Karanlık Enerjinin Şiddeti Artıyor Olabilir

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilirNASA evrenin genişlemesinden sorumlu olan karanlık enerjinin şiddetinin zamanla artmakta olduğunu ortaya çıkardı. Evrenin son 5 milyarda gittikçe daha hızlı genişlemesinin bir nedeni de karanlık enerjinin güçlenmesi olabilir. Karanlık enerji evreni yok edecek mi?

Uzay teleskopları

NASA Chandra X-ışını uzay teleskopu ve ESA XMM-Newton uzay teleskopunun yaptığı gözlemler, evrenin yüzde 68’ni oluşturan karanlık enerjinin şiddetinin artmakta olduğunu gösteriyor. Bu sonuçlar doğruysa fizikte devrim olacak:

1) Karanlık enerjinin güçlenmesini açıklamak için yeni fizik geliştirmek zorunda kalacağız. 2) Çinli araştırmacıların 2013’te ortaya koyduğu üzere, uzay boşluğu 22 milyar yıl içinde aşırı hızlı genişleyerek gergin kumaş gibi yırtılıp parçalanacak. Evren büyük yırtılma denilen dev bir enerji patlamasıyla yok olacak. Tersine kara delik halinde kendi üzerine çökmesi de mümkün! 😮

Peki fizik yasalarını gerçekten değiştirmemiz gerekiyor mu ve evren 22 milyar yılda yok olacak mı? Üç bölümlük yazı dizimizin ilk bölümünde evrenin genişleme oranını gösteren Hubble sabitinin zamanla değiştiğini gördük. Bu yazıda ise karanlık enerjiyi anlatıyoruz:

İlgili yazı: Sürpriz! Hubble sabiti zamanla değişiyor

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Evrenin üç olası akibeti: 1) Büyük yırtılma, 2) Sonsuza dek genişleme ve 3) Büyük ezilme. Hangisi doğru? Büyütmek için tıklayın.

 

Karanlık enerji nedir?

Karanlık enerji evrenin yüzde 68’ini oluşturuyor ve aynı zamanda uzayın son 5 milyar yılda gittikçe hızlanarak genişlemesinden sorumlu. Karanlık enerjinin ne olduğuna dair kesin fikrimiz yok, ancak bildiklerimizi Karanlık Enerji Evreni Nasıl Genişletiyor? ve Zamanın Akışı Yavaşlıyor mu? yazılarında anlattım.

Buna karşın evrenin büyük kısmını oluşturan bu bilinmeyen enerji alanı hakkında emin olduğumuz bir şey vardı: Karanlık enerjinin şiddeti birim uzaydaki şiddeti sabitti.

Bu durumda karanlık enerji, evrenin son 5 milyar yılda gittikçe hızlanarak genişlemesinden sorumlu; çünkü boşluktaki şiddeti sabit olmakla birlikte, bizzat uzay boşluğu genişlediği için karanlık enerjinin etkisi artıyor. Bu da bir kısırdöngü oluşturuyor:

Karanlık enerji evrenin genişlemesine yol açıyor, bu da galaksiler arasındaki uzay boşluğunu büyütüyor ve boşluk büyüdükçe karanlık enerjinin evrendeki toplam miktarı artıyor. Bu durum da evrenin gittikçe daha hızlı genişlemesine yol açıyor.

İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Büyütmek için tıklayın.

 

Peki galaksiler genişliyor mu?

Hayır. Karanlık enerji galaksilerin içindeki uzayın genişlemesine yol açmıyor; ama bunun nedeni ilk bakışta aklınıza gelebileceği gibi, maddeyi birbirine çeken yerçekiminin karanlık enerjiye baskın gelmesi değil:

Yerçekimi, 3,26 milyon ışık yılına kadar olan mesafelerde karanlık enerjiyi tümüyle siliyor ve bu yüzden uzay boşluğu galaksilerin içinde hiç genişlemiyor. Dolayısıyla karanlık enerjinin yıldızları birbirinden koparıp galaksileri parçalaması mümkün görünmüyor.

