Şafak Hipotezi: Dünya Dışı Uygarlıklar Var mı?
|Uzayda yaşam var mı? Peki Dünya dışı zeka var mı ve varsa Samanyolu galaksisinde yaşayan uzaylı uygarlıklar neden şimdiye dek Taksim Meydanı’na inip “Merhaba İnsan. Bizi liderine götür” demedi? Modern bilimde bunu ilk soran kişi İtalyan asıllı Amerikalı nükleer fizikçi Enrico Fermi’dir. ABD’nin atom bombası üreten Manhattan Projesinde çalışan Fermi, 5 yıl sonra yine Los Alamos Ulusal Laboratuarı’nda bu konuyu gündeme getirdi. Fermi Dünya dışı uygarlıklar varsa “Herkes nerede?” dedi. Biz de bu yazıda Fermi Paradoksunu çözmeye çalışan 13 Dünya dışı zeka varsayımını ele alacağız. Öyleyse içlerinden en yenisi olan Şafak Hipotezi ile başlayalım.
1. Şafak Hipotezi ve Fermi Paradoksu
İsme aldanmayın. Fermi paradoksunu Enrico Fermi değil, herkes nerede sorusunu yanıtlamaya çalışan meslektaşları orta koydular. Bildiğimiz kadarıyla uzayda yaşamın yaygın olması ve Samanyolu galaksisinde insan seviyesinde en az 100, belki de 1000 uygarlık olması gerekiyor. Peki Dünya dışı uygarlıklar yaygınsa neden onlardan haber alamıyoruz? Fermi paradoksu budur ve buna geri geleceğim ama sırayla gidelim. Şafak Hipotezinin kökeni gökbilimci Michael Hart’ın 1975 tarihli Dünya’da Dünya Dışı Zekanın Yokluğunun Açıklaması1 adlı makalesine uzanıyor.
Bunun ardından zamanda yolculuk etmenin 9 sıra dışı yolunda anlattığım Tipler Silindiri zaman makinesinin babası olan Frank Tipler’ın 1980 tarihli makalesi geliyor (Dünya Dışı Zeki Varlıklar Yoktur2). Bu iki makale Hart-Tipler varsayımını oluşturuyor ve Fermi Paradoksunu Dünya dışı zeka yoktur diye çözüyor. Sonra ünlü astronom, uzay kaşifi ve popüler bilimci Carl Sagan’la William I. Newman’ın yazdığı Dünya Dışı Zekaya Tekbenci Yaklaşım3 makalesi geliyor. Karşı cephede yer alan iki bilim insanı Dünya dışı uygarlıklar olduğu ve bir insan ömründe onlarla temas kuracağımızı öne sürüyor.
Aslında her iki varsayım da Fermi Paradoksunu açıklamak ciddi önermeler getiriyor ancak 2060’lar yaklaşırken uzaylılardan hâlâ haber alamamış olmamız yeni bir varsayım gerektiriyor. 2019’da geliştirilen Şafak Hipotezi de iki cephe arasında orta yolu bulmaya çalışıyor (Fermi Paradoksu ve Şafak Etkisi: Öte Uygarlıkların Yerleşmesi, Yayılması ve Durağan Durumlar4).
Nitekim son bulgular ışığında Dünya dışı zekanın ortaya çıkmasının zor olduğu ama öte gezegenlerde yaşamın büyük olasılıkla yaygın olduğunu düşünüyoruz. Şafak Hipotezi iki öngörüyü birleştirerek öte uygarlıkların neden iletişim kuramayacağımız kadar nadir olduğunu açıklamaya çalışıyor:
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Şafak Hipotezi nedir?
Adam Frank ve Caleb Scarf’ın eseri Şafak Hipotezine göre gezegenlerin yaşanabilir olması zeki yaşamın bunları kolonileştirebileceği anlamına gelmez. Nitekim bu varsayım ünlü Mars Üçlemesi’nin yazarı Kim Stanley Robinson’ın 2015 tarihli Şafak5 adlı bilimkurgu romanından esinleniyor. Buna göre uzak bir uyduya yerleşen koloniciler ilkel bir prion enfeksiyonuyla gizemli bir şekilde ölmeye başlıyor. Aurora romanı ilk bakışta insan yaşamına her yönden uygun bir gezegenin bile alerjik polenler veya saldırgan proteinler yüzünden insana düşman olabileceğini söylüyor.
Prion nedir derseniz
Nükleik asitlerden (DNA, RNA) yoksun olan prionlar en küçük virüslerden bile en az 100 kat küçüktür. Ne virüs ne bakteri olan prionlar sinir sistemi hücrelerinde doğal olarak üretilen normal proteinlerin değişerek oluşturduğu izole, bulaşıcı, hastalık yapıcı ve enfeksiyona yol açma yetisine sahip proteinlerdir. Bir öte gezegen hiçbir zararlı bakteri, virüs ve kimyasal içermese bile uyumsuz prionlar yüzünden insanların başına bela olabilir. Peki Şafak (Aurora) Hipotezi Dünya dışı uygarlıklardan henüz haber almamış olmamızı bu romanı baz alarak nasıl açıklıyor?
1) Işıktan hızlı yolculuk etmenin bir yolunu bulamadığımız sürece ki büyük olasılıkla imkansızdır, bir öte uygarlığın Samanyolu’na yerleşmesi galaksimizin yaşı kadar sürecektir. Galaksimiz 13,5 milyar yaşında olup öte uygarlıkların galaksinin tamamını kolonileştirmesi en az 13 milyar yıl alacaktır. Gerçi evren yalnızca son 9,7 milyar yıldır yaşama uygun bir kimyaya sahiptir. Buna rağmen Dünya gibi yaşama uygun en eski gezegenler rahatlıkla 9 milyar yaşındadır. Oysa Şafak Hipotezine göre galaksinin tamamını kolonileştirmek imkansızdır.
2) Bunun ana sebebi uygarlıkların zamanla yok olması veya kendini yok etmesidir (büyük filtre). Bu durumda hiçbir uygarlık Samanyolu’nun tamamına yayılamayacak, bundan çok önce yok olacaktır. Bunların yerine gelen öte uygarlıklar da galaksideki aynı bölgelere defalarca yerleşerek yok olacaktır. Bu döngü milyarlarca yıldır devam ediyor olabilir. 3) Dünya ilk öte uygarlıkların belirdiği bir bölgede değilse yeniden yerleşme döngüsünden uzak kalacaktır. Bu durumda gezegenimiz Dünya dışı zekayla ancak 1 milyon yıllık aralıklarla karşılaşacaktır. 1 milyon yıl uzaylı izlerinin silinmesi için yeterlidir:
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Şafak Hipotezi ve avantajları
Diyelim ki Dünya dışı uygarlıklar gezegenimize 1 milyon yıl önce geldi ve Vikinglerin Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyılarında yaptığı gibi geçici koloni kurdu. Bu koloni 1 milyon yıl önce yok olduysa izlerini yeraltı katmanlarında bulmamız imkansızdır; çünkü teknolojik ürünler o kadar uzun süre dayanmaz. Öte yandan efsanelerdeki olağanüstü güçlere sahip varlıkların bir kısmı eski uzaylı ziyaretleri olabilir (uçan daire varsayımını neden ciddiye almadığımı yazacağım).
Fermi Paradoksunu çözmeye yönelik diğer varsayımlarda uzaylıların warp sürüşü gibi ışıktan hızlı yolculuk teknolojileri geliştirdiğini varsayarız. Bu yüzden de neden Dünya’ya gelip “Maraba Televole!” demediler diye merak ederiz. Şafak Hipotezinde ise bu tür bilimkurgu teknolojileri hesaba katılmıyor. Einstein’ın görelilik teorisinde belirttiği gibi ışıktan hızlı yolculuğun en azından pratikte imkansız olduğu kabul ediliyor.
Aslında hemen hepimiz ya uzaylılardan haber almak ya da onlarla temas kurmak istiyoruz. Artık onların televizyon sinyallerini çanak antenlerimizle mi alırız, onlara sinyal göndeririz de bizi duyarlar mı, yoksa Dünya’ya iniş mi yaparlar veya 100 yıl sonra biz mi onlara gideriz bilemem ama hevesliyiz. Aşırı hevesliyiz; çünkü NASA’nın Azim robotu şu anda Mars’ta hayat arıyor ama biz bununla ilgili haberleri pek okumuyoruz. Bilimkurgu daha heyecanlı diye gerçek bilimi göz ardı ediyoruz. Oysa en iyi bilimkurguyu bilimle yaparız ve Mars araştırmaları Fermi Paradoksunu çözmemize yardım edecektir.
