Dünyada 12 Metrelik Eksen Kayması Oluştu
|İnsanlar küresel ısınma nedeniyle son 120 yılda Dünya’nın eksenini 12 metre kaydırdı: NASA, eriyen buzulların karalar üstündeki yükü hafifleterek yerkabuğunun dengesini bozduğunu buldu. Eksen kayması, Dünya’nın daha çok yalpalamasına yol açıyor. Bu da iklim değişikliğinin şiddetini artırıyor ve Yunanistan’ı vuran tropik fırtına gibi afetlerin daha sık görülmesine neden olma riski taşıyor.
Dünyanın şakulü kaydı
İnsan uygarlığının kullandığı petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların atmosfere saldığı sera gazlarından kaynaklanan küresel ısınma, kutup buzlarının erimesine yol açarak Dünya gezegeninin eksenini 120 yılda 12 metre kaydırdı. Eksen kaymasını NASA’nın Jet İtki Laboratuarı (JPL) ortaya çıkardı.
Dünya’da eksen kayması görülmesinin iki ana sebebi var: 1) Kutup ve dağ buzullarının erimesiyle karaların üstüne binen yükün azalması, 2) Küresel ısınma ile aşırı sulama neticesinde yeraltı su kaynaklarının kurumasıyla birlikte yerkabuğunun büzülmesi.
Her ikisi de en az 4,3 milyar yıldır 23,4 derecelik eksen eğikliğiyle kendi çevresinde dönen Dünya’nın yalpalamasını artırıyor. Bu da küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık ve sel gibi doğal afetlerin, örneğin Yunanistan’ı vuran tropik fırtına gibi felaketlerin sıklığını artırma riski taşıyor.
Jet İtki Laboratuarı’ndan Dünya Sistemleri Araştırmacısı Surendra Adhikari ve Erik Ivins, eksen kayması olayını 2016 yılında 120 yılda 12 metre olarak belirlediler. Son araştırmalar ise Dünya’nın ekseninin 20 yy’da yılda ortalama 10,5 cm ve 2000’den beri de yılda 17 cm kaydığını gösteriyor.1
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Nasıl ve ne ölçüde kayıyor?
Eksen kaymasının en büyük nedeni kutup buzlarının erimesi nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi (İstanbul’da deniz 6 metre yükselecek yazısında belirttiğim gibi, deniz seviyesindeki yükselme daha çok ısınan suyun genleşmesi ve havadan daha çok karbondioksit emerek kabarmasından kaynaklanıyor). Buzulların erimesi eksen kaymasının üçte birine neden oluyor.
Eksen kayması olayının yüzde 30 ile ikinci nedeni, buzullar eriyince hafifleyen karaların manto tabakasının üzerinde yüzerek yükselmesi ve yerkabuğunun dengesini bozması. Buzulların erimesi küresel ısınmaya bağlı olduğu için bu etkiyi de insanların tetiklediğini söyleyebiliriz.
Geri kalan üçte birlik eksen kaymasına ise Dünya’nın sıcak çekirdeğiyle etkileşime giren taşınım hareketlerine yol açan manto tabakasının yeraltında kabarması sebep oluyor.
Deprem riskini artırıyor
Kıtaların kaymasına neden olan taşınım hareketleri elbette doğal süreçler. Ancak, kıtaların hafiflemesi yeraltında daha fazla taşınım hareketine yol açıyor. Dahası kıtaların buzulların erimesiyle esnemesi, yerkabuğunun çatlamasını kolaylaştırarak deprem riskini artırıyor. Her ne kadar depremlerin ana nedeni kıtaların kayması olsa da bu risk var.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Dünya neden yalpalıyor?
Sonuçta Dünya kendi çevresinde dönüyor ve dönerken topaç gibi yalpalıyor. Bu yalpalama ortalama 100 bin yıllık sürelerde 25 bin yıl süren dev mevsimlere yol açıyor. Biz de uzun kışları buzul çağı olarak adlandırıyoruz.
Dünya son buzul çağından 10 bin yıl önce çıktı. Ancak, Sahra’nın 4000 yıl önce çölleşmesi gibi yan etkiler yakın zamanlara kadar görüldü. Şimdi ise eksen kayması ile Dünya’nın daha fazla yalpalamasına yol açıyoruz.
