İnternet Parçalanıyor ve Splinternet Geliyor
|Herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğu eşitlikçi küresel internet çağı sona erdi. Snowden’in NSA’in bütün interneti gözetlediği açıklamasından sonra ülkeler kendi internetini kurmaya başladı. Buna splinternet, yani parçalı internet diyoruz. Peki milli internet ve sansür özgür internetin yerini alacak mı?
Milli internet kuruluyor
Türkiye’den erişim sağladığımız internet İngiltere ve Almanya’dan erişilen internetten farklı. Ona bakarsanız İran ve Çin’den erişim sağlanan internet de dünyanın geri kalanından farklı; çünkü her ülke kendi milli internetini kuruyor. Bu yüzden splinternet çoktan geldi dersek abartmış olmayız.
Nitekim Batı dünyasında Snowden’in 2013 yılında ABD Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) bütün interneti gizlice gözetlediğini duyurması milli internet girişimleri için bir milat oldu. Öyle ki sadece 3 yıl sonra Türkiye’de MİLAT Projesi imzalandı.1
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Türkinternet
Bu proje ile kamu güvenliği ve ticari iletişim ağ altyapısında tamamen yerli kaynaklar kullanılması hedefleniyor. Böylece milli, güvenli ve tümüyle platform-bağımsız bir yapıya sahip olan bir Türkiye interneti planlanıyor.
Ancak, aktivistler bu girişimin Çin interneti gibi dışarıya kapalı ve sansürlü bir yerel internete dönüşeceğinden endişe ediyor.
Ayrıca Türkiye’nin kendi baz istasyonları üretmemesi; yani telekom teknolojisinde dışarıya bağımlı olması da tümüyle güvenli bir internet kurmayı zorlaştırıyor. Bu yüzden milli internetin gözetleme ve dış manipülasyonu tümüyle engellemesi güçleşiyor.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Splinternet nedir?
Örneğin Çin’de Google yerine Baidu arama motoru kullanılıyor. Baidu, Çin hükümetinin uygun görmediği siteler ve arama sonuçlarını göstermiyor. Çinliler Facebook yerine yerli bir sosyal ağı kullanmak zorunda ve The Economist ile New York Times gibi sitelere erişemiyorlar.
Türkiye’de de Wikipedia gibi birçok web sitesine erişim engellenmiş bulunuyor. Bunun dışında, 5 yılda sadece bir yıllık fiber internet yatırımı yaptığımız için internette genel bir yavaşlama söz konusu. Her yıl internet kullanıcılarının sayısı artıyor ama geniş bant altyapısı yetersiz kalıyor. Bu yüzden yavaş interneti pahalıya kullanıyoruz.
Gerçi son zamanlarda adil kullanım kota aşımındaki hız düşürme kısıtlaması azaltıldı ve 16 megabit ADSL’de hız düşürme 3 megabitten 8’e çıkarıldı; ama bu iyileştirme altyapı yetersizliğinden kaynaklanan yavaşlamaya çare olmuyor. Web siteleri, VPN çözümleri ve TOR Browser’ın engellenmesi ifade özgürlüğünü kısıtlıyor.
Her durumda bölgesel içerik engelleme yapılması ve şirketlerin ülkeden ülkeye değişen, hatta birbiriyle çelişen düzenlemelere uymak zorunda kalması küresel internetin parçalanmasına yol açıyor.
İlgili yazı: Facebook Sohbet Botunu Çok Zeki Diye Kapatmadı
Parça buçuk internet
Dünya’da internetin sansürlenmesi 2007 yılında birçok ülke tarafından imzalanan ve diğer ülkelerin de pratikte uygulamak zorunda kaldığı ACTA anlaşmasıyla başladı. Özetle film, müzik, yazılım ve bilgisayar oyunu şirketleri korsan kopyanın önüne geçmek için internet sansürünü dayattılar.
Bu hükümetlerin de işine geldi ve siyasi muhalifleri bastırmak için interneti kısıtlamaya başladılar. Sonuçta iletişimin sınırlandırılması, ekonominin kontrolünün birkaç yüz şirket ve birkaç devletin elinde olmasını sağlayarak tekelleşmeyi kolaylaştırıyordu.
Şimdi ise petrol tükeniyor, doğal gaza olan talep artıyor ve enerjinin kontrol edilmesi için Doğu ve Batı dünyası tekrar bloklaşıyor. Soğuk savaş yıllarına duyulan özlem artıyor; ama artık çok kutuplu dünyada yaşadığımız için üçüncü dünya savaşı kendini siber savaşlar olarak gösteriyor.
Ülkelerin kabuğuna çekilmesi ise İngiltere’nin AB’den ayrılması (Brexit) ve ABD’nin Trump ile içine kapanmasıyla kendini gösteriyor. Özellikle de siber saldırılardan, gözetlenmekten ve gizli kalması istenen belgelerin ifşa edilmesinden endişe duyan ülkeler milli internet kuruyor. Buna parçalı internet splinternet diyoruz ve Çin’in kuantum internetini en gelişmiş örnek olarak gösterebiliriz..
İlgili yazı: Kuantum Tünelleme ile Işıktan Hızlı İletişim
Global sosyal ağlar baskı altında
Splinternet özellikle Google, Facebook, Twitter ve Instagram’ı tehdit ediyor. Bu küresel sosyal ağlar hem Batı ekonomisinin can damarı hem de Batı için büyük istihbarat verisi topluyor. Dijital bilgi ekonomisi büyük veri ile çalıştığı için bu şirketler Batıya büyük maddi avantaj sağlıyor.
Veri topladıkları ülkelere vergi ödemedikleri gibi, kişisel bilgileri de kontrat özelliği şüpheli olan son kullanıcı sözleşmelerine dayanarak topluyor ve bu yüzden kimseye yaranamıyorlar: İnternet aktivistleri kişisel bilgilerin gizliliğini korumak, devletler ise vergi toplamayı bahane ederek interneti sansürlemek için küresel sosyal ağları sınırlamaya çalışıyor.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Anayasal hukuk yerine örf ve adetler
Splinternet tarzı milli interneti savunan bazı ülkelerin uluslararası hukuka ve insan haklarına uymak yerine, politik çıkarları korumaya yönelik sansür uyguladığını görüyoruz. Bu noktada yönetimin desteklediği kültürel değerler toplumun geneline dayatılıyor. Yandaş medya ile yandaş olmayan medya ayrımı yapılıyor.
Örneğin, Amerika’da Trump’ın Samsung Galaxy ile kendi tweetlerini attığını görüyoruz. Yapılan araştırmalar Trump’ın tepki uyandıran söylemlerinin kendi elinden çıktığını, tebrik içeren ılımlı tweetlerinin ise iPhone kullanan sosyal medyacısı tarafından yazıldığını gösteriyor.2
Buna ek olarak Trump, CNN gibi TV kanallarından ayrılan yandaş sunucuları işe alarak Facebook ve Twitter’da kendi iletişim kanallarını kuruyor. Ana medyadan bağımsız olan bu kanallarla direk propaganda yapıyor. Trump nispeten demokratik olan Amerika’da henüz medyayı kontrol edemiyor.
İlgili yazı: Dünyanın Manyetik Alanında Dev Delik Açıldı
Gizli splinternet
Aslında interneti sansürlemek için site engellemeye, Google Play gibi hizmetleri hız testiyle belli olmasın diye tek tek yavaşlatmaya ve hatta ağ tarafsızlığı ilkesini çiğneyerek sadece para verenin web sitesine ulaşılmasına izin vermeye gerek yok (bu arada, Amerika’da telekom şirketlerinin gerçekten de sadece kendi yandaşlarının web sitelerine erişim sağlamayı talep ettiklerini belirtelim).
Bunun yerine, Facebook ve Google’ın kişiselleştirme algoritmalarını kullanabiliriz. Bunlar hem ilgi alanlarınızla daha alakalı reklamlar hem de daha alakalı arama sonuçları göstermek için size sunulan içeriği özelleştiriyor. Gizli splinternet uygulamalarına Flipboard’dan örnek verecek olursak:
Flipboard ilgi alanlarınıza göre seçtiğiniz anahtar kelimelere, bilim-teknoloji gibi kategorilere ve izlemeyi seçtiğiniz web sitelerine göre size güncel dijital haber kupürleri gösteriyor. Mesela bilim seviyorsanız bilim haberlerini gösteriyor.
Ancak, ilgi alanlarınıza o kadar kilitleniyor ki iki gün üst üste astronomi haberlerini okursanız bir daha bilgisayar haberleri bulmanız aşırı kişiselleştirme yüzünden zorlaşıyor. Flipboard’un böyle bir niyeti yok; ama içeriğin aşırı kişiselleştirilmesi gizli sansür ve böl-yönet stratejisi olarak da kullanılabilir.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
İnternet asla bütünüyle açık olmadı
İnternet dünya çapında web’in altyapısını oluşturuyor. Web siteleri ağına kısaca dünya çapında web (www) diyoruz, internete girmenizi sağlayan global telekom altyapısını da internet olarak adlandırıyoruz.
