Çin Ay’dan Helyum 3 Füzyon Yakıtı Getirecek
|Çin 2030’da Ay’dan helyum 3 nükleer füzyon yakıtı getirmeye hazırlanıyor. Nükleer füzyon, nükleer enerjiden dört kat ve kömürle petrolden 4 milyon kat fazla enerji üretiyor. Ancak, Çin helyum 3 ile nükleer füzyonda enerji üretimini yüzde 80 artıracak ve süper ucuz enerjiyle beşinci sanayi devrimini başlatacak. Peki Helyum 3 ile endüstri 5.0 nedir ve Çin Ay’dan nasıl helyum 3 getirecek?
Çin Ay programı
Geçen yazıda Çin’in Ay’a gitmesinin birinci nedenini gördük: Çinliler Ay’a insan göndermeyi planlıyor, Ay madenciliği ve Ay tarımına hazırlanıyor. Ay tarımı derken, sadece meyve-sebze yetiştirmekle yetinmeyecekler. Aynı zamanda ipekböceği seracılığı yaparak Ay’da ipek kumaş üretmeleri de mümkün olabilir ve bunu başarırlarsa biz de 2030’larda Ay ipeği satın almaya başlayacağız.
Ancak bu daha başlangıç: Geçen yazıda Çin’in geliştirdiği Change’e-4 sondasının Ay’ın öte yüzüne inen ilk uzay aracı olduğunu da gördük. Chang’e-4, taşıdığı tekerlekli robot gezgin Yutu-2 ile birlikte uydumuzun karanlık yüzündeki kraterleri keşfedecek.
Önceki yazıda Çin’in Ay’a gitmesinin asıl nedenini ayrıca yazacağımı da söylemiştim. İşte burada okuyabilirsiniz: Change’e-4 ve Yutu 2 sadece Ay’ın öte yüzünü keşfetmiyor; Çin’in Ay madenciliği yapmak için geliştirdiği yeni teknolojileri de test ediyor.
Kısacası Çin’in Ay’a gitmesinin asıl amacı, Ay toprağından helyum 3 nükleer füzyon yakıtı çıkarmak ve Dünya’ya getirmektir. Böylece dünyanın en güçlü devleti olmak isteyen Çin endüstri 5.0’ı da hayata geçirmeyi tasarlıyor. Peki nasıl yapacak? Bunun için önce beşinci sanayi devrimini görelim.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Endüstri 5.0 nedir?
Beşinci sanayi devriminin yolu, 2012’de başlamış olan ve Türkiye olarak geri kaldığımız endüstri 4.0’dan geçiyor.
Öyle ki bu treni kaçırırsak gelişmiş ülkeleri asla yakalamayacak fakir bir ülke olarak kalırız. Yanlış anlamayın, 2030’da Türkiye, satın alma gücü paritesinin döviz kuruna oranı ve nominal gayri safi yurt içi hasıla açısından dünyanın en büyük 5. ekonomisi olacak.1
Ancak, endüstri 4.0’ı kaçırırsak; yani reel sektör endüstri 4.0’a geçmezse 2030’da sadece devlete borç verenler zenginleşecek, halkımız ise daha da yoksullaşacaktır. Sonuçta nominal GSYİH enflasyon, devlet borçları ve cari açık hesaba katılmadan hesaplanır.
Özetle endüstri 4.0’a geçmezsek Türkiye’nin 2030’da dünyanın en büyük 5. ekonomisi ve reel GSYİH ile hesaplandığında da 2040’ta en büyük 11. ekonomisi olması pek bir şey ifade etmez. Bu sadece ciromuza ve gelişmiş ülkelerin Türkiye’den çektiği paraya; yani Arap dünyası ile Batının bizi ne kadar iyi sömürdüğüne karşılık gelecektir.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Öyleyse endüstri 4.0 nedir?
Bugün dijital dönüşüm geçiren şirketler üretim hatlarını akıllandırarak büyük ölçüde robotlar ve yazılımlarla çalışan fabrikalar kuruyor ki buna endüstri 4.0 diyoruz.
Endüstri 4.0 makinelerle konuşan makineler demek. Bunlar sensörler yardımıyla konuşuyor. Sensörler de tırnak büyüklüğündeki çipler ve akıllı etiketlerle birlikte nesnelerin internetini oluşturuyor (IoT). Nesnelerin interneti ise yapay zekayla yönetiliyor.
Ay’da beşinci sanayi devrimi
Oysa Çin’in oyunu başka: Batı gözünü Yakın Doğu, petrol-doğal gaz yatakları ve Antarktika madenlerine dikmişken Çin Ay’a gitmeyi planlıyor. Kısacası coğrafi keşiflere çıkarak Batı Avrupa’nın Rönesans’ta Osmanlı’ya yaptığını yapıyor: Akdeniz’de boğulmak yerine (Dünya gezegeni), coğrafi keşiflerle yeni kaynaklar bulmaya (Ay madenciliği yapmak) hazırlanıyor. Beşinci sanayi devrimi işte budur:
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Nedir, nedir?
Doğunun yükselen güneşi Çin, 2030’da uydumuz Ay’dan Helyum 3 nükleer füzyon yakıtı getirmeye hazırlanıyor; çünkü Çin’i dünyanın lideri yapma potansiyeli olan endüstri 5.0’ın, ucuz ve bol enerjiye ihtiyacı var. Temiz enerjiye ihtiyacı var.
Nükleer füzyon da hemen hiç radyoaktif atık üretmeyen ucuz ve temiz nükleer enerji demek. Dünya’ya ısı, ışık ve hayat veren Güneşimiz de çekirdeğindeki nükleer füzyon reaksiyonları ile enerji üretiyor. Bu açıdan nükleer füzyon gerçek güneş enerjisidir.
Ucuz ve bol enerji
Nükleer füzyon klasik kirli nükleer enerjiden 4 kat ve kömürle petrolden 4 milyon kat daha fazla enerji üretiyor. Kısacası füzyon sayesinde enerji üretmek sudan ucuz ve kaynak suyu kadar temiz olacak. Üstelik Çin özel helyum 3 yakıtıyla nükleer füzyonla enerji üretimini yüzde 80 artıracak.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Beşinci ve son sanayi devrimi
Çin Ay’dan helyum 3 getirerek insanlığın son sanayi devrimini, Endüstri 5.0’ı başlatacak dedik. Peki bu ne demek oluyor?
Örneğin, nükleer füzyon reaktörleri ile enerji üretimi öyle artacak ve ucuzlayacak ki imalat sanayisindeki en pahalı molibden alaşımlarla kompozit malzemeler bile adi çivi kadar ucuza ve çok sayıda üretilecek.
Çin endüstri 5.0’a geçerek 2040’ta ABD, Batı Avrupa, Rusya ve Arap dünyasını geride bırakıp dünya lideri olmak istiyor. Bu süreçte insanların istedikleri ürün ve hizmetlere ücretsiz veya ucuza ulaşabildikleri bolluk ekonomisi (cornucopia) gelecek. Tabii istemek bedava, yapmak zor diyebilirsiniz; ama en azından Çin yolunda bulunuyor:
Endüstri 5.0 son sanayi devrimi olacak; çünkü en geç 2045’te yapay zeka unsurları insan zekasını aşacak ve teknolojik tekillik gelecek. O günden sonra robotlarla insanların birlikte nasıl yaşacağını öngörmek zor. Elbette Çin’in insanlığın esenliğini düşündüğünü söylemek hayalperestlik olur.
Tekillik yolu
Ancak, Çinliler tekilliğin gelişinin kaçınılmaz olduğunu ve en iyi ihtimalle robotlarla insanların dünyayı birlikte yöneteceğini biliyor. Tekillik geldiğinde en güçlü devlet olmak isteyen Çin Ay’a gitmek istiyor. Biz de tekillikle gelecek olan bolluk ekonomisine göz atalım ki Çin Ay programını daha iyi anlayalım:
İlgili yazı: Çin Sondası Ay’ın Öte Yüzüne İndi
Yapay zeka çağı
Bolluk ekonomisi, bugün zenginliği az sayıda güçlü ailenin elinde toplayan yapay kıtlık ekonomisinin yerini alacak. Siz de laptoplardan akıllı telefonlara kadar birçok ürüne ücretsiz sahip olacaksınız. Endüstri 5.0 özünde budur; değer ekonomisinin, para ve bilgi ekonomisinin yerini almasıdır.
Türkiye’nin asla kaçırmaması gereken son tren olan endüstri 4.0 da yapay zeka ve nesnelerin internetine dayalı katma değerli çözümleri mümkün kılan yazılım ve robot otomasyonu kullanıyor. Bunlarla Endüstri 5.0’ın önünü açıyor. Biz de endüstri 5.0’ın altyapı unsurlarını şöyle sıralayabiliriz:
1) 5G internet ile işleyen blockchain tabanlı ve diğer dağıtık/merkezsiz iletişim ağları, 2) Paranın yerini alarak dijital takas ekonomisini başlatacak olan kriptoparalar, 3) Hızlı kuantum bilgisayarlar ve 5) Gözetlenmesi imkansız olan kuantum internet beşinci sanayi devriminin altyapısını kuruyor.
Buradaki en ilginç nokta ise tekillik geldiği zaman, kapitalizmin ve seçkinler diktatörlüğü olarak tanımlayabileceğimiz oligarşinin ortadan kalkacak olması; çünkü egemenlik büyük ailelerle diktatörlerin elinden çıkıp halka, yapay zekaya ve robotlara geçecek. Bu sürece Çin de dahil olacak.
Endüstri 5.0 ve demokrasi
Tabii ki bu iyimser ve belirsiz gelecek, bugünün gerçek dünyasında yaşayan Çin elitlerinin global egemenlik hayallerini durdurmaz. Yine de Çin’in ABD karşısında güçlenmesi çok kutuplu dünyada Türkiye’ye hareket alanı yaratabilir. Ay’a yolculuk sayesinde ileri teknolojinin yaygınlaşması ise daha fazla özgürlük getirecek ve toplumsal refahı artıracaktır (bkz. Asteroit Madenciliği).
İlgili yazı: Kepler Dünya’ya En Çok Benzeyen Gezegeni Buldu
Çok uçtun
Hayır, ben uçmuyorum. Asıl Çin Ay’a uçuyor. Çin Ay programının amacı önce Ay’a insan göndermek, sonra Ay’da turfanda meyve-sebze yetiştirmeye ve belki de ipek üretimine başlamak. Ardından da Ay’dan helyum 3 nükleer füzyon yakıtı getirerek 2030’da endüstri 5.0’a geçmek.
Biz de bu yazıda Çin’in Ay’dan nasıl helyum 3 çıkaracağını ve helyum 3’ün nükleer füzyonda nasıl devrim yapacağını göreceğiz. Bunun yanında endüstri 5.0’ın imalat sanayisi ile reel sektörü nasıl dönüştüreceğini inceleyeceğiz.
Böylece bolluk ekonomisinin doğuşuna şimdiden tanık olup, teknolojiyi kullanarak önümüzdeki 10 yılda nasıl para kazanacağımızı ve sürdürülebilir kârlılık sağlayarak ülkemizi nasıl kalkındıracağımızı göreceğiz. Hazır Türkiye Uzay Ajansı kurulmuşken ne duruyoruz? Hemen başlayalım!
İlgili yazı: Dünya Gezegeni Çakıl Taşından Nasıl Oluştu?
Kızıl Ay doğuyor
Standart nükleer füzyon reaksiyonunda hidrojen atomu çekirdekleri yüksek ısı ve basınç altında kaynaşarak daha büyük olan helyum atomu çekirdekleri oluşturuyor. Bu sırada büyük miktarda enerji açığa çıkıyor. Ne kadar büyük derseniz, 70 gram hidrojeni kaynaştırarak 5000 ton kömür yakmak kadar çok enerji üretebilirsiniz!
Bu nedenle füzyon sadece ucuza enerji üretmiyor; dikkat edecek olursanız kömür trenleri ve petrol tankerlerini gereksiz kılarak lojistik maliyetlerini de düşürüyor. Tabii nükleer füzyon petrol, kömür ve doğal gaz gibi küresel ısınmayla çevre kirliliğine yol açan zehirli sera gazları da açığa çıkarmıyor.
Kısacası küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğine; örneğin tarlaların çöl olmasına ve buna bağlı açlık tehlikesine yol açmıyor. Keza kutup buzullarının küresel ısınmayla eriyerek deniz seviyesinin yükselmesine ve kıyılarla birlikte, verimli deltaları su basmasını da yol açmıyor.
Nükleer füzyon sayesinde 11 milyar nüfuslu geleceğinin dünyasının bile enerji ihtiyacını rahatça karşılayacağız. Enerji sorunun çözülmesi de açlığa çare bulmayı kolaylaştıracak. Füzyon reaktörlerinde plütonyum üretilmediği için füzyon enerjisi nükleer silahların başka ülkelere yayılmasını da önleyecek.
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Gelelim helyum 3’e
Yukarıdaki formüllerde gördüğünüz gibi, hidrojen çekirdeklerini kaynaştırmak yerine, helyum 3 atom çekirdeklerini kaynaştırarak da füzyon enerjisi üretebiliriz. Yine formüllere bakarsanız helyum 3’ün hidrojen füzyonundan biraz daha fazla enerji açığa çıkardığını göreceksiniz (döteryum−trityum).
Peki Çin Ay’dan helyum 3 çıkararak füzyon enerjisini nasıl yüzde 80 artıracak? Bunun sebebi helyum 3 füzyonun tek gerçek temiz nükleer enerji olmasında yatıyor:
Helyum 3 füzyonu radyasyon üretmiyor; çünkü helyum 3 çekirdekleri çok iyi kaynaşıyor ve hemen hiç serseri nötron üretmiyor (nötronlar hidrojen izotopları ve diğer bütün atomların çekirdeklerinde bulunan bileşik parçacıklardır).
Klasik füzyonun tersine, üretilen enerjinin dörtte üçü nötron radyasyonu halinde ziyan olmuyor. Sert nötron radyasyonu olmayınca reaktörlerin yanma odaları yıpranmıyor, metal duvarlar radyoaktif hale gelmiyor. Böylece helyum 3 hem enerji üretimini artırıyor hem de enerji maliyetlerini düşürüyor.
