Mobil Uygulamaların Sonu Geliyor >> 2020’de Akıllı Telefonları Dijital Asistanlar Yönetecek
|Android ve iPhone’da uygulamaları her gün güncellemekten sıkıldınız mı? Peki ya ekran bildirimlerinden? Her seferinde Instagram açıp tek tek paylaşım yapmaktan? Artık uygulamaları unutun! 2020’de Facebook M, Siri, Cortana ile Google Now gibi dijital asistanlar mobil uygulamaların yerini alacak ve her işimizi görüp bizim için online alışveriş yapacak.
Telefonun yeni sahibi
Akıllı telefon kullanıcıları uygulamalarını seviyor. Nielsen’e göre Amerikalı tüketicilerin yüzde 26,7’si mobil uygulama kullanıyor ve ayda ortalama 37,5 saatini uygulama kullanarak geçiriyor.
Ancak, Gartner’ın yeni raporuna göre1 2020 yılında uygulamaların modası geçecek ve telefonlarımızı bizim yerimize dijital asistanlar kullanacak. Siri ve Viv gibi dijital asistanlar telefondaki işlerimizin yüzde 50’sini yönetecek ve sadece en gerekli işler için bizi uyaracak. Böylece biz de iş yerinde dikkatimiz bölünmeden çalışacağız ve özel hayatımızı strese girmeden yaşayacağız.
Dijital pazarlama = Dijital asistanlar
Gartner’a göre 2020 yılında telefondaki işlemlerin yüzde 40 ila 50’sini dijital asistanlar yapacak. Bu da iş zekası departmanı ile dijital pazarlama departmanını birleştiren ve sıcak satış yerine “rehber satışlara”, yani müşteriyi bezdirmeyen akıllı satışlara geçen şirketlerin kazanacağı anlamına geliyor.
Aynı zamanda e-ticaretin önümüzdeki üç yıl içinde dijital asistanlar üzerinden yürütülen mobil ticarete dönüşeceğine işaret ediyor. Nitekim Facebook şimdiden müşteri için internetten alışveriş eden akıllı asistan M’i duyurdu.
2017’den itibaren online alışverişleri Facebook Messenger, Whatsapp ve Hangouts gibi mesajlaşma programlarıyla yapacağız. Örneğin Whatsapp’a ne istediğimizi yazacağız veya Siri’ye ne satın almak istediğimizi söyleyeceğiz. Onlar da mahallemizdeki dükkanların online mağazasına erişerek bizim adımıza mutfak malzemeleri, konfeksiyon, hatta otomobil satın alacak.
İlgili yazı: Facebook’tan yeni dijital asistan “M”
Dijital asistanlar nasıl çalışıyor?
Dijital asistanlar akıllı telefonun ses tanıma özelliği ve dokunmatik ekranıyla bizimle iletişim kuracak. Buna ek olarak mobil cihazlardaki sensörlerle ortam sıcaklığını ve hatta nabzımızı ölçerek çevremizden haberdar olacak. İnternette hangi siteleri gezdiğimize ve hangi ürünleri satın aldığımıza bakıp neye ihtiyacımız olduğunu tahmin edecek, örneğin diş macunu bitmeden yeni sipariş verecek.
Bu konuyu 2014 yılında ele almış ve sizlere iPhone Siri’yi geliştiren ekibin tasarladığı Viv isimli dijital asistandan söz etmiştim. O zaman bir öngörüde bulunarak teknolojinin hızla geliştiğini ve dijital asistanların 2018’de bizim adımıza online alışveriş yapacağını söylemiştim ama bu tarih öne alındı:
Facebook’un dijital asistanı M’in deneme sürümü şimdiden internette alışveriş yapıyor. Gartner’ın verilerine dayanarak sanal asistan destekli online alışverişin 2017’de yaygınlaşacağını ve 2020’de sıradan hale geleceğini söyleyebilirim.
Bulutta sanal asistan
Bütün bu dijital asistanlar bir yandan mahallemizin bakkalı, özel hayatımız ve tüketim alışkanlıklarımızla ilgili verileri toplayacaklar. Diğer yandan da buluta bağlanarak Facebook, Google, IBM, Microsoft ve Amazon gibi dev şirketlerin verilerini kullanacaklar.
Aynı zamanda insanlarla kolay iletişim kurmak için Microsoft’un Halo bilgisayar oyunundan esinlenen Cortana asistanı gibi sanal avatarlardan yararlanacaklar.
Dijtal avatarlar
Dokunmatik hologramlardan oluşan dijital avatarlar kadın, erkek, oyuncak ayı, Disney karakteri ve benzeri görünümlerde bizlerle, çocuklar ve yaşlılarla iletişim kurarak işlerimizi görecek.
Şurada anlattığım gibi akıllı bilezikler, kullandığımız telefonla eşleşip havaya dokunmatik hologramlar yansıtacak ve online mağazadan aldığımız bir elmayı bile sanki gerçek market gibi elimizle yoklamamıza izin verecek.
Derin öğrenme ve bulutta sinir ağları
IBM bunun için başta Watson bilgisayarı olmak üzere insan beynini taklit eden işlemciler geliştiriyor. Aynı zamanda sizin ve kız arkadaşınızın dijital asistanı da bulutta (internete bağlanarak) birbiriyle iletişim kuracak.
Böylece ikinizin ihtiyaçlarını da en iyi şekilde yerine getirecek (sevgililer günü hediyesi almak gibi). Öte yandan bu özellik hovardaların işini zorlaştırıyor. Whatsapp’ın kullanıcının ne zaman online olduğunu göstermesi gibi, dijital asistanlar çapkınlık yapanları ele verebiliyor! O yüzden dijital asistanınızın kiminle ne konuştuğuna dikkat etmeniz gerekiyor. 😀
IBM gibi şirketler buna hizmet etmek için dev bilgi bankaları oluşturuyor. Çünkü İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Caddebostan mahallesinden alışveriş yapan bir kullanıcının yüklediği dijital asistan da IBM’in kurduğu bilgi bankasına danışacak. Ancak, bu büyük verinin kontrolünün tümüyle büyük şirketlerin eline geçeceği anlamına gelmiyor.
Kısmen yanılıyorlar
Gerçekte e-ticarette en değerli veri güncel müşteri davranışı bilgileridir. Örneğin pırlanta satan online kuyumcunuz varsa ve internete reklam veriyorsanız reklamınızın sadece geçen hafta lüks yat reklamlarına bakan kullanıcıya gösterilmesini isteyebilirsiniz.
Kısacası dijital pazarlamada büyük veri önemli değil. Satışa yönelik dönüşüm sağlayan güncel ve alakalı veri önemli. Müşteriye istediği şeyi istediği zaman ulaştırmak önemli. Bu veriyi ancak telekom şirketleri ile müşterinin alışveriş ettiği e-ticaret siteleri sağlayabilir (telekom interneti gözetlediği için hemen her şeyi bilir).
İş analizi sektörü dijital asistanlarla birleşecek
Microsoft gibi şirketlerin hesabı ise başka: Onlar diyor ki dijital asistanlar müşteri davranışını izlemek için karmaşık analiz yazılımları kullanmak zorunda. Bunlar gelişmiş yapay zeka yazılımları olacak. Ancak bu yazılımların 2020 yılında bile akıllı telefonlar tarafından çalıştırılması mümkün değil.
Dijital asistanlar telefonlar üzerinden internete bağlanıp müşteri davranışını bizim bilgi bankalarımıza bağlanarak analiz etmek zorunda. Kısacası biz dev şirketler verinin kralı olacağız.
Kısmen haklılar
Gerçekten de gelecekte elimizdeki akıllı telefonla kendi MR’ımızı çekip bulutta IBM’e sorduğumuz zaman, Watson süper bilgisayarı bize check-up yapacak, kanser varsa teşhis koyacak ve sanal doktorla tedavi önerecek.
Öte yandan mobil reklam göstermek, yeniden hedefleme yapmak gibi alanlarda kullanılan online alışveriş ve e-ticaret analiz programları için bu tam olarak geçerli değil. İş online perakendeye gelince denklem farklı olacak.
Çünkü tekil müşteri davranışını izlemek için geliştirilen yazılımlar 2020 yılındaki en sıradan akıllı telefonda bile çalışacak. Bunun için Google’ın global bilgi bankasına gerek olmayacak.
