3 Adımda Hayvanlar Ne Kadar Zeki?
|Neredeyse insan kadar zeki hayvanlar var mı? Sonuçta ahtapotlar bulmaca çözüyor, kuşlar alet kullanıyor ve bazıları da kedilerin köpeklerden zeki olduğunu söylüyor. Peki kediler gerçekten köpeklerden zeki mi? İnsan zekasının kökenini anlamak için hayvanlara yapılan 3 zeka testini görelim.
Hayvan zekası neden önemli?
Hayvanların ne kadar zeki olduğunu bilirsek insan zekasının nasıl ortaya çıktığını anlamış oluruz. Sonuçta biz insanlar primat atalarımızdan son 5-6 milyon yılda türemiş bulunuyoruz. Bu bağlamda insanı insan yapan şeyin ne olduğunu merak ediyoruz:
Biyologlar arasında gittikçe yaygınlaşan görüşe göre, insan türünde insansı atalarımızda ve Bonobo şempanzeleri gibi kuyruksuz maymunlarda olmayan hemen hiçbir özellik yok. Sadece düşünme yetisi gibi bilişsel alanlarda atalarımızdan biraz daha becerikliyiz.
Örneğin, alet kullanmanın ve konuşma yeteneğinin bizden başka hiçbir canlıda olmadığını söyleyebiliriz; ama bu yanlış bir önerme olur: Bazı şempanzelerin dalları koparıp alet olarak kullandığını ve bunları karınca yuvasına sokup dala tırmanan karıncılarla beslendiğini biliyoruz.
Taş balta yapmak tabii ki daha zekice olabilir; ama alet kullanan şempanzeler maymun kuzenlerimizle aramızda benzerlikler olduğunu gösteriyor. Öte yandan hiçbir hayvan insan gibi konuşmuyor; ancak insan dilinin temelleri de türümüz Homo sapiens sapiens’in ortaya çıkmasından çok önce gelişmiş bulunuyor.
İlgili yazı: Kuantum Silgisi ile Zamanı Silmek Mümkün mü?
Hayvanlar ve Neandertal dili
40 bin yıl önce soyu tükenen Neandertal insanlarının basit bir dili vardı. Atalarımızı Hindistan’da 70 bin yıl önce avlayan Homo erectusların da homurtular ve tek tük seslerle sınırlı olmasına karşın ilkel bir dille konuştuklarını düşünüyoruz. Her durumda insan zekasının nasıl ortaya çıktığını görmek için hayvanların ne kadar zeki olduğunu bilmek gerekiyor:
Hayvanlar inovasyon yapar mı?
Hayvanlar aritmetik problemleri çözer mi? Çevresindeki diğer hayvanlardan yeni şeyler öğrenir veya onları kandırabilir mi? Özellikle de yırtıcılardan veya sıcaktan korunmak için nerede saklanacaklarını ertesi gün de hatırlar mı (ki buna uzun vadeli düşünme yetisi diyoruz; yani akıl).
Bu bağlamda zeka kısa vadeli sorun çözme yeteneğidir. Bu açıdan bakarsak masadan kovunca havada sekiz çizerek defalarca yemek tabağına geri dönen bir karasinek de zekidir. Bu hareketi bıktırana kadar yapar ve biz de sonunda sineği kovmaktan vazgeçeriz. Problem çözülmüştür!
Ancak sineklerden daha zeki hayvanlar var. Bu nedenle zekanın ne olduğunu bilmek yetmiyor, bir de hayvanların ne kadar zeki olduğunu objektif olarak test etmek gerekiyor.
İlgili yazı: Zaman Büyük Patlamayla mı Akmaya Başladı?
Hayvanlar için kolay değil
Hayvanları test etmek için en iyi motivasyon araçlarından biri onlara yemek vermektir; ama bir köpeği günde 24 saat besleyemezsiniz. Hayvan aç değilse test için işbirliği yapmayacaktır. Ayrıca iki köpek aynı derecede aç değilse deneysel verilerinize güvenemezsiniz. Buna karşın son yıllarda tekrar popüler olan 3 zeka testi hayvanlarda yeni yöntemlerle başarıyla uygulandı:
1. Gösterme testi
Bunların içinde en basiti hayvanların saklı yiyeceği bulduğu gösterme testidir: Önce hayvanları alıp bir sepetin altında saklanan elmayı bulmaya şartlıyorsunuz. Hayvan elmayı bulunca bu kez iki sepet alıyor ve elmayı diğer sepetin altına saklayarak elinizle yeni sepeti işaret ediyorsunuz.
