Uçan Arabalar Satışa Sunuldu >> 2015 yılında hangi markalar ve modeller bizi göklere taşıyacak?

geleceğe_dönüş-back_to_the_future_day-uçan_arabalar

Yaz tatilinde İstanbul’daki evinizin bahçesinden kalkıp İzmir’e 3 saatte gitmek ister misiniz? Bugün satılan uçan arabalarla bu mümkün. Evet, yanlış okumadınız: Uçan otolar Amerika’da satışa sunuldu.

Uçan otomobil pazarında talep ve rekabet hızla artıyor: ParaJet Skyrunner, Terrafugia Transition, AeroMobil 2.5, Terrafugia TF-X ve belki de 40 yıldır “şarlatanlık ürünü, asla uçamaz” diye eleştirilen Moller Skycar bir gün çocuklu aileleri Pazar gezmesi için göklere çıkarabilir.

Ancak helikopterler ve küçük pervaneli pırpırlar dururken trafik kazalarını göklere taşımanın ne manası var? Başka bir deyişle uçan araba konsepti pratikte işe yarar mı? İnfografik ve videolarla süslü bu yazıda aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz misali uçan arabaları eğrisiyle doğrusuyla tartışıyoruz.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Moller Skycar eskidi bile

Günümüzde birçok şirket uçan araba geliştiriyor. Bunların bir kısmı katlanabilir kanatlarıyla küçük uçaklara benziyor, diğerleriyse ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde kullanılan V-22 Osprey’in (kod adı Balık Kartalı) küçül de cebime gir versiyonları sayılır.

Ancak içlerinde Blade Runner ve Geleceğe Dönüş filmlerindeki uçan arabalar gibi dikey iniş kalkış yapan modeller de var.

Peki uçan arabaların yararı ne? Yapay zeka kullanan gelişmiş bir trafik kontrol sistemiyle otoyol kazalarından kurtulmak, trafik tıkanıklığından ve egzozdan kaçmak, çevreyi tahrip eden otoyol inşaatlarını sınırlamak uçan otoların başlıca yararları arasında sayılıyor (özellikle de petrolün azalmasına bağlı olarak asfaltın yakın gelecekte değerli taş fiyatına satılacağını düşündüğümüzde, bu son seçenek uçan oto yatırımcılarının iştahını kabartıyor).

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Uçan arabalar güvenli mi?

Oysa uçan arabalar gerçek olsun olmasın insanların çekindiği bir nokta var, o da can güvenliği: Evet, uçak kazası geçirme ihtimaliniz düşüktür (öyle ki yolda yürürken başınıza göktaşı düşme olasılığı daha yüksek) ama uçak kazasında hayatta kalma şansınız da azdır.

Ancak, uçan araba şirketlerinin bunu unuttuğunu sanmayın: İnsan hayatına büyük önem veren üreticiler, otomatik olarak açılan kurtarma paraşütlerinden tutun da hava yastıklarına ve Wesley Snipes’ı ünlü eden Demolition Man filmindeki köpük yastıklı otomobillere kadar hemen her şeyi düşünüyorlar. Zaten uçaklarla rekabet ederek uçan oto satmak istiyorlarsa halkın güvenini kazanmak zorundalar.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

İşin ilginci, uçan arabalar kazaları önlemek için uçaklardan daha gelişmiş güvenlik sistemleri kullanıyor.

Uçakların bu konuda geride kalmasının sebebi ise öncelikle maliyetler ve yüksek seyir hızı. 200 kişilik uzun bir tüpe benzeyen uçak kabinlerindeki bütün koltukları hava yastığıyla donatmak pratik değil.

Saatte 900 km hızla giden ve talihsiz bir kaza sonucunda yere çok daha yüksek bir hızla çakılabilen uçaklardaki hava yastıklarının bu hızlarda insanları koruması imkansız. Oysa havada yarış arabası hızıyla uçan otomobiller hava yastığı ile paraşüt gibi ucuz ve güvenli teknolojileri kullanabiliyor.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

SkyRunner

Parajet SkyRunner’ı geliştiren Dorset merkezli Gilo Industries Group’tan Dan Wareham, “Çin’de üretilen ilk uçurtmalarla başlayan ve Ortaçağ’da kuştüyü kanatlarla yapılan uçuş denemeleriyle devam eden bu macera özgürce uçmak isteyen insanoğlunun en eski rüyası” diyor.

Bir tür dört çekerli arazi aracı olan “dune buggy”yi paraşütlü parajet sistemiyle birleştiren SkyRunner, aslında 1000 yıl öncesinin uçan kanatlarından çok daha yenilikçi bir tasarım. Bu modelin en büyük avantajı hem havada hem karada gitmesi. En büyük dezavantajı ise uçuş için açık arazi veya uçak pisti gerektirmesi ki kalabalık şehirlerde uçak pisti bulmak zor. Ayrıca İngiltere gibi ülkeler bu taşıtlara şimdilik uçuş izni vermiyor.

SkyRunner havada 90 km/saat hıza erişiyor ve 4500 metre irtifaya tırmanabiliyor (birçok helikopterden daha yükseğe). Videoda gördüğünüz gibi SkyRunner kanat yerine paraşüt kullanıyor. Bununla birlikte üretici şirkete güvenen ABD Federal Havacılık Kurulu, SkyRunner’a Amerika Birleşik Devletleri hava sahasında uçuş izni verdi.

 

Parajet SkyCar’ın ilk uçuşu

 

SkyRunner en geç 2016’da satışa sunulacak. Satış fiyatı ise 125 bin dolar. Lüks spor otomobil fiyatına satılan ve uçak pisti veya açık arazi gerektiren SkyRunner’ın öncelikle ABD gibi havaalanlarının yaygın olduğu ülkelerde tercih edileceğini söyleyebiliriz. Öte yandan, göreli kısa kalkış mesafesi ve beton pist olmadan açık arazide havalanma kabiliyetiyle birçok ülkede beklenenden daha fazla talep görebilir.

Wareham, tatil yörelerinde ve hatta Caddebostan sahilinde görmeye alışık olduğumuz parajet teknolojisini kullanan bu modele oldukça güveniyor. SkyRunner tek kişilik bir araç ve bu yüzden de helikopterlerin ulaşamadığı alanlarda arama kurtarma çalışmaları yapmaya uygun değil, ama en azından aracı kullanmayı iki haftada öğrenebiliyorsunuz.

Yine de aracın paraşütlü uçuş sisteminin kötü havalarda kullanılamayacağını hesaba katmak gerekiyor. Bu nedenle SkyRunner daha çok uçuş sporlarıyla ilgilenen zengin kullanıcılara hitap edecek gibi görünüyor; ancak yük taşıyan çift koltuklu modeller itfaiye, polis, ordu ve hatta çiftçiler tarafından kullanılabilir.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Vaylon Pégase ve Maverick

Wareham, SkyRunner’ı geliştirmenin uzun zaman aldığını ve bunun zorlu bir çalışma olduğunu kabul ediyor ama aracın güvenilir olmasını da buna bağlıyor, üzerinde çok çalıştık diyor:

“Projenin asıl zor yanı havada uzun süre kalan ama aynı zamanda engebeli arazide ve şehir yollarında kullanılacak kadar sağlam ve çevik olan bir taşıt tasarlamaktı. Ayrıca bu aracın hem otomobil hem de uçak olarak kullanabileceğini gösteren estetik bir görünüm sağlamak istedik.”

SkyRunner elbette rakipsiz değil: Fransız tasarımı Pégase de parajet motorlu paraglider sistemini kullanıyor ve videoda görüldüğü kadarıyla çok daha gelişmiş bir tasarıma benziyor; fakat üçüncü rakip Maverick bunların hepsini geride bıraktı ve ABD’de 90 bin dolardan satışa çıktı. Maverick dünyanın en ucuz uçan otosu ama yarı açık kokpiti ile yalnızca güzel havalarda ve gündüz gözüyle uçmaya uygun (yağmurla rüzgara karşı fermuarlı örtüsü var, fakat araçta ısıtma sisteminin olmaması ve motorlu paraşüt teknolojisi kullanılması pilotun fırtınalı havada uçmasını engelliyor).