Öyleyse Türkiye’de girişimci ne yapmalı?
E-ticaret sitesi sahipleri verilerini asla satmamalı. Sakla samanı gelir zamanı misali, bütün müşteri verilerini saklamalı.
Daha sonra dijital pazarlama ile iş analizini birleştiren kendi mobil uygulamasını (aslında dijital asistan eklentisini) yazmalı. Böylece verinin kontrolünü kısmen elinde tutmalı. Bunu yapmadan verisini satarsa kontrol tümüyle global şirketlerin eline geçer ve e-ticaret siteleri sömürülerek gelir kaybeder.
Kısacası müşteri davranışını izleme konusunda kontrol kısmen Türkiye’deki e-ticaret sitelerinin elinde olacak. Çünkü bu tür online perakende analiz uygulamaları Facebook Messenger gibi dijital asistanlarla çalışacak. Onlar da yerel verileri elbette Amerika’daki şirketlere geçecekler.
2020 yılında telefon ayarları?
Şimdi olaya son kullanıcı açısından bakalım. Şahsen benim bilgisayarlar ve telefonlarda en sıkıldığım şey yeni PC veya telefon aldığımda bütün ayarlarını elle yapmak. Tüm uygulamaları elle indirmek, kurmak ve kişisel ayarlarını yapmak.
Örneğin PC kurmak 6 saatimi alıyor. Oyunlarımı kurmakla birlikte bu süre 22 saate çıkıyor! Bu çok ciddi bir zaman ve 3000 – 5000 TL’ye bir cihaz aldığım zaman üstüne bu kadar vakit kaybetmek istemiyorum.
Peki 2020’de ne olacak? 2020 yılında dijital asistanlar akıllı televizyonlardan akıllı takı ve laptoplara kadar tüm cihazların kurulumunu ve ayarlarını yapacak. Her şey otomatik olacak. İster telefonu amcamızın evindeki kablosuz akıllı TV’ye bağlamak isteyelim, ister iş yerindeki Wi-Fi şifresini öğrenmek isteyelim, bütün bu ayarları bizim yerimize dijital asistanlar yapacak. Hatta ayrı bir yazıda Gmail’den örnek vereceğim gibi, birçok e-posta iletisine bizim yerimize dijital asistanlar cevap verecek.
Peki Apple ne yapıyor?
Geçen yıl Apple bulutta birbirine bağlanan çok sayıda bilgisayarın “ağ tabanlı zeka” modeliyle kendini eğittiği bir teknolojiye yatırım yaptı. Bu sistemde bilgisayarlar internette birbiriyle ve bizimle konuşuyor, böylece müşterinin alışkanlıklarını kendi kendine öğreniyor. Buna “bulutta derin öğrenme” diyoruz.
İşte insan gibi düşünebilen ilk yazılımlar böyle ortaya çıkacak, yani Terminator filmindeki Skynet’e benzeyen bu modelle. İnternette birbiriyle konuşan yazılımlar zamanla akıllı dijital asistanlara dönüşecek. Belki de kendi dijital asistanlarımız 10 yıllık kullanımın ardından en büyük filozof ve düşünürden daha bilge olan kişisel yapay zeka sistemlerine dönüşecek.
Sesli zeka
Apple gibi şirketler yapay zekaya yatırım yaparak aslında dünyada e-ticaretin kontrolünü ele almak istiyor.
Nitekim Apple, Ekim ayında doğal dili anlayan (yani bilgisayar yazılımlarındaki kodların yanı sıra insan dilini, hatta belgelerdeki yazıları anlayan ve insanlarla sesli iletişim kuran) programlar geliştiren VocalIQ (Sesli Zeka) şirketini satın aldı.
Dijital sevgili, dijital arkadaş, dijital yaşam koçu
Bu da iPhone Siri’nin sadece dinlemek yerine gelecekte bizimle sohbet edeceği anlamına geliyor (tıpkı Her filminde olduğu gibi). Böylece Alzheimer hastaları evlerinde hiç yalnız kalmayacak. Robotlar birçok ihtiyacını görecek. İnsanlar evde yalnız kalmayacak, sanal da olsa bir arkadaş sahibi olacaklar.
Kısacası Siri, Cortana ve diğer dijital asistanlar insanların ne dediğini anlayacak. Bununla da sınırlı kalmayarak Interstellar filmindeki TARS adlı robot gibi espri de yapacak (hem de en az Cem Yılmaz kadar komik espriler yapacak 🙂 ).
Apple NVIDIA ekibiyle çalışıyor
Apple bütün bu planları gerçekleştirmek için çok sayıda yapay zeka geliştiricisini işe aldı. Hatta NVIDIA’da çalışan bir derin öğrenme uzmanını da ekibine kattı. Apple’ın gelirinin yüzde 63’ü iPhone’dan geldiği için Siri’ye yatırım yapmaya devam edeceğinden emin olabilirsiniz.
Alphabet ne yapıyor?
Alphabet holdinginin en popüler markası olan Google, bir süre önce bazı uygulamaların internette ve yerel ağlarda birbiriyle konuşarak yeni şeyler öğrenmesini sağlayan akıllı yazılımlar geliştirmeye başladı.
O yüzden 3 yıl önce yazdığım özel bulut yazısında anlattığım gibi, bulut derken lütfen sadece genel bulut veya kurumsal bulutu anlamayın. Önce bizim için çalışan ve bizi evde işte, yolda, tatilde takip eden, sadece kendi cihazlarımızı kullanan ama başkalarının asistanlarıyla da konuşan “kişisel özel bulut zekasının” yaygınlaştığını göreceğiz. Bulut zekası elbette kendi kişisel dijital asistanımız. 😉
Google Fotoğraflar ve yüz tanıma
Yüz tanıma teknolojisinin yakında desen tanıma teknolojisiyle birleşerek yalnızca insanları değil, bitkileri, hayvanları, eşyaları, evleri, sokakları ve dağlarla bayırları da tanıyacağını söylemiştim.
Bu ilk olarak online alışverişte güvenli ödeme için biyometrik kimlik tanıma sistemleri üzerinden gelişecek. Gözde retina taraması ve parmak izi taramasına ek olarak taklit edilemeyen parmak damar izi taraması ile yüz tanıma teknolojileri yaygınlaşacak.
Google bunun için bulutta derin öğrenme yaparak kendini eğiten TensorFlow adlı bir algoritma geliştirdi ve bunu açık kaynak kodlu olarak bütün sektörün kullanımına açtı. Dolayısıyla gelecekte dijital asistanların hem bizi hem anne-babamızı hem de evdeki eşyaları bizden iyi tanıyacağından emin olabiliriz.
Sadece fotoğraf ve Google çeviri değil
Google yüz tanıma ve çevirmenleri işinden edecek olan akıllı çeviri yazılımlarının dışında kalan daha iddialı başka noktalara da odaklanıyor. Örneğin bir şey öğrenmek istediğimiz zaman Google’da bizim yerimize arama yapan, e-postalarımıza bizim adımıza cevap veren, günlük iş planını bize hatırlatan bir akıllı asistan düşünün. Google Now dijital asistanının önümüzdeki 3 yılda dönüşeceği şey bu.
Peki ne işe yarayacak?
iPhone Siri’nin Türkiye’ye gelmesi kaç yıl aldı? Google Now asistanı ise Türkiye’de çok sınırlı kullanılabiliyor ve birçok özelliği ABD veya İngilizce konuşulan ülkelerle sınırlı.
Oysa gelecekte kendi kendine öğrenen yazılımlar sayesinde Arapça bilen, hatta Afrika’daki Bushman kabilesinin dilini konuşan dijital asistanlar yaygınlaşacak; yani tüm yenilikler Türkiye’ye Amerika’yla aynı anda gelecek.
Böylece hepimiz şirketler için yolda, evde, işte, tatilde, yatakta sürekli takip edilen bir “müşteri yolculuğu” haritasına dönüşeceğiz. Tıpkı bulmacalarda noktaları birleştirerek resim çizer gibi hayatta yaptığımız her şeyi, gittiğimiz her yeri, Instagram check-in haritamız gibi birbirine bağlayacaklar.
Mıcrosoft’un atılımları
Microsoft, Skype yazılımı ile insan beynine benzeyen bulut bilgisayar ağları tasarlama sektörüne çoktan adım attı (Skype’ın şifreleme ve öğrenme algoritması çok sağlam ve NSA’in bile iştahını kabartıyor). Öyle ki Skype, Youtube videolarındaki otomatik altyazı özelliği gibi Skype görüşmelerini gerçek zamanlı olarak farklı dillere çevirebiliyor.
Evrensel çevirmen
Uzay Yolu’ndaki iletişim rozetlerini bilir misiniz (combadge)? Hani Kaptan Picard göğsündeki rozete dokunur ve bu cihaz uzaylıların dilini otomatik olarak İngilizceye çevirir. İşte Skype da biz başkalarıyla konuşurken kullandığımız dilleri birbirine çeviriyor; yani yarın öbür gün Çinli iş adamlarının İngilizcesini anlamakta zorlanmayacağız.
Onlar Çince konuşacaklar ve Skype söylediklerini önce altyazılı olarak, sonra da sesli olarak İngilizceye çevirecek.
Microsoft Araştırma departmanının 2015 yılının başında insanların yüzüne bakarak yaşını tahmin etmeye çalışan bir yazılım geliştirdiğini hatırlıyor musunuz? Microsoft bu sayede birçok kullanıcının yüz fotoğrafını topladı ve internetten, sosyal ağlardan, Facebook’tan topladığı fotoğraflarla yazılımını eğitti.
İnsandan dahi iyi yüz tanıyor
Microsoft’un derin öğrenme yazılımı kulak, burun, göz, kıyafet gibi 1000 farklı kategoride kişinin kim olduğunu insanlardan daha iyi tanıyor ama yaşını doğru tahmin edemiyor. Örneğin gülen insanı 10 yaş genç ve suratı asık gözlüklü birini de 20 yaş ihtiyar zannedebiliyor.
Her durumda insan yüzü tanıma açısından Microsoft’un derin öğrenme yazılımının hata payı yüzde 4,94. İnsanların yanılma oranı ise yüzde 5,1!
Cortana neler yapıyor?
Cortana’yı Halo bilgisayar oyunlarında tanıdım. Zaten orada da dokunmatik hologramdan oluşan bir dijital avatar, süper bilgisayar kökenli bir dijital asistan olarak resmediliyordu. Bu yüzden gelecekte favori kişisel asistanım Cortana olacak. Tabii ki Android’de güzel çalışan bir sürümünü bulursam.
Cortana daha şimdiden neler yapıyor biliyor musunuz? Bulutta Microsoft sunucularına bağlanarak Windows telefona ne sorduğunuzu anlıyor. Telefonda Bing arama motoruyla yaptığınız online aramalara, e-posta iletilerinize ve web gezinme geçmişinize bakarak davranışlarınızı öğreniyor. Böylece ne istediğinizi önceden tahmin etmeye çalışıyor. Gelecekte ise Microsoft’un Hololens karma gerçeklik vizörüyle birleşecek.
Kim kazanacak?
Son kullanıcı dışında bütün büyük şirketler: İnsan gibi, hatta insandan daha iyi düşünebilen bağımsız bir yapay zeka gelişene kadar hepimiz büyük şirketlerin dijital veri kölesi olacağız. Karşılığında ise istediğimiz ürün ve hizmete daha hızlı ulaşacağız.
Ancak bu hafta yayınlanacak olan yapay zeka yazılarında anlatacağım gibi, güçlü yapay zeka ve süper zeka geliştiği zaman insanların özgürlüğünü kazanması mümkün olabilir (tabii süper zeka insan türünü yok etmezse).
Bu konuları Ex Machina bilimkurgu filmini ele alan ayrı bir yazıda ve Michio Kaku’nun Zihnin Geleceği kitabının incelemesinde okuyabilirsiniz. Her iki yazı da bu hafta yayında olacak.
Dijital asistanlar dokunmatik hologramlarla birleştiği zaman
Holografik Casıo saatler ne zaman?
1http://www.gartner.com/smarterwithgartner/gartner-predicts-our-digital-future/