Corona Virüsü Neden Yarasalar Üzerinden Bulaştı?
|Yarasalar neden binlerce tehlikeli hastalık yapıcı virüs taşıyor ve Covid19 hastalığına yol açan Corona virüsü yarasalardan insanlara nasıl bulaştı? Yarasalar memeli türlerinin beşte birini oluşturuyor ve bugüne dek SARS ve Corona dahil insanlara tam 12 virüs bulaştırdılar.
Peki teknik adıyla SARS-COV-2 virüsü Çin’deki hayvan pazarlarından nasıl yayıldı? Yarasaları avlayıp soyunu tüketemeyeceğimize göre, küresel ısınma ile artan hava sıcaklıklarında ve rutubetli ortamlarda ölümcül virüslerden nasıl korunacağımızı görelim; çünkü bu salgınlar artık daha sık karşımıza çıkacak.
İlgili yazı: Virüsler Canlı mı ve RNA Yaşamın kökeni mi?
Yarasalar ve Corona virüsü
Çin’de ortaya çıkan ve Şubat ayında dünyaya yayılmaya başlayan Corona virüsü üzerinde yapılan ilk araştırmalar, bu virüsün 2003 yılındaki SARS salgınına yol çan orijinal SARS-COV virüsünden türediğini gösteriyor. SARS-COV evrim geçirerek SARS-COV-2 oldu ve Çin’deki vahşi hayvan pazarlarında insanlara bulaştı.
İngiltere Reading Üniversitesi’nden viroloji profesörü Ian Jones da Corona’nın yarasalardan çıktığını söylüyor: “Corona virüsü hayvanlarda ve özellikle de yarasalarda görülen bir virüse benziyor. Bu da virüsün laboratuarda biyolojik silah olarak yaratıldığı komplo teorilerini çürütüyor.” (Küçük bir not: Komplo teorisyenleriyle tartışmaya girmeyin. Hep yeni bir senaryo üretirler. Bunun yerine kanıtın var mı diye sorun. Ben de bu yüzden Corona’yı ABD yaptı teorilerini çürütmek yerine bilim anlatıyorum).
Ancak, Corona neden yarasalardan geçti derseniz yakın tarihin salgınlarına kısaca göz atalım: SARS olarak kısaltılan Ağır Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu’nun 2003 yılında yarasalardan misk kedilerine yayıldığı düşünülüyor. 2012’de Suudi Arabistan’da ortaya çıkan Yakındoğu Solunum Sendromu MERS’in de hörgüçlü develerden insanlara geçtiği tahmin ediliyor. Sonuç olarak SARS ve MERS corona virüsü kaynaklıdır; ama bugünkü Covid19 hastalığına yol açan Corona virüsü başka:
Almanya’nın 2013 yılında bilgisayar simülasyonlarıyla hazırladığı bir eylem planında öngörülen Corona virüsünün mutasyon geçirerek SARS-COV-2’ye dönüşmesi ve bugünkü Covid19 salgınına yol açması aynı zamanda evrimin gerçek olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Virüsler gözümüzün önünde evrim geçiriyor ve acı gerçek şu ki hastalıklara karşı aşı geliştirebilmek için önce evrimi kabul etmek gerekiyor. Yoksa savunmasız kalırız (Bkz. Evrimi Gösteren 5 Kanıt). Peki Corona neden yarasalardan geçti?
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
Doğrudan yarasalardan geçmedi
Yine Ian Jones’a göre virüsün doğrudan yarasadan insana geçmesi pek mümkün değil. Yarasalarla insanlar arasında büyük biyolojik farklar var. Virüsün doğrudan insan vücudunda yaşaması imkansız. Öte yandan, insanlar yarasa avlayan vahşi hayvanları avlıyorsa veya onlarla yakın temas halindeyse bu yırtıcılarla insan türü ortak virüs ve bakteri biyomu geliştirecektir.
Bu durumda yarasa avlayan yırtıcılar Corona virüslerinin insana sıçrayacak şekilde evrim geçirmesini kolaylaştıran bir antrenman sahası olarak iş görecektir. İnsanlar da yarasa avlayan hayvanları avlayıp Çin’deki pazarlarda satarak yediği zaman Corona virüsü insana bulaşacaktır. Virüslerin tropik bölgelerde ortaya çıkıp dünyaya yayılmasında genel senaryo budur.
Öyleyse insanlara bulaşmasına aracılık eden o hayvanı bulmamız gerekiyor; ama bu zaman alacak: Her ne kadar Çinli bilim insanları hızlı bilgisayarlar ve yapay zekadan yararlanarak Corona virüsünün gen haritasını sadece 2 hafta içinde çıkarıp dünyayla paylaşmış olsa da kırsal şartlarda birçok olası aracı hayvan varken gerçek aracının tespit edilmesi uzun sürecek.
Şimdi diyeceksiniz ki “Hocam neden Çin’de vahşi hayvan pazarları var?” Bunun nedeni nüfusun çok fazla olması. Çin nüfusu şu anda 1 milyar 386 milyon ve o kadar insana yetecek tavuk eti, domuz eti, kırmızı et, balık eti yok. Nitekim Çin 1960’larda büyük açlık çekti ve bu krizin ardından bilerek vahşi hayvan pazarları kuruldu ve olanlar da yaygınlaştı; yani keyiften yılan eti yemiyorlar.
Yarasalar pazarda satılıyor
Oysa bu da tehlikeli hastalıkların vahşi hayvanlardan insanlara bulaşmasını kolaylaştırıyor. İnsanlar nüfus arttıkça hayvanların yaşam alanlarını tahrip etmeye başladılar ve onlara komşu oldular. Dolayısıyla Corona’yı davet eden insanların doymak bilmez açgözlülüğü ve yayılmacılığıdır. Ancak, halkı suçlamayalım. Asıl sorumlu olan işleri yoluna koyacak paraya ve iradeye sahip olan en büyük şirketlerle onların kuklası olan hükümetlerin son 250 yılda endüstriyel yağmacılığa odaklanmasıdır.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Yarasalar 4000 virüs taşıyor
Öyleyse neden yarasalar Corona virüsleri de dahil olmak üzere vücudunda 3000 ila 4000 virüs taşıyor? Bu kadar çok virüs taşırken hastalanmıyorlar mı? Ayrıca sadece tek bir aracı hayvan üzerinden insana bulaşacak kadar uyumlu virüsleri nereden buluyorlar? Peki neden Corona sıçanlardan değil de değil de yarasalardan bulaştı? Dünyanın doğal biyolojik savaş ustası yarasaları yakından tanıyalım.
Yarasalar aslında çok faydalı
Yarasalar çiçekleri tozlar, ormanların yangından sonra büyümesini hızlandırır, böcek ve kemirgenleri yiyerek haşere kontrolü yapar. Dışkıları da bitkilere yararlı harika bir gübredir. Oysa sokakta karşınıza çıksa biraz da Batman filmlerinin etkisiyle sizi korkutabilecek olan çirkin yarasaların az bilinen harika özellikleri de vardır!
Bazı yarasa türleri ultrasonik ses dalgalarını radar gibi kullanarak geceleyin görmeden yolunu ve avını bulur. Bazıları kuşların göç rotasında kalmak için yaptığı şekilde, Dünya’nın manyetik alan çizgilerini otoyol şeritleri gibi hisseder. Ayrıca memeliler içinde kuşlar gibi kanatlarını çarparak uçan tek cins yarasalardır. Bizi ilgilendiren kısmı ise maalesef uçan birer virüs torbası olmalarıdır:
Yarasalar bakterilere ek olarak vücudunda 3000-4000 virüs taşıyor. Bunların arasında Corona virüsleri de bulunuyor (birden fazla türü ve suşu, alt türü var). Bunlar genellikle yarasaların akciğerlerine çoğalıyor (Yine bir not: Biz insanlar için suş terimi kullanılmaz ama Homo sapiens sapiens, düşündüğü üzerine düşünen insan bir tür değil, Homo sapiens’in hayattaki tek alt türüdür). Bu bağlamda Corona kaynaklı Covid19 da zoonotik bir hastalıktır; yani hayvanlardan insanlara bulaşır.
Yarasalar insanlara bugünkü Corona virüsü ve onun atası olan SARS Corona virüsü dahil olmak üzere en az 12 virüsün bulaşmasına yol açtılar. Peki vücutlarındaki bu kadar virüsle nasıl sağlıklı yaşayabiliyorlar? Bunu benzersiz bağışıklık sistemlerine borçlular. Biz de hem Corona aşısı geliştirmek için hem de diyabetten kansere uzanan birçok hastalığı iyileştirmek üzere yarasaları inceliyoruz. İşin ilginci yarasalar kendi kanatlarının gücüyle uçtukları için yaklaşık 4000 virüs taşıyorlar!
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
Yarasalar virüs gücüyle uçuyor
Öncelikle yarasaların metabolizması (bünyesi) çok hızlıdır; çünkü uçmak çok enerji gerektirir. İnsanlar hızlı kollarını o kadar hızlı çırpsa kollarını yerinden çıkaracak ve kalbini durduracak kadar yüksek enerji… Aslında kuşların metabolizması da bu yüzden süper hızlı çalışır ve hem yarasalar hem de kuşlar bunu hücrelerindeki mitokondrilere borçludurlar.
Özetle mitokondriler hücrelerin enerji fabrikasıdır ve elektrik üretirler. Öyle ki mitokondrilerin kıvrımlı zarını açsaydık sahip oldukları elektrik potansiyeli yüzey alanı ölçüsüyle Dünya’nın dış çekirdeğinin elektrik potansiyeline yakın olurdu. Tabii mitokondriler Dünya’nın çekirdeği kadar büyük enerji üretmediği için aşırı ısınıp yanmamıza yol açmıyorlar. Yine de mitokondrilerin insan hücrelerine nasıl gelip yerleştiğinin çok ilginç bir öyküsü var ve bu aynı zamanda Dünya’daki yaşamın öyküsüdür.
Ancak, yarasalar yedikleri besinleri enerjiye dönüştüren mitokondrileri kuşlardan farklı bir şekilde kullanıyor. Mitokondrileri maksimum devirde çalıştırıyorlar. Bu da deyim yerindeyse yarasaların motorunu yoruyor (tıpkı aynı anda hem gaza hem frene bastığınız bir otomobilin motorunun yorulması gibi). Mitokondriler reaktif oksijen türleri denilen ve aralarında serbest radikaller de bulunan yan ürünlere yol açıyorlar (serbest radikaller aşırı basitleştirirsek vücudu paslandırıp yaşlandırır).
Böylelikle mitokondriler oksijen içeren aşırı reaktif moleküllerden oluşan bir tür egzoz dumanı çıkarıyorlar; ama bu moleküllerin yararı da var. Örneğin bağışıklık sistemi bunları asit olarak kullanıyor ve bu asitle vücudu işgal eden hastalık yapıcı bakterileri (bir tür patojen) öldürüyor.
Mitokondriler yaşlanmaya yol açıyor
Reaktif oksijen türlerinin vücuda zararı da oluyor: Hücre duvarlarını zayıflatıyor, proteinleri bozuyor ve hatta genetik kodumuz DNA’nın şeritlerini kırıyorlar. Böylece DNA’yı sürekli kendini onarmaya zorluyorlar. Oysa termodinamik yasaları gereği hiçbir şey kendini tümüyle onaramaz. DNA’da biriken genetik hatalar hücrelerin fonksiyonunu bozuyor ve ileriki yaşlarda kanser olma riski artıyor. Vücut bunu hücrelerin bölünmesini yavaşlatarak önlüyor. O zaman da vücut yıpranarak yaşlanıyor.
İlgili yazı: Tanzanya’nın Natron Gölünde Taş Kesen Kuşlar
Yarasalar yaşlanmayı nasıl önlüyor?
Hücreler yaşlanmaya ve romatizma gibi hastalıklara yol açan serbest radikalleri antioksidanlarla kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bunlara paslanmayı önleyici moleküller de diyebilirsiniz. İşlevleri oksijenin organik molekülleri okside ederek yakmasını önlemektir. Yine de siz antioksidan takviyesi alırken aşırıya kaçmayın; çünkü gençliğinizi korumak yerine kanser olabilirsiniz.
Antioksidanlar serbest radikalleri baskılar ama onlar da hücrenin “Ben yaşlanıyorum vücut abi, artık beni öldür veya çoğalmamı yavaşlat da kanser olmayayım” sinyalidir. Bu sinyali baskılamak işinize gelmez. Tabii yarasalar da aynı ikilemden mustaripler. Hem hızlı uçacaklar hem hızlı yaşlanmayı önleyecekler hem de kanser olmayacaklar. İşte bunu başarmak ve hücrelerin oksitlenme stresine girip DNA’yı bozmasını önlemek için taşıdıkları virüslerden yardım alıyorlar:
Yarasalar hızlı uçarken süper kanser olmamak için evrim geçirdiler. Yapılan araştırmalar DNA’larında özel mutasyonlar meydana geldiğini gösteriyor. Tabii kimse bilinçli olarak evrim geçiremez. Sadece DNA’da rastgele mutasyonlar olur ki bunların çoğu zararlıdır; ama bazen mutasyon mayası tutar ve yararlı bir mutasyon organizmanın hayatta kalmasını kolaylaştırır. Genetik kalıtım yoluyla onun soyu da başarılı olur ve bir süre sonra hayatta kalanlar sadece bu şekilde evrim geçiren yarasalardan oluşur.
Yarasalar sadece mitokondrileri hızlandırmak için değil, DNA’yı ve hücrelerini onarmak için de evrim geçirdiler. Bunu insanlar ve hatta kuşlardan çok daha iyi yapıyorlar. Hasarlı hücrelerin çoğalmasına izin vermiyorlar. Bunun yarasaların insana bulaştırdığı Corona virüsleriyle ne ilgisi var derseniz: DNA hasarı aynı zamanda virüs enfeksiyonu belirtisi olabilir. Sonuçta virüsler kendi kodunu DNA’ya aşılar.
İlgili yazı: Corona Virüsüne Karşı Baidu Antivirüs Yapay Zekası
Yarasalar sürekli iltihaplanıyor
Dolayısıyla DNA hasarı vücudun bağışıklık sistemi için bir enfeksiyon uyarısıdır ve iltihap dediğimiz yangıya yol açar: Enfekte olan hücreler vücuda özel kimyasallar yayarak akyuvarları çağırırlar. Vücudu virüsler, bakteriler ve diğer patojenlerden temizleyen akyuvar saldırısı da yangıyı oluşturur (patojenler ve akyuvarların birbirine karşı salgıladığı sıvılar).
İşin ilginci virüs bulaşan hücreler yangının gidişatını da kontrol eder. Akyuvar saldırısını artırabilecekleri gibi bazı akyuvarları hücreyi onarmaya da yönlendirebilirler. Ani yangı tepkisi dediğimiz bu süreç vücudun iyileşmesini sağlar. Şimdi yarasalara geri dönelim: Bunlar aşırı hızlı çalışan metabolizmaları yüzünden sürekli DNA hasarı görüyorlar. Tabii ki hasarı hızla onarıyorlar; ama vücutlarında sürekli süper yangı görülüyor. Kronik yangı halinin ise vücuda yararlı olmadığını tahmin edersiniz:
Özetle aşırı yangı, yani akyuvarların ve salgıladıkları sıvıların sürekli aktif olması organ yetmezliği ile ölüme yol açar. İşte bu yüzden doktorlar hastaların iltihabını hızla temizlemeye çalışırlar ve aynısı yarasalar için de geçerli. Neyse ki yangıyı yenmek için de evrim geçirmiş bulunuyorlar. Bunun için STING proteinlerinden yararlanıyorlar. Ancak, yarasa genomu üzerinde yapılan araştırmalar memeliler için PYHIN proteini bulunmayan tek cins olduklarını da gösterdi. Bu bilgileri toparlayacak olursak:
Yarasaların yangıyı nasıl yendiğini bilmiyoruz. Ne zaman araştırsak vücutlarında yeni bir adaptasyon görüyoruz; ama düşünün: Yarasalar bir şekilde yangıyı önlüyorsa aynı zamanda bağışıklık sistemini baskılıyor demektir. Bu da onları virüslere karşı savunmasız hale getirecektir! Böylece döndük dolaştık ve neden yarasaların 4000 virüs taşıyıp insanlara Corona virüsü bulaştırdığı konusuna geri geldik:
İlgili yazı: Matematik Evrensel Dil mi Yoksa İnsan İcadı mı?
Yarasalar uçan enfeksiyon torbasıdır
Biyologlar yarasaların insanlar için çok tehlikeli olabilecek binlerce virüs taşıdığını gördüler. Örneğin filovirüsler Marmurg ve Ebola gibi hummalı hastalıklara, yani kanlı ateşe yol açıyor. Hindra ve Nipah gibi henipavirüsler ise ölümcül beyin enfeksiyonlarına neden oluyor. Bir de tabii SARS, MERS ve Covid19 gibi coronavirüsler var. Dahası sadece vahşi hayvan pazarlarını da suçlamamak lazım: Artan sayıda kanıt yarasaların çiftlik hayvanlarına da virüs bulaştırdığını gösteriyor.
Yarasaların bize geçmişte de birçok hastalık bulaştırdığından şüpheleniyoruz: Kabakulak, sığınmacıları eğiterek hijyen şartlarını sağlamadığımız için ülkemize geri gelen kızamık ve hepatit B bunlardan birkaçıdır. Oysa yarasalar bu kadar çok virüs taşıdıkları halde hasta olmuyorlar! Peki neden?
Öncelikle bağışıklık sistemleri her zaman alarm halinde ve interferon üretimi sayesinde virüs enfeksiyonlarının sürekli görülmesine karşın kısa sürmesini sağlıyorlar. İnterferon nedir hocam derseniz hücrelerin eli armut toplamıyor derim. Bir enfeksiyon ortaya çıkınca hücreler sadece akyuvar çağırmıyorlar. Kendi dahili savunma mekanizmalarını da harekete geçirerek interferon alfa denilen virüse müdahale proteinleri sentezliyorlar.
İnterferon alfa proteini hücrede birçok genetik ve kimyasal aracı harekete geçiyor. Bunlar virüsün hücrelere bağlanıp yapışmakta kullandığı uyumlu anahtar-kilit sistemli moleküler vantuzları devre dışı bırakıyor. Virüslerin kendi genetik kodunu hücrelere enjekte etmesini de önlüyor. Normalde memeliler bu proteini sadece hasta olursa salgılar. Yarasalar ise her zaman üretiyor. Kısacası yarasalar virüs enfeksiyonuna erken müdahale ederek çoğalmalarını baştan önlüyor.
Başka bir detay daha var
Bütün memeli hücrelerinde ribonükleaz L denilen bir enzim bulunur. Bu da aktif olunca virüsün genetik kodu olan RNA ve DNA moleküllerini kesip biçer. Böylece virüsün genetik kodunu sağlıklı hücrelere bulaştırmasını önler. Biz insanlarda bu enzim çok adımlı bir süreçte yavaş yavaş devreye girer. Yarasalar ise bu enzimi direkt interferon proteiniyle aktifleştiriyor ve virüsleri yayılmasını engelliyorlar. Dahası erken müdahale, virüslerin bu enzimi tıpkı insanlarda AIDS’e yol açan HIV virüsünün yaptığı gibi bloke etmesini de önlüyor. Sonuçta yarasalar genellikle taşıdıkları virüslerden hastalanmıyor.
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Yarasalar için kesin çözüm değil
Bir kere yarasalar kuduz oluyor. Dahası hastalanmamak virüs taşımamadıkları anlamına gelmiyor. Yarasalar doğada memeliler için ne kadar tehlikeli virüs varsa taşıyorlar. Ayrıca binlerce bireylik kolonilerde yaşıyor, diğer kolonilere uçuyor ve ortalığa salya sümük bulaştırıp virüs yayılmasını hızlandırıyorlar. Bu yüzden ~4000 virüs taşıyorlar; çünkü birbirinden sürekli yeni virüs kapıyorlar.
Yine de yapay zekayla hazırlanan matematik modelleriyle yapılan bilgisayar simülasyonları, virüs bulaşmasının tek sebebinin yarasaların sosyal alışkanlıkları olmadığını gösteriyor. Corona virüsünün de bunda payı var! Sonuçta virüsler sadece bulaştıkları yeni bir canlı türünün bedeninde nasıl çoğalacaklarını bilmedikleri için ölümcül hastalıklara yol açarlar.
Örneğin, Corona virüsü akciğerlerimizin sıvıyla dolmasını önleyen temizlik proteinlerine yapışarak onları etkisiz hale getiriyor. Bu nedenle hastalar kendi ciğerlerinde biriken su ve salgılar yüzünden boğulma tehlikesi geçiriyor. Kısacası Covid19 çok ağır bir zatürreye yol açabiliyor. Türkiye bu yüzden Covid19 test kapasitesini artırıyor; ama geç kaldık. Şu anda test kapasitemiz günde 3000.
Oysa ta 2012’de Alman meclisine ve Merkel’e sunulan bir raporda SARS’tan yeni bir Corona virüsü türeyeceğini öngören Almanya çok iyi hazırlandı. Bugün hem ağır zatürre için çok sayıda solunum ünitesi var (ki bizde kaç adet özel solunum ünitesi olduğu açıklanmadı) hem de günlük test kapasitesini 500 bine çıkardı. Biz bu kapasiteye ulaşana dek salgın ilk dalgası gelip geçecek.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Corona yayılıyor
Türkiye’nin Corona test sonuçları 3-4 günde veya daha uzun sürede açıklanıyor. Bu sürenin kısalması gerekiyor. Ayrıca resmi olarak onaylanmayan vakalar Corona sayılmıyor; çünkü yeterli sayıda test yok. Hastane ağır hastanın grip olduğunu anlıyor ama Covid19 olmuşsun diyemiyor!
Bu da Türkiye’deki enfeksiyon sayısını olduğundan düşük gösteriyor ve Covid19’u onaylanmayan hastaların ücretsiz olarak hastaneye yatmasını, hatta ücretli kabulünü zorlaştırıyor. Bu durum tedavi göremeyen hastaların hayatını riske atıyor (Sadece serum verilip evine yollanan bazı hastalar aslında Covid19 olabilir ve bu da hastalığın aile bireylerine yayılma şansını artırır. Dahası karantinayı önler).
Türkiye’de son günlerde enfeksiyon sayısının azalması ise aslında test sayısının azalmasına ve birçok ölümün Covid19 sayılmamasına bağlı olabilir. Bu nedenle Tabipler Birliği ve Teyit.org gibi sitelerin, Türkiye’nin standart hastalığa bağlı hayat kaybı istatistiklerinin üstünde seyreden can kaybı sayısındaki artışı dikkatle izlemesi gerekiyor. Doktorların gerçek vaka sayısının 20 binin üzerinde olduğu haberleri kulağımıza ulaşıyor ki herkesin ağır hasta olmamasından hareketle bu normal bir beklentidir.
Sonuç olarak Dünya nüfusunun yüzde 80’i önümüzdeki 3 yılda Covid19 geçirebilir. Bunların yüzde 20’si hastaneye yatacak, yatanların yüzde 16’sı yoğun bakım ve yüzde 5’i aşırı yoğun bakım görecek. Türkiye’nin resmi nüfusu 80 milyon; ama yoksulluk yüzünden yeterli hijyen sağlayamayan sığınmacılarla birlikte toplam nüfus 86 milyonun üzerinde.
Gerçek Corona riski
En kötü durum senaryosunda üç yılda 68,8 milyon kişi Covid19 olacak. 13,7 milyon kişi hastaneye yatacak. 2,2 milyon kişi yoğun bakım görecek. 110 bin ağır vaka özel solunum makinesi gerektirecek. Bu da yılda 37 bin makine ve günde 100 makine demek. Bu makinelerin bir kısmı diğer hastalara ayrılacağından ve Covid19 hastaları günlerce makineye bağlanacağından, sağlık sistemimizin İtalya’daki gibi çökmemesi için solunum makinesi sayısını hızla artırmamız gerekiyor. Neyse ki Sağlık Bakanlığı sayesinde Türkiye şimdiden test satın almaya, üretmeye kendi makinesi imal etmeye başladı.
İlgili yazı: Çernobil Nükleer Reaktörü Neden Patladı?
Gelelim yarasalar ve Corona riskine
Yarasaların çok sayıda virüs taşımasının gözden kaçan en büyük ikinci nedeni bizzat virüslerin yarasa vücudunda gizlenmeyi öğrenmiş olmasıdır. Önce yarasalarda yaşayıp onları hasta etmeye çalıştılar. Baktılar olmuyor, “Abi bari gizlenelim. Bu yarasalar her yere uçup bizi bulaştırıyor. İçlerinde çoğalarak bulaşacak yeni canlılar ararız” dediler (daha doğrusu bunu kayıracak şekilde evrim geçirdiler).
Nitekim yarasaların akciğerleri, bağırsakları ve dalakları virüs doludur. Dahası yarasalar strese girdiklerinde çevreye daha çok virüs salıyorlar ve bunun iki nedeni var: 1) Kış uykusundan uyandıklarında aç oluyorlar ve bağışıklık sistemleri zayıflamış oluyor. Bu da içlerindeki virüsleri canlandırıyor. Yine de yangı baskılama sistemleri yüzünden bizim gibi hastalanmıyorlar.
Buna ek olarak Ebola virüsü gibi virüsler yarasalarda insanlar için ölümcül olan hummaya yol açmıyor. Bunun nedeni ise kanlı ateşe direkt olarak virüsün yol açmaması. Ebola karşısında yetersiz kalan bağışıklık sistemimiz organ yetmezliğine yol açan aşırı bağışıklık tepkisi vererek yangıyı artırıyor. Hummaya sebep olan bu sürece sitokon fırtınası diyoruz; yani yangı tetikleyici proteinlerin aşırı salgılanmasıyla bağışıklık sisteminin insanın en büyük düşmanına dönüşmesi.
Peki memelilerin 160 milyon yıldır Dünya’da varlığını sürdürerek evrim geçiriyor olmasına rağmen insan vücudunun bu kadar aptalca hareket etmesi mümkün mü? Kesinlikle değil. Biyologlar yarasadan bulaşan virüslerin onların süper güçlü bağışıklık sistemini yenmeye alıştığını gösteriyor. Virüsler o kadar güçlü ve dayanıklı ki insan vücudu virüsü yeneyim derken aşırı yüklenip hummaya sebep oluyor.
İlgili yazı: Gezegenler Güneş Çevresinde Nasıl Dönüyor?
Yarasaların ikinci tehlikesi
Yarasaların stresli çevreye virüs salması bile evrim sürecinde kendine yararlı bir sonuç üretmiştir. 2) Aşırı avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi de yarasaları strese sokup bağışıklık sistemlerini zayıflatıyor. Onlar da çevreye virüs yayarak kendilerini avlayan yırtıcıları (bu durumda bizleri) öldürmeye başlıyorlar! Bu yüzden yarasalar biyolojik savaş ustasıdır.
Yine de yarasalar Dünya’dan temizlenmesi gereken bir haşere değildir. 4 milyar yıllık evrim süreci sonrasında doğada her canlının bir yeri olduğunu artık anlamamız gerekiyor. Nitekim yarasalar virüslere çok dayanıklı olmalarına rağmen mantarlara karşı o kadar iyi değiller. Aşırı uzmanlaşmış bağışıklık sistemleri beyaz burun sendromu gibi mantar hastalıklarını önlemiyor. Bu da örneğin Kuzey Amerika’daki yarasa popülasyonlarını kırıp geçiriyor. Peki neden öyle?
Anlaşılan o ki kurnaz mantar sporları kış uykusu sırasında metabolizması yavaşlayarak bağışıklık sistemi zayıflayan yarasalara bulaşmayı öğrenmiş. Elbette yarasa uyanınca bağışıklık devreye giriyor; ama tıpkı Ebola hummasında olduğu gibi panik moduna giriyor ve aşırı yangıya yol açarak yarasayı öldürüyor. Kısacası yarasaların beyaz burun mantarından ölmesinin sebebi insanların MERS ve SARS’tan ölmesiyle aynıdır. Hekimler yarasa bağışıklık sistemini anlayarak Corona’ya karşı iyi bir aşı geliştirebilirler (Bakalım aşı otizm yapıyor diye çocuklarını aşılatmayan bilim dışı aileler bu aşıyı da reddedecek mi?).
İlgili yazı: Asal genetik: Kanseri iyileştirecek yeni DNA aracı
Yarasalar yaşamalı!
Unutmayın ki küresel ısınma ve rutubetli sıcaklar artıyor. İnsan nüfusu da artıyor ve artık yarasalara daha yakın yaşıyoruz. Özellikle de Çin gibi tropik bölgelerde. Dolayısıyla Corana salgını ve türevleri her 5 yılda karşımıza çıkabilir ve bunlar tıpkı bugünkü Covid19 için beklendiği gibi 3 yıl sürüp 3 dalga halinde tekrarlanabilir. İnsanlar için en büyük virüs kaynağı yarasalar olduğuna göre onları anlamanın zamanı geldi de geçiyor. Ayrıca damar tıkanıklığı ve diyabet de özünde yangı kaynaklı olduğundan bu şart.
Bunun ne kadar kritik olduğunu vurgulasak azdır. Acı gerçek şu ki bugün insanlara bulaşan 200’den fazla virüs var ve içlerinden sadece 10 virüse karşı aşı geliştirebildik. Bunların ve birden çok virüse karşı sözde antivirallerin ne kadar etkili olduğu da şüpheli. Açıkçası virüs aşısı geliştirmeyi beceremiyoruz ve bu işi bilmiyoruz; çünkü virüsler bakterilerden daha hızlı çoğalıp evrim geçiriyor. Hızına yetişilmiyor. Yarasalar yaşamalı ki bağışıklık sistemleri aşı geliştirmekte bize yardım etsin. Mutlaka aşı olun!
İlgili yazı: Evrenin En Büyük Yıldızı UY Scuti mi?
Yarasalar ve yapay zeka
Önceki Corona virüsü yazısında Baidu yapay zekasının aşı geliştirmekte nasıl kullanıldığını anlattım. Matematik evrensel bir dil mi, yoksa insan icadı mı yazısında ise en güçlü yapay zekanın bile bazı problemleri kısa sürede çözemeyeceğini belirttim. Ancak, yapay zekaya çok büyük miktarda, muazzam alakalı büyük veri sağlarsak en hızlı evrim geçiren virüse karşı bile aşı geliştirebiliriz.
İşte yarasalar bunun için de yaşamalı; çünkü virüslere alışıklar ve sadece büyük veri değil, virüslerle alakalı veri sağlayacaklar. Sonuçta yeni virüsler ve Dünya’ya yayılan daha büyük global salgınlar (pandemiler) daha sık görülecek. Olası bütün virüslere karşı aşı geliştirmeliyiz. Bunun hazır reçetesi de yok. Her virüsün aşısını insanlar ölmeden, birkaç günde geliştirip yaymalıyız. Bunun için de büyük şirketleri ve özel hastaneleri kayıran sağlık sistemi yerine ücretsiz sosyal devlet sağlık sistemi gelişmeli.
İlgili yazı: Güneşimiz Nasıl Isı ve Işık Saçıyor?
Yarasalar ve ölümsüzlük
İşte bu nokta abartılı değil. Kanser tedavisi çok zor olan yaklaşık 800 ayrı hastalığı birleştiren bir gruptur ve yarasalar kanser olmuyorlar. Ayrıca süper hızlı metabolizmaları ve boylarına göre çok ama çok uzun yaşıyorlar (4-8 gramlık ağırlıklarıyla +40 yıl! 😮 ). Dolayısıyla bize insan ömrünü sağlıklı uzatmayı, kanseri önlemeyi ve hatta geleceğin aşırı sıcak iklimine dayanıklı genetiği değiştirilmiş tasarım bebekler üretmeyi de öğretebilirler (bakınız poligenetik yazısı ve 400 yaşındaki köpekbalığı).
Sonuç olarak insanların yol açtığı küresel ısınmayı, plastik kirliliği ve diğer çevre kirliliğini, küresel ısınmanın buzları eritmesiyle deniz seviyesindeki artışı önlemeliyiz. Hayvancılıktan biyoprinterla et ve gıda basmaya geçiş yapmalıyız. Biyoprinterda insan vücuduyla uyumlu organ basarak kronik hastalıkları önlemeliyiz. Çevreyi koruyarak Büyük Ölüm gibi bir kitlesel yokoluşu engellemeliyiz.
Özünde doğal çevreyi güneş enerjisi ve temiz nükleer füzyon enerjisiyle korumalıyız. Yarasaları da yaşam alanlarını yok etmeden korumalıyız. İşte o zaman insanların soyunun tükenmesini de önleyebiliriz. Peki insanların soyu tükenmezse önümüzdeki 100 yılda nasıl evrim geçirecekler? Onu da şimdi okuyabilir ve kayıp kuzenlerimiz Denisova insanlarıyla tanışabilirsiniz. Sağlıklı yaşayın.
Yarasalar nasıl Corana virüsü bulaştırıyor
1A pneumonia outbreak associated with a new coronavirus of probable bat origin
2A new coronavirus associated with human respiratory disease in China
3Interferon activation and innate immunity
4Going to Bat(s) for Studies of Disease Tolerance
5Novel Insights Into Immune Systems of Bats
6The Role of Interferons in Inflammation and Inflammasome Activation
7Pathogenic human coronavirus infections: causes and consequences of cytokine storm and immunopathology.
8Harmful and Beneficial Role of ROS
9DNA damage by oxidative stress: Measurement strategies for two genomes
10Adaptive evolution of energy metabolism genes and the origin of flight in bats
11Comparative Analysis of Bat Genomes Provides Insight into the Evolution of Flight and Immunity