Bizden İlkel Dünya Dışı Uygarlık Bulursak Ne Yaparız?
|Avrupalılar Amerika’yı keşfedince yerlilerin topraklarını zorla ele geçirdiler. Peki biz insanlar başka bir gezegende bizden 500 yıl geri olan ilkel bir dünya dışı uygarlık bulursak nasıl davranırız? Onlarla barış içinde iletişim kurabilir miyiz? Uzaylılarla ilk temas senaryolarını birlikte görelim.
Dünya dışı ilişkiler
Bugün Dünya’da yüzlerce ulus var ve bu yüzden uluslararası ilişkiler yürütüyoruz; ama Güneş Sistemi dışındaki bir gezegende uzaylı uygarlığı bulursak yıldızlararası ilişkiler devreye girecek.
Oysa bugüne dek hep Dünya’yı ele geçirmek isteyen uzaylılarla ilgili Kurtuluş Günü gibi Hollywood filmleri çektik ve sürekli olarak uzayda bizden teknolojik açıdan yüzlerce yıl ileride olan yabancı uygarlıklar bulacağımızı düşündük.
Hatta Babylon 5 dizisi ile Mass Effect oyunlarında anlatıldığı gibi, dünya dışı uygarlıkların bize çok daha medeni olmayı öğreteceğini ve bizi ayağa kaldırıp yıldızlara taşıyacağını umduk. Bu konuda iyimser olamadığımız zamanlarda ise gelişmiş uygarlıkların insanlığı yok edeceğinden korktuk.
İlgili yazı: Interstellar Filmi Ne Kadar Gerçekçi?
Peki ya ilkel uzaylılar bulursak
Onlara nasıl davranacağız? Bu konu önemli; çünkü NASA’nın gezegen koruma programına1 rağmen, uzaylılar konusundaki sicilimiz kötü. Örneğin, uzaya gönderdiğimiz robot sondaları doğru dürüst sterilize etmeyi beceremediğimiz için Mars’ı bile yanlışlıkla kirlettik.
Neyse ki meraklı kedi Curiosity aracıyla Dünya’dan Mars’a giden mikroplar morötesi ışınlar yüzünden çabucak öldü; fakat risk büyüktü. Sonuçta kızıl dünyaya hızla çoğalan yabancı mikroplar bulaşsaydı Dünyalı bakteriler olası yerli canlı türlerini yenip gezegeni ele geçirebilirdi.
Bu durumda Mars’ta hayat bulsak bile gerçekten Mars’a ait olduğundan ve yanlışlıkla Dünya’dan gelen araçlarla taşınmadığından asla emin olamazdık.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Ya uzaylı bulursak?
Beterin beteri var demişler: Mass Effect video oyununda Salarialılar, kendi uygarlığını nükleer savaşla yok eden Kroganlara yeni teknolojiler sunarak onları yıldızlara taşıyor ve Rachni adlı başka bir dünya dışı uygarlıkla savaşmaya zorluyordu.
Verdikleri hizmet karşılığında galakside yeni gezegenlere yerleşen Kroganlar ise gördükleri ilgiden şımarıp aşırı hızlı çoğalarak bu kez de Salarialılara savaş açıyordu. Sonuçta Kroganların gezegeni Tuchanka göktaşı bombardımanıyla ikinci kez yok ediliyordu.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Mesele soykırım değil
Öyleyse tek sorun insanların ilkel uygarlıkların yaşadığı gezegenleri James Cameron’ın Avatar filminde olduğu gibi ele geçirmeye çalışması değil. İlkel uzaylılara gelişmiş teknoloji vermek veya onlarla basitçe temas kurup dünya görüşlerini değiştirmek bile büyük risk içeriyor.
İçişlerine karışmaya hakkımız var mı?
Mass Effect oyunları ile Babylon 5 ve Expanse dizilerinde sık işlenen bir temadır: Bugün uzaylılar Dünya’yı ziyaret etse insanların dinsel inançlarına ne olur?
Örneğin üç yaygın dinin kurumsal yorumları Dünya dışı uygarlıkları pek hesaba katmıyor. Bu durumda kitleler halinde ateist olur muyuz? Yoksa içimize kapanır ve yobazlığa mı sarılırız? Uzaylılar gelirse liberallerin sayısı artar mı? Peki liberaller çoğalmazsa ırkçılık tavan yapar mı?
Görüyoruz ki bu sorular önce bizimle ilgili: Bizden ilkel bir dünya dışı uygarlık bulursak onlara nasıl davranacağımız konusu, Dünya’yı ziyaret edecek olası uzaylıların bize nasıl davranacağını belirleyecek.
Örneğin, biz insanlar Avatar filmindeki gibi uzaylı yerlilerin topraklarını fethetmeye kalkarsak uzaylılar da bizim gezegenimizi ele geçirmeye kalkabilir; çünkü evrende böyle bir olasılık olduğunu davranışlarımızla kanıtlamış olacağız.
İlgili yazı: Google Kuantum Bilgisayar Yarışında Yeni Çiple Öne Geçti
Uzaylı mikrop ve hastalıklar
Bu tehlike bir yana, bizler Mars’a mikrop taşıyabiliyorsak uzaylı mikropları da yanlışlıkla Dünya’ya getirebiliriz! Biyolojik riskleri önlemek için uzay araçlarını sterilize etmemiz gerekiyor. Ancak, bu senaryoda uzaylı bakterileri fark edeceğimizi varsayıyoruz. Oysa dış gezegenlerde gözden kaçan canlı türleri sterilizasyon sürecini atlatarak Dünya’ya ulaşabilir.
İlk temas protokolleri
Bu konuyu ilk ciddiye alan TV dizisi Uzay Yolu oldu. Uzay Yolu’ndaki Asal Yönerge, Birleşik Gezegenler Federasyonu’nun (kısaca Federasyon) henüz ışıktan hızlı yolculuk teknolojisi geliştirmemiş olan uygarlıklarla temas kurmasını yasaklıyor.
Buna karşın gezegenleri gizlice gözetleyerek uzaylılar hakkında bilimsel, politik ve kültürel bilgi toplamak söz konusu olabiliyor. Biz insanlar bunu yapmaya hakkımız olduğunu düşünüyorsak uzaylıların da bizi gizlice gözetliyor olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Öte yandan, Uzay Yolu’nda Borgların galaksideki tüm uygarlıkları fethedip asimile ederek kendi bünyesine katmak istediğini biliyoruz. Öyle ki son yıllarda yayınlanan Uzay Yolu romanlarında Federasyon saldırgan Borgları ancak yok ederek durdurabilmişti.
Öyleyse insan uygarlığını kurtarmak için başka bir uygarlığı yok etme hakkımız var mı sorusunu da yanıtlamalıyız. Gerçi bunu soracak kadar duyarlı olmak bile insanları daha ahlaklı kılabilir; ama dünya dışı bir uygarlık bulursak soruyu cevapsız bırakma lüksümüz olmayacağını da belirtmek gerekir.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
Örneğin Expanse ve solucandelikleri
Expanse bilimkurgu dizisinin aynı adla uyarlandığı romanlarda, insanlar bizden 2 milyar yıl önce çökmüş olan bir uygarlığın izlerini buluyordu. Bu isimsiz uygarlık galaksiye yayılmak için ışıktan hızlı yolculuğa izin veren solucandelikleri kullanmış; ancak uzaylılardan geriye sadece yıldız geçitlerini koruyan otomatik bir uzay istasyonu kalmıştı.
Uzaylıların geliştirdiği protomolekül 2-2,5 milyar yıl önce Satürn yörüngesine giren Phoebe adlı asteroitten bozma uydunun içinde saklanıyordu. Protomolekül bulaştığı bütün insanları zombiye dönüştürerek asimile ediyor ve Güneş Sistemi için yeni bir yıldız geçidi inşa etmek amacıyla ham madde olarak kullanıyordu.
Aynı zamanda 1979 tarihli ilk Uzay Yolu filminde olduğu gibi, ele geçirdiği insanların zihinlerinin bir kopyasını da uzaylı bilgisayarlarında dijital avatar simülasyonu olarak saklıyordu.
Sonuç olarak protomolekülü icat eden uzaylıların yok olduğu ortaya çıkınca; asimile edilen insan detektiflerden birinin dijital avatarı, galaksiyi araştırıp evrenin en büyük polisiye gizemini çözmek, yani uzaylılara ne olduğunu bulmakla görevlendiriliyordu.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Nasıl anlaşacağız?
İnsanlar ise uzay istasyonunu yöneten yapay zekanın düşmanlarına neler yapabileceğinden emin değillerdi. Bu yüzden uzay istasyonunu zorla ele geçirmeye kalktılar ve karşılığında otomatik savunma sistemi yüzünden büyük kayıp verdiler.