Vaylon Pégase

Fırtına ve yağmur görülmeyen çöl ülkelerinde arama – kurtarma çalışmaları için geliştirildi. İnsansız Hava Taşıtları araziyi gözetleyebilir veya düşmana ateş edebilir ama helikopter uzaktayken yaralı insanları alıp taşıyamaz. Pégase arkada bir yaralı taşıyabilecek ve gerçek bir arazi aracı olarak özellikle helikopterlerin iniş yapamadığı deprem bölgelerinde işe yarayacak.

 

Maverick

Havalanmak için 1000 metrelik piste ihtiyacı var ama iniş için 100 m yeterli. Ağaçların arasında karadan gittikten sonra nehir kıyısına varınca karşıya geçmek için yol aramak yerine, nehri uçarak aşabilir.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Kanatlı arabalar

Parajet uçan otolar düşük maliyetli ekonomik çözümler, ancak kanatlı uçan arabalar daha kullanışlı ve paraşüt iplerinin araca dolanması gibi bir risk taşımadığı için çok daha güvenli. Bunlardan biri de yine ABD merkezli Terrafugia şirketinin geliştirdiği Transition modeli.

Transition otomobilden çok yolda giderken kanatlarını katlayabildiğiniz bir uçağa benziyor, ama çok kullanışlı bir tasarımı var: Aracın arkasında yer alan ve kuyruk kanatlarının arasına saklanan pervane yalnızca kanatlar açıldığı zaman dönmeye başlıyor. Bu pervane trafikte yer işgal etmiyor ve saklı pervane kanatları yolda kimseye çarpmıyor.

Transition kapalı kokpiti ve gelişmiş sistemleri sayesinde helikopterlerin uçabildiği bütün hava şartlarında, hatta gece karanlığında uçuş yapabiliyor. Ancak parajet sistemlerinin tersine, ister toprak ister beton olsun mutlaka bir uçak pisti kullanması gerekiyor. Transition’ın en büyük dezavantajıysa 273 bin dolarla el yakan yüksek fiyatı fakat bu daha başlangıç. Üreticilerin dediği gibi satışlar arttıkça fiyatlar düşecek.

 

Kanatları katlanabilen Transition’ı otoyolda kullanmak yasal

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Bununla birlikte Terrafugia’nın asıl amacı dünyanın ilk gerçek uçan otomobilini geliştirmek. Uçak pisti ve açık arazi gerektirmeden bilimkurgu filmlerinde olduğu gibi dikey-iniş kalkış yapacak olan bu araç benzinli motorla elektrik motorlarını bir arada kullanacak. Elektrik motorlarıyla dikey kalkış ve iniş yapan TF-X yakıt masrafını, gürültüyü ve çevre kirliliğini önemli ölçüde azaltacak.

TF-X dikey kalkış için V-22 Osprey’e benzeyen bir tiltrotor (dönen rotor) sistemi kullanacak. Ancak garaja park ederken veya yolda giderken pervanelerini katlayacak. TF-X’in pervaneleri yalnızca kalkış ve iniş sırasında açılacak.

 

geleceğe_dönüş-back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Dünyanın ilk gerçek uçan arabası

TF-X 600 beygirlik elektrik motoru setiyle şehirdeki dar mekanlarda dikey kalkış yapabilecek. Her pervaneyi 16 ayrı elektrik motoru çalıştıracak ve böylece motorların biri veya birkaçı bozulduğunda araç yere çakılmayacak (Paraşütün düşüş hızını kesmesi için belirli bir yüksekliğe erişmek gerekiyor. Kalkış aşamasında ise bütün araçlar yere yakındır).