İlgili yazı: Yıldızlararası Füzyon Roketleri için Helyum Zaman Kristalleri
Öyleyse Çin neden Ay’a gidiyor?
Helyum 3’ü dünyadan çıkarsak ya? Neden okyanus suyunu elektroliz vb. yöntemlerle ayrıştırıp hidrojen atomlarını çekiyor ve nükleer füzyonda hidrojen kullanıyoruz?
Neden döteryum gibi fazladan bir nötron içeren ve trityum gibi ekstra iki nötron içeren ağır hidrojen çekirdekleri kullanıyoruz? Sonuçta döteryum-trityum füzyonu, helyum 3 füzyonundan çok daha az enerji üretiyor ve çok daha fazla radyasyona yol açıyor. Aslında bu soruların çok basit bir sebebi var:
İlgili yazı: Biyonik Böbrek ile Diyaliz Derdine Son
Dünya’da helyum 3 yok
Daha doğrusu çok az var: Dünya’nın yıllık enerji ihtiyacını nükleer füzyonla karşılamak için bize yılda 100 ton helyum 3 gerekiyor.
Dünya’da ise sadece 15 ton helyum 3 var ve bu da helyum gazıyla birlikte (helyum 4) yüksek irtifa balonları ile diğer endüstriyel alanlarda lazım oluyor. Dünya’daki helyumun sadece 0,000137’si helyum 3 olduğu için elimizdeki stokları nükleer füzyonda kullanamayız.
Ancak, Ay kabuğundaki kayaçların gözeneklerinde 1 ila 5 milyon ton helyum 3 bulunuyor! Öyle ki nüfus artışı ve sanayinin gelişmesi gibi sebeplerle global enerji ihtiyacının önümüzdeki yıllarda hızla artacak olmasına rağmen; helyum 3 rezervleri gelecekteki ihtiyaçlarımızı bile kolayca karşılayacaktır:
Nitekim Çin Ay Keşif Programı (CLEP) Bilim Direktörü Profesör Ouyang Ziyuan’a göre, Ay’da insanlığa 10 bin yıl yetecek kadar helyum 3 bulunuyor! Ancak, gelecekte enerji ihtiyacının binlerce kat artacağını göz önünde bulundurursak Ay’daki helyum 3’ün bize 1000 yıl yeteceğini söyleyebiliriz.
Hani pahalı idi?
Ay Üssü Alfa ne zaman kurulacak yazısında, Ay’dan helyum 3 çıkarmanın pahalı olacağını; çünkü 1 ton helyum 3 için en az 1 milyar ton toprak kazmak gerekeceğini yazdım. Bunun için de binlerce robot iş makinesinin en az 10 yıl çalışması gerektiğini, toplam maliyetin ise 10 milyar doları bulacağını belirttim. Ancak, konuyu araştırmaya devam edince helyum 3 çıkarmanın ucuz olduğunu gördüm:
İlgili yazı: Lazer Füzyon Roketi Daedalus ile Yıldızlara Yolculuk
Toprağı ısıtacağız
Amerikalı ve Çinli mühendisler Ay toprağını ısıtarak helyum 3 gazı çıkarmayı planlıyorlar. Bu iş o kadar ucuz olacak ki helyum 3 için dış gezegen Uranüs’e gitmeye de gerek kalmayacak. Böylece Uranüs atmosferinden hortumla helyum 3 çekecek olan robot madenci filosunu inşa etmek için 30 yıl beklemek zorunda kalmayacağız.
Robotların klasik roketlerle Uranüs’e gidip dönmesi için üstüne 20 yıl daha beklemeyeceğiz. Zaten asteroit madenciliği şirketleri 2070’te Uranüs’ten 20 ton helyum 3 çekene dek, Ay’dan 1 milyon ton helyum 3 çıkarabilirler. Özetle Çin Ay’a giderek dünyada temiz nükleer füzyonun yaygınlaşmasını en az 50 yıl öne alacak.
Net sayılar verelim
Amerika’nın yıllık enerji ihtiyacını 20 ton ve Çin’in yıllık enerji ihtiyacını da 8 ton helyum 3’le karşılayabiliriz. Ancak, 2030’da nominal Çin ekonomisi, ABD ekonomisinden yüzde 38 daha büyük olacak. Bu da Çin’in 2030’da yılda en az 9 ton helyum 3 çıkarmasını gerektirecek.
İlgili yazı: Insight Sondası Dün Mars’a İndi
Bu mümkün mü?
Ölçeklenebilirlik açısından bakarsak Çin bugünden Ay’a yerleşirse 2030’tan sonra Ay’dan yılda en az 1 ton helyum 3 çıkaracak kapasiteye erişebilecektir. Ayrıca 2040’a kadar dünyanın ilk ticari nükleer füzyon reaktörünü açmış olacaktır. Dolayısıyla Çin’in 2040’tan sonra Ay’dan yılda 10 ton helyum 3 çıkarma kapasitesine erişecek olması gerçekçi bir tahmindir.
Nitekim projeksiyonlar Dünya’nın 2040’a kadar yüzde 75 oranında fosil yakıt kullanacağını, ancak o tarihten sonra güneş enerjisi ve nükleer füzyonun hızla petrolün yerini alacağını gösteriyor. Bu durumda Çin 2030’da helyum 3 madenciliğine başlarsa 2045 vizyonunu gerçekleştirecektir.
İlgili yazı: Bilinç Bilinçsiz Beynin Ürünü mü?
Peki ABD mani olur mu?
Çin Ay programının dünyada taşıdığı önemi anlamak için uluslararası ilişkilere bakmamız gerekiyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ticaret savaşı başlatarak veya gerçek bir savaş çıkararak Çin ekonomisini bozabilir. Nitekim ticaret savaşını zaten deniyor. Ancak, ABD’nin Çin Ay programını geciktirmek karşısında bazı dezavantajlar da var.
Bunları sıralayalım
- ABD petrol ile doğal gazda Çin’den daha fazla dışa bağımlı ki bu da orta ve uzun vadede ülke ekonomisini zayıflatabilir.
- ABD’de petrol şirketleri çok güçlü ve Trump desteğiyle güneş enerjisini geciktiriyor (Gerçi Trump, Çin’den ucuz parça ithalatını zorlaştırarak yerli üretime destek olmak istiyor ki bir yerde haklı). Ancak, petrol tükenmekte olduğu ve alternatif petrol kaynakları da mevcutlar kadar ucuz olmadığı için bu durum ABD’yi zorlayabilir.
- ABD nükleer füzyonda Çin’den geri kaldı. Çin hali hazırda deneysel reaktörler çalıştırıyor. Ancak, nükleer füzyon yanma odasına yönelik yan çözümleri doğru kullanır ve Almanya ile Fransa’dan (ITER deneysel tokamak reaktörü) teknoloji transferi yaparsa açığını kapatabilir.
- Buna karşın, ABD’nin ambargo kartını sık kullanması, küresel inandırıcılığını yitirmesine ve dolarla yapılan ticaretin azalmasına yol açabilir. Tabii doların rezerv para özelliğini yitirmesi Çin ekonomisini de zorlayacaktır. Yine de Uzak Doğu’da Yuan ticaretini teşvik edebilir.
