Interstellar Filmi Ne Kadar Gerçekçi?
|Christopher Nolan’ın yönettiği Interstellar kara delikler, zaman yolculuğu ve solucandelikleri konusunu işleyen en gerçekçi bilimkurgu filmi olarak kabul ediliyor. Nitekim filmin danışmanı da ünlü teorik fizikçi Kip Thorne. Peki Türkçe adıyla Yıldızlararası ne kadar gerçekçi? Birlikte görelim.
Dahi yönetmen
Öncelikle Batman: Kara Şövalye üçlemesi ve 2010 tarihli Başlangıç (Inception) filmlerinden tanıdığımız İngiliz film yönetmeni ve senarist Christopher Nolan’ın Interstellar ile kendini aştığını söyleyebiliriz.
Interstellar sadece çarpıcı görsel efektleriyle dikkat çekmiyor. Aynı zamanda nötron yıldızları, süper kütleli kara delikler, solucandelikleri ve zamanda yolculuk gibi fizik konularını ele alıyor. Tek sorun filmi anlamak için astronomi ve fizikte temel bilgi sahibi olmak gerekmesi.
Ben de Bilgi Üniversitesi Muhteşem Bilim öğrencilerime Interstellar filmini izleyerek cevaplamaları gereken bir dönem ödevi vermiştim. Her ne kadar daha önce kara delikler ve solucandeliklerini anlatmış olsam da fizikteki son keşifler ışığında filmin ne kadar gerçekçi olduğunu incelemek iyi olur.
İlgili yazı: Kara Delik Resmi Çeken Dünya Boyunda Teleskop
Evren’in keşfi
Filmde astronotlar solucandeliği tüneliyle uzayda ışıktan hızlı yolculuğa çıkarak başka bir galaksiye gidiyor; ancak bu galaksideki yabancı yıldız sisteminde güneş yerine parlak bir kara deliğin etrafında dönen yaşanabilir bir dünya buluyorlar.
Bizim de filmi daha iyi anlamak için solucandeliklerinden başlayarak 10 temel fizik konusunu basitçe ve sırayla ele almamız gerekiyor:
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Router Modem
1. Solucandelikleri
Solucandeliği birbiriyle dolanıklığa sokulmuş olan iki kara delikten oluşuyor. Kara deliklerin merkezinde sonsuza yakın yerçekimine yol açan birer tekillik bulunuyor. Bunları mikroskobik cisimleri yöneten kuantum fiziğine göre dolanıklığa soktuğunuzda iki kara deliği birleştirmiş oluyorsunuz.
Bu durumda Evren’in uzak köşelerindeki iki kara delik ortak tekilliği paylaşıyor. Ancak, solucandeliği için başka bir şey daha yapmamız gerekli: Kara delikleri birbirine bağlayan mikroskobik geçidin ağzını negatif kütle; yani anti yerçekimi oluşturan egzotik parçacıklarla açmak zorundayız.
Aksi takdirde bir kara delikten içeri düşerseniz diğer kara delikten dışarı çıkamazsınız. Kara deliğin merkezindeki tekilliğe düşüp yok olursunuz. Buna karşın, fizikte yerçekimi yerine yeritimine yol açan ve solucandeliği tünelleri yaratan egzotik parçacıklar yok. Bunlar sadece teorik parçacıklar.
Ne kadar gerçekçi?
Interstellar filminde solucandeliğinin son derece gerçekçi resmedildiğini görüyoruz. Sonuçta solucandeliği uzaydaki bir delik değil; sadece içine düşebildiğiniz bir küredir. Ancak uzay-zamanı büktüğü için solucandeliğinin açıldığı başka bir galaksideki yıldızları kendi galaksinizden bakınca görebilirsiniz (buna mercek etkisi diyoruz).
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Ak delik, kara delik
Bu yüzden solucandeliklerine evcilleştirilmiş kara delikler diyebiliriz. Evet, uzay zamanı bükerek başka bir yıldıza veya galaksiye açılan kapılar oluşturuyorlar. Ancak, solucandeliklerinin içine zarar görmeden girip yine zarar görmeden dışarı çıkabiliyorsunuz.
Ayrıca solucandeliklerinin ak deliklerden bir farkı var: Kara deliklerin tersi olan ak deliklerin içine girmek için ışıktan hızlı gitmeniz gerekiyor. Bu yüzden ak deliklerin içine girmek imkansız. Ak delikler içindeki her şeyi dışarı püskürtüyor.
Kara delikler ise yakındaki her şeyi yutuyor ve bir daha dışarı çıkmasına izin vermiyor; çünkü kara delikten dışarı çıkmak için ışıktan hızlı gitmek gerekiyor. Bu da imkansız. Dolayısıyla ak delikler uzayda süper parlak beyaz bir küre, kara delikler de simsiyah bir nokta olarak var alıyor.
Solucandelikleri ise iki yönlü
Bir ucundan girince diğer ucundan dışarı çıkıyorsunuz; ancak bu noktada Interstellar’ın bilimkurgu eseri olduğunu unutmayalım. Evren’de bugüne dek solucandeliği bulamadık ve ak delikler de sadece teorik gökcisimleri. Bu yüzden filmin en azından teorik açıdan gerçekçi olduğunu söyleyebiliriz.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
2. Yapay yerçekimi
İnsanların uzun süreli uzay yolculuklarında karşılaştığı iki temel sorun var: Uzayda yerçekimi yokluğundan kaynaklanan kas ve kemik erimesi sorunu ile kozmik ışınlardan kaynaklanan zararlı radyasyon sorunu. Aynı durum Interstellar astronotları için de geçerli.
Bilim insanlarının kemik erimesi sorununu aşmak için uzay aracında yapay çekim üretmesi gerekiyor. Bunun en basit yolu da uzay gemisinin kendi etrafında dönmesini sağlamak ve merkezkaç kuvvetiyle yapay yerçekimi oluşturmak.
Filmde bu yöntem kullanılıyor. Merkezkaç kuvveti ile astronotlar ve eşyalar uzay gemisinin duvarlarına yapışıyor. Biz de kendimizi Dünya’da yürür gibi hissediyoruz, deyim yerindeyse uzayda bir ağırlığımız oluyor.
Ne kadar gerçekçi?
Pek değil. Her ne kadar tekerlek şeklinde bir uzay gemisi yapıp tekerleği döndürerek içindeki insanların yere basmasını sağlasanız da filmdeki uzay aracının çapı çok dar. Bu yüzden yapay yerçekimi oluşturmak için çok hızlı dönmeli; ama o kadar hızlı dönerse uzay gemisi parçalanırdı.
İlgili yazı: Zaman Neden Geleceğe Akıyor?
3. Güneş yerine kara delik
Kara delikler uzayda önüne gelen her şeyi yutuyor, ışığı bile. Bu durumda nasıl olur da yaşanabilir bir gezegen ortaya çıkarak kara deliğin etrafında dönebilir? Üstelik kara delik nasıl olur da Güneş gibi ısı ve ışık saçarak bu gezegene hayat verir? Filmde bütün bunlar var ve bu soruları tek tek yanıtlayalım.
Öncelikle kara delikler sadece kendine çok yaklaşan cisimleri yutuyor. Kara deliğe düşerseniz dışarı çıkamazsınız, ama kara deliğe güvenli bir uzaklıktaysanız kaçıp kurtulabilirsiniz. Aynı sebeple bir gezegen kara deliğe yeterince uzak bir yörüngede güvenle dönebilir.
Belki de filmdeki süper kütleli kara delik Gargantua bir güneş sistemindeki yıldızlarla gezegenleri yuttu, ama Interstellar su dünyası bu yıkımdan kurtuldu. Astronotlar da o gezegene indiler. Kabul etmeliyiz ki biraz zorlama bir açıklama; fakat güzel bir hikaye için de hayal gücünü zorlamak gerekiyor.
İlgili yazı: Lockheed Martin Mars İstasyonu Kuracak
Kara delik yörünge mekaniği
Şimdi kara delik çevresindeki bir gezegene filmdeki gibi iniş yapmanın ne kadar gerçekçi olduğuna bakalım: Gargantua sisteminde, okyanus dünyasından başka gezegenler var ve bir de nötron yıldızı yer alıyor. Bunların karmaşık yerçekimi etkisi gezegenin kara deliğe düşmeden çok yakında dönmesini sağlıyor.
Yine de bu açıklama kendi sorunlarını beraberinde getiriyor. Filmdeki su dünyasında 1 saatin Dünya’da yedi yıla eşit olduğunu görüyoruz. Bu da gezegenin Gargantua’nın çevresinde saniyede 10 kez dönmesini; yani ışıktan hızlı dönmesini gerektiriyor. Bu imkansız!
Öte yandan bir çözümü var: Filmin danışmanı fizikçi Kip Thorne’a göre, Gargantua kendi çevresinde çok hızlı dönen bir kara delik ve uzay-zamanı dönüş yönünde türbişon gibi burarak aşırı büküyor. Böylece su dünyasının gerçek dönüş hızını yavaşlatıyor.
Buna rağmen su dünyasının kara delik çevresinde ışık hızına yakın hızda dönmesi gerekiyor. Filmdeki uzay mekiğinin bu kadar hızlı giden bir dünyaya iniş yapması çok zor. Ayrıca gezegen Gargantua’ya o hızda dönecek kadar yakınsa kara deliğin ve onu saran birikim diskinin de gökyüzünün yüzde 40’nı kaplaması gerekiyor. Oysa kara deliğin gökte sadece Güneş büyüklüğünde olduğunu görüyoruz.
İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük
Gargantua gerçekçi değil
Interstellar filmindeki kara deliğin olay ufku (kara deliğin yüzeyi) resimdeki gibi ışık halkalarıyla kuşatılmış basit bir siyah daire olamaz. Bir kere Gargantua kendi çevresinde ışık hızına yakın hızda döndüğü için merkezkaç kuvvetiyle çarpılmalı ve yuvarlak değil, yumurta şeklinde olmalı.
İkinci olarak olay ufkunun kara deliğin dönüş yönünün tersine gelen kenarının ışığı kırmızıya kayarken, dönüş yönündeki kenarın ışığı da maviye kaymalı. Bunun nedenine gelince:
Uzayda yaklaşık ışık hızında dönüyorsanız dönme yönünde kendi ışığınıza çok yaklaşırsınız (neredeyse ışık hızında gidiyorsunuz!) ve dolayısıyla o yöndeki ışığınız maviye kayar. Ters yönde ise kendi ışığınızı hızla geride bıraktığınız için kuyruk ışığınız da kırmıza kayar.
Buna Doppler etkisi diyoruz ve size yaklaşan ambulans sireninin sesi tizleşirken uzaklaşan siren sesinin pesleşmesi buna güzel bir örnek: Arkada kalan ışık ışınlarının frekansı size göre azılıyor (kırmızıya kayıyor), öndeki ışınların frekansı ise size göre artıyor (maviye kayıyor). Ancak ışık hızının bir sorunu daha var:
İlgili yazı: Europa ve Enceladus Okyanusları Hayata Elverişli
Neredeyse ışık hızında iniş yapmak
Gargantua’nın yakınlarında bir nötron yıldızı bulunuyor. Filmdeki uzay mekiği de kara delik çevresinde süper hızlı dönen su dünyasına inmek için nötron yıldızının güçlü yerçekimini kullanıyor. Böylece astronotlar yerçekimi sapan etkisiyle uzay gemisini gezegene doğru fırlatıyor ve su dünyasına yetişerek iniş yapıyor.
Buna karşın yüksek hızda giderken kara deliğe düşmemek, gezegeni ıskalamamak veya yere çakılmamak çok zor. Örneğin, ışık hızına yakın hızda zamanın yavaşlaması inişte hedefi tutturmayı daha da zorlaştıracaktır; ama filmde bu dikkate alınmıyor.
Üstelik manevra sırasında gerçekleşen ek zaman yavaşlamasının Dünya takvimine yansıtılmadığını görüyoruz. Bu açıdan Interstellar iniş sahnesinin pek gerçekçi olmadığını söylemek zorundayız.
İlgili yazı: Güneş Sisteminin İlk Gezegeni Göçmen Jüpiter
Ancak asıl sorun başka
Kara delikler karanlık olduğu halde nasıl ışık saçabiliyor? Yazımızın kapak görselinde gördüğünüz ve uzaydaki dev bir göze benzeyen parlak şekil, aslında kendi çevresinde dönen süper kütleli kara delik Gargantua. Bu gözün parlak kenarları da kara deliğin çevresinde dönen ışık halkaları.
Bu ışık halkaları nasıl meydana geliyor derseniz: Kendi çevresinde dönen bir kara delik uzayı özel bir şekilde büküyor ve kara deliğin çevresini saran ışık halkaları oluşturuyor. Aslında filmdeki kara delik arkasında yer alan uzak yıldızlardan gelen ışığı büküyor.
Bu halkalar kara deliğin güçlü yerçekimi ile onun çevresinde yörüngeye giren ve kaçıp kurtulduktan sonra gözümüze ulaşan ışık ışınları. Kara delik yuvarlak olduğu için bunları kara deliğin ekvatoruna paralel olan ve karşıdan bakınca daire şekilli siluetini kuşatan parlak ışık halkaları olarak görüyoruz.
İlgili yazı: Satürn Halkaları Nasıl Oluştu?
Kara delikten güneş olur mu?
Sonuç olarak filmdeki kara delik yıldız ışığını bükerek Güneş gibi parlıyor ve astronotların indiği gezegeni aydınlatıyor.
Ancak bu pek gerçekçi değil: Birincisi gezegeni gerçek bir yıldız gibi aydınlatacak kadar parlak; ama aynı zamanda gezegeni yakmayacak kadar soluk bir kara delik bulmak zor. İkincisi de birikim diskine bağlı ölümcül radyasyon tehlikesi var ve buna daha aşağıda geleceğiz.
İlgili yazı: Çoklu Evren: En Yakın Komşu Evren Nerede?
100 milyon Güneş kütlesi
Galaksimizin merkezindeki süper kütleli kara delik 4,4 milyon Güneş kütlesine sahip. Interstellar filmindeki Gargantua adlı kara delik ise 100 milyon Güneş kütlesinde. Üstelik filmin konusu gereği, az bulunur şekilde kendi çevresinde çok hızlı dönüyor. Peki bu neden önemli?
Gargantua kendi çevresinde yavaş dönseydi uzayı lavabo giderinden akan su gibi güçlü bir girdap oluşturarak bükecekti. Bu durumda süper kütleli kara deliğin çevresinde dönen ve astronotların bir ara iniş yaptığı su dünyası parçalanacaktı. Ayrıca filmin kahramanı da kara deliğe düşerken ölecekti.
Su dünyası zaten Gargantua etrafında ışık hızına yakın hızda dönüyor; Gargantua daha yavaş dönse bu dünyanın kara deliğe düşmemek için ışıktan hızlı dönmesi gerekecekti. Bunun dışında, filmde ışık hazına yakın dönen bu gezegene uzay mekiğinden bakınca gerçekleşecek kırmızıya-maviye kayma etkisinin hesaba katılmadığını da ekleyelim
Ayrıca uzay gemisinin gezegene yaklaşması sırasında da Doppler etkisi görülmeliydi. Ancak bu kadar gerçekçi efektler olsaydı seyircinin kafası karışır ve insanlar filmdeki gökcisminin gezegen olduğunu bile anlamazdı.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
4. Birikim diski ve radyasyon
Gargantua o kadar büyük bir kara delik ki çapı 150 milyon km’ye ulaşıyor; yani yaşadığımız güneş sisteminde Güneş’in yerine Gargantua olsaydı bu kara delik Dünya’nın burnuna kadar gelir ve gezegenimizi yutardı.
Ancak, filmde Gargantua’nın kendi çevresinde çok hızlı dönen göreli pasif bir süper kütleli kara delik olduğunu görüyoruz. Öyle ki Gargantua’nın çevresinde yoğun gaz ve toz bulutları yok. Bu nedenle dev kara delik gaz bulutlarını birikim diskine dönüştürüp hızla yutmuyor ki bu da iyi bir şey.
Gargantua büyük miktarda gaz ve toz bulutu yutsaydı veya kısa süre önce bir yıldız yutmuş olsaydı çevresinde dönen su dünyasını yoğun gama ve X-ışını bombardımanına tutardı. Öyle ki gezegenin yüzeyinde her an atom bombası patlıyor gibi olurdu.
İlgili yazı: Baidu Yapay Zeka Kendi Başına Öğreniyor
Hızlı dönen pasif kara delik zor
Ancak, Gargantua’nın pasif kara delik olması da pek gerçekçi değil; çünkü 100 milyon Güneş kütlesindeki süper kütleli kara delikler sadece galaksilerin merkezinde yer alıyor. Galaksilerin merkezinde ise hemen her zaman bol gaz ve toz bulutu bulunuyor.
Gargantua çevredeki gezegenlere zarar vermeyecek kadar uysal olan çok istisnai bir kara delik gibi görünüyor ve bu çok zorlama bir senaryo.
Gerçi uzayda galaksilerin çekirdeğinden atılmış olan serseri süper kütleli kara delikler keşfettik ve Gargantua öyle yalnız bir kara delikse filmdeki sahne çok gerçekçi olur. Serseri kara delikleri ayrıca yazacağım; şimdi filmi açıklamaya devam edelim:
İlgili yazı: Antimadde Varsa Anti Yerçekimi de Var mı?
5. Interstellar ve zamanın yavaşlaması
Einstein’ın görelilik teorisine göre büyük kütleli cisimler uzayı büküyor. Bu da ışığın uzayda aldığı yolu uzatıyor. Işık dahil hiçbir şey boşlukta ışıktan hızlı gidemediği için Evrenimizde zaman ışığa göre akıyor. Zamanın tek sabit referans noktası olan ışığın yolunun uzaması zamanın yavaşlaması anlamına geliyor.
Interstellar filmindeki okyanus dünyası süper kütleli kara delik Gargantua’ya çok yakın; ama gezegendeki zamanın Dünya’ya göre aşırı yavaşlaması için (1 saat Dünya’da 7 yıl) bu gökcisminin kara deliğe parçalanıp içine düşecek kadar yakın olması gerekir. Kısacası bu da gerçekçi değil.
İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?
6. Işıktan hızlı yolculuk
Hiçbir şey ışıktan hızlı gidemez dedik; ancak solucandeliği tüneli açmayı başarabilirsek (bunun için gereken egzotik parçacıklar varsa ve bunları kullanabilirsek) ışık hızını aşmadan ışıktan hızlı yolculuk edebiliriz; çünkü solucandeliği tünelleri uzay-zamanı büküyor.
Bunu anlamak için bir kağıdın iki kenarına birer nokta yapın. Bu noktaların birleştirmek için kağıtta uzun bir çizgi çekmeniz gerekiyor. Oysa kağıdı ikiye katlayarak noktaların üstünü kalemle delerseniz bir solucandeliği örneği yaratabilirsiniz.
Solucandeliği uzayı bükerek birbirine uzak iki noktayı yakına getiriyor. Böylece solucandeliğinin içinde ışık hızını aşmadığımız halde, dışarıdan bakınca sanki ışıktan hızlı giderek uzaktaki noktaya ulaşmış oluyoruz. Interstellar solucandeliği bu şekilde çalışıyor.
İlgili yazı: Kuantum Fiziğinde Klonlama Yasak
7. Geçmişe yolculuk
Kip Thorne’un 2009 tarihli makalesinde belirttiği gibi geçmişe yolculuk etmek, özünde Evren’in gelecekteki halini geçmişe taşımak anlamına geliyor. Oysa enerjinin tümüyle işe çevrilemeyeceğini gösteren termodinamik yasaları ve enerjinin korunumu ilkesi, hiçbir şeyin mükemmel kopyasını çıkaramayacağımızı söylüyor.
Fizikte buna kusursuz klonlama yasak teoremi diyoruz. Örneğin zaman makinesi olarak çalışan bir solucandeliği ile geçmişe gidebilseydik, aslında kendimizle birlikte Evren’in geleceğini geçmişe kopyalamış olurduk.
Bu da Evren’in enerjisini kopyalar ve uzayın veya şanslıysak sadece zaman makinesinin biz geçmişe gitmeden hemen önce patlayarak yok olmasına yol açardı.
İlgili yazı: AIDS’e Kesin Çare >> Amerikalı doktorlar HIV virüsünü insan DNA’sından sildi
8. Geçmişi değiştirmek
Geçmişi değiştirmek geleceği değiştirmek anlamına geliyor. Tıpkı siz doğmadan önce büyükbabanızı öldürmek gibi. Nitekim buna büyükbaba paradoksu diyoruz. Interstellar filminde ise kara deliği içine düşen astronot geçmişi sadece yerçekimi gücüyle etkileyebiliyor (son sahnelerde göreceksiniz).
Bu kısmen gerçekçi bir senaryo: Geçmişe gitmek ve geçmişi değiştirmek mümkün olmasa bile, sicim teorisine göre, kütleçekim kuvveti diğer üç fizik kuvvetinden (elektromanyetik kuvvet, güçlü ve zayıf çekirdek kuvveti) çok farklı.
Öyle ki geçmiş zamanı, geçmişe hiç bilgi (enformasyon) aktarmadan, salt ham nedensellikle etkileyebiliyor. Kara delikteki astronot da gelecekten geçmişe haber taşıyamıyor; ama geçmişteki bir kitaplık rafında duran kitapları yere atarak “ham nedensellikle” geçmişi etkileyebiliyor.
Teorik olarak mümkün ve pratikte imkansız olan bu sahneye kısmen gerçekçi diyebiliriz; ama bunun bir sebebi daha var:
İlgili yazı: Evren İçi Boş Bir Hologram mı?
9. Beş boyutlu uzay
Evrenimizde üç uzay ve bir zaman boyutu var. Böylelikle Evren’in dokusunu oluşturan uzay-zamanın 4 boyutlu olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte süpersicim teorisine göre, Evren’de 10 uzay boyutu olabilir veya Evrenimiz en az 10 boyutlu bir uzayın içinde yüzen üç boyutlu bir küre olabilir.
Bu teori doğruysa filmdeki astronotun geçmişi etkilemesi teorik olarak mümkün: Sonuçta adam kara deliğe düşünce 4 boyutlu bir hiperküpün (teserakt) içine giriyor. Böylece zaman dahil beş boyutlu bir evrene geçiyor.
Teorik olarak 5 boyutlu bir uzaydan bakınca 4 boyutlu bir Evren’deki tek boyutlu zamanı sadece ileriye akan tek bir çizgi olarak değil, en az iki boyutlu bir düzlem olarak görmek mümkün. Interstellar filmine bu bağlamda dikkat edin! Filmde kara deliğe giren adam kendi geçmişini sanki iki boyutlu TV ekranından izliyordu.
Böylece tüm geçmişi film gibi geri sarıp yerçekimi gücüyle kendi kızının geçmişini etkileyebildi. Kısacası 5 boyutlu bir evrenden bakınca 4 boyutlu bir evrenin geçmişini görebilir ve zamanda yolculuk edebilirsiniz (ancak, yukarıdaki 7 ve 8. maddeler yüzünden bu yine imkansız olurdu).
İlgili yazı: Hiperküp: Evren Neden Üç Boyutlu?
10. Donmuş bulutlar
Filmi izlerken bir gezegende havada yüzen donmuş bulutlar görüyorsunuz. İşte bu tümüyle gerçeğe aykırı: Interstellar bilimkurgu filmi olduğu için zamanda yolculuk ve solucandeliği gibi teorik fiziğin alanına giren senaryoları kısmen gerçekçi olarak kabul edebiliriz.
Ancak havada donmuş bulutlar yüzemez. Bildiğiniz gibi yerçekimi diye bir şey var. Soğuk havalarda atmosferdeki bulutları oluşturan su buharı donunca ya kar yağıyor ya da yağmur yağıyor. Bu nedenle filmdeki gibi standart yerçekimine sahip bir gezegende donmuş bulutlar olması imkansızdır.
Peki siz Interstellar’da hangi sahneleri merak ediyorsunuz? Gerçekçi bulmadığınız sahneleri aşağıya yazın ve filmi izlemediyseniz mutlaka seyredin. İyi eğlenceler. 🙂
Karadeliklerin etrafında ışık olabileceğini yazmışsınız fakat sonsuz çekim gücüne sahip yıldızları yutan karadeliklerin etrafında sıfır ışık olması gerekmez mi? bir diğeri karadelikler yıldızları yuttukça büyüyorken etrafında yine başka bir cismin stabil durma ihtimali olabilir mi?
Aktif kara deliklerin çevresinde ışık halkaları olabilir. Buunlar kara deliğin çevreinde dar bir yörüngeye giren ve ardından uzaya savrularak gözlemcinin gözüne veya sensörlerine ulaşan eğri ışık ışınlarıdır. İkincisi madde yutan aktif kara deliklerin çevresindeki birikim diski X-ışınları yayacak kadar sıcak olduğu için Güneş kadar, hatta daha parlaktır.
Kara delikler sadce kendilerine çok yakın cisimleri yutarlar. Standart bir kara deliğin kütlesi en az 3 Güneş kütlesidir. Böyle bir kara deliğin kütlesinin belirgin derecede artması için birkaç yıldızı yutmuş olması gerekir. Ancak yıldız kütleli kara delikler yakın çevrelerindeki birkaç gezegeni yuttuktan sonra çevreleri boşalır. Bu sebeple daha fazla madde yutup büyümezler. Kara deliğe güvenli uzaklıktaki bütün gezegenler kara deliğin çevresinde Güneş çevresinde döner gibi dönebilir. Kara delikler süpernova halinde patlayan yıldızların çıplak çekirdeklerinin kalıntılarıdır. Bu patlama yerel yıldız sistemindeki gezegenlerin yok eder. En azından yakın olanları. Kara deliğin kütlesi de aslında patlayan yıldızın kütlesinin çok küçük bir kısmıdır, çünkü yıldızın büyük kısmı uzaya dev bir gaz bulutu olarak dağılmıştır. Bu sebeple kara deliğe uzak eski gezegenler kara deliğin çevresinde dönebilir. Ancak filmdeki gibi yaşanabilir bir gezegenin kara delik yörüngesinde olması, aktif kara deliklerin saçtığı zararlı radyasyon nedeniyle imkansızdır. Ayrıca aktif kara delikler gezegenlere istikrarlı ısı ve ışık sağlamaz. Bu da hayatın gelişmesini önler.
