İnternet Özel Hayatı Nasıl Yok Etti? >> 50 Resimle Gizliliğin Doğumu ve Ölümü
|Eskiden özel hayat diye bir şey yoktu. 15 bin yıl önce insanlar 10-15 kişilik aileler halinde yaşıyordu. Bugün bazı kabilelerde de anne-babanın yatak odasının çocuklardan ayrı olmadığını görüyoruz. Gizliliğin ölçüsü olan sessiz kitap okuma alışkanlığı 1200’lerde ortaya çıktı, kişisel oda ise 1600’lerde.
Oysa şimdi internet var, Reddit kullanıcılarının bir kısmı çıplak fotoğraflarını özel gruplarda paylaşıyor ve 1981’den sonra doğanlar internette gözetlenmeye pek aldırmıyor. Sansürü aşmak dışında, özellikle hangi web sitelerini ziyaret ettiklerini saklamak için TOR browser ve VPN kullanmaya çalışmıyor.
İlgili yazı: İnternette yeni sansürü TOR browser ile aşın
Gizliliğin modası geçiyor
Google’a vizyoner danışmanlık yapan Vint Cerf’e göre, özel hayat insanlığın yapay haliydi ve şimdi yerleşik düzene geçmeden önceki doğal halimize, yani gizliliğin olmadığı kabile çağına geri dönüyoruz. Peki internetin babası haklı mı? Sonuçta danışmanlık hizmeti verdiği Google, internette kullanıcı davranışını izleyerek müşteriye istekleriyle alakalı reklamlar gösteriyor. Bunu daha net soralım:
Günde 7 milyar kısa video izlenen Snapchat kullanıcısı gençlerin bir kısmının mahrem fotoğraflar paylaşmasına rağmen, Y kuşağı ile Z kuşağı gerçekten de özel hayatını herkese açık ederek gözetlenmek istiyor mu? İsveç Korsan Parti kurucusu Rickard Falkvinge’nin yaptığı gibi1, insanların yeni tanıdıkları kişilerden tek gecelik ilişki yaşamalarını istemesi yaygınlaşacak mı?
İlgili yazı: Telif bahane, sansür şahane
Gizlilik, cinsellik ve mahremiyet
Elbette gizlilik çıplaklıktan ibaret değil. Sağlık durumunuz, ev hayatınız, maddi durumunuz, aile ilişkileriniz ve eş, dost, ebeveyn, sevgili olarak kapsamlı bir özel hayatınız var. İş hayatınız ve ruhsal durumunuzla gibi tümüyle paylaşmak istemediğiniz özel yaşantılarınız var.
Bununla birlikte çıplaklık ve cinsellik insan benliğinin önemli bir parçası: Baskıcı rejimler özellikle dinsel inançlar üzerinden bunu toplumsal kontrol aracı olarak kullanıyor. Öyle ki cinsellik birçok toplumda ayıp veya günah olarak kabul ediliyor ve kamu hayatında sıkı bir şekilde düzenleniyor.
Her ne kadar cinsellik ile özel hayatın gizliliği aynı şey olmasa da toplumda birlikte anılıyor, birlikte kullanılıyor ve birlikte sınırlanıyor. Ancak 2020’de ilk etkilerini fark edeceğimiz teknolojik tekillik, özel hayata dair savunduğumuz ya da karşı çıktığımız bu sınırlamaları ortadan kaldıracak gibi görünüyor.
İlgili yazı: İnsanlar arasında düşünce transferine hazır mısınız?
Dört yandan sarıldık
İnsanların telepatik olarak internete gireceği teknolojik tekillikte en azından isteğe bağlı zihin okuma sıradan bir olgu olacak. Üstelik bu bilimkurgu değil, çünkü şimdiden kişilerin duygusal halleriyle alışveriş eğilimlerini anlayan yazılımlar geliştirildi.
Bunlar vitrinde hangi ürünü beğendiğinizi ve afişte hangi reklama baktığınızı tespit ediyor. Neurocam prototipinde olduğu gibi duygusal halinize rating veriyor ve baktığınız şeyleri otomatik olarak kameraya alıp ruhsal durumunuza uygun duygusal ifadeler ekledikten sonra bunları internette paylaşıyor.
Telepatik internet
Dahası elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar hem konuştuklarımızı dinliyor hem de ziyaret ettiğimiz sitelere ek olarak sanal klavyede yazdığımız kelimelerin de kaydını tutuyor. Özetle ister gizliliğe daha geniş çerçevede bakalım, ister mahremiyet derken salt çıplaklığı anlayalım, özel hayatın gizliliği pratikte ortadan kalkmış durumda.
Bugün tek şansımız bizi gözetleyen NSA’in hakkımızda topladığı bütün bilgileri eşimize dostumuza anlatmaması, ama telepatik internetle birlikte bu sınırlar da ortadan kalkacak. Eskisi gibi mahallemiz, bu sefer dünya vatandaşı olarak bütün gezegen istediği anda yaptıklarımızdan haberdar olacak.
Öyleyse Vint Cerf’e sormalıyız: İnsanlar bunu gerçekten istiyor mu? Yoksa teknoloji şirketleriyle Amerika’da finanse ettikleri politikacılar, bireylerin özellikle son 150 yılda elde ettikleri gizlilik kazanımlarını bizi internet ve akıllı telefonla gözetleyerek ortadan kaldırıyor mu?
İlgili yazı: Fransa interneti yasaklıyor
Gizliliğin kısa tarihi
Hani klasiktir, seviyesiz magazin programları yayınlayan TV kanalları halk bunu istiyor derler; ama belki de halk bu programları seyretmek istemiyor. Belki de eğitim seviyesini yükseltir ve içerik kalitesini artırırsak halkın büyük kısmı uyduruk Türk dizileri yerine belgesel izlemek isteyecek.
İşte elinizdeki yazıda bu zor soruları ve daha fazlasını ele alıyoruz. 3000 yıllık insanlık tarihini özetleyen 50 resimle gizliliğin doğumu ve ölümünü (?) anlatıyoruz.
Önce özet
Madem konuya uzun bir giriş yaptık, önce özet geçelim ve bir infografik paylaşalım:
- Bildiğimiz anlamda gizlilik 150 yaşında.
- İnsanoğlunun içgüdüsel olarak gizlilik arzusu var. Ancak son 3000 yılda kültürler hemen her zaman maddi zenginliğe ve kendini reklam etmeye öncelik vererek gizliliği feda ettiler.
- Mobil cihazlar ile modern tıbbın birleştiği yeni sağlık ve sigorta sektörü insanlara “Seni gözetlememe izin ver” diyor, “Böylece kanseri erken teşhis edebilirim.” Bu tür gelişmeler gizliliği ortadan kaldırarak herkesin ne yaptığının bilindiği geleneksel kabile hayatını geri getiriyor.
3000 yılda yavaş yavaş ortaya çıktı
“Gizlilik anormal bir durum olabilir.”
ABD İleri Savunma Araştırmaları Projeler Dairesi (DARPA) desteği ile internetin prototipi olan ARPANET’i geliştiren grupta çalışmış olan Google yöneticisi Vinton Cerf böyle diyor.
2013’te toplanan Federal Ticaret Komisyonu’nda yaptığı açıklamada gizliliğin anormal bir durum olduğunu söyleyen Cerf bu sözleri yüzünden bir ton eleştiri aldı. Ancak Cerf’in en azından malumu ilan açısından haklı olduğunu görüyoruz.
İlgili yazı: NSA VPN şifresi kırmayı öğrendi
Gizlilik bir lükstü
Geleneksel anlamda gizlilik yalnızca 150 yaşında. Oysa tarih boyunca yaşayan insanlar köy ve kabile hayatında pek az gizlilik yaşadılar. Seks hayatı, bebek emzirme ve yıkanma herkesin önünde “utanmadan” yapılan hareketlerdi. Gizliliğin tarihine insanlığın tarihi de diyebiliriz ve bu olay bizi 200 bin yıl geriye, ilk insan topluluklarına götürüyor.
1. Kabile hayatı (200 bin – 6000 yıl önce)
“Avcı toplayıcı ailelerin çocukları anne-babalarıyla aynı yatakta ya da aynı kulübede uyuduğu için gizlilik yoktu. Çocuklar anne-babalarını seks yaparken görüyordu. Trobriand Adaları’nda Malinowski’ye anlattıklarına göre, ebeveynler çocuklarının onları sevişirken görmesini önlemek için özel bir tedbir almıyordu. Sadece çocuğu azarlayıp başını döşekle kapatmasını istiyorlardı.”
Jared Diamond, Antropolog, UCLA.
Ancak kabile hayatında nadir olsa da gizlilik içgüdüsel bir arzu olabilir. Kabile toplumlarıyla ilgili bazı kanıtlar insanların olabildiğince yalnız sevişmeyi tercih ettiklerini gösteriyor: Anne-babaların evde ayrı odalarda kaldığı 12 toplumun 9’unda seks yaparken kapalı mekanlar tercih ediliyordu. Ayrı odaları olmayan evlerde ise insanlar gözden uzak kalmak için genellikle dışarıda ilişkiye giriyordu.
Ancak zor çevre şartlarında hayatını sürdürmek için sürekli yakında bulunan kabile üyelerinden yardım alma ihtiyacı gizlilik isteğini bastırıyordu. Örneğin Kuzey Amerika’daki Utku kabilesinde yalnız kalmayı istemek büyük kabalık kabul ediliyordu.
“O zaman anladım ki beni terk etseler bu ıssızlıkta yapayalnız kalacaktım. Bunun yerine gizliliğimi feda etmek çok daha iyiydi.”
Antropolog Jean Briggs, İnuit (Eskimo) dostlarını çağırmadan doğada tek başına geziye çıktığı için kendisini konuk eden Utku ailesini kızdırmıştı. Briggs aileden dışlandıktan sonra bunları söyledi. Peki gizlilik tarihte ne zaman ortaya çıktı? İnsan uygarlığının ilk şehirlerinden başlayalım.
2. Antik şehirler (2600 – 2400 yıl önce)
Eski Yunanlılar tıpkı kabile hayatı süren atalarında olduğu gibi kısmen gizliliği tercih ediyordu. Bunun bir sebebi de atalarından farklı olarak özel hayatı korumak için ellerinde teknik imkanlar olmasıydı.
Leicester Üniversitesi’nden Samantha Burke, Eski Yunanlıların geometri konusundaki derin bilgilerinden yararlanarak hem maksimum ışık alan hem de evin içini meraklı gözlerden gizleyen konutlar tasarladıklarını buldu (Burke (2000)2)
Ancak Atinalıların yalnızlık merakını son derece sert bir şekilde eleştiren ve felsefi açıdan kadın-erkek ilişkileri yerine güçlü erkeklerin ilişkilerini savunan ünlü filozoflar da vardı:
“Erkekler ilişkilerini ışığa çıkarmak yerine karanlıkta birbirinden gizlediği sürece, hiçbir erkek taşıdığı unvanla sahip olduğu makamı hak edemez ve adaletli olamaz.” Sokrates.
Zamanla gizlilik karşıtı Atina felsefesi mimariye üstün geldi. Örneğin Eski Yunandan çok daha az eşitlikçi olan Roma’da insanlar evlerini büyük açık bahçelerin ortasına inşa ettiler ve böylece yaşadıkları konutları servetlerini gösteren birer açık hava müzesine dönüştürdüler. Ancak zenginler bu takasın gizliliği ortadan kaldırdığının farkındaydı.
“Büyük servetin özelliği budur. Hiçbir şeyin gizlenmesine, saklanmasına izin vermez. Prenslerin evlerini halka açar, hem de yatak odaları ve en mahrem sığınaklarına kadar her şeyiyle! Aynı zamanda bütün eski sırlarını da herkesin konuşacağı şekilde ortaya döker.” Büyük Plinius, Doğa Tarihi, M.Ö. 77.
Romalıların büyük kısmı kalabalık apartmanlarda yaşıyordu. Bu konutların duvarları çok inceydi ve komşular birbirini rahatlıkla duyuyordu. Nitekim Angela Alberto, A Day in the life of Ancient Rome kitabında şöyle yazıyor: “Eski Roma’yı dev bir kamp yeri gibi düşünün.”
3. Ortaçağın başı (M.Ö. 400 – M.S. 1200)
Modern gizliliğin öncüsü olan bireyselliği, daha doğrusu bireyselliğin ilk formu olan inzivaya çekilme alışkanlığını Hıristiyan keşişler geliştirdi. İncil’de sadece kötülük etmekten kaçınmak gerektiği söylenmiyor, aynı zamanda kötü niyetli olmamak gerektiği de belirtiliyordu.
Ahlaki davranışlarda niyeti ve eylemi birleştiren bu nadir görüş, en sofu inananlardan olan keşişleri toplumdan uzaklaşarak zaaflarıyla tek başına mücadele etmeye itti. Olgunlaşmaya çalışırken özellikle cinsel zaaflarından kurtulmak istiyorlardı ve inzivaya çekilmek de kadınlardan uzak durmanın bir yoluydu.
Gizlilik yerine izolasyon
“Nasıl ki balıklar uzun süre suyun dışında kalırsa ölür, keşişler de hücrelerinden dışarı çıkar veya manastır dışındaki insanlarla vakit geçirirlerse iç huzurlarını kaybederler. Bu nedenle balıkların denize gitmesi gibi biz de hücrelerimize ulaşmak için acele etmeliyiz. Dışarıda kalıp gecikirsek dikkatimiz dağılır.” Mısırlı Aziz Antonius.
Keşişler bu konuyu gerçekten abartabiliyordu. Söylentiye göre Nitria manastırında ölen bir keşiş 4 gün sonra bulunmuştu. Sofu keşişler oğul (arı yuvası) adını verdikleri bu taş kulübelerde inzivaya çekiliyordu.
Aslında insanlar Batı Roma İmparatorluğu’nun 4. yüzyılda çöküşünden önce de şehirler çok kırsalda yaşıyordu. Yüzüklerin Efendisi’ndeki Rohan evlerine benzeyen ve Avrupa’da 1000 yıl boyunca popüler olan bu uzun evlerde insanlarla hayvanların aynı çatı altında yaşadığı görülüyor. Bugünlerde özellikle Vikingler dizisinde gördüğümüz uzun evler tek odalıydı.
“Klasik Latince ve Ortaçağ Latincesinde gizliliğin karşılığı olan bir kelime yoktur. Privatio kelimesi ‘elinden almak’ anlamına geliyordu.”
Georges Duby, ‘A History Of Private Life: Revelations of the Medieval World’ kitabının yazarı.