İlgili yazı: Küresel Isınma Yüzünden Uçakta Türbülans Artacak
Dünya egemenliği kolay değil
- ABD ekonomisi küresel ısınma yüzünden oldukça zorlanacak: Florida’yı ve diğer kıyı eyaletlerini daha sık su basacak (hali hazırda kasırgalar vuruyor). Ünlü mısır tarlaları sıcaktan kuruyacak.
- ABD Rusya karşısındaki çıkarlarını korumak amacıyla Yakın Doğu’ya çok para harcıyor. Ancak, petrolün tükenmesi Rusya’ya karşı petrol varil fiyatlarını düşük tutmayı zorlaştırıyor. Alaska’dan çıkardığı kaya gazını İspanya ile Norveç’e Ruslardan ucuza satamıyor ve Doğu Akdeniz tabanındaki diğer doğal gaz yatakları da ucuz bir alternatif oluşturmuyor.
- Küresel ekonomi savaş maliyetlerini artırarak silah tüccarlarının faturalarını kabartıyor. Bu da silah satışlarının önemli paya sahip olduğu ABD ekonomisini zorluyor.
- Bu durum ABD’nin yeniden silahlanmasını ve Çin’i caydırmasını zorlaştırıyor. Çin’le anlaşmayı ise çok daha hesaplı bir seçenek haline getiriyor. Sonuçta ABD Ay yarışında Çin’den geri kalıyor ve kısa vadede bu açığı kapatması zor görünüyor. Ancak, ABD joker kartını kullanabilir:
İlgili yazı: Periyodik Tabloda Keşfedecek Kaç Element Kaldı?
İklim savaşları
Batının dünya egemenliğini sürdürmek için en büyük kozu küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği:
Petrol şirketlerinin küresel ısınmaya yol açan fosil yakıtları satmakta haliyle ısrar etmesi sebebiyle; küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, rakip ülkelerin tarlalarını kurutarak tarım ve ekonomiye zarar vermekte kullanılabilir. Böylece ABD biyoprinterda sentetik et ve tahıl basarak bunları açlık çeken ülkelere satıp küresel egemenliğini sürdürebilir.
Ayrıca deniz seviyesinin küresel ısınmaya bağlı olarak yükselmesi, İstanbul gibi kıyı şehirleriyle verimli deltaların sular altında kalmasına yol açacak. Örneğin, nominal GSYİH açısından 2030’da Endonezya dünyanın en büyük 4. ekonomisi oluyor. Ancak, aynı zamanda sel baskınları yüzünden sular altında kalacak olan bir ülke bu.
Öyle ki bırakın bugünkü 4 milyon talihsiz Suriyeliyi, 2040’ta 192 milyon iklim mültecisi ve 2060’a kadar da 3 milyar iklim mültecisinden söz ediyor olacağız. Keza 2030’larda Güney Hindistan’da tarım arazileri kururken, insanlar ölümcül sıcak dalgaları yüzünden gündüz sokağa bile çıkamayacaklar.
İlgili yazı: Hayalet Parçacık Nötrino İle Nasıl Kuasar Keşfettik?
İran ambargosu ve Çin
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği Çin ve Hindistan ekonomisine zarar verecek. Ancak, bir de İran ambargosu var ki bu da Çin Ay programını geciktirecek sıkıntılar doğurabilir. Nitekim ABD, Pentagon odaklı dış politikasını yürütürken ve evanjelist oyları memnun etmeye çalışırken, kapitalizmin birinci kuralı olan nerede ticaret varsa oraya git ilkesini ihlal ediyor.
Örneğin İran’la gayet güzel ticaret yapan Almanya, Fransa ve hatta İngiltere artık İran ambargosunu deliyor. Sonuçta Rus ve İran doğal gazının ABD’nin kaya gazından daha ucuza geldiğini biliyorlar.
Nitekim Avusturya başbakanı, “Tabii ki Rus doğal gazını tercih edeceğiz; çünkü kaya gazından daha ucuz” dedi. Bu süreçte Çin de Suriye ile petrol ve doğal gaz satın alma görüşmeleri yapıyor. Böylece ABD kontrolündeki Arap petrolüne bağımlılığını azaltarak ABD baskılarına direnç geliştiriyor.
İlgili yazı: Yoksa Kara Delikler Yok mu? İşte Size 5 Çılgın Alternatif
Huawei sorunu
Yakın Doğu’da bütün bunlar olurken, Çin merkezli Huawei şirketi de endüstri 4.0 için gereken 5G internet teknolojisini geliştiriyor. Batılı ülkelerin Huawei cihazlarını kullanmayı yasaklayacaklarını söylemesine karşın; 5G internet ağlarını Suriye, İran ve diğer ülkelerde kurmaya hazırlanıyor.
Nitekim ABD, interneti gözetleyerek istihbarat toplamak için İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada ile birlikte (İngiliz Milletler Topluluğu üyeleri) beş göz istihbarat ortaklığını kurmuş; daha sonra da bu ortaklığı 15 ülkeye genişletmişti.
ABD Ulusal Güvenlik Ajansı da (NSA) 2008’den beri Batı üretimi birçok akıllı telefon, laptop ve modeme kontrol çipi takarak dünyayı gözetliyordu. İşte bu yüzden Çin’in endüstri 4.0’ın altyapısı olan 5G’yi Batıdan önce geliştirerek rekabetçi fiyatlarla dünyaya pazarlaması ABD’yi zor durumda bıraktı. Zor durumda bıraktı derken; 2015’te Çin istihbaratının Amerika’ya sunucu parçaları üretimi yapan taşeronlarla anlaşma yaptığı ortaya çıktı:
Buna göre Çin; Elemental, Amazon ve Apple sunucularına gözetleme çipi yerleştirmişti. Elemental sunucularını ABD Savunma Bakanlığı, CIA dron veri merkezleri ve donanma gemileri de kullanıyor. Kısacası Çin’in en az 3 yıl boyunca ABD şirketlerini, federal devleti ve CIA’yi gözetlediği anlaşıldı.5 ABD buna karşılık olarak Çin’in en büyük telekom şirketi olan Huawei’i hedef aldı:
İlgili yazı: CERN Renkli Röntgen Cihazı Geliştirdi
Meng Whanzou’nun tutuklanması
ABD nefsi müdafaa amacıyla Kanada ile arasındaki anlaşmayı devreye soktu ve hem Çin komünist partisi kurucularından, hem de Huawei’in kurucusu olan Ren Zhengfei’in kızı Meng Whanzou’yu Kanada’da tutuklattı. Bunun için de Huawei Finans Direktörü Whanzou’nun İran ambargosunu delmiş olmasını gerekçe gösterdi. Aslında Çin’i siber savaştan caydırmak istiyordu.
Burada Trump’ın icat ettiği ve “Karşı tarafla avantajlı bir anlaşma yapmak için önce birilerini rehin al ve sonra da karşı tarafın hemen cevap vermesini isteyerek sıkı bir ültimatom ver” şeklinde özetlenebilecek olan kovboy diplomasisini görüyoruz. Peki kovboylar Çin’i durdurabilecek mi? Önümüzdeki 4 yıl için evet; ama sonra zor:
Nitekim çok kutuplu yeni dünyanın avantajından yararlanan Çin; Huawei ve ZTE’nin telefonlarıyla 5G telekom teknolojisini, başta Hindistan olmak üzere diğer ülkelere satarak ABD pazarına bağımlı olmaktan kurtulabilir. Ancak, bunun için 4 yıla ihtiyacı var ve bu sürede ekonomik çöküş yaşamamak için ABD ile uzlaşacaktır.