Elbette Roland Emmerich’in yönettiği 2012 filminde olduğu gibi Dünyamız yörüngesinde yan yatmayacak veya ters dönmeyecek. Aslında bunu yapmak için gereken enerji gezegeni yok eder ki bu daha önce oldu. O yüzden insanların bilgisizliğinden yararlanarak gişe hasılatı peşinde olan Hollywood filmlerine aldırmamak lazım.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Yine de tehlike büyük
Dünya’da buzul çağları ve aşırı sıcakların 100 bin yıllık döngüler halinde, yani insan ömrüne göre oldukça uzun aralıklarla gerçekleşmesini uydumuz Ay’a borçluyuz. Eski dünyanın yok olmasıyla oluşan dev uydumuz, uzayda yerçekimi çapası olarak davranarak Dünya’nın aşırı yalpalamasını önlüyor.
Ancak bugüne dek gerçekleşen 12 metrelik eksen kayması ile biz yalpalamayı her yıl artırıyoruz. 20. yy’da yalpalama genliği yılda 10,5 cm idi. Oysa artık Dünya her yıl 17 cm ileri geri yalpalıyor. Bu da karaların en yoğun olduğu kuzey yarımkürenin kışın daha az ve yazın daha çok ışık alması demek.
Bunun orta ve uzun vadede doğal afetlerin yaşanma sıklığını az da olsa artırması bekleniyor. Kısacası Dünya’nın yalpalamasını artırarak küresel ısınma nedeniyle zaten enerjisi artan atmosferde daha şiddetli fırtınalar görülmesine sebep olabiliriz.
Sonuçta Dünya’nın yalpalaması gezegenin kütlesinin yerkabuğunda ve yeraltındaki dağılımına bağlı: Dünya’nın katı kabuğu, kabuğun altında erimiş magma cepleri, macun kıvamında manto tabakası, sıvı dış ve katı iç çekirdeği var.
Kütlesel denge
Bunların yoğunluğuyla kütlesi farklı oluyor ve biz de yüzeyde buzulların erimesine neden olarak kütle dağılımını kısmen değiştiriyoruz. Buna Dünya’nın kusursuz bir küre olmadığını, örneğin kutuplarda az basık ve ekvatorda az şişkin olduğunu eklediğimizde sorunun kaynağı anlaşılıyor: Dünya topaç gibi hassas bir denge dönüyor. Oysa eksen kayması ile bu denge bozulursa aşırı sallanmaya başlayacak.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Yalpalama her yıl birkaç cm kayıyor
1990’lardan bu yana yapılan gözlemlerde Dünya’nın ekseninin her yıl birkaç mm kaydığını görüyoruz. Siz de 120 yıldaki toplam 12 metrelik eksen kaymasına bakarak bu küçük etkinin, doğal afetlere yol açmak açısından nasıl bardağı taşıran son damla olacağını merak ediyorsanız şuna dikkat etmelisiniz:
Dünya’daki buzullar son buzul çağının sona ermeye başlamasıyla birlikte 16 bin yıldır eriyor ve küçülüyor. Bu da İskandinav yarımadasının yükselmesi gibi izostatik denge değişikliklerine sebep oluyor.
İşte biz insanlar küresel ısınma ile son kalan buzulların erimesini hızlandırarak bu dev etkinin kontrolden çıkmasını sağlayabilecek olan küçük bir değişikliği tetikliyoruz. Küçük derken, Dünya’ya göre çok küçük bir etki. Kesinlikle kutsal kitaplardaki Tufan’a yol açmayacak kadar önemsiz bir etki.
İlgili yazı: Konutlar İçin Ucuz Güneş Enerjisi Rehberi
Felaketin boyutları
O yüzden bu haberi felaket tellallığı olarak görmek yerine, aklımızı başımıza alarak küresel ısınmayı azaltan güneş enerjisi gibi yenilenebilir temiz enerji kaynaklarına geçsek çok iyi olur. Sonuçta eksen kayması nedeniyle Akdeniz’de fazladan bir tropik fırtına daha görülürse bunun yalpalama artışından kaynaklandığını asla kanıtlayamayız. Ancak evini su basan insanlar bu detaya aldırmayacaktır!
Acı gerçek: Atlantik kasırgaları
Nitekim arkadaşlarımız eski National Geographic arşivlerini tararlarsa bu derginin, 1985 yılından itibaren Florida’da görülen kasırga sıklığının arttığına dair makaleler yayınlamakta olduğunu görecekler.