En sonunda insanları aklı başında birkaç kişinin yardımıyla idealist bir rahibe durdurdu ve uzay keşif filosundaki sivillerle askerleri silahlarını bırakmaya ikna etti; çünkü dünya dışı yapay zekanın karşı saldırısı Güneş’i patlatarak Güneş Sistemi’ni yok edecekti.
Sonuçta Expanse romanına bakınca uzayda bizden ilkel dünya dışı uygarlık bulursak bu uygarlığın bize düşmanca davranabileceğini görüyoruz. Peki neden saldırabilirler? Tabii ki korktukları veya iletişim kopukluğu yüzünden bizi yanlış anladıkları için!
İlgili yazı: 10 Adımda kara deliğe düşen astronota ne olur?
Nükleer silah kullanan mağara adamları
İnsan uygarlığını eleştirmek için birçok nedenimiz var. Bizler galaksiyi keşfedip olgun insan olmak ve evrenin sırlarını çözmek varken, Dünyamızı kirleterek kısır savaşlarla birbirimize zarar veriyoruz.
Bu açıdan eline nükleer silah verilmiş mağara adamları gibiyiz ve 70 bin yıl önce Hindistan’a giden atalarımızı geyik gibi avlayan yamyam Homo erectuslardan pek farkımız yok (hepimiz Homo cinsine ait olduğumuz için yamyamlık söz konusu). Evet, bugün birbirimizi yemiyoruz ama pek çok ülkede savaşıyoruz.
Bu durumda ilkel dünya dışı uygarlıklar bulur ve onlara yardım edersek 1) Mağara adamlarının eline tabanca vermiş oluruz. 2) Son derece barışçıl amaçlar gütsek bile bizimle anlaşamayan bilgisiz uzaylılar ziyaretçilere saldırabilirler.
İlgili yazı: Kontrollü Güç >> Telefon pil ömrünü uzatmak için en çarpıcı 5 yöntem
En iyisi temas kurmamak mı?
Expanse’ta dünya dışı yapay zeka insanlara saldırmıyor, bunun yerine her seferinde daha fazla kaba kuvvet kullanarak insanları durdurmaya çalışıyordu. Ancak, bunu başaramayınca son çare olarak geriye Dünya’yı yok etmek kalıyordu. Neyse ki bu sırada insanların aklı başına geliyor ve saldırıyı durduruyorlardı.
Sorun yabancı yapay zeka ile anlaşmak
Sonuçta uzayda ışıktan hızlı yolculuk etmenin bir yolunu bulamazsak galaksiyi çekirge sürüsüne benzeyen robotlarla, yani Von Neumann sondalarıyla keşfedeceğiz. Bu sondalar insan kadar akıllı olmasa da asteroitlerden maden çıkararak kendini kopyalayıp uzak yıldızlara yayılacaklar.
Oysa Expanse’taki üstün uygarlığın geliştirdiği yapay zekayı insan kadar zeki yapmadığını görüyoruz. Büyük olasılıkla uzaylılar kendilerinden zeki bir robot geliştirmek istemediler; çünkü bu yapay zeka onları yok edebilir veya evrende bulduğu uygarlıkları kimseden izin almadan etkilemeye kalkabilirdi.
Bu yüzden Expanse’ın üçüncü cildi olan Abbadon Gate’te karşılaştığımız yapay zekanın bilinçsiz bir otomatik sistem olduğunu görüyoruz. Demek ki uzaya robot sondalar gönderirsek bu sondaların dünya dışı uygarlıklarla iletişim kurmaması ve kesinlikle onları terbiye etmeye çalışmaması gerekiyor.
Üstelik sondalar insanlar yok olduktan iki milyar sonra da uzayı keşfetmeye devam edeceği için, “Bugün uzaylı bulursak onlara nasıl davranırız” sorusuna şimdiden cevap vermemiz gerekiyor. Ne de olsa bugün yapacağımız ahlaki seçimler uzak geleceği belirleyecek.
İlgili yazı: Dünya’daki hayatın kökeni Mars mı?
Senin fikrin?
İlk teması gerçekleştirmeden önce Dünya’ya benzeyen dış gezegenler bulmamız, teleskopla bakınca dünya dışı uygarlık olup olmadığını anlamamız ve Dünya benzeri gezegenlere ışık hızına yakın hızda araştırma sondası göndermemiz gerekiyor.
Ancak, bütün bunları yapmadan önce ilk temas protokollerini belirlememiz lazım. İşimizi şansa bırakmak istemeyiz. Hele bugün bizden 500 yıl geride olan bir uygarlığı yanlışlıkla kendimize düşman etmeyi hiç istemeyiz; çünkü bizden korktukları için önlem almak amacıyla teknolojik gelişmeyi hızlandırabilir ve 100 yıl içinde gelip bize saldırabilirler.
Buna da şaşırmayın; çünkü Dünya ülkeleri önleyici saldırı kavramını uluslararası hukuka sokmuş durumdalar. Bunu kısaca özetlersek “Bugün açıktan düşmanım değilsin, ama yarın direk düşmanım olabilirsin. Bunu önlemek için seni şimdiden vuracağım” diyorlar. Dünya dışı uygarlıklar da önleyici saldırı yapabilir.
İlgili yazı: Ruslar Teleskopla Uzaylı Sinyali Aldı mı?
Son kararın
Uzay büyük bir bilinmeyen ve uzayda hayat olup olmadığını bilmiyoruz. Dünya dışı uygarlıklar varsa neden gelip bize merhaba demiyorlar? Bunu bilmiyoruz. Uzayda bizden başka akıllı canlı türü yoksa bunun sebebini de bilmiyoruz. Hatta uzaylılar gelip “Merhaba Dünyalı” derse nasıl cevap vereceğimize de tam karar vermedik. Ancak şunu çok net görüyoruz:
Bizim türdeşlerimize nasıl davrandığımız dünya dışı uygarlıkların da bize nasıl davranacağını gösteriyor. Stephen Hawking işte bu yüzden insanların radyo teleskoplarla fazla ses çıkarmamasını ve kesinlikle uzaylılara yerimizi belli etmemesini söylüyor. Bunun için de Avrupalıların Kuzey Amerika yerlilerine neler yaptığını hatırlatıyor.
Öyleyse tek bir umut var: O da insan uygarlığının olgunlaşması; savaşları, bencilliği ve sömürüyü durdurması. Din ve siyaset gibi en ateşli konularda bile birbirimizle anlaşmayı başarmalıyız; çünkü bunu başarabilirsek gelecekte bizi ziyaret edebilecek uzaylıların da başaracağını düşünebiliriz.
O zaman ilkel mağara adamı gözlerimizi gece göğüne kaldırıp korkmadan bakabilir ve uzaylılarla karşılaşarak dünya görüşümüzü kökten değiştireceğimiz günü iple çekebiliriz. 🙂
Kozan bey, Prometheus filminin devamı sayılabilecek Alien Yaratık filmini izlediniz mi? Film hakkında bir yazı yazmayı düşünür müsünüz? Prometheus filminde insan uygarlığının aslında başka bir uygarlık tarafından yaratıldığı konusu var. Bu görüş çok uçuk bir görüş mü yoksa makul bir görüş mü?
Merhaba Murat. Şu anda sırada Kabuktaki Hayalet filmi yazısı ile sevgili Ayşe Acar’ın Bay Binet adlı Türkiye’nin en kapsamlı yapay zeka bilimkurgu romanı incelemesi var. Ardından Prometheus da yazayım. İyi fikir!
Uzay çağının ilerleyen dönemlerinde biz eğer daha ilkel bir uygarlık bulursak yapacağımız şey o gezegeni ve uygarlığı mahvetmek olacaktır. Kısa ve net cevap budur.
Bu kafayla uzaylı bulursak kötü davranırız gibi Hilmi.
Keşfettiğimiz uygarlık, (tıpkı şimdi bizim olduğumuz gibi) uzayda yaşam ve uygarlık arayışına girmediyse temas gerçekleştirmek, sizin de saydığınız pek çok nedenden ötürü sakıncalı olabilir. Ancak bizim gibi bir arayışa girmişlerse, uzaya sinyaller gönderiyorlar, yakın gezegenlerde hayat arıyorlar, teleskoplarla evrenin derinliklerine bakıyorlarsa, bu, en azından böyle bir arzu/hedef taşıdıklarını gösterir. Bu durumda temas gerçekleştirilmelidir. İnsanlar nasıl ki birbirlerinden kaçarak veya saklanarak, iletişim kurmadan ilerleyemezlerse, aynı yaklaşım dünya dışı iletişim için de uygulanmalı, temastan kaçınmamalıyız.