İşte Çin Ay programını bu açıdan görmek lazım: Çinliler, ABD’nin çok güçlü bir rakip olduğu biliyor ve Ay yüzeyine ABD’den önce insan göndererek Amerika’nın egemenlik alanını uzaydan kuşatmaya hazırlanıyor. Çin’in Ay’a gitmesiyle yepyeni bir uzay yarışı başlıyor. Bu yarış hem yerde, hem de uzayda sürecek ki Çin yer etabını çoktan kazanmış bulunuyor. Nasıl derseniz:
Uydu düşüren füze ile
Çin 2007’den beri uçaktan atılan füzelerle ABD uydularını düşürme kabiliyetine sahip olduğundan, ABD’nin Çin uzay uçuşlarını silah zoruyla engellemesi pek mümkün görünmüyor. Sonuçta ABD Çin uydularını vurursa Çin de ABD uydularını vurur. Uzayda çıkacak bu tür bir çatışma, ölümcül uzay çöplerine yol açarak yörüngeye uydu göndermeyi zorlaştıracak ve her iki taraf da kaybedecektir.
İlgili yazı: Kütle Nedir ve Enerjiye Dönüşür mü?
Oyunun kuralları değişiyor
Şimdi diyeceksiniz ki “Hocam teknolojiyi bırakıp uluslararası ilişkilere mi kaydınız?” Aslında en iyi politika bilimsel gerçeklerle ve ileri teknolojiyle yapılır. Nitekim Çin uzaydan internet teknolojisine geçti ve gözetlenemeyen kuantum internet geliştirdi.
Nükleer füzyon enerjisine de ABD’den birkaç yıl önce geçerse hem enerji bağımsızlığını elde edecek, hem de fosil yakıtlardan 4 milyon kat fazla enerjiyi süper ucuza üreterek enerji fazlasını dünyaya satabilecektir. Bu da Batı dünyasının rekabet gücünü aşan ve Çin’i lider yapan bir gelişme olacaktır.
Elbette ABD ve Batı dünyası da nükleer füzyon teknolojisi geliştiriyor. Ancak; Çin, Ay programı ile füzyon enerjisini yüzde 80 artırarak daha da önce geçmeye hazırlanıyor. Bu durumda dünya tozpembe olmaz; ama ABD ikinci sıraya düşerken Çin en büyük süper güç olabilir.
Ancak, Çin’in bu yarışı kazanmak için füzyona Amerika’dan 5 yıl önce geçmesine de gerek yok. 2030’da Çin zaten dünyanın en büyük ekonomisi olacak. Aynı zamanda nükleer füzyona da geçerse dünyanın en büyük süper gücü olacaktır.
Türkiye’nin geleceği
Özetle ABD, Çin’in yükselişiyle birlikte çok kutuplu dünyayı ister istemez kabullenecektir. Türkiye ve diğer ülkeler de bunu fırsata dönüştürebilirler: Özellikle de endüstri 4.0’a geçerek hem özgürlükleri, hem de toplumsal refahı artırabilir ve bölgede lider olabilirler. Bunun için Türkiye Uzay Ajansı’na, temiz nükleer füzyon teknolojisine ve yüzde 100 milli 5G internete yatırım yapmalıyız.
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Helyum 3 Ay’a nereden geldi?
Şimdi dikkatli okurların yazının başından beri sormakta olduğu soruya gelelim: Madem Dünya’da helyum 3 az ve madem Dünya ile Ay Güneş’e aynı uzaklıkta, neden Ay da helyum 3 var da Dünya’da yok? Bunu yanıtlamak için helyum 3’ün kaynağına bakalım.
Helyum 3 Güneş’ten geliyor ve güneş rüzgarıyla Dünya’ya ulaşıyor. Nitekim Güneş rüzgarı büyük miktarda alfa parçacığı üretiyor ki bunlar son derece enerjik olan helyum atomu çekirdekleridir. Ancak, alfa radyasyonu Dünya’daki hayat için ölümcüldür.
Neyse ki Dünya’nın manyetik alanı helyum çekirdeklerini saptırıyor ve gezegene çarpmak yerine uzaya yönlendiriyor. Ancak, bu da helyum 3’ün Dünya’da çok nadir olmasına yol açıyor.
İlgili yazı: Fotonik Bilgisayar ve Işığı Maddeye Çeviren Adam
Peki Ay’da neden bol?
Ay’ın manyetik alanı helyum çekirdeklerini saptıramayacak kadar zayıf. Dahası uydumuzun helyum 3’ün yüzeye erişmesini önleyecek bir atmosferi bulunmuyor. Böylece helyum 3 çekirdekleri hızla Ay yüzeyine çarpıyor ve kayaları mermi gibi delip içine girerek mikroskobik gözeneklerde birikiyor.
Helyum 3’ün Ay’da bol olmasının sebebi bu ve Amerika da bunun farkında. Nitekim 2013’te ABD senatörü olan Harrison Schmitt, Çin’in helyum 3 planlarını gayet iyi bildiklerini söylüyor. Doğrusu Schmitt de ABD’nin Ay’dan helyum 3 çıkarmasını istiyor; ama işi zor.
Aslında Amerika’nın hemen bugün Ay’dan helyum 3 çıkaracak teknolojisi var. İstese 5 yıl içinde Ay’a insan da gönderebilir. Ancak, bunu yapacak politik iradesi yok; çünkü Amerikan başkanları 8 yılda bir değişiyor. Buna ek olarak her yıl gerçekleşen bütçe kesintileri, NASA’nın uzun vadeli uzay programları yapmasını önlüyor.
Oysa Çin farklı: Açıkçası pek demokratik bir ülke olmadığı için Çin’in bugünkü lideri Xi Jinping’in ömür boyu iktidarda kalacağını söyleyebiliriz. Kısacası Çin uzaya yerleşmek için 30 yıllık uzun vadeli programlar yapabiliyor. Tek tek görevler yerine, uzaya yerleşmesini garanti eden özel görevler seçiyor ve bunları sırayla tamamlıyor.
İlgili yazı: Sıcak Dalgaları ile 1,5 milyar İnsan Evsiz Kalacak
Devlet aklı
Çin bu konuda çok temkinli davranıyor. Mesela hemen Ay’a insan göndereceğim diye hava basarak ABD ile uzay yarışına da girmiyor. ABD’yi kışkırtıp Çin’den önce Ay’a gitmeye zorlayacak bir harekette bulunmuyor. Bu da ABD’nin Çin’e uzayda engel olmasını önleyecektir.
Neden derseniz, az yukarıda Çin’in ABD’yi uzaydan kuşatacağını söylediğimi hatırlayın. Bu bağlamda Çin’in yeni uzay yarışında yer etabını kazandığını belirttik. Sırada ABD’yi Ay’dan kuşatmak var:
Çin bir kez Ay yörüngesine uzay istasyonu yerleştirirse Ay’ın öte yüzünden dolanıp Dünya yörüngesine ters açıdan yaklaşabilir ve yer radarları görmeden önce, ABD’nin bütün istihbarat uydularını füzelerle vurabilir. Bu da ABD’nin Rusya veya Çin’in gerçekleştireceği bir nükleer saldırıyı haber almasını engelleyecektir.
Kısacası Çin Ay yörüngesinde uzay istasyonu kurarsa ABD asla Çinlilerin uzay uçuşlarına mani olamaz. Peki ABD bu riski görmüyor mu? Buna karşı önlem alamaz mı? Alabilir; ama Amerikalılar NASA’nın bütçe sıkıntısını aşmak için uzay uçuşlarını özel şirketlere devretme sürecindeler ve hem bununla, hem de Yakın Doğu ile çok vakit kaybediyorlar.
İlgili yazı: Küresel Isınma Sebebi Metan 10 Kat Arttı
Özel sektörün zamana ihtiyacı var
Elon Musk’ın SpaceX ve Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un Blue Origin şirketlerinin geliştirdiği yeniden kullanılabilen roketleri biliyorsunuz ki ABD işte bu roketlerle uzay yarışına geri dönmek istiyor. Bu süreçte SpaceX ile Boeing şirketlerinin de insanlı uzay kapsülü geliştirmek için yarıştıklarını; ama Trump’un 2019 federal hükümet bütçesini bir türlü onaylamadığını belirtelim.
Trump, federal bütçeyi, Meksika duvarına para isteme pazarlığında koz olarak kullanmak için kilitlemiş bulunuyor. Bu durum bizdeki adli tatile benziyor; ama çok daha beteri: Amerikan hükümeti üç haftadır çalışmıyor.
Öyle ki NASA personeli maaş alamadığı için ücretsiz izne çıkmış bulunuyor ve bu yüzden de insanlı uzay kapsülü testlerini analiz edip onay veremiyor. Kısacası Çin uzay programı tıkır tıkır işlerken NASA mevcut projeleri yönetmek dışında bir şey yapamıyor.
İlgili yazı: Nükleer Makarna Çelikten 10 Milyar Kat Sert
Vizyonsuzluk
Körle yatan şaşı kalkar demişler. ABD yıllarca dünyaya karıştı ve her yerde Amerikan çıkarlarını koruyacak vizyonsuz hükümetleri destekledi. Şimdi de Amerika’nın vizyonsuz bir başkanı oldu. Balık baştan kokar ve ABD’nin dijital dönüşüm vizyonunu kaybetmiş olması, Amerikan şirketlerinin de rekabet gücünü azaltıyor:
Nitekim bugüne dek Amerikan askeri uydularını uzaya fırlatmakta tekel olan ULA şirketi, yeniden kullanabilen roketlerle maliyetleri düşürüp hükümete daha düşük fiyatlı teklifler vermeyi başaramadığı için; en büyük gelir kaynağı olan bu işi SpaceX’e kaptırmış bulunuyor. Eskiden ABD’nin gurur kaynağı olan ULA, 5 yıldan önce yeniden kullanılabilir roket geliştiremeyecek.
Bütün bu şartlar altında ABD’nin Çin’den önce Ay’a gitmesi, özellikle de Ay yörüngesinde bir istasyon kurarak Çin’i kuşatması zor görünüyor. Ayrıca Çin’in uzay yarışında gecikmesi halinde, Çinlileri Ay’a gitmekten alıkoyacak bir jeopolitik konjonktür oluşturması da zor görünüyor.
ABD’nin en büyük umudu olan özel sektör ise uzay turizmi, şişme uzay otelleri ve uzaydan internet gibi daha kârlı işlere odaklanıyor. Böylece Ay yörüngesinde uzay istasyonu kurma işi, bütçesi her yıl azalan NASA’ya kalıyor ve NASA da 2019’un bütçesi henüz onaylanmadığı için zorunlu tatile girmiş bulunuyor.
İlgili yazı: Artık Ormanlar Küresel Isınmaya Yol açıyor
Füzyon devrimi
Nükleer füzyon henüz deneysel aşamada: Ancak, fosil yakıtların ürettiği enerjinin sadece yüzde 30-40’ı ve bugünkü nükleer santrallerin ürettiği enerjinin de sadece yüzde 60’ı enerjiye dönüştürülebiliyor (bunu ileride yüzde 80’e çıkarmak mümkün olabilir).
Öte yandan füzyon çok daha kolay ölçeklenebilecek olan bir teknoloji: Bir kere atom ağırlığı açısından atomu parçalamaktan kat kat verimli. Bu nedenle nükleer füzyon devreye girdikten sonra, gelişmiş ülkelerdeki klasik nükleer reaktörlerin (devlete dayamış şirketlerin ısrarına rağmen) bir bir kapanacağını söyleyebiliriz.
Yeri gelmişken; Çin Füzyon Bilimleri Merkezi’nin (CFS) 8 ayrı araştırma departmanında 285 bilim insanı çalıştırdığını ve Çin Bilimler Akademisi Plazma Fiziği Enstitüsü’nün de (IPP) 223’ü bilim insanı olmak üzere toplam 400 kişi istihdam ettiğini söyleyelim.
Özetle Çin nükleer füzyona ABD, Japonya, Fransa, Almanya ve İngiltere kadar kadro ayırıyor. Böylece yarışta önde gidiyor. Üstelik Londra’yı Beijing’e tren yoluyla bağlamayı ve ipek yolunu yeniden açmayı planlayan Çin, füzyon araştırmalarında Avrupa Birliği’yle de bilgi paylaşıyor. Kısacası Avrupa Uzay Ajansı’nın ötesinde, AB ile çok daha kapsamlı bir stratejik ortaklığa hazırlanıyor.
İlgili yazı: Asteroitten Sarkan Uzay Gökdeleni
Temiz ekosistem
Şimdiye dek nükleer füzyonun temiz nükleer enerji olduğunu gördük. Ancak, nükleer füzyon çevre kirliliğini önlemekte de kullanılabilir:
Öyle ki helyum 3’ü beklemeden füzyon araştırmalarına başlayan Çin, döteryum-trityum füzyonu için gereken hidrojeni üretmek için gereken enerjiyi yine füzyon santralleriyle üretebilir. Füzyon enerjisiyle üretilen elektriği kullanarak deniz suyunu elektroliz yöntemiyle ucuza parçalayıp hidrojen çıkarabilir. Böylece nükleer füzyon daha Ay’a gitmeden kendine yeterli bir sektör olabilir.
Nitekim bizzat nükleer füzyonun kendine yeterli bir sektör olması çevre kirliliğini tümüyle önleme imkanı sunuyor ve su arıtma teknolojisini buna örnek verebiliriz:
İlgili yazı: Devrik Kara Delik Sagittarius A Görüntülendi
Çevre kirliliğinin sonu
Çin, Hongyanhe Nükleer Güç Santrali’nde klasik nükleer enerjiyle elektrik üretiyor ve bu sayede tuzlu deniz suyunu arıtarak içilebilir tatlı su üretimi yapıyor (Bu sistemin günde 10 bin metreküp su arıtma kapasitesi bulunuyor).
Oysa Çin nükleer füzyona geçince bu işi o kadar ucuza ölçekleyecek ki son 200 yılda fabrika atıklarıyla kirlenmiş olan bütün gölleri, nehirleri ve yeraltı sularını temizleyebilecek! Bunun için füzyon ışınlarını ve manyetik alanlarla tekil atom yönlendirme teknolojisini kullanacak (aşağıda anlatacağım).
Bu kadar temiz suyu ne yapacağız derseniz: Tarlaları sulayabiliriz, sulama kanallarını genişleterek çölleri tarlaya çevirebiliriz. Göllerle ırmakları aşırı sulamayla kurutmak yerine temizleyebilir ve küresel ısınma ile nedeniyle kuruyan yeraltı su kaynaklarını temiz yer üstü sularıyla takviye edebiliriz.
İlgili yazı: Çin Füzyon Reaktörü EAST 100 Milyon Derece
Füzyon meşalesi
Burada kimya ve çevre mühendisleri için bir not düşmek istiyorum: Türkiye’nin hızla kirlenen akarsularını ağır metallerden ve zehirli kimyasal atıklardan korumak için füzyon meşalesi kullanabiliriz.
Bu teknolojide suyu füzyon reaktörlerindeki 100 milyon derecelik yanma odasının yanından geçireceğiz ve suya süper sıcak plazma püskürteceğiz.
Böylece ağır metalleri sudan kolayca ayıklayacağız. Düşük seviyeli cüruf atıklarını, böcek ilaçlarını, deniz suyunu ve hatta kanalizasyon bazlı pis çamuru bu şekilde arıtacağız (Haliç’i nükleer füzyon enerjisiyle arıttığımız düşünün)!
Peki nasıl çalışıyor?
Füzyon meşalesi sıcak hidrojen plazmasından oluşan füzyon ışınları (parçacık ışınları) üretiyor. Böylece süper sıcak plazma ile buharlaştıracağımız pis su atomlarını elektronlardan koparıp pozitif yüklü çekirdeklere dönüştürüyoruz. Sonra da manyetik alanlar yardımıyla ağır ve hafif tek tek metalleri ayrıştırıyor, dilersek yeniden kullanmak üzere bir kapta topluyoruz. Böylece pis suyun bütün tortusunu alıyoruz. Bu normalde çok enerji isteyen bir işlemdir; ama füzyon sınırsız enerji sağlayacak.
İlgili yazı: Radyoaktif Atıklar Lazerle Temizlenecek
Füzyon madenciliği
Yeryüzündeki birçok savaş maden kaynaklarını ele geçirmek için çıkmıştır; ancak maden kuyusu açmak çevreyi kirletiyor ve çok pahalı. Oysa tüketim ekonomisinde atıklarla firenin çevreye atılması yüzünden; maden yataklarından çok daha fazla sayıda metal pis toprakta ve çamurda bulunuyor.
Örneğin, sadece 4,16 km3 hacmindeki pis toprağı füzyon meşalesiyle arıtırsak ABD’nin yıllık alüminyum üretiminin 200 katı alüminyum, 8 katı demir, 100 katı kalay, 6 katı çinko çıkarabiliriz! Çöp dağlarındaki plastikleri ayrıştırarak süper ucuza süper gelişmiş kompozit malzemeler üretebiliriz.
Demek ki yeni madenler ve katı atık tesisleri kurmak yerine; eskiden kapatılmış madenlerin yanında nükleer füzyon reaktörleri kurarak seri üretimden daha fazla sayıda atığı, füzyon meşalesi ışınlarıyla geri dönüştürebiliriz.
Hatta füzyon enerjisini kullanarak üreteceğimiz lazer ışınlarıyla, nükleer santrallerin ürettiği radyoaktif atıkların birkaç saatte bozunarak zararsız kurşuna dönüşmesini sağlayabiliriz (geçici radyasyon artırışını kontrol edebilirsek tabii).
İlgili yazı: VASIMR roketiyle Mars’a 40 günde gidin
Hem de çevreyi kirletmeden
Kısacası dünyada doğal kaynaklar tükeniyor diye üzülmemize ve savaş çıkarmamıza gerek kalmaz. Hatta bu sayede uzun süre boyunca asteroit madenciliğine bile gerek kalmaz: Çin Ay’dan helyum 3 çıkardığı anda; dünyada ağır sanayi, imalat sanayisi ve dünya ekonomisi kökten değişecektir.
Unutmayın ki füzyon meşalesi, manyetik alanlar yardımıyla tek atom kalınlığında füzyon ışınları üretmenizi ve atomları tek tek kontrol etmenizi sağlıyor. Bu sayede pis su ve çamurdaki kimyasal atıklarla plastikleri de yüzde 99 oranında ayrıştırıp geri dönüştürmek mümkün oluyor.
Nükleer füzyon sayesinde geri dönüşüm yaygınlaşır, metal ve plastikler tuvalet kağıdı kadar ucuz olursa insanların istedikleri ürünlerle hizmetlere sudan ucuza erişeceği bolluk ekonomisi gelmez mi?
Her ülke kendi füzyon reaktörünü kurarsa başka ülkelerden maden ithalatı yapmaya da gerek kalmaz. Bütün ülkeler ekonomik açıdan, enerji açısından tam bağımsız, temiz ve kendine yeterli olur. Nükleer füzyon ile endüstri 5.0 gelince devrim olacak derken kast edilen budur.
İlgili yazı: Laptop Boyunda Optik Kuantum Bilgisayar
Plazmonlar
Nükleer füzyon reaktörünün egzoz çıkışına takacağımız füzyon meşalesiyle oluşturacağımız füzyon ışınları, bugün için imkansız veya süper nadir olan en kompleks alaşımları ve kompozit malzemeleri de kağıt kadar ucuza üretmemizi sağlayacak.
Sonuçta nükleer füzyon plazmasını reaktörde üretilen manyetik alanlarla süper ince ışınlara dönüştürürsek tek tek atom çekirdeklerine ateş edebiliriz. Böylece füzyon meşalesini tek tek atomları ve elektronları yönlendiren bir atomik matkap, atomik neşter (ameliyat bıçağı) ve atomik maşa olarak kullanabiliriz.
Sonuçta lazer ışınlarının genişliği ve frekansını daha bugünden bir elektron çapında ayarlayabiliyor ve imalat malzemelerinde atomaltı delikler açabiliyoruz. Elektronlarla açılan bu tür deliklere plazmon diyoruz ve plazmonlar üretim malzemelerini süper incelikle işlememizi sağlıyor (Bkz. Robot bilim insanı atomları lazerle kontrol etti).
Gelecekte füzyon ışınlarını da bu kadar incelikli olarak ayarlayabileceğiz. Böylece ışığı büken atomaltı delikler içeren görünmezlik pelerinlerini, laptop boyunda optik kuantum bilgisayarları, fotonik bilgisayarları ve süper gelişmiş alaşımları çok ucuza üreteceğiz.
İlgili yazı: Uzay Yolcuları Filmi Ne Kadar Gerçekçi?
