Biyonik bitkiler ve laptop şarj eden elektronik güller
|Bilim insanları çiçeklerin özsuyuna özel bir sıvı ekleyerek biyonik bitkiler ve laptop şarj eden güller yetiştirdiler. LCD monitör çalıştıran e-bitkiler elektronik cihazların üretim maliyetlerini düşürmek, elektronik atıkları azaltmak ve çevre kirliliğini önlemekte kullanılacak. E-güller telefon şarj aletlerinin yerini alacak.
Canlı elektronik devreler
İsveçli bilim insanları neden elektronik bitkiler geliştiriyor derseniz bunun sebebi teknoloji ile doğayı barıştırmak, üretim maliyetlerini düşürmek ve çevre kirliliğini önlemek. Ancak, nasıl yapacağız diye sorarsanız şunu düşünün: Çimenlerden otlaklara, bozkırlardan ormanlara ve tarlalardan bostanlara kadar bitkiler her yerde. Dünya’daki en yaygın canlı grubu bitkiler.
Oysa biz fiber internet döşemek ve köylere elektrik getirmek için ağaçları keserek toprağı kazıyoruz. Kısacası insan uygarlığını besleyen ileri teknoloji çözümleri ve sanayi ürünleri hem doğayı tahrip ediyor, hem de çevre kirliliğiyle birlikte küresel ısınmaya yol açıyor. Üstelik nüfus artışı yüzünden inşaatlar hızlanıyor ve bu nedenle doğaya daha çok zarar veriyoruz.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Organik elektronik
Teknik adıyla organik elektronik işte buna çözüm bulmak için geliştirildi. Doğal bitkileri içinden elektrik ve internet verisi geçen e-bitkilere dönüştürürsek teknolojiyle doğayı barıştırmış olacağız. O zaman inşaat gereksinimi azalacak ve ağaçları kesmeye gerek kalmayacak. Elbette üretim ve şehirleşme maliyetleri de azalacak.
İsveç Linköping Üniversitesi, bu mucizeyi gerçekleştirmek için bitkilerin özsuyuna ETE-S molekülleri içeren özel bir sıvı enjekte etti. Bu sıvı kesinlikle bitkiyi zehirlemiyor, zarar vermiyor ve mutasyona yol açmıyor. Ayrıca bitkinin genetiğini de değiştirmiyoruz ve GDO söz konusu olmuyor; ama özel sıvı, çiçek damarlarının içinde örümcek ağı benzeri zararsız polimerlere dönüşüyor.
Polimerler vücutta uzun zincirler oluşturan organik moleküllerdir (tıpkı insan bedeninin yapıtaşı olan proteinler gibi). Bitkinin damarlarına yayılan polimerler de organik elektrik ve internet hatları oluşturuyor. Böylece doğal bitki örtüsünü internet ve elektrik şebekesi olarak kullanabiliyoruz!
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Elektronik güller
Nitekim Linköping Üniversitesi 3 yıl önce laptop şarj eden ve LCD monitör çalıştıran e-güller üretti. Evimiz ve balkonumuzdaki saksı çiçeklerinin içinden, akıllı telefonları şarj eden elektrik akımlarının geçmesini sağladı.
Üstelik bunlar şarj aleti adaptörleri gibi çalışıyor; yani bitkinin içinden 220 volt elektrik veya sanayi tipi trifaze akım geçmiyor. Bitkilerin dokusu zarar görmüyor ve çiçekler sadece doğru akım (DC) sağlıyor. Ancak, bu teknolojiyi ev veya bahçe dekorasyonundan ibaret sanmayın; çünkü bunun için doğal ormanları kesmemize gerek yok.
Tersine, balta girmemiş ormanları bile (tabii balta girmemiş orman kaldıysa) bu özel sıvıyla besleyerek doğal elektrik şebekesine dönüştürebiliriz. Hatta çevre kirliliğini önlemek için buna mecburuz!
İlgili yazı: 5 Soruda Paralel Evrenler
Yapay yaprak
Önceki yazımızda doğal yapraktan 5 kat verimli fotosentez yapan ve bu sayede güneş panellerinden yüzde 5 daha fazla elektrik üreten yapay yaprak teknolojisini anlattım. Yapay yaprak 4 yıl önce geliştirildi, ama daha şimdiden gün ışığının yüzde 20’sini elektriğe çevirebiliyor!
Bu da ayçiçeği ve buğday tarlalarından, güzel İzmir’in domates ve zeytin bahçelerine, hatta yağmur ormanlarına kadar; bütün bitki örtüsünün gün ışığından elektrik üretmesi anlamına geliyor. İşte en temiz güneş enerjisi budur!
Öyle ki organik elektronik teknolojisini geliştirirsek güneş paneli bile üretmeye gerek kalmadan, evimizin elektrik ihtiyacını bahçedeki bitkilerden sağlayabiliriz. Elbette bitkilerin dünyanın ve İstanbul’un elektrik ihtiyacını tek başına karşılaması şimdilik mümkün değil. Ancak, saksı çiçekleri sizin de telefon ve tabletinizi şarj edebilir.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Gerçek temiz enerji
Linköping Üniversitesi’nin geliştirdiği biyonik bitkiler ve elektronik güller işte burada devreye gidiyor. Sonuçta yapay yaprak üretimine geçtiğimiz zaman, ormanların üreteceği elektriği şehirlere aktaran bir güç şebekesine ihtiyacımız olacak.
Öyleyse biz de bizzat ormanlardaki ağaçların damarlarından geçen özsuyunu doğal elektrik şebekesine dönüştürürüz. Böylece bitkiler teknolojinin ayrılmaz parçası olur. Hatta elektriğimizi ağaçlar üreteceği ve dağıtacağı için yeşile duyarsız yönetimler isteseler de toplu ağaç kesemezler.
Organik elektronik teknolojisi kullanan meyve ve turfanda sebze seraları, bostanlar, meyve bahçeleri, portakal ağaçları ve zeytin koruları sosyal demokrat İzmir’le turizm beldesi Antalya’ya ne kadar yakışır değil mi? Sonuçta İzmir ve Antalya’da köy-kent kültürü var.
Yapay yaprak ve biyonik bitkiler de eski başbakan Bülent Ecevit’in köy-kent hayalini geliştirmek için en uygun altyapı teknolojisini oluşturuyor.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Ölçeklenebilir ekosistem
Yapay yaprak ve biyonik bitkiler için yatırım yapmak isteyen girişimciler, bu teknolojiyle ilgili bilimsel kaynakları yazının altında bulabilirler. Ancak, ben organik elektroniğin Avrupa Birliği tarafından titizlikle araştırıldığını belirtmek istiyorum ve her şeyden önce, bu teknolojinin ölçeklenebilir bir ekosistem olduğunu vurgulamak gerekiyor.
Peki ölçeklenebilir ekosistem nedir? Somut örnek verelim: Bugün Fransız Colas şirketi yolları güneş panelleriyle kaplıyor.
Nitekim şehirlerarası otoyolları altından LED lamba ve fiber internet geçen akıllı güneş panelleriyle kaplarsak Türkiye’nin yıllık elektrik ihtiyacının 3 katını üretiriz. Bu da Akkuyu nükleer santraline gerek kalmadan, ülkemizin gelecek 50 yıldaki elektrik ihtiyacını şimdiden karşılamak demek.
Dahası Türkiye’de çatıya kurulan güneş enerjisi sistemlerine ek olarak pencereye cam gibi takılan saydam güneş panelleri, hatta yağmurlu havada su damlalarından elektrik üreten hibrit güneş panelleri geliştiriliyor. Elon Musk’ın SolarCity şirketi ise gün ışığını elektriğe çeviren güneş kiremitleri üretiyor ve bunlar Türkiye’deki adi kiremidin metrekare fiyatından yüzde 20 ucuza satılıyor.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Işıktan elektrik üreten grafen boya
Sabancı Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selmiye Alkan hocamız gibi değerli bilim insanları da lityum-iyon pillerden iki kat uzun ömürlü hidrojen yakıt hücreleri üretmek için özel grafen yapraklar geliştiriyor. Sonuç olarak araştırmacılar güneş ışığı ve ısıdan elektrik üreten grafen boya tasarlıyorlar.
Biyonik bitkiler bunlarla birleşecek
Şimdi siz güneş enerjisi üretmekte kullanılan güneş panellerini, yapay yaprak ve biyonik bitkilerle birleştirirseniz dünyanın en ucuz elektrik altyapısını kurmuş olursunuz.
Standart güneş enerjisini nükleer füzyon ve biyonik bitkilerle birleştirerek ağır sanayinin de temiz enerjiye geçmesini sağlarsınız. Nitekim Tesla elektrikli otomobiller bile üretim aşamasında çevreyi kirleterek küresel ısınmaya yol açıyor.
Bu bağlamda Elon Musk, yılda 35 gigawatt saat enerji depolama kapasitesine sahip olacak sayıda elektrikli araç pili üretmesi planlanan Gigafactory fabrikasını açtı. Çatısını güneş panelleri ve çevresini de rüzgar enerjisinden elektrik üreten rüzgar gülleriyle kapladı. Ancak, bütün bunlar Tesla pil fabrikasının çevreyi kirletmesini önlemiyor.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Çözüm biyonik bitkiler
Buna Matrix dünyası gerçek oluyor da diyebilirsiniz. Matrix filmlerinde makinelerin insan vücudundan elektrik ürettiğini biliyoruz. Oysa bunun için insan veya bitkileri köleleştirmeye gerek yok.
Bir bitkinin kendine zarar vermeden fotosentezle 5 kat fazla enerji üretmesini sağlarsak insan uygarlığının elektrik ihtiyacını hiçbir canlının enerjisini çalmadan ve sömürmeden karşılayabiliriz. En azından kısmen karşılayabiliriz.
Böylece klasik cansız metal, plastik ve betondan üretilen güneş enerjisi santralleri ile geleceğin temiz nükleer füzyon reaktörlerine olan talebi de azaltırız. Bu da temiz enerjinin yaygınlaşmasını sağlar.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Böcek ilaçları
Biyonik bitkiler ile yapılacak o kadar çok şey var ki! Bunların bir kısmı da sentetik biyoloji ve gen mühendisliğini yapay yaprakla birleştirmekten geçiyor. Nitekim sentetik biyoloji canlıların genetiğini değiştirerek onlara yeni özellikler kazandırmak demek.
Örneğin, AB’nin elinde gündüz vakti gün ışığını oluşturan fotonları emip bunları gece yansıtarak karanlıkta fosforlu kalem gibi parlayan akıllı organik boyalar var. Bunlar Türkiye’de lambası yanmayan köy yollarını aydınlatabilir ve araçların geceleyin kaza yapıp şarampole yuvarlanması riskini azaltabilir.
İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?
Nitekim doğada yakamoz var
Yakamoz dediğimiz şey, denizdeki alglerin vücutlarında gerçekleşen kimyasal tepkimelerle ışık saçmasıdır. Akşam vakti sihirli gibi parlayan deniz suyunu görünce buna yakamoz diyoruz. Belki yakamozu Ay ışığının suya yansıması sanıyorsunuz, ama değil.
Her durumda, sentetik biyolojiyi kullanarak yol kenarındaki bitkilerin geceleyin algler gibi ışık saçmasını sağlayabiliriz. Biyolüminesans dediğimiz bu süreç için gereken ek enerjiyi de fotosentez verimliliğini artıran yapay yapraklarla üretebiliriz. Oysa bu daha başlangıç:
Sentetik biyoloji ve bitkilerin özsuyunun doğal elektrik şebekesine dönüştürülmesi, bitkilerin kımıl zararlısı gibi zararlı böcekleri böcek ilacı olmadan yenmesini sağlayabilir. O zaman Monsanto’nun böcek ilaçlarına da gerek kalmaz.
Tabii Monsanto’nun genetiğini değiştirerek böcek ilacına dayanıklı hale getirdiği domateslerin insanda kansere yol açıp açmadığını tartışmaya da gerek kalmaz.
Organik endüstri 4.0
Ölçeklenebilir ekosistem gerçekte budur. Endüstri 4.0’ı anlamak için ölçeklenebilir ekosistemlerin farklı iş kollarını ve sektörlerini kapsadığını kavramak gerekiyor. Dijital dönüşüm eğitimlerimde buna bağlamsal inovasyon stratejisi diyorum; ama biz biyonik bitkilerin devrimsel etkilerini anlatmaya devam edelim:
İlgili yazı: İngilizler Biyoprinterda İnsan Kalbi Bastılar
Organik nesnelerin interneti
Biyonik bitkilerin içindeki özsuyundan geniş bant fiber internet kadar yüksek hızlı veri akışı geçebilir. Bu da bitkilerin organik nesnelerin interneti cihazlarına dönüşmesi demektir. Üstelik bunlar bilgisayar virüsü bulaştırmanın laptoplardan çok daha zor olduğu organik akıllı cihazlar olacaktır.
Kısacası biyonik bitkilerle elektronik gülleri, akıllı ev ve akıllı şehir cihazları olarak da kullanabiliriz. Bunun için sentetik kontrol çipleri ve sensör denizi üretmemize gerek kalmaz.
Bizzat saksı çiçekleri hırsız alarmı olarak çalışabilir. Isırgan otları da kaçak ağaç kesen ormancıları ve kaçak avcıları güvenlik güçlerine haber veren organik koruculara dönüşebilir. Biyonik bitkiler ülke sınırlarını koruyan ve kaçakçılarla teröristlere geçit vermeyen yaygın bir erken uyarı sistemine olarak kullanılabilir.
Bizzat tarlalar topraktaki nitrat oranını, tuzluluk derecesini ve buğdayın ne kadar sağlıklı olduğunu çiftçiye bildirmek için biyonik bitkilerden yararlanabilir. Bitki örtüsü meteoroloji istasyonu gibi çalışabilir!
İlgili yazı: Artık Otoyollara Güneş Paneli Döşüyoruz
Toparlayacak olursak
Bakın Fotosentez Yapan Organizmalara Dayalı Hibrit Elektronik (HyPhOE) teknolojisinden, yani halk arasındaki adıyla biyonik bitkilerden nereye geldik? Peki bırakın bugünkü 7,6 milyar insanı, gelecekte doğacak 1 trilyon insanı bile yeşillikler ve refah içinde yaşatacak olan sera kentlerin de biyonik bitkiler kullanacağını biliyor musunuz?
Küresel ısınmaya karşı sera kentler (arkoloji) yazısında anlattığım gibi, sera kentler turfanda sebze serası gibi çalışıyor; yani dışarıya kapalı kendi iklimini yaratıyor. Bir yandan akıllı bitkilerle Dünya’nın bozulan iklimini düzeltirken, diğer yandan da sera camlarının altında kendi iklimini düzenliyor.
Bu kentler dışarıda kar yağarken içeride yağmur yağdırabilecek, rutubeti önleyecek ve insanları küresel ısınmaya bağlı ölümcül sıcak dalgalarından koruyacak. Bunun için de biyonik bitkiler ve elektronik gülleri kullanacak.
Tabii biyonik bitkiler Ay ve Mars üslerine oksijen, hidrojen, elektrik ve su sağlayacak. Yapay yapraklarla birlikte, uzay gemilerinin yanında büyük miktarda hava ve su taşınması ihtiyacını ortadan kaldıracak. Hidrojen yakıt hücrelerine duyulan gereksinimi azaltacak.
İlgili yazı: 550 Gezegenli Kara Delik Güneş Sistemi
Biyoprinterları unutmayalım
Bugün biyoprinterlar ile insanlar için kulak, deri ve kalp kapakçığı basıyoruz. Biyoprinterlar canlı doku basıyor ve gelecekte daha fazlasını yaparak hem hastaları organ nakli için sıra beklemekten, hem de vücudun bağışlanan organı reddetmesi derdinden kurtaracaklar.
Biyoprinterlar aynı zamanda sığır kas hücrelerinden klonlanan sentetik et, sentetik beyaz et ve hatta tahıl basmakta kullanılacak. Böylece küresel ısınmanın ikinci sebebi olan hayvancılık sektörüne duyulan ihtiyacı azaltacak ve iklim değişikliğinin tarlaları çölleştirmesine bağlı açlık tehlikesini önleyecek.
Biyoprinterlar gelecekte biyonik bitkilerin basılmasında kullanılacak ve böylece ormanları biyonik bitkilere dönüştürme sürecini hızlandıracak. Bu da yapay yaprak üretimine hız kazandıracak.
Dahası yapay yaprak zarları, böbrek hastalarını diyaliz makinesinden kurtarmak için geliştirilen yapay böbreklerin yeni modellerine takılacak. Böylece hastalar gerçek böbrek kadar doğal ve hafif yeni böbreklere kavuşmuş olacaklar.
İlgili yazı: Mars ve Venüs’ü Dünyalaştırmak İçin 5 Dahice Yol
Asimov’un rüyası
Ünlü bilimkurgu yazarı Asimov, günümüzden 20 bin yıl sonra geçen Vakıf ve Dünya romanında canlı gezegen Gaia’yı tasarlamıştı. Gaia deniz diplerinden dağ tepelerine ve insan beyinlerinden ormanlara kadar her şeyin; bütün atomların organik elektronikle birbirine bağlandığı bir telepatik internet dünyasıydı.
Gaia’yı kuran insanlar bu bulut bilişim dünyasını yaratmak için büyük olasılıkla biyonik bitki teknolojisini kullandı. Dolayısıyla İsveç, Linköping Üniversitesi’nin geliştirdiği elektronik güller de sadece bugünü şekillendirmeyecek. Biz insanlar önümüzdeki 20 bin yılda dünyadaki yaşamı yok etmeden hayatta kalmayı başarırsak uygarlığın uzak geleceğini de biçimlendirecek.
İlgili yazı: Biyoprinter ile Biyolojik Işınlama Geliyor
Küresel ısınma ve çevre kirliliğinin sonu
Peki her yıl daha çok sayıda ağaç kestiğimiz için ormanların bile küresel ısınmaya yol açmaya başladığını biliyor musunuz?
Bizler tarla açmak, kağıt ve kereste üretmek için her yıl milyonlarca ağaç kesiyoruz. Yerde çürüyen milyonlarca ağaç gövdesi de havaya büyük miktarda metan gazı salıyor ve küresel ısınmayı hızlandırıyor (ne de olsa metan karbondioksitten 28 kat etkili bir sera gazı). Ancak onun da çözümü var:
Bilim insanları günde 100 bin ağaç eken dron geliştirdiler ve bu dronları kullanarak çıplak arazileri hızla ağaçlandırmak mümkün. İşte bu ağaçlar da yapay yaprak kullanan biyonik bitkilere dönüşürse güneş enerjisini yaygınlaştıracak ve insanlığın geleceğini kurtaracaklar. Bu Cumartesi günü sizin de yeşiliniz ve piknik keyfiniz bol olsun.
Organik elektronik devreler 2025’te geliyor
1In vivo polymerization and manufacturing of wires and supercapacitors in plants
2Electronic plants