Yeni Mars Belgeseli Ne Kadar Gerçekçi?
|Geçen yıl Matt Damon’ın oynadığı Marslı filmini bilimsel açıdan inceledik ve şimdi sıra yeni Mars belgeseli ne kadar gerçekçi yazısında: National Geographic 2033’te Mars’a giden astronotları anlatan Novo Mundo’yu yayınlıyor. Her Pazar yayınlanan belgeseldeki doğru ve yanlışları görelim.
Mars 2016: Novo Mundo
National Geographic kanalı tarafından yayınlanan Mars 2016: Novo Mundo (Latincede Yeni Dünya) 14 Kasım 2016’da gösterime girdi. Bu belgeseli hem seviyorum hem de sevmiyorum. Elbette insan denilen varlık çelişkilerle dolu diyerek hislerime tercüman olabilirsiniz.
Ancak, yeni Mars belgeselini bilimsel olarak açıdan incelemek de önemli; çünkü bize insanların gelecekte Mars’a nasıl gideceği ve kızıl gezegene nasıl yerleşeceği hakkında bilgi verecek. Öyleyse hemen başlayalım.
Neyi seviyorum?
Belgeselde Astrofizikçi Neil deGrasse Tyson’dan girişimci Elon Musk, NASA yöneticisi Bolden ve 25 yıldır insanların Mars’a gitmesini savunan emekli uzay mühendisi Robert Zubrin’e kadar birçok değerli konukla söyleşi yapılıyor. Sırf bu yüzden yeni Mars belgeselini izlemeye değer.
İlgili yazı: Dünya’daki hayatın kökeni Mars mı?
Neyi sevmiyorum?
Belgeselde insanların Mars’ta yaşamakta kullanacağı teknolojiler yanlış anlatılmış ve Mars gezegeninin atmosferik koşulları ile ışıklandırmasında hatalar var. En önemlisi de belgeselin operasyonel açıdan tam bir felaket olması:
Mars seferinin başında olan komutan öyle ağır hatalar yapıyor ki gerçek hayatta askeri mahkemede yargılanıp içeri atılması gerekir. Kısacası heyecanlı bir öykü çıksın ve insanlar izlesin diye yeni Mars dizisinde gerçekçilikten büyük taviz vermişler.
Mars için net notum
Belgeselin Marslı filminden daha az gerçekçi olmasından hareketle ve aynı zamanda 2033 yılı ile 2016 yılına ait sahneler arasında insanın gözünü yoran hızlı geçişler yapılması nedeniyle bu yapıma 100 üzerinden 50 verdim. Yine de Mars sevdanız için izlemenizi tekrar tavsiye ediyorum.
İlgili yazı: İnternetinizi uçuracak en iyi 10 modem
Hata 1
İnsanları Mars’a taşıyan uzay gemisinin hız keserek yörüngeye girmesini ve önceden belirlenen bölgeye inmesini sağlayacak olan roketler çalışmıyor. Komutan tek başına koltuktan kalkıp roketleri onarıyor. Bu sırada ağır yaralanıyor.
- Gerçek hayatta uzay gemisi Mars’a 1 hafta uzakta iken roketler hem insanlar, hem ana bilgisayar hem de yedek bilgisayar tarafından en az üç kez test edilir (2 gün aralıklarla). Arıza varsa daha uzayda yol alırken onarılır. Ayrıca roketler gibi kritik sistemlerin en az iki yedeği vardır (sadece motorlar tümden bozulursa yolda kalırsınız).
- Kısacası astronotların Mars’ta mahsur kalmasına yol açan uzay arızası hiç olmamalıydı.
İlgili yazı: Google Ay Yarışı 2017’de Başlıyor
Hata 2
Astronotlar Mars’a indikten sonra komutanı ameliyat etmek için Rusların önceden kurduğu bir atölyeye gitmek gerektiğini söylüyorlar. Burada iki alt hata var:
- Uzay gemisi Mars’a 6 ayda gideceği için ameliyat için gereken tüm malzemeler zaten gemide yer almak zorunda. Düşünün: Gemide doktor var, ama ameliyat aletleri yok!
- Hem neden Rusların atölyesinde ameliyat ekipmanı olsun?
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Hata 3
Uzay gemisi roketleri geç ateşlendiği için Mars atmosferine yanlış yerden giriyor ve önceden belirlenen iniş alanının 75 km uzağına iniyor. Bu sebeple uzaktan kumandalı Mars aracıyla Rus atölyesine gitmeye karar veriyorlar. Rus atölyesindeki aracı uzaktan kumanda ile geminin yanına getiriyorlar.
- Robert Zubrin’in 20 yıl önce tasarladığı gibi, Mars’a önce insansız uzay gemisi göndereceğiz. Bu gemi astronotların kullanacağı bütün erzakı, yedek parçayı ve hatta yaşam modüllerini Mars’a götürecek. Ayrıca astronotları taşıyan gemi yere indikten sonra bozulursa Dünya’ya geri dönmek için kurtarma filikası olarak çalışacak.
- Bu sebeple astronotların Mars’ta yaşayacağı yer önceden hazır olacak ve oradaki uzaktan kumandalı aracı yanlış yere inen gemiye getirebilecekler.
İlgili yazı: Telefon pil ömrünü uzatmak için en çarpıcı 5 yöntem
Hata 4
Rus atölyesinden çağırdıkları aracın pili hızlı tükeniyor. Araç gemiye ulaştıktan sonra taşıta bindiklerinde, “Çok ağırız, bu araç bizi taşımaz. Pili bitebilir ve yolda kalabilir” diyorlar. Böylece ek gerilim yaratıyorlar.
- Gerçek hayatta uzay gemisinde güneş panelleri ve yedek piller vardır. Böylece Mars’a zaten inmiş olması gereken uzun menzilli Amerikan aracını pili bitene kadar kullanıp 75 km uzaktaki gemiye getirebilirler.
- Ardından komutanı ameliyat edip aracı da güneş panelleriyle şarj ederek veya pillerini doğrudan yanlarında getirdikleri pillerle şarj ederek ana üsse geri dönerler. Pilleri söküp dolu pil takmaları da mümkün.
İlgili yazı: Türkiye’de VPN engelleme nasıl aşılır?
Hata 5
Bu kritik hata komutanın ölümüne yol açmasaydı ve komutan bunu Dünya’da yapsaydı adamın ordudan atılarak hapse girmesine yol açardı.
- Komutanın ameliyat edilmesi gerekiyor ve bunun için Rus atölyesine ulaştırılması şart. Araca biniyorlar ve güvenli hız sınırını aşarak taşıtı iki kat hızlı kullanıyorlar. Normalde araç sadece saatte 15 km hızla gidiyor ama komutanın durumu ağır.
- Saatte 20-30 km hıza çıkabilirler fakat pilot tavsiye etmiyor; çünkü Mars’ta yol yok ve engebeli arazide hızlı giderseniz aracın dingilini kırabilirsiniz.
- Komutana hızlı gidelim mi diye soruyorlar. Komutan da gidelim diyor ve jeep yolda bozuluyor. Araçtan inip Rus atölyesine yürüyerek ulaşıyorlar. Hem herkesin hayatı tehlikeye giriyor hem de komutan atölyede ameliyat edilmesine rağmen hayatını kaybediyor; çünkü yolda yürürken durumu ağırlaşıyor.
İlgili yazı: AIDS’e Kesin Çare
Hata 5
Astronotlar Mars’ta yaşamak için yanlarında balon gibi şişebilen bir habitat (yaşam) modülü getiriyor. Ancak, bu modül mikro meteor bombardımanına uğrayan ince Mars atmosferinde delinip patlayabilir. Ayrıca Mars’ta Güneş’in zararlı morötesi ışınlarını kesen ozon tabakası yok ve şişme modül insanları radyasyondan koruyacak kadar kalın değil.
- Bunun için Mars yüzeyini dronlarla keşfetmeleri gerekiyor. Lav tüpleri arayacaklar. Bunlar eski Mars volkanlarından akan lavların açtığı yeraltı tünelleri. İçlerinden uygun birini bulacaklar, meteor ve yaşam modülünü radyasyondan korunmak için tünelin içinde şişirecekler. Oysa bu da gerçekçi bir uygulama değil:
- Astronotlar Mars’ta önce radyasyondan ve meteorlardan kısmi koruma sağlayan prefabrike plastik modüllerde yaşayacaklar. Sonra toprağı kazıp bu modülleri yarı yarıya toprağa gömecekler ve üstünü toprakla kaplayacaklar.
- Ardından tünellerin içindeki güçlü lambaların ışığında hidroponik turfanda meyve-sebze yetiştirecekler (toprağa tohum ekmek yerine sebzeleri nilüfer gibi suda yetiştirecekler).
- İlerleyen aşamalarda bu seraların üstünü açılır kapanır güneşliklerle kaplayıp göğe açacaklar ki bitkiler gün ışığı alıp daha kolay fotosentez yapsın.
Ancak, Mars’a yerleştikten 20 yıl sonra ve Elon Musk Mars’ta nasıl yaşayacak yazımda anlattığım gibi, insanlar Mars yüzeyinde radyasyona karşı korumalı kubbelerin altında sera kent kuracaklar.
Düşünün: Mars belgeselinde astronotlar Mars’a nerede yaşayacağını bilmeden iniyor. 2 yıl uzay gemisinde yaşamayı göze alıyor ve nerede yaşayacaklarını dronlarla havadan keşif yaparak bulmaya çalışıyor! Kimse hayatıyla kumar oynamaz.
İlgili yazı: Mars Sizi Çağırıyor, Gidiyor musunuz?
Hata 6
Mars yüzeyi aşırı derecede tozludur. Dizide bundan söz ediyorlar; ama ekipmanlar sıradan bir çöl kadar tozlanıyor. Oysaki Mars’ta sizi havasızlık ve açlık, aletlerinizi ise toz öldürür.
Hata 7
Mars’ta gündoğumu ve güneşin batışı sırasında hava mor veya eflatun renklere bürünür. Bu gösterilmemiş. Mars günü için de film boyunca kirli sarı filtre kullanmışlar. Bunu 2004 tarihli Half Life-2 bilgisayar oyununda bile yapıyorlardı. O kadar eski bir görsel efekt! Belgesel ucuz olsun diye basit filtre atmışlar ve hiç yakışmamış.
Hata 8
Yeni Mars belgeseli için beni en rahatsız eden hata bu: İnsanlar Mars’ta Dünya gibi kolay yürüyor. Oysa uzayda 6 ay kemikleriyle kasları eridi. Tam bir hafta yerinden kalkmakta zorlanmaları lazım. Bu süreyi dinlenerek ve vücuda güç katan dış iskelet kullanarak geçirecekler.
Ayrıca Mars yerçekimi Dünya’nın yüzde 38’i; yani Mars’ta yürümek hem daha kolay hem de daha zor. Yerçekimi zayıf olduğu için yorulmuyorsunuz; ama düşük yerçekiminde dengenizi kaybetmeden Mars’ta yürümek zor.
İlgili yazı: Sansüre Karşı TOR ve Orbot Rehberi
Son kararın
Son kararımı henüz vermedim; çünkü belgeselin dördüncü bölümü bugün yayınlanacak. Kısacası belgesel vizelerde çaktı; ama finaller için kararımı tüm bölümleri izledikten sonra vereceğim. 😉
Peki neden bu kadar detaylı bir eleştiri yazdım? Doğrusu bilimkurgu filmi olsa hiç aldırmam. Nasıl olsa uyduruk derim.
Oysa National Geographic çıkıp yeni Mars belgeseli yayınlıyorum diyor. Sonra da insanları Mars konusunda yanlış bilgilendiriyor. Bir belgesel kanalı bile insanlara yanlış bilgi veriyorsa kısır eğitim sistemimiz ne yapsın? Bilimsel eğitimin geleceği için bu tür dizileri objektif olarak incelemek gerekiyor.
Gelecek yazımda insanlar aslında Ay’a inmedi diyen komplo teorilerini çürüterek insanların Ay’a indiğini nereden bildiğimizi anlatacağım. Peki siz Mars belgeselinde neyi eksik buldunuz. Aşağıda yazın.
Elbette national geographic gibi kanallar insanlara bilgi vermeyi amaclarken karşılarında duran insan topluluğunun bilgi seviyesinin farkındalar (yanlış anlaşılmasın kimseyi asagiladigim yok ama normal bir insanın uzay bilgisi çok düşük oyleki dünyanın düz olduğunu düşünenler bile var)
Dolayısıyla izleyiciyi sıkmadan film tadında belgesel çekmek istiyorlar maksat izleyiciyi ekranda tutmak national geographic de kar odaklı bir kanal olduğuna göre çok bu hataları çok görmemek lazım 🙂
Bilgi birikiminizi çok beğendim. Keyif alarak okudum. Teşekkürler.
Enerji üretimi konusunda, üsdeki insan sayısı da arttığı için, insan kas gücü ile Nöbetleşe bisiklet çevirerek, dinamolar ve regülatör ve ups ler vasıtası ile tüm sisteme by-pas elektrik verebilirler ama bunu düşünmemişler hatta dev mıknatıslar ile statik elektrikten kinetik türbünler oluşturabilirler en azından düşük güç isteyen aletleri de bu şekilde çalıştırabilirlerdi veya buzları eritip içindeki hidrojeni ayrıştırıp elektrik ve ısı, oksijeni ayrıştırıp su elde edebilirlerdi 🙂