Dawn Uzay Sondası Ceres Yörüngesinde >> Cüce gezegen Ceres’teki büyük beyaz noktaların sırrı ne?
|NASA’nın gönderdiği Dawn sondası bir cüce gezegen etrafında yörüngeye giren ilk uzay aracı oldu. Bu cüce gezegenin adı Ceres ve Mars’ın ötesindeki Asteroit Kuşağı’nda yer alan Ceres, aynı zamanda astronomide pek çok önemli rekorun sahibi:
Ceres hem Dünya’ya en yakın cüce gezegen hem de Mars ile Jüpiter arasında bulunan Asteroit Kuşağı’ndaki en büyük gökcismi. Ancak patates şekilli asteroitlerin tersine, iri cüssesi sayesinde gerçek bir gezegen gibi yuvarlak olan Ceres’in bütün bu rekorlara ek olarak ilginç bir gizemi de var:
6 Mart 2015’te Ceres yörüngesine giren ve şu anda cüce gezegene 13 bin km’den daha yakın olan Dawn sondasının kameraları, Ceres yüzeyindeki bir kraterde gizemli beyaz noktalar keşfetti. Bilim adamları bu parlak noktaların ne olduğunu henüz çözemedi, ama buzdan yansıyan ışık olduğunu düşünüyorlar.
Astronomlara göre, kraterlerin gölgesinde kalan küçük buz kütleleri güneş ışınlarından korunarak milyarlarca yıl boyunca buharlaşmadan kaldı ve Ceres’e yaklaşan Dawn sondasının hassas kamerası buzdan yansıyan ışığa uzaktan bakınca, bunları birkaç büyük parlak nokta halinde görüntüledi.
Yine de komplo teorisi tutkunları, bu noktaları Ceres’te yaşayan uzaylıların inşa ettiği şehrin çatılarından yansıyan ışıklar olduğunu öne sürüyor. Bu yazıda cüce gezegen Ceres’teki bir krateri süsleyen parlak noktaların gizemini aydınlatıyoruz.
Uzay keşifleri son 5 yılda yeniden hız kazandı ama asteroitlere yapılan seferlerin gezegen keşiflerinden bir farkı var:
67P/Çuryumof–Gerasimenko kuyrukluyıldızına giderek yüzeyine Filai sondasını indiren Rosetta aracının ve geçtiğimiz Mart ayında Ceres yörüngesine giren Dawn uydusunun asıl amacı uzayda maden aramak ve Güneş Sistemi’nin 4,6 milyar yıl önce nasıl oluştuğunu anlamak.
Rosetta yazımızda anlattığımız üzere, Dünya’da akıllı telefonlar gibi gelişmiş elektronik cihazların üretiminde kullanılan nadir elementler ve değerli metaller hızla azalıyor (paladyum, platin, iridyum). Bu yüzden şirketler asteroit kuşağındaki asteroitlerden maden çıkarmaya hazırlanıyor.
Öte yandan, bilim adamları Dünya’ya hayatın uzaydan geldiğini düşünüyor. En azından hayatın temeli olan aminoasitleri meydana getiren yapıtaşlarının, yani temel organik bileşiklerin uzaydan geldiğine inanıyorlar.
Bu noktada ağır su oranı Dünya’ya eşit olan ve aynı zamanda gezegenimize oldukça yakın bir yörüngede dönen Asteroit Kuşağı büyük önem taşıyor: Bilim adamları Dünya okyanuslarını oluşturan suyu gezegenimize milyarlarca yıl önce çarpan asteroitlerin getirdiğini düşünüyor.
NASA’nın Dawn aracı da bu teoriyi test etmek için Asteroit Kuşağı’ndaki cüce gezegen Ceres’e gönderildi, ama Ceres yüzeyinde görüntülediği gizemli beyaz noktalar hepimizi şaşırttı. Astronomlar iki aydır bu parlak noktaların ne olduğunu çözemediler ve kendilerinden kısa sürede kesin bir açıklama bekleyen NASA hayranlarını hayal kırıklığına uğrattılar.
Uzay teleskopu Hubble kafaları karıştırdı
Bu sorun Dünya yörüngesinde dönen uzay teleskopu Hubble’ın ilk Ceres fotoğraflarını çekmesiyle başladı. Güçlü Hubble teleskopu bile Dünya’ya 364 milyon kilometre uzakta yer alan ve sadece 952 kilometre çapında olan küçük Ceres’in net bir görüntüsünü çekemedi. Üstelik Hubble’ın sağladığı bulanık görüntülerde Ceres’in mavi bir denizle kaplı olduğu görülüyordu!
Bilim adamları ve amatör astronomlar Güneş’e Mars’tan uzak olan ve Dünya gibi atmosferi bulunmayan Ceres’in yüzeyinde sıvı su bulunamayacağını biliyordu. Bu yüzden Hubble görüntülerindeki mavi kısımların bir ışık yanılsaması olduğunu düşündüler (tıpkı bir zamanlar Mars’ta uzaylıların eseri su kanalları olduğunu düşünmemize yol açan eski bulanık fotoğraflarda olduğu gibi)
Ancak uzayda hayat arayışını denizlerle kaplı yeni dünyalar bulmak şeklinde algılayan ve asteroit kuşağında uzaylıların yaşadığı küçük gezegenler bulacağımızı düşünen bir insanlar, Dawn aracının Ceres yörüngesinden çektiği fotoğrafları görünce büyük hayal kırıklığına uğradı.
Siyah-beyaz fotoğraflarda görüldüğü gibi, Ceres üzeri sayısız kraterle kaplı olan Ay benzeri çıplak ve ölü bir gökcismiydi. Böyle bir gezegende bırakın uzaylıları ve hayatı, küçük bir deniz bile olamazdı. Ancak, bazıları Hubble teleskopunun ilk fotoğrafına inanmayı tercih ederek NASA’yı Ceres’teki denizi gizlemekle suçladı.
İşte bu sırada Dawn uzay aracı yaraya tuz basarcasına Ceres yüzünde büyük parlak beyaz noktalar keşfetti. Bilim adamları bu noktaların ne olduğunu bilmedikleri için ilk haftalarda konuyla ilgili bir yorum yapmak istemediler.
Oysa bilimin yavaş ve temkinli işleyişine alışık olmayanlar, Ceres yüzeyindeki parlak noktaların uzaylı uygarlıkların izi olduğunu düşündüler. Dawn uzay aracının yüksek çözünürlüklü kamerasının geç çalışmaya başlamasını da manidar bulan bu grup, klasik bir komplo teorisi geliştirerek NASA’nın Ceres’te bir uzaylı medeniyeti bulduğunu ama bunu halktan gizlediğini öne sürdü.
Bilim adamları ise Mayıs ayında yaptıkları açıklamada beyaz noktaların Ceres kraterlerini kaplayan parlak buz kütlelerinden yansıyan güneş ışığı olduğunu söylediler. Tabii bu makul teori, “NASA uzaylıları saklıyor” teorisi kadar çekici değildi ve Hollywood filmlerindeki sahte bilim saçmalıklarına alışmış olan Amerikalıları pek ikna edemedi.
Aslında Dawn uzay aracının yüksek çözünürlüklü kamerasının geç çalışması son derece normal: Öncelikle Dawn’ın yavaşlayarak Ceres yörüngesine girmesi gerekiyordu. Ayrıca fotoğraf çekmeye başlamadan önce kameranın Ceres yüzeyine dönük olmasını beklemek gerekti.
Bu bağlamda, Dawn aracının Ceres’e gitmek için 8 yıl önce uzaya fırlatıldığını ve yolda yumurta şekilli Vesta asteroitine uğradığını da hatırlamak gerekiyor. Dawn’da biri yedek iki kamera bulunuyor ve 2007 teknolojisini kullanan bu kameraların efektif Ceres çözünürlüğü 66 megapiksel.
Son olarak, Ceres’in düşük çözünürlüklü fotoğrafları Dawn aracının test görüntüleriydi. Bu görüntülerle aracı hizaya sokan bilim adamları, ardından yüksek çözünürlüklü çekimler yapmaya başladı. Ancak, aracın pilleri tükenmesin diye kamerayı son ana dek maksimum çözünürlükte çalıştırmadılar (güneş panellerine rağmen Dawn Güneş’e çok uzak ve pek ışık almıyor).
Hayır, cüce gezegen Ceres’te uzaylılar yok. Büyük parlak beyaz noktalar da aynaya benzeyen bir maddenin güneş ışığını Dawn’ın kamerasına yansıtmasıyla oluşuyor. Bunu siz de sokağa çıkıp test edebilirsiniz. Güneşin altında duran bir arabanın ön camından yansıyan ışığın fotoğrafını akıllı telefonla çekmeniz yeterli.
Zaten ışığı neredeyse ayna gibi yansıtan bir materyal biliyoruz: Buna su buzu deniyor. Ceres kraterlerindeki su buzu, güneş ışığını kameraya doğru binlerce parlak ışık noktası halinde yansıtıyor. Ancak 13 bin kilometre uzaktan Ceres yüzeyini sadece 1,3 km büyüklüğündeki dev pikseller halinde görüntüleyen Dawn kamerası, bütün bu kıvılcımları birkaç büyük beyaz nokta olarak görüyor.
Politikacıların tersine, bilim adamları halkı yanıltmamak için emin olmadıkları konularda kesin bir açıklama yapmaktan kaçınıyor ve yalnızca ihtimallerden söz ediyor. Aynı zamanda bütün deney ve gözlemleri sıkı sıkıya denetleyerek kendi açıklamalarını bile disiplinli ve metodik bir şekilde eleştiriyor.
Bu nedenle TV’de yapılan konuşmalar istatistiksel sonuçların standart sapma değeri Sigma 3,5’un üstüne çıkana kadar bilimsel geçerlilik kazanmıyor. Bir keşfin bilimsel kesinlik kazanması içinse Sigma 4 ve üzerine ulaşmak gerekiyor. Dawn sonuçları da 2016 yılına kadar test edilecek ve bütün fotoğraflar dikkatle analiz edilecek.
Dawn 6 Haziran 2015’te Ceres’e yeterince yaklaşmış olacak ve 4 Ağustos ile 15 Ekim arasında 1450 km irtifadan çekeceği 140 metre çözünürlükteki detaylı resimlerle büyük beyaz noktaların gizemini nihayet aydınlatacak (beyaz noktalar başka bir şeyse onu da keşfedecek). Sonuç olarak bu zorunlu gecikmenin komplo teorisiyle hiçbir ilgisi yok. 🙂
Ceres’in beyaz noktaları (videoda görüldüğü gibi bu noktalar ışığın açısına göre parlıyor ve sönüyor. Bu da noktaların ışıkta parlayan su buzu olma ihtimalini güçlendiriyor).