Covid 19 Corona Aşısı Geliştirmenin En Yeni 2 Yolu
|Türkiye’de Corona virüsü kaynaklı Covid 19 vakaları hızla artıyor ve ikinci dalga geliyor uyarıları yapılıyor. ABD ile Rusya gibi ülkeler ise art arda Covid 19 aşısı geliştirdiğini duyuruyor ve birbirini aşı geliştirdiğine dair yalan haber yapmakla suçluyor. Aşı geliştirmek ülkeler arasında yeni bir ticaret savaşı başlatıyor ve kârlı biyoteknoloji sektöründe bilgi kirliliğinin yaygınlaştığı amansız bir yarışa dönüşüyor. Biz de gerçek Covid 19 aşısı geliştirmek için kullanılan en yeni iki biyoteknoloji çözümünü görelim. Corona aşısı nasıl çalışacak ve ne zaman piyasaya çıkacak?
Covid 19 vaka sayıları doğru mu?
Polimetre’nin yeni araştırmasına göre Türkiye’de 15 Temmuz-6 Ağustos arasında günde 900-999 vaka görülme olasılığı 100 trilyonda 3’tür. Oysa piyangoda bile büyük ikramiye çıkma şansı yalnızca (!) 10 milyonda birdir. Işık neden suda kırılıyor yazısında belirttiğim gibi en iyi politika bilimle yapılır ve Planck uzunluğunda anlattığım üzere evren istatistiksel bir işleyişe sahiptir. Özetle halkımızın doğru seçimler yapması için temel istatistik, özellikle de standart sapma bilmesi gerekiyor.
Polimetre’nin araştırmasını haber yapan medya kanalları vaka sayılarının ekonomiyi sarsmamak için düşük açıklandığı ve son zamanlardaki artışın da düşük gösterildiğini öne sürüyor. Öyle ki kontrollü artış verileri yurttaşları ikinci dalgaya psikolojik olarak hazırlama amacını güdüyor olabilir. Buna benzer bir tutumu Elon Musk sergilemiş, iş dünyasında virüs yüzünden tatil yapılmaz ve güvenli çalışma koşulları için üretim azaltılmaz demişti.
Ancak, vaka sayıları düşük gösterilirse bu durum halkın kendini rahat hissederek tedbiri elden bırakmasına ve hedeflenenin tersine vaka sayısında artışa yol açabilir. Ayrıca Türkiye’nin uluslararası saygınlığını zedeleyebilir. İnsanların Marttan bu yana kısmen işe gittiği ve karantinanın haziranda kalktığını düşünürsek vaka sayısındaki artışın aylardır yaşandığını ve bunun için tatil sezonunu suçlamanın pek de yerinde olmadığını düşünebiliriz.
Keza AB’nin Türkiye’ye vize vermemesinin arkasında bu yatıyor olabilir. Aslında Marttan beri vize vermiyorlar; çünkü ülkemiz vaka sayısı güvenirliğinde Azerbaycan’dan sondan ikinci sırada yayılıyor. Biz de bu yazıda bilgi kirliliğini önlemek için Covid 19 aşısı geliştirmekte kullanılan en yeni 2 çözümünü ve tam kapsamlı etkili bir aşının ne zaman piyasaya çıkacağını göreceğiz:
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Henüz Covid 19 aşısı yok, haberleri var
Medikal araştırmacılar aşı bulunmasını hızlandırmak için elinden geleni yapıyor ki aşıya hem büyük talep var hem de hükümetler bir an önce aşı geliştirilmesi için büyük baskı yapıyor. Örneğin İngiliz hükümeti şimdiden 100 milyon doz Covid 19 aşısı sipariş etti. SARS-Cov-2 Corona virüsünün yol açtığı Covid 19 hastalığına karşı aşı bulmak önemli; çünkü aşılar ikinci ve üçüncü dalgadaki karantina önlemlerinin yumuşatılmasını sağlayacak. Bu da yaşam kalitesi ve ekonomiyi iyileştirecek.
Somut bilgi: Dünyada 140 ayrı grup Covid 19 aşısı araştırıyor ve 24 aşı insanlar üzerinde denemeye başlamış bulunuyor. Oxford Üniversitesi deneylerinde İngiliz aşısının virüse karşı bağışıklık sağlamada başarılı olduğu görülüyor ki İngiltere’nin istediği 100 milyon dozu AstraZeneca dağıtacak. Aşıyla ilgili ilk insanlı deneyler ise ABD’de yapıldı ve aşının ilk sekiz hastada virüsü etkisizleştirecek antikorlar üretilmesini sağladığı görüldü. Çin de başarılı bir aşıyı silahlı kuvvetlerde uyguladığını duyurdu.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Peki aşı ne zaman gelecek?
Güvenli ve etkili bir aşı geliştirmek için yapılan klinik deneylerin başarıyla sonlanmasının ardından ürün ticarileştirme ile üretim aşamasına geçilecek. Normalde bu süreç 10 ila 20 yıl alır ama dünyada olağanüstü bir çaba örgütlenmiş durumda. Hekimler önümüzdeki yıl bu zamanlarda, 2021 ortasında ilk Covid 19 aşısının kullanıma girebileceğini söylüyor ama belki!
Henüz etkili bir grip aşısı bile geliştiremediğimizi, virüsün 10 ölümcül mutasyon geçirdiğini söyleyen medyanın tersine sadece 1 (yazıyla bir) başarılı mutasyon geçirdiğini ve insan bedeninde soğuk algınlığına yol açan dört Corona virüsü daha olduğunu ve bunların da aşısının olmadığını düşünürsek işimiz zor. Aşı geliştiriliyor diye tedbiri elden bırakmamalıyız. Aşı çıkarsa mutlaka aşı olalım ama aşıya güvenmeyelim ve yokmuş gibi dikkatli davranalım.
Aşı geliştirmekte ne tür yöntemler kullanılıyor derseniz: Geleneksel yöntemde virüsün hastalık yapmayacak kadar zayıflatılmış ama bedende bağışıklık tepkisine yol açacak kadar aktif olan bir sürümünü bedene enjekte ediyoruz. Çinliler bu yöntemi kullanıyor; ama virüsün genetik yapısını biliyoruz ve bu nedenle Batılı bilim insanları virüsü doğrudan etkisizleştirecek aşılar geliştiriyor. Biz de birazdan virüsü etkisizleştirmekte kullanılacak iki yeni biyoteknoloji çözümünü göreceğiz:
1) Oxford Üniversitesi Corona virüsünü baz alan küçük gen parçalarını şempanzelere bulaşan bir virüse enjekte ediyor. Böylece Corona virüsü gibi bağışıklığı tetikleyen ama aslında Corona olmayan zararsız bir sentetik canlı kullanmayı planlıyorlar. 2) Diğer gruplar ise DNA veya RNA tabanlı ham genetik kodları vücuda vererek antikor üretimini teşvik etmeye çalışıyor. Peki neden öyle yapıyorlar?
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Covid 19 aşısı ne zaman yaygınlaşacak?
Avrupalı ve Amerikalılar halkın Corona virüsünü zayıflatılmış aşı unsuru olsa bile vücuduna almayacağını biliyor. Otoriter Çin’de ise geleneksel aşı geliştirme yöntemleri ve zayıflatılmış virüs uygulamaları görülüyor. Gerçi bunda bir şey yok. Kızamık aşısı ve benzerinde yıllardır aynı yöntem kullanılır. Kimse de aşıdan kızamık olmaz.
Ancak, hangi aşı olursa olsun yaşlılarda daha az etkili olacak; çünkü yaşlıların bağışıklık sistemi zayıftır. Öte yandan aşının 2021 yazında kullanıma girmesi hemen halka ulaşacağı anlamına gelmiyor. Önce sağlık çalışanları ve sonra yaşlılar aşılanacak. İngiltere bazı etnik gruplara ve Haşimato tiroidi hastaları gibi hassas gruplara da öncelik vermek istiyor.
İlgili yazı: Zamanda Yolculuk Etmenin 9 Sıra Dışı Yolu
Peki ya ölümcül mutasyon?
Medyada çıkan haberleri inanmayın. Ölümcül Corona virüsü mutasyonu diye bir şey yok. Hele 10 mutasyon hiç yok. Virüslerin insanlığı yok etmek gibi planları yoktur; çünkü teknik olarak beyinsizdirler. Virüsler yapısı gereği sürekli mutasyon geçirir. Bunların çoğu virüse zararlı veya etkisiz mutasyonlardır.
Corona virüsünün geçirdiği tek belirgin mutasyon olan D614G muhtemelen Wuhan’dan hemen sonra bulaştığı İtalya’da ortaya çıktı. Pandeminin başlangıcında çıktığı için de dünyaya hızla yayıldı. Bugün Corona virüsü örneklerinin yüzde 97’si yeni mutasyonu taşıyor. Bu mutasyon virüsün insan hücrelerine tutunmasını kolaylaştıran ve virüsü 360 derece sararak çivili topuza benzeten çivi proteinlerinin ucunda gerçekleşti. Uçları oluşturan 3 aminoasit zincirindeki mutasyon virüsün tutunma şansını artırdı.
Bu virüse evrimsel avantaj sağlayan bir mutasyon ama virüsün bulaşıcılığını artıran bir mutasyon değil. Tersine, Corona virüsü grip virüsünden daha yavaş mutasyon geçiriyor; çünkü henüz aşısı geliştirilmedi ve virüsün üzerinde evrim geçirip hayatta kalma şansını artırmalısın baskısı oluşmadı. Peki yeni aşılarda geliştirilen iki biyoteknoloji çözümü nedir?
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Covid 19 hastalığına karşı nano-süngerler
California Üniversitesi, San Diego yerleşkesi araştırmacıları Corona virüsünü aldatarak tuzağa düşüren bir yöntem geliştirdiler. Bunun için de insan hücresi zarından üretilen nano-süngerler kullanıyorlar. Sıradan banyo süngerinin tersine bunlar sentetik bir çekirdeği saran lipit molekülü kılıfından oluşuyor.
Aldatma kısmı ise lipit moleküllerinin hücre zarındaki lipit moleküllerinden türetilmiş olması. Dolayısıyla nano-süngerlerin de hücre zarındaki gibi moleküllerin zara tutunmasını sağlayan almaçları var ki moleküller bunlara tutunarak hücreye giriyor. Corona virüsü de hücreye almaçlara tutunarak giriyor. Ancak, nano-süngerler virüsteki çivi proteinlerinin üzerine yapışarak virüsün hücrelere tutunmasını, böylece bulaşmasını engelliyor. Üstelik nano-süngerler hücre zarından yapıldığı için virüsün bulaşacağı bütün hücre türlerini korumak mümkün. Hangi hücreyi koruyacaksak süngerleri onun zarından üretiriz.
Araştırmacılar virüsün en çok bulaştığı iki hücre tipini korumak için iki tür nano-sünger ürettiler. İçlerinden biri virüsün saldırdığı akciğer hücrelerinden üretildi (akciğer hücreleri enfekte olduğunda ölümcül zatürre görülebiliyor). Diğer nano-sünger ise vücudun bağışıklık hücrelerinden biri olan makrofaj akyuvarlarından üretildi. Makrofajlar vücudu virüslerden koruyor ama enfekte olduğunda vücut hem makrofajlara hem virüse karşı savaşıyor ve bu da aşırı yangıya yol açarak ölüm riski doğuruyor. Kısacası nano-süngerler Corona virüsünü hücreye bulaşmadan etkisizleştiriyor.
Oysa bu teknolojinin en iyi yanı her tür virüse uygulanabilmesi. Bunun için virüsün genetik kodunu bilip almaçlarının moleküler yapısını çözmeniz yeterli. Gerisi anahtar kilit olayı. Öyle ki farmasötik sektörü virüslere karşı biyoteknolojiye yatırım yapmakta geç bile kaldı diyebiliriz. Covid 19 olmasaydı belki daha çok gecikeceklerdi.
İlgili yazı: Virüsler Canlı mı ve RNA Yaşamın kökeni mi?