Kanatları ucundaki elektrik motorlar toplam 1 megawatt güçle kalkış yaptıktan sonra öne doğru dönerek yatay uçuşu başlatacak. Ardından 300 beygirlik otomobil motoru devreye girerek elektrik motorlarını şarj edecek (Aracın arkasındaki büyük pervane benzinli motorla çalışıyor ve yatay uçuşu sağlıyor). Yatay uçuş sırasında pervaneler katlanacak ve 300 beygirlik benzin motoru uçuşu sürdürecek. Pervanelerin katlanması binaların arasında can güvenliğini sağlayacak ve aynı zamanda güvercinlerle martıların hayatını kurtaracak!

Hibrit motorlu TF-X açık havada saatte 320 km hıza erişecek ki bunu tank katili atak helikopterlerinin hızıyla karşılaştırabilirsiniz. 800 kilometrelik menzili ile yolcu helikopterlerinden çok daha ucuza mal olan TF-X, helikopter pisti olmadan apartman bahçesinden veya yakındaki boş bir arsadan kalkış yapabilecek. Böylece tatile çıkan bir aile 30 metrelik en yakın boş alandan kalkış yaparak İstanbul’dan İzmir’e 3 saatte gidebilecek, hem de ekonomi sınıfı kalabalık iç hatlarda ömür tüketmeden.

 

TF-X 2021’de satışa sunulacak

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

AeroMobil

Uçan araba konusunda Avrupa kıtası da Amerika’dan geri kalmıyor: Kanatları katlanabilen AeroMobil 2.5’un menzili 700 km ve pistten kalkarak saatte 200 km hıza ulaşabiliyor. AeroMobil 3.0 adı verilen daha gelişmiş bir prototipin ise 2016’da test uçuşuna başlaması planlanıyor.

AeroMobil CEO’su Juraj Vaculik, geliştirdikleri yeni modelin TF-X gibi gerçek bir uçan araba olacağını söylüyor: “800 km uçuş menziline sahip uçan otolar kalabalık şehirlerin üzerinde uçarak bize büyük zaman kazandıracak. Aynı zamanda akaryakıt tüketimini azaltarak ve doğrudan hedefe uçarak enerji verimliliğini arttıracak.”

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

Helikopterlere göre çok daha ucuz olan ve sık bakım gerektirmeyen uçan otomobiller fosil yakıt bağımlısı toplumda çevre kirliliğini azaltan, küresel ısınmayı yavaşlatan ve insanları trafik derdinden kurtaran güvenli bir gelecek vaat ediyor.

Yedek motorlar, hava yastıkları ve paraşütlerin yanı sıra otopilot sistemini de destekleyen uçan arabalar can güvenliğini sağlamak için en gelişmiş teknolojilerden yararlanıyor.

Vaculik de aynı kanıda: “Bu işe yatırım yapmadan önce sektörü araştırdığımız zaman uçan araba pazarında talebin ve rekabetin hızla arttığını gördük. Böyle giderse yakın gelecekte binlerce araç göklerde uçmaya başlayabilir.”

 

Aeromobil 2.5

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar 11

 

40 yıldır hayalini kuruyoruz

Peki neden bu kadar geciktik? Uçan arabaların gecikmesinin en büyük sebebi ilk modellerin yavaş ve hantal olmasıydı. Uçan oto prototipleri ne uçak kadar hızlı ne de otomobil kadar çevikti. Üstelik havada uzun süre sarsılmadan uçamıyor ve kolayca dengesini kaybederek yoldan çıkıyordu.

Artık öyle değil: Hibrit motorlar, katlanabilen pervaneler, dönen rotorlar, paraşüt sistemleri, otopilot ve bilgisayar teknolojisi ile yakıt hücreleri bütün bu engellerin aşılmasını sağladı. Oysa uzmanlar uçan araba sektörü konusunda 2010 yılına kadar ne kadar karamsardı!