Şafak hipotezi ve teknik konular
Neyse. Dünya dışı zekaya, ET’ye boş verin… Biz bugün uzayda nasıl hayat arıyoruz? Azim şu anda Mars’ta olası eski yaşam izi ola bakteri fosilleri arıyor. Bize en yakın gezegende bunu yapıyor! 15-30 yıl içindeyse hem Jüpiter uydusu Europa hem de Satürn uydusu Enceladus ve Titan okyanuslarında yaşam arayacağız. Başka bir şeyi de vurgulamak istiyorum: Bilimin gelişmesi 600 yıl almıştır. Evet, bilimsel gelişmeler yapay zekayla hızlandı ama ışık hızı sınırı değişmedi ki! Hâlâ ışıktan hızlı gidemeyiz. Bu gidişle biz de Güneş Sistemi’nin dışına çıkamayacağız. Peki ya Dünya dışı zekayla uzaktan iletişim kurmak?
İlgili yazı: Karmaşık Sayılar Kuantum Fiziği İçin Gerekli mi?
Fermi Paradoksu ve hipotezler
Bu Dünya’da birilerinin bir yerde yaşadığını biliyorsanız mutlaka temas kurmak istersiniz. İnsan türlerinin 300 bin yıl önce uzak göçebe ailelerle temas kurarak ticaret yaptığını biliyoruz. Uzaylıların olduğunu bilsek mutlaka sinyal gönderirdik ve onlar da bizi bilseler büyük olasılıkla temas kurmaya çalışırdı. Öte yandan boş uzaya sinyaller göndererek iletişim kurmayı beklemek zordur. En azından Şafak Hipotezi böyle söylüyor. Peki ya diğer varsayımlar? Onlar Fermi Paradoksunu nasıl çözmeye çalışıyor? Özetle görelim:
2. Şafak Hipotezi ve Hayvanat Bahçesi
Uzaylılar Uzay Yolu’ndaki Asal Direktife uyuyor olabilir mi? Uzay Yolu dizilerinde bir uygarlık warp sürüşünü geliştirmemişse Dünya dışı zekayı kurtarmak için temas kurmak bile yasaktır. İleri teknoloji uzaylıların kendini nükleer silahlarla yok etmesi gibi risklere yol açar (Bkz. Mass Effect Legendary Edition’da Kroganlar). Bu durumda uzaylılar bizi doğal park ilan etti demektir. Aksi takdirde gelip işimize karışabilir, bizi köleleştirebilir ya da yok edebilirler. İtiraz: Bütün dünya dışı uygarlıkların bizi hayvanat bahçesi ilan etmek için fikir birliği etmesi zor. Dünya ortak çıkarlar altında tek bir devlet altında birleşti mi ve birleşmesi mümkün mü?
3. Gökevi Hipotezi
Ya evren bir uzaylı bilgisayar simülasyonu ise? Bunu çok yazdığım için burada detaya girmeyeceğim ama gökevi hipotezinin sonucu bellidir: Fermi Paradoksu yok; çünkü biz dijital karakterleriz ve gerçek değiliz. Galaksi uzaylılarla kaynıyor ama hangi evren ve hangi galaksi? İtiraz: Simülasyon varsayımı bilimsel değildir.
4. Deliler Hipotezi
Öte uygarlıkların ürettiği robotlar kontrolden çıkarak onları yok etmiş olabilir. Belki bir süper silah geliştirdiler ya da Oxford Üniversitesi felsefe profesörü Nick Bostrom’la yaptığım söyleşide olduğu gibi süper zeki ama aptal bir ataş makinesi… Bu makine Dünya dışı organik zekayı eritip yeni ataşlar için ham madde olarak kullanabilir. Belki de gelişmiş uygarlıklar bu tür sebeplerle kendini yok ediyor. Sonuçta doğal afetleri önleyecek kadar gelişmiş olmaları gerekiyor. İtiraz: Uzaylıların robotları neden galaksiye yayılıp bizi çoktan yok etmedi?
İlgili yazı: Zamanda Yolculuk Etmenin 9 Sıra Dışı Yolu
5. Yaz Uykusu ve Şafak Hipotezi
Uzaylılar var ama uyuyor ve onları uyandırırsak bizi yok edebilirler. Bu varsayıma göre süper gelişmiş uygarlıklar zihnini bilgisayara yüklemiş ve dijital Matrix’te yaşıyor. Enerjiden tasarruf etmek için de uykuya yatıyor ama uyanırlarsa durum felaket. Mass Effect video oyununda galaksideki uygarlıkları her 50 bin yılda hasat edip yok eden Azrail adlı süper zeki uzay gemileri bu varsayımdan esinlenmiştir. Bu aslında çok teknik bir hipotez ve ayrı bir makalede yazacağım. İtiraz: Bilimsel varsayım değil. Galaksinin dışında veya içinde uykuya yatmış kötü niyetli uzaylıları test edemeyiz. Ayrıca evren henüz genç ve oldukça enerjik. Uzaylıların enerji tasarrufu için uykuya yatmasına gerek yok.
6. Nadir Dünya hipotezi
Belki de uzayda yaşam yaygın ama Dünya dışı zeka nadir. Bu yüzden bizimle temas kuracak kadar yakında olan öte uygarlıklar yok. Bunun daha zayıf bir sürümü de Ayrıcalıklı Dünya hipotezidir: Güneş Sistemi’nde bizi uzaya yayılmaya teşvik edecek Mars gibi gezegenler var. Bunlara kolayca ulaşabiliriz. Öte gezegenlerin güneş sistemleri ise uzaya yayılmaya uygun değildir. İtiraz: Kıyamet Argümanı uyarınca Dünya ayrıcalıklı bir gezegen olamaz. Galaksideki 40 milyar Dünya benzeri gezegen içinde ayrıcalıklı olma ihtimaliz çok düşüktür. Ayrıca yaşama uygun dünyalar büyük olasılıkla roketle gidecek kadar yakın gezegenler içeren yıldız sistemlerinde yer alacaktır. Nadir Dünyayı ayrıca yazdım.
7. Büyük Filtre varsayımı
Gelişmiş uygarlıklar uzayı keşfetmeden önce kendini yok ediyor. Belki çevre kirliliği, salgın hastalıklar ve nükleer savaşla… İtiraz: Nükleer savaş bile insan soyunu tüketemez. Batı Avrupa, Yakındoğu, Rusya, ABD ve Avustralya dışında yüzlerce ülkeye bomba düşmeyecek (Bizde İzmir ve Ankara). Nükleer kışa rağmen geri kalanlar yeniden uygarlık kuracaktır. Çevre kirliliği ve küresel ısınma daha büyük risk ama Dünya dışı uygarlıkların robotları galaksiye çoktan yayılmalıydı (Bkz. Von Neumann sondaları).
İlgili yazı: 5 Soruda Paralel Evrenler
8. Şafak Hipotezi ve Hart-Tipler varsayımı
Uzaylılar bizi uzaktan süper gelişmiş teknolojilerle gözetliyor ama hiç ziyaret edip temas kurmuyor. İtiraz: Peki neden? Avrupalılar Kuzey ve Güney Amerika yerlilerini rahat bırakmadılar. Tersine bu uygarlıkları yok ederek köleleştirdiler. Uzaylılar neden pasif olsun? Uzaylıların transhümanizm akımında olduğu gibi zihnini bilgisayara yükleyerek sanal dünyada yaşamaya başlaması ve bu nedenle uzaya yayılmaması daha büyük olasılık. Öte yandan bunu yapmayıp uzaya yayılanlar da olmalı.
9. Dar Pencere hipotezi
Buna göre uzaylılarla temas kurma fırsatını kaçırdık; çünkü geç kaldık. Dünya dışı bütün gelişmiş uygarlıklar kendini yok etti. Yenisi gelene dek binlerce veya milyonlarca yıl geçecek. İtiraz: Bütün öte uygarlıklar neden yok olsun? 9 milyar yılda en azından birinin robotları galaksiye yayılırdı.
10. İlk Doğanlar Hipotezi
Buna göre galaksideki ilk gelişmiş uygarlık insanlardır. Dünya dışı zeka henüz yok. Bu yüzden yalnızız. İtiraz: Evren 9,7 milyar yıldır yaşama uygun. İnsanlar 4,3 milyar yılda türedi. Bunu baz alırsak uzaya yayılacak ilk uygarlık 5,4 milyar yıl önce ortaya çıkmıştır. Ayrıca bir değil, 100 çağdaş uygarlık gelişmiş olabilir.
11. Aşkınlık Hipotezi
Uzaylılar var ama mikroskobik robotların (nanitler) içindeki sanal gerçeklikte yaşıyorlar. 7. İtirazda belirttiğim gibi bütün uzaylıların sanal dünyada yaşadığını varsayıyoruz. Ayrıca robotlarının galaksiye yayılması gerekirdi.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
12. Okyanus Dünyalar Hipotezi
Buna göre Dünya dışı zeka daha çok Europa gibi buz altı okyanus dünyalarında gelişiyor ama su altında ateş yakamazsınız. Dolayısıyla Dünya dışı zeka yaygın ama Dünya dışı uygarlık çok nadir. İtiraz: Bu, Nadir Dünya ve Ayrıcalıklı Dünya hipotezlerinin zaaflarını içeren bir varsayım… Okyanus zekasının daha yaygın olduğunu nereden biliyoruz? Buzlu uydular tabii ki gezegenlerden daha yaygın ama gezegenler Dünya dışı zekanın gelişmesi için yüzey okyanuslarıyla daha çok imkan sağlıyor. Gezegenler daha çok enerji üretiyor ki deniz uygarlıkları bir gün karaya çıkarak göklere uzanabilir.
13. Sızıntı Hipotezi
Uzaya yerleşmek çok zor. Hiçbir uygarlık gerekli teknolojiyi geliştiremedi. İtiraz: Tersine uzaya yerleşmek çok kolay. Biz Ay’a gittik ve Mars’a gideceğiz. Uydularımız Güneş Sistemi’ni keşfetti. 100 yıl uygarlık çökmeden devam ederse en azından robotlarımız öte gezegenlere ulaşacak. Biz yok olsak bile kendini kopyalayarak çoğalan robotlarımız galaksiye yayılacak.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Şafak Hipotezi eksikleri
Dünya dışı uygarlıklar yok olsa bile son 5 milyar yılda galaksinin ağzına kadar robotlarla dolup taşıyor olması gerekirdi. Ayrıca uzaylıların radyo ve televizyon sinyalleri antenlerimize ulaşmalıydı. Bütün bu nedenlerle “Dünya dışı uygarlıklar varsa neden bizimle temas kurmadı, herkes nerede?” diye özetlenebilecek Fermi Paradoksu şimdilik yanıtsız kalıyor. Bu yazıda Şafak Hipotezini odağa alıp diğer varsayımları özet geçtim ama hepsine geri geleceğim. Şafak Hipotezine birkaç noktada itiraz etmek de isterim:
Öncelikle robotların saniyede 100 km gibi ışık altı hızlarda galaksiye yayılması sadece 3,3 milyon yıl sürecektir. Galaksimiz ise 5,5 milyar yıldır gelişmiş uygarlıklara uygundur. Kıyamet argümanı uyarınca Dünya’nın üst üste yerleşmeye uygun olmayan sıra dışı bir bölgede yer alma ihtimali düşüktür. Öte yandan Dünyamızda küresel ısınma gibi yaşamı yok edecek gerçekten ciddi bir risk var. İnsan uygarlığı sıradansa ve küresel ısınma bizi yok ederse bunu diğer uygarlıkların da önünü kesen büyük filtre olarak kabul edebiliriz.
Buna karşın Dünya dışı zekadan türeyen robotlar veya en azından öte uygarlıkların radyo sinyallerinin bize hâlâ ulaşmamış olması Fermi Paradoksunu çözmemizi engelliyor. Her şeye karşın bir hipotez ancak varsayımlarınız kadar güçlüdür. Uzayda yaşamın nasıl ortaya çıkacağı ve ne kadar yaygın olacağını bilemeyiz; çünkü Dünya’dan başka yerde yaşam bilmiyoruz. Tek bir örnek de istatiksel sonuçlar çıkarmaya yeterli değildir. Bu hipotezlerde çok sayıda varsayımda bulunuyoruz. Hepsi yanlış olabilir ya da küçücük bir detayı gözden kaçırıyor olabiliriz:
İlgili yazı: Evren Gerçekten Ne Kadar Büyük?
Şimdilik sonsöz
Yine de insanların radyo sinyalleri 120 yıldır uzaya yayılıyor ve 60 ışık yılı yarıçapındaki bir küreye ulaştı. Bu da sinyallerimizin en az 600 yıldıza ulaştığını gösteriyor. Yalnız önümüzdeki 150 yılda uzaylılarla temas kuramazsak işin rengi değişecek; çünkü istatistiksel olarak bu uzaylıların olmadığını gösterecek (Samanyolu’nun çapı 200 bin ışık yılı). O zaman Fermi Paradoksu çok ilginç bir hal alacak. Bugüne dek çok sayıda Dünya dışı zekanın olması gerektiğini düşünüyorduk. O zaman neden olmadığını açıklamak zorunda kalacağız. Şunu bilin ki hiçbir hipotez bunu açıklayamıyor.
Siz de Herkes Nerede yazısını şimdi okuyabilir ve yaşama Dünya’dan uygun 24 öte gezegene hemen bakabilirsiniz. Öte gezegenlerde yaşam aramanın 5 yolunu okuyup TESS uzay teleskopuyla keşfedilen gezegenleri inceleyerek Kepler’in bulduğu Dünya benzeri gezegeni görebilirsiniz. Mars yerine Venüs’e mi yerleşelim sorabilir ve Kuantum Gerçeklik konusunda yaptığım canlı yayını da aşağıdaki Starbasekozan videosunda izleyebilirsiniz. Sağlıcakla ve bilimle kalın. 🙂
Kuantum gerçeklik nedir?
1An Explanation for the Absence of Extraterrestrials on Earth
2Extraterrestrial Intelligent Beings do not Exist
3The Solipsist Approach to Extraterrestrial Intelligence
4The Fermi Paradox and the Aurora Effect: Exo-civilization Settlement, Expansion, and Steady States (pdf)
5Kim Stanley Robinson, Aurora
Dünya, Samanyolu’nda canlılığın oluşumu yönünden istisna teşkil edecek ayrıcalıklara sahip olmayabilir ama zeki yaşamın yükselişi Chicxulub gibi istisnai bir meteorun çarpma zamanı ve etkisine bağlı olabildiğine göre zeki yaşam yok denecek kadar ender ya da istisnai olabilir. Yanıt çok zorlayıcı olmayabilir. Belki de basitçe bizden başka hiç kimse yoktur.
Galaksimiz 9,7 milyar yıldır yaşama uygun. Uygarlıkların o kadar sık yok olduğunu da sanmıyorum ama diyelimki yok oluyor. Peki uzayı keşfeden sondaları ve binlerce yıl önce gönderdikleri radyo sinyalleri nerede?
Siz Sadece samanyolu galaksisini düşünüyorsunuz. Her galaksi de sadece bir tane uygarlık olsa bu tüm evrende 2 trilyon uygarlık anlamına gelir. Aralarında ki muazzam mesafelerden dolayı bir biriyle belki bir iki irtibat olur ama trilyonlarca uygarlık diğer uygarlıklardan haberdar olmadan yok olur gider.
Samanyolu’nda 1 değil 1000 uygarlık olmalı.
Yazıdaki şu kısma takıldım
“Yalnız önümüzdeki 150 yılda uzaylılarla temas kuramazsak işin rengi değişecek; çünkü istatistiksel olarak bu uzaylıların olmadığını gösterecek”
Buradaki varsayımın altında dünya dışı akıllı yaşamın bizden çok daha gelişmiş olduğu yatıyor.Belki evrimin ilk basamaklarındalar veya teknolojik düzeyde en fazla bizim kadar gelişmişler. Sinyallerimizi alsalar bile cevap veremeyecekler veya gönderdikleri sinyaller bize yüz yıllar sonra gelecek.
Galaksinin çapı 100 bin ışık yılı. En azından yaşam ortaya çıkaracak parlak yıldız diskinin… Radyo sinyalleri ışık hızıyla gittiği için ve 50 yıldır da uzaylı sinyali alamadığımızdan hareketle 150 yılda dünya dışı zeka sinyali alamazsak galakside bizden başka bizim kadar gelişmiş uygarlık yok demektir.
2 ihtimali de fazlasıyla korkutucu. Benim fikrim, bakteri düzeyinde yaşamdan ziyade, zeki yaşamın oluşma ihtimalinin çok ama çok düşük olduğu yönünde. Bizi buralara kadar getiren süreçler silsilesinde en az bir olayın gerçekleşme ihtimalinin (evrendeki devasa sayılarla kıyaslandığında bile) çok düşük olması gerekiyor.
Cevap yazının kendi içinde gizli.”Uzayda yaşamın nasıl ortaya çıkacağı ve ne kadar yaygın olacağını bilemeyiz; çünkü Dünya’dan başka yerde yaşam bilmiyoruz. Tek bir örnek de istatiksel sonuçlar çıkarmaya yeterli değildir. Bu hipotezlerde çok sayıda varsayımda bulunuyoruz.”
Hocam harika bir yazı olmuş.
Benim de tam olarak vurgulamak istediğim buydu: “Bizi buralara getiren süreçler silsilesinde yer alan “bir tek olay”ın bile gerçekleşme olasılığının çok düşük -belki de istisna teşkil edebilecek kadar düşük- olabilmesi olasılığı.”