Başka Yıldızdan Gelen Oumuamua Kuyrukluyıldız Çıktı
|Güneş Sistemi dışından gelerek Dünya’nın yakınından geçen Oumuamua adlı asteroitin aslında kuyrukluyıldız olduğu ortaya çıktı. Üstelik bu kuyrukluyıldızın kendi doğal roket motoru var. Güneşin yakınında ısınıp buharlaşan su buharı, roket gazı gibi uzaya püskürerek kuyrukluyıldızı yeni yıldızlara doğru itiyor. Peki Oumuamua Güneş Sistemi’nin oluşumuyla ilgili bize neler söylüyor?
Asteroitten uzay gemisi olur mu?
Gördüğümüz kadarıyla olur: Oumuamua kuyrukluyıldızı kendi yıldız sistemi tarafından kovuldu. Daha doğrusu kendi güneşi ve/veya gezegenlerinin yerçekimi etkisiyle uzaya savruldu ve trilyonlarca km uzaktan gelip Dünya’ya ulaştı. Üstelik uzayda yol almak için kendi roket motorlarının itiş gücünü kullanıyor.
Oumuamua bütün kuyrukluyıldızlar gibi su buzu ve kayaların arasına sıkışmış olan yüksek basınçlı gaz cepleri içeriyor. Bunlar Güneş gibi bir yıldızın yanından geçerken ısınıp genleşiyor ve buharlaşıyor. Böylece Oumuamua içindeki gazları uzaya püskürterek yıldızlararası boşlukta seyahat ediyor.
İlgili yazı: Yoksa Kara Delikler Yok mu? İşte Size 5 Çılgın Alternatif
Uzay purosu
Herkes nerede yazısında sorguladığımız gibi henüz uzaylılar bizi ziyaret etmedi, ancak uzayın derinliklerinden uzay purosuna benzeyen yabancı bir kuyrukluyıldız geldi. Bilim insanları Oumuamua kuyrukluyıldızının Güneş Sistemi’ne giriş yaptığını geçen yıl tespit etti.
Doğrusu bırakın kimyasal yapısını, alışılmadık yüzey parlaklığını, Güneş Sistemi’ne giriş açısı ve yüksek hızını; bizzat kuyrukluyıldızın Havana purosuna benzeyen garip şekli onun uzaylı olduğunu ele verdi. Sonra da astrofizikçiler arasında kararsız bir gidiş-geliş başladı:
İlgili yazı: Uzay Milleti Asgardia Kuruldu ve Başkanını Seçti
Hızır idi Yunus idi
Kemal Sunal’ın Süt Kardeşler filminde en sevdiğim sahnelerden biri, Şevket Altuğ’un Kemal Sunal ve Halit Akçatepe ile denizden kumsala çıkarken söylediği Hızır idi Yunus idi nakaratıdır. NASA araştırmacılarının da son aylarda gerçek bir Hızır idi Yunus idi evresi geçirdiğini söyleyebiliriz; çünkü Oumuamua’nın ne olduğuna bir türlü karar veremediler.
Önce kuyrukluyıldız olduğunu düşündüler. Ancak, Avrupa Güney Gözlemevi’nin çektiği ilk fotoğraflarda, bu gökcisminin arkasında uzanan bir kuyruk bulunamadı. Böylece Uluslararası Astronomi Birliği, Oumuamua’yı kayalık asteroit olarak sınıflandırdı.
İlgili yazı: Herkes Nerede? Uzaylılar ve Fermi Paradoksu
Uzay gezgininin geri dönüşü
Ancak, yeni araştırmalar ışığında astrofizikçiler tekrar fikir değiştirdiler ve geçen Çarşamba günü Nature dergisinde yayınlanan çalışmada, Oumuamua’nın gerçek bir kuyrukluyıldız olduğu belirttiler.
Ben de sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali söylüyorum: Her ne kadar Arthur C. Clarke’ın uzay gemisi Rama bilimkurgu romanlarını çok sevsem ve sırf bunun için Asteroitten Uzay Gemisi Olur mu? başlıklı bir yazı yazmış olsam da Oumuamua kesinlikle uzay gemisi değil. Aman Ceres’te uzay şehri var mı gibi bir tartışmaya daha girmeyelim. 😉
İlgili yazı: Gerçek Adem: İlk insan ne zaman yaşadı?
Nereden anladık?
Elbette kuyrukluyıldızın kuyruğundan anlamadık; çünkü Oumuamua Güneş Sistemi’ni ziyaretinin ilk günlerinde Güneş’e yaklaşmadı. Bu yüzden su buzu buharlaşmadı ve gazlardan oluşan bir kuyruk üretmedi.
Bu arada TDK dilbilimcilerinin bilimsel terimleri daha dikkatli ele alması gerekiyor: Kuyrukluyıldız kuyruğu olan yıldız değildir. Türkçede birlikte yazınca gecekondu gibi anlamı değişen bütün kelimeler bitişik yazılır. O yüzden TDK’nın kuyruklu yıldızı ayrı yazması da yanlış.
Hep dikkatimi çeken bu konuya da değindikten sonra, Oumuamua’nın gerçekten kuyrukluyıldız olduğunu gösteren ilk bilgiyi paylaşabilirim: Rotası.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Uzay roketleri
Bilim insanları Oumuamua’nın rotasını; yani Güneş Sistemi’ne giriş açısı ve hızını inceledikleri zaman, bu cismin sadece başka yıldızların yardımıyla bize ulaşamayacağını anladılar: Komşu yıldızların yerçekimi, Oumuamua’nın Güneş Sistemi’ne doğru savrulması için yeterli değildi. Aynı zamanda uzay roketi kullanmak zorundaydı.
Büyük olasılıkla Güneş Sistemi’ne gelirken yolda denk geldiği yıldızların yakınından geçti ve ısınan gazların püskürmesiyle gerçek bir kuyruk üretti. Bu da Oumuamua’nın rota değiştirerek Güneş Sistemi’ne erişmesini sağladı.
Nasıl emin oluyoruz?
Avrupa Uzay Ajansı’nda araştırmalarını sürdüren Marco Micheli, Oumuamua’nın kendi kuyruğunu kullanarak uzayda gitmesini şöyle açıklıyor: “Gezegenler ve büyük asteroitlerin yerçekimi gücünü gayet iyi modelliyoruz; çünkü hepsinin konumu ve kütlesini biliyoruz. Bu da Oumuamua’nın deyim yerindeyse doğal egzozla çalışan natürel roketler kullandığını gösteriyor.”
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Rastgele gidiyor
Elbette Oumuamua gerçek bir uzay gemisi değil ve seyrüsefer bilgisayarı yok. Ancak, bir yıldızın yanından geçerken nereye savrulacağı aşağı yukarı belli: Yakın yıldızların yerçekimi genel potansiyel rotalar çiziyor ve Oumuamua, kendi gözeneklerinden çıkan gazın etkisiyle bu rotalardan birine giriyor.
Zaten yıldızlardan uzaklaşınca yüzeyi tekrar donan asteroitin gazı kesiliyor ve kuyruğu kayboluyor. Geriye tıpkı Güneş Sistemi’nde olduğu gibi yerel güneşin yerçekimi kalıyor. Özetle bir önceki sistemden çıkış yapan Oumuamua’yı en yakın yıldızlar hep kendine doğru çekiyor.
Belki de bu süreç milyarlarca yıldır sürüyor ve yabancı kuyrukluyıldız çok uzun zamandır uzayda dolaşıyor: Nitekim Micheli ve ekibi, bu senaryoyu Hubble Uzay Teleskopu ve Avrupa Güneş Gözlemevi’nin çektiği fotoğraflarla kanıtladı.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Gerçi bir kanıt daha var
Adından da anlaşılacağı gibi Güneş’e yakın olan iç güneş sisteminde pek kuyrukluyıldız yok; çünkü Güneş’in sıcağı 3,9 milyar yıl önce Dünya’ya yakın olan bütün kuyrukluyıldızların buzunu buharlaştırarak içini kuruttu. Biz de bu tür kurumuş kuyrukluyıldızlara asteroit diyoruz.
Nitekim kuyrukluyıldız artığı bu uzay kayaları bugün de Dünya’ya 20 milyon km uzakta dolanıyor. Hatta büyüklüğü ve yakınlığı yüzünden Dünya’ya çarpma olasılığı yüksek olan bu asteroitler, insan hayatını tehdit eden en tehlikeli gökcisimleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda Planetary Resources ve DSI şirketlerinin asteroit madenciliği hedefleri arasında sayılıyor.
Ancak, iç güneş sistemindeki bütün kuyrukluyıldızlar güneşin sıcağında kurumadı. Bir kısmını da gençliğinde Güneş’e gidip geri dönen Jüpiter uzaya savurdu. Geri kalanları ise Güneş’ten uzak soğuk ve buzlu dünyaların devindiği dış güneş sisteminde, yani Satürn’ün ötesinde dönüyor.
Özetle
Oumuamua’yı teleskopla gözlemledik ve kimyasal yapısının kuyrukluyıldıza benzediğini gördük. Kuyruğu olmasa bile iç güneş sisteminde garip bir açı ve hızla yol alıyordu. Bütün bunlar da daha ilk günden bir kuyrukluyıldız olduğunu gösteriyordu. Nitekim bu hafta Oumuamua’yı kuyrukluyıldız olarak sınıflandırarak hatamızı düzelttik.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Malumun ilanı
Elbette bilim insanları Oumuamua’nın kuyrukluyıldız olduğunu sadece rotası gibi dolaylı kanıtlara bakarak anlamadılar. Her ne kadar Güneş Sistemi’ni hızla terk ediyor olsa da Oumuamua, şu anda Güneş’in yakınından geçiyor ve ısındığı için belli belirsiz bir kuyruk oluşturmuş bulunuyor.
Peki insanlar başka yıldızlara dev asteroitlerle yolculuk edebilir mi? İlk etapta bu en ekonomik çözüm olur; çünkü dev bir asteroitin içini oymak, 10 km uzunluğunda dev bir uzay gemisi inşa etmekten ucuza gelir.
Ancak, bunun için yıldızlar arasındaki muazzam mesafeyi füzyon roketleriyle aşmamız ve 50 yıllık uzun bir yolculuğa hazırlanmamız gerekiyor. Yine de bu maceraya değer; çünkü bize en yakın yıldız olan Proxima C’nin yörüngesinde dünya benzeri bir gezegen dönüyor. Keşif hevesinizi kışkırtan bir hafta sonu olsun. 🙂
Uzaylı kuyrukluyıldız Oumuamua
1Non-gravitational acceleration in the trajectory of 1I/2017 U1