Bu arada filmde Cooper 5. boyuta geçtiğinde (atomlara ayrılmadan nasıl karadeliğe girdi ayrı konu) solucan deliğinin gelecekten yine insanlar tarafından açıldığını (yani geleceği kurtarılmış insanlar) söylüyor. insanlık daha o an kurtulma ihtimaline giriği halde nasıl gelecekte kurtulmuş insanlar olup geçmişte çaresiz olanlara yardım edebiliyor. Daha varolmamış geleceğin insanlarının geçmişe yardım etmesi mantıksız değil mi?
Bunu yazıda anlattım. Zamanda geçmişe yolculuk bildiğimiz kadarıyla imkansızdır. Solucandeliğinin içine bir uzay gemsinin girmesi de pratikte imkansızdır. Gerçekte solucandelikleri varsa ancak bir insanın sürünerek geçeceği kadar dar olmalıdır. Deliğin kenarına değen her şey parçalanır. Solucandelikleri yaratmanın ve ağzını açık tutmanın da pratikte imkansız olduğunu belirtmiştim yazıda. Zaman paradoksuna gelince onu da Popular Science Türkiye’nin Ekim 2014 sayısındaki yazımda okuyabilirsiniz.
Kara delikten solucan deliği yaratmanın: tamda kara deliğin etrafında dolanmadan tam merkezine olabildiğince hızlı dalmak. Peki, nasıl? frekans elips dışbükey kubbe ile. Ters düz dönüşme koruma alanı çekim kuvvetiyle diğer tarafa; aynı frekansla solucan deliğinin kara delikten dışarı atılması. Sonrası! Çelişebilir-iliğin gerçeğe en yakın olma ilkesi.
Merhaba,
Filmde kara delik Saturn’ün yakınlarında bir yerdeydi. Bu kara deliğin diğer tarafında gezegenler kara deliğin etrafında dönüyorsa, Güneş sistemi tarafında da öyle olması gerekmez miydi ? Yada diğer bir yönden kara delikte bizim güneşimizin etrafında dönmesi gerekmez miydi ?
Solucandelikleri birbirine bağlı iki kara delikten oluşuyorsa eğer (öyle olduğunu gösteren araştırmalar var) bu durumda Satürn civarındaki solucandeliğinin giriş ağzına karşılık gelen bir kara delik olması gerekir. Bu kara delik en az 3-5 güneş kütlesine sahip olacağı için bütün gezegenleri yörüngesinden çıkaracaktır. Bu doğru olmasa bile, bir solucandeliğinin ağzı galaksinin öbür ucundaki süper kütleli bir kara deliğin yakınında açılıyorsa o kara deliğin çekim alanının bizim güneş sistemimizi rahatsız etmesi, gezegenlerin yörüngelerini bozması da mümkündür.
filmde ekip uzaya çıkarken satrün 5 benzeri bir roket kullanırken diğer gezegenlere inip kalkan uzay geöileri teknolojik olarak çok ilerde gemiler halinde resmedilmiş bu bana saçma geldi.
Filmi ve yazini cok begendim.
Zayif noktalardan biri su olabilir mi ?
Dunyanin yer cekim kuvvetinden siyrilabilmek icin koca motorlari olan bir roket kullaniyorlar fakat “dalga gezegeninden” kucuk bir uzay araci ile ayrilabiliyorlar.
Yanilmiyorsam o gezegeninde yer cekim kuvveti dunyanin ki nin %130 u kadardi
Güzel bir noktaya değindiniz. Evet, gezegenden küçük bir gemi ile kalkış yapmaları imkansız.
karadeliğin içindeki entropi hakkında yorum yapabilrmiyiz?
Kara deliğin entropisi olay ufkunda, yani kara deliğin dış sınırında yer alan küre şekilli veya küreye yakın yuvarlak kabuğundadır. Holografik evren ilkesine göre 3 boyutlu kara deliğin entropisi yüzey alınana eşittir.
evren kapalı bir sistem midir? evrene evren dışından enerji akışı olabilir mi?
Teknik adıyla bugünkü fiziksel etkileşim denklemleri ya da günlük dilde fizik kanunları Evren’in tümüyle kapalı bir sistem olduğu ve Evren’e dışarıdan enerji akışı olmadığı üzerine kurulu. Sorunun yanıtı evet mi, hayır mı bilmiyoruz ama evetse fizik kanunlarının değişmesi, daha doğrusu yeni bir fizik geliştirmek gerekecek.
Zamanda yolculuk değil de, hızlı yolculuk kavramı diyelim ve geçmişe yolculuk yapılamayacağı net. İnterstellarda uzaya yolculuk öncesi kızının odasında duyduğu seslerin aslında babasının uzaya çıktıktan sonra, geçmiş zamandaki kızının odasındaki sesleri çıkarması, kitapları itmesi mantığa aykırı görünüyor.
Evet hızlı yolculuk. Ancak yazılarda konuyu olabildiğince basit anlatmaya gayret ediyorum. Zamanın genişlemesi ve ışık hızına yaklaşan cismin boyunun hareket yönünde kısalması gibi durumları ayrı bir yazıda anlatmayı planlıyordum. Her durumda evet, hepimiz zamanda yolculuk ediyoruz. Hepimiz zamanda sürekli olarak geleceğe yolculuk ediyoruz, zaman geçiyor ve yaşlanıyoruz ama zamanın lokal hızı, aynı referans çerçevesindeki herkes için aynı olsa da herkesin zamanı kendine göre akıyor. Işık hızına yakın giden bir gemideki astronot için Dünya’da zaman hızlanıyor. Dünya’daki kardeşi için de astronotun zamanı yavaşlıyor ama lokal bazda zaman normal hızda akıyor. Çünkü uzay-zaman Evren’de boşlukta sabit olan ışık hızına göredir. Einstein’ın görelilik teorisindeki tek sabit ışık hızıdır.
Yazınızı beğendim ellerinize sağlık. Fakat yazının başında “evren’in keşfi” başlığının altında yazdığınız: “Bu galaksideki yabancı yıldız sisteminde güneş yerine parlak bir kara deliğin etrafında dönen yaşanabilir bir dünya buluyorlar (aslında söz konusu kara delik filmdeki solucandeliğinin öbür ucunu oluşturuyor).” kısmında yanlışlık yaptığınızı düşünüyorum. Filmde bahsedilen Gargantua isimli karadelik , Satürn’ün yanındaki solucan deliğinin diğer ucu değildi , o uca hatırı sayılır uzaklıktaki bir karadelikti Gargantua. Bunu filmde de böyle algılamıştım, yazınızı okuduktan sonra filmin wikia sayfasına da baktım orda da böyle yazıyor: http://interstellarfilm.wikia.com/wiki/Pantagruel_%26_Gargantua
Bilgi için teşekkürler. Bu noktayı Popular Science Türkiye’ye yazdığım makalede düzeltmiştim. Blogda da güncelleyeceğim.
Benim merak ettiğim kara deliğe girdikleri zaman robotla iletişime nasıl geçti ? Bence bu yönden zayıf
Filmi izlemeden önce bilgilendirici yazınızı okumak keyifliydi.Yazıyı okuduktan sonra yukarıdaki filmi izlemeden önce “Contact-Mesaj” filmini izlenebilir.
Elinize saglik guzel is cikmis….
Bana saçma gelen kısım su gezegeninden kalktıktan sonra sanki komşu şehre gider gibi kara deliğe ulaşmaları oldu. Filmin ilk kısmında dünyadan solucan deliğine gitmek için bile kaç ay yolculuk yaptılar ancak karadeliğe güvenli uzaklıkta olan bir gezegenden kalkıp karadeliğe hemen ulaşmaları bana çok saçma geldi.
Sevgili Zafer gezegen kara deliğe çok yakın. Yazıda anlattığım gibi, kara deliğin çevresinde ışık hızına yakın hızda dönmesinin sebebi de bu.
“Ancak 4 boyutlu uzaya gitmek, o uzayda var olmak ve tam da kendi geçmişinizi görüntülemek pratikte imkansız.”
Merhaba gene bir solukta okuduğum bir yazı oldu, galiba yukarıdaki ifade 7 ve 8. maddeler yüzünden imkansız dediniz ama teorikte mümkün olan bir şey bir vakit sonra pratikte de geçerli olabilir mi bu konudaki fikirlerinizi merak ediyorum, yazı için tekrar teşekkürler…
Hocam quantum fiziği,astronomi ve uzay bilimleri hakkında sıfır bilgim olmasına rağmen merakımdan girdim yazınızı okudum bayağı bir emek vermişsiniz.Elinize sağlık ne kadar doğru,yanlış olsa da tek bildiğim avrupalı insanlar aşmışlar…Umarım bizim ülkemizde de bu gibi bilim üstü araştırmalar yapan kişiler çoğalır…
Merhaba
Cooper Kara deliğin içine girdikten sonra teserakta dönüştü ve burada TARS ile konuşabildi ve TARS Cooper’a bilgi yolladı. Ben bunun nasıl mümkün olduğunu anlamadım açıklarsanız sevinirim.
Merhaba Selçin, Cooper teseracta dönüşmedi, tesaractın içine girdi. Kütleçekim dalgalarıyla sınırlı bilgi iletildi. Son araştırmalar kütleçekim dalgalarına bilgi kodlanabileceğini gösteriyor. Nitekim Cooper kütleçekim kuvvetiyle ancak kitabı itebiliyor. Yoksa yazı yazıp not gönderemiyor. Teseractın içinde geçmiş ve geleceği görebilmesi ise ışıkla bilgi iletebilmesi yüzünden değil. Sadece 5 boyutlu uzayda üç uzay boyutu ve 1 zaman boyutundan oluşan bizim evrenimizin uzayının geçmişini fotoroman gibi görmek mümkündür.
Merhaba,
Yazınızı çok beğendim. Yazınız sayesinde filmde kafamda oluşan soru işaretlerine cevap buldum. Öncelikle bu yazı için teşekkürler. Ancak kafama takılan bir kaç şeyi sormak istedim. Filmin sonlarından pek bahsetmemişsiniz.
Cooper, kızına yerçekimi sayesinde bilgi gönderdiği 4 boyutlu küpten nasıl çıktı? O kara deliğin içine nasıl canlı girdiği ile canlı olarak çıktığı muamma. Böyle bir şey mümkün mü ve bu kadar basit mi? Sonuçta kara delikler etrafındaki her şeyi yutuyor ve bir daha dışarı çıkmalarına izin vermiyor. Filmde ise Cooper Satürn ün yakınlarında bir yerde bulunuyor ve kurtarılıyor. Buna göre Cooper’ın ilk önce Gargantua adlı kara delikten çıkması sonra solucan deliğine gidip o delik sayesinde bizim galaksimize geri gelmesi lazım ki Satürn ün yanında bulunsun. Ki bunları uzay aracı olmadan bir astronot kıyafeti ile yapması lazım. Ayrıca benim bildiğim Einstein’a göre solucan delikleri her iki yönde de yolculuk etmeye imkan vermez. Yani Cooper’ın Satürn ün yanında bulunmasının gerçekliğini irdeler misiniz?
Ayrıca Cooper hastanede uyandıktan sonra pencereden dışarı baktığında Cooper Station denilen bir yerde(artık gezegen mi yoksa başka bir şey mi hiç bir fikrim yok) olduğunu görüyor ve burası koni şeklinde. Böyle bir dünya yaratmak sizce mümkün olabilir mi? Bana o sahne bayagı uçuk gibi geldi de 🙂
Cevaplarınızı bekliyor olacağım. Şimdiden çok teşekkürler.
Aslında bu soruların yanıtı bilmediğimiz fizikte yatıyor. Gargantua süper kütleli kara delik. Yüzeyi geniş ve gelgit etkisi az. Bu nedenle Cooper içine ölmeden düşebilir. Şimdi, gelecekteki gelişmiş insan uygarlığı egzotik madde bulur veya üretirse (ki burası bilimkurgu) kara deliğin içinde hiperküp yapabilir. Sonra da bir tür solucandeliği açıp Cooper’ı dışarı çıkarabilir. Yeni bir solucan deliği açılmalı. Dışarıya tek yönlü açılan bir solucandeliği… Bunun için Gargantua tekilliğini başka bir kara delikle tam dolanıklığa sokup oluşan mikroskobik tünelin ağzını egzotik maddeyle açarak iki kara deliği solucandeliğine dönüştürmek lazım. Bunun için süpersicim teorisi gerçek olmalı, bunun için evrende egzotik madde olmalı. Şimdilik birincisi kanıtlanmadı, ikincisi bulunamadı ve bildiğimiz fizik yasalarına aykırı. Negatif kütle ve anti yerçekimi ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım. 🙂
Merhabalar.
Filmde tesseract’a düşen Cooper ile Satürn çevresinde bulunan Cooper ayrı kişiler olabilir mi? Çünkü birkaç kez üzerinde düşündükten sonra geçmişi değiştirmekten ötürü, geleceğin de farklı şekillenmesi mümkün. Tıpkı geçmişteki halimize “2000’lı yıllarda Apple hissesi al” tavsiyesini verdiğimizdeki altetnatif gelecekte şu anki hayatımızı sürdürmeyeceğimiz gibi.
Fakat bu noktada da Brand ve araştırması biraz muallakta kalıyor.
Öncelikle merhaba, aslında benim bir sorum yok büyük bir senaryo hatası olduğunu düşünüyorum filmde. Şöyle ki Cooper kızıyla iletişime geçtiği 5 boyutlu alanda burayı gelecekteki insanlar yarattı demişti Tars’a, Satürn gezegeninin yanındaki solucan deliğinin de doğal yollarla oluşmadığı yani 5. boyuta hükmeden insanlar tarafından oluşturulduğu filmde belirtiliyor aynı şekilde murphy’nin kitaplığı da. Sıkıntı şurada; gelecekteki insanlar hangi yolu izleyerek ırklarının devamını getirdiler. Kesinlikle dünyadan ayrılmaları gerekiyordu eee sonra? Solucan deliğinden mi geçecekler? Solucan deliğinin var olmaması gerekir çünkü gelecekteki insanların solucan deliğinden geçmiş olması gerekir, geçilmediği müddetçe de insanlığın devam edilemeyeceği bir gerçek. Yani özetle, 5. boyuta hükmeden yani gelecekteki insanların zaman çizgisine bakacak olursak dünyadan ayrıldıkları vakit zaman çizgileri boş oluyor kısır bir paradoks gibi bir şey. Belki filmde benim atladığım bazı noktalar vardır, umarım anlatabilmişimdir 🙂
Merhaba Fırat. Çok doğru bir soru. Bunun olası bir cevabı var; ama kuantum fiziğindeki çoklu dünyalar yorumunun doğru olmasını gerektiriyor. Bu bir büyükbaba paradoksu örneği. Olası bir çözümü yazmıştım. Zamanda Yolculuk İçin Büyükbaba Paradoksu Çözüldü
Filmi biraz geç izledim farkındayım fakat tam olarak anlayamadığım bir kısım var. Cooper gecmsii degistirmeseydi insanlık ölucekti fakat aynı zamanda teserract sahnesinde insanlığın 5. Boyuta ulaştığı söyleniyor.Cooper daha onları kurtarmadan onlar nasıl kurtulup da coopera yardım etti? Açıklarsanız sevinirim
Peki astronotların düşerken, yavaş düşmelerini sağlayan booster kitler gerçek mi? Gerçekse çalışma prensibi nedir? Uzay araçlarında da bu tarz bir şey var galiba. Teşekkürler…
ellerinize sağlık
Gerçekten de çok yararlı bir içerik olmuş çok teşekkür ederiz…
Karadeliğe düşen cooper oradan nasıl kurtularak satürnün yörüngesinde insanların dünyaya benzettiği bir yapma gezegende iyileşmiş bir şekilde gözlerini açıyor ?