Hayvan gösterdiğiniz sepeti açıyorsa gösterme testini geçiyor ve bu da o hayvanın, biz insanların nasıl düşündüğünü anlayacak kadar zeki olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda başkalarından yeni şeyler öğrenebildiğine işaret ediyor.
İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili
2. Ayna testi
Ayna testini anlatmak kolay; ama testi geçmek zor: Sonuç olarak hayvanların aynaya bakınca kendini tanıma yetisini test ediyorsunuz. Gösterme testini geçen her hayvan bunu yapamıyor; ama ayna testini geçen bütün hayvanların gösterme testini de başarıyla geçtiğini kanıtlamak harika olurdu.
Özetle bu test hayvanların öz farkındalığını, yani benlik yetisine sahip olup olmadığını ölçüyor. Ayna testi için hayvanları alıp alnına bir işaret yapıyoruz ve aynanın karşısına geçiriyoruz. Hayvan kendini tanıyorsa aynaya dokunuyor veya kanatlarını sürtüyor. Zekasını bir şekilde belli ediyor.
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Köpek zekası
Köpekler gösterme testini başarıyla geçiyor; ama ayna testinde çok şapşik bir şekilde başarısız oluyor (ayna görüntülerine havlamak veya onlarla oynamak gibi). 🙂 Buna rağmen köpeğiniz, kendini diğer köpeklerden ayırt etmeyi biliyor. Sahibini de sokaktaki insanlardan ayırabiliyor.
Öyleyse ayna testi insani anlamda bireyselliği ve öz farkındalığı ölçüyor; ama hayvan zekasını ölçmek için pek güvenilir bir test değil. En basitinden, köpekler diğer canlıları sadece görerek değil, kokularıyla da tanıdığı için ayna testini geçemiyor olabilir; ancak şunu vurgulayalım:
Ayna testini başarıyla geçen hayvanlar insan gibi düşünmeye daha yakın oluyor; çünkü biz insanlar dünyayı önce görerek ayırt ediyoruz. İnsanların gözakı bile bunun için evrim geçirmiş bulunuyor.
Bütün köpeklerde beyaz göz yok; ama insan gözünün beyaz kısmı, kişileri diğer bireylerden ayırt etmemizi ve bir insanın kızgın veya iyi niyetli olup olmadığını anlamamızı sağlıyor. Özetle hayvanlar için tasarlanan zeka testleri, insan zekasının nerede başladığını ve diğer canlılardan farkını görmemizi sağlıyor. Hatta köpeklerin mahzun bakışının bile insanları tavlamak için evrim geçirdiği düşünülüyor.
İlgili yazı: Çernobil Nükleer Reaktörü Neden Patladı?
Testlerde yapılan hatalar
Beşer şaşar demişler. Bu yüzden testlerimiz de hatalı olabilir. Bunu çoktan gördük aslında: Mesela bir karganın cevizini başka sepetin altına saklayıp hayvana sepeti elle göstermek sizce ne kadar sağlıklı? Karganın eli yok ki işaret parmağınızla bir şey gösterdiğinizi anlasın.
Köpekler de ayna görüntüsünü tanımakta zorlanabilir. Örneğin, hiç koku alamadığı ayna görüntüsüne bakan bir köpeğin kafası karışıyor olabilir. Buna ek olarak sadece 11 fille test yapmak, örnek sayısı açısından fil zekasını ölçmeye yeterli değildir (Dünya’da 7,5 milyar insan var; peki test yapacak kaç fil var? Ne yazık ki sayıları hızla azalıyor).
İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?
İnsan zekasının kökenleri
İnsan zekasının ellerimizle, parmaklarımızla ve özellikle de ellerimizi alet üretmek için serbest bırakan dik yürümeyle çok alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Kollarımız ve ellerimizle yapabildiğimiz hareketler beynimizle neler düşünebileceğimizi belirlemiş bulunuyor.
Sonuçta matematik dersi almanın sayısal zekayı ve resim çizmenin de görsel zekayı geliştirdiğini biliyoruz. Bu durumda insan ellerinin kulplu fincan tasarlamayı kolaylaştıran endüstriyel insan zekasını doğurmasına şaşırmamak gerekiyor (Her ne kadar teknolojiyi insan icat etmemiş olsa da).
İlgili yazı: Evreni Aydınlatan En Garip Ölümsüz Yıldızlar
Hayvanlar için zeka testi
Bakın bize ne öğretti? 2014 yılında dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanları toplanarak hayvan zekasını ölçmek için yeni standartlar belirlediler.1
Bütün hayvan türleri için en objektif şekilde ölçülebilecek yetiyi ele aldılar ve o hayvanın zekasını, söz konusu canlı türü için seçilen yetiyle ölçmeye karar verdiler. Örneğin, köpek zekasını ölçmenin en kolay yolu koklamaya dayalı zeka testleri yapmak olabilirdi.
Ardından bunu 36 farklı hayvan türünde ve her canlı türünden en az 5000 hayvan üzerinde test etmeye karar verdiler. Peki tam olarak hangi parametreyi test ettiler?
İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?
3. Otokontrol testi
Karşınızdakine kızınca bağırmamak için kendinizi tutuyor musunuz? Peki içkiyi kaçırmamak veya hiç içmemek için? Açık havada gezip tozmak varken, finallere hazırlanmak üzere kendinizi ders çalışmaya ikna edebiliyor musunuz? Ya yaz azlarında fazla mesai yapmaya?
Hayvanlar için de aynı şey geçerli: Bir köpek ne zaman karşısındaki hayvana havlayacağını ve ne zaman kaçacağını bilir. Öte yandan kediler tuvalet terbiyesi alabilir. Gördüğünüz gibi hayvanlar işe gitmese de otokontrol yetisini objektif olarak ölçebiliyoruz.
İster kuş, ister köpek, ister insan olun; korku ve açlık gibi dürtüleri bastırabilme yetisi de bir otokontrol göstergesidir. Otokontrol testi hayvanlarda bunu ölçüyor.
İlgili yazı: Neuralink İnsan Beyni ve Bilgisayarları Birleştirecek
Nasıl test ettiler?
Elmayı her zamanki kutuya koyup hayvana elmayı bulmayı öğrettiler ve sonra elmayı boş kutunun yanındaki başka bir kutunun altına yerleştirdiler. Ancak, bu kez kutuyu elle işaret etmediler ve hayvanın kendiliğinden elmayı ilk bulduğu kutuya bakmaktan vazgeçerek yeni kutuya bakıp bakmadığını test ettiler.
Bir başka testte ise elmayı iki ucu açık saydam bir borunun içine koydular ve hayvanların boruyu ısırmak veya gagalamak yerine, açık uçlarından içine ulaşarak elmayı alıp almadığına baktılar. Sonuçta ödüle (yemeğe) kavuşmak için içgüdülerini bastıran hayvanların daha zeki olduğu sonucuna vardılar.
İlgili yazı: Uzayda Silisyum Tabanlı Yaşam Var mı?
Hayvan zekasında büyük sürpriz!
Testlerde maymunların kuşlardan zeki olduğu ortaya çıktı. Köpekler ise ortalama zekaya sahipti. 🙂 Bu testler beklenmedik sonuçlar da sağladı; yani sadece köpeklerin ne kadar zeki ve ne kadar şapşik olduğuna dair sezgilerimizi doğrulamakla kalmadık. Hayvan zekası hakkında yeni şeyler de öğrendik.
Mesela zeka dediğimiz şey mutlak beyin büyüklüğüyle bağıntılıydı: Eskiden vücutlarına göre en büyük beyne sahip olanların en zeki hayvanlar olduğunu sanıyorduk (insan, balina, yunus, şempanze vb.). Oysa genel olarak beyni daha büyük olan hayvanların her zaman daha zeki olduğu ortaya çıktı!
Öyle ki karasineğin köpek kadar büyük bir beyni olsaydı; muhtemelen köpek kadar zeki olacaktı. Tabii büyük beyinlerin enerji tüketimi ve beslenme açısından genellikle daha büyük vücutlar gerektirdiğine dikkat etmemiz gerekiyor.
