Mars Sizi Çağırıyor, Gidiyor musunuz? >> Mars One projesine iki haftada 78 bin gönüllü yazıldı, yolculuk 2023’te
|Mars’a gönüllü yerleşimci göndermeyi planlayan Mars One projesi, bugüne kadar 120 ülkeden 78 bin astronot adayının Kızıl Gezegene gitmek için başvurduğunu duyurdu. Mars One astronot seçim programı ve gezegenler arası yolculuk projesi başarıya ulaşırsa, 2023 yılında ilk yerleşimciler Mars’a ayak basmış olacak.
Asteroit madenciliğinin Mars’a yolculuktan daha ucuza geleceği anlaşılınca ve Jüpiter’in uydusu Europa’da Dünya’dakinin 3 katı su bulununca Kızıl Gezegen halkın gözünden düşmüştü. Ancak, NASA’nın Mars’ın eskiden hayata elverişli olduğunu açıklamasından sonra Mars’a insan göndermek tekrar popüler oldu.
Mars’ın zengin metal rezervleri ve donmuş toprak tabakasının altında su bulunma ihtimali gezegen işletmeciliğine yatırım yapan şirketlerin iştahını kabartıyor. İşin ilginci, adını kan kırmızı rengiyle Roma savaş tanrısından alan Mars, Dünya’daki savaşlardan bıkan insanların kaçış hayallerini de süslüyor.
Kızıl Gezegene neden yerleşelim?
Eskiden Mars’a maden çıkarmak için gitmek istiyorduk. Mars’ı kaplayan ve demir oksit (bildiğimiz pas) bakımından zengin olan toprak katmanı, bu dünyayı “kızıl gezegen” olarak adlandırmamızı sağlamıştı. Ayrıca Mars’ın magnezyum ve alüminyum bakımından zengin bir gezegen olduğunu, önemli miktarda titanyum, krom ve manganez içerdiğini de biliyorduk. Zamanla bu fikir değişti ve Mars uzay madenciliği açısından önceliğini kaybetmeye başladı: Mars’ta yerçekiminin Dünya’nın yüzde 38’i gücünde olmasına rağmen; Mars madenlerini uzaya fırlatarak Yeryüzüne getirmek, asteroitleri Ay yörüngesine taşımaktan hem daha riskli hem de daha pahalı bir süreç olarak kabul ediliyor.
Öte yandan Kızıl Gezegene Viking sondalarını gönderen ünlü astronom Carl Sagan’ın dediği gibi, Mars kozmik felaketlere karşı insanoğlunun “yedek dünyası” olabilir. Örneğin Dünya’ya insan uygarlığını sona erdirecek dev bir göktaşı çarparsa, Mars gezegeni insan türünün hayatını kurtarabilir. Mars’a yerleşen insanlar böyle bir felaketin ardından Mars’ta uygarlığı sürdürebilirler.
Tabii Mars’a gitmek için ekonomik sebeplerden ve türümüzün “yedeğini almaktan” başka nedenler de var. Bunlar bilimsel araştırma yapmak, Mars’ı keşfetmek ve insanoğlunun merakını gidermek gibi çıkarcı olmayan, ideal sebepler… Mars Davası kitabının yazarı ve Mars Derneği’nin kurucusu Robert Zubrin, sırf bu yüzden insanların Mars’a yerleşmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Zubrin, Dünya’da hayat pahalılığı ve nüfus artışıyla tıkanan ekonomiyi canlandırmanın tek yolunun Mars’a yerleşmek olduğunu düşünüyor.
İşte Mars One projesi bu hayali gerçekleştirmek için geliştirildi ve projenin yöneticileri 2023 yılında Mars’a ilk insanı göndermiş olmayı amaçlıyor. Hollandalı girişimci Bas Lansdorp’un finanse ettiği özel sektör projesi Mars One’a iki hafta içinde ABD’den 17324, Çin’den 10241, İngiltere’den 3581 kişi başvurdu. Toplam 78 bin katılımcı arasında Rusya, Meksika, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Arjantin ve Hindistan bulunuyor (Türkiye’den de bir arkadaşım başvurmuştu).
Mars One tanıtım videosu
Mars One vakfı ticari bir işletme olmayabilir, ancak ticari bir işletme olan Interplanetary Media Group’un çoğunluk hisselerini elinde tutuyor. Interplanetary Media Group, Mars seferini finanse etmek için gereken fonları Biri Bizi Gözetliyor (BBG) tarzı bir Reality TV şovuyla toplayacak. BBG Mars’ın ilk bölümünde, Kızıl Gezegene gitmek için seçilen astronotlarla yapılan söyleşiler yer alacak.
Mars hazırlıklarını on yıl boyunca her hafta TV’ye taşıyacak olan program, insanoğlu Mars’a yerleştikten sonra da yeni bölümlerle yayınını sürdürecek ve bu kez Marslıların günlük hayatını Beyaz Camdan tüm dünyaya gösterecek.