NG 33 yıl önce, küresel ısınma nedeniyle Atlantik Okyanus’undan geçen kasırgaların her 2-3 yılda Florida kıyılarını vurmaya başladığından yakınıyordu. Şimdi kasırgalar Dünya’daki küresel ısınmanın ana kaynağı olan ABD’yi yılda 2-3 kez vuruyor ve kasırga şiddeti gittikçe artırıyor. İşte eksen kayması bu riskleri Dünya için meltem, bizim için ise tropik fırtına ve ürün kıran dolu hızında güçlendiriyor.
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Grönland’a bakalım
Bilim insanları Grönland’ı kaplayan buzulların erimesi halinde deniz seviyesinin 6 metre yükseleceğini tespit ettiler. Bugünkü buzlu Grönland’ın 1000 yıllık Viking kayıtlarında oldukça yeşil bir yer olarak geçtiğine, isminin de Yeşil Ülke anlamına geldiğine dikkat edersek İstanbul’da deniz seviyesinin 6 metre yükselebilecek olmasına şaşırmamak gerekiyor. Bu iş bir insan ömrü içinde olabilir!
Grönland’ın bir diğer ilginç yanı da Antarktika ve hatta kuzey kutup dairesi içinde en hızlı eriyecek buzullara sahip olması. Nitekim buzullar eridikçe ada yükselecek ve bu sırada kenarlarındaki kayalar boşta kalıp çökecek. Kısacası çok sayıda çığ ve toprak kayması görülecek. Daha Eylül başında Of ve Sürmene ilçelerinde yaşadığımız sel felaketi de tropik cennete keyifli bir turistik gezi gibi kalacak.
Grönland üzerinden gösterecek olursak gezegenimizin yalpalamasını artıran eksen kayması olayına 3 etken yol açtığını görüyoruz: Grönland buzullarının erimesi (kesikli mavi çizgi), buzulların erimesiyle yükselen karalar (turuncu-sarı kesikli çizgi) ve mantodaki taşınım hareketleri (kırmızı kesikli çizgi).
İlgili yazı: Evren Boşluktan Nasıl Oluştu?
Eksen kayması
Ancak, Adhikari ve meslektaşları Grönland’ı inceledikleri zaman, izostatik denge değişikliğinin yılda sadece 3,5 cm’lik eksen kaymasına (ileri-geri yalpalama genliğine) yol açtığını buldular. Bu da 20. yy’da gözlemlenen yılda ortalama 10,5 cm’lik kaymanın (ki bu 2000 yılından itibaren yılda 17 cm olarak gerçekleşiyor) sadece üçte birinin buzulların erimesinden kaynaklandığı anlamına geliyor.
Yeni araştırmalar ise yeraltı sularının küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklık yüzünden azalması ve hidroelektrik barajlarının inşa edilmesi gibi doğrudan insan uygarlığına bağlı etkilerin de eksen kaymasına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Öyle ki betonlaşma, ormanların kesilmesi vb. eylemler 20 yy’da kaymayı yılda ortalama 4,3 cm katkıda bulundu.
İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük EnChroma
Artık yılda 17 cm yalpalıyor
2000 yılında Dünya’nın dönme ekseni aniden doğuya döndü ve şimdi eskisine göre neredeyse iki kat hızla yalpalayarak (yılda 17 cm) doğuya kayıyor. JPL’den Adhikari bu durumu şöyle açıklıyor: “Dünya’nın ekseni artık Hudson Körfezi’ne doğru kaymıyor, bunun yerine Britanya Adaları’na yöneliyor. Bu büyük bir kayma.”
JPL ekibi, NASA ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi tarafından geliştirilen Yerçekimi Kurtarma ve İklim Deneyi (GRACE) uydularını kullanarak bu teoriyi test etti. Teori kısmen doğru çıktı, ama 17 cm’lik yalpalamayı tek başına açıklamaya yeterli değildi.
Sonunda Adhikari ile Ivins bunu yeraltı sularının kurumasıyla ilgili olduğunu açıkladılar: “Sorunun cevabı Avrasya’daki kuraklık. Özellikle Hindistan alt kıtası ve Hazar Denizi havzasındaki yeraltı su kaynakları hızla kuruyor. Bu deniz hızla küçülüyor.”
Bilim insanları için en şaşırtıcı sonuç da bu oldu. Bölgede kuraklık olduğunu biliyorlardı, ama yeraltı sularının kurumasına bağlı olarak yerkabuğunun hafiflemesinin, eksen kaydırmada en az kutup buzlarının erimesi kadar etkili olabileceğini düşünmemişlerdi.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Neden kuraklık bu kadar etkili?
