Teknoloji dünyasının son harikası uçan motosiklet
|Son yıllarda bilimsel gelişmeler hızlandı ve bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz birçok şey gerçek oldu. Sıradaki harika, Yıldız Savaşları’ndaki Speeder bike’ın gerçek versiyonu “Hoverbike”.
Siz de eğer Dante gibi ömrünüzün yarısında yaş otuz beş diyorsanız eski bilimkurgu filmlerini hatırlarsınız. O yıllarda uçan arabalar ve benzeri teknoloji mucizelerini gördüğümüzde, “Canım abartıyorlar! Bunlar gerçek olur mu?” diyorduk. Ancak, son yıllarda asıl bilim dünyasına bir şeyer oldu: Teknoloji iki dünya savaşı arasında olduğu gibi ivme kazandı ve eskiden gerçek olmaz dediğimiz şeyler tek tek günlük hayatta yerini almaya başladı. Yıldız Savaşları Bölüm VI ve Battlestar Galactica 1980 dizisini anımsatan uçan motosiklet Hoverbike da bunlardan biri.
California merkezli Aerofex şirketinin geliştirdiği Hoverbike, “hovercraft” dediğimiz havada süzülen fütüristik taşıtlardan biri. Hovercraft “havada süzülen taşıt” demek. Polis Akademisi 5 filminde gördüğümüz pervaneli bataklık tekneleri ve “şişme etekler” üzerinde yüzen pervaneli deniz otobüsleri birer hovercraft. Bu bağlamda, yere bakan kaportalı pervanelerin aşağıya doğru üflediği havanın kaldırma kuvvetiyle yükselen ve pervanelerin açısını biraz değiştirerek, yoldan az yüksekte uçan Hoverbike da teknik olarak motorlu bir uçak veya helikopter değil, gerçek bir hovercraft. Ancak, diğer hovercraftlardan daha hızlı giden ve daha yüksekte uçan bir “hovercraft”.
İşin teknik detayı uzun bir cümleyse, uçan motosikletin ne olduğunu anlamanız için resme bakmanız yeterli. Bir motosiklette tekerleklerin olduğu yerde, aşağıya bakan ve yere hava üfleyen iki kaportalı pervane var.
Aslında, kaportalı (kanallı) pervanelerin yabancısı değilsiniz: James Cameron’ın 1989 tarihli The Abyss filmindeki bilimsel araştırma denizaltılarının pervaneleri de kaportalıydı. Bu, küçük pervanelerin itiş gücünü artıran ve uçan motosikletin yanından geçen yayaların veya suda yüzenlerin pervanelere çarpıp yaralanmasını önleyen bir sistem. Aynı zamanda mühendis Moller’ın bir türlü hayata geçiremediği Moller uçan araba konseptinde kullanılan pervane sistemi.
Uçan araba (Moller SkyCar) hayata geçmedi, çünkü küçük pervanelerin kaportalı tasarıma rağmen yerden kaldıramayacağı kadar ağırdı. Uçan motosiklet ise tek yolcusu ile daha hafif. Bununla birlikte, küçük pervanelerle itiş gücü sağlamanın zorlukları nedeniyle saatte yalnızca 50 km hız yapabiliyor.
Doğrusu yeni bir buluş için hiç de fena değil. İnanmıyorsanız Wright kardeşlerin 1900’lerin başında geliştirdiği dünyanın ilk motorlu uçağının hızına bakın (1903’te, saatte yalnızca 11 km!). Buna karşın, uzun yıllardır tasarım tahtasını süsleyen uçan motosikletin nihayet hayat bulmasını, pervanelerin kaldırma kuvveti sorununun çözülmesine borçluyuz.
Uçan motosikleti şimdiye kadar engelleyen en büyük sorun, aracın havada uçarken çok sarsılması ve yoldan çıkmasıydı. Ancak, tasarımcılar bunu aşmak için motosiklet sürücüsünün diz hizasına gelen bir kontrol çubuğu eklediler. Böylece sürücü öne eğilerek, dizleriyle bu çubuğa bastırıp aracı manevra yaparken dengeleyebilecekti.
Aslında bu da yabancısı olduğunuz bir şey değil: At yarışlarında jokeylerin dört nala giderken denge sağlamak ve aerodinamik sürtünme profilini küçültmek için öne eğilmesine benziyor. “Motorcular” da yarışlarda böyle yapıyor… Nitekim, California Mojave çölünde test edilmekte olan uçan motosiklet bu sistemle yerden güvenli bir şekilde 5 metre yükselebiliyor (Mojave Çölünü sesten hızlı giden süpersonik araba testlerinden anımsarsınız. Bu konuda büyük bir rekor kıran son test 2009 yılında yapılmıştı).
Şimdi diyeceksiniz ki karada gitmek varken uçan motosiklete ne gerek var? Doğrudur, bütün canlılar bir gün ölümü tadacak ve yurdum insanı her türlü taşıtla kaza yapmayı başaracaktır ama şaka bir yana, uçan motosikletin ilk bakışta akla gelmeyen bir avantajı var: Yola ihtiyaç duymuyor, yani bu motosikleti kullanmak için şose veya asfalta ihtiyacınız yok. 5 metre yüksekliğe ulaşan uçan motosikletinizi tekerlek patladı, araba sarsıldı, aks kırıldı problemi olmadan koca kayaların üzerinden aşırabilirsiniz.
Dünyada kara ve demiryolları için 100 yılda ne kadar orman kesildiğini, ne kadar dağ delindiğini, doğanın nasıl tahrip edildiğini düşünün. Uçan taşıtlar da belirli rotalar kullanacaktır fakat bu nüfus artışında, en azından doğanın tahrip edilmesinin önüne geçerek, ulaşım ve yol masraflarını önemli oranda azaltacaktır.
Ben de çölde toz toprak içinde uçan pilotun YouTube videosunu görünce LucasArts’ın 1995 tarihli Full Throttle oyununu anımsadım: “Can’t talk anymore Ben. Eatin’ too many bugs.” Daha fazla konuşamayacağım Ben, çok fazla böcek yutuyorum…
Uçan motosikletin videosu
Tandem-Duct Aerial Demonstrator!
Uçan motosiklet olmaz uçan hava aracı olur motosiklet 2 tekerli kara aracıdır.
Bu ifadeyi uçabilen bir motosiklet olduğunu anlatmak için kullandım. Yıldız Savaşları ve diğer bilimkurgu filmlerindeki speeder bike teriminin daha iyi bir Türkçe karşılığını paylaşabilirsiniz. Her durumda flying car, uçan oto var. Hatta blogda yazdım. Teknik terimler zamanla anlam genişlemesine uğrayabiliyor. Bugün bilim ve mühendislikte kullandığımız birçok terim artık orijinal anlamıyla kullanılmıyor. Örneğin uzay mekiği. Shuttle özgün olarak iş yerine personel taşılan servis araçlarıdır. İtalyanlar Pulman der. Eskiden Türkçede uzay taksisi deniyordu ama TRT ile uzay mekiği terimi yaygınlaştı.