4. Geç Ortaçağ – Genç Rönesans (1300–1600)
“Gizlilik Rönesans’ın en büyük başarısıdır.”
Tarihçi Peter Smith Gizliliğin temelleri Rönesans’ta atıldı.
Ortaçağ zihniyeti tekil bireyin ortaya çıkmasıyla sona erdi ve birey de özel hayatın gizliliğiyle birlikte ortaya çıktı. Bu noktada bireyselliğin sadece kapitalizmin böl-yönet yönteminin bir uzantısı olmadığına, aynı zamanda kişinin kendi fikir ve değerlerine sahip olması anlamına geldiğine dikkat etmek gerekiyor.
Bunun için de Ortaçağ Avrupa’sında kilisenin insanları mahalle baskısıyla nasıl gözetlediğine ve mahalleleri herkesin dedikoduyla birbirini ispiyon ettiği birer açık hava hapishanesine nasıl dönüştürdüğüne bakmalıyız. 1500 ve 1600’lerde, engizisyon sırasında bu trend cadı avcılığına dönüştü.
O zamanlar MOBESE yoktu
Ancak günah çıkarma ve cadı avcılığı vardı: 1215’te düzenlenen Dördüncü Laterano Konsilinde rahipler halkın Aziz Augustisnus’un İtiraflar eserini okumak zorunda olduğunu olduğunu karara bağladılar; yani günahlarınızdan arınmak için vicdanınızı rahatsız eden her şeyi (komşularınız hakkında bildikleriniz dahil) köyün papazına anlatma baskısına ek olarak Hristiyan teolojisinde büyük önemi olan bir kitabı da okuyacaktınız.
Katolik Kilise Ortaçağda toplumu bu şekilde kontrol etti. Din işleri yazarı Peter Loy’un dediği gibi: “İnsan vicdanını ahlak polisine dönüştürdüler. Oysa iç dünyamız ve özel hayatımızın içinde yaşadığımız toplulukla bu ölçüde bir ilgisi yoktu.”
Matbaa geldi mertlik bozuldu
Daha doğrusu Gutenberg’in basımevi geldi ve kitaplar matbaada basılarak hızla ucuzlayıp yaygınlaştı. Böylece kilisenin cahillik, aptallık, günahlar ve itiraflar (ve elbette kıskandığı komşuyu cadı diye yaktırma şeklindeki iftiralar) üzerine kurduğu baskıcı rejim yıkıldı. Hem de dönemin Fransız kralının basılı kitap okumanın cezası ölümdür fermanına rağmen! Bugün bazı Diyanet fetvalarının toplumun kanını donduran ifadeler içermesi bize Ortaçağ karanlığını anımsatıyor.
Aslında bu konuda şansımız yaver gitti. Çünkü Gutenberg matbaayı Dördüncü Laterano Konsili’nden sonra icat etmişti. Yoksa Kilise basılı kitap okumayı da yasaklayabilirdi. İşin ilginci, kitapların yaygınlaşması herkesin günün belirli saatlerinde kendi iç dünyasına çekilmesini ve kendi düşünceleriyle baş başa kalmasını sağladı.
Birey ve toplum diyalogu
Ortaçağ’da sessiz kitap okumanın ortaya çıkmasıyla birlikte, keşişlerin inzivaya çekilmesi de sağlıksız bir bireycilik olmaktan çıkıp insanların kendi fikirlerini geliştirmesi bağlamında sağlıklı bireyselliğe dönüştü.
Öte yandan sesli okuma alışkanlığının devam etmesiyle birlikte kitaplar da kilisenin mahalle baskısını kırdı. Örneğin, 14. yüzyılda Hollanda’da örgütlenen ve Katolik cemaat arasında kendine yer edinen Ortak Hayatın Kardeşleri (Latince ismiyle Fratres Vitae Communis) sesli kitap okumayı yaygınlaştırarak toplumun bilinçlenmesine katkıda bulundu.
Bu da bireyselliğin kişinin toplumla diyalog kurmasıyla ortaya çıktığını gösteriyor. Çünkü insanlar toplumdan kopup inzivaya çekilmek istemiyor, sadece özel hayatının ne kadarını toplumla paylaşacağına kendi karar vermek istiyor. Sonuçta bu süreç, bireyin kendi benliğinin farkında olan ve kendi benliğini geliştiren bir “kişiye” dönüştüğünü gösteriyor (indivudual –> person).
Oysa bireyselliğin ve dolayısıyla kişiliğin gelişmesi zor bir süreçti. Nitekim 18. yüzyıla kadar halka açık yerlerde sesli kitap okumak yaygın bir alışkanlıktı. Bir kişinin kendi odasına çekilip sessizce çalışması ise yüzlerce yıl boyunca sadece zenginlerin lüksü oldu.
Gizliliğin mimarisi
Özel hayat evlerin oda düzeniyle birlikte gelişti. Tarihte özel odası olmayan insanların daha çok dış mekanlarda cinsel ilişkiye girmeyi tercih ettiklerini gösteren araştırma sonuçlarına baktığımızda, açık havada özel hayat olamayacağını görüyoruz. Açık havada en fazla Robinson Crusoe gibi inziva hayatı oluyor. Özel hayat ancak evde size ait bir oda varsa mümkün oluyor.
Özel hayatımız da kişisel yatağımızda başlıyor. Çünkü Ortaçağda özel yatak pahalı bir mobilyaydı. En basitinden, İtalya’daki bir çiftçinin yatak almak için 4 yıl para biriktirmesi gerekiyordu. Bu nedenle zengin ailelerde herkesin bir arada yattığı tek bir yatak vardı ve insanlar yatak sohbetleriyle sosyalleşiyordu.
Öyle ki misafirler ve bazı güvenilir uşaklar bütün aileyle birlikte uyumak için eve davet edilirdi. Bu uygulama 18 yy. İngilteresinde zenginlerin konuklarını kanepede yatarken ağırlaması şeklinde evrim geçirdi.
Tabii herkesin aynı yatakta yatmasının ağır bir bedeli vardı: Salgın hastalıklar. Komünal yaşam, artan nüfusa rağmen kanalizasyon sistemi olmayan Ortaçağ şehirlerinde veba salgınlarına yol açtı. Kara Veba, 1347-1351 yıllarında Avrupa’da 100 milyondan fazla insanın ölümüne sebep oldu.
Hijyen özel hayatı teşvik ediyor
Avrupa’yı kasıp kavuran salgın hastalıklar temizlik alışkanlıklarını kökten değiştirdi. Özellikle hastanelerde insanların aynı yatakta yatırılmasından vazgeçildi.
“Örneğin küçük kızlar ve oğlanlar anne babalarının bulaşıcı hastalıktan öldüğü yataklarda yatıyorlardı, çünkü çocuklar için ev düzeni ile özel yatak diye bir şey yoktu. Çocuklar yatağın hem başucunda hem de ayakucunda altı, sekiz, dokuz, on ve on ikili gruplar halinde yatıyordu.”
Modern tıp uygulamalarının eksikliğinden yakınan bir hemşirenin notları (1500’ler).
Seks mahrem değildi
Avrupa’da cinsel hayatın mahremiyeti kişisel yataklardan çok sonra geldi. Rönesans’ta bile hem manevi sebeplerle hem de lojistik sebeplerle insanlar zifaf gecesine tanıklık etmeye devam ettiler.
Osmanlı’da ise cinsel konuların kadılara danışıldığı ve kadıların evlilik danışmanlığı rolü üstlendiğine dair gravürleri Murat Bardakçı’nın şu yazısında bulabilir, ayrıca Prof. İlter Uzel’in Osmanlının En Seksi Sırları kitabını okuyabilirsiniz.
“Yeni evliler aileleri ile dostlarının gözü önünde yatağa girer ve ertesi gün zifaf gecesinin tamamlandığını gösteren yatak örtülerini sergilerlerdi”
Georges Duby, A History of Private Life editörü. Bu da bize Kemal Sunal’ın zifaf gecesini tiye aldığı Davaro filmini hatırlatıyor.
Neden böyle?
Pek az sayıda insan gizlilik istediği halde cinsel hayatlarını gözlerden saklayabildiler, çünkü herkesin kendi yatağında yatması yeterli değildi. Evlerde çiftler için ayrı bir yatak odası olması gerekiyordu. Bunun çözümü ise soğuk iklimlerde yaşayan mimarlardan geldi:
Mimarlık tarihi uzmanlarına göre insanları soğuktan koruyan iç duvar uygulaması aynı zamanda yatak odalarının yaygınlaşmasını sağladı. Avrupa’da iç duvarlar 1400’lerde yaygınlaşmaya başladı, fakat evli çiftler uzun bir süre boyunca Beowulf filminde canlandırıldığı gibi ateşin başında toplanarak uyudular.
“İlk olarak evde bir ortak alan olmasını öneriyorum ve bunun merkezinde ocak ateşi olmalı. Böylece insanlar ateşin başında toplanabilir ve eğlenerek hikayeler anlatırken birbirinin yüzünü görebilirler.” Sebastian Serlio, İtalyan mimar, 15 yy.
Avrupa’da gizlilik ortak ev, özel oda, kişisel yatak şeklinde evrim geçirirken oturma odası (bugün dairemizde salona karşılık gelen oda) sosyalleşme açısından varlığını sürdürdü. Hatta ailelerin ocak ateşi başında uyurken dumandan zehirlenmesini önlemek için ilk modern baca sistemleri geliştirildi.
Siz de aşağıda 16. yy.’dan kalma geleneksel bir kat planını görebilirsiniz. Evin ortasında sırt sırta yer alan iki ocağın açık salonu tam ortadan ikiye böldüğü fark ediliyor.
“Yaşam alanlarının planında köklü bir değişiklik oldu.”
Tarihçi Sarti Raffaella’nın evlerde baca kullanılmaya başlaması üzerine yorumu.
5. Sanayi çağına doğru (1600 – 1840)
Tarihte bilinen ilk günlük kaydı 16. yy’a yetişen Leydi Margaret Hoby’ye aittir. 4 Şubat 1600 tarihli satırlarda şunları yazmıştı: “Odama kapandım ve dua ettikten sonra vicdanımın sesini dinleyerek kendi özelimi kağıda geçirdim.” Özel ev kavramı nihayet ortaya çıkıyor, ama yeni evlerin pek de özel olmadığını göreceğiz.
Rönesans’ta zenginlerin evlerine çekilmesi yaygındı. Ancak özel oda kullanacak kadar zengin olsalar bile uşaklarıyla birlikte müştemilat mantığında yaşıyorlardı. Bu nedenle özel hayatları ortadaydı. Hatta 1751 tarihli Marki Francesco Albergati örneğinde olduğu gibi, eşlerin açtığı boşanma davalarında eşlerin tensel uyumuyla ilgili konularda uşakların görüşlerine başvuruluyordu.
Gizliliğin yasalarla korunması
Vatandaşlar sanayi devriminin başlarında özel hayatın gizliliğini korumak için kanun çıkarılması talep ettiler.
Aslında bunu ilk savunanlar hangi iş adamlarından bağış aldıklarını gizlemek isteyen politikacılardı ve gizlilik konusu da ilk kez vergi beyannamesi için tüm mali bilgilerini vermek istemeyen zenginler tarafından savunuldu. Bakın ABD’nin gelecekteki Başkanı John Adams 20 Ağustos 1770 tarihli notunda gizliliği nasıl savunuyor?
“Ne kadar kazandığımı ve ne kadar harcadığımı tüm dünyaya açıklamak gibi bir zorunluluğum yok.”
Ancak, Adams’ın karşı çıkmasına rağmen ABD’nin ilk nüfus sayımında toplanan kişisel gelir beyanları halka açıklandı. Böylece halkın politikacılara “nereden buldun?” diye hesap sorması mümkün olacaktı (Bizde de nereden buldun yasası vardı ama 2003 yılında yürürlükten kaldırıldı: Burada ve burada.)
Cin şişeden çıkıyor
Her ne kadar politikacılar gizliliği zengin çevrelerle olan ilişkilerini saklamak için savunsalar da ABD vatandaşlarına örnek oldular. Böylece ABD’nin ilk gizlilik yasası olan Posta Dairesi Kanunu 1710’da yürürlüğe girdi.
Evet, ABD 1710 yılında posta memurlarının kişilerin mektuplarını açıp okumasını yasaklamıştı. Şimdi Google bütün Gmail iletilerini okuyor (Aslında ileti arama özelliğini ve diğer Google hizmetlerini kullanmamız için bunu yapmak zorunda).
“Bu konuda başka bir şey söylemeyeceğim, ama seni tekrar görme zevkine eriştiğimde mektupta yazılamayacak kadar sıkıcı birçok şey anlatacağım. Burada yazarsam kötü niyetli kişilerin eline geçebilir. Her ne kadar Boston’da insanların mektuplarını okumayı kendilerine hak görmeseler de burada böyleleri var ve kim olduklarını gayet iyi biliyoruz.”
Dr. Oliver Noyes mektuplarının izinsiz okunmasından şikayet ediyor. Ancak, bu gerçek mektup yazmanın yaygınlaşmasını önlemedi.
6. Gizliliğin Altın Çağı: 1840–1950
“Gizlilik modern çağa özgü bir üründür.”
E.L. Godkin, 1890. Halk artık gizlilik bekliyor
Sanayi devrimi, toplumun genelinde refah düzeyini artırdığı zaman bürokratlar gizliliği insan haklarının bir parçası olarak görmeye başladılar.
“İşçilerin maddi-manevi refahı, kamu sağlığı ve toplumun güvenliği ailelerinin kendi ayrı, sağlıklı ve konforlu evlerinde yaşamasına bağlıdır. Böyle bir ev satın alacak maddi imkanlara sahip olmaları gerekir.” 1876 Uluslararası Hijyen Kongresi, Brüksel.
Ancak bu dilekler zenginler için geçerliydi. Fakirlerin hayatı ise herkesin görebileceği şekilde ortadaydı. Örneğin 20. yy.’ın ünlü varoluşçu filozofu Jean Paul-Sartre Napoli’nin arka sokaklarında yukarıdaki fotoğrafı çekmişti.
“Binaların zemin katlarında küçük küçük odalar bulunuyor ve bunlar doğrudan caddeye açılıyor. Her odada bir aile var. Bu aileler ya masalarıyla sandalyelerini sokağa taşıyor ya da yarısı içeride, yarısı dışarıda olmak üzere eşikte bırakıyorlar. Dışarıda olanlar aslında hem içeride hem dışarıda yaşıyorlar. Geçen gün bir anne ve babanın dışarıda yemek yerken bebeklerinin ebeveynlerin yatağının yanındaki beşikte uyuduğunu gördüm ve ablası da ev ödevini gaz lambası ışığında başka bir masada yapıyordu. Bir kadın hastalansa ve bütün gün yataktan çıkmasa bu bilgi ortadaydı, herkes onu görüyordu.”
Gizlilik hakkı doğuyor
Öyleyse 20 yy.’da gizlilikle ilgili sıra dışı bir dinamik karşımıza çıkıyor. 1950’lere geldiğimizde gizliliğin devlet tarafından korumaya alındığını görüyoruz, fakat yoksul mahallelerdeki ev düzeni insanların gizliliğini korumaya müsait değil.
“Uygarlıkta kaydedilen ilerlemeler neticesinde hayatın temposu ve karmaşıklığı arttı. Bu da dünyadan biraz olsun uzaklaşmayı gerektirdi. Aynı zamanda kültürün arındırıcı etkisinin altındaki insanlar reklama daha duyarlı hale geldi ve yalnızlıkla gizlilik bireyler için daha önemli oldu. Ancak modern kurumlar ve teknolojiler gizliliği ihlal ederek insanı zihinsel sıkıntıyla strese sokuyor. Aslında fiziksel yaralanmadan çok daha şiddetli bir şekilde.” “Gizlilik Hakkı”, 15 Aralık 1890, Harvard Law Review.
Beter olduk
Harvard hukukçularından Louis Brandeis’in 126 yıl önce reklamları hesaba katarak yaptığı bu yorumun bugün aynen geçerli olması, gizliliğin insanoğlunun kültürel evrimi neticesinde değil de reklam gösterme, beyin yıkama ve halkı kontrol etme amaçlarıyla ortadan kaldırıldığı savını güçlendiriyor.
Ancak bu değerlendirmenin en dikkat çekici yanı, gizliliği teknolojik gelişmelerin ortadan kaldırdığını söylemesiydi. ABD ve dünyada gizlilik hakkının babası olan ABD Yüce Mahkemesi üyesi Louis Brandeis’in zamanından ileride biri olarak 19. yy.’da yayınladığı bu kritik makale pek ilgi görmedi. Hatta gazeteler tecrübeli hukukçuyla dalga geçtiler:
“Buluttan nem kapan bu Amerikalıların fikirleri hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde Harvard Law Review dergisinin Aralık sayısının sadece arka sayfalarında kendine yer bulabildi. Makalede Boston barosunun iki üyesi, genel hukukun mahkemelerde başarıyla savunabilecek bir gizlilik hakkı olup olmadığını sorgulayan bazı araştırma sonuçlarını paylaşıyorlar.” Galveston Daily News, Gizlilik Hakkı üzerine.
Gerçekten de gizlilik hakkı bu tartışmanın geçtiği 1890’lara kadar Amerikan tarihine bir katkıda bulunmamıştı. İç Savaş sırasında vatandaşın kişisel iletişim bilgileri devlet tarafından kontrol edilmiş ve gizlilik hakkı sistematik bir şekilde ihlal edilmişti.
Telgraf dinleme skandalı
Örneğin aşağıdaki görselde Savaş Bakanı Edwin Stanton’ın telgraf hatlarını dinlemek için kurul kararı çıkarmaya çalıştığını görüyoruz. Lincoln da belgenin arkasına şöyle yazmıştı: “Savaş Bakanı sözü geçen konuyu istediği şekilde çözmek için tarafımdan yetkilendirilmiştir. A. LINCOLN.”
Amerika’da gizlilik hakkı vatandaş istediği için değil, politikacılar göz önünde olmaktan rahatsızlık duyduğu için yasalarla güvenceye alındı. Buna da Başkan Grover Cleveland’ın güzel karısı yol açtı. Eşinin güzel yüzü ürün reklamlarında fütursuzca kullanılınca ABD başkanı ülkenin ilk gizlilik yasalarını çıkarılmasına önayak oldu.
Cleveland’ın çabaları sonucunda, New York meclisi insanların yüzünün reklam amacıyla izinsiz kullanılmasını önlemek için 1903 yılında 1000 dolara kadar para cezası kesilebileceğine hükmetti.
Gizlilik eşini döven erkekleri koruyordu
Bugün Türkiye’de kadınların ezilmesine yol açan bazı yasalar ve yargı kararlarına benzer biçimde, 19 yy. Amerikasında gizlilik bir erkeğin eşini kamu hayatı ve özel hayatta kontrol etmesine yarıyordu. Özellikle de eşine şiddet uygulayan erkeklerin bunu saklamasını sağlıyordu.
Bu nedenle gizlilik konusu dışındaki toplumsal olaylarda bile 19. yy. İngilteresinden örnek veren politikacıların bunu bilinçli olarak yaptıklarına, ne söyledikleri ve ne istediklerini gayet iyi bildiklerine dikkat etmek gerekiyor.
“Özel hayatın gizliliği perdesini kaldırarak topluma kötülük etmeyeceğiz. Aile içi şiddet kötünün iyisidir.”
1868 yılında alınan mahkeme kararını açıklan State V. Rhodes, eşini döven bir erkeğin gizliliğini ihlal etmenin topluma zarar vereceğini söylüyor.
Teknoloji ve bireysellik
Amerika Birleşik Devletleri özel hayatın gizliliğinin pratikte ortadan kalkmasına yol açan teknolojilerin geliştirildiği ülkedir. Aynı zamanda bundan önce gizlilik hakkını kanunlaştıran ülkelerden biridir. Bu nedenle gizliliğin Amerika’da nasıl ortaya çıkıp yok olduğunu incelemek, özel hayatın doğumu ve ölümünü ele alan yazımız için önem taşıyor.
Amerika kurulduktan sonra geçen 150 yıl içinde bilgi teknolojilerinde büyük bir patlama yaşandı. Önce postane sistemi kuruldu, ardından telgraf ve telefon geldi. Geliştirilen her yeni teknoloji hem vatandaşların hem de devletin komşularla yabancıların özel hayatını gözetlemesini kolaylaştırdı.
Doğal olarak bu durum Amerikalıların pek umurunda değildi. Ellerinin altındaki en ucuz ve en kullanışlı teknolojileri kullanmaya devam ettiler. Gizlilik ikinci plandaydı.
Aldıran yok
“Tüm iletişimini posta kartlarıyla yürüten bir hanımefendi var. Gizli kalması gereken sırları açıklıyor ve sonuçlarına aldırmadan insanların yanlış davranışlarıyla hatalarını açık ediyor. Öte yandan postacıların ve kapıcıların sağlam karakterine çok güveniyor. Oysa kapıcıları her sabah apartman eşiğinde oturur ve posta kartlarında yazanları okuyarak eğlenirken görmek mümkün.”
Atlantic Monthly gazetesinin editörü 1905 yılında Amerikalılarının kartpostal sevgisini böyle yazmış. Büyük olasılıkla Amerikalı bayanın insanların özel hayatını herkese açık etmeye niyeti yoktu. Ancak yazdığı kartpostalları postacılar ve kapıcılar da açıp okuyordu.
Kartpostallar çok kullanışlı bir iletişim aracı olduğu için gizlilik kaygılarına rağmen tercih edildi. New York şehrinde 15 Mayıs 1873’te kullanıma giren kartpostallar iki saat içinde 200 bin sattı. Bu da iletişim araçlarını ücretsiz olarak sunan ve karşılığında kişisel bilgileri toplamayı sıradanlaştıran Gmail ve Android tabanlı telefon iş modellerinin neden tuttuğunu gösteriyor.
Telgraf ve kartpostalların ardından telefon geldi ve 20 yy. başlarında hızla yaygınlaştı. Ancak bireysel telefon hatları çok pahalıydı. Bunun yerine bir apartmandaki komşular grup hatları denilen yöntemle, eve gelen tek telefon hattını paylaşıyordu. Bu yüzden reklamlarda kiracılara telefonu kullanırken küfürlü konuşmamaları tavsiye ediliyordu.
Ancak insanları dinlemek yaygındı
“Grup hatları romantik ilişkileri bozabiliyor. Örneğin grup hattında biriyle flört ediyorsanız ve o sırada başka bir kız ararsa işler bozuluyor. Siz telefonu kapattıktan 5 dakika sonra mahalledeki herkes, kız arkadaşınız dahil, telefonda kiminle görüştüğünüzü biliyor. Hatta kız arkadaşın evlere baskın yapıp hem arayan kızı hem de cevap veren erkeği haşladığı durumlar var. Bu nedenle ne dediğinize dikkat edin.” Donnie Johnson.
Ancak bazen bilgi teknolojileri hem kullanışlı hem ucuz hem de gizliliği koruyan icatlar yapıyor. Örneğin, radyo çağında müzik ve haber dinlemek ailelerin ve kahvedeki müşterilerin birlikte yaptığı sosyal bir aktiviteydi ama 80’lerde kulaklık çıktı ve böylece gizlilik, bireysellik, insanın kendi düşünceleriyle baş başa kalması modern dünyada mümkün hale geldi.
“Kulaklıklar halka açık alanlarda gizlilik vahası yaratarak büyük başarı kazandılar.” Derek Thompson, Atlantic’in liberal köşe yazarı.
Ben de blog yazılarını genellikle Starbucks’ta kulaklık takarak yazıyorum. 🙂
7. 20. yy. sonları
1960’larda bugünkü dünya internet hariç ortaya çıkmıştı. Herkesin kendi evi, evinde odası ve özel telefon hattı vardı. 100 yıl önce ABD Başkanı Lincoln telgraf hatlarının dinlenmesine izin vermiş ve halk buna sesini pek çıkarmamıştı.
Ancak Başkan Nixon’ın politik muhaliflerini dinlediğinin ortaya çıkmasıyla patlak veren Watergate skandalı Nixon’ın 1974 yılında istifa etmesiyle sonuçlanacaktı.
Nitekim eski başkan yardımcısı Gerald Ford başkan olduktan sonra halka yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Başkan yardımcısı olarak Amerikalılarının gizlilik alanındaki bireysel haklarıyla ilgilendim. Benim yönetimimde yasa dışı hat çekme, telefon dinleme, dinleme cihazı yerleştirme ve evlere izinsiz girme gibi şeyler olmayacak. Hem hükümet tarafında hem özel sektörde gizliliğin yasa dışı yollardan ihlal edilmesini önlemek için daha sert yasalar çıkarmaya özellikle çaba göstereceğiz.” Gerald Ford.
Yargıç Brandeis sonunda kazanmıştı. Ancak 2000’lerde gizlilik olmayan dünya korkusu gerçekleşti.
Her şey tersine dönüyor
2000’lerin başında genç tüketiciler lokasyon bazlı izleme ve gözetleme özellikleri olan Boost Loopt GPS uygulamasını satın almaya istekliydiler. Eskiden olsa buna George Orwell’ın 1984 romanında anlatılanlardan çok daha kötü bir kabus senaryosu derdik.
Ancak 2006 yılında vatandaşların birbirini takip etmesi kabus senaryosu olmaktan çıkmıştı. Zaten 2007 yılında da ilk iPhone geldi. Bütün bunları 1981 yılından sonra doğan kuşağa borçluyuz:
“Büyülü çağ 1981’den sonra doğanlarla başladı. Gizlilik ayarları seçiminde ve kullanıcının gözetlenmeyi kabul edişinde büyük değişiklik gördüğümüz eşik bu.”
Loopt kurucu ortağı Sam Altman, ücretli GPS izleme sistemlerinin öncüsü. Tabii Google ve iPhone bunu ücretsiz olarak sağlayarak kitleleri kazandı.
8. Gizlilik korkusu şimdi alay konusu
“Büyükannem eve gelmeden birkaç blok önce GPS’imi kapatmamı istiyor. Sokakta yol sorduğum adam nerede yaşadığımı bilmesin diye!”
College Humor’ın “Anne Babalar Hiç Anlamıyor” serisinin editörüne gönderilen bir mektuptan alıntı.
Oysa telefonun GPS özelliği ve mikrofonunu kapatmanın bir manası yok. Bunu yaparsanız Google haritalarla yol tarifi gibi internet hizmetlerini kullanamıyorsunuz. Aynı zamanda bu hiçbir işe yaramıyor.
Çünkü telefonunuz GPS’i kapatsanız bile sizi gözetlemeye, ekrana yazdıklarınızı kaydetmeye ve ortamı mikrofonla dinlemeye devam ediyor (en azından söylediğiniz belli bazı anahtar kelimeler mikrofonun açılmasını tetikliyor).
Kabile hayatının geri dönüşü
Üstelik bugün Amerika’da Whatsapp’tan çiçek siparişi verme gibi lokasyon bazlı hizmetler var. Bunları adresinizi vererek kullanıyorsunuz. Dolayısıyla Y kuşağının gizliliği korumaya çalışmamasına şaşırmamak gerek. İstesek de gizliliğimizi koruyamıyoruz. Bunu yapmanın tek yolu TOR browser kullanmak, o da NSA sizi gözetlemeye karar verirse sadece birkaç ay boyunca işe yarıyor. Ancak TOR geliştiricileri NSA’in kullanıcıları gözetlemesini önlemek için yeni tedbirler aldı ve ürün gamına anonim TOR mesajlaşma programını da ekledi.
Bu arada özellikle üniversite gençlerinin büyükşehirlerde artan kiraları karşılamak için ortak ev hayatı yaşadığını biliyoruz. Kirayı, internet abonelik ücretini ve diğer masrafları birlikte karşılıyorlar. Amerika’da ise kızlı erkekli gruplar halinde aynı evde kalıyor, en azından oturup televizyon izlemek için Ortaçağ’daki gibi aynı yatağı paylaşıyorlar.
Çok eşliliğin geri dönüşü
“İnsan bilinci değişiyor ve hiper bireyselci görüşlerden uzaklaşarak ortak yaşam alanlarına kayıyoruz Öyle ki çocuklarımızı birlikte yetiştirme kavramı ortaya çıkıyor.” Jordan Aleja Grader, San Francisco’da yaşayan bir vatandaş.
Oysa gizliliğin ortadan kalkmasının hiç akla gelmeyen sebepleri de var. Örneğin İngiltere’de çocukların sakat doğmasını önlemek için yeni bir gen tedavisi kanunu çıktı. Buna göre embriyoyu bir anneden, embriyonun içindeki DNA’yı ise başka bir anneden alıyorsunuz; yani çok eşlilik geri dönüyor.
Gelecekte bazı çocukların bu tür tedaviler yüzünden iki biyolojik annesi ve bir babası olduğunu göreceğiz. Çoğu zaman çocuk bir anne ve babayla yaşayacak, yani tek eşlilik sürecek fakat bazen iki anne de aynı babayla yaşamak isteyebilecek.
İlgili yazı: İngilizler artık iki anneden doğacak
Bilimkurguda çok eşlilik
SyFy kanalının yeni dizisi Expanse günümüzden 300 yıl sonra geçiyor ve insanların Güneş Sistemi’ne yayılmasını anlatıyor. Expanse’ta Dünya nüfusu 30 milyar. Bu nedenle dönüşümlü ve karşılıklı olarak eş değiştirme usulüyle yaşayan 15-20 kişilik ailelerinin Amerika’daki büyük çiftliklerde yaşadığını görüyoruz. Bu ailelerde çocukların 5 babası ve 5 annesi olabiliyor.
Bu durum elbette özel hayatın ortadan kalkması demek; ama çok eşlilik ve eş değiştirmenin yaygınlaşmayacağını düşünseniz bile, en azından bulunduğunuz mekanların Instagram’da fotoğrafını çekip paylaştığınız zaman özel hayatınızı herkese açık ettiğinizi kabul etmeniz gerekiyor.
Rastgele seks
Bunun dışında yaşam tarzı bloggerlarının evde duş alırken çektiği Google Glass fotoğraflarını internette paylaşmasının hızla modasının geçtiği (!) bir çağda yaşıyoruz. Kısacası özel hayatın ortadan kalkması için Asimov’un 80’lerde yazdığı ve 1000 yıl sonrasını anlatan Robot romanlarını beklemek zorunda değiliz (Bu romanlarda sokaktan geçen çekici insanlara gecelik ilişki teklif etmek normaldi).
Daha 2003 yılında Focus dergisi için hazırladığım bir sosyal psikoloji yazısında kullandığım İtalyanca kaynaklarda oldukça iddialı bir görüş ortaya atılmıştı (yani o zaman bunun son derece iddialı olduğunu düşünmüştüm).
Buna göre 2050’de sınırlı ölçüde de olsa kamuya açık mekanlarda (parkın saklı köşeleri gibi) cinsel ilişkiye girmek Batı toplumlarında normal kabul edilecekti. Oysa Türkiye’nin dinamikleri farklı: Bugün biz iyisiyle kötüsüyle parkta öpüşen gençlerin iki, üç kişilik gruplar tarafından taciz edildiğini ve sahilde oturdukları banklardan kovulduklarını biliyoruz.
Anonim çıplaklık
Böylece internet bizi gizlilik, cinsellik ve çıplaklığın birlikte düşünüldüğü eski çağlara geri döndürüyor. Belki de bunlar birbirinden hiç ayrılmamıştı, fakat arada gelişen toplumsal normlar yüzünden bir süre boyunca birbirinden ayrı olduklarını düşündük.
Nitekim gizliliğin karşıtı olan şeffaflık ve pornografinin sınırında dolaşan internetin en popüler sitelerinden biri olan Reddit’te birkaç yıl önce kurulan “Gone Wild” grubu gibi komüniteler hızla yaygınlaşıyor. Bu gruplarda insanlar yüzlerini gizleyerek anonim çıplaklıklarını site ziyaretçilerine gösteriyorlar.
Bu yazıda bütün bunların doğruluğu ve yanlışlığını tartışmıyoruz, çünkü bu değer yargılarınızla ilgili olarak kendi görüşlerinize bağlı bir durum. Ancak Vint Cerf’in gizlilik ortadan kalktı sözlerinin doğru olduğunu göstermek açısından son derece manidar.
Gizlilik nasıl ortadan kalktı?
Android telefonlarla iPhone’ları ve bunlara yüklenen birçok uygulamayı ücretsiz kullanandığımız zaman ortadan kalktı. Şirketler ücretsiz kullanım karşılığında kişisel bilgilerimizi toplayıp bunları ticari amaçlarla kullandıkları zaman ortadan kalktı. Bu şartları kullanıcı sözleşmelerine yazdıkları ve beğenmiyorsan ürünlerimi kullanma dedikleri zaman gizlilik ortadan kalktı.
Türkiye’de TV kanalları para ödedikleri ailelerinin evlerine hangi TV programlarını izlediklerini görmek için rating kutuları yerleştirdiği gün gizlilik ortadan kalktı. AT&T’nin geniş bant internet hizmetini 30 dolara indirimli kullanmak isteyen abonelerin, bunun karşılığında şirketin browserlarında reklam göstermesine izin verdiği zaman ortadan kalktı (Bu sistemde abonenin internette hangi sitelere girdiği takip ediliyor ve ona göre reklam gösteriliyor).
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Önümüzdeki maça bakalım
Gizlilik bir savaşsa eğer, biz bu savaşı 20 yıl önce kaybettik: Büyük iş adamlarının toplumsal gelişmeleri öngörmek istemesi, devletlerin toplumu kontrol edip algı yönetimi yapmak istemesi, politikacıların muhalifleri bastırmak istemesi ve orta ölçekli iş adamlarının da kişiselleştirilmiş reklamlarla para kazanmak istemesi yüzünden gizlilik ortadan kalktı.”
“Bu hizmeti 2015’te sunmaya başladığımızdan beri kullanıcılarımızın büyük kısmı internette reklam göstermemiz karşılığında indirimli abonelikten yararlanmayı tercih ettiler.” AT&T sözcüsü Gretchen Schultz.
Yeni örnekler
Performans sanatçısı Risa Puno, Brooklyn sanat festivaline gidenlerin neredeyse yarısını fotoğraflarını, parmak izlerini ve sosyal güvenlik numaralarını kendisiyle paylaşmaya ikna etti. Hem de tarçınlı kurabiye karşılığında! Hatta bazı katılımcılar gizli bilgilerini yabancıya verdiklerini Twitter’da gururla paylaştılar.
Hollywood Bulvarı’ndaki turistler Jimmy Kimmel şovunda 1 saniye canlı yayına çıkmak için internet şifrelerini verdiler. Şimdi buna kanserde erken teşhis için tuvaletinizin gözetlenmesine gönüllü olarak izin vereceğinizi ekleyin. Sağlık sigortası primlerinde indirim için banyo alışkanlıklarınızı sigorta şirketinizle paylaşacak, örneğin sigara içmediğinizi kanıtlayacaksınız.
Gizlilik bitti
Sağlık gerçekten de çok ciddi bir konu ve erken teşhis modern tıbbın en önemli bileşeni. Hastalığı tedavi etmek yerine hastalığa yakalanmayı önleme bağlamında önleyici tıp da ancak banyodaki sensörler yardımıyla bedensel atıkları analiz ederek evde otomatik tahlil yapmakla mümkün.
Örneğin riskli Vioxx ilacını kullanan hastalar sağlık bilgilerini kamuyla paylaşırsa ilacın yan etkileri daha önce anlaşılacak ve böylece ileride 25 bin insanın hayatı kurtulacak.
Fütürist fizikçi Michio Kaku’nun 2014 Turkcell Teknolojisi Zirvesi’nde dediği gibi devletin telefonla bulunduğunuz yeri bilmesi, gelecekte kaza geçirirseniz bulunduğunuz yere ambulans gönderilmesi anlamına geliyor. Kalp krizi geçirdiğinizde doktora ve ailenize haber veren tişört bilgisayarlar bunu şimdiden yapıyor.
Sağlık bilgilerinizi paylaşacak mısınız?
Sağlıksız beslenen fast food meraklısı biri olarak bunu yaparsanız sigorta primleriniz artabilir, hatta çalıştığınız iş yeri sağlık riskleri yüzünden sizi işten çıkarabilir. Buna karşın, Google kurucu ortağı ve Alphabet CEO’su Larry Page insanların sağlık bilgilerini akademisyenlerle paylaşmaya teşvik eden bir proje başlattı.
2013’te bu konuda bir TED konuşması yapan Page bu bilgilerin anonim olacağını, yani kullanıcının adını vermeye gerek olmadığını söyledi. Oysa genetik kodumuz, karaciğer fonksiyonlarımız, kan değerlerimiz ve metabolizmamız tıpkı parmak izimiz gibi bize özel. Sağlık bilgilerimiz isim vermesek de kim olduğumuzu açık ediyor.
Anonimlik hayal
Larry Page tıbbi verilerin çok büyük bir gelir kapısı olduğunu biliyor ve doktorlar bile Gmail kullandığı için Google 20 yıldır sağlık verisi topluyor. Bu nedenle Page’in ticari kaygılarla hareket ettiğini söylemek mümkün. Uzmanlar da aynı kanıda ve bu çağda anonim kalmanın imkansız olduğunu düşünüyorlar:
“Veritabanlarından yeterince bilgi çıkarırsak insanları anonim yapacağımızı söyleyerek kendimizi kandırıyoruz. Herkese gizlilik sözü veriyoruz, ama bu makalede toplumun belirli bir kesimi için bu sözlerin boş olduğu görülüyor.”
Sage Bionetwork’ten John Willbanks, genetik kodunu anonim olarak paylaşan hastaların aslında kimliklerini ifşa ettiklerini gösteren yeni araştırma makalesinde böyle yazıyor.
Fitness bilezikleri cinsel hayatı gözetliyor
Fitness bilezikleri gelecekte erken teşhis ile kalp krizini önleyecek ve daha bugünden adımsayar özelliği ile ne kadar kalori yaktığınızı anlayarak formda kalmanıza yardım ediyor. Ancak bu bileziklerin yatak hayatınızı gözetlemek gibi özellikleri de var.
Çünkü kalori hesabı yapan basit adımsayar uygulamalar kalori yakma hızınıza bakarak günlük aktivitelerinizi de takip edebiliyor. Seks mi yapıyorsunuz, yoksa koşu bandında kardiyo mu yapıyorsunuz? O çok sevdiğiniz fitness bileziğinin bunu da takip ettiğinden veya yakında takip edeceğinden emin olabilirsiniz.
İlgili yazı: Sporcunun sevgililer günü akıllı takı alışveriş rehberi
Öyleyse çözümü ne?
Artık gizlilik ortadan kalktı. Tıpkı modern gizliliğin 150 yıl önce ortaya çıkması gibi, bu kez de lambadan çıkan cini tekrar lambaya sokamayacağız. Ancak bu saatten sonra asıl mesele gözetlenmeyi önlemek değil. Mühim olan bizi kimin gözetlediğini ve neyi gözetlediğini an be an bilmek. Yoksa haksız rekabet konusu var.
Örneğin Google bizi gözetliyor ama biz Google’ın yönetim kurulu toplantısında neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Larry Page’in evinde ne konuştuğunu da bilmiyoruz. Onlar bizden gizliler, ama biz onlardan gizli değiliz. Asıl sorun bu ve bunun çözülmesi lazım.
Öte yandan, vatandaşın yolsuzluğa karşı denetim yapması için devlet şeffaf olmalı ve vatandaş da devletin muhalefeti bastırma baskısından korunmak için anonim olmalı. Şirketler bizi gözetlediğine göre, kişisel bilgilerimizi nasıl kullandıklarını da birebir söylemeli ve bilgilerimizi kullandıkları için şeffaf bir denetim mekanizmasıyla birlikte bize kâr payı vermeliler. AT&T’nin hangi web sitelerini ziyaret ettiğinizi takip edip size reklam gösterme karşılığında internet abonelik ücretinizde indirim yapması bu yönde atılan doğru bir uygulama.
İlgili yazı: Girişimciye hemen para kazandıran 15 yapay zeka teknolojisi
Bunlar hayal!
Elbette bu söylediklerimiz hayal.4 Bu idealin yakında gerçekleşeceğini de sanmayın, ama başka bir şey olabilir. Şirketlerin bizi gözetlemesi için gözetleme teknolojilerinin her yerde olması, çok ucuz veya bedava olması ve herkes tarafından kullanılabilir olması gerekiyor. Evet bildiniz, tıpkı iOS ve Android gibi.
Ancak hızla artan dünya nüfusunda rekabet de artıyor ve bu da gözetleme sistemlerinin bizi gözetlemek için daha gelişmiş olmasını gerektiriyor. Örneğin bunlar herkes tarafından hacklenebilir olmalı (Şimdi 13 yaşındaki bir çocuğun veya teröristlerin rahatlıkla siber saldırı düzenleyebildiğini hatırlayın).
İlgili yazı: Dijital dönüşümde yapay zeka devri
Öyleyse bir çaresi var
Teknolojik tekillik yaklaşırken sıradan bir vatandaş bile interneti NSA gibi gözetleyebilecek, hatta tekillikle birlikte sıradan bir vatandaş bile NSA kadar detaylı büyük veri analizi yapacak. 30 yıl sonra bunu sudan ucuz olan mikroskobik süper zeki bilgisayarlar bizim yerimize yapacak.
İşte o zaman istihbarat orta malı (commodity) olacak. Herkes her şeyi bilebileceği için insanları gözetleyerek para kazanmanın, kontrol etmenin ve sömürmenin bir anlamı kalmayacak. Belki de bütün kişisel verilerimizi kimseyi sömürmeyecek olan ahlaklı (?) bir süper zeka kontrol edecek.
Böylece anonimlik ve özel hayat bizim iyiliğimizi düşünen bir süper zeka tarafından korunacak. Bu kavrama yabancı değiliz aslında. Bazı dinlerde Tanrı’nın her şeyi bildiği ve vicdanımızın sesi dışında hiçbir şeyimize karışmadığı söylenir. Süper zeka da insanın kendi yarattığı bir tür tanrı olabilir.
İlgili yazı: Makinedeki hortlak Ex Machina
Gizliliğin modası geçmesin
Bugün bildiğimiz tek şey gizliliğin ortadan kalkmakta olduğu ve tek umudumuz da bunu önleyecek yeni bir gelişmenin ortaya çıkması. Öyle bir gelişme olmalı ki bu, önümüzdeki 20 yılda telepatik internetle beynimizi yıkamalarını önlemeli.
Yoksa gizliliğin ortadan kalkması bizi bilinçsiz oy kullanan ve reklamı yapılan her ürünü satın alan aptal makinelere dönüştürecek gibi görünüyor (tabii zaten böyle değilsek). Bu nedenle gizlilik zaten insanlığın anormal haliydi, artık modası geçti, gizliliği boş verin diyen Vint Cerf’e katılamıyorum.
1http://www.aftonbladet.se/nyheter/euvalet/article11855131.ab
2Burke (2000)
3flickr kullanıcısı Nina Haghighly
4The Age of Optimists