Aynı sebeple Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin arasındaki uzayı genişleterek Güneş Sistemi’ni parçalaması da mümkün değil; yani en azından bugüne kadar öyle olduğunu sanıyorduk. Karanlık enerjinin şiddetinin sabit olmasından hareketle, böyle bir tehlike olmadığını düşünüyorduk.

İlgili yazı: Islak Bilgisayarlar ile Yüzde 97 Enerji Tasarrufu

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Büyük yırtılma

Oysa NASA’nın Chandra X-ışını uzay teleskopu ile Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) XMM-Newton uzay teleskopunun sağladığı veriler, karanlık enerji şiddetinin artmakta olduğunu gösteriyor. Bu doğruysa karanlık enerji zamanla daha kısa mesafelerde etkili olmaya başlayacak.

Karanlık enerji şimdilik evrenin her 3,26 milyon ışık yılında saniyede yaklaşık 70 km hızla genişlemesine yol açıyor. Bu da Dünya’nın Güneş çevresinde ortalama dönme hızının 2,33 katı. Şimdi evrenin müthiş bir hızla genişlediğini düşünüyorsunuz değil mi?

Oysa mesafeler attıkça evren daha hızlı genişliyor ve yaklaşık 90 milyar ışık yılı çapında olan gözlemlenebilir evrenin kenarındaki galaksilerin Dünya’dan uzaklaşma hızı ışık hızını aşıyor. Zaten gözlemlenebilir evrenin sınırını da bu belirliyor:

Bizden ışıktan hızlı uzaklaşan galaksilerle asla iletişim kuramayız ve ne o galaksiler bizi etkileyebilir, ne de biz onları etkileyebiliriz. Işık hızı evrende nedenselliğin, yani neden-sonuç ilişkisinin hızıdır ve hiçbir şey ışıktan hızlı gidemez. Ancak, uzayın içindeki galaksilerle birlikte ışıktan hızlı şişmesine engel yok.

İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Dünya’dan bakınca Samanyolu.

 

Perspektif verelim

Klasik teoriye göre karanlık enerjinin şiddetinin sabit olması, evrenin sadece uzak mesafelerde genişlediği anlamına geliyor. Örneğin, bize en yakın büyük galaksi Andromeda ve sadece 2,2 milyon ışık yılı uzakta.

Karanlık enerjinin şiddeti sabitse evrendeki daha uzak galaksiler bir gün uzayın genişlemesiyle bizden tümüyle kopacak. Ancak, Andromeda bizimle çarpışacak ve 4 milyar yıl içinde yaşadığımız Samanyolu ile birleşerek yumurta şekilli dev bir galaksi oluşturacak. Peki diğer galaksilere ne olacak? Bizden kopacaklar ve…

İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Gökyüzü boşalacak

Bu noktada karanlık enerjinin evreni genişletmesiyle ilgili bir yanlış anlamayı da giderelim: Karanlık enerjinin 3,26 milyon ışık yılı mesafeden itibaren evrenin genişlemesini sağlaması, bugün bizden örneğin 4 milyon ışık yılı uzakta olan galaksilerin gelecekte göremeyeceğimiz kadar uzakta olacağı anlamına gelmiyor:

Evet, evren gittikçe genişleyecek ve galaksiler birbirinden uzaklaştığı için 20 milyar sonra bir gün gökyüzüne baktığımızda hiçbir galaksiyi göremeyeceğiz; ama bunun sebebi tam olarak evrenin genişlemesi değil, gökyüzünü boşaltan başka etmenler olacak.

Örneğin, galaksimizin içinde bulunduğu ve yaklaşık 20 büyük galaksi, belki de 100 cüce galaksiden oluşan Yerel Grup aslında Virgo süper kümesinin bir parçası. Öyle ki saniyede yaklaşık 400 km hızla Virgo’nun merkezine doğru ilerliyor.

Bu durumda Virgo süper kümesindeki galaksilerin birbiriyle çarpışıp birleşmesi ile karanlık enerjinin evrenin genişlemesine yo açması arasında bir yarış var.

İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Hubble uzayın derinliklerinde milyarlarca galaksi keşfetti.

 

Peki kim kazanacak?

3,26 milyon ışık yılı, yani 1 megaparsek mesafeden itibaren evrendeki galaksilerin birbirinden uzaklaşmaya başladığını söyledim. Bununla birlikte, Virgo galaksilerinin yerçekimi etkisiyle merkeze çökmesini önlemek için evrenin genişleme hızının yerçekiminden güçlü olması gerekiyor. Kısacası genişleme hızının saniyede 400 km’lik çökme hızını aşması lazım.

Sonuçta galaksilerin arasındaki uzaklık arttıkça bunlar birbirinden gittikçe daha hızlı uzaklaşıyor. Peki bu ne demek?

4 milyar yıl içinde Andromeda ve Samanyolu galaksileri birbiriyle çarpışacak, 20 milyar yıl içinde ise Virgo’da yer alan ve bize bugün 30 milyon yıl ışık yılı mesafede olan bütün galaksiler de birbiriyle çarpışıp dev bir süper galaksi oluşturacaklar.

Ancak, bugün bizden daha uzak olan galaksilerin bizden uzaklaşma hızı, Virgo galaksilerinin birbiri üzerine çökme hızı olan saniyede yaklaşık 400 km’yi aşacağı için bu uzak galaksiler, 20 milyar yıl içinde bizden göremeyeceğimiz kadar uzaklaşmış olacaklar. Sonuç olarak:

Karanlık enerjinin şiddeti

Gökyüzü tabii ki boşalacak. Ancak, sadece galaksiler göremeyeceğimiz kadar uzaklaşacağı için değil. Aynı zamanda yakın galaksiler de zamanla bizimle çarpışacağı için boşalacak. Yine de unutmayın: Bu senaryo sadece karanlık enerjinin şiddetinin sabit olması halinde geçerli; ama zamanla artıyorsa evren en erken 22 milyar yıl içinde büyük yırtılma ile parçalanarak yok olacak demektir. Bu nasıl olacak?

İlgili yazı: 5 Soruda Paralel Evrenler

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Yeni fizik ve hayalet enerji arayışında.

 

Hayalet enerji ile

NASA Chandra X-ışını uzay teleskopu ile ESA XMM-Newton uzay teleskopunun gözlemleri, karanlık enerjinin şiddetinin artmakta olduğuna işaret ediyor.

Önceki bölümde yazdığım gibi, Hubble sabiti evrenin genişleme oranını veriyor ve Hubble sabitinin zamanla değiştiğini ortaya çıkardık ki bu beklediğimiz bir şey. Ancak, karanlık enerjinin şiddetinin de zamanla artıyor olması hiç beklemediğimiz bir şey.

Chandra ve Newton teleskoplarına göre karanlık enerjinin şiddeti zamanla artıyor. Nitekim kozmolojide bunu öngören teoriler var. Karanlık enerjinin şiddeti zaman geçtikçe artıyorsa buna artık karanlık enerji değil, hayalet enerji diyoruz.

Hayalet enerjinin evrenin büyük yırtılma ile yok olmasına yol açacağını 2013 yılında Çinli bilim insanları ortaya koydu. Ancak, bu o zamanlar pek ciddiye alınmadı ki bunun da iki sebebi vardı: 1) Çinlilerin hayalet enerji teorisini güçlü bir şekilde destekleyen veriler yoktu.

2) ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ile Çin arasında bir üstünlük yarışı var. Batılı haber kaynakları kendi gözlemleri ile kanıtlayamadıkları teorileri baskılıyor. Bu teorileri kanıtladıkları zaman da kendi bilimsel kaynaklarını öne çıkarıyor ve en azından kamuoyuna karşı yeni gelişmeyi önce kendileri keşfetmiş gibi yapıyorlar. Batılı ve Çinli bilim insanları aralarında konuşuyor, ama haberler taraflı olabiliyor.

İlgili yazı: Biyonik Böbrek ile Diyaliz Derdine Son

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Politik bilim

Gerçekten de fizikte birçok keşfin önce kime ait olduğu konusu çok tartışmalıdır ve evrenin genişlemesini, dolayısıyla büyük patlama ile oluştuğu teorisini ortaya çıkaran Hubble Yasası ile Hubble sabiti de bundan nasibini almıştır:

Hubble yasası sadece Hubble’a ait değil. Georges Lemaître’nin de bu yasaya katkıları var. Oysa Belçikalı rahip ve astronomun katkıları hem rahip olduğu, hem de ABD kendi reklamını yaptığı için ancak 2014 yılında bilim camiasında takdir edildi.

Ya Çinlilerin katkıları?

Bunun için bilimsel araştırmalar nasıl yapılır konusuna kısaca değinelim: Bilimsel araştırmalar tek bir ulusa veya gruba ait değildir. Her ne kadar hayalet enerji kuramını ilk kez Çinliler kuvvetli bir şekilde vurgulamış olsa da bu teorinin birçok ulusun katkısıyla geliştirildiğini belirtmeliyiz. Ayrıca bu teori henüz kanıtlanmadı. Yalnızca Chandra ve Newton ilk bakışta bunu destekleyen veriler sağladı.

İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Kanıtın var mı?

Bilimsel araştırmaları ırkçı ve şovenist propagandadan ayırmanın tek yolu, bilimsel gelişmelere kimlerin katkıda bulunduğunu tarafsız şekilde ortaya koymaktır. Neyse ki bilimsel makaleleri kimlerin yazdığı belli ve bu makalelerin tarihi de belli.

Demek ki bilgi ve olguların yerini uydurma gerçeklerin aldığı bugünün gerçek sonrası propaganda dünyasında sadece bilimsel keşifler yapmak yeterli değil. Yurttaşlara öğrenmeyi öğretmek kadar, internetten buldukları bilgilerinin doğru olup olmadığını kontrol etmeyi de öğretmek gerekiyor.

Kısacası bilim insanlarına büyük sorumluluk düşüyor: Hem öğrenecekler, hem öğretecekler, hem de kimin ne yaptığı, ne keşfettiği ve ne bulduğunu öğretecekler. Çinlilerin hayalet enerji teorisine bu yüzden vurgu yaptım.

Peki Chandra ve Newton teleskopları karanlık enerjinin aslında hayalet enerji olabileceğini gösteren kanıtları nasıl keşfettiler?

İlgili yazı: Güneş Enerjisi Depolayan Termal Akaryakıt

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Süpernovalar ile

Bilim insanları 20 yıl önce süpernovalara, yani patlayan yıldızların ışığına baktılar: Özellikle Tip-Ia süpernovaların parlaklığını ölçtüler. Tip-Ia süpernovalar iki şekilde oluşuyor: 1) Birbiriyle çarpışarak nötron yıldızına dönüşen beyaz cüceler veya 2) Komşu yıldızdan gaz çalıp kütlesini artırarak kendi üzerine çöken ve böylece nötron yıldızına dönüşen beyaz cüceler.

Yıldızların rengiyle parlaklığı sıcaklığına bağlı olduğu için ve bu tür yıldız patlamalarının parlaklığını artmasıyla azalması oldukça kesin periyotlarla gerçekleştiği için bizler, Tip-Ia süpernovaların gerçek parlaklığını (mutlak kadir) yüzde 90 kesinlikle belirleyebiliyoruz.

Kısacası Tip-Ia süpernovaların parlaklığı ne olursa olsun Dünya’dan gerçek uzaklığını ölçebiliyoruz. Bu da bize evrenin bugün ve geçmişte ne kadar hızlı genişlediğini gösteriyor. Tip-Ia süpernovalar ve diğer uzaklık ölçüm teknikleri bize gözlemlenebilir evrenin büyüklüğünü veriyor.

Aslında fizikçiler evrenin büyüklüğünü birçok farklı tekniği bir arada kullanarak ölçüyorlar. Bunların bir kısmı kısa mesafeleri, bir kısmı ise uzak mesafeleri ölçmemizi sağlıyor. Ancak, evrenin genişleme hızını nasıl ölçtüğümüzü ayrı bir yazıda anlatacağım.

Şimdilik şunu bilelim

Evrenin genişlemesine ilişkin eski gözlemler, genişlemeye yol açan karanlık enerjinin şiddetinin bugün ve geçmişte sabit olduğunu, gelecekte de sabit olacağını gösteriyordu. Oysa evredeki uzak cisimlerin bizden uzaklaşma hızını ölçen yeni kuasar fotoğrafları ile evrenin genişleme hızını kısa mesafelerde ölçen Tip-Ia süpernova fotoğrafları arasında uyumsuzluk var!

İlgili yazı: Çin Füzyon Reaktörü EAST 100 Milyon Derece

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
NASA Chandra X-ışını uzay teleskopu.

 

İşte mesele bu

Bilim insanları NASA’nın Chandra X-ışını ve Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) XMM-Newton uzay teleskoplarının çektiği kuasar fotoğraflarına baktılar. X-ışını ve morötesi bandında çekilen fotoğrafları aldılar ve yer teleskopları ile 19 yıldır her sene tekrarlanmakta olan Sloan Dijital Gök Taraması’nın (SDSS) son sürümünde yer alıp da morötesi ışıkla çekilen kuasar fotoğraflarıyla karşılaştırdılar.

Böylece evrenin bugün ne kadar hızlı genişlediğini ve 9 milyar yıl öncesine kadar da ne hızda genişlemekte olduğunu çok daha kesin bir oranda ölçtüler. Bu da kozmolojide kriz yarattı; çünkü Tip-Ia süpernova verilerine göre, karanlık enerjinin şiddetinin uzayda ve zamanda sabit olması gerekiyordu.

Kuasar fotoğraflarına göre ise karanlık enerjinin şiddeti zamanla artıyordu. Aslında bunun nedeni karanlık enerjinin şiddetinin zamanda sabit olmasına karşın, uzayda değişmesi de olabilir; yani karanlık enerjinin birim uzaydaki şiddeti yakın mesafelerde sabit iken uzak mesafelerde artıyor olabilir. Ancak, bu modifikasyon teorisi de şimdilik konumuzun dışında ve kendi yazısını hak ediyor.

Biz şuna dikkat edelim: Tip-Ia süpernova fotoğrafları ile uzak kuasar fotoğrafları arasındaki çelişkiyi gidermenin en kolay yolu gözlemlerin yanlış olduğunu kabul etmek. İkinci kolay yolu ise karanlık enerjinin şiddetinin zamanla arttığını iddia etmek. Çinlilerin büyük yırtılma teorisi uyarınca, karanlık enerji aslında hayalet enerjidir demek.

İlgili yazı: Oumuamua Cismi Uzay Gemisi mi?

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) XMM-Newton X-ışını uzay teleskopu.

 

Peki kim haklı?

Karanlık enerji ve hayalet enerji ile devam etmeden önce, bilimsel araştırmaların nasıl yapıldığını göstermek için Chandra ve Newton teleskoplarının gözlemlerini incelemekte yarar var.

Öncelikle kuasarlar bugün bizden 1,5 milyar ile 12 milyar ışık yılı uzakta olan galaksilerin merkezinde yer alan aşırı aktif süper kütleli kara deliklerdir. Işık hızı saniyede yaklaşık 300 bin km ile sabit olduğu için evrende ne kadar uzağa bakarsak o kadar eskiyi görüyoruz.

Dolayısıyla bizden 12 milyar ışık yılı uzakta olan bir galaksiye baktığımız zaman da onun 12 milyar yıl önceki halini görüyoruz. 12 milyar yıl önce galaksiler yeni oluşuyor ve merkezindeki süper kütleli kara delikler de civardaki gazları daha yeni yutuyordu. İşte bu yüzden aşırı aktiftiler!

Bu kara delikler gazları yutamayacağı kadar hızlı çekiyor ve büyük kısmını kutuplarından uzaya, ışık hızının yüzde 90’ı ile giden gaz jetleri halinde püskürtüyordu. Bu gaz jetleri o kadar güçlüydü ki komşu galaksilere ulaşıp onları X-ışınları ve gama ışınlarıyla bombalıyordu.

İlgili yazı: Yaşadığımız Evren Nasıl Yok Olacak?

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Kuasarlar evrenin 1 milyar yıl yaşındayken öngörülenden çok farklı bir hızla genişlediğini ortaya çıkardı. Bu da karanlık enerji şiddetinin zamanla değiştiği ve gittikçe artmakta olduğu varsayımına yol açtı.

 

Karanlık enerjinin kuasarları

Astronomlar toplam 1598 kuasarı incelediler. Siz de Chandra uzay teleskopunun gözlemlediği en uzak iki kuasarı resimde görebilirsiniz. Sonuç olarak evrenin genişleme hızını 9 milyar yıl geçmişe kadar o kadar kesin ölçtüler ki genişleme hızını daha eski zamanlar için de güvenle ölçmeleri mümkün oldu.

Karanlık enerjinin şiddetinin zamanla değiştiğini gösteren verileri de bu fotoğraflara bakarak elde ettiler: Evren sadece 1 milyar yıl yaşında iken karanlık enerjinin şiddetinin farklı olduğunu ortaya çıkardılar.

İlgili yazı: Çin Ay’dan Helyum 3 Füzyon Yakıtı Getirecek

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Az dur: Önemli detay

Bu aşamada önemli bir detayı netleştirmemiz gerekiyor: Karanlık enerjinin şiddetinin geçmişte, genç evrende farklı olması ve dolayısıyla zamanla değişiyor olması ile karanlık enerjinin şiddetinin gittikçe artıyor olması iki farklı varsayım.

Şu ana dek karanlık enerjinin şiddetinin zamanla artmakta olduğu varsayımını ele aldık. Bu durumda karanlık enerji aslında hayalet enerji oluyor ve bu da evrenin 22 milyar yıl sonra büyük yırtılma ile yok olacağı anlamına geliyor.

Ancak, Chandra ve Newton uzay teleskoplarının gözlemleri bize karanlık enerjinin şiddetini vermiyor. Sadece evrenin geçmişte ve günümüzde farklı hızlarda genişlediğini gösteriyor. Üstelik bu fark o kadar büyük ki bunu 1) Büyük patlamanın etkisiyle karanlık enerji olmadan zaten genişlemesi gereken evrenin geçmişteki ve bugünkü genişleme oranı ile (Hubble sabiti) açıklayamıyoruz.

Geçen yazıda belirttiğim gibi Hubble sabitinin de zamanla değiştiğini ortaya çıkardık; ama bu keşif yeni gözlemleri açıklamaya yeterli değil. 2) Ayrıca bu farkı karanlık enerjinin şiddetinin evrenin doğumundan beri sabit olmasıyla da açıklayamıyoruz.

İlgili yazı: CERN için 8 Kat Güçlü Çarpıştırıcı Tasarlanıyor

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir 

Ya yanılıyorsak?

Elbette Newton ve Chandra teleskoplarının verilerinin yanlış olduğunu, fizik veya astrofiziğe dair bilmediğimiz bazı faktörlerin gözlemleri yanlış yorumlamamıza yol açtığını söyleyebiliriz. Bu durumda karanlık enerji şiddeti sabittir diyebiliriz.

Fikriniz buysa tebrikler! Amerika’yı yeniden keşfettiniz. 🙂 Nitekim eskiden de bilimsel verileri yanlış anladığımız için bize yeni fizik gerektiğini düşündüğümüz anlar oldu. Aslında bilim insanları evrenle ilgili yeni şeyler keşfetmek için yanılıyor olmayı isterler. Bu onları çok heyecanlandırır.

Öte yandan, bilinen gerçeklerin hemen çöpe atılmasını da istemezler. Sonuçta bir yanlışın peşinden giderken fiziğe zarar vermek büyük kayıp olur. Bu yüzden bilim insanları rahiplerden daha tutucu davranabilirler. Sıra dışı iddialar sıra dışı kanıtlar gerektirir diyerek mevcudu korumaya çalışırlar. Bu aslında bilimsel bir tekniktir. Dolayısıyla fizik yerine bilim insanların yanıldığını söylemek daha güvenli.

İlgili yazı: SpaceX Mars’a Terleyen Yıldız Gemisi ile Gidecek

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Temsili aktif süper kütleli kara delik ve kutuplarından uzaya püsküren gaz jetleri.

 

Peki ya haklıysak?

Karanlık enerji zamanla değişiyorsa bize yeni bir fizik gerekecek; çünkü bildiğimiz kadarıyla karanlık enerjinin şiddetinin artması veya azalması imkansız. Siz de yukarıdaki grafikte farklı uzay teleskoplarından gelen ve evrenin genişleme hızını gösteren verileri görebilirsiniz. Ben özellikle w değerine dikkatinizi çekmek istiyorum:

w = -1 olduğu zaman karanlık enerjinin şiddeti sabittir. -1’den farklı olursa zurnanın zırt dediği yere geliriz. Bu, bildiğimiz fiziğin sonu olabilir. Karanlık enerji değişiyorsa iki ana olasılık var:

  • w değeri -1’den küçükse (-0,9, -0,75 vb.) yerçekiminin etkisiyle evrenin genişleme hızı zamanla azalacak. Evren küçülecek ve kara delik halinde çökecek: Büyük ezilme
  • w değeri -1’den büyükse (-1,2, -1,5 vb.) karanlık enerjinin şiddeti artacak. Evren gittikçe daha hızlı genişleyecek. 22 milyar yıl sonra moleküller, atomlar ve protonların arasındaki uzay bile ışıktan hızlı şişecek. Karanlık enerji hayalet enerji olacak ve evren yeni bir büyük patlama ile yok olacak: Büyük yırtılma

İlgili yazı: Evren İçi Boş Bir Hologram mı?

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir
Zurnanın zırt dediği yer büyük patlama.

 

Evren nasıl oluştu?

Ne yazık ki Chandra ve Newton teleskopları bize sadece evrenin eskiden çok farklı bir hızda genişlediğini gösteriyor. Bu da karanlık enerjinin şiddetinin zamanla değiştiğini gösteriyor olabilir. Ancak, teleskoplar bize karanlık enerjinin geçmişteki değerini vermiyor.

Bu sebeple yukarıdaki olasılıkların hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz; ama karanlık enerjinin zamanla değiştiğini varsayarsak en kolay açıklama, karanlık enerjinin zamanla güçlenen hayalet enerji olduğunu kabul etmek gibi görünüyor.

Ancak, büyük yırtılmayı öngören hayalet enerjinin nasıl ve neden ortaya çıktığını bilmiyoruz; çünkü evrenin büyük patlama ile nasıl oluştuğunu tam olarak bilmiyoruz. Büyük patlamaya neyin yol açtığını, uzay-zamanın büyük patlama ile nasıl oluştuğunu, evrenin çok kısa bir süre için neden ışıktan çok hızlı genişlediğini bilmiyoruz (bkz. 3 Paradoksla Evren Boşluktan Nasıl Oluştu?)

İlgili yazı: Karanlık Sıvı Evreni Açıklayabilir mi?

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Yeni fizik gerekiyor mu?

Bütün bu cevapsız sorular bize zaten yeni bir fizik gerektiğini gösteriyor olabilir. Geçen yıl aramızdan ayrılan Stephen Hawking’in rüyasını gerçekleştirmeli ve bütün evreni tek denklemde açıklayan her şeyin teorisini geliştirmeliyiz.

Belki de karanlık enerjinin şiddetinin zamanla arttığını gösteren gözlemler, önümüzdeki yıllarda yapılacak detaylı testler doğru çıkacak. Belki de karanlık enerjinin gerçekten hayalet enerji olduğu anlaşılacak.

Gerçi fizikte çok sayıda hayalet enerji teorisi var. Hayalet enerji gerçek olsa bile, bu teorilerinin hangisinin gerçek olduğunu tespit etmek ayrı bir çalışma olacak. Ancak, karanlık enerjinin şiddetinin zamanla artıyor olması ve bunun da evrenin son 5 milyar yılda gittikçe hızlı genişlemesine yol açması yeni fiziği geliştirmemizi kolaylaştırabilir.

Tabii yeni gözlemler Chandra ve Newton uzay teleskopları verileri ile Sloan analizlerinin yanlış olduğunu da gösterebilir. O zaman da karanlık enerjinin şiddetinin gerçekten ezelden beri sabit olduğunu görerek başa döneriz.

İlgili yazı: İlk Kara Delikleri Karanlık Madde Oluşturdu

Karanlık-enerjinin-şiddeti-artıyor-olabilir

 

Bu da güzel haber

Her durumda bilim her zaman gerçeğin peşindedir. Hayalet enerji yoksa kimse üzülmesin. Karanlık enerjinin sabit olduğunu kanıtlamak da gerçeğe ulaşmak anlamına geliyor. Öyleyse bundan nasıl bir ders çıkarırız? Uydurma gerçeklere dayanan ve duygusal olan gerçek sonrası propaganda yerine, sadece bilimsel gerçeklere; yani olgulara itibar etmemiz gerektiğini öğreniriz.

Gerçeğin peşinde

Gerçeği kovalamak bir sanattır. Aynı zamanda bilimsel ve eleştirel düşüncenin kesin kurallarına uyan katı bir disiplindir. Nasıl ki bedenimizi sporla eğitiyoruz, sağlam vücutta da sağlam kafada bulunur. Bunun için de beynimizi bilimsel düşünce disiplini ile eğitmemiz gerekiyor ki düşünce özgürlüğüne ulaşalım. Düşüncelerimizi özgürce geliştirelim ve kendi fikirlerimizin sahibi olalım.

Ancak, karanlık enerjinin yanında bir de karanlık madde var. Nasıl ki karanlık enerji evrenin genişlemesinden sorumlu, karanlık madde de galaksileri bir arada tutan ek yerçekiminden sorumlu. Onun da ne olduğunu bilmiyoruz; ama bildiklerimizi Karanlık Madde Nerede Gizleniyor? ve İlk Kara Delikleri Karanlık Madde Oluşturdu yazılarında okuyabilirsiniz.

Pekii evrenin genişleme hızını nasıl ölçüyor ve karanlık enerjinin şiddetinin zamanla artıp artmadığını nasıl anlıyoruz? Onu da 3 bölümlük karanlık enerji yazı dizimizin son bölümü olan Standart Mumlar ile Evrenin Genişlemesini Ölçüyoruz yazısında görebilirsiniz. Hepinize iyi hafta sonları!

Evrenin genişlemesini nasıl ölçüyoruz?


1Cosmological constraints from the Hubble diagram of quasars at high redshifts

Yorumlar

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir