Facebook ile Gelecek 10 Yılın Yol Haritası >> İnternetten alışveriş yapan botlar geliyor
|Mark Zuckerberg, San Francisco’da her yıl düzenlenen F8 geliştirici konferansındaFacebook’un önümüzdeki 10 yıl için yaptığı planları açıkladı. İki yıl önce yazdığım gibi internetten bizim adımıza alışveriş yapan dijital asistanlar (botlar) ve sanal gerçeklik sosyal ağları geliyor. Oculus Rift 10 yılda sıradan gözlük olacak ve biz de basit bir gözlük takarak sanal aleme dalacağız.
İyi de Twitter gibi sosyal ağlar haber akışında spam paylaşan ve kullanıcıları otomatik olarak takip eden botlarla yıllardır kavgalı. Nasıl barışacaklar? Bot destekli sosyal medya pazarlaması ve bot destekli online alışveriş girişimcilerle e-ticareti nasıl etkileyecek? Facebook’un planlarını birlikte görelim.
Yeni arkadaşınız dijital asistanlar
Zuckerberg konuşmasında önümüzdeki 10 yılda gerçekleşecek yenilikleri birer birer sıraladı ama özetle “Botlar en iyi arkadaşınız olacak” dedi; çünkü Facebook reklamcılık, sosyal medya pazarlaması ve yayıncılıkta ayakta kalmak için kendini botlarla geliştirmek istiyor.
İlgili yazı: Facebook’tan Google’a Rakip Arama Motoru
Nasıl çalışıyor?
Facebook Amerika’da şirketlerin Messenger anlık mesajlaşma uygulaması için otomatik yazılımlar (botlar) yazmasına izin veriyor. Böylece anlık mesajlaşma uygulamaları birer alışveriş ve haber merkezine dönüşecek.
Akşam eve elma ve zeytinyağı lazımsa Facebook Messenger’a sipariş vereceksiniz. O da online banka hesabınızı kullanarak sizin adınıza bakkaldan alışveriş yapacak (elbette bakkalın kendi web sitesi veya satış yaptığı bir pazar yeri olacak).
Darısı ıPhone Sırı’nin başına
Şirketler şimdiden Messenger bot hizmetine kaydolmaya başladı. 1-800-Flowers.com, Burger King, ve Hollanda havayolları KLM, kendi geliştirdikleri Messenger botlarıyla satış yapıyor.
Botlar yaygınlaştıkça Messenger’dan alışveriş yapacak, Flipboard uygulamasını kullanır gibi haberleri takip edecek ve üstüne sohbet edeceksiniz. 🙂 Facebook en mahrem dedikodulara kadar hayatınızın her yönünü kontrol etmek istiyor.
İlgili yazı: Zuckerberg bir gün Facebook’un sonu gelecek dedi
Botla konuşulur mu?
Botlar yıllardır yapay zeka geliştirmek için Turing testine giriyor ve insanlarla sohbet edip onları insan olduğuna inandırmaya çalışıyor.
Microsoft da geçenlerde kendi sohbet botunu internette test etti. Ancak, bu yazılım Twitter’da insanlardan ırkçılık öğrenip küfürlü konuşmaya başlayınca Tay botu hemen geri çekti.
Dolayısıyla evet, botlarla konuşabilirsiniz ama size basit cevaplar verecekler. Ayrıca iPhone kullanıcısı olarak buna hiç de yabancı değilsiniz. Akıllı telefonda size havalı yanıtlar veren Siri’nin ne olduğunu sanıyorsunuz? O da bir bot ve aynı zamanda kişisel dijital asistan.
Şimdilik yazıyla
İlk botlar Amerika’da hem sesli komutları hem de metin mesajlarını destekleyecek. Ancak, bu sistemin Türkçeye kazandırılması için biraz daha beklememiz gerekiyor. Facebook ses tanıma özelliğini eklemeden önce Messenger ile internetten yazılı sipariş vermeyi destekleyecek.
Peki internette kendiniz alışveriş etmek varken neden bot kullanacaksınız? Web sitesi veya uygulama içi alışveriş varken neden dijital asistan tercih edeceksiniz? Facebook online perakende işinde nihai pazar yeri olmak istiyorsa her iki soruyu da yanıtlamak zorunda.
İlgili yazı: Belçika Uyardı >> Facebook bizi NSA’den iyi gözetliyor
Botla alışverişin avantajları
Öncelikle şunu belirtelim: Bugün Amerika’da insanlar Whatsapp’taki satış temsilcilerine yazarak eve çiçek ve tavuk siparişi verebiliyor. Böylece interneti kullanarak gerçek bir insana en ufak ayrıntısına kadar sipariş veriyor ve size özel fiyat teklifleri alıyorsunuz.
Hatta telefon operatörü kullanmadan, doğrudan Whatsapp ve internet bağlantısıyla çağrı yapabilirsiniz. Whatsapp satış görevlileri telefonu açan standart lahmacun satıcısından daha eğitimli oldukları için erkek arkadaşınıza sürpriz yemek yapmak gibi önemli ipuçlarını daha iyi anlayabiliyor. 😉
Botlar laftan anlamaz ki!
Botların laftan anlamadığı kesin. Ancak gelecekte anlayacaklar. Böylece satış görevlisine dert anlatmak yerine, dijital asistana laf anlatarak daha hızlı ve kolay sipariş vereceksiniz. Ayrıca botlar tüketim alışkanlıkları ve müşteri davranışınızı bilecek. Böylece evde deterjan bittiğinde otomatik olarak sipariş verecek.
Bunu sadece “Ekmek al” gibi basit metin mesajlarını anlayan günümüz botları da yapıyor ve müşteri davranışınızı öğreniyor. Dolayısıyla botlarla alışveriş yapmak daha kolay. Üstelik size zaman kazandırıyor ve işinizin arasında her şeyi bırakıp online alışveriş yapmakla uğraşmıyorsunuz. Elbette her marka için telefona ayrı uygulama kurmanız da gerekmiyor.
İlgili yazı: Facebook Intant Articles Hakkında Bilmeniz Gereken 5 Şey
Canlı video yayınları başladı
Facebook, Periscope benzeri kişisel canlı video yayını yapma özelliğini Türkiye’de kullanıma sundu. Artık ister konserde olun ister maçta veya sokakta, dikkatinizi çeken tüm olaylar için gazete muhabiri gibi canlı yayın yapabileceksiniz.
Elbette halkla ilişkilerde çalışıyorsanız kendi etkinliğinizi de kendi hesabınız veya resmi şirket hesabından yayınlayabilirsiniz. Dolayısıyla yakın gelecekte Facebook’ta çok daha fazla video izlemeye hazır olun.
Canlı videolar daha çok izleniyor
Sosyal ağlarda ideal video uzunluğu 3 dakika. Bu süreden sonra insanlar sıkılıyor; ama Zuckerberg canlı videoların daha uzun süre izlendiğini ve 10 kat fazla yorum aldığını söylüyor. Facebook bundan yararlanmak için geliştiricilerin dronlar ve GoPro kameralardan canlı yayın yapması için yazılım araçları geliştirdi.
Amacın ne Facebook?
Facebook neden videoya bu kadar yatırım yapıyor? Sadece popüler olmak için mi? Daha çok kullanıcı elde etmek için mi? Yoksa markalara içerik pazarlama ve online reklamlarda yardımcı olmak için mi? Elbette bütün bunlar önemli ama Facebook’un botlar, dijital asistanlar ve canlı videolarla kullanıcı etkileşimini artırmak istemesinin başka bir sebebi var: Bağlam çökmesi.
Facebook kullanıcıların kendi yazdıkları içeriği paylaşmak yerine, zaman tünelinde başkalarının yazdığı içerikleri paylaştığını fark etti. Bu da hem sosyal medya pazarlaması, hem reklam gösterimleri hem de sosyal ağ kullanımı açısından Facebook’un işlevini yitirmeye başladığını gösteriyor.
Doğrusu aynı dert Twitter’ın başında da var ve sosyal ağlar Facebook gibi önümüzdeki 10 yıl içinde inovasyon yapmazlarsa unutulup gidecekler.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Router Modem
Fotoğraf ve videoda yüz tanıma
Facebook sadece fotoğraflara değil, videolara da yüz tanıma özelliği ekledi. Ayrıca görsellerde sadece kişileri değil, şekilleri de tanıyor. Örneğin sizi ve amcanızı etiketlemenin yanı sıra, arkanızdaki ağacın türünü çıkarıp köpeğinizi de hatırlıyor. Facebook bu özelliği henüz genel kullanıma sunmadı, ancak yakın zamanda satış ve pazarlamada kullanılacağından emin olabilirsiniz.
Ayrıca yüz tanıma özelliği biyometrik kimlik doğrulama için kritik önem taşıyor. Öyle ki kimlik bilgileriniz çalınırsa sizin adınıza suç işlenmesini önleyecek. Pardon, 50 milyon Türk vatandaşının kimlik bilgileri zaten çalındı değil mi? (Detaylar için “Çalınmayan kimlik belgesi nasıl yapılır?” konulu yazımı bekleyin). 🙂
Tabii bu sistemin Youtube katili olduğunu da belirtelim. Facebook yakında video içinde arama yapmanıza izin verecek. Evet, yanlış duymadınız. Artık Türk dizisindeki o elbiseyi gördüğünüzde direk video içinde pinleyip (işaretleyip) Markafoni’den satın alabileceksiniz. Bu aynı zamanda kamera kayıtlarında hırsız teşhis etmeyi de kolaylaştıracak. Google rekabet etmek için kendi algoritmasını geliştirmeli.
İlgili yazı: MOBESE kameralarında yüz tanıma özelliği var ama kullanılmıyor
Facebook sanal gerçekliğe taşınıyor
Bildiğiniz gibi Facebook sanal gerçeklik vizörü Oculus Rift’i 2014’te 2 milyar dolara satın aldı. Aynı zamanda Samsung desteğiyle Gear VR sanal gerçeklik vizörünü geliştiriyor. Bu teknoloji henüz başlangıç aşamasında, ama şimdiden fakirin sanal gerçekliği olan Google cardboard’larla yaygınlaştı.
Hatta vTime gibi sanal gerçeklik sosyal ağları ve sohbet odaları ortaya çıktı! Bu da gösteriyor ki Facebook gelecekte varlığını sürdürmek için zaman tünelini sanal gerçekliğe taşımak istiyor.
Sanal gerçeklik, Bulut Okullarında yazısında anlattığım gibi bu teknoloji sanal üniversitelerin önünü açacak. Böylece siz de diploma denkliğinden yararlanarak ve başınıza Oculus Rift takarak sanal sınıflara girecek ve oturduğunuz yerden Stanford Üniversitesi derslerine katılabileceksiniz.
Gerçi bugünkü hantal vizörleri takmak zorunda değilsiniz. Zuckerberg 10 yıl sonra sanal gerçeklik gözlüklerinin sıradan Ray-Ban gözlükler kadar hafif ve kullanışlı olacağını söylüyor; ama ben Google Glass’tan sonra sıra kontak lenslerde diyorum.
İlgili yazı: Renk körlüğünü gideren güneş gözlüğü
Facebook her şeyi kuşatıyor
Bu da eğitimin ucuzlaması ve fırsat eşitliği anlamına geliyor. Facebook yakında sanal eğitim işine el atarsa şaşırmayın; çünkü Oculus Rift’in ele aparat takarak vücut hareketlerini anlaması için şimdiden çalışmalara başladı (Tom Cruise’un Azınlık raporu filminde olduğu gibi).
Oculus Rift grubu, Carnegie Mellon Üniversitesi’nden transfer edilen Yaser Şeyh yönetiminde Panoptic Studio ile yürütülen araştırmada, 500 kamera takılı bir sanal gerçeklik küresini test ediyor. Çadır benzeri bu şeyin içine girdiğinizde, yüz ve vücut hareketi tanıma özelliğinden yararlanarak interaktif sanal gerçeklik dünyasına adım atıyorsunuz.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Bir nevi hareket yakalama
Galiba son yıllarda filmleri dikkatli izlemiyorsunuz! Andy Serkis 2000’lerin başında gösterime giren Yüzüklerin Efendisi serisinde Gollum’u böyle canlandırdı. Keza Witcher 3 video oyunundaki doğal vücut hareketlerini de buna borçluyuz.
Yalnız bir fark var: Motion capture (hareket yakalama) teknolojisinde gerçek insanların hareketleri bilgisayar animasyonu olarak kaydediliyor. Oysa Panoptics Studio, “bir kez insanlardan numune aldıktan sonra” sadece yazılımla doğal insan hareketleri üretip bunları sanal gerçekliğe eklemeyi düşünüyor. Tıpkı Microsoft Directx12 grafik motoru teknolojisinde olduğu gibi:
Directx 11’de video oyunundaki ışık kaynaklarını grafik tasarımcılar tek tek elle ekliyordu. Directx12’de ise global aydınlatma özelliği var ve bilgisayar sahnedeki ışıkla gölgeyi dinamik olarak kendi çiziyor. Bu da bilgisayar işlemcisine binen yükü azaltarak sanal gerçekliği hızlandırıyor.
Ne işe yarayacak?
Yakında Matrix gerçek olacak. Facebook buna hazırlanıyor. Ancak, sanal gerçeklik sosyal ağları için güçlü ekran kartları ve güçlü işlemciler yetmiyor. Bize büyük bant genişliği, yani daha güçlü ve daha hızlı internet lazım. Bu da günümüzdeki buçuklu internet 4.5G teknolojisinde mümkün değil. Ancak 2020’de kullanıma girecek 5G ile mümkün olacak.
Facebook kendi internetini kuruyor
Facebook’un bir internet devi olarak bütün bu yenilikleri gerçekleştirirken kendi internetini kurmayı düşünmesi normal. Facebook internet altyapısı için devlete sırtını dayamış tekelci ve tutucu telekom şirketlerine bağlı olduğu sürece hiçbir şey yapamaz; gelişemez ve büyüyemez.
Adı sizi aldatmasın: Telekom şirketleri klasik para bazlı kapitaldir, eski sermayedir ve dijital ekonomiye katılmaları zordur. Facebook ise para değil, veri tabanlı bir yeni sermaye şirketi ve tabii ki kendi internetini kuracak; çünkü Verizon’ın bile engel olamayacağı kadar zengin oldu.
İlgili yazı: Sansüre Karşı TOR ve Orbot Rehberi >> Twıtter ve Facebook engellenirse nasıl girersin?
Bedava değil
Bugün dünya nüfusunun yarısından azının internete girdiğini fark eden Facebook, internet erişimini yaygınlaştırmak için kendi internetini kurmaya karar verdi ve özellikle de büyük telekom şirketlerinin egemen olmadığı yoksul ülkelere havadan dronlarla internet yayını yapacak.
Böylece Facebook kullanıcı sayısı ve Facebook üzerinden reklam veren şirketlerin müşteri sayısı artacak. Facebook bunun için güneş enerjili Aquila (Latince Kartal) dronlarını kullanmak istiyor. Amacı 4G mobil internetin pahalı olduğu ve fiber internetin olmadığı kırsal kesimleri geniş bant internete taşımak (en büyük hedefi Afrika).
Facebook bu amaçla süper Wi-Fi teknolojisine benzer bir sistem ile fiber internet kadar hızlı kablosuz internet testlerine de başladı. Bu gidişle en azından şehir içinde mobil internet kullanmaya gerek kalmayacak ve her yer kablosuz Wi-Fi kapsama alanında olacak. Tabii biz fiber internet gibi standart yatırımlarda bile geri kalan ülkemizde bütün bu gelişmeleri özlemle izleyeceğiz (Oysa internetin bir ülkenin ekonomisini nasıl zenginleştirdiğini görmek için Al Monitor’e verdiğim görüşü okuyabilirsiniz).
İlgili yazı: Google, Facebook, SpaceX ve OneWeb uzaydan internet yayını yapmak istiyor
Botlara geri dönelim
Sonuçta botların e-ticarette ve dijital ekonomide çok önemli bir yeri var. Facebook Messenger’ın aylık aktif kullanıcı sayısı 900 milyon. Bu da Facebook için büyük potansiyel demek, ama Facebook’un bu konuda dünya lideri olduğunu sanmayın. Aslında Batı dünyası Messenger’dan satış yapma konusunda hepimizden kalabalık olan Çin’in gerisinde kaldı.
Sektörü incelediğimizde Çin’de WeChat ve Japonya’da LINE uygulamasının, markaların botlarla ayakkabı satmasına, bankacılık hizmetleri sunmasına ve hatta doktordan randevu alınmasına izin vererek büyük paralar kazandığını görüyoruz.
İlgili yazı: Akıllı Telefona Superman Görüşü >> Duvar arkasını gören kamera
Neden geri kaldık?
Bunun nedeni Google ve Facebook’un kendini reklamcılığa kaptırmış olması. Reklamcılık dışında düşünmeye başlamaları zaman alıyor, ama Facebook’un kullanıma sunmayı planladığı yeniliklerle Google’dan daha ileride olduğunu görüyoruz.
Oysa botların e-ticaretteki önemini görmek için Türkiye’nin öncü girişimlerinden PayRov’a bakmamız lazım. Türkiye’de müşterinin sepetten çıkmasının, yani online alışveriş etmekten çekinmesinin en büyük sebebi e-ticaret sitelerine tek tek üye olup banka kartı bilgilerini vermek istememesi. Bu da çok normal. Kimin 1000 siteye abone olacak vakti var?
Peki Payrov ne yapıyor? Payrov uygulamasını telefona kuruyor ve bir kez, sadece bir kez kredi kartı bilgilerinizi giriyorsunuz. Ardından Payrov kullanarak anlaşmalı bütün e-ticaret sitelerinden tek tıkla alışveriş edebiliyorsunuz. Üstelik size özel indirim alıyor ve tüm teklifleri tek ekranda görüyorsunuz.
Facebook, dijital asistan (bot) destekli Messenger ile bunu yapmak istiyor; fakat ben Messenger geliştikçe asıl Whatsapp’a ne olacağını merak ediyorum. 😉
E-ticaretin geleceği
Bu bot işini fazla abartmamak lazım diyenlere bir mesajım var: Yakın gelecekte mesajlaşma uygulamalarında botla satış yapan markalar, Whatsapp’ta anlattığım gerçek satış temsilcilerini otomatik botlarla birlikte kullanmaya başlayacaklar.
Sanal gerçeklik gelmeden önce bot animasyonlu video sohbet başlayacak. Gerçek satış temsilcileri de dünyada bant genişliği hızla artarken video sohbetle satış yapmaya yönelecek.
Böylece kendi sorumun cevabını da vermiş oluyorum: Whatsapp, Facebook için gerçek bir dijital asistan geliştirme laboratuarı. Facebook e-ticaret için farklı seçenekleri değerlendirmek istiyor.
İlgili yazı: Panama Belgeleri Açıklandı, Hackerlar Yaşadı >> Peki neden ve vatandaş için ne değişecek?
Botun kötü yanları
Botların önemine değindik, ama botlara karşı dikkatli olmamız gerektiğini de belirtmek gerek. Bugün Facebook, Messenger uygulamasında bot kullanılmasına izin veriyor; ama aslında Facebook ve Twitter sosyal ağlardaki rakip botlarla kıran kırana mücadele ediyor.
Şöyle düşünün: Telefonda Siri, Cortana veya kendi programladığınız bir dijital asistan (bot) varsa Facebook Messenger (M) dijital asistanı kim ne yapsın? Ancak mesele sadece Facebook’un sosyal medyada varlığını sürdürmek için rekabet etmek istemesi değil.
Bir de kötü amaçlı botlar var. Nitekim internetteki ilk botlar sahtekarlık amaçlıydı. Bugün Adwords’de reklamverenlerin tıklama kalitesini, yani dönüşüm oranını azaltan ne? Sahte bot tıklama trafiği! Ayrıca botlar Twitter’da size spam tweeti gönderiyor. Twitter toplam kullanıcı sayısının yüzde 5’inin sahte hesap olduğunu söylüyor.
Telegram rekabeti
Hani Gezi olaylarından sonra şifreli konuşmak için kullandığımız Telegram var ya; Whatsapp kullanıyorum diye bir süredir ihmal ettiğiniz şu Telegram? Doğrusu sandığınızdan dişli bir uygulama çıktı: Telegram ve Kik uygulamasının geliştiricileri kendilerine yeni bir bot dükkanı açtılar!
Telegram kullanıcıları sanal bot dükkanında kendine en uygun otomatik hesabı buluyor ve yıldız falına baktırıyor veya bot yoluyla para transferi yapıyor. Evet, bireysel bankacılık işlemleri bile artık otomatiğe bağlanıyor.
Bizimkiler elektronik paraya daha yeni geçer ve bankalarımız bireysel çözümlerini e-para basan üye işleri sağlayıcılara devretmeye hazırlanırken Amerika Birleşik Devletleri bot bankacılığına geçti bile. Pek yakında interaktif botlar standart davalarda noterlerin, mali müşavirlerin ve avukatların yerini alacak.
İşte bu yüzden şirketlere, “Verinizi paylaşın ama veri analiz sonuçlarına sahip çıkın, asıl fikri mülkiyetiniz budur. Türkiye’nin tek sermayesi budur. Analiz algoritmaları geliştirin. Analiz sonuçlarıyla birlikte lisanslayın ve bunların sadece kullanım haklarını satın” diyorum. Yoksa önümüzde 3 yılda Türkiye’de yerli sermaye ile girişimcilik pek mümkün olmayacak ve 15 yılda inşaat sektöründe bile yerli sermaye kalmayacak.
İlgili yazı: Raspberry Pi İle Gerçek İnternet Hızını Ölçün >> Servis sağlayıcıya hızımı artır deyin
Mıcrosoft Tay
Herkes Microsoft botu Tay’la dalga geçti. Oysa Microsoft, Tay’ı test ederek bot kullanmayı öğrendi. Şöyle düşünün: Apple, Google Haritalar yerine iOS’te kendi web haritasını kullanmaya başladığında ne oldu? Kullanıcıların yerini yanlış gösterdi, ama zamanla yeterince büyük veri toplayıp haritalar hizmetini mükemmelleştirdi.
Microsoft da Tay botuyla internette büyük veri toplamaya başladı. Tıpkı geçen yıl kullanıma giren ve yüzünüzden yaşınızı tahmin etmeye çalışan Microsoft uygulamasında olduğu gibi: Yaşımızı yanlış bildiği için dalga geçmiştik, ama botlar internette hata yaptıkça öğreniyor.
İlgili yazı: İnsanlar mı robot oluyor, robotlar mı insana dönüşüyor?
Sonuç?
Sonuç olarak para ekonomisinden veri ekonomisine geçiyoruz. 30 yıl süren uzun ve zorlu bir süreç bu. Önümüzdeki 10 yılda Google’la Facebook’un ve onları takip eden nice girişimcinin klasik sermaye ve bankacılık sistemiyle mücadele ettiğini göreceğiz.
Dünyada altyapı olmadan girişimci olmaz. Klasik sermaye de inşaat, finans, enerji ve fiber internet gibi altyapıları elinde tutuyor. Bu sebeple e-ticaretin bugününe değil, geleceğine bakmak ve olayı para ekonomisinden veri ekonomisine geçmek olarak görmek lazım.
API tabanlı paylaşım ekonomisi dediğimiz şey bu ve ben de Facebook’un açıkladığı 10 yıllık yol haritasını bu açıdan değerlendiriyorum. Facebook geleceğin ekonomisini yaratıyor; ancak bu konuda bir sorun var:
Para ekonomisinden veri ekonomisine geçmek yetmez. Bizim para ekonomisinden enerji ekonomisine geçmemiz lazım. Biz sırf zenginlere para kazandırıyor diye geri dönüşüm yerine enerji israfına yol açan kullan at tüketim ekonomisini destekliyoruz. Oysa enerjiyi dünyayı ısıtmadan verimli kullanmamız lazım. Yoksa küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğiyle insan türünü yok edeceğiz.