda su buzu olabilir.
Suyun tadını alan sonda
NASA’nın Mars’ın kuzey kutbuna gönderdiği Phoenix aracı, hem kutupta su buzu buldu hem de bunun büyük ölçüde perklorat içerdiğini tespit etti. Perklorat yeryüzündeki zehirli ortamlarda yaşayan aşırı dayanıklı bakterileri besliyor; ancak insanlar için ölümcül bir madde.
Kuru Mars çölünde son derece ince ve aşındırıcı bir toz tabakası oluşturan perklorat (ClO4) kapıdan ve bacadan girerek Mars astronotlarını zehirleyebilir. Öte yandan, klor ve oksijen atomlarından oluşan bir tür tuz olan perklorat, suyun donma derecesini de düşüren çok güçlü bir antifriz.
Nitekim Mars’ın güney kutbunu kaplayan buzların altında yer alan ince Mars gölü de perklorat sayesinde -68 derecede donmadan kalıyor. Sıvı su mikroplar için şart olduğundan Mars’ta göl bulunmuş olması yaşam olasılığını artırıyor.
İlgili yazı: Mars’ı Dünyalaştırmak için Yeterli Karbondioksit Var mı?
Akdeniz tartışmaları
İşte bu yüzden bilim insanları Mars’ta en az Akdeniz kadar su olduğunu ve bunun bir kısmının yeraltı suyu olarak depolandığını düşünüyor. Sonuçta perklorat yeraltında sıvı su olduğu olasılığını artırdı ve son model Mars gezgini Curiosity de Mars toprağının hemen altında, en azından kar kıvamında su buzu buldu. Üstelik bunun tüm gezegeni kapladığını göstererek yeni organik moleküller saptadı.
Mars’ta metan
Uzayda hayat arayacaksak önce şu organik moleküller bulundu meselesine bir değinmemiz gerekiyor: İçinde karbon atomu olan bütün moleküllere organik molekül diyoruz. Ancak, bu organik moleküllerin canlıların işareti olduğunu anlamına gelmiyor.
Yoksa idrar gibi kokan soğuk ve buzlu uzay kayası 67p kuyrukluyıldızında da organik moleküller bulduk; ama bu cisimde hayat yok. Aynı nedenle Curiosity’nin organik moleküller bulmuş olması da Mars’ta hayat olabileceğini gösterebilir; ama yaşam olduğunu kanıtlamıyor.
Buna karşın Maven uydusunun Mars atmosferinde metan gazı bulmasıyla birlikte kızıl gezegende yaşama işaret eden dolaylı kanıtların sayısı da hızla artıyor. Öyle ki Mars’ta metanı tortul kayalarda bulunan ve ölü mikropların çürümüş hali olan kerogen molekülleri parçalanarak üretmiş olabilir.
Elbette metanı da inorganik süreçlerle üretmek mümkün. Bunun için metanojen Mars bakterilerine ihtiyacımız yok. Bu yüzden de görmek istediğimizi görme ve istatistiksel verileri taraflı yorumlama yanlışına düşmemek için analizlerimizde çok dikkatli olmalıyız.
İlgili yazı: Astronotlar Artık SpaceX Dragon 2 Kapsülüyle Uçacak
Bu da bizi Opportunity’ye getiriyor
Teknik adıyla altı tekerlekli güneş enerjili Mars Keşif Gezgini B, kardeşi Spirit gezginiyle birlikte 2004 yılında Mars’a indi. İki gezgin de özellikle Mars yüzeyinin haritasını çıkarmak ve yüzeysel maden tetkik arama yapmak için jeoloji aygıtlarıyla donatılmıştı.
Opportunity’nin en büyük keşfi Mars toprağında resimdeki hematitleri (Fe2O3) bulması oldu. Kantaşı olarak da bilinen hematitler suda çözünen demir mineralleri olarak tanımlanıyor. Bu da en azından eskiden Mars yüzeyinde sıvı su olduğunu gösteriyor.
Özetle Mars’ın ister buzullarla kaplı olsun ister denizlerle, 4 milyar yıl önce çok daha sıcak olduğunu ve küçük göller halinde olsa bile sıvı su içerdiğini biliyoruz. Ancak, Opportunity ve Spirit sondaları Mars’ta çalıştıktan 90 gün sonra kış uykusuna yattılar; çünkü Mars kum fırtınalarının başlamasıyla birlikte araçların pilini şarj eden güneş panelleri kumla kaplandı.
İlgili yazı: Immortus: 100 Km’de 0 Litre Yakan Güneş Enerjili Araba
Mars rüzgarı
Peki iki gezgin 2004 Mars kışında donup bozulmaktan nasıl kurtuldu? Elbette kum fırtınasına yol açan rüzgarlar sayesinde: Dünya’nın yüzde 1 kalınlığında da olsa Mars atmosferinde rüzgar esiyor. Bu da güneş panellerinin tozunu temizliyor. Sadece Spirit 2010 kışında ters açıda kuma saklanıp kaldığı için yeterli güneş alamadığından donup bozuldu. Opportunity ise bugüne dek kusursuz çalıştı.
Son demleri
2018 Haziranında Mars’ı kaplayan son kum fırtınası Opportunity gezginini tekrar kış uykusuna yatırdı. Ancak, fırtınanın kesilmeye başlamasına karşın 15 gündür kendisinden haber alamıyoruz ve 45 gün daha iletişim kuramazsak NASA Opportunity’nin bozulduğunu kabul edecek. Belki de şansımız yaver gidecek ve Opportunity soğuktan donmadan önce, rüzgarlar güneş panellerini tekrar temizleyecek.
İlgili yazı: Ay’da Bol Miktarda Su Buzu Bulundu
Sonsöz
Mars’ta hayat var mı? Henüz bunu gösteren bir kanıt yok. Peki Mars’ta su var mı? Son 4 milyar yılda Güneş yüzünden atmosferini kaybetmiş olmasına rağmen kesinlikle! Belki de en az Akdeniz kadar su var. Üstelik Dünya’da suyun olduğu her yerde hayat var.
Bu durumda Mars’ın aşırı toksik yeraltı suyunda bile Marslı bakteriler yaşıyor olabilir. Ancak, ona bakarsanız Güneş Sistemi’nde en az 5 buzlu uydu Dünya okyanusları kadar su içeriyor ve Ay’ın bile suyu çıkmış bulunuyor. Güneş Sistemi’nde yaşam varsa çember gittikçe daralıyor.
Milyar dolarlık araçları gönderirken Nasanın basit bir mikroskobu marsa göndermemesi hem mantıklı değil hem inandırıcı değil..
Mesele mikroskop gönderememek değil. Mesele Mars’a mikrop bulaştırmamak.
Derin uyku kapsülleri hakında ne düşünüyorsunuz? Böyle bir teknoloji ile yıldızlar arası yolculuk çok kolaylaşırdı.
Şu anda insanları henüz canlıyken dondurmak üzerine yapılan çalışmalar varmı ?
Merhaba Proxima. Yapay kış uykusu beyin travmalarını iyileştirmekte kullanılıyor. Bilim insanları Mars’a gitmek için insanları derin uykuya yatırmayı planlıyor. –> Mars’a Kış Uykusuna Yatarak Gideceğiz