Elbette Mars’ta yaşam dünyanın en ilgi çekici konularından biri: Mars One projesi başarıya ulaşır ve insanlar Mars’ta gerçekten bir kasaba kurarsa, BBG Mars’ın tıpkı televizyon tarihinin en uzun ömürlü pembe dizisi Yalan Rüzgarı gibi, 40 yılı aşkın bir süre boyunca yayın hayatına devam etmesi bekleniyor. Bu kez BBG Mars Evi olarak! Yalnız…
Mars seyahati tek yönlü olacak. Mars’ta yalnızlıktan ve çevre değişikliğinden bunalıma giren bir kişinin geri dönme şansı olmayacak. Mars One projesi dönüş yolculuğu için uzay gemisi göndermeyi kapsamıyor ve bu konuda hiçbir taahhütte bulunmuyor. Buna rağmen projenin tek yönlü maliyeti 1 ila 6 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Ancak, Mars’a yerleşenlerin Dünya’ya geri dönemeyecek olmasının daha önemli bir sebebi var: Kemik erimesi.
İnsan vücudu yerçekimsiz ortamda ayda yüzde 2 kemik kaybına uğruyor. Bu da 7 aylık Mars yolculuğunda yüzde 14 kemik kaybı demek. Nitekim Uluslararası Uzay İstasyonunda 7 ay kaldıktan sonra Dünya’ya geri dönen bazı astronotlar, haftalarca süren egzersiz programına rağmen kemik kaybını tümüyle telafi edemiyor ve kemik kütlesinin yüzde 2’sini kalıcı olarak kaybediyor.
Bu yüzden, Dünya’nın yüzde 38’i kadar güçlü bir çekime sahip olan Mars’ta birkaç yıl kalan insanların Amerika’ya tatile gelmesi mümkün değil. Kemik ve kas kaybı yüzünden zayıf düşen “Marslılar” Dünya’da nefesi daralmadan iki adım atamayacaktır. Bir de “Dünya havasından” kaynaklanan solunum problemleri var:
Mars’taki yerleşimlerin kuru ve düşük basınçlı klima havasından sonra, ağır ve rutubetli Dünya atmosferinin solunum güçlüklerine yol açacağından emin olabilirsiniz. Gelecekte geliştireceğimiz ve insanların kemik kaybına uğramasını önleyecek veya düşük basınçlı atmosfer solumasını sağlayacak olan genetik tedavi yöntemlerini hesaba katmazsak, Mars’a gidenlerin geri dönmesi imkansızdır.
Elbette mümkün, o konuda aşılmaz bir problem yok. Küçük bir detay hariç: Üreme… İnsan vücudunun yüzde 38 çekim ortamında üreme kabiliyetini koruyacağından emin değiliz. Bazı araştırmacılara göre bu çekim sağlıklı doğum yapmak için yeterli, ancak sakat doğumlar ve diğer komplikasyonlar insanoğlunun Mars’ta soyunu sürdürmesini engelleyebilir.
Marsa yerleşmekle ilgili diğer güçlükleri aşmak daha kolay: Yeraltındaki evlerde yaşarsak, ozon tabakası yokluğundan kaynaklanan kozmik ışınlardan, morötesi radyasyondan ve güneş rüzgarından korunabiliriz. Mars toprağını temizlemek, asit oranını düşürmek ve seralarda GDO’lu tahıllar, meyve ve sebze yetiştirmek de mümkün (yararlı GDO’lar). Buna ek olarak, Mars toprağının derinliklerinden çıkarılacak suyu yıkanmak, yemek pişirmek ve bitkileri sulamakta kullanabiliriz.
Solunum için gereken oksijene gelince… Mars suyunu elektroliz yoluyla parçalayarak oksijen üretebiliriz. Yine bu şekilde elde edilen hidrojenle Mars arabalarını çalıştırabilir, hidrojen yakıt hücreli keşif araçlarına yakıt sağlayabiliriz. Ayrıca hidrojeni Mars atmosferini oluşturan karbondioksitle karıştırarak uzay gemileri için gereken roket yakıtını bile elde edebiliriz.
20. yüzyılın başında Fransız kimyacı Paul Sabatier tarafından keşfedilen Sabatier reaksiyonu, Mars’ta yakıt üretmek için bize gereken formülü sağlıyor: 4H2 + CO2 –> CH4 + 2H2O. Sabatier reaksiyonunda Dünya’dan getirdiğimiz hidrojen ile Mars’tan aldığımız karbondioksiti karıştırarak metan gazı ve su üretiyoruz. Diğer yöntemde ise doğrudan karbondioksiti parçalıyor ve karbonmonoksit ile oksijen elde ediyoruz: 2 CO2 –> CO + O2. Metanı hem roket yakıtı olarak kullanabilir hem de kış aylarında ortalama sıcaklığı -143 dereceye düşen Mars günlerinde evlerimizi ısıtabiliriz.
Mars’a gitmek için yeni bir uzay gemisi inşa etmek gerekiyor
1) Fırlatma roketi
Mars’a yolculuk için SpaceX şirketinin Falcon Heavy roketinin kullanılması düşünülüyor. Bu roket Dünya yörüngesine Mars uzay gemisinin parçalarını gönderebilir. Henüz test aşamasında olan Falcon Heavy, Mars yerleşimcileriyle iletişim kurmak için kullanılacak olan iletişim uydusunu ve/veya yörüngede inşa edilecek uzay gemisini, uzay gemisinin yakıt tanklarını ya da Mars iniş aracını Kızıl Gezegene göndermekte de kullanılabilir. Planın bu aşaması henüz netleşmedi ama yaklaşık 50 tonluk bir yükü Dünya yörüngesine taşıyacak kadar güçlü olan roketin bu yıl test uçuşlarına başlaması bekleniyor.
2) Mars Ulaşım Aracı
Astronotları götürecek olan Mars kapsülünün adı bu. Yörüngede inşa edilecek olan kapsül iki modülden oluşacak: Yaşam Modülü ve Mars’a İniş Aracı… Yaşam Modülünün ömrü kısa olacak. Astronotlar Mars’a inmek için üretilen iniş aracına geçtikten sonra, bu modül Mars yörüngesinde kaderine terk edilecek. Yaşam Modülünü Thales Alenia Space şirketi inşa edecek.
3) İletişim Sistemi
Falcon Heavy roketiyle Mars yörüngesine gönderilmesi planlanan bir iletişim uydusu, Mars’la Dünya arasında görüntülü ve sesli haberleşme olanağı ile internet bağlantısı sağlayacak. Uyduyu Surrey Satellite Technology üretecek.
4) Mars İniş Aracı
Mars One, SpaceX Dragon kapsülünün 5 metrelik büyük bir modelini kullanarak Mars’a iniş yapmak istiyor. Bu aracın toplam hacmi 25 metreküp olarak hesaplandı. Modüler Mars Dragon kapsülleri beş şekilde kullanılacak: Yaşam destek birimi, kargo birimi, yaşam birimi, insanlı iniş aracı ve Mars için gereken keşif araçlarını götürecek olan ayrı bir iniş aracı.
Yaşam destek birimi Mars’ın doğal kaynaklarını kullanarak enerji üretmek için gereken jeneratörleri, makineleri ve kimyasal reaktörleri, ayrıca su ve hava tanklarını taşıyacak. Dragon kapsülünün bunları taşıyacak şekilde modifiye edilmesinden Paragon Space Development şirketi sorumlu.
Kargo Birimi Mars’ta yaşamak için gereken yükü taşırken, Yaşam Birimi kolonicilerin yaşayacağı özel şişme çadırlar sağlayacak. Şişme habitatları ILC Dover imal edecek. Astronotlar gelmeden önce Mars’a ulaşarak ön hazırlık yapacak olan insansız iniş aracı ise, iki adet motorlu keşif aracını gezegene taşıyacak. 80 kilometre menzili ile Mars keşif araçları, astronotların Mars’a inmesi için elverişli bölgeleri tespit edecek.
On parmağında on marifet olan keşif araçları Kızıl Gezegende su arayacak ve yerleşim bölgesinin inşaatına yardım edecek. Aynı zamanda, Mars’a inen yaşam modüllerini yerleşime elverişli bölgelere taşımak, güneş panelleri kurmak, tesisat bağlantıları yapmak gibi görevleri de üstlenecek. Mars kaşifi meraklı kedi Curiosity’nin tersine, bilimsel araştırmalardan çok yerleşime odaklanan bu robot taşıtları Astrobotic Technology üretecek.
Mars giysisinin astronotların kullandığı uzay giysilerinin hafif ve esnek bir versiyonu olması düşünülüyor. Bu giysiler astronotları kozmik ışınlardan, güneş rüzgarından, morötesi radyasyondan (UV – ultraviyole), aşırı sıcak ve soğuktan, düşük basınçtan ve zehirli gazlardan koruyacak. Paragon Space Development Corporation, Mars Yüzey Keşif Giysisi Sistemi’nin tasarımını üstleniyor (sırt çantası, ısıtma sistemleri ve oksijen tankı dahil), ancak giysileri üretmek için ILC Dover seçildi.
2013: Test amacıyla Dünya’da bir Mars Köyü inşa edilecek. Yerleşimciler Mars’ta nasıl yaşanacağını burada öğrenecek.
2014: Mars yolculuğu sırasında göçmenlerle iletişim kurmak için ilk telekomünikasyon uydusu imal edilecek.
2015: Mars’a gidecek astronotlar seçilecek. 4 kişilik altı ekip kurulacak.
2016: SpaceX Dragon kapsülünün 5 metrelik gelişmiş bir modeli ile Mars’a 2,5 tonluk malzeme gönderilecek. Yıllar sonra astronotlar Mars’a indikleri zaman, Kızıl Gezegende yaşamak için önce bu malzemeleri kullanacaklar.
2018: İnsanların Mars’ta nereye ineceğine karar vermek için Meraklı Kedi Curiosity tarzı bir keşif aracı Mars’a gönderilecek.
2021: Altı Dragon kapsülü ve ikinci bir keşif aracı daha Mars’a doğru yola çıkacak. İki Dragon kapsülü astronotların Mars’ta yaşaması gereken prefabrike evleri taşıyacak. Diğer iki kapsül yaşam destek sistemlerini götürecek. İki modül de erzak ve malzemeleri ulaştıracak.
2022: SpaceX şirketinin Falcon Heavy roketi ilk 4 yerleşimciyi Mars’a taşıyacak.
2023: İlk koloniciler Mars’a yeni model bir Dragon kapsülü ile iniş yapacaklar.
2025: Dört kişi daha Mars’a inecek.
2033: Mars Köyünün nüfusu 20 kişiye ulaşacak.
1) Motor takımı
Üç kademeli roketin her kademesinde dokuz adet SpaceX Merlin 1D motoru var.
2) İlk kademe
Sağlı sollu dıştan takma destek roketleriyle birlikte üç çekirdekli ilk kademe 2 dakika 45 saniye boyunca çalışarak roketi Dünya yörüngesine taşıyacak. Daha sonra, yan roketler ana roketten ayrılarak okyanusa düşecek.
Falcon Heavy, 45 tondan ağır yükler için, yan roketlerden gelen yakıtı ana rokete transfer eden bir çapraz besleme sistemi kullanıyor. Yan roketler ayrılmadan önce gerçekleşen bu işlem sayesinde ana roketin yakıt tankları tekrar doluyor. Çapraz besleme sistemi, roketler arası yakıt transferine imkan tanımayan Uzay Mekiği tarzı “kullan at” katı yakıt roketlerini ve çok büyük bir sıvı yakıt tankı kullanmayı gereksiz kılıyor. Bu teknoloji sayesinde, Falcon Heavy Dünya yörüngesini terk ettikten sonra da çalışmaya devam edecek ve Mars’a gitmek için gereken yüksek hızlara ulaşacak.
4) Yakıt tankları
Roketlerin üstündeki sıvı oksijen tankları ana roketin üzerinden bütün roket motorlarını besliyor. Tankın alt kısmında ise roket kalitesinde kerosen yakıtı (gaz yağı) depolanıyor. Oksijen rezervi, uçaklarda da kullanılan güçlü kerosenin yanması için kullanılıyor. Ancak, kerosen–oksijen karışımı önce Merlin motorlarına pompalanıyor ve motorların yanma odasında ateşlenen yakıtın çıkardığı gazlar roketten dışarı püskürtülüyor. Rokete itiş gücünü işte bu gazlar sağlıyor.
5) İkinci kademe
Tek bir Merlin 1D motoru bulunan ikinci kademe, ana roketi Dünya atmosferinin dışına taşımak ve Dünya yörüngesine ulaşmasını sağlamak için kullanılıyor. Astronotlar bu motoru açıp kapayarak roketin rotasını değiştirebiliyor. Böylece ana roket birden fazla yükü taşıyabiliyor ve farklı uyduları farklı yörüngelere oturtabiliyor (36 bin km’lik yermerkezli yörünge veya 600 km’lik alçak yörünge gibi).
6) Ne taşıyor?
Falcon Heavy, Uluslararası Uzay İstasyonu’na erzak götüren Dragon kapsülünü yörüngeye taşıyabilir. Ayrıca 15 metre uzunluğunda ve yaklaşık 6 metre genişliğindeki kargo alanı ile birden fazla askeri veya ticari uyduyu farklı yörüngelere yerleştirebilir. 53 ton yük taşıyabilen Falcon Heavy roketi Yaşam Modülüyle birlikte astronotları da Mars’a götürebilir.
7) Merlin 1D motoru
Merlin 1D motorları deniz seviyesinde 66 ton itiş gücü sağlıyor (F 16 Savaşan Şahinlerin 13 ton itiş gücüne sahip olduğunu düşünün). Falcon Heavy’nin birinci kademesinde 27 Merlin 1D motoru var! Bu motorlar kerosen ve sıvı oksijen karışımını yakarak çalışıyor.
Mars One: Bilimsel bir proje mi, yoksa internet şarlatanlığı mı?
Mars One vakfı ticari bir işletme değil ama ticari bir işletme olan Interplanetary Media Group’un çoğunluk hisselerini elinde tutuyor: Interplanetary Media Group, Mars seferini finanse etmek için gereken fonları Biri Bizi Gözetliyor (BBG) tarzı bir Reality TV şovuyla toplayacak. BBG Mars’ın ilk bölümünde, Kızıl Gezegene gitmek için seçilen astronotlarla yapılan söyleşiler yer alacak.
Kızıl Gezegen için yapılan bütün hazırlıkları on yıl boyunca her hafta TV’ye taşıyacak olan BBG Mars, insanoğlu Mars’a yerleştikten sonra da yeni bölümlerle yayınını sürdürecek ve bu kez Marslıların günlük hayatını Beyaz Camdan tüm dünyaya gösterecek.
BBG Mars Evi
Elbette Mars’ta yaşam dünyanın en ilgi çekici konularından biri: Mars One projesi başarıya ulaşır ve insanlar Mars’ta gerçekten bir kasaba kurarsa, BBG Mars’ın 40 yılı aşkın bir süre boyunca yayın hayatına devam etmesi bekleniyor (tıpkı televizyon tarihinin en uzun ömürlü pembe dizisi Yalan Rüzgarı gibi)!
Peki, Mars One gerçekçi bir proje mi? Yoksa Hollandalı girişimci Bas Lansdorp’un projesine yatırım yapan pek tanınmamış şirketler, sermayeyi büyütmek için internet üzerinden aldatıcı bir pazarlama ve para toplama kampanyası mı yürütüyor? Birkaç yıl sonra “Bütçeyi denkleştiremiyoruz, vazgeçtik veya yolculuğu belirsiz bir tarihe erteledik” derlerse, Mars’a gitmek isteyen insanlara paralarını geri ödeyecekler mi?
Mars One bugüne kadar yaklaşık 100 bin dolar topladı ve Reality TV şovuyla çok daha fazla gelir elde edeceği kesin. Biz yine de iyi niyetli davranalım ve Mars One projesi ile gerçekten Mars’a insan göndermenin amaçlandığını düşünelim. Bu durumda kendimize sormamız gerekiyor:
Bütün zorlukları aşsak bile, Mars’a yerleşmek için sadece 4 kişi göndermek ne kadar gerçekçi?
Haklısınız, bu yüklü ve taraflı bir soru… Yüklü çünkü Mars’a can taşıyoruz. Taraflı çünkü Hollandalı girişimci Bas Lansdorp’un, Interplanetary Media Group’un veya Mars One’a bağış yapan tanınmamış şirketlerin tarafını değil, bilinmeyene yolculuk eden insanların tarafını tutuyoruz.
Mars One ile Kızıl Gezegene gidecek olan ilk 4 kişi her işi tek başına yapmak zorunda kalacak. Amerika kıtasına göç eden Avrupalılar gibi suyu veya havayı bedava bulamayacak ve 2025 yılında ikinci göçmen grubu gelene kadar Mars’ta yapayalnız yaşayacak. Yalnızca dört kişi! En ufak bir arızada veya içlerinden birinin kaza geçirmesi durumunda bu insanların hayatı tehlikeye girecek… Ve 2033 yılında Mars’ta yaşayanların sayısı 20 kişiye ulaşacak. Issızlık karşısında 4 kişi! Sıkılınca balığa çıkamaz, yakınlarınıza telefon edemezsiniz.
Bir gezegende tek başına yaşamak kolay mı?
Bu şartlar altında 20 kişinin bile Mars’ta fiziksel ya da ruhsal sağlığını koruyabileceğini sanmıyorum. Ancak bu işin yerleşim boyutu… Bir de yolculuk tarafı var. Uzay gemisindeki en ufak terslikte ölüm tehlikesiyle karşılaşacak olan bu 4 kişi uzayda yedi ay geçirecek. Bunun ne anlama geldiğini kısaca örnekleyebiliriz:
Oksijen filtreleri bozulmayacak, güneş fırtınaları radyasyon tehlikesine yol açmayacak, mikro meteorlar uzay gemisinin kaportasını delmeyecek, bilgisayarlar arıza yapmayacak… Yolunda gitmesi gereken o kadar çok şey var ki! 2033’te Mars yerleşimcilerinin sayısı 20’ye ulaşana kadar en ufak bir hataya tahammülümüz yok. Bütün seferler başarılı olmak zorunda. (Tom Hanks’in oynadığı ve gerçek olaylardan esinlenen Apollo 13’ü düşünün. Apollo 13 oksijen tankı patladığı için 3 günlük Ay yolundan geri dönmüştü. Aynısı Mars’a üç ay kalmışken yarı yolda yaşansa, Mars yolcuları nasıl sağ kalacak?)
Tabii 2023–2033 arasında Mars’a yerleşecek bir avuç insanın sağlıklı bir toplum düzeni kuracağını varsayıyoruz. Bu da çok iyimser bir yaklaşım, oynadığım birçok video oyunundan çok daha hayali bir yaklaşım:
Mass Effect 2 bilimkurgu video oyunun bir bölümünde, uzaydaki bir gezegende mahsur kalmış madencilerin hikayesi anlatılıyor. Madencilerin gemisi bir gezegene zorunlu iniş yapar ve kazazedeler yiyecekleri bitince gezegendeki bitkilerle beslenmeye başlarlar. Ancak gezegendeki bitkiler insan beyninde hafıza kaybına yol açmaktadır.
Sonuçta erkekler yardım çağrısı için gereken telsiz cihazını kurarken silahlı bir çatışma çıkar. Geminin ikinci kaptanı güvenlik robotlarını kullanarak kendini kurtarır, subayları öldürür, mürettebattan diğer erkekleri ormana sürer ve hafızasını kaybeden kadınlardan kendine bir harem kurar. İkinci kaptan yaptığının suç olduğunu bildiği için uzay telsizini tamir etmekten vazgeçer, hapse atılmasın diye Dünya’dan asla yardım istemez.
Toplum düzeni, psikolojik hayat, disiplin ve kazalar
Her iki senaryo da Mars’a yerleşimci yollamanın sanıldığından çok daha zor, neredeyse imkansız bir teşebbüs olduğunu gösteriyor. Zubrin’in dediği gibi, Mars’a insan göndermek ile Mars’a yerleşmek iki ayrı şey… Mars’a geçici olarak 4 kişi yollayabiliriz; toprak örnekleri alır, biraz gezer ve geri dönerler. Az da olsa Mars’ta yaşamanın ne demek olduğunu tecrübe eder ve gelecekte Mars’ta kasaba kurarsak halkın hangi sorunlarla karşılaşacağını anlamamızı sağlarlar.
Mars’a yerleşmek için bir seferde an az 100 kişiyi Kızıl Gezegene göndermemiz gerekiyor. Bunu tek bir uzay gemisi ile yapamasak da her biri bir on kişi taşıyan 10 uzay gemisini kısa süre içinde Mars’a yollayabiliriz ama 10 gemi riskleri on katına çıkarabilir. Öte yandan 100 kişilik bir gemi yapmak için 50 yıllık bir uzay sanayisi kurmamız gerekiyor ve bu da kolay değil. Mars’a gitmeye gücümüz yetiyor ama Mars’a yerleşmek için sabretmemiz lazım.
NASA’nın en iyi tahminlerine göre, 2030’a kadar Mars’a yalnızca 4 kişi gönderebileceğimizi ve bunların da araştırma görevini tamamladıktan sonra Dünya’ya geri döneceğini düşündüğümüzde, Mars One’ın hedefleri hiç de gerçekçi görünmüyor. Mars yerleşimcilerinin 20-30 yıl boyunca Dünya’dan gönderilecek robot yük gemilerine bağlı olacağını hesaba kattığımız zaman durum daha da zorlaşıyor. Çikolata, kahve, çay, ilaç (çok önemli), 3B printer ve pnömatik makineler taşıyacak olan bu gemilerin uzayda kaybolması veya iniş sırasında Mars’a çakılması durumunda bütün koloninin hayatı tehlikeye girecektir.
Mars One, NASA’dan kopya çekmiş
NASA Bilim Kurulu Kıdemli Üyesi Dr. Joel Levine’in editörlüğünü üstlendiği “Mars’a İnsan Göndermek: Kızıl Gezegeni Kolonileştirmek” kitabı ile Mars One projesi büyük benzerlikler gösteriyor. 2010’da yayınlanan kitapta Mars’a yolculuk için global bir pazarlama kampanyası başlatılması ve 100 milyar dolarlık bütçe için bağış toplanması öneriliyor. NASA’da çalışan ve kitaba katkıda bulunan 40 bilim adamı, bağışların yanı sıra yatırımcıların ve Kongre’nin ikna edilmesiyle gereken paranın toplanabileceğini söylüyor.
Mars One o kadar ihtiraslı bir proje değil: Bağış yoluyla sadece 1 milyar dolar toplamayı hedefliyor! Tabii isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara :). Uluslararası Uzay Üniversitesi Yüksek Lisans Program Direktörü Chris Welch, Mars One projesinin içinde bulunduğu durumu bu şekilde özetliyor ve milyar dolarlık bütçe hedefini tutturmalarının çok zor olduğunu belirtiyor.
Mars Direct projesi ile Ay yolculuklarını bir kenara bırakıp doğrudan Mars’a gitmeyi öneren Robert Zubrin de aynı kanıda: “İş planının hedefleri tutturacağını sanmıyorum. Mars’a gideceğiz, 1 milyar dolara ihtiyacımız var, bu parayı da reklamlar, yayın hakları vb. ile toplayacağız diyorlar. Bu şekilde paranın bir kısmını toplayabilirsiniz. Ancak, para kazanmak isteyen insanlar böyle bir şeye yatırım yapmaz, böyle tehlikeli bir teşebbüs için riske girmek istemez. Bu yöntemle olsa olsa masrafınızı karşılarsınız ama bu da Mars’a uçmaya yetmez.”
Nitekim dünyanın en prestijli teknoloji yayınlarından Wired dergisi de 2012 yılında Mars One’a sadece 10’da 2 şans vermişti (Dünyanın En İddialı Özel Sektör Uzay Keşif Planları araştırması).
Öyleyse Mars One’ın niyeti ne?
Mars One için gereken uzay araçlarını üretecek şirketler listesinde günümüzde Dünya yörüngesine uydu fırlatmak için kapsül ve roket geliştiren firmalar yer alıyor. Bu firmaların en büyük sıkıntısı para bulmak: Özel sektör, devlet teşviki olmadan uzaya uydu ve insan gönderme işini üstlenmek istemiyor. ABD’nin Irak’ı işgal etmesi nedeniyle ekonomik sıkıntıda olan Kongre de NASA ve bu şirketler için yeterli bütçe ayırmıyor. Buna karşın özel şirketler az miktarda devlet teşviki ile epey yol kat ettiler.
Oysa SpaceX dahil hiçbir uzay şirketinin asıl amacı Mars’a gitmek değil. Her şirket gibi onlar da kısa vadede garantili para kazanmak istiyor. Bu yüzden de Uluslararası Uzay İstasyonu ile dikkat çekerek asıl işi turizmden kazanmayı amaçlıyorlar. Kendilerince haklı sayılırlar: Uzaya uydu göndermek roketin patlaması, uydunun uzayda kaybolması, yerçekimini yenmek için büyük miktarda yakıt kullanılması gibi sebeplerle kâr marjı düşük bir iştir. bundan büyük para kazanıyorlar ama kazandıklarının önemli bir kısmı masraflara gidiyor. Üstelik pahalı uydu pazarı akıllı telefon pazarı gibi hızla gelişmiyor; uzaya uydu gönderecek kadar zengin kaç ülke var?
Dünyanın ünlü zenginlerini, yönetmenlerini, futbolcularını ve aktrislerini uzaya göndermek ise son derece kârlı bir girişim olarak kabul ediliyor. Bu şirketlerin reklam amacı dışında başka gezegenlere roket göndermesini beklemek hayal.
Napolyon Para, Para, Para demiş
Mars One projesi başta roket şirketleri olmak üzere, bütün bir havacılık ve uzay sektörünün dünya çapında reklam yapmasını sağlayacak. Uydu şirketleri bununla yörünge taşımacılığı pazarını büyütmek istiyor. Ancak roket şirketlerini bir kenara bırakıp, Mars One’a bağış yapan şirketlerin listesine göz attığımızda projenin ciddiyetten uzak olduğunu anlayabiliyoruz: MakeAmsterdam (grafik tasarım ve marka yönetimi), Regus (uluslararası idari işler yönetimi), Mind Power Hungary (Macaristan merkezli bir çeviri şirketi)…
Görüldüğü gibi Mars yolculuğu yalnızca havacılık ve uzay şirketlerini değil, diğer genç girişimcileri de heveslendirmiş fakat bu heves yolculuk hevesi değil de reklam merakı gibi… Mars One kısa sürede yeterli bütçeyi toplayamadığı için pes etmek zorunda kalabilir ve insanları hayal kırıklığına uğratabilir. Öyleyse tanınmamış şirketler veya sektörle alakası olmayan yatırımcılar neden Mars One’a bağış yapıyor? Çünkü onların durumu sıradan vatandaştan farklı: Mars One Kızıl Gezegene gitse de gitmese de kendi reklamlarını yapmış olacaklar.
Soğuk Savaşta nükleer başlıklı füze rekabeti olmasaydı Ay’a asla gidemezdik
ABD, Sovyetler Birliği ile uzay yarışına girdiğinde Ay’a 10 yıl içinde gitti ama 70’lerden bu yana tek bir insan yollamadı… Ve Soğuk Savaş sona erince Amerikalılar Sovyetler Birliğini de Ay’a gitme yarışını da unuttu. Bununla birlikte, Apollo programı aslında 20 yıllık bir programdı. 1959’da başlayan yörünge uçuşları ve daha önceki teorik çalışmalar olmasaydı, ABD uzay yolculuğuna sıfırdan başlamak zorunda kalacaktı.
Aynı şey Mars için de geçerli. Mars yolculuğu için gereken teknoloji elimizde var ama en önemli iki şeyi unutuyoruz: Uzay kapsülü ve roket motorları. Bunları geliştirmek, insan güvenliği açısından test etmek ve Mars’a gidene kadar uzayda 7 ay geçirecek olan astronotların karşılaşacağı riskler için önlem almak başlı başına bir macera.
Hayır, Kaptan Swing’teki Gamlı Baykuş değilim ama Space One’a harcanacak paranın, Zubrin’in Mars Direct projesi gibi daha ciddi projelere harcanmasını istiyorum.
Mars’a gitmek 20 yıl sıkı çalışma, politik irade ve çok para gerektiren uzun vadeli bir programdır. Bunun için önce özel sektörün ve devletlerin bir araya gelmesi lazım. Oysa ABD gözünü Büyük Ortadoğu Projesine dikmiş durumda ve Batı Sermayesi paraları buna harcıyor. Bugün Dünya’da yaşanan savaşları göz önüne aldığımızda, 30 yıldan önce Mars’tan bir şey beklemeyin derim.
Gerçekten başarıya ulaşacak uçuk bir uzay projesi istiyorsanız, asteroit madenciliğine yatırım yapabilirsiniz. Dünyadaki nadir metaller 45 yıl içinde tükeniyor ve bu metaller olmadan yeni bilgisayarlar, akıllı telefon ve tabletler üretemeyiz. İşin ucunda para olduğu için, şirketler ve devletler asteroit madenciliğinde başarıya ulaşmak üzere elinden geleni yapacaktır.
Bas Lansdorp – Mars’a tek yönlü bilet
gerçekten güzel bir yazı olmuş 🙂 ancak benim de değinmek istediğim bazı noktalar var,
öncelikle mars’a ulaşım sorunu 2020ler’e kadar büyük oranda çözülmüş olacaktır diye düşünüyorum.
ad astra roket firması ( http://en.wikipedia.org/wiki/Ad_Astra_Rocket_Company ) bunun için uzun yıllardır çalışıyor, öyle ki izlediğim belgesellerde ve okuduğum ökümanlarda yapmaya çalıştıkları verimli bir plazma itkili roket motorunu başarmışlar gibi görünüyorlar. natgeo’da ki bir belgeselde, Mars’a gidişi 1 ay gibi kısa bir süreye indirmiş olacaklarını söylüyorlar.
diyelimki bu plazma motorunu kullarak Mars’a vardılar, karşılaşacakları sağlık problemlerine ek ( ki bu sağlık problemleri oradaki çetin şartlara nazaran oldukça hafif kalacaktır ) Mars’ın manyetik olanı olmadığı için, kanımızdaki demir polarize olmayacaktır ve al yuvarlarımız “başta” beynimize ve vücudumuzun geri kalanına oksijen taşımakta güçlük çekeceklerdir. tabii belki de bu yapay manyetosferle vs ile de aşılabilir bilemiyorum.
oraya giden güruh orada kalmışken bari oranın terranova’laştırılmasına da katkıda bulunsa bari. tabii eğer yerel yaşam formları yoksa. örneğin pas ile beslenip oksijen üreten bakteriler salsalar sonra bitki örtüsü vs yetişebilir hale gelse vs 🙂 tabii ütopik bunlar. ama umuyorum bu ömür zarfımızın içinde şu bizden öncekilerin Ay’a ayak basıldığını gördükleri gibi hem Ay’a yeniden gidilişi, hem de Mars’a ilk defa çıkılışı bir görsek.
Günümüz bilim dünyasında en büyük sorun uzayda ışık hızında veya çok yüksek hızda hareket eden gemiler ve motorlar inşa etmektir. Bilim insanları bunu yaparken salt ışığın itme gücünden faydalanmak suretiyle bu hıza ulaşmak için araştırmalar yapmaktadırlar. Ama teorinin temelleri yanlıştır. Çünkü Işık hızı ile çalışan ve ışığın itme gücü iyle çalışan motorlar şu anda tamamen hayal ürünüdür. Ama Buradan mars veya diğer gezegenlere yada dünyanın uydusu Ay’ a gitmek için çok daha farklı bir motor anlayışından yola çıkılması mümkündür. Bu konudaki temel prensip kitle çekim yasası esaslarından faydalanmaktır. Ama bunu yaparken hedef gezegen veya uydu sabit ururken, bu gezegene gitmek üzere yola zçıkan uzay aracının hızını manyetik çekici motorlar suretiyle arttırarak hedef gezegene doğru gemiyi çekmektir. ( Frenleme sistemi ile karşı prensip ile çalışır. Hızlanabiliyorsan yavaşlamalı ve durabilmelisin.) Motor sistemi itici değil manyetik çekici güç sistemi isasına göre çalışan bir motor sistemidir. Bu durumda ışık hızı olmasa bile ıyık hızına yakın bir hızda hedef gezegene varmak mümkün olabilecektir. Bu durumda asıl olan şey hareket halindeki uzay aracının hızını aracın hedef kitleye yöneilik bir rota oluşturmak suretiyle manyetik çekim gücünü arttırkam suretiyle hızlanmasını ve gerekli ivmelemeyi sağlamaktır. Bu şekilde saatte 50.000 km hız yerine saniyede 50,000 km hız ile hedef gezegen kütlesine ulaşmak mümkün olacaktır. Geri ivmelemeyi sağlayan karşı manyetik motorlar ile aracın yavaşlaması ve durması sağlanacaktır. buna atlama işlemi demekte mümkündür.
uzaya gönüllü gitmek istiyorum vatanım için
Bende halkım için gönüllü uzaya gitmek istiyom.
Merhaba ben Türkiyeden emre yaş 22 marsa gönüllü olarak katılmak istiyorum,gerçekten hayalim marsa gitmek bana dönüş yapınız lütfen amerikaya selamlar 🙂
Bende halkim icin gonullu olarak uzaya gitmek istiyorum
Slm bende mars a gitmek istiyorum. Cevdet yıldız mega
Gayet güzel bir proje emeği geçen herkese teşekkür ederim. Her şey planlandığı gibi giderse hem kendi adıma hem de tüm insanlık adına sevinirim.
Mars One projesi bir dolandırıcılık çıktı ve iflas etti. Ancak, Elon Musk’ın Mars projesi daha gerçekçi.
Merhaba ben türkiyeden isa ben her zaman yeni arastirma ve kesiflere katilmak istemişımdır insanlık adına bir adim atmak istiyorum bu fırsatı bana vermenizi arz ederim saygilarimla
Merhaba ben eren hiç bir ülkeye gitmedim.bir kez marş,a gidecem inşalah allahtan bir şey olmas sa orda
Yeni bir dünya ile karşılacagım inşallah
Allah yüzümüze gülerde giderim