Fizikçiler Paralel Dünyalar Deneyi Yapacak
|Amerikalı fizikçiler bu yaz paralel dünyalara kapı açabilecek yeni bir kuantum deneyine hazırlanıyor. Amaç laboratuardaki nötronların neden nükleer reaktörlerden yayılan ışın demecindeki nötronlardan daha hızlı bir şekilde protonlara dönüştüğünü açıklamak; çünkü bunun sebebi bazı nötronların paralel evrenlere geçmesi olabilir. Peki ayna evrenle paralel evren arasındaki fark nedir ve kozmik kopyalarımızın yaşadığı paralel dünyalar var mı?
Paralel dünyalar teorisi
ABD’nin Tennessee eyaletindeki Oak Ridge Ulusal Laboratuarı bu yaz fizikte devrimsel sonuçları olabilecek bir kuantum deneyine hazırlanıyor: Paralel dünyalar deneyi… Leah Broussard ile ekibi, laboratuardaki nötronların nükleer reaktörlerde oluşan ve yayınlanan daha hızlı bozunarak protonlara dönüştüğünü fark ettiler.
Bu farkı açıklamanın bir yolu da masadaki bazı nötronların paralel dünyalara geçtiğini kabul etmek. Nitekim paralel dünyalar kavramı kuantum fiziğinin çoklu dünyalar yorumunda geçiyor. Peki paralel dünyalar nedir, bu neden uçuk bir fikir ve paralel dünyalara geçit açmak için nasıl bir deney yapacağız? Nötronların ne olduğuyla başlayalım.
Çernobil nükleer reaktörü neden patladı yazısında belirttiğim gibi, nötronlar atom çekirdeklerini oluşturan iki parçacıktan biridir. Diğeri ise protondur ve bunlara atomaltı parçacıklar deriz. Ayrıca nötronlar radyoaktif bozunum yoluyla protonlara dönüşebilirler.
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Kayıp nötronlar nereye gidiyor?
Nitekim nükleer reaktörlerde atomu parçalayarak üretilen nötronların 14 dakika 48 saniye içinde protonlara dönüştüğünü biliyoruz. Bunu ölçtük. Öte yandan laboratuardaki nötronların da sadece 14 dakika 39 saniyede protonlara dönüştüğünü tespit ettik. Bu size sıradan bir olay gibi gelebilir.
Ancak, ışık hızı saniyede 300 bin km olduğu ve nötronları etkileyen nükleer kuvvetler de ışık hızında etki ettiği için 9 saniye aslında büyük bir fark. Fizikçilerin de bu farkı kuantum deneyleri yaparak açıklaması gerekiyor. Örneğin, kuantum fiziğindeki çoklu dünyalar veya popüler adıyla paralel dünyalar yorumuna göre, laboratuardaki nötronların bir kısmı paralel evrenlere geçmiş olabilir.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Peki paralel dünyalar var mı?
Bunu anlamak için paralel evrenlere geçit açan bir deney yapacağız zaten! Ancak, paralel dünyalar kavramının nereden çıktığını görmek için kuantum fiziğinin temellerine kısaca değinmemiz gerekiyor. Kuantum dünyasında iki ana yorum vardır ve bunları basit bir örnekle gösterebiliriz:
Kuantum fiziği parçacıkların gelecekte yolun sağından veya solundan gitmek gibi bir seçimi nasıl yapacağını önceden bilemez; çünkü fizikçiler kahin değildir. Oysa kuantum fiziği, bir parçacığın yolun sağından veya solundan gitme ihtimalini yüzde 100 kesinlikle hesaplayabilir.
Kısacası gelecek kesin olmayan olasılıklardan oluşur, ama biz bu olasılıkları önceden kesin olarak bilebiliriz. Atomlar, elektronlar ve nötronlar gibi kuantum parçacıkların evrende nasıl davranacağına dair olasılıkları da bize Schrödinger denklemi gösterir ve ardından bunu görmek için deney yaparız.
İlgili yazı: Kozmik Tohumlama: Yaşam Uzaydan mı Geldi?
Ne deneyi?
Kuantum deneyi: Mesela deriz ki katot tüpün içindeki şu elektron, yüzde 70 olasılıkla yolun sağından ve yüzde 30 olasılıkla da solundan gider. Sonra da tüpün içine bakarız ve görürüz ki elektron yolun sağından gitmiş. Şimdi, kuantum fiziğinin birinci yorumuna göre, elektronun dalga fonksiyonu Schrödinger denklemi uyarınca çökmüş ve olasılıklardan sadece biri gerçekleşmiştir.