Pacman Covid 19’a karşı
Çocukluğumda, yani İmparatorluk’un karanlık zamanlarından önceki Klon Savaşları zamanında… Şaka şaka! Türkiye’ye jetonlu ilk konsol oyun makinelerinin geldiği 1983 yılında, Dobişko dediğimiz Pacman video oyunu vardı (Bu arada İngilizce Program and Control’un kısaltması olan PACMAN, Black Mirror Bandersnatch filminde belirtildiği gibi insanı programla ve yönet demek 😉). İşte Covid 19’a karşı geliştirilen diğer aşı teknolojisi de PAC-MAN lipitoitlerini kullanıyor. Özetle bu kez hücreleri silahlandırıyoruz.
Bugüne dek hastalık yapıcı unsurlar olan patojenlere karşı hep hücreleri savunan önlemler aldık ama artık savaşı patojenlere taşıma zamanı geldi. Bu kez insan hücrelerini virüslere karşı silahlandıracağız. İnsan hücreleri için profilaktik antiviral CRISPR teriminin kısaltması olan PACMAN, virüslerin genetik kodunu parçalamak için gen makası CRISPR’i kullanıyor.
Asal genetik yazısında anlattığım üzere CRISPR Cas9 enzimi genleri kesip biçen moleküler bir makas olup hücre bölünürken DNA’nın kopyalanması sırasında meydana gelen kopyalama hatalarını düzeltir. Defolu genleri onarır veya kesip atar. Corona virüsü de RNA’sını hücrenin içine bırakır ama biz virüs RNA’sını hücrenin içinde PAC-MAN gen makasıyla parçalarsak virüs hiçbir şey yapamaz.
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Kökeni bakteriler
CRISPR’in kökenleri yanal gen transferine alışık olan, yani birbirinden sürekli gen alıp veren bakterilerdir. Bunlardaki gen makasları bakterinin genetik kodunun yabancı DNA-RNA tarafından istila edilmesini önler. PAC-MAN’ı ayrıca önemsiyorum; çünkü tarihin ilk çoklu vektör aşısı olabilir, yani nano-süngerler Corona virüsüne dışarıdan saldırırken PAC-MAN de içeriden saldırabilir. Öyle ki virüs mutasyon geçirse bile iki saldırıya birden uyarlanamaz ve uzun süre etkisiz hale gelir.
Yine de nano-süngerlerle PAC-MAN gen makaslarının kobay hayvan deneylerinden çıkıp insanlar üzerinde başarıyla denenmesi ve ardından ürün ticarileştirme ile piyasaya sürülmesi yıllar alacak (5 yıl bile iyimser bir tahmin). Her şeye karşın insanlık ilk kez sadece Corona virüsüne karşı değil, bütün virüslere karşı genel ilaç ve aşı teknolojileri geliştiriyor.
Kâr odaklı olmak insanlığı pandemiden korumanın önüne geçmezse antiviral nano-süngerler ve PAC-MAN gen makası tıpta büyük ilerlemeler kaydedilmesini sağlayacak. Peki Corona virüsü neden çok bulaşıcı? Onu da hemen okuyabilir, Corona’nın yarasalardan insanlara hangi aşamalardan geçerek bulaştığına bakabilir ve virüsler canlı mı, yoksa RNA yaşamın kökeni mi diye sorabilirsiniz. Hızınızı alamayarak tüm ilaçlara bağışıklı ölümsüz virüsü, virüse bulaşan Sputnik virüsünü, virüslerin uzaydan bulaşıp bulaşmayacağını ve virüsten küçük viroitleri de şimdi görebilirsiniz. Bilimle ve sağlıcakla kalın.
Covid 19 aşısı nasıl geliştiriliyor?
1Research Paper 345 Lipitoids – novel cationic lipids for cellular delivery of plasmid DNA in vitr (pdf)
2Development of CRISPR as an Antiviral Strategy toCombat SARS-CoV-2 and Influenza (pdf)
3Cell entry mechanisms of SARS-CoV-2
Tatmin edici bir yazı olmuş emeğinize sağlık…..