Harvard Uzaylılar Radyo Sinyalleri Gönderiyor Dedi
Dünya gezegeni 2007 yılından beri 500 milyon Güneş gücünde süper güçlü ve hızlı radyo sinyalleri alıyor. Bunları radyo teleskoplarla yakalıyoruz ve Harvard araştırmacıları tekrarlanan sinyallerin başka bir galaksideki lazer yelkenli uzay gemilerinden geldiğini düşünüyor.
Böylesi görülmedi
Bilim insanları Dünya’ya ulaşan radyo sinyallerinin uzaylılardan geldiği konusuna her zaman şüpheyle yaklaşıyorlar; çünkü astrofizikçi Carl Sagan’ın dediği gibi sıra dışı iddialar sıra dışı kanıtlar gerektiriyor. Bizim de uzaylılar konusunda hayale kapılmadan önce konuyu bilimsel olarak açıklamamız gerekiyor.
Sözde bilim yerine gerçek bilim-teknoloji haberlerine odaklanan blogumuzda daha önce birçok sahte haberi çürüttük (Dünya’ya 25 Şubatta göktaşı çarpacak söylentisi gibi). Ancak bu kez işimiz daha zor; çünkü 500 milyon Güneş gücündeki hızlı radyo sinyallerine henüz doğal bir açıklama getiremedik.
Bu durumda sinyallerin kaynağı uzaylılar demeden önce dikkatli olmamız gerekiyor; çünkü bir şeyin doğal açıklamasını henüz bulamamış olmak, o şeyin mutlaka yapay bir sebebi olduğu anlamına gelmiyor.
İlgili yazı: Dört Boyutlu Madde Bulundu: Zaman Kristalleri
Uzaylı göstergesi Dyson küresi
2015 yılında bilim camiası uzaylıların olduğunu gösteren en güçlü kanıtla sarsıldı: Uzayda Güneş’e benzeyen bir yıldızın yörüngesinde Dünya dışı uygarlık bulmuş olabilirdik. Teleskoplarımız yıldızın ışığının düzensiz olarak karardığını gösteriyordu. Bunun bilimsel açıklaması yoktu; ama teknolojik açıklaması vardı:
Bizden çok daha ileri olan bir uygarlık, yerel yıldızın çevresinde güneş enerjisinden elektrik üretmek amacıyla dev bir güneş paneli kafesi inşa etmiş olabilirdi! Uzak yıldızı saran Dyson küresi teorisi 1,5 yıl geçerliliğini korudu.
Ardından bir grup araştırmacı yıldız ışığının düzensiz olarak kararmasını açıklayan yeni bir bilimsel gerekçe buldular: Bu bir yamyam yıldız olabilirdi; yani kendi gezegenlerini güçlü yerçekimiyle üstüne çekip parçalayarak yutuyor olabilirdi. Bu durumda gezegenlerin döküntüleri yıldız ışığını gölgeleyecekti.
Böylece astrofizikçiler titrek yıldıza doğal bir açıklama getirmiş oldular ve bilimsel araştırma yöntemleri gereği, elimizde en az bir doğal açıklama olduğu sürece bu olayları uzaylıların işi olarak yorumlamaktan kaçınmamız gerekiyor. Ta ki bariz kanıtlar uzaylıları ispat edene kadar.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Peki yeni radyo sinyalleri?
Bugün Dyson küresi haberine benzer bir iddia ile karşı karşıyayız. Bu kez uzaydan 500 milyon Güneş gücünde süper hızlı radyo sinyalleri geliyor. Sinyaller sadece 5 milisaniye sürüyor ve Harvard Üniversitesi araştırmacıları bunların galaksinin ötesini araştıran lazer yelkenli robot uzaylı sondalarından geldiğini söylüyor. Keşfin hikayesine gelince:
Astrofizikçiler geçen yıl Samanyolu’nun ötesinden gelen 16 hızlı radyo sinyali buldular. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Avi Loeb, “Hızlı radyo sinyalleri (FRB) çok uzaktan geldiği ve çok kısa sürdüğü için gökte son derece parlak oluyor. Üstelik bunlar için güvenilir kanıtlarla doğal bir sebep bulamadık. İşte bu yüzden yapay ve teknolojik bir sebep arıyoruz” diyor.
Bilim insanları Evren’de her gün 2000 hızlı radyo sinyali görüldüğünü tahmin ediyorlar; ama bunlar sadece 5 milisaniye sürüyor ve gökyüzünde rastgele gerçekleşiyor. Elbette başka galaksilerden gelen ve 500 milyon Güneş gücünde olan hızlı radyo sinyallerini sıradan doğal sebeplerle açıklamak imkansız.
Fizikçiler hızlı radyo sinyalleri için evrendeki en nadir gökcisimlerini kaynak gösteriyorlar: Galaksilerin merkezindeki yıldızları yutan süper kütleli kara delikler, başka galaksilerdeki süpernova patlamaları, kendi çevresinde hızla dönen manyetar yıldızları ve çarpışan kara deliklerle nötron yıldızları.
İlgili yazı: Ruslar Teleskopla Uzaylı Sinyali Aldı mı?
Gama ışını patlamaları
Saydığımız olaylar galaksimizde gerçekleştiği zaman şiddetli gama ışınlarına yol açıyor ve bunları gama ışını patlamaları olarak adlandırıyoruz. Ancak, 5 milisaniye kısa süreli gama ışını patlamaları için bile çok kısa bir zaman aralığı.
Fizikçiler 3 milyar ışık yılı uzaktaki bir galaksiden gelen ve bu kadar kısa süren sinyaller için doğal bir sebep bilmiyorlar. Lazer yelkenli uzay gemisi spekülasyonu buradan çıkıyor:
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Lazer yelkenleri
Harvard fizikçileri, hızlı radyo sinyallerinin, uzaylıların gezegen yörüngesine yerleştirdiği süper güçlü lazer toplarıyla hızlandırılan lazer yelkenli yıldızlararası robot sondalar olduğunu düşünüyor: Sondalar komşu yıldızlara gitmek için yakıt kullanmak yerine lazer yelkeni kullanıyor. Lazer ışınları yelkeni ışıkla iterek sondayı hızlandırıyor.
Bu teknolojinin bir benzeri de Stephen Hawking tarafından duyurulan Starshot projesi: Buna göre, önümüzdeki yıllarda komşu yıldızlara ışık hızının beşte biriyle giden lazer yelkenli uzay sondaları gönderebileceğiz.
Lazer yelkenlerini hızlandırmak için çok güçlü lazer ışınları gerekiyor. Elbette 3 milyar ışık yılı uzaktan gelen yüksek enerjili lazerler Dünya’ya ulaşana kadar 5 milisaniyelik hızlı radyo sinyallerine dönüşüyor. Ancak, bunlar kaynağında 500 milyon güneş gücünde olmalı.
İlgili yazı: Dünyanın En Büyük Radyo Teleskopu FAST
500 milyon Güneş
Bugün Dünya’da 1 gigawatt gücünde lazer ışını üretmek için (Star Wars’taki Ölüm Yıldızı süper lazerinin küçük bir örneği gibi) en az 10 milyar dolar harcamamız ve her biri 10 megawatt gücünde olan 100 adet lazer topu inşa etmemiz lazım.
Gelişmiş Dünya dışı uygarlıklar da belki gezegen büyüklüğünde dev lazer yelkenleri ürettiler ve bunu 500 milyon Güneş gücündeki ışınlarla başka yıldızlara, hatta başka galaksilere gönderiyorlar.
İnsanlığın yakın gelecekte galaksiyi robotlarla keşfedeceğini düşününce bu senaryo kulağa mantıklı geliyor. Tabii insan en iyimser tahminlerle, uygarlığının 300 yıldan önce 500 milyon Güneş gücünde lazer ışınları üretmesi imkansız. İşte bu tam boy Ölüm Yıldızı inşa etmeyi gerektirirdi. 😉
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Dyson küresine geri geldik
Gelecekte Güneş enerjisinin büyük kısmını kullanmak için Güneş, Dünya ve Mars’ı içine alan; yani en az 230 milyon km çapında olan dev bir Dyson küresi inşa edebiliriz. Bu kürenin yüzlerce gezegen büyüklüğünde olan iç yüzeyini güneş paneliyle kaplayabilir ve Dünya’dan büyük yaşam alanlarıyla doldurabiliriz.
Harvard araştırmacıları 500 milyon Güneş gücünde lazer ışınları üretmek için Dünya’dan en az iki kat büyük bir lazer topu veya lazer topu tarlası kullanmak gerektiğini düşünüyorlar. Bu nedenle lazer ışınlarının uzaylıların inşa ettiği bir Dyson küresinin dış yüzünden ateşlendiğine inanıyorlar. Ancak bir sorun var:
Dyson küresi ancak bir Güneş gücünde enerji üretebilir ve Evren’deki en enerjik yıldızlar bile 500 milyon Güneş gücünde değil. Bu durumda süper lazerleri nasıl üreteceğiz? Belki de en az 100 milyar yıldız gücünde patlayan süpernovaları kullanabiliriz.
İlgili yazı: Dünya’ya En Çok Benzeyen Gezegen Bulundu
Süpernova lazeri
Bu durumda uzaylılar süpernova olarak patlayacağını bildikleri bir yıldızın çevresinde Dyson küresi inşa edebilir ve patlamanın gücüyle tek seferlik süper lazerler üretebilirler. Tabii patlamanın Dyson küresine zarar vermemesi gerekiyor.
Ayrıca Samanyolu’nda her yıl sadece 1 süpernova patlıyor. 3 milyar ışık yılı uzaktaki galakside ise en az 7 FRB sinyali gördük.
İlgili yazı: Evren Bir Simülasyon mu?
Amma uçtun!
Bilim insanlarının hızlı radyo sinyalleri konusunu açıklamak için Dünya dışı uygarlıklar tarafından üretilen lazer yelkenli uzay sondası teorisini geliştirmesinin başka bir sebebi var: Uzayda kaynağı bilinmeyen sinyalleri doğal sebeplerle açıklamak için yeni kriterler bulmak.
Düşünün: Bundan 500 yıl sonra üretebileceğimiz süper lazerlerle ne kadar güçlü ateş edebileceğimizi şimdiden hesaplarsak, hızlı radyo sinyalleri için bilimsel ve doğal sebepler bulmamız kolaylaşır; çünkü doğal sebepleri teknolojik sebeplerden ayırt edecek bir referans noktası belirleriz.
Harvard ekibi aynı kanıda: “Hızlı radyo sinyallerinin galaksi dışı uygarlıklar tarafından üretilmesi çok spekülatif bir açıklama. Ancak, astrofizik olaylarında teknolojik sebeplerle doğal sebepleri ayırmayı bilirsek gelecekteki verileri objektif olarak analiz edebiliriz.” Bilimin ve aklın ışığından ayrılmayın. 🙂
