Nasıl İnsan Olunur: Kibre Karşı Empati
|İkili ilişkilerde ve kariyer yaparken düşünmemiz gereken bir konu: Özgüvenli olmakla kibirli olmak arasındaki fark nedir? Peki bir insanı anlamak ile onunla empati kurmak aynı şey mi? Kalp kırmadan ve kalbiniz kırılmadan yaşamak VE hayatta başarıyı yakalamak için önce insan olmayı keşfetmeliyiz.
Ezmeyin ve ezilmeyin
Herkes başarılarıyla gurur duyar, herkesin kendini beğendiğini bir yanı var ve bazen ailemiz, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz veya patronlarımız tarafından takdir edilerek onaylanmak isteriz. Kariyer yaparken veya sevgilimizin ilgisini çekmeye çalışırken karşımızdaki insanları etkilemek isteriz.
Gerçekten de özgüvenli bir duruş hayatta çok yol aldırır. Gereksiz tevazu, yani aşırı alçakgönüllü davranmak ise eziklik olarak algılanır. Peki kendimize saygımızı yitirmeden başkalarının saygısını nasıl kazanabiliriz?
İlgili yazı: Asteroitten Sarkan Uzay Gökdeleni Analemma
Özgüvenle kibir arasındaki fark
Kendimizi reklam etmek için kibirli davranıp yaptıklarımızı başkalarının gözüne sokmak ve sürekli olarak “Ben var ya ben!” demek kesinlikle yanlış bir şey. Şansımıza kibirle özgüveni ayırmanın bir yolu var: Gerçekten kendine güvenen bir insan asla kibirli davranmaz ve reklam yapma ihtiyacı hissetmez.
Yine de özgüvenli insanlar çalışkanlığı, duruşu, tavırları, davranışları ve yardımseverliği ile kendini hem işte hem de arkadaş çevresinde gösterir. Böyleleri her zaman öne çıkar ve kendilerini ona rakip gören insanlar tarafından bile takdir edilirler (İngilizlerin grudging respect, gönülsüz saygı dediği şey).
İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem
Bir hayat tavsiyesi
Yaş kırka gelince insanın kafasına olgunluk çekici olarak adlandırabileceğimiz bir şey düşüyor. 🙂 Zaman Çarkı romanında Rand al’Thor’un “Ölüm tüyden hafif, görev dağdan ağır” dediği şeye benziyor bu. Öyle ki olgunluk çekicinin Marvel süper kahramanı Thor’un çekicinden daha sert olduğunu söyleyebilirim.
Yine de başıma böyle bir çekiç düştüğü için sevinçliyim. Artık 41 yaşımdayım ve size kibirle ilgili küçük bir sır verebilirim: Sadece kendini doğruları ve hatalarıyla olduğu gibi kabul eden; ama aynı zamanda kendini geliştirmeye çalışan insanlar özgüvenli olabilirler.
Kısacası kendinizle barışıksanız özgüven sahibi olursunuz. Kendinizi iyileştirmek ve geliştirmek için egonuzla savaşmak yerine, egonuz ve vicdanınızı birlikte kullanmayı öğrendiğiniz zaman özgüven sahibi olursunuz. Özgüvenli bir insan da kibirli olamaz.
İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt
Yardımsever olun
Kendinizi başkalarının gözüne sokmadan toplumda öne çıkmanın yolu olduğunuz gibi davranmak, iyi niyetli ve yardımsever olmaktır. İş olsun, aşk olsun, ders olsun, kariyer olsun hayatta her ne yapıyorsanız önce kendiniz için yapıyorsunuz; çünkü kendine faydası olmayanın kimseye yararı olmaz.
Ancak, kendinizi geliştirmek ve başkalarına içinizden geldiği için yardım etmek yerine, sırf şov olsun diye bir takım işler yaparsanız insanlar samimiyetsiz, özgüvensiz ve kibirli olduğunuzu hemen anlarlar. O zaman da yardım etmek yerine sizi kıskanır ve size engel olmaya çalışırlar.
Dolayısıyla insanlardan bir şey istemeden önce, onlara gerçekten karşılıksız bir şey vermek isteyip istemediğinizi kendinize sorun. Cevap olumluysa önce o insanla ilgilenin, ne istediğini sorun veya daha iyisi, neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışın; çünkü insan ruhundaki istekler ve ihtiyaçlar farklı olabilir.
İlgili yazı: İnternette teknik takip ve gözetimi önleme rehberi
İyilik yap ve denize at
Karşınızdaki insanların isteklerine boş verip gerçekten neye ihtiyaçları olduğunu anlamak ve bu ihtiyaçları karşılamak için zaten kendinizi biliyor, yani kendi ihtiyaçlarınızı biliyor olmanız gerekir. Özgüven denilen şey ölçülü alçakgönüllülük ve kendinizi kabul etmekten ileri gelir. Bu da sizi toplumda güçlü kılar.
Böylece liderlik, yardımseverlik ve anlayış gibi becerilerinizle öne çıkıp insanlarda sevgi ve saygı uyandırırsınız. Bir takım insanlar ise her zaman sizi kıskanacak ve zarar vermeye çalışacaktır. Oysa gerçekten olgun bir insan kimseyi düşman olarak görmez; ama sağlam karakterinizle düşmanınızda bile saygı uyandırmanız mümkündür.
Sadece saygının hak edilmesi gereken bir davranış olduğunu ve kimseye kafadan saygı duyulmayacağını aklınızda tutun yeter. Bunun için de özgüvenli olmanız gerekiyor.
İlgili yazı: 18 Ayda Nasıl 24 Kilo Verdim?
Başarılı olduğunuzu göstermek
Hepimiz hangi konularda başarılı ve becerikli olduğumuzu göstermek isteriz. Ayrıca sadece işimizi yapmak yetmez, işimizi iyi yaptığımızı karşıdakine göstermemiz de gerekir. Bunu kibirli olmadan nasıl yapabiliriz?
Kimsin ve ne istiyorsun?
Babylon 5 bilimkurgu dizisindeki kötü uzaylı ırkı Gölgeler insan medeniyetine göre üstün güçlere sahipti ve kendilerine yandaş bulmak için insanlara hep ne istediklerini sorarlardı: “Ne istiyorsun?” Öte yandan, iyi yürekli Vorlon ırkı insanlara önce “Kimsin sen?” diye sorardı. Biri ihtiras, diğeri bilgelik peşindeydi.
Kibirli olmadan özgüven sahibi olmak istiyorsanız bu iki soruyu karşılaştırın: Sevdiğiniz ve başarılı olduğunuz bir şeyi içtenlikle göstermek mi istiyorsunuz, yoksa insanların sizi daha değerli ve önemli biri olarak görmesini mi istiyorsunuz? Birinci soru sizi özgüvene, ikinci soru ise kibirli olmaya götürür.
Ayrıca insanlara yardım etmeden onlardan bir şeyler talep ederseniz niyetinizi hemen anlarlar ve bu açıdan insanların bir huyu vardır: Bir şey isteyene istediğini vermemekte diretirler. İsteklerinizi vermeyip arzularınızı ve hırslarınızı size karşı kullanarak üstünüzde egemenlik kurmaya çalışırlar (kısacası iaşe veya rüşvet almayın ve kesinlikle saygı ya da para dilenmeyin).
Hele kendini size rakip gören, başarılarınızdan korkan kıskanç insanlar; bir gün onların işini elinden alırsınız kaygısıyla sizden uzaklaşıp sizi yalnız bırakacak veya arkanızdan kötü konuşacaktır. Ancak içiniz rahat olsun: İçten ve dürüst davranışlarınızın yarattığı özgüvenle zaten kendinizi toplum içinde göstereceksiniz. Yeter ki çok çalışın ve pes etmeyin.
İlgili yazı: Mobil İnternette Video İzleme Rehberi
Kendinize güvenin
Diyelim ki flörtünüzden ayrıldınız ve ona son bir mesaj gönderip (örneğin Whatsapp’tan yazıp) ne hissettiğinizi söylemek, sizi nasıl kırdığını anlatmak istiyorsunuz. Bu sizin isteğiniz. Ancak, kendinize güveniyor olsanız, örneğin yeni bir flört için önümüzdeki maça bakıyor olsanız (bu yeni bir iş bulmaya çalışmak da olabilir) o mesajı yazmak istemezsiniz.
Sonuçta istediğiniz şey mesaj yazmaktır; ama ihtiyacınız olan şey onun size yanıt vermesidir. Peki hiç yazmazsa ne olacak? Daha çok kırılacaksınız. Karşı tarafın sizinle muhatap bile olmadan sizi kırmasına fırsat vermiş olacaksınız. Buna ne gerek var? Bir iş biterse başka iş başlar. Kendi ayaklarınız üstünde durmayı öğrenin. Özgüven budur.
İlgili yazı: Ne Kadar Hızlı Düşünüyoruz? >> Özgür irade var mı diyen profesör düşünce hızını ölçtü
Sakin özgüven
Psikolojide buna sakin özgüven diyoruz; yani kendinizle övünmeden işinizi, becerilerinizi ve karakterinizi ortaya koymak. İşte insanlar buna saygı duyar. Kendini başkalarının söyledikleriyle ölçen ve kendine saygı duymak için başkalarının onu saymasını bekleyen kişileri ise kimse saymaz.
Sakin özgüven sahibi olarak bir iş görüşmesinde başarılarınızdan söz eder veya ikili ilişkilerinizde iyi yanlarınızdan bahsederseniz insanlar bunu övünmek, böbürlenmek, kasılmak ve kibirlenmek olarak algılamaz.
O zaman hayatınıza, aşkınıza ve kariyerinize huzur içinde devam edersiniz; çünkü sakin özgüven huzurlu olmak demektir ve bu hayattaki en büyük iki lüks sağlık ile huzurdur. Ancak, asla insanlara hatalı yanlarınızı anlatmayın. Nasıl olsa bir şekilde fark edecekler; ama siz söylerseniz hakkınızda baştan olumsuz düşünürler.
İlgili yazı: Soluduğunuz Hava Kalitesini Ölçen Cihaz Atmotube
Kibre karşı empati
Başkalarından sık duymuşunuz ve kendiniz de sık söylemişsinizdir: “Beni anlamıyorsun!” Burada kendinizi ve özellikle de karşınızdaki insanları anlamaktan söz ediyoruz. Peki bir kişinin hatalı davranışlarını anlamak o davranışları kabullenmek midir? Hayır.
Bir kişinin size neden kötü davrandığını anlamak, size kötü davranmaya devam etmesine izin vermek midir? Peki anlamak kabullenmek anlamına gelmiyorsa anlayışlı olmakla empati kurmak aynı şey midir? Anlayış ve duygudaşlık aynı şey midir?
Özgüven sahibi olmak için kendinizi bilmeniz ve kendinizle barışık olmanız gerekiyor dedik ya, şimdi bunu yapmak için gereken ikinci şeyi yazalım: Empati kurmayı ve empati kurmanın doğru yollarını anlatalım.
İlgili yazı: Neden Diyetle Kilo Veremiyorsunuz?
Duygudaşlık ve aldırışsızlık
Açıkçası bir insanla empati kurmanız için önce ona az ya da çok değer vermeniz, yani yaptıklarına aldırmanız lazım. Oysa empati aynı zamanda suyu çıkmış bir kavram. Liderlik seminerlerinde sürekli empatiden bahsediyoruz ama bu kavramın içini doldurmuyoruz.
Kariyer yapmak ya da seçimlerde oy almak gibi nedenlerle sürekli empati kurmaktan söz ediyoruz; ama empatinin gerçekte ne olduğunu unutuyoruz. Ben de öncelikle Paul Bloom’un Empati Karşıtı adlı kitabını okumanızı öneriyorum. Bu yazıda empati derken kitaptaki akılcı şefkat (rasyonel sevecenlik) kavramından söz edeceğim.
Akılcı şefkat aslında çok basit bir şey: Sizi sevmeyen birine aşık olup dünyaları ayağına sunmak veya size saygı duymayan birine sürekli kendinizi beğendirmeye çalışmak yerine, gerçekten ilgiye muhtaç bir sokak çocuğuna içten bir gülücükle günaydın diyebilirsiniz. Akılcı şefkat budur.
İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük
Psikolojide iki tür empati var
Duygusal empati karşınızdakinin duygularını anlamak ve bilişsel empati de karşınızdakine anlayış göstermektir. Bu ikisi farklı şeyler. Başkalarının duygularını anlamak zordur; çünkü babasını yeni kaybetmiş bir insanın acısına ortak olmak gibidir. Baba acısını ancak babasını kaybedenler bilir.
Bu yüzden duygudaşlık (başkalarının duygularını paylaşmak) gerçekten zor bir şeydir ve bazen de gereksizdir (kendinizi başkalarının duygularına kaptırmak yanlıştır).
Örneğin, birinin acısını anlamak ve ona anlayışlı davranmak, yaşanan acı olaya o kişi kadar üzülmek anlamına gelmez; çünkü dışarıdan bakan biri için ölenle ölünmez. Dostunuzun acısını paylaşın ama acısını yaşamaktan kaçının.
İlgili yazı: Evren’deki En Şaşırtıcı Gerçek Nedir? >> Hayatın fiziksel anlamına dair 3 bilimsel cevap
Duygusuzluk değil
Bunu yapmak sizi duygusuz bir insan kılmaz; çünkü akılcı olmak karşınızdaki insana ve kendinize yardım etmenin tek yoludur ve akılcı davranmak duygusuz olmanızı gerektirmez.
Hiç öteye gitmeyin: İki kardeş babasını kaybettiği zaman hem birbirinin acısını anlayacaktır hem de acısını paylaşacaktır! Keza bir anne de çocuğuna katılarak öğretir; yani hayat yolunda acısı ve sevincine ortak olur. Şefkat budur.
Öte yandan, en iyi psikologlar bile aldıkları eğitime rağmen duygusal empati kurmakta zorlanırlar. Aslında duygudaşlık zararlı olabilir. Nitekim babasını kaybettiği için acı çeken birine destek olmanız gerekirken siz de ağlayarak perişan olursanız ikinize kim destek olacak?
Peki bir psikolog duygusal bozukluğu olan birine yardım ederken kontrolünü kaybederse ona nasıl faydası olacak? Kendini hastasının ruh haline kaptıran bir psikologun kendine de faydası olmaz. Tersine zararı olur. Bu yüzden bir yakınını kaybeden insanlara “güçlü ol” demek sadece ağlamaktan çok daha yararlı olabilir.
İlgili yazı: Yapay Seks >> Rönesans Heykellerinden RealDoll’a Seks Robotlarının Tarihi
Karşınızdakini dinleyin
Özgüvenle kibir arasındaki farkı anlatırken, konuşmadan önce dinleyin dedik. Önce karşınızdakini dinleyin ve duygularını anlamaya çalışın.
Bu bilişsel empati, yani akılcı şefkattir. Genellikle bir başkasının bizi anladığını bilmek acımızı hafifletir ve öfkemizin geçmesini sağlar. Her zaman değil; ama kalbi kırılan birinin duygusal yaralarını iyileştirmenin tek yolu budur. Bunun için de iki şey yapmanız gerekiyor:
- Kendinizi kaptırmadan o kişinin duygularını paylaşmak (sempati şart).
- Kişinin neden acı çektiğini ve bazen de neden sevindiğini anlamaya çalışmak (duygularını anlamaya çalışmak).
İlgili yazı: Mutluluğun Bilimsel Sırrı >> Tutkularınız ve hobilerinizin peşinden koşarak mutlu olun
Her ikisini yapmak da zor
Özellikle de başkalarını anlamak için ilk adımı atmak zor; çünkü bu enerjinizi alacak olan bir işlem. Sizi yıpratacak bir işlem. Sadece şefkatli bir insansanız veya o an şefkat duyabiliyorsanız bunu yapabilirsiniz.
Bu yüzden genellikle insanlar sevdiklerine yardım etmeye çalışırlar; ama bazı insanlar sokaktaki bir insana bile yardım etmeye çalışabilirler.
İlgili yazı: Kuantum Bilinç: İnsan Beyni Kuantum Bilgisayar mı?
Empati kurmak için şunları yapmalısınız
- Her şeyi bilmediğinizi kabul edin.
- Başkalarının bakış açısı ve yaşantılarında uzman olmadığınızı kabul edin.
- Karşınızdakini sözünü kesmeden dinleyin. Onları düzeltmek veya dediklerine aldırış etmemek istediğiniz zaman bile.
- Çözüm sunmak yerine konuyu öğrenmek için soru sorun.
- Sorgulamanız gereken önyargılarınız olduğunu ve taraflı davrandığınızı kabul edin.
- Başkasının acısına ortak olurken canınız sıkılacağını veya üzüleceğinizi bilin.
- İyi niyetli olun.
- Tekrar ediyorum: Karşınızdakini mutlaka dinleyin.
İlgili yazı: Ses Hızında Giden Tramvay Hyperloop
Zor ama yapabilirsiniz
Çoğu zaman başaramayacaksınız. Çoğu zaman kızarak savunmaya geçeceksiniz ve konuşmalarınız size zaman kaybı gibi gelecek. Ancak, yılmadan ve tabii ki aralıklarla devam ederseniz karşınızdaki kişi sonunda size kendinizi ve bilmediğiniz yepyeni bir dünyayı öğretecektir. Kendinizi daha iyi tanımanızı sağlayacaktır. Bu sırada sabırlı ve kendiniz hakkında daha objektif olmayı öğreneceksiniz.
Nasıl aşık olursunuz?
Bir insanı nasıl seversiniz? Bir işi veya bir dostunuzu nasıl sevebilirsiniz? İnsanları ancak özgüvenli olduğunuz ve akılcı empati kurduğunuz zaman sevebilirsiniz. Kısacası hayatta sevdiğiniz her şey için iyi-kötü yukarıdaki şeyleri yapıyorsunuz. Bu yazı öncelikle kendinizin farkına varmanızı sağlamak için yazıldı.
Aynı zamanda özgüven ve kibirden söz ettik. Kibre karşı sakin özgüvenden, iç huzurundan ve kendinizle barışık olmanızdan bahsettik. Dolayısıyla yukarıdaki yöntemleri kendinizle barışmak, kendinizi anlamak, kendinize anlayış göstermek ve kendinizi geliştirmek için de kullanabilirsiniz.
Hayatta her şeyde olduğu gibi bunun için de pes etmeden çabalamalı ve bazen işleri zamana bırakmalısınız. Sonuçta vicdan kendinizle kurduğunuz empatinin zihninizdeki sesidir.
Vicdanli olmak icin once vicdani anlamli bulmak gerekir. Bazilari icin vicdan melankolik duygulr olarak aptalcadir. Bu yuzden vicdanı anlamli kilacak zemini kaybetmis kisi icin vicdanin anlqmi yoktur. Materyalizm de vicdanın anlamini yok ediyor. Cunku zihinsel herseye materyalizmin bakisi doga karsisinda anlamsiz oldugudur onemsiz oldugudur.