Eşcinsellerde Gay Geni Var mı?
|Son araştırmalara göre toplumun yüzde 5’i eşcinsel. Sadece insanlarda değil, hayvanlarda da görülen eşcinselliğin sebebi ne? Gay olmak sarı gömlek giymek gibi kişisel tercih mi? Peki eşcinselliğin sebebi genetik ise gay geni var mı? Biyologlar eşcinselliğin evrimsel kökenlerini araştırıyor.
İnsanlar neden eşcinsel olur?
Eşcinsellik toplumda yaygın olan kültürel normlar yüzünden ayıp ve günah olarak görülüyor. Hatta bazı kesimlerde bulaşıcı hastalık olarak yorumlanıyor. Öncelikle eşcinselliğin hassas konu olmadığı bir dünyada yaşamak istediğimi belirteyim.
Örneğin ben kereviz sevmem ama patatese bayılırım. Bazı kızlar da kızlardan veya erkekler erkeklerden hoşlanıyorsa bu zevk meselesi kabul edilmeli ve sorun olmamalı. Kimse kimsenin cinsel tercihlerine aldırmamalı.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Router Modem
Gay geni
Ancak bu blogun formatı bilim ve teknoloji. Dolayısıyla eşcinselliğin kökenlerini bilimsel açıdan ele alacağız. Bakın Londra Queen Mary Üniversitesi’nden Prof. Dr. Qazi Rahman eşcinsellikle ilgili ne söylüyor:
“Biz bilim insanları çeşitli insan davranışlarını işlevleri, yani hangi görevi yerine getirdikleri açısından inceliyoruz. Örneğin bebekler neden ağlar? Bu davranışı bir dizi soru sorarak anlamaya çalışıyoruz ve eşcinsellik için de aynı şey geçerli: İnsan davranışları üremeyi nasıl etkiler?”
İlgili yazı: Yapay Seks >> Rönesans Heykellerinden RealDoll’a Seks Robotlarının Tarihi
Ayıbı bırakın
Eşcinsellik evrimsel açıdan bir işe yarıyor mu, ona bakın. Gerçekten de Rahman ve meslektaşları eşcinsellikle ilgili kültürel, ahlaksal veya dinsel bir yargıda bulunmuyor. Bunun yerine eşcinselliğin bilimsel sebeplerini anlamaya çalışıyor:
“Eşcinsellik öğrenilmiş bir davranış mı? Yoksa gay olmak genetik bir yatkınlık ve sadece bazı insanlarda bulunan bir içgüdü mü? Eşcinselliğin sebebi genetik ise gay geni var mı? İnsanlarla karşılaştırabileceğimiz diğer canlı türlerinde benzer davranışlar görülüyor mu? İşte homoseksüel davranışları bu çerçevede anlamaya çalışıyorum.”
İlgili yazı: Dünya’da Yaşam Nasıl Oluştu ve Gelişti?
Bülent Ersoy sendromu
Kenan Evren darbeden sonra cinsel kimliğini daha iyi ifade edebilmek için transseksüel olan Bülent Ersoy’un sahnelere çıkmasını yasakladığı zaman X kuşağı, yani benim yaşımdaki insanların anne-babalarının büyük kısmı “iyi yaptı” demişti. Hatta Bülent Ersoy’a bakan bir sürü gencin gay olduğunu söylediler.
Peki gerçekten üzüm üzüme baka baka kararır mı? Örneğin Amerika’da 1998-2006 arasında yayınlanan Will & Grace dizisini veya Cruel Intentions filmindeki lezbiyen öpüşme sahnesini çok izleyenler eşcinsel oluyor mu? Kısacası eşcinsellik öğrenilen bir davranış mı?
Rahman bir doktor olarak bu fikri çok saçma buluyor: “Bunlar 20. yy’ın başından kalma köhnemiş fikirler. Son elli yılda yapılan psikolojik araştırmalar gay olmanın psikolojik veya sosyolojik sebeplere bağlı olduğunu kanıtlayamadı. Eşcinselliğin öğrenilmiş bir davranış olduğu da ispat edilemedi.”
“Açıkçası gay olup olmamaya karar verme gücünüz yoktur. Eşcinsellik öğrenilen bir davranış değildir. Bütün bu fikirler geleneksel psikolojiden kaynaklanıyor. Geleneksel psikoloji her şeyin öğrenilmiş bir davranış olduğunu söyler. Oysa bizim eşcinselliğin genetik ve evrimsel kökenlerine bakmamız lazım.”
İlgili yazı: 400 Yaşındaki Köpekbalığı İle Ölümsüzlük
Peki ya Afganistan?
Son zamanlarda gazetelerde çıkan haberlerde Afganistan’daki ergen erkeklerin zenne olarak çeşitli genelevlerde çalışmaya zorlandığını ve eşcinsel köleler yaratıldığı haberlerini okuduk. Bu durum eşcinselliğin tümüyle genetik olmadığını gösteriyor olabilir.
Ancak genetik yoksa epigenetik var: DNA katlama sanatı yazımda anlattığım gibi, bizler anne-babamızdan doğuştan gelen genetik kodu irade gücüyle değiştiremeyiz. Oysa beslenme biçimimizden tutun da ruh halimize kadar çeşitli sebeplere hücrelerimizdeki bazı gen grupları pasif kalırken diğer genler aktive olabilir. Buna gen ifadesi diyoruz.
Öyle ki kötü bir travma yaşadıktan sonra hamile kalan kadınların veya hamile bırakan erkeklerin çocuklarına yaşadıkları stresi epigenetik yatkınlık olarak aktarması mümkün görünüyor. Kanserin ilerleyen yaşlarda tetiklenmesindeki epigenetik faktörler ayrıca araştırılıyor.
İlgili yazı: Evrim Hakkında Doğru Bilinen 3 Yanlış
Ticari sömürü
Öyleyse Pakistan örneğini mevcut yatkınlığın zorlayıcı davranışlarla ortaya çıkarılması olarak görebilir miyiz? Yoksa bu hiçbir bahaneye yer olmadan, insanların beynini yıkayıp onlara istemedikleri şeyi zorla yaptırmak mıdır?
Tabii bir de Madonna ve Aguilera’nın eşcinsel hedef kitleye satış yapmak için sahnede sergilediği yapay eşcinsel davranışlar var; yani bu iş çoktan pazarlamaya döküldü ve bazılarımız da “Olsun, yapsınlar. Eşcinselliğin normalleşmesi için toplumda farkındalığı artırsınlar” diyor.
İlgili yazı: NASA Sondası Neden Bennu Asteroitine Gidiyor?
Tıbbın buna cevabı yok
Einstein, Görelilik insanların aşık olmasından sorumlu değildir demişti. Belki de bu yüzden tıbbın yukarıda değindiğimiz toplumsal faktörlere verecek kesin bir cevabı bulunmuyor. Profesör Rahman da konuya sadece evrimsel açıdan yaklaştığı için toplumsal faktörleri değerlendirmiyor.
Bu nedenle porno sitelerinde sık sözü geçen Pay for gay (para kazanmak için eşcinsel filmlerde rol almak) iddiasının ne kadar gerçek olduğunu da bilmiyoruz. Ancak Rahman’ın evrimsel biyoloji açısından söyleyecekleri var:
“Heteroseksüellik toplumda norm olarak görülüyor. Bu sebeple heteroseksüellikten sapan bütün davranışlar sapkınlık olarak nitelendiriliyor. Genellikle de ailenin çocuğu terbiye etmekteki başarısızlığı olarak yorumlanıyor. İyi eğitselerdi çocuk gay olmazdı diyor.”
İlgili yazı: Paniklemeyin Ama Evren Küçüldü
Baba vaaz verme!
Bu da bizi Madonna’yı ünlü yapan şarkılardan biri olan Papa Don’t Preach (Baba vaaz verme!) video klipine ve Pet Shop Boys’un ünlü It’s a Sin (O günah) şarkısına getiriyor ki özellikle Gamma Ray coverını dinlemenizi öneririm.
Evet, seksenlerde bir yandan “AIDS hastalığı eşcinseller yüzünden çıktı, Tanrı onları cezalandırıyor” iddiaları yaygınlaşırken, diğer yandan da Queen solisti Freddy Mercury’nin de çabalarıyla Batı toplumları gaylere hoşgörülü olmaya başlamıştı. Profesör Rahman sözlerine buradan devam ediyor:
“80’lerin ortalarından 90’ların başına kadar daha ayrıntılı araştırmalar yapıldı. Özellikle de ‘farklı’ olduklarını daha küçükken gösteren çocuklarla ilgili olarak. Bu araştırmalarda anne-babaların hayat tarzının (eşcinsel olup olmadıklarının) ve çocuklara ne yaptıklarının (çocuk tacizinden de tutun da çocuk giydirme alışkanlıklarına kadar) o erkeklerin gay olup olmayacaklarını hiç etkilemediği görüldü.
İlgili yazı: Ahtapot DNA’sı Uzaylı mı?
Gay olunmaz, gay doğulur
Evrimsel biyologların konuya yaklaşımını böyle özetleyebiliriz. Ancak, Rahman bununla sınırlı kalmayarak toplumsal önyargıları körükleyen diğer psikoloji efsanelerini de yıkıyor. Örneğin, “Babasız çocuklar veya babası uzak davranan çocuklar ya da baskın, otoriter bir anneye sahip olan erkekler gay olur mu?” sorusunu yanıtlıyor:
“Araştırmalarımızda babalarının kendilerine uzak olduğunu bildiren çocuklar vardı; ama bilim insanları bunu genellikle anne-babanın çocuktaki farklılıklara tepki göstermesi olarak yorumluyor. Baba çocuğa gay olduğu için uzak davranıyor; ama uzak davrandığı için çocuk gay olmuyor.”
“Baskıcı anneye; yani çocukların anneye duydukları çekimi yenemedikleri için gay olduklarını öne süren Oidipus kompleksi teorisine gelince, bu açıkçası çok saçma ve buna inanmak için mantığı zorlamak lazım. Bilimsel açıdan tartışmaya değmez.”
İlgili yazı: DNA’nın Tutkalı Kuantum Dolanıklık
Genetik kökenler
“Şunu baştan söyleyelim: Gay geni diye bir şey olmadığını biliyoruz, ama bir erkeğin diğer erkekleri çekici bulmasına yol açan gen kombinasyonları olabilir. Araştırmalar her 7 gay erkekten birinin cinsel yönelimlerini ağabeylerine borçlu olduğunu gösteriyor.”
“Abiniz size bir şey yapmıyor tabii; ancak istatistiksel olarak abisi olanların gay olma şansı yüzde 33 artıyor. Kısacası ne kadar çok abiniz varsa gay olma şansınız o kadar yüksek. Yalnız tekrar ediyorum: Burada genetik yatkınlıktan söz ediyoruz.”
İlgili yazı: DNA Yeniden Yazılıyor >> İnsan DNA’sına Yeni Harfler Ekleniyor
Peki ama neden?
“Neden böyle olduğunu bilmiyoruz. Annenin fetüs gelişim aşamasında harekete geçen bağışıklık sisteminin erkek proteinlerine karşı antikor geliştirmesinin, erkek beynini kadınsı yapabileceğini düşünüyoruz. Sadece bir teori, fakat sebeplerinden birinin bu olduğunu gösteren çalışmalar var.”
Büyük ailelerde gay sayısı artıyor
“Aynı zamanda gay erkeklerin genellikle büyük ailelerden geldiğini biliyoruz. Özellikle anne tarafının büyük ailesi varsa erkek çocukların gay olma ihtimali artıyor.”
Öyleyse evrimsel avantajı ne?
Bilim insanlarının değerlendirdiği bir olasılık da eşcinselliğin gay insanların ailelerine üreme avantajı kazandırdığı yönünde. Örneğin, gay erkeklerin kadın akrabalarının ailede gay olmayan kadınlardan daha doğurgan olduğunu görüyoruz.”
İlgili yazı: Kök Hücrelerle Kesin Körlük Tedavisi
Bilişsel biyolojinin fikrini alalım
İnsan davranışlarının psikolojik kökenlerinin yanı sıra biyolojik sebepleri de var. Rahman konuşmasının devamında eşcinsel davranışların biyolojik nedenlerini ele alıyor:
“Şempanzeler dahil birçok primat eşcinsel davranışlar gösteriyor, ama insanlar gibi ömür boyu eşcinsel olan başka bir primat bilmiyoruz. Yine de diğer hayvanlarda süreğen eşcinsellik var. Örneğin, erkek koyunların yüzde 5 ila 10’u erkeklerin peşinden gidiyor. Etrafta dişiler olsa bile. Hint bülbülleri de ömür boyu eşcinsel davranışlar sergileyebiliyor; ama primatlar arasında insanlar tek.”
İlgili yazı: Kuyrukluyıldız Dünya’ya Nasıl Hayat Taşıdı?
Kesin cevap var mı?
Profesör Rahman eşcinselliğin genetik ve evrimsel olduğunu düşünüyor: “Bence bu sorunun asıl cevabı evrimsel faktörler. Neden eşcinsellik gibi türün üremesine katkıda bulunmayan bir davranış doğal seçilime bağlı evrimsel süreçlerde uzun süre ayıklanmadı?”
“Neden türlerde eşcinsellik devam ediyor? Tamam, eşcinselliğe yol açan tek bir gen yok ama bazı gen kombinasyonlarının buna neden olabileceğini görüyoruz. Yine de nadiren çocuk sahibi olan gay erkekler bu genleri çocuklarına aktarmıyor. Öyleyse eşcinsellik neden var? İşte bu yüzden eşcinselliğin önce evrimsel, sonra genetik olduğunu düşünüyorum.”
Gerçi sperm ve embriyo sıcaklığının hangi döllerin erkek ve hangilerinin dişi olacağına karar verdiğini biliyoruz. Hatta bünyemiz vücut sıcaklığını öyle önemsiyor ki primatlar ve diğer birçok hayvanda erkeklerin testisleri vücut dışında yer alıyor.
İktidar, Seks ve İntihar kitabını yazan biyokimyacı Nick Lane, Yaşam Neden Var adlı son eserinde eşcinselliğin evrimsel kökenleriyle ilgili olarak vücut sıcaklığına bağlı yeni bir varsayımdan söz etti ve Dünya’da yaşam nasıl oluştu yazı dizimizin devamında buna geri geleceğim.
İlgili yazı: NASA Açıkladı: Europa Uydusunda Hayat Var mı?
Önemli olan insan olmak
Kimin neden eşcinsel olduğu beni ilgilendirmiyor. Nasıl ki birileri kereviz yemiyorum diye bana ayrımcılık yapmıyorsa ben de gay kadınlara ve erkeklere ayrımcılık yapılmasını istemiyorum. Bunun toplumda mesele olmaması gerekiyor.
Ancak, evrimsel üreme taktiklerinin bir türevi olan kültürel normlarımızda daha çok erkeklerin küfür ettiğini ve bu küfürlerin cinsel ilişki temalı olduğunu görüyoruz. Ayrıca kaba sözlerin küfür eden erkeğin diğer erkeklerden ne kadar çok döl verdiğini gösterdiğini fark ediyoruz. Eşcinsellik ayrımcılığı erkeklerin cinsel reklamının bir parçası olduğu için bu ayrımcılık modern eğitimle bile iki kuşaktan önce bitmez.
Sonuçta bir insan kimlerden hoşlanıyor? Erkeklerden mi, kadınlardan mı? Yoksa her ikisinden veya hiçbirinden mi? Bir restorana girince bakışlar önce hangi cinsiyete kayıyor? İstatistikler insanların yüzde 95 ila 98’nin karşı cinse ilgi duyduğunu gösteriyor. İnsan hakları bildirgesi de kişilere dil, din, ırk, cinsiyet ayrımcılığı yapılamaz diyor ve bu yüzden ayrımcılık hiç önem taşımıyor, ama eşcinselliğin evrimsel kökenlerini gelecek yazılarda işlemeyi sürdüreceğiz.
Hayvanlarda var diye biz de olmasını ilişkinin doğru olduğunu nerden çıkarıyoruz yanlış yanlıştır eşcinsel olunabilir ama çözümü var
Eşcinsellik yanlış değildir. Eşcinsellik ahlaksızlık değildir.
Hocam naçizane gözüme takılan bir typo yu düzeltmem lazım. “Pay for gay” değil, “gay for pay” olacak orası. İlki “gaylere yardım, boş geçmeyelim.” Gibi bir anlama gelebilir:)
Evrimsel ya da genetik olması sonucuna ulaşırken bence nedensellikte bir hatası var Rahman hocanın.
“…Yine de nadiren çocuk sahibi olan gay erkekler bu genleri çocuklarına aktarmıyor. Öyleyse eşcinsellik neden var? İşte bu yüzden eşcinselliğin önce evrimsel, sonra genetik olduğunu düşünüyorum.”
E, eşcinseller gen aktaramıyor, bu yüzden eşcinsellik genetik? Alakasız değil mi? Ben mi anlayamadım?