Ancak, bu balinaların beyni daha büyük olduğu için bizden daha zeki olduklarını göstermiyor. Sadece beyni büyük olan hayvanların genellikle daha zeki olduğunu gösteriyor ki bu ince detaya aşağıda kedi-köpek zekasını karşılaştırırken geri döneceğiz.
İlgili yazı: NASA’nın Dragonfly Dronu Titan’a Gidiyor
Hayvanlar kralı
Kediler mi, köpekler mi? Doğrusu bilim insanları, köpeklerin beyin kabuğunda daha çok sayıda nöron olduğunu gördü ve köpeklerin etçil hayvanlar arasında en zeki canlılar olduğunu gösterdiler. Bunun için kedilerle köpekleri karşılaştırdılar ve özellikle de avlanmanın beyin kabuğundaki nöron sayısını artırıp artırmadığına baktılar. Sonuçta köpeklerin kedilerden daha zeki olduğu çıktı.
Neden öyle derseniz iki faktör söz konusu: 1) Avlanmayı kolaylaştıran sinir hücreleri, enerji tüketimini ve dolayısıyla besin ihtiyacını artırıyor. 2) Köpeklerin büyük vücudu ise besin ihtiyacını daha çok artırıyor. Bu da avlanmanın daha başarılı geçmesini gerektiriyor.
Öte yandan, köpekler günümüzde daha çok evcil ve toplayıcı hayvanlar olarak yaşıyor. Kısacası insanlardan ve çöplükten beslenmeye alışıklar. Her ne kadar beyinlerini ataları olan avcı kurtlardan almış olsalar da kurtlar da her zaman avlanmıyor ve dönem dönem çapulculukla geçiniyorlar.
Ancak, yukarıdaki faktörler kediler için de geçerli. Tabii iki farkla: 1) Kediler küçük hayvanlar ve daha az besinle doyuyorlar. Buna karşın kendi boyuna uygun olarak çok daha küçük hayvanları avlayabiliyorlar. Bu da her başarılı avda alabildikleri besin değerini azaltıyor.
İlgili yazı: Kozmik Tohumlama: Yaşam Uzaydan mı Geldi?
Hayvanlar zeka küpü
Bilim insanları işte bu nedenle geçmişte kedi-köpek zekasını karşılaştırmakta zorlandılar. Yine de ellerinde bir ipucu vardı. Her ne kadar kediler sahiplerine bir sürü şapşiklik yaparak sosyalleşseler de köpekler kedilerden daha sosyal hayvanlar; çünkü sokakta genellikle küçük gruplar halinde yaşıyorlar. Köpeklerin insani (?) yüz ifadeleri ve davranışları da bunu gösteriyor.
Örneğin, kediler tırnaklarını mobilyanın ayaklarına sürtmelerine kızmanızı köpekler gibi anlamıyorlar. Onlar için siz hayvana sebepsiz yere çıkışan deli bir kuyruksuz maymunsunuz. 🙂 Bu sebeple mobilya ayaklarını bantla sarıp kediye tırnaklarını sürtebileceği bir dal parçası vb. sağlamanız daha olumlu olabilir. Kısacası köpeklere laf anlatmak daha kolaydır.
Keza genellikle köpekler kedilerden daha paylaşımcıdır ve eve gelen yeni hayvanları biraz daha kolay benimseyebilirler. Oysa kediler için yeni bir kedi, sadece besin kaynakları için yeni bir rekabet kaynağıdır (Lütfen bunu kişisel deneyimlerinizle karşılaştırırken dikkatli olun. Burada ortalamadan bahsediyoruz. Yoksa sizin kediniz bir King Charles’tan daha zeki ve iyi huylu olabilir. 🙂 ).
Şimdi kedi-köpek zekasını karşılaştırırken kullandığımız bu faktörler ve ipuçlarına beyin-vücut endeksini ekleyin. Bu yazıda belirttiğim gibi büyük bir beyne sahip olmaktan çok, vücudun büyüklüğüne göre, beynin en gelişmiş yeri olan beyin kabuğundaki nöron sayısının ne kadar çok olduğuna bakın. Köpekler bu açıdan kedilerden daha zeki çıkıyorlar.
İlgili yazı: Panspermi: Dünya’ya Yaşam Uzaydan mı Geldi?
Hayvanlar ve nörologlar
ABD merkezli Vanderbilt Üniversitesi’nden nörolog Suzana Herculano-Houzel konuyu şöyle açıklıyor: “Kanımca bir hayvanın özellikle de beyin kabuğundaki nöron sayısı, o hayvanın iç zihinsel durumunun ne kadar zengin olduğunu ve geçmiş deneyimlere göre, yaşadığı ortamda neler olabileceğini daha iyi öngörmesini sağlıyor.”
Houzel demek istiyor ki beyin kabuğu gelişmiş olan hayvanlar yeni şeyleri daha kolay öğrenirler ve daha kolay terbiye edilirler. Ancak, 2017 yılında yapılan ve aşağıda kaynak olarak gösterdiğim önceki kedi-köpek araştırmasında bizi yanıltan şey de sadece nöron sayısına dikkat etmek oldu. Öyle ki kedilerin beyin kabuğundaki nöron sayısı 300 milyon ve köpeklerdeki nöron sayısı da 160 milyon çıktı.
Bu da kedilerin köpeklerden daha zeki olduğunu düşünmemize yol açtı (karşılaştırma açısından, insanların beyin kabuğunda 25-30 milyar nöron bulunuyor). Oysaki salt nöron sayısı yerine, sinir hücreleri paket yoğunluğunu dikkate almamız gerekiyordu. Bu da nitelikli nöron sayısıdır.
Daha basit bir ifadeyle, bizim vücut büyüklüğüne oranla karmaşık bilgi-işlem süreçlerine bakan nitelikli nöron sayısına bakmamız gerekiyor. Bu ne demek derseniz 20 yıl önceki ve şimdiki bilgisayar işlemcilerini karşılaştırabilirsiniz. Eski işlemciler daha büyük ama daha yavaştı. Anlaşılan köpeklerin beyinleri de vücutlarına daha küçük ama daha işlevsel.
İlgili yazı: Hayat Neden Var? >> Evrimin termodinamik kökenleri
Bağıl nöron sayısı
Nitekim bilim insanları yeni araştırmada dağ gelinciği, firavunfaresi, rakun, sırtlan, aslan ve boz ayı beynindeki nöron sayısını kedi ve köpeklerle karşılaştırdılar. Böylece beyin kabuğundaki bağıl nitelikli nöron sayısını daha kolay saydılar.
Diğer hayvanları baz alarak beyin kabuğundaki nitelikli nöron sayısına baktıklarında, köpeklerde çok sayıda nöronu dışarıda bıraktıkları ve kedilerdeki nöronları da fazla saydıkları ortaya çıktı. Yeni sonuçlara göre, köpeklerde 530 milyon ve kedilerde 250 milyon nöron vardı.
Evet, köpeklerin beyni daha küçüktü; ama beyin kabuğundaki nitelikli nöron sayısı, diğer tüm avcı ve yırtıcı hayvanlardan daha fazlaydı. Dahası, bilim insanları avcıların beyin kabuğunda avladıkları hayvandan daha çok sayıda nöron olmasını bekliyordu. Oysa bunun da yanlış olduğu anlaşıldı.
İlgili yazı: İnsan ve Doğada Evrimi Gösteren 5 Kanıt
Arada pek fark yok
Ve bu da başarılı av sayısı ile yüksek besin değerinin, direkt nitelikli nöron sayısına karşılık gelmediğini gösteriyor olabilir. Anlaşılan, geyikler gibi av hayvanları da avcılardan kaçabilmek için en az avcılar kadar zeki olmak zorunda (oyun teorisi ve doğal denge). İşte bu sonuç köpeklerin bedenlerine göre oldukça küçük bir beyinle daha zeki olabileceklerini gösteriyor.
Öyleyse boyu değil, işlevi önemli; yani son 20 bin yılda evcilleşen köpek beynini geliştiren asıl şey avlanma becerisi değil, insanlarla sosyalleşmeleri olabilir. Bu durumda köpekler avlanma konusunda kurt atalarından daha becerikli olmayabilirler, ama iletişim kurmakta onları aşıyorlar.
İlgili yazı: Evrim Hakkında Doğru Bilinen 3 Yanlış
Demek ki boşuna ayı demiyoruz
Hatta daha büyük etçil hayvanlar için durum tersine dönüyor. Örneğin, ayılar kedilerden 10 kat büyük hayvanlar; ama ayıların beyin kabuğundaki nöron sayısı ile kedilerin nöron sayısı eşittir.
Houzel’in buna verdiği yanıt çok ilginç: “Et yemek hayvanların daha büyük beyinler geliştirmesi için gereken enerjiyi sağlıyor; ama etçil hayvanların beyin büyüklüğü ile bulabildikleri av sayısını dengelemesi gerekiyor.” Kısacası besleyemeyeceği kadar büyük beyni olan hayvanlar açlık çekecektir.
Bu sonucun insanların büyük beyni ile çok ilgisi var: 1) 1,8 milyon yıl önce ortaya çıkan Homo erectus, Homo cinsinde o güne dek en büyük beyni geliştirdi; çünkü buna yetecek kadar çok et yiyordu. 2) Öte yandan, ilk Homo sapienslerin beyni Neandertallerden biraz küçüktü ve son 20 bin yılda yüzde 7 daha küçüldü. Böylece enerji açısından daha verimli ve hızlı çalışan bir beynimiz oldu (1500 yerine 1400 cc).
Belki de teknoloji ve toplum geliştikçe avlanma ihtiyacı ve buna bağlı olarak da nöron sayısı azaldı. Beyin atabileceği nöronları attı ve geri kalanları uygarlık geliştirip felsefe yapmak gibi gelişmiş işlere koştu. Toparlayacak olursak avlanma becerisi sizi daha zeki yapmaz. Bu nedenle sosyal köpekler avcı kedilerden daha zeki olabilirler ki Homo sapiens beyni de Neandertal beyninden daha küçüktür.
Hayvanlar içinde en zekisi
Bu açıdan rakun en zeki hayvan çıkıyor. Daha doğru bir ifadeyle, etçil kara hayvanları arasında (kuşları saymıyoruz) en zeki hayvanlar, bedenen kedi boyunda olan ama beyinleri köpek beyni kadar büyük olan rakunlardır. Rakunların zeka testlerinde diğer hayvanları ezip geçtiğini gördüğümüze göre buna hiç şaşmamalıyız.
İlgili yazı: Zamanda Yolculuk İçin Büyükbaba Paradoksu Çözüldü
Hayvanlar ve veganlar
Veganlara bir haberim var: İnsan ve maymun gibi primatların diğer canlılardan daha zeki olmasının en büyük sebebinin diyet çeşitliliği olduğu ortaya çıktı; ama sakın et yiyen insanlar veganlardan daha zeki olur diye düşünmeyin.
Evet, evrimci biyologlar Homo erectus ve Homo sapiens beyinlerinin et yedikleri için son birkaç milyon yılda daha hızlı büyüdüğünü düşünüyor; fakat günümüzde diyet çeşitliliği için et yemek şart değildir. Farklı meyve ve sebzeleri katıştırarak da et yemeden sağlıklı beslenebilirsiniz. Ben de et yemeklerini seven biriyim, ama modern çağda beyin büyütmek için et yemeye gerek yoktur.
Bununla birlikte araştırmalar hem yerdeki köklerle hem de ağaçlardaki meyvelerle beslenen hayvanların, farklı arazilerde farklı besinleri aramak zorunda kaldıkları için daha zeki olduklarını gösteriyor. Anlaşılan yiyecek aramak planlama ve tasarım yeteneğini geliştiriyor.
İlgili yazı: Newton’ın Yerçekimi Yasası Yanlış mı
Hayvanlar ve insan zekası
Düşünün: Atalarımız 4 milyon yıl önce ağaçlardan düzenli olarak inmek ve loş orman tabanındaki olgun meyveleri çürük meyvelerden ayırt ederek yemek zorundaydı. Bu sırada jaguarların ataları diyebileceğimiz yırtıcı hayvanlardan da korunmaya dikkat etmeliydi.
Üstelik olgun meyveleri bugün nerede bulacağını bilmeleri yeterli değildi. Yarın da yırtıcı hayvanlardan saklanarak nerede bulacaklarını öngörmeleri gerekiyordu. İşte öngörme yetisi, yani uzun vadeli düşünme, simülasyon ve akıl yetisi bu şekilde ortaya çıktı. Özellikle de insanların başparmakla birlikte toplam beş parmaklı olan elleri sayesinde Dünya’daki en zeki canlılara dönüştüğü anlaşıldı:
İlgili yazı: Soğuk Füzyon ile Ucuz Enerji Üretmek Mümkün mü
Toparlayacak toparlarsak
Ellerimiz olmasa yazıyı geliştiremezdik ve kitaplarımız olmazdı. Ellerimiz olmasa kesinlikle alet kullanamazdık. Bütün bunları ise öncelikle kara hayvanı olmamıza borçluyuz; çünkü balinalar gibi suda yaşasak ateş yakamaz ve su altında bu şekilde konuşamazdık. Ateş olmadan et pişiremezdik, et olmadan beyinlerimiz bu kadar gelişmezdi ve sonuçta dünyanın en zeki canlı türü olamazdık.
Bütün bu bilgiler ışığında hayvan zekasını ölçen testlerin, insan zekasının kökenlerine işaret ettiğini görüyoruz ve o çok övündüğümüz karmaşık insan beyninin de sandığımız kadar orijinal olmadığını anlıyoruz; çünkü daha zekiyiz ama zekayı geliştiren ilk tür biz değiliz.
Peki hayvanlar ve insanlar nasıl daha zeki olabilirler? İnsanlığın sonunu getirecek en tehlikeli 5 teknolojiden korunmak için daha zeki hayvanlar ve insanlar yaratmanın yolunu Neuralink İnsan Beyni ve Bilgisayarları Birleştirecek yazısında görebilirsiniz. İnsanları ve hayvanları daha zeki kılmanın etik olup olmadığını değerlendirmek için de yapay zeka süper zeki olacak mı? diye sorabilirsiniz.
“Yok hocam, zeki olduğumuz kadar da aptalız” derseniz insan türünün kendini nasıl yok edeceğini şimdi inceleyebilir ve buna rağmen geleceğe olumlu bakıyorsanız insanların gelecek 100 yılda nasıl evrim geçireceğini analiz edebilirsiniz. Daha ahlaklı olacağımız günlerin gelmesi için çok çalışmalıyız.
Hayvanlar gerçekten ne kadar zeki?
1The evolution of self-control
2External Measures of Cognition
3Dogs Have the Most Neurons, Though Not the Largest Brain: Trade-Off between Body Mass and Number of Neurons in the Cerebral Cortex of Large Carnivoran Species
Valla hocam yazinizda cok elestirilebilir seyler var. 🙂 oncelikle ahlakin sadece dusunsel bir ozellik olmadigi beyinde biyolojik kokeni oldugu biliniyor. Ozellikle vicdanin ayna noronlari ile insanda ortaya cikan bir olgu oldugu ve biyolojik kokeni oldugu ortada. Yine beyin buyuklugunun tek basina bilinc acisindan belirleyici olmadigi da ortadaydi zaten. Ama yanlis sekilde beden buyuklugunun beyin büyüklüğüne oranina gore falan diyerek yine yanlis temelde dusunuldu. Noron niteliginin onemli oldugu bu konuda ortadaydi. Noron niteligi derken de sunu bilmek lazim ki noronlarin kac ayri baglanti yapabildigi diger nöronlarla onemli ki insan noron hucrelerinin 11 ayri baglanti yapabildigi en son ortaya cikti. Yine insan bilincine gore hayvanlarin yanina yaklasamadigi da ortada. Mesela yapilan deneylerde bir yetişkin maymunun iki yasindaki cocuga bile yetisemedigi ortada. Dolayısıyla arada ucurumlar oldugu da net. Ayrica konusma sanildigi gibi sadece bir iletisim araci degildir. Konusma bilincin varligyla ic ice gecmistir. Konusma derken sadece agiz ile konusma degil sembollestirmeden bahsediyoruz. Yani avlanirken zeka gelisti savi aslinda o kadar da dogru degil cunku konusma yetisi olmadan bilinc gelisemiyor. Konusma yetisi ise agiz hareketleri ile gelismiyor salt konuşmak cok kpmpleks bir olgu ve gen temeli biyolojik temeli var. Bu anlamda konuşmak evrimsel anlamda ortaya cikarken beyin yapısının da ciddi bicimde degismesi buna uygun hale gelmesi gerekiyor. Ayrica dilin insan beyni icin bir yazlim oldugu biliniyor. Kisacasi konusmak sanildigi gibi basit siradan bir durum değil tam aksine bilincin olmazsa olmazidir.