Bu, kuantum atom teorisini geliştiren Niels Bohr’un klasik kuantum fiziği yorumudur. Ancak, bir de Sean Carroll gibi kuantum fiziğinin ikinci yorumunu, yani çoklu dünyalar yorumunu kabul eden fizikçiler var. Onlar da diyor ki evet, bu evrende elektron sağdan gitmiştir; ama soldan gittiği bir evren de vardır. İşte bu paralel dünyalar ve paralel evrenler kavramıdır.
İlgili yazı: Çernobil Nükleer Reaktörü Neden Patladı?
Paralel dünyalar varsa ne olur?
Paralel dünyalar bizim evrenimizde yapmadığımız seçimlerin gerçekleştiği evrenlerdir. Örneğin, bugün saat 08.00 yerine 10.00’da kalkarsam ne olur? Hoş çocuğa gülümsemedim, ama bir gülücük atsaydım acaba onunla çıkar mıydım? Bu tür olasılıklar.
Normalde paralel dünyalar yaşadığımız evrenden tümüyle kopuktur. Biz bu dünyalarla aynı fiziksel veya sanal uzayda yer almayız. Aslında paralel dünyalar ile aynı alemde bile bulunmayız. Fizikçi (Mad) Max Tegmark’ın söylediği gibi onlar farklı olasılık alemindedir. Peki paralel dünyalara geçiş var mı?
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Bazı teorilere göre var
Örneğin, süpersicim teorisinde kütleçekim kuvvetini taşıdığı söylenen teorik graviton parçacıkları halka şekilli enerji sicimlerinden oluşuyor. Keza süpersicim teorisinde, sanal uzayda birbirine paralel ve özünde kağıt gibi dümdüz olan sonsuz büyüklükte 3D evrenler bulunuyor. Zar kozmolojisi denilen bu modelde bizim evrenimiz de sonsuz sayıdaki paralel evrenlerden biridir.
Gerçi karıştırmayalım: Zar kozmolojisindeki paralel dünyalar aynı alemde yer alır ve bunlar birbirine sadece geometrik olarak paraleldir. 5 boyutlu sanal uzayın içinde yan yana dururlar o kadar. Çoklu dünyalar yorumundaki paralel evrenler ise farklı alemlerdeki farklı olasılıkları gösterir.
Yine de bazı kuantum teorileri çoklu dünyalar yorumundaki paralel dünyalar ile evrenimiz arasında enerji alışverişi ve parçacık geçişi olabileceğini öne sürüyor. Bunların bir kısmı da süpersicim teorisinden türetilen zar kozmolojisini çoklu dünyalar teorisiyle birleştirmeye çalışıyor.
İlgili yazı: 5 Soruda Paralel Evrenler
Kısacası paralel dünyalar önemli
Fizikçilerin evrenin nasıl oluştuğunu anlaması için paralel evrenleri test eden paralel dünyalar deneyleri yapması gerekiyor. İşte yazımızın başında Oak Ridge Laboratuarı’nda yapılacağını söyleyeceğimiz nötron deneyi bu alanda yapılacak ilk kuantum deneyidir. Tarihe geçecek bir deney ve neden derseniz:
Ayna dünyalar da olabilir
Buraya dek söylediklerim buzdağının görünen kısmıydı: Paralel dünyalar, simetri kırılması bağlamında, paralel evrenleri ciddiye almayan fizikçilerin bile araştırmak istediği bir alandır. Ancak devam etmeden önce, ana akım fizikçilerin paralel evrenler olduğuna inanmadığını da belirtelim.
Peki simetri kırılması ile ayna dünyalar nedir ve fizikçiler paralel dünyaları neden bu açıdan araştırmak istiyorlar? 1) Zaman kristalleri yazısında anlattığım gibi simetri kırılması olmasaydı, evrende her yerde geçerli olan 4 temel fizik yasası (fizik kuvveti veya teknik adıyla fiziksel etkileşim) olamazdı.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Öyleyse fizik yasaları nasıl oluştu?
Evreni oluşturan büyük patlama anından kısa bir süre sonra sıcaklık azaldı ve birleşik olarak sadece kütleçekim kuvveti olarak davranan fizik yasaları da birbirinden ayrışarak farklı kuvvetlere dönüştü: Kütleçekime ek olarak elektromanyetik kuvvet ile güçlü ve zayıf nükleer kuvvet ortaya çıktı.
Simetri kırılması antimaddeyi açıklamak için de önemli; çünkü uzay-zamanda simetrik olan kuantum fiziğine göre, evrenin oluşumu sırasında eşit miktarda madde ve antimadde oluşmalıydı. Oysa madde ve antimadde birbirine temas ettiği anda tümüyle enerjiye dönüşerek yok olur.
Bu durumda evrenimiz oluşur oluşmaz yeni bir büyük patlama ile yok olmalıydı ama var oldu; çünkü evrendeki madde parçacıkları antimaddeden biraz fazlaydı. Büyük patlamanın ardından madde ve antimaddenin birbirini yok etmesinden sonra geriye kalan az miktarda madde yaşadığımız evreni oluşturdu. Fizikçilere göre bunun nedeni antimaddenin bir kısmının maddeye dönüşmesidir.
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Antimadde maddeye nasıl dönüşüyor?
Antimadde parçacıklarının radyoaktif atomlar gibi kararsız olarak bozunmasının ve maddeye dönüşmesinin sebebi simetri kırılması olabilir. Gerçi kuantum parçacıklarının simetrik hallerinin büyük patlama ve antimadde ile ne ilgisi olduğunu ayrı bir yazıda anlatacağım; ama şuna dikkat edelim:
Elektronun tersi anti elektron, yani pozitrondur ve pozitron da simetrik olarak elektronun ayna görüntüsüdür. Hatta ünlü fizikçi Paul Dirac’ın 1930’larda antimaddeyi rastlantıyla keşfetmesinden sonra, fizikçiler başka bir keşif daha yaptılar ve zamanda geçmişe giden antimaddenin, matematiksel açıdan normal madde olarak tanımlanabileceğini gördüler!
Özetle antimadde, maddenin ayna görüntüsüdür. İşte bu da bizi Amerikalı fizikçi Leah Broussard’ın Oak Ridge Laboratuarı’ndaki 85 megavatlık nükleer reaktörde nötronlarla yapacağı paralel dünyalar deneyine getiriyor: Çoklu dünyalar yorumunda, bu evrende gerçekleşmeyen olasılıkların yaşandığı paralel evrenler olduğunu gördük. Antimadde simetri kırılması da ayna evrenler ile açıklanabilir.
İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük EnChroma
Paralel dünyalar ve ayna evrenler
Ayna evrenler paralel dünyaların bir üst kümesi olup zamanda ters çevrilmiş ve simetri değiştirilmiş parçacıkların antimaddeye nasıl dönüştüğünü (veya tersi) açıklamakta kullanılır. Bunu Instagram portreniz gibi düşünün. Özçekiminizi uygulama ayarlarıyla ayna görüntüsüne çevirebilirsiniz.
Ayna görüntünüzde sağ eliniz solda yer alır. Fizikçiler de elektronun ayna görüntüsünün anti elektron, yani pozitron olduğunu düşünüyorlar. Ancak, aynı zamanda elektronun tümüyle simetrik olmadığı kanısındalar.
Öyle ki fizikte elektronun kusursuz ayna görüntüsünü alamayız. Bu sebeple pozitron, elektronun kusursuz ikizi değildir ve aradaki fark da evrenimizin maddeden oluşmasına yol açmıştır. Aradaki fark antimaddenin maddeden daha kararsız olması ve simetri kırılmasıyla maddeye dönüşmesine neden olmuştur.
Toparlayacak olursak: Fizikçi Leah Broussard, nötronların bir kısmının laboratuarda neden hızlı bir şekilde protonlara dönüştüğünü anlamak için nötronlara özgü bir simetri kırılması olup olmadığını bilmek istiyor. İşte bunun için paralel dünyalar deneyi yapacak, özellikle de ayna evrenler üst kümesi var mı diye bakacak. Nötronların bir kısmının ayna evrenlere geçiş yapıp yapmadığını test edecek.
İlgili yazı: İlk Kara Delikleri Karanlık Madde Oluşturdu
Paralel dünyalar bu yüzden önemli
Peki bu deneyi nasıl yapacak? Aslında nükleer reaktörlerde ortaya çıkan nötronların protona dönüşme hızı ile laboratuardaki manyetik alan şişelerinde tutulan nötronların bozunma hızını birbiriyle çok daha kesin olarak karşılaştırarak yapılacak.
Şimdi diyeceksiniz ki “Ama hocam, nötronların elektrik yükü nötr olup sıfırdır. Bunlar manyetik alandan nasıl etkilenir?” Etkileniyor; çünkü nötronları oluşturan kuarkların elektrik yükü var. Bu yüzden manyetik momentumu da var. Hatta çok zayıf olduğu için henüz ölçememiş olsak da çift kutuplu elektrik momentumu da olabilir. Her durumda manyetik alandan etkileniyorlar.
İlgili yazı: Standart Mumlar ile Evrenin Genişlemesini Ölçüyoruz
Paralel dünyalar teorisine göre
Nötronların yüzde 1’i kuantum salınım sayısını değiştirerek paralel dünyalara geçiş yapıyor olabilir. Bu da laboratuardaki nötronların neden 9 saniyelik daha kısa bir sürede yok olduğunu gösterebilir. Aslında burada bozunma hızından çok, kuantum fiziği uyarınca, nötronların belirli bir sürede yüzde kaçının yok olduğunu kast ediyoruz (bozunma oranı diyelim).
Ancak, nötronların yok olmasının tek sebebi protonlara dönüşmesi ise aradaki 9 saniyelik farkı açıklayamıyoruz. Nötronların görülmeyen başka parçacıklara dönüşme olasılığı ise kuantum fiziğini değiştirmeyi gerektiriyor. Bu nedenle uçuk bir fikir olsa da nötronların yüzde 1’nin ayna evrenlere geçiş yaptığını varsaymak daha basit bir çözüm oluyor.
İlgili yazı: Karanlık Enerjinin Şiddeti Artıyor Olabilir
Yeni paralel dünyalar deneyinde
Nötronların geçişine izin vermeyen özel bir duvar inşa ederek duvarın öbür ucuna nötron detektörleri yerleştireceğiz. Sonra duvara nötron tabancasıyla ateş edeceğiz. Parçacık ışınındaki nötronlardan bir kısmı duvarın öte tarafına geçerse detektörlerimiz bunları görecek.
Elbette nötronların “nötron geçirmez” duvarın ötesine geçebilmesinin tek yolu paralel dünyalar olacak. Nötronlar Schrödinger denklemindeki dalga fonksiyonunun salınım frekansını değiştirerek paralel dünyalar içine girmiş ve ayna evrenden geçerek duvarın öte yanından çıkmış olacaklar.
Buna paralel dünyaların içinden geçen bir tür kuantum tünelleme etkisi de diyebilirsiniz. Aslında bizzat deneyi yapacak olan Leah Broussard bunun imkansız olduğunu düşünüyor: “Duvarın karşı tarafından 0 (yazıyla sıfır) nötron görmeyi bekliyorum; çünkü paralel dünyalar fikri çılgınca.”
Yine de nötron detektörleri öyle bir ayarlanacak ki ancak ayna evrene geçerek ayna nötrona dönüşen ve ardından evrenimize geri dönerek duvarın öte yanında beliren nötronlar deneyde tespit edilebilecekler. Nötronları duvara ateşlemek ve olası paralel dünyalara geçiş yapmalarını sağlamak için de nötron salınımlarını değiştiren farklı şiddette manyetik alanlar üretecekler. Gerisi bekle gör.
İlgili yazı: Standart Mumlar ile Evrenin Genişlemesini Ölçüyoruz
Çoklu evren ve paralel dünyalar
Bu bağlamda çoklu evren (multiverse), çoklu/paralel dünyalar (many worlds) ve ayna evrenlerin (mirror universe) aynı şey olmadığını da belirtelim. Ayrıca bunlar henüz varlığı kanıtlanmamış olan birer varsayımdır. Eğer bunları fizikçi Max Tegmark’ın yaptığı gibi küçükten büyüğe doğru sıralarsak:
1) Yaşadığımız gözlemlenebilir evren.
2) Gözlemlenebilir evreni içine alan ve sonsuza dek genişleyecek olan mega evren.
3) Sanal uzay-zamandaki bütün mega evrenler (köpük evrenler).
- Süpersicim teorisindeki çoklu evren ki bu teori 10500 evren içerir (hepsi aynı anda var olmaz)
- Alan Guth’un sonsuz şişme teorisindeki evrenler (aynı anda veya zamanla sonsuz olabilir)
4) Ayna evrenleri de içine alan nihai kainat.
Birkaç önemli nokta var
Öncelikle kainatta birden fazla evren olduğu kanıtlanmadı; ama bunun doğru olabileceğini gösteren ipuçları bulunuyor. İkincisi bütün evrenlerin yukarıda antimadde bağlamında anlattığım şekilde ayna evrenleri olabilir. Dolayısıyla ayna evrenler Tegmark’a göre en genel kainat kümesidir.