Füzyon ve nanoteknoloji
Sudan ucuz derken, farklı atomları yan yana dizerek kompozit metaller üretmekten söz ediyorum. Mesela diyelim ki 1 metrekarelik demir sac üreteceksiniz; ama bu sac tek atom kalınlığında olacak. Dahası içinde 10 katrilyon atom varsa bunların arasına özel aralıklarla 1 trilyon platin ve molibden atomunu tek tek yerleştireceksiniz (atom örneklerini rastgele verdim).
Böylece kağıt kadar ince kurşun geçirmez yelek, kumaş kadar hafif savaş gemisi zırhı, hatta koca gölleri tek seferde arıtacak atom kadar büyük, ince ve çelikten sert süper esnek filtreler üretebilirsiniz. Nükleer füzyon sayesinde uzay asansörü için gereken 130 bin km uzunluk ve 6 metre kalınlığındaki karbon nanotüpleri de seri üretebilirsiniz
Nitekim bu işlemler zaten biliniyor. Sadece bugüne dek bunu yapmak çok enerji gerektiriyordu. Nükleer füzyon bunun için gereken enerjiyi, sıcaklığı ve ince ayar kabiliyetini ucuza sağlıyor.
Dahası sterilizasyon teknolojisini de ucuzlatıyor ve bütün besinleri morötesi ışınlarla strelize ederek salgın hastalıkları önlememize imkan veriyor. Tabii ki hidrojen, karbonmonoksit, ozon ve formik asit gibi endüstriyel kimyasalların da ucuzlayarak yaygınlaşmasına olanak tanıyor. Öyleyse tekrar soralım: Sizce Çin neden Ay’dan helyum 3 çıkarmak istiyor? 😉
İlgili yazı: Japonya 2050 için Mini Uzay Asansörü Test Ediyor
Kurtuluş reel sektörde
Görüyoruz ki bolluk ekonomisi paradan para kazanılan spekülasyon ekonomisini bitirecek. Bunun için de nükleer füzyon gerecek. ABD, ancak mobil füzyon reaktörlerini Çin’den önce geliştirerek kamyon kasasında füzyon enerjisi üretimine geçerse en büyük süper güç olma konumunu koruyabilir. Ancak öncelikle eğitim şart.
Ben de bütün eğitim ve konuşmalarımda, Türkiye’de reel sektör mutlaka endüstri 4.0’a geçmeli derken eğitim ve dijital dönüşümün önemini vurguluyorum. Ülkemizin geleceği endüstri 4.0, sonra da endüstri 5.0 ve nükleer füzyonda yatıyor; yoksa elektriği Rusya’dan satın alır gibi pahalıya alacağımız radyoaktif Akkuyu santralinde değil.
Son olarak, nükleer füzyonda helyum 3 yakıtı kullanan füzyon roketleri ile çok yüksek hızlara ulaşabilir ve Mars’a iki ayda, Jüpiter’e ise sadece 1 yılda gidebiliriz. Hatta yavaşça fren yapmak için bol zamanımız olacağından, çok daha hızlı uçarak Plüton’a da 1 yılda ulaşabiliriz.
Peki füzyon roketleriyle güneş sistemini nasıl keşfedecek ve ışık hızının yüzde 5-12’si ile komşu yıldızlara bir insan ömrü içerisinde nasıl ulaşacağız? Onu da Füzyon Roketi için Helyum 3 Zaman Kristalleri ve Lazer Füzyon Roketi Daedalus ile Yıldızlara Yolculuk yazılarında okuyabilirsiniz. Keyifli dinlenceler.
Çin Ay programı
1Standard Chartered
2Nuclear fusion
3China Manned Space
4China National Space Administration
5The Big Hack: How China Used a Tiny Chip to Infiltrate U.S. Companies
Harika bir yazı. Emeğinize sağlık. Ufkumu değiştirdiniz, bunun için teşekkür ederim. Umarım Ülkemiz de sağduyu ile düşünmeyi öğrenip 4.0’ı yakalar.
Rica ederim Gültenkin Bey. Sevgi ve selamlarımla.
Cidden harika bir yazı. Kozan Bey sizce ülkemizin endüstri 4.0`ı yakalamasında genç bireylere düşen sorumluluklar neler?
Okumak, öğrenmek, çalışmak. İnternet ve mobil cihaz çağında cehalete yoksulluk bahanesi yok.
Nefessiz okudum cok guzel olmus. bravo
Inanilmaz bir yazi. Okudugum ilk yaziniz bu. Sayfanizi bundan sonra aralıksız takip etmek istiyorum. Basarilar dilerim
Rica ederim Gökhan Bey.Ben de size başarılar dilerim.
Bu makaleyi mümkün olan en geniş çevreye yaymak gerekir. Bu kadar özenli, düzgün dil kullanımlı ve akıcı bir makale takdir edilmeli.
Rica ederim Tuğbay Bey. Keyifli okumalar.
Ya biz. Keşke Nükleer değilde Füzyon reaktör sipariş etseydik. Teknolojiyi anlardık hiç olmazsa. Uzay yatırımları Milyar dolarlar ile ifade ediliyor. Yukardaki rakamların hepsi Istanbul Havalimanından daha ucuz. Üzülmeyin Sanayi devrimlerini kaçırsakta montaj sanayisini yakaladık. Bakın, Mesala; Dünyada en çok klima markası bizde.
Ay ile ilgili ülkelerin gelecek planlarını ve Helyum-3 enerji potansiyeli anlattığınız böylesine kapsamlı bir yazı içerisinde Artemis Programı’na tek cümleyle de olsa deyinmeniz iyi olurdu.
Günümüze kadar Ay yüzeyine insan indirebilen tek ülke ABD’dir. Çin 2030’larda Ay yüzeyinde taykonot yürütmeyi hedefliyor. SSCB, ABD’nin Apollo programına cevap olarak Ay yüzeyine insan indirmede N1-L3 programını başlatmıştı. Denemeler ardı ardına birkaç kez başarısız olduktan sonra programını iptal etmişti. İptalde artan maliyetler etkili olmuştu.
Merhaba Cüneyt Bey, Artemis Programı bütçe sıkıntısı yüzünden iptal edilme riskiyle karşı karşıya ve Ay’dan Helyum 3 çıkarmakla ilgisi yok. Bu nedenle değinmedim.
Merhaba, sitenizin içeriğinden oldukça alakasız bir meslek grubundan olmama rağmen yazılarınızı merakla okuyor ve anlamaya çalışıyorum.
Oldukça keyifli bir yazı diliniz var.
Merak ettiğim ve mutlaka anlamak istediğim bir kısım var; açıklarsanız çok sevinirim.
“Nükleer füzyon plazmasıyla çalışan füzyon ışınlarını kullanan füzyon meşaleleri” kısmında meşalenin tam olarak nasıl çalıştığını anlayamadım. Pis suyu tokamak içine plazmaya mı karıştırıyoruz? Pis su atomlarını elektronlardan ayırıp pozitif yüklü çekirdeklere dönüştürmekle nasıl temizlemiş oluyoruz? Suyu pis yapan şeyler ağır metaller midir? Radyoaktif cisimlere de müdahale edebilir miyiz o zaman ya da haliçi temizlediğimiz gibi toprakları ve havayı da temizleyebilir miyiz onları kirleten bileşenlerden; hatta radyoaktif bileşenlerden?