Herkes Nerede? – 3 >> Büyük Filtre: Galaksiler arası uygarlıklar yaygınsa neden bize merhaba demiyorlar?

Alien see through with starsBugün Evren’e yayılmış olan binlerce galaksiler arası uygarlık varsa veya galaksimizde binlerce yıldızlar arası uygarlık bulunuyorsa, bu dünya dışı uygarlıkların bizimle henüz temas kurmamış olmasının çeşitli sebepleri olabilir. Bunların içinde en umut verici olanı ise uzaylıların bizimle konuşmak istememesi, çünkü bu varsayım doğruysa Büyük Filtre diye bir şey yoktur. Uygarlığımızı istediğimiz gibi geliştirebiliriz. Korkmayalım.

Veya korkalım. Fizikçi Stephen Hawking’in dediği gibi çok korkalım, çünkü büyük balık küçük balığı yutar durumu söz konusu ise Evren’de az sayıda uygarlık olmasının korkutucu bir sebebi olabilir. Tepedeki birkaç uygarlık önüne gelen bütün küçük uygarlıkları fethedip yok ediyor olabilir. Bir anlamda kendi korkularımızın eseri bu. Beyaz adam Amerika Yerlilerinin uygarlığını yok etti, beyaz adam İkinci Dünya Savaşı’nda soykırım yaptı. Neden uzaylı Hitlerler de olmasın?

 

 

Auroraİnsan uygarlığı sıradan

Büyük Filtre’den kurtularak süper gelişmiş bir uygarlık kurmayı umuyorsak bir fedakarlık yapmamız gerekiyor. İnsanoğlunun Evren’de özel bir yeri olduğundan vazgeçeceğiz. Öyle ya, bunu biz yapıyorsak başkaları da yapıyor olabilir. Nitekim Fermi Paradoksu’nu çözmeye yönelik 2. Grup açıklamalar Sıradanlık İlkesi’nden hareket ediyor: Evren’de ne hayat ne dünya dışı uygarlıklar istisna.

Bu açıklamaların ikinci özelliği ise kanıt eksikliğini kanıtın yokluğu olarak değerlendirmemeleri. Örneğin insanların radyo sinyalleri henüz 100 ışık yılı çapındaki bir küreye ulaştı. Bize bu kadar yakın gezegenlerde bizimle ilgilenen uzaylılar veya bizi dinleyen uzaylılar olmayabilir. Belki de bunlar teknolojik açıdan ilkel uygarlıklar ya da bizi duymayacak kadar gelişmiş uygarlıklar veya bizi duydular ve yok etmeye geliyorlar (şansımız varsa Merhaba Dünyalı demeye).

Hatta bizi şimdi duysalar ve radyo teleskopla “Siz de kimsiniz kardeşim, orada ne yapıyorsunuz?” deseler bu sinyallerin bize ulaşması en az 50 yıl alır. Samanyolu’nun 100 ışık yılı değil, 100 bin ışık yılı çapında olduğunu düşünecek olursak dünya dışı uygarlıklarla neden henüz temas kurmadığımızı 10 farklı nedenle açıklayabiliriz.

 

 

640px-ThreeGreys1) Uzaylılar zaten geldi

Buna Ridley Scott’ın Prometheus varsayımı veya Erich von Däniken’in Tanrıların Arabaları hipotezi de diyebiliriz. Modern insan Dünya’da 195 bin yıl önce gezmeye başladı. İnsan uygarlığı ise mağara resimlerini de hesaba kacak olursak maksimum 50 bin yıl geriye gidiyor. Yazıyı ise 5500 yıl önce geliştirdik, yani tarih yaklaşık 6000 yaşında.