Üçüncüsü bazı fizikçiler süpersicim teorisindeki evrenlerle Alan Guth’un sonsuz şişme teorisinin birbiriyle uyumlu olduğunu düşünüyor. Brian Greene gibi bazı sicim teorisyenleri ise sonsuz şişme yerine zar kozmolojisi denilen ayrı bir teoriyi benimsiyor. Bu yüzden Greene, evrenleri Tegmark’tan farklı şekilde 9 kategoriyle sınıflandırıyor (çoklu evrenleri ve kategorilerini ayrıca yazacağım). Ancak, zar evrenler varsa onların da ayna evrenleri olacaktır.
İlgili yazı: Sicim Teorisi Evreni Tek Denklemle Açıklayabilir mi?
Ayna evrenler gerçekte nedir?
Öncelikle ayna evrenler yaşadığımız evrenin nasıl oluştuğunu, antimaddeyi ve fizik yasalarını anlamak için kullandığımız birer sanal matematik uzayıdır.
Ayna evrenler paralel evren kategorisine girebilir; çünkü ayna görüntünüzün tıpkı bir kelebeğin kanatları gibi size paralel ve simetrik olduğunu söyleyebilirsiniz. Paralel evrenler ise geometrik olarak birbirine paralel olmasa da Schrödinger denklemindeki dalga fonksiyonu açısından paraleldir.
Bunu kafanızda canlandırmak için yazının sonundaki videonun kapak resmine bakabilirsiniz. Öte yandan, çoklu evrenler gerçek olsa bile ayna evrenler, büyük olasılıkla sadece fizikçilerin matematik hesaplamalarını kolaylaştıran birer araçtır. Bu yazıdaki paralel dünyalar deneyi de aslında bir ayna evren deneyidir.
Fizikçiler, nötronların bozunma hızındaki farkın ayna evrenlerle açıklanıp açıklanamayacağını görmek istiyor. Ancak, nötron bozunma hızını ayna evrenlerle açıklasak dahi, ayna evrenlerin sadece bozunma hızındaki farkın gerçek nedenini gösterecek bir araç olacağını düşünüyorlar. Üstelik bunu ayna evrenler yerine daha geleneksel olan başka bir yolla açıklarsak çok daha mutlu olacaklar; çünkü en basit cevap genellikle doğru cevaptır.
İlgili yazı: Yaşadığımız Evren Nasıl Yok Olacak?
Fizikçiler ve ayna evrenler
Buraya dek ayna evrenlere sadece bir giriş yaptık. Fizikçiler ise ayna evrenleri daha farklı görüyor. Ayna evrenler gerçek olsa ve sadece bildiğimiz parçacıklardan oluşsa bile, bu parçacıkların kuantum salınımları yaşadığımız evrenden farklı olacaktır. Bu nedenle de ayna parçacıklar bizimle etkileşime girmeyecektir.
Öyleyse ayna evrenler bir anlamda gölge evrenlerdir. Ayrıca ayna evrenler bizim evrenimizde bulunmayan parçacıklar da içeriyor olabilir. Bunlara ayna evren dememizin bir nedeni de fizikçilerin bilmedikleri veya anlamadıkları parçacıkları ya da kuantum enerji alanlarını içerebilecek olmalarıdır.
Nitekim bazı fizikçilere göre, laboratuardaki manyetik şişelerde tutulan nötronlar ile nükleer reaktörlerde yayınlanan nötronların bozunma hızı arasındaki farkın nedeni; ayna evrenlerin gerçek olması ve nötronların ayna evrenlere geçiş yapması veya oradaki parçacıklardan etkilenmesidir.
Ancak, fizikçilerin büyük kısmı ayna evrenlerin sadece nötronları anlamamızı kolaylaştıracak birer matematiksel araç olduğunu düşünüyor. Hatta bizim evrenimizin tek bir ayna görüntüsü olması da şart değil. Bu evreni belirleyen fizik yasalarının ayarlarını biraz değiştirerek çok sayıda, belki de sonsuz sayıda ayna evren üretebilirsiniz. Hawking ise “çok sayıda evren var ama sonsuz sayıda evren yok” diyordu.
Pragmatik fizikçiler
Bazen evren geometrik bir uzay-zaman modelidir (örneğin yaşadığımız evren), bazen de parçacıkları ve kuantum alanlarını açıklamaya yarayan sanal uzay tasarımı. Öyle ki Evren İçi Boş Bir Hologram mı? teorisinde yaşadığımız uzayı 5 boyutlu anti-de Sitter uzayındaki 4D hiper kürenin 3D yüzeyi olarak ifade ederiz. Peki 5D evren gerçek mi? Bir fizikçi için bunun önemi yoktur. Yeter ki BU EVRENİ doğru tanımlasın.
İlgili yazı: Kuantum Deneyi Nesnel Gerçeklik Yok Dedi
Paralel dünyalar varsa ne olur?
Ayna evrenler ve paralel dünyalar gerçekse kuantum fiziği kökten değişir. Eintein’ın görelilik teorisi gibi olur; en yaşlı ve deneyimli bilim insanları bile oturup fiziğin bazı kısımlarını baştan öğrenmek zorunda kalır. İkincisi Lityum 7 gizemini de çözeriz; çünkü şu anda evrende çok az lityum 7 atomu var. Oysa 13,75 milyar yıl önce gerçekleşen büyük patlamada daha çok lityum 7 oluşmuş olması gerekiyor.
Üçüncüsü galaksinin dışından gelen ve beklenenden daha şiddetli olan kozmik ışınları paralel dünyalar ile açıklayabilecek olmamızdır. Sonuçta kozmik ışınlar paralel dünyalar arasında salınıyorsa enerji kazanıyor olabilir. Bu da beklenenden daha yüksek frekanslı olmalarını açıklar.
Dördüncüsü paralel dünyalar karanlık maddeyi de açıklayabilir. İtalya’daki L’Aquila Üniversitesi’nden fizikçi Zurab Berezhiani, karanlık maddenin aslında bu evrenden paralel dünyalar içine geçiş yapan maddenin kütleçekimsel gölgesi olduğunu düşünüyor. Bu da karanlık maddenin neden ışıkla etkileşmediği ve görünmez olduğuna açıklık getirebilir.
İlgili yazı: Büyük Patlama Öncesinde Ne Vardı?
Stranger Things ve Uzay Yolu
Uzay Yolu dizilerindeki ayna evrenler ve Uzay Yolu romanlarındaki nice dünyalar (Myriad Worlds) senaryolarının ardından Netflix’teki Stranger Things dizisiyle gündeme gelen paralel dünyalar heyecan verici bir fikir. Ancak, paralel evrenler teorisi çözdüğünden daha çok sorun da çıkarabilir. Sonuçta burada evrenler arası enerji transferinden söz ediyoruz! (Bkz. Isaac Asimov romanı: İşte Tanrılar).
Oysa kainatta birden fazla evren varsa bunlar sadece Kadıköy ve Karaköy gibi farklı lokasyonlar değil ki! Bunlar aynı zamanda kendi fizik yasaları olan ayrı uzay-zaman parçaları… Nitekim iki evrenin birbiriyle temasa geçmesi o evrenlerdeki fizik yasalarını bozabilir. Zar kozmolojisine göre, bu da evrenlerin çarpışarak yok olması ve büyük patlama ile yeni bir evren oluşmasına da yol açabilir.
Dolayısıyla elimizde kesin kanıtlar olmadan paralel dünyaların varlığına inanmamak gerekiyor. Önce fizikçi Leah Broussard, Oak Ridge Laboratuarı’nın 85 megavatlık nükleer reaktöründe ayna nötronları kesin olarak tespit etsin. Sonra aynı deneyi defalarca tekrarlayarak ayna evrenlerden emin olalım. Bütün bunların ardından yeni bir fizik geliştirmeye başlarız. 😉
Sonsöz
Paralel evrenlerde kozmik kopyalarımız var mı ve varsa nasıl bir hayat sürüyor? Bunu 5 Soruda Paralel Evrenler yazısında okuyabilirsiniz. Peki alternatif dünyaları Schrödinger’in kedisi deneyi ile açıklayabilir miyiz? Gerçi kuantum fiziği ile kozmolojiye doyamadık hocam derseniz, fizik yasaları bizden farklı olan en yakın evrenin ne kadar uzakta olduğuna da bakabilir ve hatta evren içi boş bir hologram mı diye sorabilirsiniz. Güneşin ve sıcağın keyfini çıkarın.
Bu yazınız sayesinde Fringe dizisinin bu konularda ortaya koyduğu fiziksel altyapının ne kadar sağlam olduğunu görüp bir kez daha diziye şapka çıkartıyorum.
Yazı için elinize sağlık.
Rica ederim.
eline sağlık ne emek çekmişsin be