Bilimkurgu yazarı Gregory Benford daha 2010 yılında uçan arabaların pratikte hayal ürünü olduğunu düşünüyordu: “Hem araba hem de uçak olan bir şeyin performansını optimize etmek zordur, çünkü uçak ve otomobiller tasarım açısından çok farklı makineler. Tabii ki uçan araba yapabilirsiniz ama iyi bir otomobil veya iyi bir uçak olmaz.”

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Uçağın yerini tutmaz ama buna gerek yok

Uçan arabalar hayal ürünü diyenlerin gözden kaçırdığı iki şey var: Bunlardan biri teknolojik gelişmenin hızını dikkate almamak ki teknolojinin uçan arabalarla ilgili sorunları nasıl çözdüğünü yukarıda anlattık.

Diğer hataları ise farklı tüketici segmentlerini ve yeni pazar araştırması sonuçlarını dikkate almamaları.

Uçan arabaların Ferrari veya F-16 avcı uçağı olmasına gerek yok. Bunların şehirde veya yazlıkta dört kişilik bir aileyi trafik sıkıntısı olmadan ve uçak bileti satın almaya gerek kalmadan güvenle taşıması yeterli (40 ila 800 km ideal uçan otomobil mesafesi zaten).

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Oysa bugün sadece Atatürk Havalimanı’na gidiş-geliş ortalama iki saat alıyor, yani Van’a uçmak için en az üç saat ayırmak gerekiyor. Ege’nin incisi İzmir, İstanbul’a Van’dan çok daha yakın ama popüler bir şehir olduğu için kalabalıkta bekleme süresi daha fazla. İstanbul’da nerede oturduğunuza bağlı olarak İzmir’e ulaşmak Van’a ulaşmaktan daha uzun sürebiliyor.

Uçan otomobille bu süreyi 800 km mesafede 3 saate sabitleyebilirsiniz. Uçan otolar uçaktan daha ucuz bir alternatif olmanın yanı sıra, İzmir’e otomobil veya otobüsle gitmekten daha hızlı ve çok daha rahat bir seçenek sunuyor. Tabii Wow Factor’ı da unutmamak lazım.

Yükseklik korkusu, hastalık, yaşlılık ve engelli olma gibi durumları hesaba katmazsak kim uçan araba kullanmak istemez? Doğrusu ben İstanbul trafiğinden kaçmak için her türlü meşru imkanı kullanırım.

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Günah keçisi Moller Skycar

Ancak uçan arabaların gecikmesi konusunda illa birini suçlamak istiyorsak uçan araba sektörünü 40 yıldır canlı tuttuğu için aslında teşekkür borçlu olduğumuz Moller’ı eleştirmemiz gerek.

Dünyanın ilk uçan daire pilotu olan Moller, 70’lerde kendi tasarladığı uçan daire prototipini uçurarak bu sektöre öncülük etti.

Moller’ın asıl hatası duct fan (pervane kaportası) dediğimiz kanallı pervane konseptinde ısrar etmesiydi. Resimlerde gördüğünüz gibi kanallı pervaneler insanların başına çarpmaması için boru benzeri kanalların içine yerleştiriliyor (tıpkı sivil denizaltılarda olduğu gibi).

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Ancak can güvenliği için oda büyüklüğünde kanallar kullanmak istemiyorsak pervanelerin boyunu küçültmemiz gerekiyor ve küçük pervaneler de uçan arabanın dikey-iniş kalkış yapmasını zorlaştırıyor.

Pervane kaportası uçan otoların özellikle de güvenilir ve istikrarlı bir şekilde yatay uçuş yapmasını engelliyor. 40 yıldır bu sorunu aşmaya çalıştık ve aşamadık. Bunun yerine yukarıda değindiğimiz alternatif çözümleri geliştirdik ve bunlar işe yaradı.

Şimdi uçan araba teknolojisini Google’ın kendi kendine giden sürücüsüz Kara Şimşek arabalarıyla birleştirdiğimizi düşünün. Nitekim otopilot desteği olan akıllı uçan arabalar, 4 kilometrelik Bağdat Caddesi’nde 230 bin dolarlık Ferrari ile gazı kökleyip kızlara hava basmaya çalışan sonradan görmelerin işgal ettiği yollardan çok daha güvenli olabilir (Aslında İngiltere’de hızlı Ferrari kullanmak için özel yarış pistleri var fakat bizimkiler ‘Kroyum ama para bende, illa Bağdat’a ineceğim ve emekleyerek gideceğim’ diyor. Gerçi bu sevdayı sonlandırmak bir “Nereden buldun?” yasasına bakar ama onu da kaldırdılar 😉 ).

 

Moller Skycar

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Uçan arabaların geleceği

Isaac Asimov 80’li yıllarda yayınlanan Vakıf romanlarında Galaksi İmparatorluğu kalıntısı gezegenlerdeki “diyamanyetik” arabaları anlatır. Yatay manyetik alanlar üzerinde manyetik kaldıraç (MagLev) sistemiyle giden bu arabalar süperiletkenler yerleştirilmiş özel otoyolların üzerinde uçar. Aslında bu teknolojiyi siz de biliyorsunuz.

Japonya’da geliştirilen deneysel hızlı trenler süperiletkenli manyetik kaldıraç sistemini kullanıyor ve manyetik alanlar sayesinde raylara değmeden saatte 500 km hıza ulaşıyor. Teorik fizikçi Michio Kaku, manyetik alanlar üzerinde giden uçan arabaların gelecekte yaygınlaşabileceğini söylüyor:

“Bir gün oda sıcaklığında süperiletkenler geliştirirsek otomobillerimizi manyetik alanlardan oluşan yastıkların üzerinde yüzdürebiliriz. Yollarımız süperiletkenlerle kaplı olacak ve otomobillerimizi üfleyerek itebileceğiz. Otoyolda yaktığımız benzinin büyük kısmını sürtünmeyi aşmaya harcıyoruz. Oysa manyetik alanlar sayesinde yakıt tasarrufu yaparak enerji krizini çözebiliriz.”

 

back_to_the_future_day-uçan_arabalar

 

Trenlere güzel ama arabalar için zor

Ancak bu noktada bazı engeller var: Öncelikle bütün otoyolları süperiletkenlerle kaplamamız ve bunları elektrik santrallerine bağlamamız gerekiyor. Yollara süperiletken döşemek ve bunları elektrikle beslemek aslında enerji tüketimini arttıran maliyetli bir yöntem (Dünyanın bütün otoyollarının toplam enerji tüketimi, süperiletkenlerin katkısına rağmen mevcut elektrik şebekesini zorlayacaktır: Süper ucuza bol enerji üreten füzyon santralleri ile imalatı ucuzlatan nanoteknoloji ve 3B printerlar buna çözüm olabilir).

Ayrıca merkezi enerji sistemi kullanıcıyı şirketler ve devletlere bağlı kılıyor, üstelik bunu kullanmak elektrik kesintisi sırasında bütün otomobillerin yolda mahsur kalması anlamına geliyor. Bu noktada MagLev sisteminin trenler ve diğer toplu taşıma araçları için daha kullanışlı olduğunu görüyoruz; fakat uçan otomobiller için en kullanışlı çözümün hibrit motorlar olduğunu söyleyebiliriz, özellikle de süperiletken olmayan basit bir tarlaya bile iniş yapabileceklerini hesaba kattığımız zaman.

Henüz oda sıcaklığında süperiletken olan bir materyal geliştiremedik ama uçan otomobiller şimdiden satışa çıktı. Amazon’un uçan postacıları, Google’ın sürücüsüz arabaları, kapıya pizza getiren Domino’s Pizza insansız hava araçları ve nihayet uçan otomobiller pek yakında günlük hayatımızı Geleceğe Dönüş 2 filmine benzetecek.

 

Suda giden DeLorean hovercraft

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir