Gerçek Jurassic Park: Mamut ve Dinozorlar Klonlanacak
|Gen tedavisi kullanan bilim insanları eski çağlarda soyu tükenen mamutları, dinozorları ve Neandertal insanını klonlamak istiyor. Mamut ve diğer eski türlerin hayata dönmesi çevre kirliğine dayanıklı yeni canlılar geliştirerek doğa tahribatı ve açlığı önlememizi sağlayacak. Peki Jurassic Park ne zaman?
Mamut klonlarsak ne olur?
Bazı araştırmacılar Afrika’daki kaçak avlanma ve çevre tahribatı nedeniyle soyu tükenmekte olan filleri korumak için onları mamutlara dönüştürmek istiyor!
40 bin yıl önce soyu tükenmiş olan mamutların Sibirya’daki donmuş tundra toprağından çıkarılan kalıntılarından alınan genler, mamut-fil kırması yeni canlılar tasarlamaya izin verecek. Bu tür tüylü filler Sibirya’nın kaçak avcılardan uzak olan soğuk iklimlerinde güvenle yaşayacak.
Ayrıca çevre kirliliğini azaltarak küresel ısınma nedeniyle artan sıcaklıkla bitki parazitlerine daha dayanıklı tahıl, sebze ve meyveler yetiştirmemiz açlığa çare olacak. Günümüzde birçok ülke kendi topraklarında yetişmeyen tahılları dışarıdan alıyor.
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Mamutlar açlığı nasıl önleyecek?
Küresel ısınmaya bağlı olarak önümüzdeki 30 yılda deniz seviyesinin 30 metre yükselmesi bekleniyor. Bütün bunlar Hindistan’daki Pencap ve İndüs vadisi gibi verimli tarım alanlarının sular altında kalması veya kuruması anlamına geliyor. Kısacası kuzey ülkelerindeki yüksek rakımlarda yeni tarlalar açmak gerekiyor.
İşte bunun tek yolu soğuğa dayanıklı portakal, elma vb. ürünler yetiştirmek. Bunun için de mamut gibi eski türleri klonlayarak hayata döndürmesek bile, en azından eski genleri günümüz canlılarına eklemek ve böylece daha dayanıklı bitkiler geliştirmek gerekiyor.
Özellikle de küresel ısınma sebebiyle atmosferde artan sera gazı karbondioksitin bitkilerin besin değerini düşürmesi, tahıllara besin değerini artıracak gen tedavisi uygulamayı şart koşuyor.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Genetikçiye soralım
Harvard Üniversitesi’nden kök hücre tedavisi ve sentetik biyoloji uzmanı George Church, genetik bilimini kullanarak sakat doğumları önlemek, kanseri doğuştan engellemek veya felçli hastaların zarar gören omuriliğini iyileştirmek gibi alanlarda çalışmalar yürütüyor.
Aynı zamanda parfüm üreten bira mayası gibi yeni canlı türleri geliştirmek üzerinde çalışıyor. Geçenlerde bilim insanlarının Dünya’da ilk kez yumuşak doku içeren bir dinozor fosili bulmasının ardından görüş veren Church, yakın gelecekte Neardertal insanını klonlayacağımızı söyledi.
İlgili yazı: Kuantum Bilinç: İnsan Beyni Kuantum Bilgisayar mı?
Dinozorlardan Neandertallere nasıl geldik?
Düz mantık yürütürsek dinozor DNA’sının yumuşak dokularda kemik fosillerinden daha iyi korunduğunu söyleyebiliriz. Tabii 200 milyon yıl öncesinden iyi korunmuş yumuşak doku fosili bulmanın imkansız olduğunu düşünüyorduk ve bugüne kadar da bulamamıştık.
Ancak, detayları ayrı bir yazıda vereceğim üzere; Toronto Üniversitesi 195 milyon yıllık bir Lufengosaurus fosilinde yumuşak doku buldu. Buluşun konumuzu ilgilendiren kısmı ise dinozorun yumuşak dokularında bulunan hematit minerali.
Demir cevherinin doğal hali olan hematit (kantaşı) et ve kıkırdak gibi yumuşak dokuların korumasını sağlıyor. Bu da en eski dinozor fosillerinde bile sağlam DNA bulabileceğimizi gösteriyor. George Church işte bu yüzden “Böyle giderse bir insan ömrü içerisinde Neandertalleri geri getiririz” diyor.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Bir cesur kadına bakar
Neandertal insanını geri getirmek için cesur bir kadının hastaneye embriyo bağışlaması ve ardından Neandertal DNA’sı eklenen embriyonun kendi rahmine yerleştirilmesine izin vermesi gerekiyor. Sonra bu kadın Neandertal bebeği doğuracak.
Burada bir insanın, başka türden bir insanı doğurmasından söz ediyoruz ve bu başlı başına etik bir konu (Neandertaller ve insanlar Homo türüne giriyor; yani türdeşiz). Ayrıca annenin duygularını hesaba katmak gerekiyor. Sonuçta Neandertalleri geri getirmek, insan gibi düşünebilen bir canlıyı hayata döndürmek anlamına geliyor ve bunun için pratik bir nedenimiz yok.
George Church bu yüzden Neandertal klonlanmasını önermiyor. Ancak, benzeri teknolojilerin sentetik biyolojide kullanılarak çevre felaketi gibi sorunlara çözüm bulmakta kullanılabileceğini belirtiyor: Örneğin, son yüz yılda Amazon ormanlarının kesilmesiyle soyu tükenen böcekleri geri getirmek tıpta yeni ilaçlar geliştirmeyi sağlayacak. Soyu tükenmiş tahıl genleri de bugünkü tarlalarda kullanılabilir.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
İnsan ömrünü uzatma
Sicim teorisi uzmanı Profesör Michio Kaku konuyu bu noktada devralarak mamut, Neandertal ve dinozor klonlama teknolojilerinin tıpta büyük ilerlemeler kaydetmeyi sağlayacağını söylüyor.
Kaku diyor ki “Bugünkü teknoloji ile 40 yıl önce ölmüş olan hayvanlarla bitkilerin iyi korunmuş kalıntılarından DNA örnekleri alıp bunları sentezleyerek eski canlıları klonlayabiliriz. Hatta 40 bin yıl önce soyu tükenmiş olan Neandertal insanlarını bile klonlayarak hayata döndürebiliriz.”
“Ancak diyelim ki genç bir Neandertal kızı klonladınız. Peki bu çocuğu hayvanat bahçesine mi koyacaksınız, yoksa okula gönderip Harvard Üniversitesi’ne mi alacaksınız?”
İlgili yazı: Güneş Sistemi’ndeki Kayıp 9. Gezegen ve Kardeşleri
Sosyolojik boyut
Önümüzdeki 30 yılda ölümsüzlük için genç ve sağlıklı insan bedenleri klonlamaktan, buz devrinden sonra soyu tükenmiş olan mamutları klonlayarak hayata döndürmeye kadar birçok alanda bu tür etik sorunlarla karşılaşacağız.
Elbette dinozorları klonlamak çok daha zor; çünkü 65 milyon yıl önce ortadan kalktılar ve sağlam dinozor DNA’sı bulmak neredeyse imkansız (beden kalıntılarındaki DNA birkaç yüz bin yıl içinde büyük ölçüde bozuluyor).
Ancak, geçenlerde Kaku’nun ömrüm boyunca böyle bir şey olacağına inanmazdım dediği önemli bir gelişme yaşandı ve ilk defa dinozorların yumuşak dokularını içeren bir fosil bulduk.
İlgili yazı: Dünya’ya En Çok Benzeyen Gezegen Bulundu
Gerçek Jurassic Park
Bu da et, kıkırdak ve deri gibi yumuşak dokulardan alınan DNA’nın, dinozor klonlamakta kullanılabileceğini gösteriyor. Özellikle de dinozor iskeletinden kemik iliği alırsak bunu başarabiliriz.
Son dinozor fosili, evrim teorisini de milyonuncu kez kanıtlamış oldu; çünkü yumuşak dokudan alınan proteinleri analiz ettiğimizde dinozorların kurbağa, tavuk ve sürüngenlerle genetik akraba olduğunu gördük. Zaten bugünkü kuşlar ve sürüngenlerin dinozorlardan geldiğini biliyorduk.
İlgili yazı: AIDS’e Kesin Çare >> Amerikalı doktorlar HIV virüsünü insan DNA’sından sildi
Eksik DNA’yı nasıl tamamlarız?
Her ne kadar Sibirya’daki donmuş topraktan oldukça iyi korunmuş mamut kalıntıları çıkarmış olsak da en iyi korunmuş örneklerde bile kusursuz DNA bulamadık. Bu nedenle mamut genlerini Afrika fili embriyolarına enjekte ederek dişi fillerin mamuta benzeyen canlılar doğurmasını sağlamak istiyoruz.
Bu durum 40 bin yıl önceki mamutları orijinal haliyle klonlamanın zor olduğuna işaret ediyor. Ancak, epigenetik teknolojisinden yararlanarak bugünkü canlıların içinde uyuyan ve milyonlarca yıl önce soyu tükenmiş olan türlerden kalan eski genleri “uyandırabiliriz”.
İlgili yazı: Ahtapot DNA’sı Uzaylı mı?
Epigenetik ve fosil genler
Nitekim bugün insan vücudunda bizim maymun gibi kıllı olmamızı sağlayacak fosil genler var. Ancak, insanlar evrim geçirirken bu genler devreden çıkarıldı. Örneğin, Mexico şehrinde yaşayan ve bu genlerin etkinleşmesi nedeniyle tüm vücudu kıllarla kaplı olan iki delikanlı sirkte çalışıyor.
Aslında kuyruksuz maymunlara benzeyen primatlardan türeyen atalarımızdan kalan fosil genler vücutlarında aktif hale geldiği için kıllı bir vücutla yaşamak zorunda kalmış bulunuyorlar. Ancak aynı mantıkla dinozor ve mamutları da geri getirebiliriz:
1) Mamut kalıntısında en iyi korunmuş olan DNA’yı alırız. 2) Bu DNA’yı soyu tükenmiş türe en yakın hayvanın embriyosuna ekleriz (Neandertal > Homo sapiens sapiens, Mamut > Afrika fili, Dinozor > tavuk/sürüngen). 3) Bugünkü türlerde bulunan; ama uzun zaman önce devreden çıkmış olan eski genleri de epigenetik ile uyandırırız.
İlgili yazı: Gen Makası CRISPR ile Kök Hücre Tedavisi
Dünya’nın restorasyonu
İnsanlarda Neandertal genleri olduğuna göre, bu 3 seçenek Neandertal insanını klonlayıp 40 bin yıl öncesinden günümüze getirmeyi sağlayabilir. Elbette diğer türlerde de benzer bir mantık geçerli: Örneğin tavuklarda dinozorlardan kalma sivri diş ve perdeli ayak genleri var.
Bu da dinozorlara ek olarak soyu tükenmiş eski su kuşlarını bile getirebileceğimizi gösteriyor. Özellikle de insanların son 200 yılda yok ettiği türleri geri getirmek ekolojik denge açısından büyük önem taşıyor (bu türlerin yaşam alanlarını tarla ve şehirlere yer açmak için yok ettik).
İlgili yazı: Evrim Hakkında Doğru Bilinen 3 Yanlış
Yapay zeka yeni canlılar tasarlayacak
Elbette eski genlerin yeni DNA’ya nasıl uyarlanacağı gibi problemleri elle çözmemiz imkansız. Ancak gen tedavisi, kök hücre tedavisi ve epigenetik teknolojisini bir arada kullanarak soyu tükenmiş hayvanların DNA’sına ait genetik verileri bilgisayara yüklersek bu sorunu aşabiliriz.
Böylece yapay zeka bize genleri doğru şekilde nasıl kombine edeceğimizi gösterir. Bu da soyu tükenmiş canlıları sakat doğuma yol açmadan veya çevre dengesini bozan zararlı hibrit türler yaratmadan geri getirmemizi sağlar.
Her ne kadar elimizdeki teknoloji şimdilik buna izin vermese bile önümüzdeki 20 yılda mamut türlerini ve sonra da Neandertaller ile dinozorları klonlamak mümkün görünüyor. Bu gerçek bizi teknoloji yoluyla evrime yön verdiğimiz bir akıllı tasarım çağına sokuyor.