Telekom altyapısı telekom şirketlerine ait. Bunları kontrol eden yatırım fonları ise bankalardan besleniyor. Bu tablo küresel interneti başından beri sınırlıyor. Telekom ve enerji şirketleri ile bunları finanse eden bankalar devletlerle birlikte çalışıyor. Bu sebeple internetin bağımsız bir platform olarak kullanılması bir temenniden ibaret kalıyor.
1990’larda internetin ulusal sınırları ortadan kaldıracağı yönünde yapılan tekno-fütürist tahminler bu yüzden gerçekleşmedi (TOR Browser’ın bile artık gözetlenebildiğini ve büyük ölçüde engellediğini unutmayalım. Gayri merkeziyetçi Bitcoin’i bile merkezi Bitcoin Cash ile sabote etmeye çalıştıklarına dikkat edelim).
İlgili yazı: Eski İklimler >> Sahra Çölü 5000 yıl önce yemyeşildi
Kısacası tekeller özgürlüğü sevmiyor
Özgürlüğü seven tekel olmaz, yoksa tekel olamaz. Bunu görmek için Tekel bayilerinin tabelasına bakabilir veya Çin tarihini inceleyebilirsiniz (Çin’in sansür yöntemleri ile Amerika’nın sansür yöntemleri birbirinden farklı ama sansür özünde her yerde aynı).
Çin Komünist Partisi interneti başından beri yeni bir medya formu olarak gördü ve medya kontrolünü de ulusal egemenlikle otoritenin bir parçası olarak algıladığı için hızla sansürledi. Bu amaçla Büyük Çin Güvenlik Seddi’ni kurdu (Great Firewall of China).4
Derin paket inceleme (DPI) teknolojisini kullanan bu yapay zeka sansür sistemi ve güvenlik duvarı, VPN bağlantılarını otomatik olarak fark edip kesiyor. Ancak, splinternet herkesin Çin’e özenerek kendi sansürlü milli internetini kurma çabası olarak görülüyor.
İlgili yazı: Uzay Milleti Asgardia 2017’de Kuruluyor
Yavaşlatma gizli kalıyor
Örneğin, İran’da IP engellemekten çok, sayfaların açılmasını engelleyecek kadar ağır yavaşlatma söz konusu. Biz de bunu son iki yılda ülkemizde 2 kez gördük.
İşin en kötü tarafı ise internet yavaşlatıldığı zaman bunun kamuoyuna bildirilmemesi. Hangi sitelerin engellendiği veya yavaşlatıldığı aktif olarak duyurulmuyor. BTK’dan engellenen siteler için sorgulama yapabiliyorsunuz ama yavaşlatma varsa öğrenemiyorsunuz.
İlgili yazı: Konutlar İçin Ucuz Güneş Enerjisi Rehberi
Gerçek sonrası dönem
Bu yüzden dünya genelinde tam bir gerçek sonrası (post-truth) dönem yaşadığımızı söyleyebiliriz. Örneğin, Ivanka Trump dedi ki “teori gerçeğe uymuyorsa gerçeği teoriye uydurun”.7 Doğrusu bu cümle ek açıklamaya yer bırakmıyor.
Gerçek sonrası dönemin ikinci özelliği ise politikacıların Hitler’in propaganda bakanı Goebbels gibi davranması; yani kim ne derse desin sen bildiğini tekrarla. Bir şeyi 40 kere söylersen olur. Yapılan yanlışları eleştirenlerin bilimsel ve olgusal kanıtlarını yok say.
Kimse itiraz etmemiş gibi sürekli kendi hikayeni tekrarla ve insanların aklına değil de duygularına hitap et. Bu bağlamda internetin sansürlenmesinin, bağımsız ve objektif eleştirilere ulaşmayı engelleyerek güçlü bir propaganda tekeli de oluşturacağını görebilirsiniz.
İlgili yazı: Bitcoin ve Altcoin ile nasıl yatırım yapılır?
Snowden’le başladı
Edward Snowden’in 2013’te paylaştığı belgeler NSA’in PRISM programı ile Google, Facebook, Apple, Microsoft ve Yahoo’nun dünya çapındaki bütün kullanıcılarını gözetlediğini ortaya çıkardı. Böylelikle Brezilya’nın Marco Civil da Internet yasasından başlayarak birçok ülke, Google gibi hizmetlerin kendi ulusal veri koruma yasalarına uymasını istedi.
Bu kötü bir şey mi?
İlk bakışta devletlerin yurttaşların kişisel verilerinin gizliliğini koruması ve yabancı şirketlerden vergi alması güzel bir şey. Ancak bir şeyin nasıl yapıldığı kadar neden yapıldığı da önemli: Vergiler bahane edilerek internet sansürleniyorsa bu yurttaşların çıkarına aykırı olur.
Bugüne kadar internetin en çekici yanı, dünya çapında web’in kullanıcı içeriği ve tercihlerine göre şekillenmesiydi. Google’ın içerik filtrelerine rağmen bu böyleydi. Oysa splinternet çağında internetin kontrolü devletlerin eline geçiyor. Ayrıca splinternet sisteminde iki büyük ayrım bulunuyor:
Batı dünyasında devletleri şirketler yönetiyor. Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerde ise devletlerin şirketleştiğini görüyoruz. Böylece Batıda sansür şirketler eliyle yürürken Doğuda sansür bürokrasi eliyle yürüyor.
Trump ise Amerika’nın Putin’i olacak bir çizgide ilerliyor; ama Putin’in tersine devlet aygıtını şimdilik tümüyle kontrol edemiyor.
İlgili yazı: Sıcak Dalgaları ile 1,5 milyar İnsan Evsiz Kalacak
Herkes herkesi gözetliyor
Bu yüzden asıl önemli olan şey kimin kimi gözetlediği, neyi gözetlediği, ne zaman gözetlediği ve elde edilen bilgileri nasıl kullandığı. Dolayısıyla siber savaşları salt hasım devlet ve şirketlerin istikrarını bozmaya yönelik faaliyetler olarak düşünmemek lazım. Siber savaşlar aynı zamanda karşı casusluk faaliyetleri.
Buna karşın Z kuşağının; yani 96’dan sonra doğanların gözetlenmeye pek aldırmadığını görüyoruz. İnsanlar daha çok internette nefret söylemine, kişileri hedefleyen online kabadayılığa, aşırı uçlara, sahte haberlere ve seviyesiz magazin tartışmalarına karşı çıkıyorlar.
Özellikle de online ortamda cinsiyet, din, dil, ırk ayrımcılığı yapmak tepki görüyor. Microsoft’un ırkçı olan sohbet botu Tay buna iyi bir örnek.
İlgili yazı: Bitcoin’de Gizlilik Nasıl Korunur?
Çifte standart ve kısır döngü
Bir yandan telekom şirketleri ve sosyal ağlar kendilerini teknoloji firmaları olarak tanımlıyor, bu sebeple de insanların söylemlerini kısıtlayamayacaklarını söylüyorlar. Öte yandan, Facebook hem kendi çıkarlarını korumak hem de bir ülkedeki çoğunluğu ve elbette devleti kızdırmamak için ifade özgürlüğünü kısıtlıyor (bunu özellikle çıplaklık ve şiddet fotoğraflarının sansürlenmesinde görüyoruz).
Tabii Facebook’un çocukları yetişkinlere yönelik içerik ve şiddetten korumaya çalışması normal. Buradaki asıl sorun ifade özgürlüğünün sınırlarının belirlenmesi. Gerçi insan hakları ve Jean Jacques Rousseau’ya geri dönersek ifade özgürlüğünün sınırları belli; ama internette bunların uygulanması çok zor.
Özellikle de Facebook’un 2012’de yaptığı deneyler uyarınca iyi veya kötü haberleri öne çıkararak toplumun ruh halini etkileyebildiğine dikkat edersek. Tabii Facebook verilerini seçim gününde sonuçları etkilemek için kullanmak da mümkün. Bu açıdan bakarsak denetimsiz büyük veri analizi Facebook’a orantısız güç veriyor ve aslında son derece gereksiz bir yük bindiriyor.
İlgili yazı: Yapay Zeka ile Melek Yatırımcı Olmanın 8 Yolu
Splinternet bu sorunu çözebilir mi?
Tarleton Gillespie gibi akademisyenler ve Stephen Fry gibi tanınmış kişiler, platform sağlayıcıların ifade özgürlüğünü toplumu korumak için daha fazla sınırlandırmasından yana. Oysa asıl sorun başka: Bugün dünyada 7,5 milyar insan var.
Dolayısıyla Twitter’da herkesin kızdığı bir cümle mutlaka vardır. Peki ifade özgürlüğünü sınırlamaya başlarsak nerede duracağız? Ateistin kızdığını dindar beğenir. Dindarın kızdığını da ateist beğenebilir.
Bu çok sıradan bir örnek; ama asıl soru şu: İkisi de kızarsa Facebook kimi sansürlesin? Dindarı mı, ateisti mi? Örneğin Amerika’da dindarlar fazla diye ateistleri mi sansürlesin?
İlgili yazı: En Küçük Uzay Gemisi Fırlatıldı: Starshot Yıldız Çipleri
Özgürlük teknik bir konu
Bu bağlamda Richard Dawkins’in bazı sözleri bizi kızdırıyor olabilir. Peki bu onun web sitesini engellemeye yeter mi? Buna ek olarak devletin bir siteye erişimi engellemeyi alışkanlık haline getirmesi doğru olur mu? Özellikle de Anayasa Mahkemesi platform engellemeyi yasaklarken?
Bu sorular Batıda hararetle tartışılıyor. Devletin tarafsız olması ve ifade özgürlüğüne izin vermesi de burada önem kazanıyor. Örneğin, platform engellemek yolda trafik kazası oldu diye motorlu araçların trafiğe çıkmasını yasaklamaya benziyor.
İlgili yazı: Küresel Isınmaya Karşı Sera Kentler
Senin özgürlüğün
Benim burnumun başladığı yerde biter: Bu cümleyi okuyunca yurttaşların tarafsız olamayacağını; ama devletin tüm yurttaşlara maksimum özgürlük sağlamak için herkese eşit mesafede olması ve tarafsız davranması gerektiğini görüyoruz. Ancak bir nokta daha var, o da sektörel rekabet. Splinternet için bunu açalım:
Televizyonun gücü
Geleneksel medya ve hatta telekom şirketleriyle bazı bankalar Google, Apple, Facebook, Microsoft, Netflix ve Amazon’un yanında cüce kalıyor (Apple’ın değeri 800 milyar dolar5 ve Disney’in de 230 milyar dolar6 olarak veriliyor).
Ancak, geleneksel medyanın devletlerle arası çok iyi ve bu yüzden TV kanallarıyla gazeteler regülasyonlar tarafından çok daha iyi korunuyor (elbette daha sıkı düzenleniyor).
Tüm bu faktörleri dikkate aldığımızda devletlerin interneti sansürlemek için bol bahane üretebildiklerini ve geniş hareket alanına sahip olduklarını görüyoruz. Öyleyse gerçekten parça buçuk internet splinternet istiyor muyuz?
İlgili yazı: Musk Mark’a Karşı: Yapay Zeka Ne Kadar Zeki?
Güvenlik için sansür şart mı?
Bu soruyu yukarıdaki gibi sorabiliriz ve bunun cevabı ifade özgürlüğü ile kontrol arasında seçim yapmaya bağlı görünüyor. Bir devletin yurttaşlarının güvenliğini sağlamak için interneti sansürlemesi gerekiyor mu? Peki ırkçı ifadeler ve nefret söylemlerinin engellenmesi sansüre girer mi?
Doğru cevabı bulmak için evrensel insan hakları bildirgesine bakmamız gerekiyor; ama bu da yeterli değil. Tekelciliği önlemek için Bitcoin gibi gayri merkeziyetçi finans sistemleri kullanmanın yanı sıra, California güneş enerjisi mevzuatı gibi dağıtık yönetişim ve altyapı sistemleri de kurmamız gerekiyor.
Dahası Elon Musk insan beynini bilgisayarlara bağlamak istiyor ve insan beyinlerini web’de birbirine bağlayan telepatik internet geliyor. İfade özgürlüğü ve güvenlik konularını belirlemek bugün zorken, yakın gelecekte tartışmanın bir üst çizgiye taşınacağını görüyoruz.
Bu konudaki en pratik ipucu ise özgürlük mücadelesinin özgür internetle aynı şey olması. İnternetiniz hızlı ve düşünceleriniz size ait olsun.
Edward Snowden: İnterneti geri almak
1Milat
2Text analysis of Trump’s tweets
3CNN Pundit Who Quit Reappears as Trump’s Facebook Propagandist
4Great Firewall of China
5Apple
6Disney
7Ivanka Trump Misquoted Albert Einstein