Bu durumda uzaylılar 10 bin yıl önce gelmiş olabilir ama onları gören atalarımızın bize “Bugün bir uzaylı gördüm ama yeşil kulaklı değildi” diye mesaj bırakması mümkün değildi. Duvar resimleri olsa bile bunları masal, efsane, hayal gücü olarak yorumlayabiliriz. Tabii burada Däniken’in insan uygarlığını uzaylılar etkiledi görüşünü savunmuyoruz. Örneğin mağara resimlerinde “uçan daireler” yok ama uzaylıların eski çağlarda Dünya’yı iz bırakmadan ziyaret etmiş olması mümkün.

 

 

yaabot_interstellartravel_22) Kırsalda yaşıyoruz

Belki de uzaylılar galaksiyi çoktan kolonileştirdi ama biz kimsenin gelmediği kırsal bir bölgede yaşıyoruz. Bu durumda dünya dışı uygarlıklar bizi her an ziyaret edebilir. Bu aslında oldukça makul bir hipotez.

Örneğin İngilizler Amerika’nın Atlantik kıyılarına 1600’lerde ulaştı ama Büyük Okyanus kıyısındaki yerlilerin bundan haberi olmadı. Bu noktada İngilizlerin geldiklerini saklamaya çalışmadıklarını da hatırlatalım.

 

 

yaabot_interstellartravel_83) Kolonileştirme demode oldu

Buna teknolojik tekillik hipotezi de diyebiliriz ki kişisel olarak ben bu açıklamayı tercih ediyorum. Yeterince gelişmiş olan uygarlıklar uzaya yayılmakla ve uzayı incelemekle ilgilenmiyor, çünkü teknolojik ermişler olarak çoktan terk-i dünya etmiş bulunuyorlar.

Muhtemelen deneysel meraklarını gidermek için evren simülasyonları yaparak yeni evrenler yaratıyorlar ve biz de aslında gerçek evrende değil, bir simülasyonda yaşıyoruz. Filozof Nick Bostrom da bu görüşü savunuyor.

Sonuçta Yıldız Savaşları’nı, galaksi imparatorluklarını, Uzay Yolu’nu unutun. Gelişmiş uygarlıklar Atılgan inşa etmekle ilgilenmez ya da Dyson Küresi inşa ederek güneşin bütün enerjisini kullanırlar ve uzayı sanal gerçeklik yoluyla araştırarak kimseye karışmadan, yerlerinden ayrılmadan yaşarlar.

 

 

Droid_Control_Ship24) Saldırgan uygarlıklar

Belki de galaksimizde Uzay Yolu’ndaki Borglar gibi saldırgan uygarlıklar var ve bulduklarını yok ediyorlar. Bu durumda SETI projesi kapsamında uzaya sinyal yollayıp biz buradayız demekle aptallık ediyoruz.

Üstelik uzaydan yanıt alamamamızın sebebi de bu olabilir. Bizi duydular, geliyorlar ama ses etmiyorlar ya da duymadılar ama duyabilecek bütün civar uygarlıkları yok ettiler. Bizi de yakında duyacaklar. Stephen Hawking bu senaryodan yana: “Uzaylılar bizi ziyaret ediyorsa bunun sonu Kolomb’un Amerika’ya ayak basmasına benzeyebilir. Bu Kuzey Amerika Yerlileri için hiç de iyi olmadı.”

Yıldızlar arasında yolculuk edecek kadar gelişmiş uygarlıkların kimseye saldırmayacak kadar olgun olacağına inanan Carl Sagan bile şöyle söylemişti: SETI’nin bir varyasyonu olan ve dinlemek yerine mesaj vermeyi amaçlayan METI “uygulaması son derece aptalca ve çocukça. Garip ve belirsizliklerle dolu kozmosa adım atan en yeni çocukların uzun bir süre boyunca sakince dinlemesi, anlamadığımız bilinmeyen bir ormana bağırmadan önce evren hakkında sabırla bilgi edinerek notlarını karşılaştırması gerekir.” Çünkü ormanda bizi kimlerin duyacağını bilemeyiz.

 

 

Karashev-Type-25) Uç yırtıcı

Dünya dışı uygarlıklardan haber alamamamızın bir sebebi de Von Neumann sondaları olabilir. Belki de bu sondalar kendilerini kopyalayarak galaksiye çekirge sürüleri gibi yayılıyorlar ve bu arada dünyaları tarlaları yağmalar gibi tahrip ediyorlar.

Daha kötüsü rekabet olabilir. Belki de Asimov’un Sonsuzluğun Sonu romanında anlattığı gibi uzaya yayılmaya başladığımızda uzaylıların her yeri kapladığını göreceğiz. Bu durumda bize yer kalmamış olacak. Homo sapiens sapiens bunu Neandertallere yaptı. Kıt besin kaynaklarını tüketerek onları açlıktan ölmeye mahkum etti. Bir kısmını da kendi içinde eritti.

 

 

dnews-files-2013-03-lynette-jpgBelki de bütün Evren’i milyarlarca yıl önce ele geçirmiş süper zeki yaşam formları var. Bunlar kimsenin kendi düzeylerine erişmesine izin vermiyor olabilir veya Evren’in polisi olarak uygarlıkların birbiriyle izinsiz temas kurmasını önlüyordur. Bizim durumumuzda bu sorun değil, henüz yeterince gelişmedik ve birisi sinyallerimizi engelliyorsa bunu fark etmeyebiliriz.

Bu tür bir uç yırtıcı uygarlığın diğer medeniyetleri yok etmesine de gerek yok. Uzaya hızlı bir şekilde yayılmalarını önlemesi yeterli. Sonuçta insan uygarlığı da bir gün saksısına dar gelen çiçek gibi kuruyup solabilir. Hatta Evren bir Matrix simülasyonu ise çoktan süper zeki bilgisayarlar tarafından altın kafese hapsedilmiş olabiliriz.

 

 

aliens_wars_by_byzko_wader-d54q3rp6) Bakıyoruz ama görmüyoruz

Bu kullandığımız iletişim teknolojileriyle ilgili bir durum. Bugün modern bir ofise girip elinizde telsizle konuşmaya başlarsanız, binanın telsiz kullanan kat görevlisi yoksa kimse sizi duymayacaktır. Aynı şekilde arkadaşınıza telefon açmak yerine tamtam çalarsanız yine derdinizi anlatamazsınız.

Bu durumda dünya dışı uygarlıklar da radyo dalgalarıyla veya lazer ışınlarıyla değil, bilmediğimiz fizik yasalarından yararlanarak bilmediğimiz teknolojilerle iletişim kuruyor olabilirler. İşin esprisi bir yana bu çok ciddi bir olasılık.

 

 

Whale_ProbeUzay Yolu 4 filmini hatırlayın. Dünya dışı bir uygarlığın gönderdiği Von Neumann sondası 23. yy’da Dünya’yı ziyaret ediyor ama bizimle anlaşamadığı için neredeyse gezegendeki hayatın yok olmasına yol açıyordu. İletişim problemi ise aynı dili konuşmuyor olmamız. Uzay Yolu 4 filmindeki sonda balina şarkılarıyla anlaşıyor ve Spock’ın bunu anlamak için sondanın sesini yavaşlatması gerekiyordu.

Belki de uzaylılar bize çoktan merhaba dedi ama her ses arasında on yıl var ya da çok hızlı konuşuyorlar ve biz bunu radyo teleskoplarda parazit olarak algılayıp cevap veremiyoruz.

 

wise_07) Komplo teorisi

Uzaylılar bizimle çoktan temas kurdu ama Siyah Giyinen Adamlar olayı bizden gizliyor.

 

8) Uzaylılar zaten aramızda

Bu teori bilim adamları arasında Hayvanat Bahçesi Hipotezi olarak da adlandırılıyor. Süper gelişmiş uygarlıklar galaksideki bazı bölgeleri doğal park olarak ayırmış olabilir. Bak ama dokunma, dinle ama konuşma politikası güdüyor olabilirler.

Doğal park konsepti bir yana, gelişmiş uygarlıklar diğer medeniyetlerin birbirleriyle savaşmasını önleyecek önlemlerde almış olabilir. Bu durumda Uzay Yolu’ndaki Asal Direktif geçerli olacaktır. Kimse kimseyle izinsiz konuşamayacaktır. Uzayda ışıktan hızlı yolculuk etmenin bir yolunu bulursak bu sansürü aşabiliriz.

 

 

1259956376_top-10-hottest-aliens_flash9) Uzaylılar bizi aşmış

Teorik fizikçi Michio Kaku bu görüşten yana ve fikrini şöyle özetliyor: “Diyelim ki ormanın ortasında bir karınca yuvası var. Karınca yuvasının yanında da on şeritli otoban inşa ediyorlar. Sorumuz şu; karıncalar on şeritli otobanın ne olduğunu anlayabilir mi? Karıncalar hemen yanlarına otoyol yapan canlıların teknolojisini ve niyetlerini anlayabilir mi?”

Bunun bakıp da görmemekten bir farkı var. Sadece 3,4 milyar yıllık uygarlık barındıran varsayımsal X gezegenindeki sinyalleri anlayamamakla kalmıyoruz. X gezegenindeki uygarlığın ne yapmak istediğini bile anlayamayız. Bize anlatmak isteseler de bile anlayamazdık. Bu durum teknolojik açıdan ilkel yerlilerle anlaşmaktan farklı:

Belki dilimizi konuşmuyor ve tüfek kullanmayı bilmiyorlar ama öğretsek öğrenirler. Bu durumda uzaylılar bize bir şeyler öğretmeye çalışsa da onları anlayamayız. Tabii dünya dışı uygarlıklarla ilgili daha büyük bir risk var. Ya bizi karınca olarak gördükleri için üzerinden yol geçecek diye Dünya’yı yok ederlerse?

 

 

18fr0tux1mgzhjpg10) Gerçeklik hakkında yanılıyoruz

Fizik yasaları ne kadar gerçek? Fiziğin ne kadarını biliyoruz da dünya dışı uygarlıklar hakkında fikir yürütüyoruz?

Belki de dünya dışı uygarlıklar hakkında öne sürdüğümüz tüm nedenler geçerli. Geçerli ama biz bir simülasyonda yaşıyoruz ve bizim üzerimizde deney yapan süper uygarlıklar bu simülasyonda başka uzaylılara yer vermediler. Bu durumda “Bırakalım yalnız kalsınlar. Bakalım ne yapacaklar?” diye düşünebilirler.

 

 

earth-5000-1Her halükarda bu konuyu derinlemesine irdeleyen insanlar için bize alçakgönüllü olmayı öğreten bir tecrübe bu. İnsan uygarlığının en büyük düşünürlerini ve bilim adamlarını bile şaşırtarak cevapsız bırakan bir durumla karşı karşıyayız. Gece göğünde sayısız yıldıza bakıyor ve kendimizi Dünya’nın kralı sanıyoruz. Büyük olasılıkla kumdan kaleler inşa ediyoruz.

Uzaya yayılır mıyız, yayılmaz mıyız bilmiyorum ama bir an önce aklımızı başımıza almamız gerektiğini düşünüyorum. Yoksa küresel ısınma, çevre kirliliği, canlıların soyunun tükenmesi, açlık, nükleer savaş, salgın hastalıklar veya hazırlıksız yakalandığımız bir asteroit çarpışması ile bu şansı tümüyle kaybedeceğiz.

Fermi Paradoksu ve Büyük Filtre uzayda değil de kendi bencil zihnimizde, dar görüşlü kısır fikirlerimizde yatıyor olabilir. Belki de bu paradoksu önümüzdeki yıl ilk barışçıl uzaylılarla tanışarak çözeceğiz.

 

 

Yorumlar

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir