Bulut Okulları 3 >> Bulut okullarının öğretim yöntemi

İçerik2Mikro öğrenim internet sayesinde gerçek oldu, ancak prensipte yeni bir konsept değil. Mikro öğrenimi eski çağlardaki zanaatkarlığın, internet üzerinden kişisel eğitimle birleşmesi olarak tanımlayabiliriz.

Sokrates’ten Plutarkhos’a ve Rousseau’dan Dewey’e kadar birçok düşünür, eğitimin öncelikle zanaatkarlıkla birleştirilmesi yönündeki ideallerini yüzyıllar önce ifade etmişti. Mikro öğrenimin zanaat ve sanat anlayışıyla birleşmesi gerektiğini ifade eden son büyük filozof Heidegger’dir. Heidegger de Techne ve Poiesis üzerinden bir sanat ve varlık felsefesi geliştirirken, sanatla teknolojiyi birleştiren bir çizgi izlemiş; eğitimde ezberciliğe, ölçme ve değerlendirmeye karşı çıkmıştı.

İngilizce enframing denilen ölçme ve değerlendirme, merkezi sınav sistemlerinde öncelikle strese dayanıklı ve çalışkan öğrencileri seçiyor. Ancak yaratıcılık, özgünlük, özgür düşünce gibi konuları baskılıyor ve ezberciliği teşvik ediyor. Bulut okulları ise eğitimde fırsat eşitliği getirdiği tartışmalı olan bu tür sistemlere, mikro öğrenim üzerinden doğal ve özgürlükçü bir alternatif oluşturuyor.

 

2013 yılında mikro öğrenimi ve online açık öğretimi akıllı telefonlar ve mobil uygulamalar üzerinden yapıyoruz. Öğrenim sürecini zanaatkarlık ve kişisel eğitimle birleştiriyoruz. Ancak bu kez durum farklı… Öncelikle sosyal medya, kişisel mikro öğrenim sırasında internette bulunan ders videolarına ve online ders kitaplarına erişmemizi sağlıyor. Formel eğitimin, örgün öğrenimin zanaatkarlık ve kişisel eğitimle birleşmesi derken bunu kast ediyoruz. Bulut Okullarında kişisel keşif merakı, planlı ve programlı örgün öğrenimle bir arada bulunuyor.

 

 

ZMikro öğrenim Foursquare ve Yelp gibi mobil uygulamalarda başladı

Konuya gerçek hayattan, iPhone’daki Yelp uygulamasından örnek verelim ve teorik tartışmaların ayağının yere basmasını sağlayalım: Bu uygulamayı iPhone’a yükledikten sonra kamerayı sokakta belirli bir yöne çevirdiğinizde, iPhone size şehirdeki “ilgi çekici noktaları” göstermeye başlıyor.

Telefonun kamerasını açıp sokağı çekmeye başladığınızda, iPhone ekranında kameranın baktığı yöndeki restoranları, dükkanları ve müzeleri gösteren ikonlar görüntüleniyor. Bu da örneğin, iki sokak ötede bir İtalyan restoranı olduğunu anlamanızı sağlıyor. Yelp’in, Foursquare lokasyon tabanlı paylaşım uygulamasının zenginleştirilmiş gerçeklik versiyonu olduğunu da söyleyebiliriz.

 

Öte yandan, iPhone’un kamerasıyla çekim yaparken, ekranda işaretlenen mekanların yanında küçük bilgi pencereleri de açılabilirdi. Biz de bu sayede İtalyan restoranının bulunduğu binanın tarihi, sahibi ve mimarıyla ilgili bilgileri de görüntüleyebilirdik.

Foursquare ve Yelp uygulamalarını şehrin tarihini gösteren bir kültür yazılımı ile birleştirirsek, İstanbul’un bütün kültür mirasını sosyal medyada görüntüleyebiliriz. Doğrusu ben, Yandex Türkiye’nin İstanbul’u 360 derece gösteren Panorama Görünüme, resimlerdeki mağazaların bilgilerini de ekleyeceği böyle bir uygulamayı sabırsızlıkla bekliyorum.

 

 

ABD bu yazılımı geliştiriyor

Colorado Eyalet Üniversitesi ve Los Angeles California Üniversitesi, Amerika’nın kültürel mirasını Foursquare gibi check-in yapılan lokasyon tabanlı bir mobil yazılım uygulamasına taşımak için çalışmalara başladılar.

Bu uygulamada zenginleştirilmiş gerçeklik kullanılıyor ve siz Times Square’e bakarken; New York, Manhattan’daki bu ünlü meydanın 100 yıl önceki halini ve o zaman açık olan dükkanları görebiliyorsunuz. Mimari, botanik veya peyzajla ilgilenmiyorsanız, Smithsonian Enstitüsü’nün geliştirdiği Leafsnap uygulamasını da kullanabilirsiniz. Bu yazılım, iPhone’la resmini çektiğiniz veya videoya aldığınız bir ağacın türünü, çiçek açma zamanını ve diğer flora bilgilerini gösteriyor.

 

iPhone Yelp zenginleştirilmiş gerçek uygulaması

 

 

 

 

10c81d9d635b3fc2edace4aed5e7edbaYeryüzünü piksel piksel sosyal medyaya taşıyoruz

İşte bu yüzden Bulut Okulları ile geleceğin eğitimi derken online kursların ötesine bakmamız gerekiyor. Online eğitimin klasik okul hayatını bozacağından, sınıf kültürünü sona erdireceğinden o kadar kaygı duyuyoruz ki resmin bütününü gözden kaçırıyoruz.

Bulut Okullarının örgün öğretimin yerini almayacağını, aslında okul eğitimini online olarak zenginleştireceğini ve bizi ölçme-değerlendirme kıskacından kurtaracağını unutuyoruz. Tablet ve e-tahta odaklı Fatih Projesi ile elimizde Bulut Okulları için büyük bir fırsat olduğunu da düşünemiyoruz.

 

 

Açıkçası içinde bulunduğumuz durumu biraz eski zamanlara benzetiyorum. 20. yüzyılın ilk yarısında dünyada ilk TV yayınları başladığında, Amerikalılar bütün TV muhabirlerinin radyo spikeri gibi konuştuğunu fark etmişlerdi. Bunun nedeni elbette yeni bir meslek olduğu için, TV sunucularının radyodan geliyor olmasıydı.

Oysa televizyon radyonun yerini almadı, radyoyla birlikte yaşadı. İnternet de 20 yıl boyunca radyo ve TV’nin yerini almayacak ama bu medya kanallarının yerini alacağı gün geldiğinde de mevcut iletişim yöntemlerini yok etmeyecek. Sadece TV, radyo ve gazeteleri bünyesinde yeni bir formatta birleştirecek.

 

 

Açık kaynak eğitim
Wikipedia belki de bunun en güzel örneğidir. Eskiden Türkiye’de Ana Britannica ansiklopedisi vardı. Bu kalın ciltler 10 yıl öncesine kadar kütüphanemizin raflarını doldururdu. İnternet geldiğinde Britannica’nın web sitesine başvurmak istedik ama site paralıydı… Para kazanma hırsı 18. yüzyıldaki Aydınlanma çağının ideali olan ansiklopedi geleneğinin önüne geçmişti.

Ardından internet ansiklopedisi Wikipedia yaygınlaştı. Wikipedia uzun süre boyunca ansiklopedi kalitesinde olmayan güvenilmez makaleler yayınlamakla eleştirildi. Oysa internette yanlış bilginin ömrü sadece 6 dakikadır. Wikipedia editörleri, en azından İngilizce Wikipedia editörleri bu sorunun üstesinden geldiler.

Bugün Wikipedia makaleleri dünyanın en hızlı güncellenen en güvenilir kaynakları arasında yer alıyor, çünkü okurların tespit ettiği yanlışlar editörler tarafından kısa sürede düzeltiliyor. Ayrıca, makalelerin dipnotlarındaki hakemli dergi kaynakları, her türlü paylaşımın konuya ilgi duyanlar tarafından doğrulanmasını kolaylaştırıyor. Bilim adamları ve araştırmacılar için internetten önce var olan üniversite ağlarından alınan birçok kaynağı Wikipedia’da bulmak artık mümkün. Çünkü bu kaynakların bazılarını yine üniversitelerdeki asistanlar veya doçentler giriyor.

 

 

Hiyerarşik ve merkezi yapıların yerini, gayri merkezi dağıtık sistemler alıyor

Bu dönüşüm, eğitimde ezberciliğin yerini çağrışımlı, yaratıcı ve özgür düşünceye bırakmasını sağlıyor. 2013 yılında eğitimcilerin yapması gereken, sosyal medyayı ve interneti kullanmayı öğrencilerinden daha iyi öğrenmektir. Böylece internetin karmaşasında öğrencilerine en doğru yolu gösterebilirler, onlara sosyal medyadan ve internetten tüketim kölesi olarak değil, “yaratım öznesi” olarak yararlanmayı öğretebilirler.

Yazıyı ABD’nin prestijli fütürizm (gelecekbilim) konferanslarından TED 2013 ödülünü kazanan Sugata Mitra’nın sözleriyle bitirmek istiyorum. Dünyada online eğitimin öncülerinden biri olan Mitra, kazandığı 1 milyon dolarlık ödülü, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin yoksul mahallelerindeki çocukları internetle tanıştırmakta kullanacak:

“Dünyadaki bütün çocukların doğuştan gelen merak duygusunu uyandırarak ve birlikte çalışmalarını sağlayarak geleceğin eğitim sistemini tasarlamak, böylece onları desteklemek istiyorum. Hindistan’da hizmete girecek olan eğitim laboratuarımız Buluttaki Okul’u inşa etmemize yardımcı olun. Böylelikle çocuklar online bilgiye ve eğitime ulaşarak entelektüel gelişim yolculuğuna çıkabilirler. Nerede olursanız olun, sizi de çocuklar için yeni öğrenim ortamları yaratmaya ve keşiflerinizi paylaşmaya davet ediyorum.”

 

 

Sugata Mitra ve Bulut Okulları

 

 

Yazının birinci bölümü

Yazının ikinci bölümü

 

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir