Hall İyon Roketleriyle Mars’a 60 Günde Gidin
|NASA Mars’a 60 günde gitmek için Hall X3 iyon roketleri geliştiriyor. Halka şekilli iyon motoru olan elektrikli Hall iticileri şimdilik 100 kilovat güçle çalışıyor. Ancak, bir rokette birden fazlası kullanılabiliyor ki toplam gücü 200 megavata eriştiğinde, bu tür roketler Mars’a 60 günde insan taşıyabilecekler. Peki yolculuğu kısaltarak insan hayatını koruyan Hall X3 motoru nasıl çalışıyor?
Hall iticileri ile Mars’a yolculuk
Öncelikle Mars’a gitmek kolay değil. Bugünkü kimyasal roketlerle Mars’a insan göndermek 6 ay sürecek ve dönüş de altı ay alacak. Öyle ki astronotlar gidiş-dönüş sırasında 1 Sievert kozmik radyasyona maruz kalacaklar ki bu da 20 yıllık bir nükleer reaktör işçisinin güvenlik limitine eşittir.
Manyetik alan ve ozon tabakası olmadığı için zararlı morötesi ışınlarla kozmik ışınlara maruz kalan Mars’ta 6 ay kalacaklarını saymıyorum bile! Elbette kızıl gezegende yeraltında veya binalarda saklanarak sadece gerekli anlarda yüzeye çıkabilirler. Ancak, astronotlar hafif olsun diye ince gövdeli üretilen roketlerle uzayda giderken, kesinlikle tehlikeli radyasyona maruz kalacaklar.
Bu durumda Mars’a yolculuk edecek olan astronotları korumanın en iyi yolu yolculuk süresini kısaltmaktır ve bunun için de SpaceX Falcon Heavy ile NASA’nın geliştirmekte olduğu yeni SLS roketinden çok daha hızlı giden uzay araçlarına ihtiyacımız var.
NASA’nın geliştirdiği halka şekilli iyon motorları olan ve şimdilik sadece 100 kilovat gücünde çalışan Hall X3 iticileri işte burada devreye giriyor; çünkü bu tür iyon roketleri, gelecekte 200 megavat güce erişirse astronotları 60 günde Mars’a götürebilirler. Peki Hall iticileri nasıl çalışıyor ve iyon motorlarıyla uzayda saatte 100 bin km hızla gitmek mümkün olacak mı?
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Hall iticileri ve kimyasal roketler
Yine de kimyasal roketleri küçümsemeyelim. Bunlar Dünya’dan kalkarken 25 tonluk yakıtı sadece 3 dakikada yakıp bitirse de çok güçlü roketler. Nitekim astronotları Ay’a götüren Saturn V roketi, alçak dünya yörüngesine (LEO) 122,5 ton ve Mars’a 48,5 ton yararlı yük taşıyacak kapasiteye sahipti. NASA’nın SLS roketinin Blok II sürümü ise LEO’ya 130 ton ve Mars’a 45 ton yararlı yük taşıyabilecek.
Bütün bu sayılar ne ifade ediyor hocam derseniz: Mars’a 7 kişilik ideal astronot timi göndermek istiyorsanız yararlı yük kapasiteniz minimum 30 ton olmalı. Oysa Elon Musk’ın SpaceX şirketinin geliştirdiği ve şu anda kullanılan en güçlü roket olan Falcon Heavy, LEO’ya sadece 63,8 ton ve Mars’a 16,8 ton yararlı yük fırlatabiliyor.
Bu da Mars’a Curiosity gibi robot gezginler ve uydular göndermek için yeterli; ama astronot göndermek için yetersiz kalıyor. Şimdi diyeceksiniz ki “Ama hocam, SpaceX terleyen uzay gemisi ile Mars’a bir seferde 100 kişi gönderecek. Bu roket de sıvılaştırılmış metan yakıp saatte 36 bin km hıza erişebilecek. Öyleyse Mars’a gitmek için NASA’nın Hall X3 iyon roketine ne gerek var?”
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Hall iticileri için güzel soru
Cevabı ise uzayda yatıyor: Mars ile Dünya, Güneş çevresinde dönen iki gezegen ve bazen yörüngelerinde iki karşı uçta bulunabiliyorlar. Kısacası aralarındaki uzaklık 54 milyon ila 404 milyon km arasında değişiyor ve ortalama 225 milyon km oluyor.
Üstelik uzaklık yıldan yıla değişiyor ki gelecek en yakın mesafe 6 Ekim 2020’de olacak. Oysa 54 milyon km’lik en kısa mesafeye son olarak 2003’te erişmiştik ve bir daha ancak 66 bin yıl sonra ulaşabileceğiz. Çoğu zaman da Mars’la Dünya arasındaki ortalama mesafe olan 225 milyon km’yi kat edeceğiz.
Özetle, yörüngeye fırlatıldıktan sonra yakıt ikmali yapan bir SpaceX Yıldız Gemisi, Mars’a 36 bin km/h hızla ortalama 8,6 ayda ve Mars en yakınken de 2,2 ayda gidebilir. Özel yörünge transferi yöntemiyle bu süreyi belki 60 güne çekebilir. Ancak, 6 aydan kısa sürede Mars’a ulaşmakta zorlanır. Yıldız Gemisi, Mars’a 100 ton yararlı yük taşıyabilecek olsa da bu süreler lojistik kapasiteyi sınırlar.
Ayrıca büyük uzay gemileri Mars’a sık gidemez ve ayda bir gitse bile bunun maliyeti yüksek olur. Oysa Mars’a birkaç günlük aralıklarla, sanki bir tür uzay treninin vagonlarıymış gibi art arda yük roketleri gönderirsek kızıl gezegene erzak ve yedek parça ulaştırmak daha kolay olacaktır. Kısacası Mars’a yerleşmek için lojistik kapasitemizi artırmak zorundayız (Bkz. Solar Express Mars treni).
Bize Hall iticileri gerek
NASA işte bu yüzden Hall iticilerini geliştiriyor. Hem Mars için gelecekteki ihtiyacımızı karşılamak, hem de Güneş Sistemi’ndeki diğer uydularla gezegenlere ulaşmak üzere; mümkün olan en hızlı ve en büyük kargo kapasiteli roket motorlarını tasarlamak istiyor. NASA’nın yeni X3 model iyon motoru olan Hall iticileri, bu ihtiyacı karşılayarak insanlığın uzayı keşfetmesini kolaylaştıracak gibi görünüyor.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Peki Hall iticileri nasıl çalışıyor?
Bunu anlamak için bize zihniyet değişikliği gerek. Hem nükleer savaş filmleri, hem de NASA’nın uzay yolculukları nedeniyle uzaya gitmek derken, arkasından alevler fışkırtan dev kimyasal roketler hayal ediyoruz. Bu da gayet makul; çünkü nükleer roketler hariç hiçbir roket, yerçekimi ile atmosferik sürtünmeyi yenip Dünya yörüngesine ağır yük taşıyamaz ki buna Hall iticileri de dahildir.
Ancak, nükleer roketleri de radyoaktif kirlilik nedeniyle atmosferde kullanamayız. Bu durumda geriye dev havai fişeklere benzeyen kimyasal roketler kalıyor. Oysa Mars’a gitmek için çok yük taşımak lazım; ama kimyasal roketler yakıtını 3 dakikada bitiriyor. Öyle ki yükü arttıkça taşıması gereken yakıt miktarı artıyor ve bu da roketi ağırlaştırarak yerden kalkması için daha çok yakıt VE yük gerektiriyor.
İşte bu kısır döngüyü kırmanın en iyi yolu, Dünya yörüngesine ulaşmak için güçlü kimyasal roketler kullanmak; ancak, uzayda giderken Hall iticileri, nükleer termal roketler ve VASIMR gibi diğer iyon motorlarından yararlanmaktır. Biz de bu yazıda NASA’nnı X3 Hall iticilerine odaklanıyoruz. Hall iticileri insanları Mars’a götürmek için yakıt tasarrufu sağlayan en hafif motorlardır.
İlgili yazı: Elektrikli Araçlar Küresel Isınmayı Önler mi?
Üstelik Hall iticileri yeni değil
Sovyetler Birliği ta 1960’larda Hall iticilerine odaklanmıştı. Bunlardan ilki olan SPT’yi Rus A. I. Morozov geliştirdi ve 1971’de, Meteor uzay aracına manevra iticileri olarak yerleştirdi. Ruslar o günden beri, uyduların Dünya yörüngesinde kalması için Hall iticilerini manevra motoru olarak kullanıyor. Yoksa küçük uyduların manevra için çok yakıt taşıması gerekecek ve bu da fırlatma ağırlığını artıracak.
Siz de bunu aklınızda tutun ve hemen NASA’ya odaklanın: NASA uydularda manevra iticileri olarak diğer iyon motorlarını kullanıyor. Ancak, Hall’ı manevra motoru olmaktan çıkarıp robot sondalar, yük gemileri ve insanlı uzay gemilerini itecek motorlar olarak yeniden tasarlamak istiyor. Özünde bir iyon motoru olan Hall X3 iticisi işte bu zihniyetle geliştirilmiş bulunuyor. Nasıl çalıştığına gelince:
İyon motorları iyonize sıcak gazları roket egzozu gibi püskürterek uzay araçlarını iter. Gazları havai fişek alevi gibi dışarı püskürtmek için de manyetik alanlardan yararlanır. Hall iticilerinin temel tasarımı budur. Ancak, klasik iyon motorlarından önemli farkları da bulunuyor:
Bunlar tam açılımıyla elektrikli itiş sağlayan Hall etkisi iticileridir. Garip bir ışıkla mavi mavi parlayan koca bir göze benzeyen bu halka şekilli iticiler, gerçekten de insanlı uzay keşfinin geleceği olabilir. Neden derseniz iyon motorları teorik değil: NASA 50 yıldır bilinen bir teknolojiyi uzay yolculuklarında kullanmak istiyor. Bu da projenin daha gerçekçi bir gelecek vaat etmesini sağlıyor.
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
İtici gazı iyonize ediyor
Bu tür iyon motorları itici kütle olacak gazı yanma odasında iyonize ediyor; yani gazı ısıtıp elektronları atomlardan koparıyor. Bu da atomların pozitif yük ve serbest elektronların da negatif elektrik yükü kazanmasına neden oluyor. Ardından iyon motorları, manyetik alanlar veya elektrik alanları yardımıyla gazı dışarı püskürtüp itiş sağlıyor.
Ancak, Hall iticilerinin önemli bir farkı var: Bunlar roket çanı veya sinek teline benzeyen ızgaralı püskürtme sistemleri yerine, halka şekilli itici gaz hızlandırma ve püskürtme sistemleri kullanıyor. Bunların ortasında dairesel bir disk ve bu diski saran en az bir halka yer alıyor (Motorun büyüklüğü ve gücüne göre, elektrikli ocak platesinde olduğu gibi iç içe geçen birden fazla halka da bulunabilir).
Halkaların arasında ise manyetik sargılar (bobinler) yer alıyor. İşte bu halkalarla iyonize gazı uzaya püskürterek iyon roketine itiş gücü sağlayacak olan manyetik alanı üretiyoruz (Sonuçta bir metali manyetik alanda döndürürseniz elektrik alanı ve elektrik alanında döndürürseniz manyetik alan üretirsiniz ki Dünya’nın manyetik alanını da oluşturan bu etkiye dinamo efekti diyoruz).
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Hall elektrik alanıyla çalışıyor
Bu mekanizmanın çalışması için halkalarla diskin hemen arkasına elektrik yüklü metalik ve dairesel bir plaka yerleştirerek elektrik alanı üretiyoruz (buna anot tarafı diyelim). Ayrıca Hall iticilerine göz şeklini veren halkalı düzeneğin dışına bir yere de katot parçasını takıyoruz. Katottan tıpkı eski tüplü TV ekranları gibi elektronlar ateşlemeye başlıyoruz. Bunlar halkaların içine giriyor.
Sonra macera başlıyor: İticiyi ateşlediğiniz zaman katottan mermi gibi gelen elektronlar halkaların arasını dolduruyor. Bu elektronlar, elektrik alanıyla yaratılan dairesel manyetik alana kapılarak halkaların arasında tilt oyun makinesi topları gibi vızır vızır dönüyor. Ardından Hall iticisinin içine ksenon gibi bir asal gaz dolduruyoruz (NASA’nın X3 modelinde ksenon gazı kullanılıyor).
Halkalarda dönen elektronlar nötr ksenon atomlarına çarparak dış elektronlarını söküp koparıyor. Böylece elektronları gazı iyonize etmek için kullanmış oluyorsunuz (yani klasik iyon motorlarında olduğu gibi, gazı doğrusal elektrik akımlarıyla veya VASIMR plazma roketinde olduğu gibi ses dalgalarıyla ısıtarak iyonize etmiyorsunuz).
Bu da Hall iticilerinin az elektrik tüketerek ksenon gazını iyonize etmesini sağlıyor. İticinin içindeki manyetik alan da ksenon iyonlarını yüksek hızla motorun dışına atarak uzay gemisini itiyor. Dikkat edin! Elektronların gazı iyonize etmesi için manyetik alan kullanıyorsunuz; ama gazı püskürtüp roketi itmek için elektrik alanı kullanıyorsunuz. İşte bu yüzden bunlara elektrikli iyon motoru diyoruz.
Hall çalışma prensibi
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Hall neden halka şekilli?
Az elektrik tüketerek en az itici yakıtla, en hızlı ve hafif şekilde, en çok yükü taşıması için halka şekilli… Kısacası bu modüler iyon motoru dünyanın en verimli roketi olması için tasarlandı. Zaten bir tür elektrikli motor olarak elektrik tasarrufu yapması gerekiyor. Neden derseniz Hall iticilerinin henüz değinmediğim iki özelliğine geçelim:
1) Halka şekilli motorları tıpkı Lego gibi birleştirerek birden fazla itici kullanabilirsiniz. Bu da tek bir iyon motoru güçlü olmasa da dört ünitenin, tek motordan yüzde 50 daha güçlü olması anlamına geliyor. Ancak, motorların enerji verimliliğini artırmak da gerek; çünkü her birim elektrik harcıyor: Nasıl ki 1000 beygirlik bir yarış otomobilini 1500 at koşulmuş posta arabasıyla geçemezsiniz, çok hızlı bir roket için de bugün her biri 100 kilovatlık olan bin adet Hall iticisini yan yana kullanamazsınız.
2) Bu motorun çalışması için gereken elektriği güçlü ve verimli bir kaynak üretmeli ki bunu metan veya hidrojen yakarak karşılayamazsınız. Amaç ağır kimyasal roketlerden uzaklaşmak değil mi? Bu durumda iyon motoruna gereken elektriği dizel jeneratörle üretmenin manası yoktur.
Öyleyse bize iki seçenek kalıyor: Güneş panelleri ve nükleer güç reaktörü. Biz de iyon motorları için hangi güç kaynağını kullanacağımızı görelim.
İlgili yazı: Dünyada 12 Metrelik Eksen Kayması Oluştu
Hall iticileri için güneş enerjisi
Bugün ABD’nin yıllık askeri bütçesi 686 milyar dolarken, güneş panellerinin verimliliğini artırmaya yönelik yılda 1 milyar dolar bile harcamadığı dünyamızda güneş enerjisinin gelişmesini istiyorsak uzaya bakacağız: İnsanlar nükleer roket ve jeneratörleri sevmediği için NASA, Güneş’ten uzak gezegenlerde bile güneş panelleriyle elektrik üreten uzay sondaları geliştirmek istiyor (örneğin Juno).
Bu açıdan Mars, Güneş’e yakın sayılacak bir gezegen; ama aynı zamanda Güneş’in gökyüzünde Dünya göğünden küçük olarak sadece 5 kuruşluk para boyunda gözüktüğü soluk ve soğuk bir gezegen. Buna astronotların Mars’ta elektriğe gerek duyacak olmasını da eklersek NASA’nın daha verimli güneş panellerini geliştirmek için çok çalışmak zorunda olduğunu görüyoruz.
Bunu yapsak iyi olur: Sonuçta biz 30 yılda bir Hubble uzay teleskopunu zor yaptık ve buna rağmen onunla evrende neler neler keşfettik… Oysa Amerika’nın, Dünya’yı gözetleyen ve her biri Hubble boyunda olan tam 18 adet KH-11 casus uydusu var! Kısacası pahalı ve gelişmiş ticari teknolojileri ancak uzay araştırmaları finanse edebilir. Öyleyse Mars gelecekte inovasyonun ana motoru olacaktır.
İlgili yazı: Uzay Yolcuları Filmi Ne Kadar Gerçekçi?
Toparlayacak olursak
NASA’nın halka şekilli iyon motoru olan X3 model Hall iticileri için gereken elektriği, uzay gemisine yerleştirilecek güneş panelleri üretecek. Oysa panel verimliliğini ne kadar artırırsak artıralım, Jüpiter’den uzak gezegenlerde güneş enerjisiyle elektrik üretmemiz mümkün değil. Ayrıca Plüton’a giden Yeni Ufuklar sondası veya Dünya’dan en uzak olan uzay aracı Voyager’da olduğu gibi radyotermal elektrik jeneratörleri kullanmamız da mümkün değil (bunlara atom pilleri diyoruz).
Bunun nedeni, Hall iticileri ve diğer iyon motorlarının, güneş enerjisi yoksa ancak gerçek bir nükleer reaktörün üretebileceği kadar çok elektriğe ihtiyaç duyacak olmasıdır. Dikkat edelim: Bugünkü küçük iyon motorları veya manevra iticilerinin buna ihtiyacı olmayacak. Ancak, Satürn ve ötesine uçan bütün uzay araçlarıyla Mars’a gidecek insanlı gemilerin ihtiyacı olacak.
Gerçi insanlık en az 2050’ye dek SpaceX’in metan yakan kimyasal roketleri ile Mars’a gidecekmiş gibi görünüyor. Oysa uzaya yayılmak için nükleer güç jeneratörleri kullanan iyon motorları kullanmamız gerekiyor. Öyleyse bir uzay gemisinin hızını ve yük kapasitesini artırmak için nükleer enerjiyi, iyon motorlarını ve kalkışla inişte de kimyasal roketleri kullanmamız gerekecek; yani hibrit araçları…
İlgili yazı: Füzyon Roketi için Helyum 3 Zaman Kristalleri
Hall motorlarının geleceği
Gerçekten de en çok yükü en uzağa hızla taşımak için elimizdeki yegane teknoloji nükleer termal roketlerdir. Ancak, uzaya plütonyum ve uranyum taşıyan roketler fırlatmak hem kaza riski yüzünden zor, hem de Rusya’yı nükleer silahlanma riskiyle korkutacağı için zor.
Bu nedenle Güneş Sistemi’ni ancak 2050’den sonra nükleer roketlerle keşfedeceğiz. O zaman da sadece en uzak gezegenlere nükleer roketlerle gideceğiz. Kaza riski yüzünden bu roketleri uzay sondaları ve küçük gemilerde kullanmaktan kaçınacağız.
NASA’nın Hall iticileri varken küçük araçlar için nükleer roket kullanmaya da gerek kalmayacak. Bunun için kamyon, TIR ve pickupları birlikte düşünebilirsiniz. Bizim sadece büyük uzay gemilerine değil, küçük ve kullanışlı araçlara da ihtiyacımız olacak. Hall iticileri en çok bunlarda kullanılacak.
Buradaki sıkıntı, Hall iticilerinin özgül itkisinin (ağırlık/itiş gücü oranının) kimyasal roketlerden çok düşük olmasıdır; yani bunların hızlanması için motorun aylarca çalışması gerekiyor. Sorun yok: İyon motorları aylarca bozulmadan tam gaz çalışabilir. Ancak, özgül itkisi düşük olduğu için Mars’a ağır yük taşıyamaz ve şimdilik en hafif yükleri bile normal roketlerden daha hızlı taşıyamaz.
Bu sorunu aşmak için
Bugünkü 100 kilovatlık motorlardan daha güçlü iyon sürücüleri geliştirmeliyiz. Örneğin, Hall’ın rakibi olabilecek VASIMR plazma roketleri şimdiden 200 kilovata ulaştı; ama kabul edelim: Mars’a 7 astronotluk ideal keşif ekibini sadece 3 ayda göndermek için bizim 30 tonluk bir aracı Dünya’nın yörünge hızında, yani saniyede 30 km ile hızlandıran bir iticiye gereksinimimiz var. Bu da 200 kilovat değil, toplam 200 megavat güç ister; yani günümüz iticilerinden 20 bin kat güçlü olmalı.
İlgili yazı: Dyson Sürüsü ile Uzaydan Güneş Enerjisi
Yapabilir miyiz?
İnsanlık bugüne dek asla tek bir teknoloji kullanmadı. Hem yaratıcılık, hem rekabet, hem de esneklik açısından seçeneklerimiz olacak. Bu açıdan VASIMR plazma roketlerini, nükleer roketleri; hatta gelecekte oyunun kurallarını kökten değiştirecek olan helyum 3 nükleer füzyon roketlerini, Hall iticilerini, kimyasal roketleri ve diğer iyon iticilerini yeriyle zamanına göre birlikte kullanacağız.
Öte yandan, Hall iticileri modülerdir ve bunlardan en az 8 tanesini iki motor takımı halinde uzay araçlarına takabiliriz. Bu da bir gemide ölçeklenebilirlik sınırına takılmadan 16 iyon motoru kullanabileceğimiz anlamına geliyor; yani 200 megavatlık bir Hall iticisine gerek yok. 12,5 megavatlık bir iyon motoru yeterli. Oysa bu bile mevcudun 120 katı güçlü motorlar geliştirmek demek.
NASA’nın X3 model halka şekilli Hall iticileri modüler olduğu için bunları en ucuz ve verimli şekilde ölçekleyebiliriz. Şimdilik Hall’ın VASIMR karşısındaki tek üstünlüğü budur. Oysa daha bugünden Hall’dan iki kat güçlü olan VASIMR roketi, küçük motorlar arasında da çok rekabetçi olabilir. Ne de olsa Hall’ın tersine, çalışma hızı ayarlanabiliyor. Büyük araçlarda ise bize nükleer roketler gerekir.
Bu da Hall’ı eskisi gibi manevra iticisi olarak kalmaya mahkum edebilir. Bakalım kim kazanacak? Hall mı, VASIMR mi? Bunun yanıtı hangi motorun daha büyük ve güçlü olarak üretileceğine bağlı; ama hiç belli olmaz… Belki de benzinli ve dizel araçlar gibi Hall ve VASIMR de uzun süre birlikte var olabilir.
İlgili yazı: Mini Füzyon Roketi ile 3 Ayda Mars’a Erişin
Öyleyse sayılar konuşsun
Hall iticilerinin egzoz hızı saniyede 10 ile 80 km’ye erişiyor (1000-3000 s özgül itki). Bu da 100 kilovatlık motorda 5,4 N kuvvet ile saniyede 15−30 km’lik itiş gücü sağlamak demek. Ancak, X3 model yeni iticiler 80 cm boy, 230 kg ağırlık ve 200 kilovat güçle çalışmak üzere tasarlandı. Her ne kadar 200 kilovatlık güç henüz test edilmemiş olsa da Ekim ayında ilk denemenin yapılmasını bekliyoruz.
Hall iticilerini Michigan Üniversitesi, NASA ve ABD Hava Kuvvetleri geliştiriyor. Bugünkü güneş paneli teknolojisiyle 300 kilovata kadar güç üretimi mümkün görünüyor. Ancak, Mars’a 6 ay gibi uzun bir sürede insan gönderebilmek için bile en az 800 kilovat güce erişmek gerekiyor. 200 megavatla Mars’a 60 günde insan göndermek ise şimdilik hayal…
Peki Hall iticileri başka hangi alanlarda kullanılabilir derseniz: ABD hava kuvvetleri bunları yeni planör roketler ve uzay silahları geliştirmekte kullanılabilir. Hall iticileri uzay asansörü ve uzay gökdelenlerini dik tutmaya yarayabilir ve asteroit madenciliği için robot uzay gemilerini de çalıştırabilir.
Peki Hall’ın rakibi VASIMR manyetoplazma motoru nasıl çalışıyor? Bu yazıyı hemen okuyabilir ve Mars’a astronot götürecek Terleyen Yıldız Gemisi’ne bakabilirsiniz. Yakın yıldızlara insan taşıyacak olan Lazer Füzyon Roketi Daedalus’u da şimdi görerek kara delik motorlu uzay gemsiyle çıtayı iyice yükseltebilirsiniz. Muhteşem bir hafta sonu dilerim.
Hall iticileri ateşleniyor
1Comparison of Four Space Propulsion Methods for Reducing Transfer Times of MannedMars Mission (pdf)
2Development of a Long-Life 50-kW Class Nested Hall Thruster
Kozan hocam yazı için öncelikle teşekkürler. Yazıdan tam anlamıyla bağımsız olmasada yine de bağımsız sayılabilecek bir soru sormak istiyorum. Hocam gelecekte(İnsanlık olarak kendimizi küresel ısınma,yapay zeka, nükleer savaşlarla yok etmezsek) acaba uzay gemilerinde yerçekimi teknolojisi nasıl olacak? Uzay yolcuları filminde olan ve bu yazıda belirttiğin döner halkalarla mı üreteceğiz? Yoksa başka bir yolu var mı? Mesela expanse ve star trek dizilerinde döner halkalar vasıtasıyla bu tip bir yapay yerçekimi üreten bir mekanizma yok. Acaba expanse ve star trek dizilerinde olduğu türden bir yapay yerçekimi üretebilir miyiz? En azından şimdilik bu teorik açıdan bile olsa mümkün mü?