Dünya’nın uzayda dayandığı bir duvar, üzerinde döndüğü dev bir kaide yok. Uzay boşluğunda devinen Dünyamız işte bu yüzden salıncak gibi sallanmaya ve yalpalamaya çok elverişli. Hatta Ay’ın kütlesinin dengeleyici etkisi olmasaydı, Dünyamız diğer gezegenlerin etkisiyle çoktan yan yatabilirdi.
Aynı nedenle Dünya kabuğunun esnemesi, çatlaması, hafiflemesi gibi etkiler de yalpalama oranını değiştiriyor. Nitekim Dünya’nın eksen hareketi 45 derece enlemde gerçekleşen değişikliklere son derece duyarlı. 45 derece enlem Hazar Denizi ve Hindistan’ın kuzeyine denk geliyor. Bu bölgelerde yeraltı sularının kuruması yerkabuğun, dolayısıyla da Dünya’nın dengesini bozuyor.
Kısacası Grönland, Hazar Denizi havzası ve Hindistan Dünya’nın eksen kaymasında en büyük paya sahip bulunuyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak buzulların erimesi yerkabuğunu hafifleterek gezegenin yalpalamasını yılda 17 cm’ye çıkarmış bulunuyor.
Eksen kayması şimdilik dev iklim felaketlerini tetiklemeyecek ve tek başına asla büyük fırtınalarla tufanlara yol açmayacak. Ancak çok daha fazlasına küresel ısınma yol açacak. Eksen kayması ise fırtınaların görülme sıklığını artırabilecek ve belki de bazı büyük afetleri tetikleyen son darbe olacak.
İlgili yazı: Küresel Isınma Yüzünden Türbülans Artacak
Tropik fırtına Yunanistan’ı vurdu
Peki küresel ısınma nedeniyle Türkiye’nin Ege ile Akdeniz sahillerinin tıpkı Hindistan’daki gibi ölümcül sıcak dalgalarına maruz kalabileceğini ve insanların yazın sokağa çıkamaz hale gelebileceğini biliyor musunuz?
Dahası dar kıyılarda kabarmanın artması nedeniyle İstanbul’da deniz seviyesi önümüzdeki 30 yılda 2 ila 6 metre yükselebilir. Çare ise güneş ile rüzgar enerjisi gibi küresel ısınmayı azaltan temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek.
İstanbul ve Ege Bölgesi Akdeniz’den gelen tropik fırtınayı kıl payı atlattı; ama Yunanistan ağır hasar aldı. Oysa gelecek tropik fırtına bizi de etkileyebilir. Havaların iki günde açacağı yeni haftada ikliminiz normal, gönlünüz ferah olsun.
Dünyanın ekseni ve yalpalaması
1What drives 20th century polar motion?
2JPL Sea Level and Polar Motion Sim
3http://grace.jpl.nasa.gov
Büyük çoğunluk, yine Dünyanın eksen kaymasını da, mutlaka ve mutlaka bir komplo teorisine bağlayarak açıklayacaklardır.
yazınızı okudugum esnada su kesintisi yapılacagı mesajı geldi telefonuma trajikomik bir durum malesef. güzel yazınız için tesekkürler
https://khosann.com/madde-ve-zamanin-kokeni-nedir/ part 3 ü bekliyoruz aylar oldu gelmedi acaba part 3 e bişey mi oldu hastalandı mı
Gelecek. Çok yoğunum. Bu tür yazılar zaman alıyor. Yazacağım.
Sıvıların gaz çözünürlüğü sıcaklık arttıkça değil sıcaklık azaldıkça artar. Suyun sıcaklığının artması sonucu CO2 çözünürlüğünün artarak kabarması pek mantıklı gelmedi açıkcası.
Karbondioksit gazı suyu genleştiriyor. Su ayrıca ısınınca genleşiyor. Küresel ısınma atmosfere daha çok karbondioksit salınmasına ve suyun daha çok gaz emmesine yol açıyor. Bu döngüsel besleme etkisine yol açıyor. Zaten dediğiniz şekilde gerçekleşmiyor.
Yer altından çıkarılan madenler kütle merkezini değiştiriyor.
Belirli bir etkisi olmaz. Zaten maden yeryüzünde kalıyor.